Yüksek Seçim Kurulu Başkanlığına
Başbakan R.T. Erdoğan’ın İstifa Etmiş Sayılması İçin Dilekçemiz
Dostlar,
09 Temmuz 2014 günü, Cumhurbaşkanı (Cumhurbaşkanlığı DEĞİL!) seçimi için SANDIK SEÇMEN LİSTELERİNİN askıdan indirileceği son gün..
Bu bakımdan, www.ysk.gov.tr adresinden seçmen sorgulama yapmak gerekiyor.
Adı bu sorgulamada çıkmayan yurttaşların hemen İlçe Seçim Kurullarına başvurusu gerek.
Başkalarının adına sorgulama yapmak için nüfus cüzdanındaki bilgilere gerek var.
Bu arada, Başbakan R.T. Erdoğan‘ın Cumhurbaşkanı adayı olması nedeniyle
bu görevinden ÇEKİLMİŞ SAYILMASI GEREKTİĞİ son derece açık bir
hukuksal gerçekliktir.
Sn. Mustafa Nevruz SINACI‘nın bu bağlamdaki dilekçe metnine web sitemizde
yer vermiştik.
Bu metin tarafımızdan biraz daha geliştirilerek ve dili arılaştırılarak Yüksek Seçim Kurulu Başkanlığı’na bu gün (09.07.2014) saat 12:22’de 0312 419 53 08 numaralı faksa gönderilmiştir. Öğleden sonra da elden ayrıca sunulmuş ve 20686 kayıt no ile
gelen evraka teslim edilmiştir.
Bu metin aşağıdadır :
************************
YÜKSEK SEÇİM KURULU BAŞKANLIĞINA,
Bilindiği üzere 10 Ağustos 2014′te Cumhurbaşkanı seçiminin 1. turu yapılacaktır. Kurulunuzca belirlenen seçim takvimine göre, “Kamu Görevlisi adaylar; adaylıklarının kesinleştiği 11 Temmuz 2014 Cuma günü görevlerinden istifa etmiş sayılırlar.” denilmektedir. Oysa 01 Temmuz 2014’te aday olduğunu açıklayan Başbakan Recep Tayip Erdoğan ve AKP yetkilileri, 61. Hükümetin Başbakanı Erdoğan’ın istifa etmesinin gerekmediğini iddia ve ifade etmiş bulunuyorlar. (01/02 Temmuz 2014 ve sonrasında, kamuoyuna, kezlerce…)
Bu duruma göre : Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı sıfatıyla “kamu ita ve icra amirliği” makamında oturan biri, kamu görevlisi midir? Görev, yetki ve sorumluluğu gereği,
tüm kamu dairelerine, memur, işçi ve çalışanlarına emir veren birinin “kamu görevlisi” olmaması olanaklı değildir. Böyle bir çelişki ileri sürülemez, tasavvur bile edilemez…
Kaldı ki; 59., 60. ve 61. hükümetlerin başı namı ve “kamu görevlisi” sıfatıyla Recep Tayip Erdoğan’ın bu sıfatı, kezlerce Türkiye Cumhuriyeti Mahkemelerince kabul ve karara bağlanıp buna göre; “Başbakan’a, yayın yoluyla hakaret edildiği gerekçesiyle TCK 125/3.a maddesine göre kezlerce para cezası hükmedilmiş”olmakla;
(1)- Adıyaman-Gölbaşı Sulh Ceza Mahkemesi’nin 2013/229 Karar ve 2014/78 Esas No ile
(2)- İzmir-Tire Sulh Ceza Mahkemesi’nin 2014/82 Karar ve 2014/279 Esas sayılı kararları ile sabit bu husus; Adli Yargı tarafından hiçbir kuşkuya yer vermeyecek açıklıkla kabul, ilân, ikrar, tescil ve ispat edilmiştir.
Ayrıca, 657 Sayılı Devlet Memurları Yasası md. 4. Devlet Memuru (kamu görevlisini) şöyle tanımlamakta :
“Mevcut kuruluş biçimine bakılmaksızın, Devlet ve diğer kamu (kurum ve kuruluş) tüzel kişiliklerince genel idare esaslarına göre yürütülen aslî ve sürekli kamu hizmetlerini ifa ile görevlendirilenler, bu kanunun uygulamasında memur sayılır.”
Başbakan ve Bakanlar Kurulu üyeleri; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 8, 10, 40, 104 ve 109. madde hükümleri kapsamında Cumhurbaşkanı tarafından “atama yoluyla” yetkili ve görevli kılınarak görev verilir. Bu görevlerin seçilmişlikle doğrudan ilgisi yoktur. Çünkü seçilmemiş olanlar da aynı usul ve esaslara göre atanmak yoluyla görevlendirilebilirler.
Dahası: (1) Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 25.11.1985 tarih 410/595 sayılı kararında;
“TCK’nın 279. maddesine göre memur, Devlete ait bir iktidar ve yetkiyi kullanarak hukuksal işlem veya eylemin uygulanmasını gerçekleştirenlerle, bu hukuksal işlem ve eylemin (şahsen) uygulanmasına kamu hukuku usulüne uygun bir şekilde katılan ve yardım edenlerdir.”
(2) 6136 Sayılı Kanuna dayanılarak 21.03.1991 yıl ve 91/1779 sayı ile çıkartılan Bakanlar Kurulu Kararına göre: Ateşli Silahlar ve Bıçaklar Hakkında Yönetmeliğin (a) bendi; “Kanunun 7. maddesinin 1. fıkrasının (1), (2) numaralı bentlerinde sayılanlar ile (3) numaralı bendi uyarınca “silah taşımalarına karar verilen Kamu Görevlileri”:
“Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakanlar ve Yasama Organı Üyeleri ve bu görevlerde bulunmuş olanlar…” denilmektedir. Dolayısıyla, “Kamu Görevlileri” sıfatı; nerede, hangi anlam, bağlam ve kapsamda kullanılırsa kullanılsın, sonuçta çeşitli kamu kuruluşlarında çalıştırılan ve hukuksal durumları birbirinden farklı olan tüm görevlileri içine almaktadır. Yani “Kamu Görevlileri” tanımı ve kapsamına Cumhurbaşkanından,
kamuya ait herhangi bir kurum, kuruluş ya da fabrikada işçi olarak çalışan kimseye dek herkes girmektedir.
Nihayet: Anayasamızın 39, 40, 71 ve 137. maddelerinde açıklanan Kamu görev ve hizmetlerinde bulunanlar”, “Resmi Görevliler”, “Kamu hizmetine girenler”, “Kamu (kurumu) hizmetlerinde herhangi bir sıfat ve suretle çalışmakta olan kimse” nitelemeleri de, bu anlam ve kapsamda “KAMU GÖREVLİLERİNİ” tanımlar.
Sonuç olarak : Seçimlerin tartışılmaz; Demokrasi, Adalet ve Hukukun vazgeçilmez mutlak ilkesi olan yasa önünde eşitlik (AY md. 10), dürüstlük ve saydamlık, hukukun öngörülebilirliği ilkeleri… gereği, Başbakan Erdoğan’ın, Cumhuraşkanı adaylığının kesinleşeceği 11 Temmuz 2014’ten başlayarak, görevinden istifa etmiş sayılacağının gereken ivedilikle, zamanında karara bağlanmasını; Anayasal dilekçe hakkı (md. 74) bağlamında;
Saygılarımla arz eder; adalet, eşitlik ve hukukun gereğinin yerine getirilmesini dilerim. 09 Temmuz 2014.
Prof. Dr. Ahmet SALTIK
Dilekçenin pdf formu için : YUKSEK_SECIM_KURULU_BASKANLIGINA_RTE_hk
Sevgi ve saygı ile.
9 Temmuz 2014, Ankara
Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net