Etiket arşivi: Özden Örnek

TESUD BASIN BİLDİRİSİ : BALYOZ ve ERGENEKON’da YARGILAMA YENİLENMELİ!


Dostlar
,

Türkiye Emekli Subaylar Derneği (TESUD) adına Genel Başkan Em. Korg.
Sayın Erdoğan Karkuş, 07.12.13 günü Ankara Sakarya Caddesi’nde saat 13:30 dolayında aşağıdaki basın açıklamasını okudu. SESSİZ ÇIĞLIK eyleminin 63 haftasında biz katılımcılar da dinledik.

Son derece sağlıklı bir düşünsel mantık kurgusuna dayanıyor açıklama..

Evet.. Balyoz – Ergenekon düzmece davalarında sözde yargılanan ve ağır cezalara çarptırılan TSK’nın önceki Genelkurmay Başkanı Sn. Org. İlker Başbuğ da içinde olmak üzere komutanlar; yıllardır yargıdan saklanan, mahkemeye istendiği halde verilmeyen, dönemin Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer gibi doğrudan tanık ve uygulamacılarının Mahkemede dinlenmesi istemlerinin inat ve ısrarla geri çevrildiği bir sözde yargılama süreci sonunda, MGK Kararının Hükümetin yazılı buyruğu ile gereğini yerine getirdiklerini net olarak kanıtlamışlardır.

Emir yasalara uygun, yazılı ve somut olarak ortadadır.

  • Balyoz – Ergenekon düzmece davaları bir kez daha çökertilmiştir.

Artık ülkeyi daha fazla germeden, geri adım atmak için tertipçiler açısından da dayanılabilecek bir gerekçe, yepyeni bir durum söz konusudur.

İlgili yargılama süreçlerini de, hükümeti de.. durumu serinkanlılıkla değerlendirerek YARGILAMANIN YENİLENMESİ kararı verilerek hızla duruşmalara geçilmeli,
“sanık” – “hükümlü” yapılanlar salıverilerek tutuksuz yargılanmalı ve kanıtsız kalan
bu davalarda hızla aklanma kararı verilmelidir.

İlgili Ceza Muhakemeleri Yasası maddesi aşağıdadır..:

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Yasası madde 311 :

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM: YARGILAMANIN YENİLENMESİ
HÜKÜMLÜ LEHİNE YARGILAMANIN YENİLENMESİ NEDENLERİ


(1) Kesinleşen bir hükümle sonuçlanmış bir dava, aşağıda yazılı hâllerde
hükümlü lehine olarak yargılamanın yenilenmesi yoluyla tekrar görülür:

a)Duruşmada kullanılan ve hükmü etkileyen bir belgenin sahteliği anlaşılırsa.

b) Yemin verilerek dinlenmiş olan bir tanık veya bilirkişinin hükmü etkileyecek biçimde hükümlü aleyhine kasıt veya ihmal ile gerçek dışı tanıklıkta bulunduğu veya oy verdiği anlaşılırsa.

c) Hükme katılmış olan hâkimlerden biri, hükümlünün neden olduğu kusur dışında, aleyhine ceza kovuşturmasını veya bir ceza ile mahkûmiyetini gerektirecek biçimde görevlerini yapmada kusur etmiş ise.

d) Ceza hükmü hukuk mahkemesinin bir hükmüne dayandırılmış olup da bu hüküm kesinleşmiş diğer bir hüküm ile ortadan kaldırılmış ise.

e) Yeni olaylar veya yeni deliller ortaya konulup da bunlar yalnız başına veya önceden sunulan delillerle birlikte göz önüne alındıklarında sanığın beraatini veya daha hafif bir cezayı içeren kanun hükmünün uygulanması ile mahkûm edilmesini gerektirecek nitelikte olursa.

f) Ceza hükmünün, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlâli suretiyle verildiğinin ve hükmün bu aykırılığa dayandığının, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması. Bu hâlde yargılamanın yenilenmesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararının kesinleştiği tarihten itibaren bir yıl içinde istenebilir.

(2) Birinci fıkranın (f) bendi hükümleri, 4.2.2003 tarihinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararları ile, 4.2.2003 tarihinden sonra Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvurular üzerine verilecek kararlar hakkında uygulanır.

******************************

a, b ve e fıkraları somut olaya hemen hemen doğrudan uymaktadır.

Türkiye hızla “normalleşme” sürecine sokulmalıdır.
Bu tutum, tüm taraflar için en yararlı “optimal” çözüm olarak görünmektedir.
f fıkrası ise, dava konu AİHM’ne gittiğinde kaçınılmaz gibi gözükmektedir..
Bu yolla tahliyeler birkaç yıl daha ötelenmiş olacaktır, o denli!

Lütfen ve hemen..
Artık yeter..  Bunca kin ve intikam ülke için de taraflar için de “hayırlı” değildir..

  • BALYOZ ve ERGENEKON’da YARGILAMA YENİLENMELİ!

Sevgi ve saygı ile.
9.12.13, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

==========================================

TESUD_logosu

Türkiye Emekli Subaylar Derneği’nin (TESUD),
26 Ağustos 2004 tarihli Milli Güvenlik Kurulu Kararı ile Türk Silahlı Kuvvetleri personeline ilişkin değerlendirmelerine yönelik 07 Aralık 2013 tarihli basın duyurusu aşağıda bilginize sunulmuştur.

TESUD BASIN BİLDİRİSİ

Sayın Basın Mensupları,

Basın ve Yayın Kuruluşlarından öğrenildiğine göre, 26 Ağustos 2004 tarihli
Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısında Fetullah GÜLEN Cemaati hakkında bir karar alınmış, bu kararda cemaat okullarının incelenmesi ve izleme alınması istenmiştir. Bu kararın altında dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet SEZER,
Başbakan R. Tayyip ERDOĞAN, Genelkurmay Başkanı Hilmi ÖZKÖK,
Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Abdullah GÜL, Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Abdüllatif ŞENER, Bakanlar Cemil ÇİÇEK, Vecdi GÖNÜL, Abdülkadir AKSU ile Kuvvet Komutanları Aytaç YALMAN, Özden ÖRNEK,
İbrahim FIRTINA ve Jandarma Genel Komutanı Şener ERUYGUR’un
imzaları bulunmaktadır.

Karar özetle şöyledir                       :

  • Fetullah Gülen Grubunun yurt dışı ve yurt içi faaliyetleri İçişleri ve Dışişleri Bakanlıkları ile MİT tarafından yakından takip edilmelidir. Gülen Grubuna ait özel okulların faaliyetleri incelenmeli ve takibe alınmalıdır. Grubun öğrenci evleri kapsamında yandaş edinme gayretleri dikkatle takip edilmelidir. Dini alet ederek yandaş toplama sistemi olan öğrenci evlerine engel olunmalıdır. Bu konuda ağır yaptırımlar uygulanmalıdır. Bunlara yapılan bağışlar Maliye Bakanlığı tarafından izlenmelidir.”

Bu kararın ortaya çıkması üzerine iktidar sözcüleri ve kimi ilgililer Ama biz bu MGK kararını yok saydık, hiçbir işlem yapmadık, yok hükmündedir. demişlerdir. Ancak, imzalanmış bir belgenin, yok hükmünde olduğunu söyleme hakkı imzalayan tarafa ait değildir. Çünkü, evrensel hukukta imza; imzalayanların irade, şeref ve
namusu kabul edilir.

Daha sonra başka işlem yaptıkları da ortaya çıkmıştır. Nitekim Başbakanlık Müsteşarı Ömer DİNÇER 28 Ekim 2004 tarihli yazısı ile bu eylem planının
devlet kurumlarınca uygulamaya konulmasını Başbakan adına emretmiştir.

Oysa, Cemaatin yayın organı 2009’da askerlerin hazırladığı İrticayla Mücadele
Eylem Planı
nı yayımlamış ve bunun bir Cemaati Bitirme Belgesi olduğunu
ileri sürmüştü. Bu belgeyi hazırladığı ve imzaladığı ileri sürülen Albay
Dursun ÇİÇEK
ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmıştı.

  • Adalet’te, Hukuk’ta hiçbir vatandaşa çifte standart uygulanamaz.

Böyle bir durumla mücadele, yalnızca hukukçuların, yargının değil, bütün vatandaşların vicdani, insani sorumluluğudur.

Konu ile ilgili olarak değerlendirmemiz şu şekildedir:

-Ortaya çıkan bu belge ile Ergenekon ve Balyoz davaları çökmüştür.
Bu davalarda benzer belgelerle askerler ceza almışlardır.

– Yargılama aşamasında bu belgeler avukatlar tarafından talep edilmiş,
ancak Başbakanlık ve/veya Mahkeme tarafından gizlenmiştir.
Talep edilmesine karşın ilgili makamlarca yok denilerek gönderilmemiştir.

  • Ergenekon ve Balyoz davalarında yargılanan emekli ve muvazzaf askerler, MGK kararları doğrultusunda hareket ettiklerini vurgulamışlardır.

Hatta zamanın Başbakanlık Müsteşarı Ömer DİNÇER’in tanık olarak dinlenmesini istemişlerdir. Bu bildirim ve istemlerin hiçbirine itibar edilmemiştir.

-Sonradan Ergenekon davası ile birleştirilen İnternet Andıcı davasında sanıklar andıcın yasal bir faaliyet olduğunu ve MGK kararlarına da uygun olarak hazırlandığını savunmuşlardır.

Bu savunmaların hiçbiri de dikkate alınmamıştır.

-Balyoz davasında 2004’te Eskişehir’de hazırlanan bir istihbarat raporuna ilişkin olarak ise Mevcut MGK kararları, yönetmelik ve yönergeler gereği yapılan kimi faaliyetler olduğu açıklaması yapılmış, ancak kimse bu açıklamanın üzerinde durmamıştır.

– Şu anda da 28 Şubat davasında çok sayıda subay, general, amiral

İrtica ile neden mücadele ettiniz, MGK’nın aldığı ve Başbakanlığın emrettiği kararları neden uyguladınız ?” diye hesap vermektedir.

Sonuç olarak     :

Ergenekon, Balyoz,28 Şubat, Askeri Casusluk ve benzeri öbür davalar, siyasal davalar olup bu davaların amacı; Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK)’ni sindirmek, halkın gözünde itibarsızlaştırmak ve Büyük Ortadoğu Projesi (BOP)’nin uygulanmasını, yani ülkenin bölünmesine yardımcı olmaktır.

Bunu başarmanın tek yolu da Atatürkçü, laik, ulusalcı, tam bağımsızlıkçı,
yurtsever TSK’ni etkisiz hale getirmektir.

Ancak; açığa çıkan bu yeni belge, bütün yargılamaların tekrar yapılmasının gerekçesidir. Bu yapılmadığı takdirde, bizim de hep söylediğimiz gibi, bu davaların siyasal olduğu, BOP’nin bir parçası olduğu, dış güçlerin Türk Hukukunu – Türk Ordusunu tutsak aldığı, bütün açıklığıyla ortaya çıkacaktır.

O nedenle, Türk Adaletini, Türk Hukukunu, Türk Ordusunu kurtarmanın yolu, yeni belge ve daha önce değerlendirilmeye alınmayan belge ve kanıtlarla, yargılamaların yeniden yapılarak, yeni belgenin değil, davaların yok sayılması, yok hükmünde olmasıdır.

Bir devlette devletin açıkça suç oluşturmayan emirlerini uygulamak değil,
uygulamamak suçtur.

Devletin resmi belgelerinde tehdit olarak kabul edilmiş irtica ile mücadele etmek değil, etmemek suç olmalıdır.

Halkımızın bir süre aldatılabileceğine, ancak hep aldatılamayacağına,
gerçeği fark edeceği günlerin uzakta olmadığına olan inancımızı
bir kez daha ifade etmek istiyoruz.

Kamuoyunun dikkatine saygıyla sunarız. 07.12..13, Ankara

TÜRKİYE EMEKLİ SUBAYLAR DERNEĞİ
http://www.tesud.org.tr/News/Announce.aspx

TSK’ya Yargıtay Balyoz’u!

Dostlar,

Yargıtay, Balyoz Davası‘nda kararını açıkladı. Emekli kuvvet komutanlarının hapis cezaları onandı. 36 sanığa verilen beraat kararını da onayan Yargıtay 9. Ceza Dairesi, 88 sanığa verilen mahkumiyet kararlarını ise bozulmasına ayrıca sanıklardan
tutuklu olanların da tahliyesine karar verdi. Sanık yakınları karar karşısında gözyaşlarını tutamadı.

Yargıtay 9. Ceza Dairesi, Balyoz Planı davasındaİ; Çetin Doğan, Halil İbrahim Fırtına, Bilgin Balanlı, Engin Alan, Ergin Saygun, Nejat Bek, Süha Tanyeri, Şükrü Sarıışık, Özden Örnek‘in de aralarında bulunduğu 237 sanık hakkında verilen mahkumiyet kararlarını düzelterek onadı.

KARARLAR OYBİRLİĞİ İLE ALINDI…
2 SAYFALIK RAPOR 16 DAKİKADA OKUNDU 

Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nde yapılan duruşmalı temyiz incelemesinin ardından
bugün (09 Ekim 2013) karar açıklandı. Yargıtay 9. Ceza Dairesi heyeti saat 10.12.’de salona girdi ve 2 sayfalık kararı okuması 16 dakika sürdü. Dairenin oybirliğiyle aldığı kararı, Daire Başkanı Ekrem Ertuğrul okudu.

Başkan Ertuğrul, aralarında Çetin Doğan, Halil İbrahim Fırtına, Ahmet Feyyaz Öğütçü, Dursun Çiçek, Ahmet Zeki Üçok, Bilgin Balanlı, Engin Alan, Ergin Saygun, Nejat Bek, Süha Tanyeri, Şükrü Sarıışık, Mehmet Otuzbiroğlu, Özden Örnek’in de aralarında bulunduğu 237 sanık hakkında verilen mahkumiyet kararlarını, “sanıklara vekalet ücreti yükletilmesi” ve sanık Berna Dönmez hakkında Türk Ceza Kanunu’nun, “babalık hakkından men edilme” hükmünün uygulanmasındaki hata nedeniyle düzelterek onanmasına karar verildiğini bildirdi.

Ertuğrul’un okuduğu karara göre, 36 sanık hakkında verilen beraat kararı onandı.

Yargıtay 9. Dairesi, 25 sanık hakkında verilen mahkumiyet kararlarını yeterli kant bulunmadığından, 63 sanık hakkındaki mahkumiyet kararlarını ise “sanıkların eylemlerinin suç için anlaşma suçu” kapsamında kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmesi gerekçesiyle bozdu.

88 KİŞİYE TAHLİYE

Daire, bu 88 sanığın tutuklu olanların tahliyelerine, haklarındaki yakalama kararlarının geri alınmasına karar verdi.

HAPİS CEZALARI ONANAN SANIKLAR

Haklarında verilen hapis cezaları onanan kimi adlar aşağıda :

* Emekli Orgeneral Çetin Doğan
* Emekli Oramiral Özden Örnek
* Emekli Orgeneral Halil İbrahim Fırtına
* Emekli Albay Dursun Çiçek
* Eski MGK Genel Sekreteri emekli Orgeneral Şükrü Sarıışık
* Emekli Orgeneral Bilgin Balanlı
* Emekli Orgeneral Ergin Saygun
* Emekli Korgeneral aynı zamanda MHP Milletvekili Engin Alan
* Emekli Korgeneral Nejat Bek
* Emekli Koramiral Kadir Sağdıç
* Korgeneral Yurdaer Olcan
* Süha Tanyeri
* Ahmet Feyyaz Öğütçü
* Mehmet Otuzbiroğlu
* Abdullah Gavremoğlu
* Deniz Cora
* Gürbüz Kaya
* Hanifi Yıldırım
* Korcan Polatsü
* Mustafa Önsel
* Ahmet Zeki Üçok

SANIK YAKINLARININ GÖZYAŞLARI

Sanık yakınları lanet olsun diye karara tepki gösterdi. Ağlayarak tepki gösterdiler.

16 yıl hapis cezası alan bir sanığın yakını karar sonrası Yargıtay Binası önünde isyan etti. Sanık yakını, “Benim kardeşim masum ama 16 yıl ceza yedi. İki yıldır içeride. Böyle adalet olmaz. Allah katına çıkacaksınız” dedi.

Ululsal Kanal web sitesi aşağıdaki habere yer verdi :

TSK'ya Yargıtay Balyoz'u

TSK’ya Yargıtay Balyoz’u!

Yargıtay, Türk Ordusu’na “balyoz” indirdi. Balyoz davası kararlarını onayan Yargıtay, 237 Türk Subayını mahkum etti. Kararda 25 komutanın beraat etmesi gerektiği 63 subaya da ceza verilmemesi gerektiği belirtildi. Cezaları bozulan
88 komutanın tahliyesine karar verildi.

. Türk Silahlı Kuvvetleri’ne bir “Balyoz” da Yargıtay’da vuruldu.
Yargıtay 9. Ceza Dairesi; Balyoz davasını kararlarını onadı.

237 komutanın mahkum edildiği Yargıtay kararıyla;
Cumhuriyet tarihinin en büyük tasfiye operasyonlarından birinin daha eşiği atlandı.

Kararda Özel Görevli İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 237 komutan hakkında verdiği ceza onandı.

25 komutanın ise delil yetersizliği nedeniyle beraat etmesi gerektiği belirtildi, mahkumiyet kararı bozuldu.

Yargıtay 63 komutan için etkinlik pişmanlık gerekçesiyle ceza verilmesine gerek olmadığına hükmetti. Cezaları bozulan toplam 88 tutuklu komutanın tahliyesine
karar verildi.

Özel görevli mahkemenin 36 asker için verdiği beraat kararı da onandı. (9.10.13)
ulusalkanal.com.tr

*****
Genelkurmay Başkanı yurtdışında..
TSK adına “tık” ya da “gık” yok..

Ünlü 11. CD’deki yüzlerce apaçık, bilirkişi raporlarına dayalı sahtecilikleri,
T.C. nin temyiz makamı yüksek YARGITAY grömezden gelerek,
237 komutan hakkında verilen  çok ağır cezaları onadı..

İnsanlık tarihine KARA GÜN olarak geçti 09 Ekim 2013 günü..
Adaletin siyasete alet edildiği, vicdanların kör kör kanatıldığı,
Toplumsal barışın dinamitlendiği bir gündür.

  • Kamuoyu vicdanı isyan halindedir.
    Toplumun adalete susamışlığı bilerek ve isteyerek görmezden gelinmiştir.

Bu BALYOZ kararları bireysel başvuru ile Anayasa Mahkemesi’nden dönmezse bile, yaklaşık 2 yıl gecikmeyle, AİHS (İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi) uyarınca karar veren AİHM (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi) tarafından bozulacaktır.
Türkiye sanıklara maddi ve manevi giderime (tazminata) mahkum edilecektir.
Devlet, Anayasa gereği (md. 40), kusuru olanlara bu tazminat bedellerini
rücu etmek zorunda kalacaktır.

Masum kurbanların yıllarca hapiste yattıkları ise, varsın caanım ülkemiz ve halkımızın AYDINLANMA savaşımı için paha biçilmez bir diyet olsun..

Veya, veya… Seçimlerle AKP’nin alaşağı edilerek yepyeni bir demokratik dönemin açılması ile kahramanların saygınlıklarının geriverimi ve zalimlerden hesap sorulması..

Gün ola harman ola..

Bu önemli taktik hamlenin “şimdilik başarı” ile sonlanması;

  • AKP’nin ülkemizi ve halkımızı bölme grişimini başarıya ulaştırmasına
    yet – me – ye – cek!

Savaşıma devam..

Sevgi ve saygı ile.
09..10.13, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net