Etiket arşivi: Prof. Dr. Mehmet Ceyhan

Sağlık Bakanının Salgınla İlgili Kehanetleri (!?)

Dostlar,

30 Ocak 2022 Pazar günü (bu gün) 2 TV konuşmamız olacak.. İlki saat 11:00’de, ARTI TV‘de Sn. İbrahim Mayda’nın konuğu olacağız.. / OLDUK.


https://youtu.be/RicNs3Ga7Xw?t=373
https://youtu.be/RicNs3Ga7Xw

*****
İkincisi ise yine 30 Ocak 2002 Pazar günü (bu gün) saat 22:00’de TELE1‘de. Sn. Fatih Ertürk’ün konuğu oluyoruz.

Sağlık Bakanı Dr. Koca, son2 gündür “çok ilginç” demeçler vermeye başladı!? Acaba bilimsel gerçekler öyle mi? Dr. Koca aşağıdaki sözleri söyledi :

  • “Artan vaka sayılarının sizi ürkütmemesini Sağlık Bakanınız olarak en yüksek sesle söylüyorum.. vaka sayısındaki rekora rağmen, endişe etmeyiniz. Hastalık eski günlerindeki gücünde değil.”

Üstelik kovit-19 sınırlamalarını kaldırma ile övünüyor Sayın Bakan!? Koronavirüs salgınında, Omicron varyantının da etkisiyle Ülkemizde olgu sayıları rekorlar kırarken, Sağlık Bakanı Dr. Koca,

  • Artan vaka sayılarının sizi ürkütmemesini Sağlık Bakanınız olarak en yüksek sesle söylüyorum, endişe etmeyiniz, hastalık eski günlerindeki gücünde değil.” savını ileri sürmekte. (Basın, 29.01.22)

Sağlık Bakanı Dr. Koca, daha da ileri giderek;

  • Grip olan vatandaşlarımızın sayısını günlük olarak ilan etsek benzer manzaralarla karşılaşacağız. Gripten kaybettiğimiz vatandaşlarımızın sayısını günlük olarak açıklasak salgından farklı olmadığını göreceğiz. Müsterih olunuz, en kötü günler geride kaldı” dedi.

Dr. Koca’ya, Halk Sağlığı Uzmanı meslektaşımız Prof. Dr. Kayıhan Pala haklı olarak tepki verdi. Dr. Pala’nın tepkisine ve bizim Sn. Bakana yanıtımıza – uyarılarımıza ve R.T. Erdoğan’a çağrımıza dünkü yazımızda yer verdik :

Prof. Pala, “Ölüm sayıları artarken endişelenmemek elde değil, hele Epidemiyoloji bilenler için… Bir Sağlık Bakanı için tarihe geçecek bir açıklama maalesef” diyerek çok yerinde tepkisini dile getirdi.

Yine değerli meslektaşımız Prof. Dr. Mehmet Ceyhan da dün (29.1.22) günü konuya ilişkin açıklama yaptı (Mehmet Ceyhan’dan Sağlık Bakanı Koca’nın açıklaması tepki çekti: Ciddi sonuçlar doğurabilir (cumhuriyet.com.tr) :

  • Gerçekten endişeye gerek yok mu? ‘Endişeye gerek yok, virus eski gücünde değil’ şeklinde açıklamalar ve önlemlerin kaldırılması ciddi sonuçlar doğurabilir:

1) Hukuki sorunlar: COVID 19 ölümleri önlenebilir ölümlerdir. Aşı önerdik ama yaptırmadı demek, kısıtlamaları kaldırmanın doğurduğu sonuçları ortadan kaldırmaz. Önceki yıllara ait; aşı olmadığı için hayatını kaybettiği veya sakat kaldığı iddiasıyla kişiler ve aileleri tarafından açılmış çok sayıda tazminat davası vardır. Sağlık Bakanlığı’nın ve Bilim Kurulu’nun Hukuk Kurulu’ndan görüş alması uygun olacaktır.
2) Etik problemler: Salgını kendi haline bırakmak, alınabilecek bütün önlemleri almamak her gün 200 ölüme ve yaşayanlarda çok sayıda sakatlığa yol açmaktadır. Ekonomik ve sosyal gerekçeler, sağlığın önüne konamaz. İnsanlığın birinci hakkı sağlıklı yaşamaktır. Kaldı ki, salgın ortamında önlemleri azaltmak ekonominin düzelmesine olumlu katkıda bulunmaz.
3) Ekonomik problemler: önlemleri azaltıp, salgınla hastanelerde savaşmak, önlemleri artırıp hasta sayısını azaltmaktan çok daha pahalı bir yöntemdir.
4) Tıbbi problemler: Omicron geçirenlerde uzun sürede hangi sorunların ortaya çıkacağını bilmiyoruz. Ciddi kalp damar ve sinir sistemi sorunları gelişebilir.
5) Epidemiyolojik problemler: Omicron’un son varyant olduğunun ve salgının toplumsal bağışıklık oluşturacağının garantisi mi var? Bazı ülkelerde vaka sayılarının azalmaya başlaması salgının biteceğini göstermez. Şimdiye kadar 4 dalga yaşadık. Her dalganın bir iniş kolu vardı. Pandemi bitiyor dediler, bitti mi? Yaz geliyor, bitiyor dediler, bitti mi?. İki kez aynı virusla, iki kez de yeni varyantlarla dalgalar yaşandı. Virusun bulaşını bu kadar kolaylaştırırsak, yeni varyantların gelişmesi de kolaylaşacaktır.
6) Pandeminin geleceği ile ilgili problemler: Vaka sayısının saptayamadıklarımızla birlikte çok yüksek olduğunu, ancak virusun kalıcı bağışıklık bırakmadığını biliyoruz. Pandemi devam ettikçe halka moral vermek için durumun iyi olduğunu söylemek insanların daha uzun süre hastalıkla ve ölümle birlikte yaşamasına, yakınlarının kaybına, endişeyle beklemelerine yol açmaktadır. Umarım bu yaklaşımı yeniden değerlendiririz.
***
29 Ocak 2022 günü salgın verileri şöyle :

94,783 yeni kovit hastası tanısı kondu ve 174 insanımız bu hastalıktan öldü; 29 Ocak 2022 günü. Yeni hasta sayısı, salgının Türkiye’de de başladığının ilan edildiği 11 Mart 2020’den bu yana en yüksek sayı. “İyileşenler” –yeni yönerge ile 7 gün sonunda, PCR testi yapılmadan tüm hastalar “iyileşti” kabul edilerek havuzdan çıkarılıyor olmasına karşın- yeni tanı alanları aşıyor. Halen hasta havuzunda 615,240 hasta var. Olgu ölüm hızımız dünya genelinde %2 ve sabit, Türkiye’de ise düşmekte, %0,8! Tanrı Türk’ü kayırıyor olmalı ya da güncel terimlerle “pozitif ayrımcılık uyguluyor” ne hikmet ise?! Kritik durumda olan hasta sayısı da 1128 olarak sabit!?

Günlük ölüm sayısı (174!) ve toplam ölümler (87,045), “resmi” verilerle belki de gerçeğin 1/10’u olsa bile, yabana atılacak gibi değil!? Ama Bakan. Koca, nedense, hiç kimsenin yapamadığını yaparak çok iyimser ve çok emin konuşmakta!? Oysa Dünyada böylesine net beklentiler yok. Pek çok ülke yeni kısıtlar getirmekte, HonKong’ta okullar kapatılmakta, Yeni Zelanda’nın genç, kadın başbakanı düğününü ertelemekte, zorunlu aşı uygulamaları başlamakta, Jamaica’da, Çin’de 10 milyon nüfuslu bir eyalette tam kapanma var.. DSÖ, Avrupa nüfusunun yarısının 6-8 hafta içinde hastalığa yakalanabileceği uyarısı yapmakta ve Omicron’un alt varyantı BA.2 ortaya çıkmakta 40’ı aşkın ülkede..

  • Salgın süreci gerçekte hala oldukça kritik ve pek ok bilinmezliklerle dolu..

Ne var ki, biz Türkiye’de toplum bağışıklığı oranını bile bilmiyoruz. Kime “tam aşılı” deneceği belirsizleşmiş, günlük tabloda verilen aşılama sayıları anlamsızlaşmıştır. Oysa Bakan Koca, dün de yazdığımız üzere, “Kendi gücümüz TURKOVAC var… ” diye cüretle ekleyebilmekte!?

  • Oysa elde bilimsel anlamda bir yerli aşı yok!
  • TURKOVAC henüz, kesinlikle bilimsel standartlara göre AŞI DEĞİL!

Dehşet vericidir, Sağlık Bakanının özellikle bu son sözleri!

Türkiye’de Halkın sağlığı / yaşam hakkı bu bilim dışı politikalarla tehdit altındadır
ve bu politikaları sürdürmek açıkça suçtur, kezlerce uyardığımız üzere..

ARTI TV konuşmamızı 27 Ocak 2022 Perşembe günü kayda aldılar, bu gün, 30 Ocak 2022 Pazar günü yayınlanacak / YAYINLANDI (https://youtu.be/RicNs3Ga7Xw). 28 Ocak 2022 Cuma günü yaptığımız 2 TV konuşmasında, Sağlık Bakanının dayanaksız rahatlığının tersine,   Salgındaki ürkütücü aşamayı bilimsel kanıtlarla kapsamlı olarak bir kez daha, güncel veriler ve bilimsel bilgiler ışığında açıkladık. Her 2 TV konuşmamızın erişkelerini (linklerini) web sitemizde 2 gün önce paylaştık (KOVİT-19 SALGINI AZGINLAŞARAK SÜRÜYOR, BAKAN KOCA UYUYOR.. | Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc)

Yine 30 Ocak 2022 Pazar günü (bu gün) akşam saat 20:00’de TELE1‘de Sn. Fatih Ertürk’ün konuğu olacağız. Biz yayına saat 22:00’de bağlanacağız.. / BAĞLANDIK..


Öksüz salgını ve de öksüz Türkiye’yi “sizin” bilgi ve ilginize sunarız.

Sevgi ve saygı ile. 30 Ocak 2022 (03:18, güncelleme :  31.1.22, 00:45)

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
A​tılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı ​AbD
​Sağlık Hukuku Uzmanı, ​Kamu Yönetimi – Siyaset Bilimci (​Mülkiye​)​
www.ahmetsaltik.net        profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik    twitter : @profsaltik    

Not : 84 yaşında emekli öğretmen Nebahat Akın’ın ARTI TV konuşmamızı değerlendirmesi:

Prof. Dr. Mehmet Ceyhan’dan TURKOVAC konusunda sert eleştiriler: Ciddiye almıyorum

Prof. Dr. Mehmet Ceyhan’dan TURKOVAC konusunda sert eleştiriler:Ciddiye almıyorum

BİRGÜN, 04 Ocak 2022

(AS: Bizim kapsamlı katkımız yazının altındadır..)

Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, yerli aşı TURKOVAC’ın üretim sürecine ilişkin oldukça sert açıklamalar yaptı.

  • “Ben önümde veri olmadan, ‘Bunu kullanın, bunun yerine şunu yapın’ diyemem” ifadelerini kullanan Ceyhan, Türkiye Aşı Enstitüsü Başkanı ve Bilim Kurulu Üyesi Prof. Ateş Kara’yla ilgili de “Ateş Bey benim yanımda çalışan bir öğretim üyesi… Hayatında aşıyla ilgili bir faaliyeti olmadı. Açıklamalarını ciddiye almıyorum.” dedi.

Prof. Dr. Mehmet Ceyhan’dan TURKOVAC konusunda sert eleştiriler: Ciddiye almıyorum‘Yerli ve milli aşı’ olarak sunulan TURKOVAC’la ilgili tartışmalar devam ederken, Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, konu özelinde oldukça sert eleştiriler yöneltti.

Türkiye Aşı Enstitüsü Başkanı ve Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ateş Kara’nın açıklamalarını ‘ciddiye almadığını’ belirten Prof. Dr. Ceyhan, TURKOVAC’a dair elde bilgi olmadığını söyledi.

Sözcü’den Yusuf Demir’e konuşan Ceyhan, “TURKOVAC’ın hatırlatma dozu olarak uygulandığı çalışmalarda antikor seviyesinde hızlı bir zıplama olduğunu görüyoruz” diyen Ateş Kara’nın sözlerinin nasıl anlaşılması gerektiği yönündeki soruya şu yanıtı verdi:

  • “Anlamak için kafanızı çok yormayın. Bunu söyleyen arkadaşın ne salgınla ne aşıyla ilgili deneyimleri var. Tamamen işte böyle yanlış tahminlerde bulunarak, yanlış öngörülerde bulunarak, salgını bu hale getirdiler zaten.”

Prof. Dr. Ceyhan, TURKOVAC ve Ateş Kara ile ilgili eleştirini şöyle sürdürdü:

“BİLİMSEL YAKLAŞIM DEĞİL”

  • “Ateş Bey benim yanımda çalışan bir öğretim üyesi…
  • Hayatında aşıyla ilgili bir faaliyeti olmadı. O başka konularla ilgiliydi.
  • Salgınla ilgili bir deneyimi olmadı ama bakanlıkla ilişkiler falan farklı yürüdü herhalde ki öyle bir pozisyona getirildi.
  • Yoksa aşıda biraz deneyimi olan bir insan, “antikorları hoplatıyor, zıplatıyor” gibi, son derece gayri bilimsel ifadeler zaten kullanmaz. Onun için ben o söylenenleri ciddiye bile almıyorum.
  • Turkovac, açıkçası elimizde bir verisi olmayan ama yalnızca bildiğimiz Sinovac‘la tümüyle aynı yapıda olan bir aşı… Yani içindeki katkı maddeleri ve miktarları bile Sinovac’la tümden aynı…
  • Şimdi birisi “Bizim aşımız Sinovac’tan daha iyi” diyorsa buna bir açıklama getirmek zorunda. Yani tümüyle aynı yapıda bir aşı neden daha iyi olsun?
  • Hiç böyle bir neden belirtmeden, hiçbir veri sunmadan, yani Faz-3 çalışmasına kaç hasta alındı, kaç hastanın sonuçları var ellerinde… Bunlar belli olmadan, bu açıklamalar bilimsel bir yaklaşım olmaz.
  • Ama bunlar belli maksatlarla söyleniyorsa ben bilemem tabii…”

“BUNU KULLANIN DİYEMEM”

Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, ”Sonuçta bu yerli bir aşı… Sinovac’la eşdeğer bile olsa, “Kullanılmalı” diyebilir miyiz? Vatandaşa tavsiyeniz nedir?” sorusuna ise şu yanıtı verdi:

  • “Burada söz konusu olan insan sağlığı… Ben önümde veri olmadan, “Bunu kullanın, bunun yerine şunu yapın” diyemem.
  • Onun için bu Faz-3 çalışmasında neler bulundu, “Hopluyor, zıplıyor” dedikleri antikor düzeyleri nedir, bunları bilmem lazım ki yorum yapayım.
  • Bu sadece antikor seviyesiyle de ilgili değil. Bu koruyuculuk ne kadar sürüyor bilmiyoruz.

Bakın aynı insanlar maalesef tümüyle gayrı bilimsel bir yaklaşımla “Efendim inaktif aşı daha bilinen bir yöntemle yapılıyor, BioNTech‘in bilinmiyor” gerekçesiyle Sinovac aldırdılar.

Ben de dahil özellikle risk grubunda olan herkese Sinovac aşısı yaptırdılar. Ama şimdi dünyada örneği olmayan 5’inci doz kararı alıyor aynı grup…

Yani şunu demek istiyorlar: “Bu Sinovac’ların size hiçbir etkisi olmadı. 3 doz BioNTech yaptırın.”

Hiçbir yaptıklarının tutar tarafı ya da açıklanabilecek tarafı yok ki…”
=================================================

Dostlar,

Çok değerli meslektaşımız Prof. Dr. Mehmet Ceyhan ile hemen hemen tümüyle örtüşmekteyiz. Kendisine, bu açıklamaları ile bize güç kattığı için çok teşekkür ederiz. 1979-80 ders yılında, Biz Hacettepe Tıp’ta Halk Sağlığı uzmanlık eğitimi alan asistan hekim iken, kendisi Halk Sağlığı Sağlık Ocağı stajını Yapracık’ta bizimle yapmıştı. Daha o zaman son derece parlaktı ve bir yıldız olacağını kestirmiştik.. Üstelik yurtsever çizgisiyle..
***
Bilindiği gibi AKP iktidarı işine gelmeyen konuları duymazdan gelmekte, yanıtlamamakta.
Kendisine karşıt görüşleri olan uzmanları, kurumları, bilim insanlarını ise istendik (kasıtlı) bir politika ile görmezden gelmekte / yok saymaktadır. Aklı sıra, “yok saymanın / insan yerine koymamanın” karşıtlarına en etkili yaptırım olacağını, onları caydıracağını sanıyor!

Bu tipik devekuşu davranışıdır, hiçbir işe yaramaz…

Biz 23 Aralık 2021 günü, yani 13 gün önce çıplak, yalın, çarpıcı gerçekleri web sitemizde yazdık..

“TURKOVAC” Aşı Adayının Bilimsel Verileri / Makalesi Nerede??

  • “KRAL ÇIPLAK, TURCOVAC bir aşı değil, henüz aşı adayı!
  • Hiçbir bilimsel verisi, yayını ortada yok.. dedik.
  • AKP’nin hem yapay / uydurma başarı öyküsüne gereksinimi var hem de gündem oyunlarına… dedik.
  • Sağlık Bakanı Urfa’dan RTE’ye kameralar önünde “muştu” verirken (!!) ağzından kaçırdı : “İşaret ettiğiniz üzere 2021 bitmeden TURKOVAC aşısını…. tamamladık…” dedi.. 13 dakikalık bu video kaydının o itirafları içeren başlangıç birkaç dakikalık bölümü kesilerek TEK ADAM’ın Sarayından servis edildi.. Ekleyelim buraya kesilen o videoyu :

http://ahmetsaltik.net/arsiv/2022/01/TURCOVAC-isareti-RTEden-22.12.21.mp4?_=1

Bir başka değerli meslektaşımız CHP Balıkesir Milletvekili Dr. Fikret Şahin, 03 Ocak 2022 günü TBMM’de düzenlediği kapsamlı basın açılamasında, bizi tümü ile doğrulayıp – destekleyen kapsamlı ve kanıta dayalı açıklamalar yaptı :

CHP’li Vekil Dr. Fikret Şahin’in TURKOVAC Hakkında Basın Toplantısı | Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc

Lütfen tıklayınız, bizim açıklamalarımızla birlikte, yanıtsız bırakılan sorularımızla çıplak gerçeği görünüz…

TURKOVAC Skandalını çırılçıplak görünüz..

30 Aralık 2021 gecesi Karantina TV’de de açık açık söyledik :

02 Ocak 2022 günü TELE1’de yaptığımız 2 konuşmada da çığlıklarımızı yineledik :

TELE1 TV’de 2 Konuşmamız : 02 Ocak 2022 | Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc

***
2021’in 13 Ocak günü Türkiye’de de Kovit-19 aşılamasına başlanmadan önce (SINOVAC ile) “UZAT KOLUNU TÜRKİYE” diye tüm ulusumuzu ısrarla aşıya çağırdık..

Cumhuriyet‘te de yazdık.. 15 Ağustos 2020’de Cumhuriyet Gazetesi 2. sayfasında yer alan makalemize bakılması.. “Rusya’da Koronavirüs Aşısının ‘Onaylanması’  Üzerine”

Muhalefet partilerine, Türk Tabipleri Birliğine, Tıpta Uzmanlık Derneklerine, Tıp Fakültelerine, Hukuk Fakültelerine, Türkiye Barolar Birliğine, Dernek ve Vakıflara, kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşlarına, sendikalara, Türk halkına… bir kez daha, tarihe not düşerek duyuruyor ve çağrı yapıyoruz..

İktidarın namuslu – vicdanlı bürokratlarına, yandaş olan / olmayan basına, AKP’ye gözü kapalı oy veren kardeşlerimizedir bu çağrı aynı zamanda….

Ve de son olarak çağrımız, uyarımız Sağlık Bakanı ve AKP’li Cumhurbaşkanı R.T. ERDOĞAN‘adır!

Bu politika sürdürülemezdir ve insanlığa karşı suçtur; durun hemen!

Ve bu uyarılar, 70 yaşına dayanmış 50+ yıllık bir tıbbiyeliden size ve tüm ilgilileredir; tarihin tanıklığıyla.. Yarın geç olmadan, lüt – fen!


Sevgi, saygı ve DERİN KAYGI ile. 04 Ocak 2022, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Halk Sağlığı Uzmanı, Sağlık Hukuku Uzmanı,
Siyaset Bilimci (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net         profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik       twitter : @profsaltik

Not : Bu yazımıza ADD web sitesinde de yer verildi;
BİLİM KURULU İKİNCİ BAŞKANIMIZ PROF. DR. AHMET SALTIK’TAN TURKOVAC AÇIKLAMASI – ADD

 

 

 

 

 

Favipiravir ve Hidroksiklorokin skandallarını görmeyen medya

Faruk Bildirici

Favipiravir ve Hidroksiklorokin skandallarını görmeyen medya

...

 

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Covid-19 pandemisinin ilk günlerinde “Türkiye tedavide farklı bir yaklaşıma sahip” diye konuşuyordu:

    “Hiçbir ülke pozitif, şüpheli tüm vakalarda Hidroksiklorokin ilacını erken dönemde kullanmadı. Biz bu ilaçtan daha vaka görülmeden 1 milyon kutu alıp depoladık.”

    Koca’nın 15 Nisan 2020’deki bu açıklamasından bir ay kadar sonra “Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) sıtma ilacı olarak da bilinen Hidroksiklorokin’in klinik çalışmalarını güvenlik kaygılarıyla durdurdu. ABD İlaç ve Gıda Dairesi de ilacın kullanım onayını 15 Haziran’da geri çekti. Ardından başka ülkelerden de peş peşe benzer adımlar geldi.”

    Türkiye’de de Türk Tabipleri Birliği, Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği gibi uzman kuruluşlar, bu ilacın kullanımının durdurulması için defalarca çağrıda bulundu. Bilimsel araştırmalar, ilacın kullanıldığı hastalarda yan etkiler görüldüğünü, kalp ritmini bozma ve ölümlere yol açma olasılığı bulunduğunu kanıtlıyordu.

   Buna rağmen Hidroksiklorokin Türkiye’de bir yılı aşkın süreyle Korona hastalarında kullanılmaya devam edildi. Ancak 7 Mayıs 2021’de bakanlığın bu ilacı tedavi rehberinden çıkarıldı.

    Favipiravir’i erken kullanmakla övünüyordu

     Sağlık Bakanı Koca’nın Hidroksiklorokin ile birlikte hastalığın erken döneminde kullanmakla övündüğü ikinci ilaç da Favipiravir’di. Koca, 15 Nisan 2020’deki basın toplantısında bu ilaç için de şunları söylemişti:

   “Hidroksiklorokin ile benzer şekilde Çin’den getirilen Favipiraviri de bu dediğimiz yaklaşımla bu yoğunlukla kullanan yine ikinci bir ülke yok.”

     Ama ilk günden itibaren (AS: başlayarak) favipiravir için de hekimler ve uzmanlardan itirazlar geliyordu. Çünkü bu ilacın etkisi kanıtlanamamıştı. Daha Mayıs 2020’de Klinik Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Önder Ergönül, “Yan etkisi bir yana, faydası ne, zararı ne kadar? Karaciğer enzimlerini bozduğunu biliyoruz ama ölüme ya da başka bir şeye yol açacak kadar mı, henüz bilmiyoruz” diyordu.

   Klinik Farmakoloji Uzmanı ve Türkiye Akılcı İlaç Kullanım Platformu Başkanı Prof. Cankat Tulunay da “Etkisi henüz belli değil ama en büyük tehlikesi, teratojenik olması. Yani doğan çocuklarda sakatlıkların ortaya çıkması” uyarısında bulunuyordu.

      Türk Tabipleri Birliği’nin, 14 Mayıs 2020’de yayımlanan “COVID-19 Pandemisi 2. Ay Değerlendirme Raporu”nda da Favipiravir’in ABD’de klinik kullanım onayı almadığına ve Avrupa ülkeleri ile ABD’de yayımlanmış tedavi rehberlerinde Favipiravir kullanımından bahsedilmediğine dikkat çekiliyor; “araştırma ve veri analizi gerekli” itirazında bulunuluyordu.

    Bilim insanlarının uyarılarına rağmen bu ilaç da kullanılmaya devam edildi. Sağlık Bakanlığı, bununla da yetinmeyip Mayıs 2021’de de Favipiravir’in 12-15 yaş arasındaki çocuklarda da kullanılmasına izin verdi.

   Etkisi olmadığı bilimsel araştırmayla kanıtlandı

    Yeni yapılan bilimsel araştırmalar, bu ilacın etkisiz olduğunu ortaya koydu. Üstelik bunu da İstanbul Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz açıkladı.

      Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, bu bilimsel araştırmaya rağmen “Favipiravir’in etkisinin olduğunu gösteren epey çalışma vardı” dedi. Bilim Kurulu’nun 24 Kasım’da yaptığı toplantısından sonra da “Söz konusu ilacın öncelikle önemli bir yan etkisinin olmadığı açıkça ortaya konmuştur. Ayrıca, kendi verilerimizde hafif ve orta vakalarda semptomların süresini kısalttığı görülmüştür” diyerek, kullanımının hastanın durumuna göre hekimlerin kararına bırakıldığını açıkladı.

    Ama Koca, Favipiravir’in hangi ülkelerde kullanıldığını da açıklamadı; bilimsel bir çalışmadan da söz etmedi. Buna rağmen ilacın kullanılmaya devam edeceğini duyurmuş oldu.

    Prof. Dr. Müftüoğlu’nun çelişen yazıları

   Ne yazık ki, bu ilacın bilimsel araştırmayla etkisizliğinin kanıtlanmasına rağmen kullanılmaya devam edilmesine medyadan güçlü itirazlar gelmedi. Türk Tabipleri Birliği’nin “Sağlık Bakanlığı’nın Favipiravir politikası bilimin ve halk sağlığı ilkelerinin çiğnenmesidir” başlıklı açıklaması da yaygın medyada ilgi görmedi.

    Hürriyet’in sağlık yazarı Prof. Dr. Osman Müftüoğlu, bu ilacın kullanılmasına karşı çıkan ender yazarlardan biriydi. “Favipiravir’i boşuna mı yuttuk” başlıklı bir yazı yazdı.  Düşüncesini de “Son bilimsel verilere bakılırsa Favipiravir’i boşuna yuttuğumuz anlaşılıyor” diye özetledi. Müftüoğlu, bu yazısında “Aslında daha en başta bile etkinliği konusunda hepimizin -herkesin- ciddi kuşkuları vardı” görüşünü dile getirdi ama bu doğru değildi.

    Çünkü Müftüoğlu daha önce bu ilaçla ilgili kuşkularını dile getirmemişti. Müftüoğlu, 2 Aralık 2020 tarihinde Hürriyet’te yayımlanan “Bu karar doğru karar” başlıklı yazısında “Favipiravir tehlikeli mi” sorusuna aynen şu yanıtı vermişti:

     “.. onun da bazen yan etkileri olabiliyor. Ama bu yan etkilerin kabul edilebilir düzeyde olduğunda tıp otoriterleri hemfikir. Peki Favipiravir’in marifeti ne? Favipiravir tedavinin süresini kısaltıyor. İşte bu nedenle, elimizde koronavirüse karşı %100 etkili bir ilaç bulunana kadar, doktorların önerdiği her durumda Favipiravir’i kullanmamızda yarar var.”

     Kuşku dile getirmek bir yana endişelerini dile getirenleri ikna etmeye çalışıyordu.  Zaten iktidar yanlısı medya pandeminin ilk aylarında daha çok bu ilacın kullanımını destekleyen hekimlerin değerlendirmelerine yer veriyor, onları ekranlara çıkarıyordu.

    Örneğin A Haber’e konuşan Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Alper Şener, “Sosyal medyadaki kargaşanın temel sebebi rakibi olan ilacın (Remdesivir) lobisinin güçlü olması. Bu algıyı kırmak lazım. Favipiravir ilacının etkinliğiyle ilgili soru işareti yaratacak bir sorun yok” görüşünü savunuyordu.

      Prof. Dr. Mehmet Ceyhan ise bu ilaca temkinli yaklaşan hekimlerden biriydi. “…en çok ümit bağlanan ilaç bu. Favipiravir’in ‘çok yüksek bir etkisi var mıdır’ derseniz yok, henüz öyle bir şey gösterilmedi. Çok etkili ilaçlar bulunana kadar bunları kullanmak durumundayız” diyordu.

    Medya görevini yapmadı

    Medya bugüne değin Favipiravir ile ilgili bilimsel itirazları insanların bilgisine sunmak bir yana tamamen (AS: tümüyle) görmezden geldi; filyasyon ekiplerinin bile Korona hastalarının kapılarına Favipiravir bırakmasını izlemekle yetindi. Milyonlarca tablet tüketildi bu ilaçtan.

    Medyanın günahı büyük. Toplum sağlığını gözetmek ve eleştirel yaklaşmak yerine iktidarın her uygulamasını alkışlamaya hazır yaygın medya Favipiravir konusunda da görevini yapmadı. Tıpkı ciddi yan etkileri olduğu kanıtlanınca sessiz sedasız kullanımdan kaldırılan Hidrosiklorokin konusunda olduğu gibi…

   Skandallar, medya üzerine gitmeyince sessizce sönen balonlar gibi ülke gündemine gelmeden silinip, unutulup gidiyor.

   Faruk BİLDİRİCİ / 30 Kasım 2021

MEHMET CEYHAN

Efece Haber Gazetesi

Prof. Dr. Zafer Öner
Genel Cerrah, Hacettepe Tıp Fak. (Em.)

Bir gün… hani şu Kara Kutu kitabını yazan bir adam var ya!
Hani kitabında emperyalizmin sahtekarlıklarını ortaya koyayım derken, aşıları ve bazı ilaçları kötüleyen hatta zararlı olabileceklerini dahi söyleyerek komik hale düşen adam… (bunlardan çok var, biliyorsunuz. Bunları hacamata sülüğe muhtaç edeceksiniz ki anlasınlar gerçek ve iyi hekimliğin kıymetini…)
Ama bana göre komikti!
Şöyle anlatayım:
Hani O’nun kitabının çok satması için yaptığı tanıtım programlarından sonra pek çok hekime hastaları ulaşıp; “Biz ne yapalım şimdi, ilaçlarımızı kullanmayalım mı? Aşılarımızı yaptırmayalım mı?” diye sorarak, paniklerini gidemeye çalışmışlardı ya!
Çünkü bana komik gelen zırvaları hastalarım son derecede ciddiye almışlardı!
*
“Şaşkaloz” başlıklı bir yazı yazmıştım ya onunla ilgili olarak…
E, hatırlayın artık canım! ::))
İşte o adam bir ay önce mi desem, iki ay mı?
Bir yazı yazdı gazetesindeki köşesinde!
Hani şu her şeye maydanoz olan adamı söylüyorum! Anladınız değil mi?
Hâlâ mı anlamadınız?!
S.Y. desem? :))
Köşesinde Prof. Dr. Mehmet Ceyhan ile ilgili bir yazı yazdı. Yine şaşkalozca!
Bütün söylediklerini toplamış, Mehmedimin.
Pandeminin başından bu yana!
Ve çelişkileri ortaya koymuş.
Sanki bütün dünyanın hiç bilmediği bu hastalığı yavaş yavaş, önceki bilgilerimizle benzer yanlarından hareket ederek, yaşadıkça ve araştırdıkça öğrenmemişiz gibi…
sanki tıpta iki kere iki, dört edermiş gibi!
Sanki doğrularımız değişerek daha doğruya doğru gitmiyormuş gibi!
Sanki bilim denilen şeyin hep doğrunun yakınında bir şeyler olduğunu bilmiyormuş gibi… nerden bilecek? Ben de saçmalıyorum bazan!
Bilimin kaçınılmaz olan değişimini, hem de haddi olmayarak, eleştirip, sonunda da oğlunun Pfizer şirketinde çalıştığı için Biontech aşısını övdüğünü söylemişti o yazısında! Söylememişti de ihsas ettirmişti, yani üstü örtülü olarak anlatmıştı, sezdirmişti yani! Halbuki Pfizer’de çalışan o kişi akrabası bile değildi, M. Ceyhan’ın! Eğer her yazısı böylesi yanlışları bulunduruyorsa içeriğinde, vah olsun benim O’nu okuyarak geçirdiğim zamanlara, vah olsun!
İnternete girip “Samsun” yazsan mesela!
Karşına
“55” çıkabilir,
Karadeniz kıyısında… diye detaylı bir açıklama da çıkabilir.
Ama ben mesela “Samsun” dendiğinde kurtuluş savaşımızı ve Atatürk’ü hatırlarım!
Bizim bir sekreterimiz vardı ikide bir karakola çağırılır, soyadı benzer olan bir teröristin nerede olduğunu sorarlardı. Herhangi bir ilişkisinin olmadığını anlatıncaya kadar akla karayı seçerdi kızcağız!
Aynen buna benzer bir saçmalıktı Mehmedime yaptığı suçlama!
Yani internette bir tur atmakla aradığınız şeyin özünü yakalayamazsınız, eğer o özün temel bilgilerine sahip değilseniz!
Örnekler iyi olmadı ama idare edin! Çünkü çok sinirliyim.
Bu işleri kolay zannediyorlar.
Çalışmadan olabileceğini sanıyorlar?
Ne kadar emek, zaman ve de çaba harcadıklarını ve yeni bilgiler için hem de
öğrenci gibi çalıştıklarını nereden bilecekler?
Hem ülkelerinin çıkarı için doğru bildiklerini hem de sağlıklarını (!) tehlikeye atarak
üstelik söylediklerinin ilgililer tarafından önemsenmeyeceğini de bildikleri halde
kamuoyunun dikkatini çekmenin de önemli olduğunu var sayarak
biteviye söyleyeceksin hem de hedef tahtası olacaksın!
Hem de bilmem ne gazetesince!
Nasıl bu kadar alçaklaşabilir insanlar acaba?!
*
Bizden olan biri böyle bir yol açarsa, yandaş basın durur mu?
Onları hiç ilgilendirmez mesela…
hangi başarılardan sonra bu mertebeye gelebilmiştir Mehmet Ceyhan?
Eğer O’nun (onların) dediklerini yapsalardı pandemi bugünkü yükseliş ivmesine ulaşabilir miydi?
Şimdi ben ne diyeyim?
Yandaş medyaya değil canım!
Bizim adamımıza ne diyeyim?
Hep beraber hedefe koydular Mehmedimi!
Ama bilmedikleri bir şey var!
Mehmet kardeşimin bilime olan inancını, bilgi dağarcığını,
paraya pula kıymet vermediğini… nereden bilecekler ki!
Hiç umrunda değil, biliyor musunuz, hiç!
Adeta “it ürür kervan yürür!” diyor sanki!
Şahlanın güzel kardeşlerim,
bilimin, fenin, sanatın sarsılmaz kaleleri!
Özlemini duyduğumuz rol modellerimiz, (sayın Ahmet Saltık’ı… da yad etmeden olmaz) bilimsel doğruları söyleyerek
gençlerimize örnek olmaya devam ediniz lütfen!
*
Tutuklanırmış!
Hadi tutuklayın da görelim bakalım, hadi!
Bir beyinden bu kadar pislik nasıl çıkabilir?!
Hayret!

HALK TV Programlarımız : 8 Mayıs 2021

Dostlar,

8 Mayıs 2021 Cumartesi günü saat 16:00’da
HALK TV’de Sn. Mehmet Bal’ın konuğu olacağız /
OLDUK..

ve Hindistan’da kovit-19 salgının eriştiği ürkütücü boyutları irdeleyeceğiz.. Türkiye’nin çıkarması gereken dersleri de..

Mayıs ayının 2 pazar günü kutlanan Anneler Günü, bu yıl 9 Mayıs Pazar gününe denk geliyor. Bu nedenle çiçekçiler bugün ve yarın 10.00-17.00 saatleri arasında açık olacak. Çiçekçiler evlere sipariş götürebilecek..
Bu gün ayrıca semt pazarları da açık.. Haftaya Cumartesi de açık olacak semt pazarları..
29 Nisan – 17 Mayıs arası sözde kapanma delik – deşik eleğe dönüştü..
Erdoğan ise bu gün, 17 Mayıs sonrası “Yeni normalleşme” nin koşullarını önümüzdeki günlerde açıklayacaklarını duyurdu.. Bilim Kurulu toplantısı sonrası Kabinede ele alınacakmış :

  • Normal hayatımıza en kısa sürede döneceğimize inanıyorum” diyen Erdoğan, bir kez daha sosyal mesafe kurallarını hatırlattı.
  • Erdoğan, “17 Mayıs’ta başlayacak yeni normalleşme takvimimizi önümüzdeki günlerde açıklayacağız. Bu takvimde okulların açılış konusu da yer alacak” diye konuştu.

****
Son veriler aşağıdaki gibi.. İlk dalganın ve tepenin yaşandığı Nisan 2020 verilerinden çoook beter.. O dalgada en çok 5138 olgu / vaka yakalanmış ve 127 ölüm olmuştu..


Erkenden, kabak çiçeği gibi açılmıştık 1 Haziran 2020’de, en önce AVM’leri açmıştık okullarımız kapalı iken!! Uyarmıştık, yaz geçince KASIRGA yaşarız… diye.
Eylül – Aralık arası 2. dalgayı yaşadık.. 1 Mart’ta 2. kez açılım – saçılım kumarına giriştik..
Nisan başında biraz sıkıladık 2 hafta dolayında..
26 Nisan’a geldiğimizde Türkiye toplam olgu sayısında dünyada ilk 4’e tırmandı.
Milyon nüfusta günlük yeni olgu sayısı (insidens hızı) bakımından ise dünya şampiyonu idi..
Bu şampiyonluğunu 10 gün dolayında sürdürdü Erdoğan Türkiye’si! Fatura çok ağırlaştı..

ŞAHSIM Devletinde günlük yeni olgu sayısı 63 bini aştı.. Ölümler 400’e dayandı “resmen”!
Çare kalmadı, turizm de elden uçuyordu..

  • Açılım 10 bini aşkın masum insan canı aldı, 1,5 milyon yeni hasta eklendi havuza!

Kim verecek bunun hesabını??
Deneme – yanılma ile salgın yönetilebilir mi??
İnsanların yaşam hakkıyla oynanabilir mi?
***

29 Nisan’da alaturka bir kapanma denemesi yürürlüğe kondu.
Sınırlama / yasaklar kapsamında olanlar, olmayanlardan daha az! AKP’vari bir yasak savma.
***
Sn. Fatih Ertürk ile saat 20:00’de birlikte olacağız..


(26) Prof. Ahmet Saltık: Bu hızda vaka düşüşünü bilim açıklayamıyor! – YouTube

AKP = RTE iktidarının 2 ayağındaki pabuçlar DİNCİLİK ve SERMAYE YANDAŞLIĞI..
Geldiğimiz çok yönlü tıkanma ortada..
Ülke yönetilemiyor. Salgında savruluyor – kavruluyoruz. AŞI YOK!
Ölüyoruz ama salgından değil AKP yönetiminden / yönetimsizliğinden..
***
AKP = RTE iktidarı mutlaka rotasını düzeltmeli ayakkabılarını değiştirmeli :
Yeni pabuçları BİLİMSELLİK ve TOPLUMCULUK olmalı..
Başka uçarı – kaçarı kalmadı “Şahsım devleti CEO“su için; her bakımdan yollar kapalı.
Zaman ölçüsünde sorunu irdeleyecek ve çözüm önerilerimizi sunacağız.

Özellikle, 17 Mayıs sonrası yaşanacak TERSİNE KOVİT GÖÇÜ BÜYÜK TEHDİT!
Bunun mutlaka, 14 gün engellenmesi gerekiyor

Unutulmasın; İngiltere ve Fransa ülkemizi KIRMIZI LİSTEYE aldılar.
Almanya örtük olarak yaptı bunu. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu anlamsız tümceler kurdu Almanya’da; “Turisti görecek herkesi aşılayacaklarmış Mayıs ayı içinde”!? Aşı nerede?
Sağlık Bakanı “2 ay aşı yok” diye itiraf etti! Yunanistan, İspanya, İtalya rezervasyonları kaptı. 
Rusya, uçak seferlerini bıçak gibi keserek apaçık; turist göndermeyeceğini bildirmiş oldu, Mısır ile yapıldı rezervasyonlar.. (Montrö konusunda iktidarın saçmalamaları da pay sahibi bunda..)

Aşı nerede Erdoğan? Salgının ortasında ülkemizi neden aşısız bıraktınız Erdoğan?? Yerli aşı nerede Sn. Erdoğan?
14 Ocak’tan bu yana yapılan toplam aşı sayısı 25 milyon.
Nüfusun 1/3’ü bile değil. Mutantlar kol geziyor, aşıya direnç gelişiyor, salgın uzuyor; MASUM İNSANLAR ÖLÜYOR!
Bu yangın nasıl ve ne zaman söner Erdoğan??
Uykularınız kaçmıyor mu Erdoğan??

Velhasıl-ı kelam; bizim köyde asayiş epeydir berkemal değil, yangın var ne yazık ki :

  • Bu ülkenin yüzakı bilim insanlarından sevgili kardeşim, Hacettepe’de stajyerim, 40 yıldır saygın – sevgin meslektaşım…. Prof. Dr. Mehmet Ceyhan ile uğraşacağınıza, O’nu anlamaya ve O’ndan yararlanmaya bakın. Utanın yaptığınız akıl ve vicdan dışı saldırılardan, bu nasıl bir Müslümanlık, nasıl bir İslamiyet? Hz. Muhammet öğrense sizi tükürüğüyle boğardı inanın!

    Bilgi ve ilginize kaygı ile sunarız..

Sevgi ve saygı ile. 08 Mayıs 2021, Ankara (Güncelleme : 09.05.21, 00:26)

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı (E)
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net         profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik    twitter  @profsaltik

 

KRT TV Programımız…

KRT TV Programımız…

01 Aralık 2020 günü KRT’de, değerli meslektaşımız Prof. Dr. Mehmet Ceyhan ile birlikte katıldığımız programın erişkesi (linki) bize yeni ulaştığından, site okuyucularımızla paylaşmak istiyoruz..

İlgi ve bilginize sunarız.

Sevgi ve saygı ile. 03 Aralık 2020, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı (E)
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net         profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter  @profsaltik