3. Dünya Savaşı Çıkar mı??
E. Amiral Soner Polat
(AS : Bizim katkımız yazının altındadır..)
Demokrat Parti Başkan adayı Hillary Clinton’ın 31 Ağustos 2016 günü “Amerikan Eski Muharipler Derneği Ulusal Kongresi’nde (The American Legion’s National Convention)” yaptığı konuşma tam bir panik havasını yansıtıyor. 2,5 milyon üyesi bulunan bu derneğin ABD saldırganlığının psikolojik üssü olması ayrı bir tartışma konusu. Clinton’ın şaşkınlık uyandıran kaba saba üslubuna hep birlikte göz atalım:
SAVAŞ ÇIĞIRTKANLIĞI
Dünyayı askeri yöntemlerle denetim altına almak ABD’nin hakkı ve sorumluluğudur. Askeri gücümü kullanarak ABD’yi dünyanın patronu yapacak, Uzak Doğu ve Avrupa’yı kontrol edeceğim. Gerektiğinde, dünya kamuoyunu hiç dikkate almadan tek taraflı askeri girişimlerde bulunacağım. Çin ve Rusya ABD için potansiyel tehdittir. Nükleer bir çatışma riski bulunsa bile bu ülkelere karşı adım atmaktan asla geri durmayacağım! Rus hackerlere ve bu ülkeden kaynaklanan siber saldırılara -bu konuda henüz kanıtlanmış bir saldırı yoktur!- kayıtsız kalmayacağım. Bunlara da önür tecavüzler gibi, askeri, politik ve ekonomik önlemlerle karşılık vereceğim… Koltuğa oturduktan sonra yapacağım ilk iş, ABD nükleer silahlarını denetlemek olacak. Nükleer bir harbe hazır olduğumuzdan emin olmalıyım!
ABD EŞİ BENZERİ OLMAYAN DEVLET!
Amerikalılar öbür uluslarla kıyaslanamayacak emsalsiz niteliklere sahiptir. Bu çerçevede askeri hazırlık durumunu en üst düzeye çıkaracağım. Bütün silah sistemlerini, harp araçlarını modernize edeceğim. Savunma yatırımlarına hız vereceğim. PENTAGON’un bütçesi artacak! Obama’nın aksine, Irak ve Afganistan’a yüz bin ek Amerikan askeri göndereceğim. Obama askeri yöntemleri göz ardı ettiği için bizi büyük sorunlarla baş başa bıraktı. ABD dünyaya daha çok müdahale edecek! Rusya, Çin, İran ve Kuzey Kore’den kaynaklanan tehditlere karşılık vereceğim…
KAFAYI DUVARA MI ÇARPTI!
Cumhuriyetçi Parti, “Bayan Clinton’ın sağlık sorunları olduğunu öne sürerek bu haliyle Başkan olamayacağını” iddia ediyor. Sık sık baygınlık geçirmesini gerekçe gösteriyor. Tabii ki Clinton’ın sağlık durumunun ayrıntılarını bilemeyiz. Ama bu demeçleri sağlıklı bir ruh yapısına sahip olmadığını gösteriyor. Bu sözler biraz da, “Donald J. Trump’a göre kendisinin daha iyi Başkomutan!” olduğunu seçmenlere kanıtlama amacına yönelik olsa da, kantarın topuzu kaçmış gözüküyor… Bu kıyameti çağrıştıran sözlerinden hemen sonra emekli orgenerallerin destek açıklaması yapması planlı bir hareketi akla getiriyor…
ABD’DE NELER OLUYOR?
Giderek tükenen ve üst üste yenilgiler alan ABD rasyonaliteden (AS: akılcılıktan) uzaklaşıyor. Bu tür politikaları uygulayan ve ABD rüyasını resmen sona erdiren George Walker Bush’u (2001-9) yerin dibine sokarak gönderdiler. Başkanlığının son günlerinde ABD televizyonlarında Bush’la alay eden programlar yapan komedyenler trilyoner oldu. İngiltere’de Bush’un ayak işlerini yapan Tony Blair’i yargıç karşısına çıkaracak dev rapor tamamlandı. Kerameti kendinden menkul NEOCON’lar (Yeni Muhafazakârlar) içeride ve dışarıda ABD’yi rezil etti. İyice tükenen bu ekip son bir çılgınlık için harekete geçti. Kendilerine maşa olarak Hillary Clinton’ı seçtiler…
SON TREN DE KAÇTI
ABD üretim ve rekabet yeteneğini kaybettiğinin farkında.
20 trilyon doların üzerinde borcu var. İç barış ip üzerinde yürüyen cambaz gibi. Zayıf bir rüzgâr bütün dengeleri alt üst edecek. Amerikan halkı, %1’in altındaki küçük bir grubun her şeyi berbat ettiğini anladı ama henüz mücadele yöntemlerini öğrenemedi. ABD’nin yalnızca kâğıt, para ve borsa oyunları ile nefes alan finans kapitali ile bütün dünyaya dayattığı dolar hâkimiyeti var.
Bu üretim dışı sanal ögeleri devasa silahlı gücü ile ayakta tutuyor. Bu sağlıksız ve dengesiz durumu bir dünya savaşı ile sürdürebileceğini düşünüyorsa, şiddetle yanılıyor. Çünkü ilk kurşun atıldığı anda, Dolar ve karşılığı olan hisse senetleri, bonolar, banka cüzdanları yalnızca sobada odunu tutuşturacak kâğıt olarak işe yarar. ABD, önceki dünya savaşlarında olduğu gibi savaşı finanse edecek kaynakları bulamaz. Öncelikle içeriden yıkılır.
Postmodern Hitler olmaya özenenlere karşı bütün dünya, yalnızca insanlık için değil, gezegenimizin geleceği için de kenetlenmelidir…
==================================
Dostlar,
Değerli amiral ve birikimli aydın Sayın Polat‘ın öngörüleri yukarıdaki gibi..
Demokratların Başkan adayı önceki Dışişleri Bakanlarından Bn. Clinton keşke, Demokrat Parti’nin Başkan adayı Trump‘ın çekimine kapılmak yerine; seçim yarışını daha barışçıl, daha erdemli, daha uzlaşmacı, çağdaş küresel sisteme ve insan haklarına dayalı bir çerçevede kalarak ısrarla sürdürseydi.. ABD kamuoyu desteklemez miydi kendisini??
Bn. Clinton’un sağlığının yerinde olmaması yüzünden böylesi bir konuşma yapmış olması olasılığını düşünmek bile istemiyoruz!
Türkiye ve dünyanın dört bir yanındaki ABD hayranları – afsunlanmışları gözlerini açar mı acaba?? Habire Rusya, Çin, K. Kore, Hindistan.. gibi ülkeleri “düşman” ilan ederek o kokuşmuş gerilim hattında siyasal kulvar belirleme yöntemi ile aslında Amerikan seçmenlerini de çok aşağılamış oluyorlar!..
Oysa 21. yy’ın insanı artık bu dar ve modası geçmiş kalıpları aşan, ağır bölgesel ve küresel sorunlara hızla çözümler üretecek bilimsel-akılcı açılımlar üretecek politikaları ve politikacıları desteklemeli.. 8 Kasım 2016’daki 45. Başkan seçimi (58. seçim) ABD seçmeni için ciddi ve tarihsel bir sınav. Ne yazık ki 40 katır – 40 satır ikilemi (D. Trump – H. Clinton veya H. Clinton – D. Trump) ile tutsak alınmış durumda Amerikan seçmeni! 2 dereceli seçimde ABD halkı (1. seçmeni) önce oy kullanacakları (538 kişi; 2. seçmen, Electoral) belirleyecek, onlar da Başkanı! Bu da Amerikan demokrasisi!?
Sevgi ve saygı ile.
17 Eylül 2016, Ankara
Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com