Etiket arşivi: oligarşi

ZİHNİYET (İDEOLOJİ) ve İKTİDAR

Prof. Dr. Halil Çivi
İnönü Üniv. İİBF Eski Dekanı

Her siyasal iktidar, o iktidarı oluşturan zihniyet ya da ideolojinin ürünüdür.

Bir toplumdaki çoğunluğun ve o çoğunluğa önderlik edecek olan toplum liderlerinin zihniyeti çağdaşlaşmadan o toplum asla çağdaşlaşamaz.

Sakın hiç unutma; önemli olan liderler ya da kişiler değil, bu lider ya da kişilerin temsil ettikleri ZİHNİYETTİR. Çünkü her lider, iktidar olduğu ve iktidarın büyük gücüne kavuştuğu zaman temsil ettiği zihniyetin ajanı, önderi ve uygulayıcısı olacaktır…

EĞER                        :
– Babadan oğula geçen saltanat zihniyeti iktidar olursa kurulan rejim MONARŞİ,
– Varlıklı, yüksek eğitimli, sanat ve estetik zevkleri gelişmiş, seçkin ve yüksek kültürlü (hot culture) insanların zihniyeti iktidar olursa kurulan rejim ARİSTOKRASİ,
– Irkçılık, dincilik ve benzeri ötekileştirme, ayrıştırma ve düşmanlaştırma zihniyeti iktidar olursa, kurulan rejim FAŞİZM,
– Salt dinsel yasaların kabul edildiği bir zihniyet iktidar olursa kurulan rejim TEOKRASİ-ŞERİAT,
Irkçı zihniyet iktidar olursa kurulan rejim KAFATASÇILIK-IRKÇILIK (Rasizm),
– Salt eğitimli ve bilgili (liyakatli) olanların zihniyeti iktidar olursa kurulan rejim MERİTOKRASİ,
– Dinci (dindar değil, çıkar dinciliği) zihniyet iktidar olursa kurulan rejim DİNSEL FAŞİZM,
– Zengin ve güçlülerin zihniyeti iktidar olursa kurulan rejim OLİGARŞİ; (AS: Plütokrasi!),
– Toprağa bağlı ağalık, derebeylik zihniyeti iktidar olursa kurulan rejim FEODALİTE,
– Komünist zihniyet iktidar olursa kurulan rejim KOMÜNİZM-ORTAKLAŞACILIK,
– Sermayeci zihniyet iktidar olursa kurulan rejim KAPİTALİZM,
– Hiçbir yasal yetki sınırlaması olmayan ve keyfi olarak tek kişi tarafından yönetilen zihniyet iktidar olursa, kurulan rejim OTOKRASİ-DİKTATÖRLÜK,
– Toplumcu, empatik (duygudaş) zihniyet iktidar olursa kurulan rejim SOSYALİZM,
– Liberal zihniyet iktidar olursa kurulan rejim LİBERALİZM,
– Eş, dost, aile, kandaş, yandaş vb. dar çevredeki kişilerin kollanıp kayırılmasına dayalı siyasal zihniyetin iktidar olması NEPOTİZM,
– Köleci zihniyet iktidar olursa, kurulan rejim KÖLELİK olacaktır.

  • TEMEL EVRENSEL İNSAN HAKLARINA,
  • DİN ve VİCDAN ÖZGÜRLÜĞÜNE,
  • HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNE,
  • LAİK ve SOSYAL HUKUK DEVLETİNE,
  • IRK, RENK, DİN, MEZHEP… CİNSIYET, SERVET ve STATÜ FARKI GÖZETMEKSİZİN
    TÜM İNSANLARIN YASALAR ÖNÜNDE EŞİTLİĞİ’NE,
  • SOYAL ADALETE YÜREKTEN İNANAN ZİHNİYET SAHİPLERİNİN KURACACAKLARI REJİM,
    OLSA OLSA DEMOKRATİK HUKUK DEVLETİ olur..

SİYASAL YOZLAŞMA ÜZERİNE

Doç. Dr. Mehmet BALYEMEZ
E. Albay, Cumhuriyet Tarihi Uzmanı

Yozlaşmak” kavramı Türk Dil Kurumu’nca hazırlanan Türkçe Sözlük’te şöyle betimlenmiştir: Özündeki iyi nitelikleri birtakım dış etkenlerle zamanla yitirmek, soysuzlaşmak, özünden uzaklaşmak, bozulmak, dejenere olmak (yozlaşmak), tereddi etmek.

Bu açıklamada da belirtildiği gibi kavramın temelini oluşturan olgu birşeyi oluşturan, tasarlayan düşüncenin başlangıçtaki iyi niyetlerinin iç ve/veya dış etkenler sonucunda zamanla yitirilmesidir. Yozlaşmak kavramını siyasi, kültürel, ahlaki, ekonomi vb. bir çok alanda yaşanabileceği söylenebilir. Ancak bu yazıda okuyucularla paylaşmak istediğim düşüncelerim daha çok Siyasal Yozlaşma üzerine kurgulanmıştır.

“Siyasal yozlaşma” üzerine siyaset feylesoflarının (filozoflarının) çalışmaları Antik Yunan’da Platon ve Aristoteles ile başlamış Roma döneminde Polybios ve Machievelli ile sürmüş, günümüzde de birçok siyaset bilimcisinin ilgi alanı olmuştur.

Platon’un öğrencisi Aristoteles, siyaseti kamu yararını gözeten, genel iyiliği ve toplumun mutluluğunu temel alan erdemli bir uğraş olarak tanımlamış, bunun nasıl olanaklı olabileceğine ilişkin siyasal rejimlerle ilgili belirlemeler yapmıştır. Aristoteles’e göre bu amaçlar ancak yönetim ilkeleri önceden belirlenmiş siyasal rejimlerle olanaklı olabilecektir. Bu çıkış noktasını temel alan Aristoteles, yönetim biçimlerini Monarşi (Krallık) – Aristokrasi (Kamu yararı ve toplumun mutluluğunu önceleyen bilge kişilerden oluşmuş elitlerin yönetimi)- Politeia (Çoğunluk Yönetimi) olarak sınıflamış ve bu rejimlerin siyasal yozlaşma sonucu Tiranlık (Tek kişinin adil olmayan ve zulme dayanan yönetimi) –Oligarşi (Yönetici elitlerin kişisel çıkarlarını öne aldığı, adaletin bozulduğu, toplumun mutluluğu ve genel iyilik kavramlarının göz ardı edildiği yönetim) – Demokrasi, Platon’dan başlayarak neredeyse bütün siyaset felsefecilerinin “En Kötü Yönetim” olarak uzlaştıkları liyakatsiz, erdemsiz, adaletsiz kişilerin yönetime geçmelerini olanaklı kılan rejim)’ye dönüşeceğini saptamasını yapmıştır.

Aristoteles, bu saptamadan sonra siyasal yozlaşmanın olmaması için kimi ölçütleri de belirlemiş ve siyasal rejimlerin temelini oluşturan Yasama – Yürütme – Yargı erklerinin birbirinden bağımsız olmasını, birbirini dengelemesi ve denetlemesini (check & balance) ve her birinin karşılıklı olarak çalışmalarının temel olduğunu vurgulamıştır. Aristoteles, siyasal yozlaşmanın salt yönetim sisteminde olmayacağını, yönetilenlerin de yöneticilerin kuralsız (keyfi) uygulamaları karşısında tepkili olmaları ve temel haklarını savunmaları gerektiğini vurgulamış, bunların olmaması durumunda rejimleri / yöneticileri/anayasaları değiştirecek Devrimlerin kaçınılmaz olacağının altını çizmiştir.

Roma döneminin siyaset bilimcilerinden biri olan Polybios da siyasal yozlaşma üzerine benzer çalışmalar yapmıştır. Polybios, öncelikle yönetim biçimlerini sınıflamış ve Aristoteles’in belirlemelerini bir bakıma yinelemiştir. Ancak Polybios, yaptığı irdeleme ile farklı bir bakış açısı getirmiş ve yozlaşan siyasal rejimlerim, tıpkı canlılarda olduğu gibi, er ya da geç sonlanacağını (öleceğini!) vurgulamış ve “Yönetimlerin Döngüsü” kavramını ortaya koymuştur. Polybios’a göre yozlaşan / çürüyen yönetimler devrimlerle yıkıldıktan sonra yerine gelen rejimlerin de bir süre sonra bozulmaya başlayacağını ve önünde sonunda onun da değişeceğini savlamıştır.

Gerek Aristoteles gerek Polybios’un siyasal yozlaşma konusunda yapmış olduğu saptamalar sonraki dönemlerde de sürmüştür. Siyasal yozlaşma üzerine çalışmalar yapan siyaset bilimcilerin çoğunlukla uzlaştığı ilke, yönetimlerin / rejimlerin kamu yararı, genel iyilik ve toplum mutluluğunu gözeten politikalardan uzaklaşmaları durumunda yozlaşan yönetimin er ya da geç sona ereceğidir. Bu saptamaya ek olarak yönetilenlerin de yöneticilerinin kuralsız (keyfi) uygulamalarına, kendi çıkarlarını gözetmelerine, ahlaksal (moral) bozulmalara, yaraşır olmayan (liyakatsiz) seçimlere, adaletsizliğe karşı duyarlı olmaları da vurgulanmış; en kötü durumun yozlaşan siyasal rejimlere karşı toplumun duyarsızlığı olduğu vurgulanmıştır.

  • Duyarsızlaşan toplum zalim, ihtiraslı (muhteris), adaletsiz yöneticiler ölçüsünde
    siyasal yozlaşmadan sorumludur.

Bu özet bilgiler ışığında hem yöneticilerin hem de yönetilenlerin; kendi durumlarını gözden geçirerek, binlerce yıl öncesinden saptaması yapılan siyasal yozlaşmanın hem yönetimde hem de toplumda var olup olmadığının irdelemesini ve gereğini yapma zamanıdır.

Halil Çivi şiiiri : SİYASET FELSEFESİ ya da TEMBİHNAME

ŞİİR KÖŞESİ..

Prof. Dr. Halil Çivi / İMZA...Prof. Dr. Halil Çivi
İnönü Üniv. İİBF Eski Dekanı
Halk Şairi

 


Değerli dostlar,

Belki gelecekte yararı olur diye, siyasal yönetime istekli olanlar için “41 dörtlüklü bir siyaset felsefesi” ya da eskilerin deyimi ile bir “tembihname” ya da temenni-dilek şiiri yazdım.
Kimbilir belki “41 kez maşallah!” diyen de olabilir??
Bu da benim siyasal, sosyo-ekonomik ve kültürel ütopyam.

Umarım sıkılmadan okuyabilirsiniz…
***

SİYASET FELESEFESİ ya da TEMBİHNAME

1-xxx
Siyaset hizmet yoludur
Eğer iktidar olursan.
Binbir tuzakla doludur,
Eğer iktidar olursan.
2- Xxx
Önüne fırsatlar serer,
Nefsine tuzaklar kurar,
Halkın kesesini yorar,
Eğer iktidar olursan.
3- Xxx
Egon şişer, tavan yapar,
Çıkarcılar sana tapar,
Yağ çeken parsayı kapar,
Eğer iktidar olursan.
4-Xxx
Kibir zırhına bezenme,
Karun olmaya özenme,
Haram lokmaya uzanma,
Eğer iktidar olursan.
5-Xxx
Sakın çete, mafya kurma,
Mazlumun sırtına vurma,
Farklı olanı hor görme,
Eğer iktidar olursan.
6-Xxx
Anayasal yoldan şaşma,
Hukuk sınırını aşma,
Haram çeşmelerden içme,
Eğer iktidar olursan.
7-Xxx
Aklın altın anahtardır,
Bilim akıl ile vardır,
Bunlardan vazgeçen kördür,
Eğer iktidar olursan.
8-Xxx
Dinbazın toruna düşme,
Dindarlardan uzaklaşma,
Vicdanın sesinden kaçma,
Eğer iktidar olursan.
9-Xxx
Aklı, bilimi birleştir,
Eğitimi laikleştir,
Teknojiyi gürleştir,
Eğer iktidar olursan.
10-Xxx
Mahkemeye emir verme,
Hiç kimseye kumpas kurma,
Hukuksuz işlere girme,
Eğer iktidar olursan.
11- Xxx
Ayrılığı aklından sil,
Her yurttaşı eşitin bil,
Hiç kimse olmasın sefil,
Eğer iktidar olursan.
12-Xxx
Kanunsuz emir buyurma,
Yandaşlarını kayırma,
Halkı kamplara ayırma,
Eğer iktidar olursan.
13-Xxx
Enflasyonu dize getir,
Yoksulları düze getir,
Karakışı yaza getir,
Eğer iktidar olursan.
14-Xxx
Yerli sermaye birleşsin,
Üretim çarkı gürleşsin,
Mal ve hizmet dolsun, taşsın,
Eğer iktidar olursan.
15- Xxx
Nimet, külfet eşit olsun
Sofrada bol çeşit olsun,
Yoksulun da küpü dolsun,
Eğer iktidar olursan.
16-Xxx
İşsizlik, fakirlik bitsin,
Herkesin ocağı tütsün,
Bütün çocuklar tok yatsın,
Eğer iktidar olursan.
17-Xxx
Milli gelir büyütülsün,
Kazanç adil dağıtılsın,
Yandaşçılık unutulsun,
Eğer iktidar olursan.
18-Xxx
Basına sansür gelmesin,
Besleme basın olmasın,
Masuma kara çalmasın,
Eğer iktidar olursan.
19-Xxx
Gücüne güvenip azma,
Samimi tenkide kızma,
Sakın terbiyeni bozma,
Eğer iktidar olursan.
20-Xxx
Sanata yasak getirme,
Aydını hapse götürme,
Demokrasiyi batırma,
Eğer iktidar olursan.
21-Xxx
Özün olsun arı-duru,
Koşulsuz sevgiyle yürü,
Barışı, huzuru koru,
Eğer iktidar olursan.
22-Xxx
Memurların şaşırmasın,
Haksız kazanç aşırmasın
Oligarşi yeşermesin,
Eğer iktidar olursan.
23-Xxx
Sınırları yasa koysun,
Herkes bu sınıra uysun,
Yetkililer iyi duysun,
Eğer iktidar olursan.
24-Xxx
Hükümet ol, devlet olma,
Devlet milletindir, çalma,
Koltuğa yapışıp kalma,
Eğer iktidar olursan.
25-Xxx
Demokrasiden ayrılma,
Sivri uçlara savrulma,
Başka rejime evrilme,
Eğer iktidar olursan.
26-Xxx
Halk seni hukukla tartsın,
Gücün adaletle artsın,
Dürüstlük sana güç katsın,
Eğer iktidar olursan.
27-Xxx
Cehaleti devletten sil,
Önyargıyı düşmanın bil,
Her çözümü akılla bul,
Eğer iktidar olusan.
28-Xxx
Dini dinden üstün sayma,
Irklara mertebe koyma,
Halka yalan haber yayma,
Eğer iktidar olursan.
29-Xxx
Hayat tarzına karışma,
Halkına din, mezhep seçme,
Mahrem sınırları aşma,
Eğer iktidar olursan.
30-Xxx
Ulusu kamplara bölme,
Hiç kimseye kara çalma,
Sakın dolduruşa gelme,
Eğer iktidar olursan.
31-Xxx
Akıl cehaleti yaksın,
Bilim ırmağı gür aksın
Halkın sesi özgür çıksın,
Eğer iktidar olursan.
32-Xxx
Vicdanın hiç kararmasın,
Halkın benzi sararmasın,
Kimse işkence görmesin,
Eğer iktidar olursan.
33-Xxx
Cahil kitleyi sömürme,
Halkın malıyla semirme,
Zorbalara fırsat verme,
Eğer iktidar olursan.
34- Xxx
Kini, nefreti al götür,
Cebiri, şiddeti bitir,
Sevgiyi, barışı getir,
Eğer iktidar olursan.
35-Xxx
Tüm kimliklerle kardeş ol,
Her yurttaşla duygudaş ol,
Üretenlere yoladaş ol,
Eğer iktidar olursan.
36-Xxx
Toprak anayı kirletme,
Akan suya zehir katma,
Halka pis hava solutma,
Eğer iktidar olursan.
37-Xxx
Cinsiyet ayrımı yapma,
Adil yönetimden kopma,
Ayrıştıran dile sapma,
Eğer iktidar olursan.
38-Xxx
Dinbazlarla aşık atma,
Dini siyasete katma,
Koltuk için dini satma,
Eğer iktidar olursan.
39- Xxx
Çatlak seslere aldırma,
Sakın ülkeni böldürme,
Bayrak sevgini öldürme,
Eğer iktidar olursan.
40-Xxx
Atatürk’ü doğru anla,
Toplumun nabzını dinle,
Kafa yorma bitmez kinle,
Eğer iktidar olursan.
41-Xxx
Halil Çivi der şımarma,
Hukukun belini kırma,
Özgürlüğe kilit vurma,
Eğer iktidar olursan.
Xxx



Pror. Dr. Halil Çivi

27 Eylül 2022, Seferihisar / İZMİR

Seçilen ve atanan

Seçilen ve atanan

Örsan K. Öymen
26.8.19, Cumhuriyet
Demokrasi halk yönetimi anlamına gelir. Demokraside halk, kendi seçtiği temsilcileri vasıtasıyla, yönetimde egemen olur. Bu nedenle demokrasiye halk egemenliği de denir. Bu bağlamda demokrasi, halkın egemen olmadığı monarşi, oligarşi, teokrasi gibi sistemlerden keskin bir biçimde ayrılır. Monarşi tek kişinin egemenliğidir, oligarşi belli sınıfların egemenliğidir, teokrasi de “Tanrı”nın egemenliğidir.
Ancak halk egemenliğinin gerçekleşmesi için belli koşulların sağlanması gerekmektedir. Bu koşullar şunlardır:
1) Çok partili serbest seçimli parlamenter sistem.
2) Yasama, yürütme, yargı arasında güçler ayrılığı, yürütmenin emrinde olmayan bağımsız yasama ve bağımsız yargı.
3) Düşünce, ifade, basın, yayın ve örgütlenme özgürlüğü.
4) Laiklik; yani devlet, siyaset, hukuk ve eğitim alanlarının dinden arındırılması, dinin bu alanlara müdahale etmemesi ve bu koşulla dini inanç ve ibadet özgürlüğünün sağlanması.
5) Ekonomik ve sosyal adalet.
6) Vatandaşlık bilincine sahip eğitimli bir toplum.
Söz konusu koşulların yalnızca birisi veya birkaçı değil, tümü sağlanırsa, demokrasiden ve halk egemenliğinden söz edilebilir.
Türkiye’de günümüzde bu koşulların hiçbiri geçerli değildir.
Dolayısıyla Türkiye’de bir halk egemenliğinden ve demokrasiden söz etmek kesinlikle olanaklı değildir. 

Türkiye’de yukarıdaki koşulların tümünün sağlandığı bir dönem de hiçbir zaman var olmamıştır. Örneğin ekonomik ve sosyal adalet ile vatandaşlık bilincine sahip eğitimli bir toplum, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde hiçbir zaman gerçekleşmemiştir. Bu yönde mücadelenin verildiği dönemler olmuştur, ancak bu mücadele başarıyla sonuçlanmamıştır. Ancak yine de, 1961-1971 ve 1972-1980 yıllarının, bu koşulların en üst düzeyde sağlandığı dönemler olduğu söylenebilir.

Çok partili serbest seçimli parlamenter sistem;
yasama, yürütme, yargı arasında güçler ayrılığı;
düşünce, ifade, basın, yayın, örgütlenme özgürlüğü
ve laiklik koşulları

bu dönemlerde büyük ölçüde yürürlükteydi. Ancak bunların kısa bir dönemde sağlanmış olması, Türkiye’nin demokratikleşmesi için yeterli olmadı. Olamazdı da, çünkü demokrasi yarı zamanlı bir meslek veya hobi değildir. Demokrasi ciddi bir şeydir ve gerçekleşmesi için büyük emek ister.

  • Demokrasi feodal zihniyetli tembel siyaset ağalarının ve devleti kendi çıkarları için işgal ve talan edenlerin işi değildir.
  • Günümüzde, AKP’nin ve Recep Tayyip Erdoğan’ın iktidarda olduğu dönemde, demokrasinin söz konusu altı önkoşulunun hiçbiri kalmamıştır.
  • Bu durum, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde sivil iktidar dönemlerinde bir ilktir.
  • Türkiye Cumhuriyeti Anayasası fiilen ortadan kaldırılmıştır. 

Birkaç yıl öncesine kadar Türkiye’nin elinde yalnzca çok partili serbest seçim kalmıştı, ancak o da büyük darbe yemiştir. Güneydoğu Anadolu’da seçilmiş belediye başkanlarının daha önce de görevden alınıp yerine kayyım atanması; AKP’li seçilmiş belediye başkanlarının görevden alınıp yerine belediye meclisinden kişilerin atanması; 31 Mart İstanbul belediye seçiminin yasaya ve hukuka aykırı bir biçimde iptal edilmesi ve son olarak, geçen hafta, ortada bir suç ögesi bulunduğuna ilişkin kesinleşmiş bir yargı kararı olmadığı halde, Diyarbakır, Mardin ve Van belediye başkanlarının görevden alınıp yerlerine kayyım atanması, halkın verdiği oyların yok hükmünde sayılması, Türkiye’nin içine sürüklendiği büyük felaketin göstergeleri arasındadır.

  • 12 Eylül askeri darbesinin bile başaramadığını, AKP-MHP iktidarı başarmıştır.

Emperyalizm Türkiye’ye demokrasiyi çok görmüştür ve Türkiye’yi Ortadoğu’nun geri kalmış ülkeleriyle aynı kategoriye sokmaktadır.

  • Bir sonraki aşama, Türkiye’nin iç savaşa sürüklenip parçalanmasıdır.
  • Türkiye’de yürütülen operasyonun nihai amacı, dinci-laik, Sünni-Alevi ve Türk-Kürt arasında bir çatışma ortamı yaratmaktır.
  • Bunu da, seçilmiş gibi görünüp, aslında atanan AKP-MHP iktidarı yürütmektedir.
  • AKP’yi, MHP’yi, Erdoğan’ı ve Devlet Bahçeli’yi kimin atadığı ise gayet açıktır! Kenan Evren’i kim atadıysa, onları da aynı güç atamıştır!