Etiket arşivi: Siyasal katılma

FLASH HABER TV Konuşmamız : Türkiye’de Çok Yönlü Bunalım: Ne Yapmalı?

Dostlar,

FLASH Haber TV ‘de Sn. Betül Begümhan Aydoğan’ın konuğu olduk.. (07.08.20023).

Konumuz, Türkiye’nin AKP eliyle içine sürüklendiği çok yönlü bunalım idi.
Türkiye, olağandışı / olağanüstü bir döneme sürüklendi, moratoryum eşiğinde.
İktidar, dağı – taşı – limanı – ormanı – hazine arazilerini, borsayı…ne var ne yok haraç mezat satıyor! İtiraz istemiyor, halk uyanmasın istiyor, sesini çıkaranı hapse tıkıyor, ekran karartıyor. Olağanüstü – olağandışı durumlar, bu nitelikte, olağanüstü – olağandışı çözümleri zorluyor.

Saat 16:00’da başlayan konuşmamızın başında ses niteliğinin (kalitesinin) çok yetersiz olması nedeniyle, skype görüşmemiz telefon bağlantısına (salt ses) dönüştürüldü.
Sn. Aydoğan’ın bu haber kuşağı 2,5 saat süreli. Saat 14:00’te başlıyor. Biz programa 1 saat 25 inci dakikada katıldık ve yaklaşık 25 dakika sürerek 1:50’de bitti. Videonun altındaki kırmızı zaman çizgisi üzerinde ileri – geri kaydırma ile izlenecek bölüm seçilebiliyor. İzlemek için lütfen tıklayınız :

https://www.youtube.com/live/37EBSZ0YUcY?feature=share 

Özetle vurguladığımız şunlardır :

AKP=RTE ve son yıllarda MHP vd.nin ortaklığı Cumhur İttifakı eliyle Türkiye, Cumhuriyetin 100 üncü yılında derin ve çok yönlü bir bunalıma (krize) sokulmuştur.

Özellikle son 2 yıldır sürdürülen, “Nass” maskesi ile gerekçelendirilen yoksullaşTIRma bilinçli ve kurguludur. Örn. 7500 TL gibi cep harçlığı düzeyinde aylıklı emeklilere, ENAG (Enflasyon Araştırma Gurubu) verileriyle %100’ün üstünde!) korkunç enflasyona karşın Temmuz 2023’te zam verilmemesi.. Bu insanların sözde yastık altını ekonomiye kazandırma amacına AKP=RTE iktidarının inandığını savlamak çok güçtür. Çünkü ulusal ekonomiye gerçek (reel) kaynak aranışı için hiç de gerçekçi bir yol değildir ve iktidar kurmayları – bürokratları gerçekliğin ayırdındadır.

Dolayısıyla, 9 milyona yakın açlık sınırı altında aylıklı emeklinin, aileleriyle birlikte 30 milyon dolayında bir kitle nasıl göz ardı edilebilmiştir? Siyaset biliminde geçerli genel-geçer kural alt üst edilebilmiştir! Beklenen, kaynamayan tencerenin iktidarları sandığa gömdüğüdür. Ancak üst akıl güdümünde iktidar, bu derin ve yaygın yoksullaşTIRmayı şaşırtıcı biçimde yönetmekte ve siyasal avantaja dönüştürebilmektedir. Yandaşlar, bütçeden sosyal yardımlarla seçici olarak desteklenmekte ve üstelik Parti yardımı olarak sunulabilmektedir. Dolayısıyla Parti tabanı korunabilmektedir (tahkim, konsolidayon). Ancak yandaş olmayan ve acımasız biçimde açlık sınırı altına itilen yandaş olmayan milyonlar ise çaresizlikleri ile teslim alınmakta, güce teslim olmaya yönlendirilmekte, diz çöktürülerek biata zorlanmaktadır. Ya da de-politize edilmekte, siyasal katılmanın dışına itilmektedirler.

Laik yaşam / seküler düzene dönük saldırılar boğucu düzeye tırmandırılmıştır. Milli Eğitim’de üniversite öncesinde 1,2 milyon dolayında öğretmen olmasına karşın, akıl almaz biçimde imamlar-vaizler okullarda görevlendirilmektedirler! Dernek-vakıf maskesiyle çalışan gerici tarikat-cemaatlar ile sözleşmeler yapılarak okullarda öğrencilere bu kesimlerin din adamlarının sözde eğitimi dayatılmaktadır.

DİB Ali Erbaş, yalınkılıç şeriat militanlığına soyunmuştur. Günaydın sözlüğüne “Arapça” uzuuuun sözcüklerle kendince seçenek üretmektedir. Cuma namazına uygun eğitim – kamu mesaisi ayarlanması isteyebilmektedir. Bay Erbaş, pervasızca Anayasa m. 2, 24, 42, 136, 174 vd. ni çiğnemektedir. Bu suçtur ve yaptırımı TCK m. 309’da yaşam boyu ağırlaştırılmış hapistir.

Akbelen’de sermaye güdümünde orman talanı ve kırımı ve Hatay’da ivedi kamulaştırma ile köylülerin tarım alanları ve zeytinliklerinin gasp edilmeye çalışılması..

  • RTE’nin 3. kez CB adaylığının apaçık anayasaya aykırı olmasına karşın (m.101/2) YSK eliyle ve muhalefetin anlaşılmaz suskunluğu ile kotarılması..
  • RTE’nin üniversite diplomasının olmadığını eski YÖK başkanı Yusuf Özcan’ın açıklamasına karşın görmezden gelinmesi..

Seçimlerde adaletsiz medya ve devlet olanaklarının kullanılması, Bakanların görevde iken adaylığı, yüzbinlerce göçmenin oy kullanması, tırnak boyasının reddi, seçim hileleri ile kıl payı kazanılan seçim…

Korkunç borçlanma… Ege’de işgaline göz yumulan adalar..

İçeride gazetecilere (Merdan Yanardağ), aydınlara baskılar.. İntikam davaları ile tutsak alınan 5 emekli, yaşlı, hasta general.. karartılan TV ekranları (TELE1!)

Uluslaşmayı engellemek ve ümmetleştirmek için milyonlarca insanı ülkeye doldurma..

2. yy başında Türkiye Cumhuriyeti’ni ANADOLU FEDERE İSLAM CUMHURİYETİ‘ne dönüştürme, bu yolla Lozan Barış Andlaşması’nı iptalle yerine post-modern Sevr‘i getirme..

Bu korkunç dayatma ve kurgular, iktidarca Anayasa apaçık, pervasız, gözü kara ve meydan okurcasına çiğnenerek yürütülmektedir. Adını koyalım :

  • AKP=RTE, eylemli olarak (fiilen) Anayasayı çiğnenerek Cumhuriyet’e darbe yapmaktadır.
  • Üstelik bu iktidarın meşruluğu yukarıda belirttiğimiz nedenlerle açıkça tartışmalıdır.
  • Ulus kutuplara bölünmüş, etnik-inanç temelinde ayrıştırılmış ve eğitimsiz bırakılarak algı yönetimiyle kandırılmaktadır.
  • ÇÖZÜM             : Yeniden kuvay-ı milliyedir. Parça parça edilmiş kitleleri birleştirecek tek ortak payda kalmıştır. O da, Mustafa Kemal Paşa‘nın 22 Haziran 1919’da yayınladığı, Anadolu halkına seferberlik çağrısı olan Amasya Genelgesi‘ndeki tarihsel değerde 2 özlü maddedir :

1. Vatanın bütünlüğü, milletin bağımsızlığı tehlikededir.
2. Milletin bağımsızlığını, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.

Cumhuriyeti kuran parti CHP hızla derlenmeli, köklerine dönmeli ve ulusal muhalefeti yukarıdaki 2 madde ekseninde örgütlemelidir.
***
Kapsamlı bir özetleme ile yukarıdaki iletileri paylaştık. Ayrıca tarihe not düşmek için de yazdık.
FLASH Haber TV‘ye ve Sn. Betül Begümhan Aydoğan‘a teşekkür ederiz.

Okunması, TV kaydının izlenmesi, yaygın paylaşılması ve gereklerinin ivedilikle yerine getirilmesi dileğiyle.

Sevgi ve saygı ile. 09 Ağustos 2023, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM  
Atılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı (Toplum Hekimliği) Uzmanı
Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, Mülkiyeli
www.ahmetsaltik.net       profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter : @profsaltik
==========================================

Bu gün, 9 Ağustos 2023 Çarşamba günü saat 17:-19:00 arasında 2 saat boyunca Cadde TV’de olacağız. Konumuz aşağıdaki görselde..

  • 100 Yılın Kuşatması : Nasıl Yaracağız?

Duyurulması, izlenmesi ve gerekleri dileğimizdir.

Saygı ile. 9 Ağustos 2023, 02:24

Dr. Ahmet Saltık

EEY İŞSİZ – GÜÇSÜZLER !!!

Konuk yazar : Duran AYDOĞMUŞ
E. Dışişleri Bakanlığı Uzmanı

22.05.2008 Ankara

EEY İŞSİZ -GÜÇSÜZLER !!!
(AS: Bizim katkımız yazının altındadır..) 
Şu araştırmacı gazetecinin yazdığı gerçeklerden haberiniz yok mu sizin?! Tıklayın şu aşağıdaki bağlantıyı, bir okuyun da anlayın, bakın ne iş yerleri açılmış meğerse de, sizin haberiniz yok!
Bakın, devletimizin ilgilileri ne iş yerleri açmış, hem de bakanlar, başbakan ve cumhurbaşkanı bile açmış bu iş yerlerini de sizin haberiniz yok, veya iş beğenmiyorsunuz! Yazıklar olsun size(!)
 
Bakın size bir gerçeği söyleyim mi? Yıllarca Avrupa’nın en gelişmiş ülkelerinde (İtalya, Almanya, İsveç, Norveç, Danimarka, Finlandiya) bulundum. Yıllarca TV yayınlarını vs. izledim, basını takip ettim, o ülkelerde tek bir bakanın, başbakanın, Cumhurbaşkanının, Kralın bizdekine benzer açılışlar yaptığına, kurdela kestiğine rastlamadım, duymadım… Yapılan her şey vatandaşın vergisinden oluşan bütçeden ödendiği ve o yapılan fabrikanın-tesisin de yapılması gerektiği için yapılmaktadır, yapılmıştır. Bizdeki gibi siyasi gösteriye, oya çevirmeye gerek duyulmuyor… Çünkü, işbaşındaki iktidarlar, eksik olan her şeyi yapmış tamamlamışlar…
Avrupa ülkelerinin hiçbirinde yapılmış köprüler, alt-üst geçitlerin vb. yapılış tarihlerini de görmedim. Gören varsa lütfen yazsın… Kimse çıkıp da, “şunu yaptık, bunu yaptık” demiyor…
Bizde bu yapıtlara girerken, adını ve yapılış tarihini görürsünüz. Hepimiz biliyoruz ki, siyasiler bu yaptıklarını bile siyasette kullanıyorlar! Tarih yazılsın ki, o tarihte hangi hükümetin yaptığı belli olsun diye! Bunu ilk kez Başbakan iken Merhum Süleyman Demirel dile getirmişti değil mi?!
Sonuç olarak, bizdeki toplu ya da tek açılışlara bakıyoruz ki, işte Yılmaz Özdil yazmış onları! 
Hepimizin beklentisi odur ki, bir tane de ağır ya da hafif sanayi fabrikası, bir üretim tesisi olsundu. Neden mi? 
Yine biliyoruz ki, ülkemizdeki bütün fabrikalar, tesisler, kurumlar, limanlar bankalar, petrol istasyonları hem de yabancılara satılmış! Garip olan şu ki, bizim ülkemizde, kurduğumuz tesislerde bizim insanlarımız çalışıyor ama, yıl sonunda kazanılan bütün kazanç, mal sahibi yabancı ülkeye gidiyor! Yazık, yazık!
Sebep şu mudur diye düşündüm: Bu saydığım ülkelerde -bizdeki gibi- iş arayan pek yok. İşi olmayana da devlet, uygun iş buluncaya kadar -yasa gereği- işsizlik parası veriyor. Ne ki, işsizlik maaşı alanlar da “nasıl olsa işsizlik parası alıyorum, boş ver, kaçak iş bulup oradan da alacağımla geçinir giderim” diye düşünmüyor. Bu konuda devlet de, işçi de hakkaniyetlidir…
NOT : Avrupa için bu yazdıklarım yanlışsa, Sayın ÖZDİL lütfen bu konuda da yazabilirler
(ANILARIMDA 5 ÜLKE kitabımda bu ve benzer konuları da yazdım).
Ne diyelim, kendimiz ettik, kendimiz bulduk..
Merhum ozanımız Neşet Ertaş demiş ya :
“Karadır bu bahtım kara
 Sözüm kar etmiyor yare
 Yüreğimi yaktı nara (Eyvah Ey…) 

 Kendim ettim kendim buldum
 Gül gibi sararıp soldum
 Ey vah ey vah ey….”
 
Saygılarım ve kaygılarımla. 17.08.2017
=======================================

Dostlar,

Sayın Duran Aydoğmuş dostumuz, olgun bir beyefendi ve Cumhuriyet terbiyesi almış bir devlet memurudur. Uzun yıllar değişik ülkelerde Dışişleri Bakanlığı kadrolarında ülkemizi temsil etmiştir. Yukarıda saydığı 5 Ülkedeki gözlemlerini kitaplaştırmıştır. Bu yazısı ve öbür değerli katkıları içi kendisine şükran borçluyuz.

Sayın Aydoğmuş sade yazımı ile önemli bir gerçeğe ışık tutuyor. Bizim gibi Doğu toplumları törenselliğe (ritüele) çok önem veriyor.. Maneviyat ve mistisizm çok ağır basan değerler.. Oysa Batı Kültüründe egemen – baskın değer Akılcılık – Rasyonalim – Rasyonalite.. Bu sayede Bilimsel Keşifleri başardılar (Galile, Kepler, Copernicus..) ve Batı Aydınlanma felsefesinin temellerini attılar.. Diderot, JJ Rousseau, Montesquieu, Voltaire, Kant

– Zorunlu – kaçınılmaz olarak laik – seküler düzene geçtiler ve Sanayi Devrimi ile dünyayı sömürgeleştirdiler… Bilime sırtını dönen Osmanlı’yı parçaladılar.
Biz hala dincilik – mistisizm batağında inatla debeleniyoruz..
Yetmiyor, CB Erdoğan ”Dindar ve kindar nesiller yetiştireceğiz..” diyor,
ulusal eğitim sistemini çökertiyor..
Bir Mustafa Kemal ATATÜRK çıkardık, dünya tarihinde eşsiz – benzersiz.. Osmanlı yüzünden birkaç yüzyıl gecik(tiril)en Anadolu Aydınlanması (dinde Reform + Rönesans) devrimlerini başlattı ancak hem ömrü kısa oldu hem de Anadolu’daki karşıdevrimci – molla – yobaz – gerici – dinci çelik çekirdek pek çok nedenle tasfiye edilemediği için bir ”geri tepme” (counter revolution?) olgusu – dalgası yaşıyoruz. Osmanlı din – tarım toplumu kısır döngüsünü 21. yy. şafağında hala aşabilmiş değiliz. AKP vb. siyasal hareketler bu dinamiklerin ürünü.. Ancak bu ”peryodun” da geride kalacağı tarihsel diyalektik yasa gereği.
Az eğitimli kitleler deneme – yanılma ile (musibetle demek haksızlık mı olur?) öğrenmekte. O halde kitlelerin bilimsel eğitimi yaşamsal 1. öncelik.. Öte yandan yaşadıklarını anlamlandırmak için gündelik yaşamda örnekler üzerinden halka aydın rehberliği sunmak gerek.
Böylelikle, toplumsal – siyasal olgunlaşmayı hızlandırmak ve deneyim – öngörü yeteneği kazandırmak için ödenecek bedelleri hafifletmek olanaklıdır. Bu 2 kulvarda başarılı olmanın anahtarı öncelikle siyasal partidir. Ardından yaygın yatay – dikey örgütlü toplumdur.. Sendikasıyla, derneği – vakfıyla..
Siyasal katılma, geri kalmışlık çemberini kırmada temel anahtar..
Sevgi ve saygı ile. 17 Ağustos 2017, Tekirdağ

Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com