Etiket arşivi: Servet Somuncuoğlu

Cüneyt ÜLSEVER : Merdan Yanardağ üzerinden Ergenekon Davası!


Dostlar,

Sayın Cüneyt Ülsever‘in aşağıdaki yazısı üzerinde düşünmeye değer..

Ergenekon Davası‘na bakan özel yetkili İstanbul 13. ağır Ceza Mahkemesi
5 Ağustos 2013 günü gökten zembille yağdırırcasına onlarca yıl ağır hapis cezalarına, müebbetlere, ağırlaştırılmış müebbete, 2 kez müebbete.. hükmederken; tutuksuz yargılanan sanıklardan hapis cezası verdikleri hakkında yakalama kararı çıkarmaktan da geri durmadı. Oysa hükmünün Yargıtay’da onanmasını bekleyebilirdi.. Onanmazsa kendisine dönecek, kendisi direnecek
ya da uyacak; son sözü Yargıtay Ceza Genel Kurulu söyleyecekti.
Hüküm kesinleşene dek de bu kişiler hapse konulmayacaktı. Nereye kaçacaklar? Bu güne dek hangisi kaçtı? Hangi delili karartacaklar? Hüküm verilmedi mi? Yargılama tutuksuz yapılmadı mı bu kişiler açısından?? Yurt dışına çıkış yasağı, adli denetim önlemleri yetmez miydi? Yaşları 70’i geçmiş insanları hüküm kesinleşmeden hapse atma eyleminin adı “yargıçlık, yargılama” mıdır??

Ellerindeki dava sonlandığında kendiliğinden tasfiye olacak olan bu mahkeme, kararından öylesine emin olsa gerek ki, hükmü onanmazsa insanların haksız yere hapis yatmaları olasılığını gözetme gereği duymamakta.

Acaba Yargıtay temyiz aşamasında tutuksuz yargılama kararı verir mi?
Hangi Yargıtay? Yeniden yapılandırılırken 160 üyeye bir çırpıda kavuşan Yeni Yargıtay mı??

Balyoz davası temyizinde sanık ve savunmanlarının savunma süreleri kısıtlanmazken bir de baktık ki YAŞ toplandı, hala tutuklu ama hükümsüz paşalar emekli edildi..

Sanırız, hatta korkarız; VİCDAN, ADALET, İNSAF, HAKKANİYET..
gibi sözcükleri devr-i AKP‘de sözlüklerden ve dillerden düşürmek gerekecek.

Yerlerine neler konduğunu hadi biz söylemeyelim;
TCK’dan eylemimize uyan bir madde bulmak çok da zor olmasa gerek..

Ne acı ki, ülkemizde hiç kimse hukuk devleti güvencesinde değil!

Çok yazık, çok..

Hukuksal çözümü bilerek olanakszılaştırılan bu davada tek çare “AF” olarak mı adreslenmektedir? Anayasa md. 10 uyarınca hiç ayırım yap(a)madan mı?
İmralı sakinini hedefleyerek mi?

Bu ne lanetli senaryodur, nerede ve kimlerce yazılmıştır?

Ama zamanla mutlaka çözüme kavuşturulacaktır.

Sevgi ve saygı ile.
Tokat, 8.8.13

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

=======================================

Merdan Yanardağ üzerinden Ergenekon Davası!

Merdan Yanardağ üzerinden Ergenekon Davası!

Cüneyt ÜLSEVER

Önce önemli bir not:

Gayet açıktır ki bu ülke değerli olan insanına değer vermiyor, değersiz olanı ise
baş tacı ediyor.

TRT prodüktörü Servet Somuncuoğlu’nu çok genç yaşta ve en verimli çağında kayıp ettik. Ancak o esasen köküne kadar bir araştırmacı idi. Bu değerli insanın ölümü ile ilgili haberi sadece Yeniçağ ve Cumhuriyet’te görebilmek içimi kanattı.
O benliğini insanı insan yapan “merak güdüsü”nü besleyen araştırmacılığa adamıştı. Kanaatlerini masa başında değil, bizzat yaptığı araştırmalarla oluşturma terbiyesine sahipti. Orta Asya’dan Anadolu’ya Türk kültür tarihinin izlerini yaptığı kapsamlı araştırmalar ile takip etti.

550 sayfalık “Sibirya’dan Anadolu’ya Taştaki Türkler” adlı eseriyle Türk kültür tarihi alanında çığır açtı. Türk milletinin atalarının hüküm sürdüğü 6 ülkeyi 4 yıl boyunca dolaştı. 150 bin km yol kat etti. 138 gün, 65 ayrı alanda saha çalışması yaptı.

Değerli dostum Servet Somuncuğlu’na Allah’tan rahmet, ailesine ve sevenlerine sabır dilerim!

***

Aynı gün bir başka dostum Merdan Yanardağ da Ergenekon Davası’nda hüküm yedi. Meğerse 1 yılı aşkın süredir Yurt Gazetesi’nde Genel Yayın Yönetmenliği’mi yapan Yanardağ, lideri dâhil organizasyon yapısı tarif edilemeyen “Ergenekon Terör Örgütü”nün basından sorumlu üyesiymiş! Bizi engin hoşgörülü,
yüksek düzeyde sabırlı tavrı ve beyefendi görünümü ile örgüt adına oyalayarak kullanıyormuş ama bu durumdan yılların gazetecileri ne Ayşenur’un, ne Mustafa’nın, ne Yaşar ne de Haluk Hocaların, ne İdris’in, ne Cevher’in, ne Atilla’nın, ne de
yayın yönetmenlerinin haberi varmış!

Mahkeme hepimizin uyanmasına vesile oldu.

Merdan Yanardağ beni, Hürriyet’ten kovulduktan sonra, kurulmakta olan Yurt Gazetesi’ne davet ettiğinde çok şaşırmıştım. Değme “sahibinin sesi”
üfürük liberal-demokratlar beni Hürriyet’ten savmak için ne dümbelekler çevirdiler ama sosyalist Merdan bana gazetesinde yer verdi!

Tanıştığımızda anlatmıştı. Tuncay Özkan ile Kanaltürk’te birlikte çalıştığı için
5 yıl önce gözaltına alınmış ve ifade vermişti. 5 yıl boyunca bu insan ne kaçtı,
ne delil kararttı. Yalnızca gazetecilik yaptı ama ceza yemekten kurtulamadığı gibi hakkında “yakalama” emri çıktı!

Mahkeme, Yargıtay kararını beklemek yerine bir gazeteciyi daha içeri atmak hevesinde!

Bakalım ne olacak?

***

Neydi Merdan Yanardağ’ın suçları?

1) Kitap yazarak, “Cemaat” hakkında benim bazı görüşlerine katılmadığım olumsuz saptamalarda bulunmuştu. Mahkeme tıpkı Hanefi Avcı’ya yaptığı gibi
Merdan Yanardağ’dan da intikam almak istiyor.

Ancak  Bediüzzaman Said Nursi öğrencilerinin oluşturduğu Risale-i Nur Forum’a göre:

“İntikam” kelimesinin dilimize geçmiş manası “öç almak” olduğu halde, Allah (CC) için kullanıldığında ise ‘dilediğini suçuna denk bir ceza ile cezalandırmak suretiyle adaleti sağlamak’ manasına gelmektedir.”

Bu anlamda Allah’tan başka “gerçek” intikam sahibi yoktur.

İnsanoğlu intikam ile sadece öç alır!

2) Muhalif Yurt Gazetesi’ni çıkarmış, hiç reklam yapmadan, doğru dürüst reklam alamadan muazzam bir başarı ile gazetenin tirajını 70 binlere çıkarmış,
Yurt’u ciddi bir muhalefet gazetesi haline getirmiştir.

Yanardağ’a verilen ceza ve yakalama emri Ergenekon Davası kararlarını
büyük ölçüde yönlendiren ruh halinin bir özetidir:

1) Senin hakkında iddialarda bulunan herkesten intikam al!

2) Sana ciddi muhalefet yapan herkesi susturmaya çalış!

***

Nitekim Ergenekon Davası’na bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin başkanlığını yaptığı sırada görevden alınan Hâkim Köksal Şengün kararlarla ilgili diyor ki:

“1) Dosyadaki hiçbir sanık hakkında eylemlerle bağlantı kurulmadı.

2) Deliller eşliğinde suçlama getirilmedi.” (odatv-07.08.2013)

Yukarıdaki 2 saptama hukukta “hükmün” temel yol göstericisidir.

  • Suç
    i) somut eylemlere bağlanmadan,
    ii) somut eylemlere de delil getirilmeden “hukuki hüküm” oluşamaz!

Mahkeme büyük ölçüde tek başına delil oluşturamayan

i) telefon dinlemelerine ve
ii) gizli tanık ifadelerine dayanarak “hüküm” değil, “kanaat” oluşturmuştur.

***

Nitekim İngiliz Times Gazetesi mahkeme kararlarını “Erdoğan’ın düşmanları cezalandırıldı” başlığıyla verdi. Gazete davayı “İslamî eğilimli Türk Hükümeti‘nin ülkenin laik tabakasını tasfiye etme girişimi olarak” görüyor.

Öte yanda, Salı günü iddia ettiğim gibi beraber yola çıktıkları “Ergenekon Davası”nda ABD ile RTE bu kararlar yüzünden de kapışacaklar gibi!

Dışişleri Bakanlığı Sözcü Yardımcısı Marie Harf, Ergenekon Davası’nda verilen cezalar hakkında yorum yapmak için temyiz kararını bekleyeceklerini ve
sürecin takipçisi olduklarını” açıklıyor. Ancak hemen devam ediyor:

“1) İstanbul’daki özel mahkeme tarafından açıklanan karar ve cezaların sertliğiyle ilgili medya haberlerini takip ediyoruz.

2) Çok sayıda Türk vatandaşının,

dava sürecinin
i) uzunluğu,
ii) şeffaflık eksikliği,
iii) mahkeme kararı ve cezaların verilme şekli bağlamında

ciddi kaygılar dile getirdiğini” de (biliyoruz). (Çeşitli gazeteler)

***

Sanırım, RTE’nin Batı’da zaten muazzam irtifa kaybetmiş itibarına
bir sille de bu dava kararları vuracak!

Konuk Yazar Rifat Serdaroğlu : Doğan Görünümlü Şahin

DOSTLAR,

Günaydın!

Sn.Serdaroğlu’nun yazısını sizlerle paylaşarak güne başlamak istedim..

Türk Tarihinin çok önemli 2 araştırıcısı Sn. Kazım Mirşan ile Sn. Haluk Tarcan’ın çalışmalarını
özenle izlemek gerekiyor.

“ÖZENLE TECAVÜZCÜ AKLANIR” başlıklı makaleyi de sizlere alıntılayacağım..

İyi bir gün dilerim..

Sevgi ve saygı ile.
13.6.12, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

================================================================================================================

DOĞAN GÖRÜNÜMLÜ ŞAHİN

RİFAT SERDAROĞLU
rifatserdaroglu@gmail.com
twitter.com/rifatserdaroglu
0 532 211 00 11

Türkiyeli Eşbaşkan Başbakan Erdoğan; “Kürtçülük” konusundaki ortağı “Yeni CHP” için bu tabiri kullandı.
Gençler bunun ne anlama geldiğini bilmezler. Koç grubunun “Şahin” adı ile ürettiği bir araba vardı.
Daha sonra, bir üst model olarak “Doğan” marka bir araba üretildi.

Bazı uyanıklar Şahin’e, Doğan görüntüsü vererek satmaya başladılar. Bu deyiş, o zamanlardan kalmadır.
Kökeninde aldatma-kandırma-hile vardır. Her nedense Tayyip Bey verdiği örneklerde ya “yemek”, ya “aldatmak”,
ya da “asmak-kesmek” gibi deyimler kullanır. Aklından hiç çıkmıyor herhalde… Türkiyeli Başbakan Erdoğan’a ve
“Kürtçe Eğitim” konusundaki destekçisi Kılıçdaroğlu’na, 20 yıllık bir ilmi çalışmadan söz etmek istiyorum.
Umarım yararlı olur.

İstanbul Üniversitesi ve Türk Tarih Kurumu tarafından “Şeref Payesi” verilen değerli bilim adamı Arkeolog-
Profesör Dr. Afif Erzen, 1967 yılında, İstanbul Üniversitesine bağlı “Van Bölgesi Tarih ve Arkeoloji Araştırmaları Merkezini” kurmuştur.

Bu merkezde tanınmış Türk Profesörlerin yanında, yabancı Profesörler de çalışmıştır. Bunlardan biri,
Ermeni sorununa ışık tutmuş ve ekibiyle 1984 yılına kadar bu merkeze çalışan Profesör Erich Feigl’ dir.
20 Yıllık çalışmanın sonucunda ulaşılan gerçekler;

 Türkler, yani atalarımız, M.Ö 13.000 yılında Anadolu’ya göç etmişlerdir. Yani bizler, 15.000 yıldan beri Anadolu’nun sahibiyiz.
 Türkler, GÖÇEBE değil, GÖÇMEN olarak, Anadolu’yu yurt edinmek için gelmişlerdir.
 Türkler, o tarihlerde “Yazı” sahibidirler.
 M.Ö 14.000 tarihli ORAL dağlarındaki Şölgen taş mağarasında, Rus ve Fransız araştırmacılar tarafından bulunan yazıtlarda, Türklerin Tanrının Birliğine inandıkları yazmaktadır.
 Kırgızistan Saymalıtaş Vadisi’nde bulunan eserlerde; Türklerin tekerleği icat ettikleri, tekerlekli sabanla çift sürdükleri, Geyik-At- Köpek gibi hayvanları evcilleştirdikleri kanıtlanmıştır.
 Türkler, ileri seviyede bilgi ve düşünce sahibi olarak Anadolu’ya göç ettiler ve Anadolu’nun “Dip Kültürünü” oluşturdular…

Bu gerçeklere;

• Van Bölgesi esas alınarak, Mağara ve Kaya altı- Kaya üstü resimlerin M.Ö. 13.000-6.000 tarihleri arasında olmaları,
• Bu resimlerin eşleri ya da benzerlerinin Orta Asya’dan itibaren mevcut olmaları,
• Kâzım Mirşan’ın okuduğu 40 kadar yazıtları,
• Servet Somuncuoğlu’nun, Çin’den İzmir’e kadar çekilen bir hattın kuzey ve güneyindeki, milyona erişen sayıdaki resim ve kaya yazıtlarından,
• Ankara yöresinde bulunan 5.000 kaya resminden, ulaşılmış ve kanıtlanmıştır…

Gelelim bize hala okutulan Batı Merkezli tarihe;

Batı merkezli tarih, Emperyalistlerin gereğinde çıkarlarına uygun bir “yapay devlet” kurabilmeleri için,
Doğu Anadolu’yu bilerek tarihsiz bırakmıştır. Bunlara göre Türkler, Anadolu’ya M.S. 1071 yılında gelmiştir.
Türkler, Anadolu’ya geldiklerinde kültürsüz, bilgisiz çoban sürüsünden oluşan göçebelerdir!…
Türkleşmesi M.S. 1071 tarihinden sonra başlamıştır.
Resmî, yani Batının istediği Türk Tarihi ve okullarımızda maalesef hala okutulan tarih, Batı Merkezli Tarihtir.
Bilinmesi gereken bu tarihin, maksatlı yazılmış bir tarih olduğudur.

Kanıtlanmış bilimsel gerçeklere göre, bizler Anadolu’nun 15.000 yıllık sahipleriyiz.

– Bu tarihten sonra Anadolu’ya gelenler sahiplik iddiasında bulunamazlar.
– Anadolu’nun Hıristiyanlaştırılması çalışmaları, Hazreti İsa’nı müritlerinden Saint Paul’un M.S. 7. Yüzyılda Anadolu’ya gelmesiyle başlamıştır.
– Alt kimlik, Üst kimlik, Anayasal kimlik, 47 Etnik köken iddiaları, Anadolu’yu parçalamak ve
Türkleri etkisiz hale getirme çabalarıdır.
– Bunlar Sevr’i hortlatmak için ileri sürülmüş bahanelerdir…

Bu bilimsel gerçekleri;

 “Doğan Görünümlü Şahin” deyişini kullanan, “Çağdaş Görünümlü Badem” ile “Atatürk Milliyetçiliği” ilkesine inandığını söyleyen, “Genel Başkan Görünümlü Kuzu Muhalefet” bilsin istedik. Belki faydası olur, okurlarsa.
 Bu yazıyı okuyanların veya ele geçirenlerin, “Ne Mutlu Türküm Diyene, sözünü her yere yazmak, ilkelliktir.” diyen Çankaya’daki Abdullah Bey’den saklamalarını rica ederim. Bırakın o, bildiği gibi davranmaya devam etsin…
Not; Bu çalışmayı bana gönderen Sayın Haluk Tarcan’a teşekkür ederim.

Sağlık ve başarı dileklerimle.

13 Haziran 2012

RİFAT SERDAROĞLU
rifatserdaroglu@gmail.com
twitter.com/rifatserdaroglu
0 532 211 00 11