Etiket arşivi: Prof. Yalçın Küçük; “Ben kendimi tutuklu olarak görmüyorum. Ben tutsağım”

Odatv’de tahliye yok!

Odatv davasına bakan mahkeme heyeti, gazeteci Soner Yalçın’ın da aralarında bulunduğu 3 sanığın tutukluluk halinin devamına karar verdi.
Dava 27 Aralık 2012’ye ertelendi.

İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen Odatv davasında karar açıklandı. Mahkeme heyeti gazeteci Soner Yalçın, Prof. Dr. Yalçın Küçük ve eski emniyet müdürü Hanefi Avcı’nın tutukluluk hallerinin devamına karar verdi.

Mahkemenin gerekçeli kararı ise şöyle                   :

“13 Kasım 2012 tarihinde TÜBİTAK Ek bilirkişi raporunun dosyaya sunulduğu, bilirkişi raporunun içeriği itibari ile de kuvvetli suç şüphesinin devam ettiği, sanıklar hakkında isnat edilen suçların CMK’nın 100-a maddesinde yer alan suçlardan olması, diğer sanıklar hakkında isnat edilen suçların yasada
ön görülen hürriyeti bağlayıcı cezaların niteliği değerlendirildiğinde 5 Temmuz 2012 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı yasayla değişik hükümlerde dikkate alındığında diğer koruma tedbirlerinin uygulanmasının bu aşamada yeterli olmayacağı dikkate alınarak, tahliye taleplerinin teker teker reddine, tutukluluk hallerinin devamına karar verildi.”

Mahkeme heyeti davayı 27 Aralık 2012’ye ertelendi.

ODATV DAVASINDA GÜNÜN GELİŞMELERİ

İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen 13 sanıklı davanın 14. oturumuna, tutuklu sanıklar Soner Yalçın, Prof. Dr. Yalçın Küçük ve eski emniyet müdürü
Hanefi Avcı ile tutuksuz yargılanan gazeteciler Ahmet Şık, Nedim Şener, Doğan Yurdakul, Barış Terkoğlu, Barış Pehlivanve Müyesser Yıldız katıldı.
Mahkeme Başkanı Mehmet Ekinci’nin yurtdışında olması nedeniyle heyete, üye yargıç Hikmet Şen başkanlık yaptı. Dosyanın, Ergenekon davası ile birleştirmesi yönündeki isteme, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nden yanıt gelmediği belirtildi.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü de mahkemeye, Odatv’de 14 Ocak 2011’de yapılan aramaya ilişkin görüntülerin orijinal kaydında da ses olmadığını bildirdi.
Mahkemeye, Eylül ayında gönderilen arama görüntülerinin sessiz olduğu fark edilince, emniyete yeniden yazı yazılmıştı.

Suç duyurusu

Hanefi Avcı, TÜBİTAK’ın, iddianamedeki dosyaların hiçbirinin Odatv, Barış Pehlivan ve Müyesser Yıldız’ın bilgisayarında oluşturulmadığını ve düzeltilmediğini söylediğine dikkat çekti. Avcı,

“Bilgisayarlarda zararlı yazılım çalıştırıldığını tespit etmiş. Burada çok ciddi bir planın saldırısı var. Bütün bu saldırılara karşın o bilgisayarlarda ne yapıldı? TÜBİTAK bu soruya yanıt vermiyor. Sonuçta bu dosyaların
hukuken bir değeri yok. Bu tertibi yapan failler ciddi bir gayret gösterilirse bulunabilirler. Ben buradan suç duyurusunda bulunuyorum.” diye konuştu. Avcı, “Hanefi.doc.” adlı belgenin, Yıldız’ın bilgisayarına gerçek geliş tarihinin 14 Şubat 2011 olduğunu, bu tarihin virüsle, birlikte 17 Ağustos 2010 yapıldığını belirterek, “Kitabım ise dosyanın gerçek gönderilme tarihinden
6 ay önce yayınlanmış. Üstelik Soner Yalçın o gün gözaltına alınmış” dedi. Mahkemenin, bu davayı Ergenekon’la birleştireceğini tahmin ettiğini belirten Avcı, “Kamuoyunda bu sahte belgeleri kimin düzenlediğine dair tepkiler olacak. Birleştirme kararı işinizi kolaylaştıracak.”
 
değerlendirmesi yaptı.

“TÜBİTAK’ı affetmeyeceğim”

Gazeteci Soner Yalçın ise artık bilirkişilerin, kriminal uzmanların hakimlik, savcılık yaptıklarını belirterek şöyle devam etti:

“26 yıllık meslek hayatımda ne yaptığımın hiçbir önemi yok. Burada kendimi anlatmaktan utanıyorum. Bugün yandaş medyada 28 Şubat’ın insanları
işsiz bıraktığı söyleniyor. Bunu söylemekten utanıyorum ama 28 Şubat beni de işsiz bıraktı. Mehmet Ali Brand’ın sağ koluydum. Doğan Yurdakul da
32’inci gün programının Ankara’a temsilcisiydi.”

Soner Yalçın dikkatli bir okur için TÜBİTAK raporunun gerçeği ortaya koyduğunu vurgulayarak,

“Evimdeki 3 bilgisayar dahil toplam 59 bilgisayar incelendi. Bu virüslü dosyaların bir tekinin bilgisayarlarımızda yazıldığına dair bir kanıt var mı?
Bir bilgisayarda zararlı yazılım varsa o bilgisayar mahkemede delil olarak sunulamaz”
dedi.

“Niye herkes bize düşman. Hiç lehimize bir şey yok mu?” diye soran Yalçın, “TÜBİTAK kafa karıştırmak istiyor, tribüne oynuyor. Gele gele şu kötü, sığ, bayağı varsayımda bulunuyorsunuz. Sayın başkanım TÜBİTAK sizi kandırmak istiyor. TÜBİTAK’ı affetmeyeceğim. ODTÜ, Boğaziçi, Yıldız Teknik üniversiteleri, TÜBİTAK’ın kötü kaba varsayımlarına rağmen delillerin zararlı yazılımlardan oluştuğunu belirtmiştir.” dedi.

Odatv davasının Ergenekon davası ile birleştirilmesi talebini eleştiren Yalçın,

“Odatv dosyası bu torbaya atılarak nasıl bir hukuki yarar gözetilmiş olur? Üstelik Ergenekon davasına bakan mahkemeyi etkilediğimiz iddia ediliyor” diye konuştu.

“Tutsağım”

Prof. Yalçın Küçük, “Ben kendimi tutuklu olarak görmüyorum. Ben tutsağım” dedi. Davanın Ergenekon’la birleştirilmesini eleştiren Küçük,

“Bizi neden depoya gönderiyorsunuz?” diye yüksek sesle konuşmaya devam edince, başkan tarafından uyarıldı. Küçük, “İradem dışında, ama dikkat edeceğim. İçimdeki güç bana kitap da attırıyor” karşılığını verdi. PKK’yı, Odatv’yi, Ergenekon’u yönetmekle suçlandığını söyleyerek devam etti:

“Benim Kürtleri savunmak için PKK’ya ihtiyacım yok. Kürtleri kimseye vermeyeceğim, bu coğrafyadan ayırmayacağım. Öcalan’ın beni dinlediğinde beyninde şimşeklerin çaktığı iddia ediliyor. Öcalan’la konuşurken yanımda Haluk Yurtsever de vardı. Tanıklık yaptı. Şimşek felan görmemiş. Şemdin Sakık diyor ki, Öcalan ölünce örgütün başına ben geçecekmişim. Cezaevinde öyle bir havam oldu ki… Ben başa geçsem barışı da yaparım böyle devam etmem… ”

Siyasi davalarda iddianın çürümediğini, turşu gibi kaldığını belirten Küçük,

“Ben gündüz doktor akşam canavar mıyım? İrfan Dündar aradı ama görüşmedim.

Beni bu devlet hep takip eder.
Bu devlet beni ne zaman vuracak diye beklerim.

Sonra ajan çıktı. 2006’da yakalanmış, ajan olmazsan 15 yıl demişler…” diye konuştu.

Davayı, aralarında CHP miletvekili İlhan Cihaner, Uğur Dündar, Meriç Velidedoğlu, Ayşe Arman, Orhan Bursalı, Şükran Soner, Bedri Baykam, Ayşenur Arslan, Uluslarası PEN Yazarlar Birliği üyeleri ve çok sayıda gazeteci-yazar izledi.
(16 Kasım 2012, ajanslar ve Cumhuriyet haber portalı)