Muharrem İnce olayı
Örsan K. Öymen
Cumhuriyet, 15 Şubat 2021
İktidarda olan AKP’nin oylarının düştüğü bir ortamda, CHP’nin bölünmesi kabul edilebilir bir durum değildir. İnce, her ne kadar, “Cumhur İttifakı”nın içinde yer almayacağını söylese de ve bu nedenle “Millet İttifakı”nı bölmeyeceğini iddia etse de siyasetin organik gerçekliğinde, bu tür ayrılmaların bölünmelere neden olacağı açıktır.
Ayrıca İnce’nin, CHP’den ayrılırken sarf ettiği sözler, “Millet İttifakı”na şimdiden zarar vermiştir. Bu durumda kendisinin başlattığı hareketin, “Millet İttifakı”na bir zarar vermeyeceği ve bölünmelere yol açmayacağı iddiası da herhangi bir temelden yoksundur.
***
İnce, “Millet İttifakı”nın en güçlü ve öncü partisi CHP hakkında ağır suçlamalarda bulunarak ayrılmıştır ve şu ifadeleri kullanmıştır:
- “Atatürk’ün emaneti kalmamıştır, ortada bir tabela vardır sadece. ABD’den demokrasi dilenenlerle, Atatürk’e kefere diyenleri yönetici yapanlarla yolumu ayırıyorum. ‘Mustafa Kemal’ deyip ‘Mustafa Kemal Atatürk’ diyemeyenlerle yolumu ayırıyorum. ‘Ben askeri değilim, yoldaşıyım’ diyenlerle yolumu ayırıyorum. Grup başkanvekilliği seçimini bile kaldırıp atamayla getiren bu yönetimle yolumu ayırıyorum. CHP aday yapmayınca başka partiden aday olup bugün CHP’yi yönetenlerle yolumu ayırıyorum. Elli yıl CHP’ye küfredip bugün sahte CHP’li olanlarla yolumu ayırıyorum. Geçmişte CHP aleyhinde miting düzenleyip bugün CHP’ye yönetici olanlarla yolumu ayırıyorum. FETÖ’cüleri, Sorosçuları koruyanlarla yolumu ayırıyorum.”
Eğer İnce, CHP yönetiminde olup CHP yönetimi ile yollarını ayırsaydı, bu iddiaların doğru olup olmadığı tartışması bir yana, söylediklerinin bir anlamı olabilirdi. Oysa İnce CHP’den ayrılmıştır, CHP’den istifa etmiştir, partinin yönetim kademesindeki bir görevden istifa etmemiştir!
İnce, CHP’den istifa ettiğine göre, bu iddiaların CHP’nin kurumsal kimliğini ve tüm CHP’lileri hedef aldığı gibi bir izlenim doğmaktadır. İnce, aynı konuşmada, partinin tabanı ile yönetimi arasında bir uçurum oluştuğunu vurgulamış olsa da bir genelleme yapmıştır, partiyi ve tüm yöneticileri kapsayan bir suçlamada bulunmuştur.
***
İnce’nin parti içi demokrasi konusundaki tespitleri doğru olsa da bazı iddiaları ciddi tartışma konusudur. Atatürk’ün emanetinin kalmadığı ve ortada sadece bir tabelanın olduğu iddiası neye dayanmaktadır? CHP’nin milyonlarca üyesi ve seçmeni ile birlikte, il, ilçe ve genel merkez yönetimlerinde, Atatürk’ün ilkelerine sahip çıkan kimse kalmamış mıdır? ABD’den kim demokrasi dilenmiştir? Atatürk’e “kefere” dediği iddia edilen kişi hâlâ CHP yönetiminde midir? “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diyenler de Atatürk soyadını atladıkları için, Atatürk’ün ilkelerini reddetmiş mi oluyorlar? Atatürk’ün hem askeri, hem yoldaşı olmak olanaklı değil midir? CHP’de FETÖ’cüleri ve Sorosçuları koruyanlar kimlerdir? CHP yönetiminde FETÖ’cüleri ve Sorosçuları koruyanlar varsa, İnce bu kişilerin adlarını neden vermemektedir?
***
- İnce’nin bu orantısız davranışlarının AKP’ye yarar sağladığı açıktır.
CHP’de parti içi demokrasinin yeterli olmadığı, yönetim ve taban arasında kopuklukların olduğu, sayıları çok fazla olmasa da bazı yöneticilerin sahte CHP’li olduğu doğrudur. Ancak bu sorunlar da CHP içinde kalarak ve mücadele vererek çözülebilir. CHP’den istifa ederek ve kaçarak değil!
İşin gerçeği İnce, CHP tarafından cumhurbaşkanı adayı yapılmayacağını anlayınca, cumhurbaşkanı adayı olmak hırsıyla, CHP’den istifa etmiştir. Oysa yapılması gereken şey, seçilme olasılığı en yüksek olan CHP’li bir kişinin cumhurbaşkanı adayı olmasına destek vermektir.
Yapılan tüm araştırmalara göre, İnce de CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da o kişilerden birisi değildir. Bu sorunu çözmek de CHP üyelerine ve seçmenine düşmektedir.