RTE’nin TCMB’na Çatmasının Arka Yüzü ve Ülkeye Muazzam Maliyeti –
4. Günceleme
Devrim Şehitleri Uğur Mumcu’ya ve
Prof. Muammer Aksoy’aArmağan
Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
4. Güncelleme notu (08 Mart 2015) :
Hesapları yenileyelim :
3. Güncelleme 5 Mart’ta idi. 3 gün içinde Dolar 10 krş. daha “değerlendi” ve 2.67 TL oldu!
Buna göre, Tayyip Bey’in TCMB’na çatmaya başladığı ve Kurgunun başladığı gün, 24 Ocak’tan bu yana;
2,67 – 2,27 = 40 krş. Dolarda değerlenme, TL’de değer yitirimi
40 krş / 2,27 TL = % 17,6 devalüasyon oranı.
2014 sonunda 800 milyar Dolar dolayındaki ulusal gelir (GSMH) bu oranda küçüldü :
2014 sonu Ulusal Gelir (GMH) yaklaşık 800 Bn $ x % 17,6 = 141 Bn $..
GSMH 141 Bn $ azaldı.
Türkiye 18. büyük ekonomi değil artık..
İlk 20’nin dışına düştü..
Türkiye artık G20 Ülkesi değil!
%17,6 oranında yoksullaştırıldık.
Kişi başına 10 bin $ dolayında olan yılık gelir %17,6 gerileyerek 8240 Dolara düştü.
400 milyar $ olan toplam dış borçlar %17,6 büyüdü; 470,4 milyar $ oldu.
260 milyar Dolar’a varan dışalım (ithalat) % 17,6 pahalandı..
Tabii bu düzeyde dışalım (ithalat) yapamayacağız.. Pek çok zorunlu ithal girdi, başta akaryakıt – doğal gaz ve onları izleyerek temel mal ve hizmetler zamlanacak..
Aynı düzeyde (260 Bn $) dışalım yapabilmek için % 17,6 oranında daha çok ödeme yapacağız.
Veya 260 milyar $ düzeyinde dışalıma karşılık % 17,6 oranında daha az mal ithal edebileceğiz.
160 milyar Dolara varan dışsatım (ihracat) rakamını tutturabilmek için %17,6 daha çok
mal vereceğiz, %17,6 daha ucuz dışsatım yapabileceğiz. Emeğimiz, alın terimiz dışarıya
% 17,6 oranında daha ucuzlatılmış olarak sunulacak.
Ancak, paramızın Dolar karşısında % 17,6 değersizleştirilmesine karşılık dışsatımımız
Şubat içinde artmadı, azaldı! Ne hazin bir çelişki.. Bunun temel nedeni ise hastalıklı dışsatım (ihracat) yapımız. Açıkçası, 100 Dolarlık dışsatım için 70- 80 Dolar düzeyinde dışalım yapmaya mahkumuz! Bu ithal girdi olmaksızın dışsatım yapamıyoruz. Asıl madde / nesne dışarıdan alınıyor, biz Türkiye’de makyaj, boyama, ambalajlama.. gibi yüksek teknoloji ürünü olmayan ilkel katkılarla, ithal ürünlere ciddi bir katma değer yükleyemeden / katamadan
satmaya çabalıyoruz..
Bir başka hazin anlatımla 160 milyar Dolara yaklaşan dışsatımın % 70-80’i ithalat!
Demek ki, cebimizdeki para Tayyip beyin sorumsuz tutumu yüzünden 43 günde % 17,6 eridi ve bir avuç yandaş ve “Dolara yatan / yatırılanlar” dışında hepimizi yoksullaştırdı.
Dışalımımız % 17,6 pahalandı, dışsatımımız ise tersine % 17,6 ucuzlatıldı..
Dış borçlarımız 400 milyar Dolardan % 17,6 artışla 470,4 milyar dolara tırmandı..
Yineleyelim; Türkiye artık G20 ülkesi değil!
2023’te Dünyanın en büyük ilk 10 ekonomisi içine girme masalları zaten başından beri matematiğe dayanmayan ham hayaller ve açıkça toplumu aldatma iken, iyice düş oldu!
Tarih ve Türk Ulusu, kendisine yapılan bu eşi görülmemiş derecede büyük ihanetin sorumlularından elbette hesap soracaktır.
Bu ağır fatura ve ezici sorumluluk öylesine geçiştirilebilecek türden değildir.
Bu “ekonomik bunalım” AKP’yi sandığa gömecektir ancak Türkiye’ye faturası ne yazık ki epey ama epey ağır olmaktadır..
Sevgi ve saygıyla.
8.3.2015, Ankara
Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com
*********
3. Güncelleme notu (05 Mart 2015) :
12.CB – Yarı Başkan Bay RTE‘nin TCMB Başkanı Sayın Doç. Dr. Ercan Başçı‘ya
faiz indirimi dayatarak acul biçimde ilk çatması 24 Ocak 2015 günü idi..
Bay RTE o gün gürleyerek TCMB kurumsal kimliğini haşlamış ve Dolar tırmanmaya başlamıştı. 2,27 TL’den 2,37 TL’ye yükselmişti. Doların 10 kuruşluk bu değerlenmesinin (re-valüasyon) paramızın ise değersizleştirilmesinin (de-valüasyon) faturasını ve ardalanını (background) irdelemiştik o yazımızda.
1 hafta sonra Dolar tırmanmasını sürdürüyordu ve 5 krş. daha değerlenmiş,
1 $ = 2,42 TL olmuştu. % 5 dolayındaki devalüasyon 7,5’lere koşuyordu.
Ülkeye muazzam maliyetini yeniden hesaplamak gerekiyordu.
En azından Dolar karşısında % 7,5 oranında yoksullaşTIRILMIŞTIK..
Yazımızı 2. kez güncellemiştik muazzam zararı yeniden hesaplayarak..
Tayyip bey TCMB’na çatmayı kesmedi..
24 Şubat 2015 günü Banka faiz oranlarında .25 baz puan düzeyinde indirim yptı amaa
RTE’yi “kesmedi” nedense?!..
“Öyle yarım puan yarım puan.. dalga geçerek olmaz..” dedi..
Hem ekonomiyi en iyi bilen adam O idi hem de Anayasa gereği Parlamenter bir rejimde simgesel Cumhurbaşkanı değil; kadir-i mutlak bir Başkan idi Erdoğan..
Ekonomi Profesörü Başbakan Davutoğlu susuyor, iktisat Doçenti TCMB Başkanı susuyor ve yıllardır Ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ağzını aç(a)mıyordu!?
Tayyyip bey hala bu anlaşılmaz baskısını sürdürüyor ve kamuoyu önünde,
üstelik TCMB’nı vatan hainliğiyle suçlama derecesine vardırarak..
Dünyada örneği var mı böylesine bir afetin??
Kendi ülkesinin Merkez Bankası yönetimini dış odakların yönetiminde olmakla suçluyordu..
Bu ülke bunca zulmü hakedecek ne yaptı, anlamakta çoook ama çok zorlanıyoruz.
4 Mart 2015 günü akşam saatlerinde 1 ABD Doları 2,57 TL idi.
24 Ocak 2015 günü 2,27 TL iken.. 40 günde 30 krş. değerlendi Dolar.
Hesapları yenileyelim :
2,57 – 2,27 = 30 krş. Dolarda değerlenme, TL’de değer yitirimi
30 krş / 2,27 TL = % 13 devalüasyon oranı.
2014 sonunda 800 milyar Dolar dolayındaki ulusal gelir (GSMH) bu oranda küçüldü :
800 Bn $ x .13 = 104 Bn $.. GSMH 104 Bn $ azaldı.
Türkiye 18. büyük ekonomi değil artık..
İlk 20’nin dışına düştü..
TR artık G20 Ülkesi olma özelliğini yitirdi.
%13 oranında yoksullaştırıldık.
Kişi başına 10 bin $ dolayında olan yılık gelir %13 gerileyerek 8700 Dolara düştü.
400 milyar $ olan toplam dış borçlar %13 büyüdü; 452 milyar $ oldu.
260 milyar Dolar’a varan dışalım (ithalat) % 13 pahalandı..
Aynı düzeyde dışalım yapabilmek için % 13 daha fazla ödeme yapacağız.
Veya 260 milyar $ düzeyinde dışalıma karşılık % 13 daha az mal ithal edebileceğiz.
160 milyar Dolara varan dışsatım (ihracat) rakamını tutturabilmek için %13 daha fazla mal vereceğiz, %13 daha ucuz dışsatım yapabileceğiz. Emeğimiz, alınterimiz dışarıya % 13 daha ucuzlatılmış olarak sunulacak.
Ancak, paramızın Dolar karşısında % 13 değersizleştirilmesine karşılık dışsatımımız
Şubat içinde artmadı, azaldı! Ne hazin bir çelişki.. Bunun temel nedeni ise hastalıklı dışsatım (ihracat) yapımız. Açıkçası, 100 Dolarlık dışsatım için 70- 80 Dolar düzeyinde dışalım yapmaya mahkumuz! Bu ithal girdi olmaksızın dışsatım yapamıyoruz. Asıl madde / nesne dışarıdan alınıyor, biz Türkiye’de makyaj, boyama, ambalajlama.. gibi yüksek teknoloji ürünü olmayan ilkel katkılarla, ithal ürünlere ciddi bir katma değer yükleyemeden / katamadan
satmaya çabalıyoruz..
Bir başka hazin anlatımla 160 milyar Dolara yaklaşan dışsatımın % 70-80’i ithalat!
Demek ki, cebimizdeki para Tayyip beyin sorumsuz tutumu yüzünden 40 günde % 13 eridi ve hepimizi yoksullaştırdı.
Dışalımımız % 13 pahalandı, dışsatımımız ise tersine % 13 ucuzlatıldı..
Dış borçlarımız 400 milyar Dolardan % 13 artışla 452 milyar dolara tırmandı..
Türkşye artık G20 ülkesi değil!
16 milyon nüfuslu Hollanda bile toplam ulusal gelirde (GSMH) bizi geçti..
Yazımızın ilk içeriğinde aşağıdaki paragraf da yer almıştı :
- Bu arada Bay RTE’nin bu yönde bir açıklama yapacağını öngören, açıklamanın sızdırıldığı kesimler (insider traders) Dolar alımı yaparak, 1 gecede servetlerine % 4,5 değer katmışlardır. Bay RTE, bu sorumsuz (!?) demeciyle “birilerine” 1 günde %4,5 faiz ödetmiştir ulusal servetten, garip – gurebadan… Bunların bir bölümü vakıflar, AKP’ye zoraki – koşullu bağışlar ve cemaatler üzerinden; yoksullaştırılan kitlelere aktarılarak, üstüne üstlük politik avantaja dönüştürülmeye çalışılacaktır hiç kuşku yok.*****Erdoğan TCMB’nı vatan hainliğiyle suçluyor.. Ülkeye zarar verdi, kötü yönetti… vs . diye..
Yukarıda ve aşağıda özetlediğimiz tablonun asıl sorumlusu kim?
Tarih ve halkımız en doğru kararı ve yargıyı verecektir.
-
Ulusal Ekonominin uğradığı zarar 40 gün içinde
100 (yüz) Milyar Doları çook aşmıştır!
- Geçen hafta, Dolar 2.50 TL dolayında iken, İktisat Profesörü ve eski Bakan Sayın Enis Öksüz, ulusal kanamayı 88 Milyar Dolar olarak açıklamıştı Ulusal Kanal’da.
Dolar daha ne denli tırman(dırıl)acak, bilen yok..Fakat üretime dayanmayan borç ekonomisiyle duvara dayanacağımız kesindi.
Yüksek faiz ve düşük kuru yıllarca sürdürerek cari açığı finanse etmeye çalıştı AKP.
Kasım 2002’de 221 milyar Dolar toplam borç ile aldı, günümüzde son 40 günün % 13 devalüasyonuyla bu rakam 600 milyar dolardan 650 milyar dolara tırmandı!
(400 Bn $ dış borç % 13 büyüdü)..Doların balonu henüz söndürülebilmiş değil..
Seçim öncesinde bu zulüm neyin nesi idi ülkeye?
Dış lobilerin etksinde olan gerçekte kim?
Bu tablo karşısında TCMB Ulusal çıkarları kahramanca savunmaya çalışmıyor mu?
Ülkenin Cumhurbaşkanı ise usul – ölçü – nezaket – hukuk… hiçbir şey tanımadan hücumda..
Kim ve ne adına?
Üstelik TCMB’nı vatan hainliğiyle suçlarken saydığı gerekçeler
gerçekte kendi eylemine uyuyor..…. Şeçaat arzederken sirkatin söylemek bu olsa gerek..Tarih, halkımız ve ilahi adalet Erdoğan’ın yakasını asla bırakmayacaktır.
Zerre huzuru kalmamıştır.. Kaçak sarayında ölüm / öldürülme korkusu / ABD tarafından
deliğe süpürülme korkusu ile yaşamaktadır.. Yediği – içtiği – giydiği her şey ayrıntılı laboratuvar incelelemerinden geçirilerek..
Buna yaşamak denirse..
Bu arada ilk tazminat cezasına da mahkum edildi..
İlahi adalet tecelli etmeye başladı galiba..
Hakın parasıyla Umre nereye konacaktır?
Orada yapılan dualar Allah katında makbul müdür??
Dönüşsüz akşamın ufkudur..
Büyük Anadolu deyişidir; burnunuzdan fitil fitil gelecektir..
Not : Başbakan yardımcısı bir profesör zat, birkaç gün önce NTV’de hala masal anlatıyor..
2023’te Türkiye dünyanın en büyük 10 ekonomisi içine girecekmiş..!?
Şu anda 17. likten aşağılara düşmüşken, 9 yıl üstüsüte % 20’nin altına düşmeyen bir büyüme ile bu hedef belli varsayımlarla olanaklı. Dünyada örneği var mı? Bu yıl % 3-4 büyüme hedefi var.
Niçin halka yalan söylüyorsunuz?
Halkın hiçbir şey anlamayacağını mı düşünüyorsunuz?
Başbakan yardımcısı bir Profesör bu hedefin olanaksız olduğunu görmekten aciz midir?
Müslümanlık bu mudur?
Dürüst olmak, halka yalan söylememek….
Sevgi ve saygı ile, 05.03.2015
Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com
============================================
2. Güncelleme notu (09.02.2015) :
Bu yazı 24 Ocak 2015 günü yazılmıştı.
Bay RTE o gün gürleyerek TCMB kurumsal kimliğini haşlamış ve Dolar tırmanmaya başlamıştı. 2,27 TL’den 2,37 TL’ye yükselmişti. Doların 10 kuruşluk bu değerlenmesinin (re-valüasyon) paramızın ise değersizleştirilmesinin (de-valüasyon) faturasını ve ardalanını (background) irdelemiştik o yazımızda.
Aşağıda okunmasını dileriz.
1 hafta sonra Dolar tırmanmasını sürdürüyordu ve 5 krş. daha değerlenmiş,
1 $ = 2,42 TL olmuştu. % 5 dolayındaki devalüasyon 7,5’lere koşuyordu.
Ülkeye muazzam maliyetini yeniden hesaplamak gerekiyordu. En azından Dolar karşısında % 7,5 oranında yoksullaşTIRILMIŞTIK..
Başkaca değerlendirmelerimiz de olmuştu aşağıdaki o 2 yazımızda..
Tayyip bey hızını kesmedi ve Dolar bu gün, 9 Şubat 2015 günü 2,5 TL’yi gördü.
Böylelikle 24 Ocak’tan 9 Şubat’a uzanan 2 haftada 23 krş değer kazandırılarak, 23/227=%10,1 oranında bir DEVALÜASYON fiilen (de facto) gerçekleştirilmiş oldu.
Asıl hedefin de bu olduğunu düşünüyoruz. Dışsatım lobisine Dolar pahalı geliyordu, TL ucuzlatılmalıydı ki; dışsatım sudan ucuza da olsa bir parça artsın.
Ülkenin alın teri, kaynakları, putlaştırılan “dışsatım” adına dışarıya peş keş çekilsin..
Ancak dışsatımın %70-80 dışalıma bağımlı olması ciddi bir ayak bağı..
Dışsatımcının kârını düşürüyor ve onları daha da saldırgan (agressif) kılıyor.
Eğer bu % 10’luk “ivedileşen” devalüasyon “böyle” yapılmasa idi nasıl olacaktı?
Fatura AKP iktidarının sırtından alındı.. Ustaca bir manevra ile, Bay RTE
sözde TCMB ve Başkanı Doç. Dr. Erdem Başçı ile çatışıyormuş görünümü verilerek bir tiyatro oynandı ve halk da olup bitenin ayrımına var(a)madı..
Ancak Dolar’a bağlı ithal girdilerde fiyat yükselmesinin bedelini ödemekten
kaçınma olanağı yok.. Yavaş yavaş bu faturayı da Halk yüklenecek.
Bu manevra ile bir kez daha yerel – küresel sermaye lobilerinin diledikleri yapıldı.
İktidarın emekten / halktan yana olmadığı bir kez daha görüldü.
Ayrıca devalüasyon haberinin sızdırıldığı – burnu iyi koku alan yandaşlar ve uyanıklar spekülatif biçimde %10’a varan oranlarda servetini büyüttü. Bu çevrelerin dışında kalanlar ise halka birlikte % 10 eridi, küçüldü.
Bu %10’un yeteceğini sanmıyoruz, ancak hastalıklı sistemin, cılız ve dışa bağlı ekonomimizin direnme – dayanma gücü yoktu.. Arkası yavaş yavaş gelecektir kanısındayız. Ancak seçime dek şimdilik bu %10 ile idare edebiliriz.. Gündelik yaşama yansıması da nasılsa yavaş yavaş olur ve Haziran’a dek ciddi sorun yaratmaz. Önümüz de yaz.. Petrol fiyatları düşük kalırsa, Mart – Nisan’da doğalgaz, akaryakıt fiyatlarında seçim öncesi popülist bir indirim bile yapabilirler..
7 Haziran Seçimleri AKP ve ülkemiz için yaşamsal önemde.
AKP yeter çoğunlukla kazanırsa, 2023’e,
“100. yıl dış destekli irtica ve dış destekli bölücülük için”
bir uzanmalık iş kalacak.. Hesap bu..
Bu arada, 2002 sonunda AKP iktidar olduğunda, 2003 başı Dolar kuru 1,4 TL idi..
Bu gün 2,5 TL’yi geçti..
2,5 TL – 1,4 TL = 1,1 TL
1,1 TL / 1,4 TL = % 78,6
AKP’nin 12 yılda Dolar temelli devalüasyonu % 80’e yaklaşıyor.
Zat-ı şahanelerinin iktidarlarında paramız Dolar karşısında % 80 değer yitirdi..
TL’nin değeri neredeyse yarıya indi / indirildi ..
Bunun adı “başarılı ekonomi yönetimi”!
Bay RTE şimdiki TCMB başkanı ekonomist Doç. Dr. Erdem Başçı’dan da,
önceki başkan Durmuş Yılmaz’dan da (Londra’dan Ekonomi lisanslı + yüksek lisanslı) …. herkesten ama herkesten daha iyi ekonomi biliyor!?
Bu birikimini ise İİTİA’den aldığı (sonradan Marmara Üniv. İİBM!?),
bir türlü gör(e)mediğimiz diploması ile edinmiş anlaşılan..
Biz ne söylersek söyleyelelim; korkarız taktik operasyon “şimdilik” tamam!?
Sevgi ve saygıyla.
09.02.2015, Ankara
Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
=============================================
2. Güncelleme notu (30.01.2015) :
Şu anda 1 ABD $’ı 2.42 TL..
24 Ocak’ta bu yazıyı yazdığımızda 2.37 TL idi..
Aşağıdaki maliyet hesaplarına %50 daha ekleyebilirsiniz..
Dolar’ın 2.27 TL’den 2.37 TL’ye 10 krş. değerlenmesine dayalı idi aşağıdaki
o yazımız.
Ülkeye fatura büyüyor..
“Herkes” TCMB’na gözünü dikmiş “faiz indirimi” bekliyor.
Kurduğumuz moneter sistem (yeni tanrılarımız para, faiz, rant, döviz vb.)
bizi tutsak aldı.
Yeri gelmişken bir kez daha anımsatalım :
Küresel kapitalizmden kurtulma dışında kurtuluş yok..
Bu Kapitalizm hastalığı ölümcül.. Tüm dünyayı felaketten felakete sürüklüyor.
Başımızın beladan kurtulası yok.. Adı üstünde, “kapital – sermaye” odaklı.
Ortada insan yok.. “Human” – “hümanizma” odaklı değil düzen..
Ortada “toplum” yok, sömürü düzeni “sosyal” odaklı “sosyalist – toplumcu” değil..
Dünya nüfusunun 100’de 1’i küresel gelirin yarısına el koyuyor..
Dünya nüfusunun yarısı yoksulluğa mahkum..
Açlık ölümleri 1. sırada.. 1 milyara yakın insan karnını bile doyuramıyor
(800 milyon / 7,3 milyar).. Başta DSÖ ve FAO’nun feryatları boğuluyor..
Bütün insanlık aklını başına almalı.. Bu küresel harakiriden kurtulmaya bakmalı..
Daha insanca, yaşanası, paylaşım – dayanışmayı temel alan yepyeni bir düzen kurulmalı;
geri bıraktırılmış ülkelerin başına getirilen komprador kapitalizmin taşeronları dışlanmalı.
Bunun için, tarihi – insanlığı boğan KüreselleşTİRme = Yeni Emperyalizme karşı
DİRENİŞİ KÜRESELLEŞTİRMELİ Kanada’dan Prof. M. Chossudovsky‘nin
salık verdiği gibi..
Bu yazdıklarımız da, kalleşçe öldürülmesinin 25. yılında (31 Ocak 1990)
ADD kurucu genel başkanı Prof. Dr. Muammer Aksoy‘a armağan olsun..
Geçen hafta da merhum devrimci şehidimiz Uğur Mumcu‘ya armağan yazmıştık..
Ne biçim armağan ise..
Sevgi ve saygıyla.
Acı ve kaygı içinde ama UMUTLA!..
30.01.2015, Ankara
Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
=================================
Gerek ülkemizin gerekse dünyanın ekonomik göstergeleri hiç ama hiç iç açıcı değil.
Davos’taki çırpınmalar (!) sistemin yapısal hastalığı yüzünden anlamlı çözümler üretemiyor.
2007’de başlayan küresel ekonomik bunalım 8. yılına girerek bir rekor kırdı.
Daha önceki periyodik ekonomik bunalım dönemleri hem yatay hem de dikey boyutlarda
bunca bunaltıcı olmamıştı. Kapitalizmin onmaz hastalığının ürünü bu bunalımlar, yapısal!
Küresel vahşi kapitalizm, sonuna dek tüm kartlarını oynama kararlılığında anlaşılan.
Gidebildiği yer dek.. Ticaret- finans savaşlarına ek, bölgesel denetimli sıcak savaşlar dahil..
YoksullaşTIRma, işsizlik, küresel gelir dağılımında bozulma akıl almaz bir biçimde,
üstelik hızla sürüyor.. Son verilerle dünya nüfusunun en varlıklı %1’i
yani 73 milyon süper elit, küresel gelirin (>72 trilyon $ / 2013) yarısına el koyuyor. Dolar / Avro milyarderlerinin hem sayısı artıyor hem sahip oldukları servet büyüyor..
Davos’ta küresel firavunlar bu vahşi sömürünün nasıl durdurulacağını değil,
nasıl sürdürülebileceğini irdeliyor kapalı kapılar ardında.
12. CB – Yarıbaşkan Bay RTE, her türlü devlet terbiyesini ve nezaketini ayaklar altına alarak, yasa gereği özerk olması gereken TCMB‘na çok ağır biçimde saldırıyor ve
“.. uyarılardan nasibinin almamış görünüyor..”
diye dehşet veren bir tümce kuruyor.. Yetki sınırlarını da aşıyor bu arada.
Bu sözlerin ardından Dolar 2.27 – 2.28 TL’den 2.38 TL üstüne fırlıyor. 10 kuruş pahalanmak ne demek??
10 krş / 2,27 TL = % 4,5 devalüasyon demek!..
Peki yetkililer bu sözlerinin nereye varacağını hesaplayamaz mı,
hesaplamak zorunda değil mi?
“Öfkeli 1 kısa azar tümcesi”, 1 günde yaklaşık % 4,5 devalüasyon getirdi.
Devalüasyon yoksullaşTIRma demektir,
enflasyon (yaşam pahalılığı) demektir,
halkın cebinden topluca çalma demektir.
İktisat okumuş bay RTE ve danışmanları kendisini uyarmamış olabilir mi??
*****
Kim yüksek faizden yana olabilir ki?
Ama 12 yıldır AKP, yüksek faiz – düşük kur ile ülkeyi muazzam borca boğup
sanal bir iyileşme yanılsaması sağlamadı mı? Şimdi ne değişti?
Hem İslam dininde faiz haram değil mi?
Bay RTE bunu dillendirebilir mi, bu bağlamda “faizsiz bir ekonomik düzen” önerebilir mi?
Hadi canım sen de.. Dostlar alışverişte görsün.. TCMB faiz oranını yarım puan
değil de 1 puan+ düşürmeliymiş..
%4,5 devalüasyon ülkemizin toplam 400 milyar Doları aşan dış borçlarını bu oranda büyüttü. Yani Bay RTE’nin o sorumsuz (?!!?) tümcesinin bedeli 400 x % 4,5 = 18 milyar $ olmuştur.
Ayrıca 260 milyar $ dolayındaki dışalımımızı (ithalatımızı) yine % 4,5 oranında pahalılaştırmıştır;
260 x % 4,5 = 11,7 milyar $.
Dışsatımımız aynı oranda ucuzlatılmıştır; 160 milyar $ x % 4,5 = 7,2 milyar $..
Bu arada Bay RTE’nin bu yönde bir açıklama yapacağını öngören, açıklamanın sızdırıldığı kesimler (insider traders) Dolar alımı yaparak, 1 gecede servetlerine
% 4,5 değer katmışlardır. Bay RTE, bu sorumsuz (!?) demeciyle “birilerine” 1 günde %4,5 faiz ödetmiştir ulusal servetten, garip – gurebadan… Bunların bir bölümü vakıflar, AKP’ye zoraki – koşullu bağışlar ve cemaatler üzerinden; yoksullaştırılan kitlelere aktarılarak, üstüne üstlük politik avantaja dönüştürülmeye çalışılacaktır
hiç kuşku yok.
Doğrusu yaman plan, pes!
*****
Bu 3 görünür kalemi toplarsanız, 36,9 milyar $ gibi muazzam bir “doğrudan”
yıllık maliyet bulursunuz.
2014 için toplam ulusal gelir 800 milyar $ denirse, o tutarın yaklaşık %5’i!
Yandaşlara aktarılan haksız rantın yaratacağı yoksullaşTIRma ve gelir dağılımının
daha da bozulması cabası.. Yandaşların 100 milyar $ bir portföyü olsa,
bir günde 4,5 milyar $ avanta kazanım demektir. Bu, faizden de beter bir spekülatif ve
“külliyen haram” aktarım / gasp / post-modern kitlesel hırsızlık değil midir ??
Müslümanlıkta, İslamiyette, Kuran’da, ahlakta, hukukta yeri var mıdır??
Hiçbirinde olmadığına göre (!?) nerede vardır?
“AKP’nin kutsal kırmızı kitabı”nda vardır;
Türkiye bir Dar-ül Harp Alanıdır ve şeriat düzeni kurulana dek her şey
ama her şey mübahtır!
*****
Ülke kravatlı mollaların demir pençesi altında inin inim inlemektedir.
Bu durum sürdürülemez..
Bu dehşet verici bir durumdur..
- Tüm bunları ülkesini – halkını seven, yurtsever ve sorumlu bir yönetici
yapabilir mi?
Yapıyorsa bu davranışlara ne ad verilecektir?
Nasıl durdurulacaktır? Kim/ kimler engelleyecektir?
Ensenizde bol sıfırlı maddi – manevi tazminat davası ile durup dururken hakaret suçlaması ile hapis cezası davası açılması tehdidi Demokles’in kılıcı gibi tutulurken,
daha öte hangi sözcükler kullanılabilir ki??
TBMM’deki muhalefet partileri bu çok ciddi sorunun / talanın üzerine eğilmelidir, hem de hızla!
Çıplak söyleyelim; bu rejimin adı asla “ileri demokrasi” değil, tam da tersine
dinci despotizm, irticai totaliterliktir.
Ve de “Uygar Batı” (!?) ikiyüzlülükle yer yer sahnede yer yer perde gerisindedir.
İş başa düşmüştür..
Mustafa Kemal’in askerleri, Uğur Mumcular, kalpaksız kuvayı milliyeciler
O’nun Cumhuriyetini yeniden kurma tarihsel görevi ile karşı karşıyadır.
Sevgi ve saygıyla.
24.01.2015, Ankara
Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
Not : Tüm yazıyı pdf olarak indirmek için lütfen tıklar mısınız??
RTE’nin_TCMB’na_Catmasinin_Arka_Yuzu_Ugur_mumcu_ve_Muammer_Aksoy’a_Armagan