Dostlar,
Sayın Ali Serdar Bolat epey emekle yine çok doyurucu ve tarihsel değeri olan
bir dosya hazırlamış.. Ellerine sağlık.. Paylaşalım..
Anımsanacağı üzere, Sayın Bolat’ın bu yazısında temel aldığı 04.12.13 günlü
AYDINLIK Gazetesi‘nin kapağını biz de aynı gün sitemizde irdelemiştik.
Ana haberlere gönderme yapmış ve kaygılarımızı dile getirerek,
Türk Ulusunu bir an önce seçimlerde gereğini yapmaya ve AKP iktidarından
kurtulmaya çağırmıştık :
http://ahmetsaltik.net/2013/12/05/aydinlik-gazetesi-4-aralik-2013-gunlu-sayisi/, 5,12.13
Sevgi ve saygı ile.
8.12.13, Ankara
Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
=====================================
5 Aralık 2013
2004 MGK belgesi ve bu belgenin uygulanması ile ilgili belgeler yüzünden telaşa düşen Tayyip Erdoğan, dershaneler konusunda geri adım atmıştı.
Hrant Dink suikastı davasında yaptığı savunmada Fethullahçı çete elemanlarını suçladı. En başta da, kendisini polis muhbiri olarak kullanan Ramazan Akyürek’i.
cesaret edebilmiş olması çok zor görünüyor. Tayyip Bey, kaset ve MGK belgesi darbelerine bu şekilde daha güçlü bir darbe ile karşılık vermiş oluyor.
ikinci duruşmasında Erhan Tuncel özetle şunları anlattı:
karar vermiş ve uygulamıştır. Bu iki kişi Akyürek ve Yılmazer) Cemaati aşan
bir konumdadırlar. AKP’li oldukları söylentisi yalandır.
Ancak bu iki kişi müfettiş görevlendirerek BTK raporunu işlevsiz kılmıştır.
Devlet otoritesini sarsacak tüm operasyonlarda bu iki kişinin imzası vardır.
MİT ile Hükümetin arasını açmaya çalışmıştır. İstihbaratta tek söz sahibi olmaya çalışıp Dink cinayetindeki rolünü örtbas etmek amacıyla görevde kalmayı başarmıştır. Kendisini ve çetesini yargılatmamıştır.
buna müsaittir. Akyürek, ihtiyaç olmadığı halde guruba eleman yerleştirip (beni) daha sonradan altında çalışan çetesiyle birlikte davanın bir numaralı sanığı haline getirip kendisini ve çetesini gizlemiştir.”
şöyle yazmıştı:
“Emniyetteki hizipleşme içinde – irticai akımlara (Fethulah) yakın.
Dikkat edilmelidir.”
Dikkat edilmeyinde de, Trabzon Emniyet Müdürü iken planladığı Dink cinayetini İstihbarat Daire Başkanı olunca uygulama fırsatını buldu.
“Katil Ergenekon” diye yaygara koparan, ABD elçisinin arkasında
“Hepimiz Ermeniyiz” diye yürüyen Dink’in şirret “arkadaş”ları bir kez daha
rezil olmuşlardır.
cinayet örgütü şemasını yayımladı. Üstteki fotoğraf: Doğu Perinçek, 2. basın toplantısında şemayı açıklıyor. 31 Ocak 2007
Tayyip Erdoğan‘ı suçlamasının önüne geçebilmek amacıyla şöyle söyledi:
MİT içindeki bir yapıdır. Yalnızca Akyürek ve çetesinin imkan ve kabiliyetleri
buna müsaittir.”
Halbuki, Akyürek ve çetesi doğrudan Fethullah’ın Işık Evleri, Büyük Birlik Partisi ve Alperen Ocakları ile bağlantılı. Bu çete hakkında yapılacak bir yargılamanın Fethullah Cemaati’ne ulaşacağı apaçıktır.
“Cinayetin aydınlanması için Sayın Başbakan’ın olağanüstü çabası olmuştur.”
Halbuki, Akyürek’i 9 Mayıs 2006’da Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi Başkanı, 1 Şubat 2012’de de Emniyet Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulu Başkanı yapan Tayyip Erdoğan değil miydi? Dink cinayetinde suç ortağıdırlar.
Nasıl Akyürek suçu kurmuş olduğu ekibe yıkıp aradan sıyrılmış ise,
AKP de suçu Fethullah’a yıkıp aradan sıyrılmayı planlamaktadır.
suç ortaklığı yapmışlardır. Her iki örgüt de halkımız tarafından birlikte
çöp sepetine atılacaktır.
3 Şubat 2012
“Hırsız kaçıyor, tutun!”
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, 17 Ocak 2012 günü, sanıkları;
hapis cezalarına, Yasin Hayal’i ise “adam öldürmeye azmettirmekten”
müebbet hapis cezasına çarptırdı.
hep bir ağızdan manşetlerden bağırıyorlar:
“Cinayette örgüt gizlendi. Örgüt Ergenekon’dur.”
Aslında, yakın tarihimizdeki önemli siyasal cinayetler içinde, belki de failin
kim olduğunun bu denli açık, bağıran kanıtlarla kendisini gösterdiği başka bir olgu yoktur.
Savcılık, siyasal iktidar, F tipi ve yandaş basın ve Hrant Dink’i sözüm ona savunan avukatlar elbirliği ile mahkemenin dünkü kararı almasını sağlamışlardır.
Trabzon hücresi işledi.” dedi
Elinde “kanıt” olmadan kanaat ifade eden bir kanun adamı!
Olayın içindeki Erhan Tuncel, zamanın Trabzon Emniyet Müdürü
Fethullah sicilli Ramazan Akyürek’in istihbarat elemanı.
İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun’a bile bildirmemiş.
izin vermiyor, aksine terfi ettiriyor Kısacası örgütü gizliyor.
Hrant Dink cinayeti, Danıştay cinayeti, Zirve Kitabevi katliamı ve Rahip Santoro cinayeti failleri, Fethullah destekli Büyük Birlik Partisi (BBP) ile bağlantılı ve Fethullah’ın ışık evleri ile ilişkili.
Ama bu kadar açık gerçeği, bu “basın” görmedi.
Kendilerinin istediği telefon dinleme kayıtlarının ortaya koyduğu bağlantıların adını bile söylemekten aciz avukat olabilir mi?
Savcının, “Elimde delil yok ama bu cinayeti Ergenekon’un Trabzon hücresi işledi” sözüne, hukuksal bir değer ve cinayeti aydınlatacak bir saptama diye sarılan
mağdur avukatı olabilir mi?
Genelkurmaydan başlayarak akla gelebilecek hemen herkesi sorumlu ilan eden avukatlar, cinayet faillerinin Fethullah destekli Büyük Birlik Partisi’yle bağlantısını ve Fethullah’ın ışık evleriyle ilişkisini görmemişlerdir.
orta yerde duran gerçek failleri gizlemek midir?
Hrant Dink cinayeti, faili meçhul bir cinayet değil. Fail belli. İrtibatlı olduğu kişiler belli. Koruyanlar belli.
“Hrant’ın arkadaşları” etiketi ile beş yıldır ortalıkta dolaşanlar, timsah gözyaşları dökenler, tetikçilerin arkasındaki örgüte ulaşmak için ne yaptılar?
“Ne yaptılar” demeyelim, çok şey yaptılar. Hrant’ın katili olan F tipi Gladyo’yu gizlemek için canla başla çalıştılar.
Hrant’a gelince, o Türkiye’ye ait bir aydındı. Kayseri’de katıldığı panelde yaptığı konuşma, yurtsever bir aydın olarak O’nun, büyük sorumluluk bilincini göstermektedir:
- “Kürtler, Ermenilerin yüzyıl önce yaşadıklarından ders almalıdır.
Emperyalistler gelir, çıkarlarını düşünür, bizi birbirimize düşürür,
sonra da çekip giderler. Olan burada kalan bizlere olur”. - “Geçmişte İngiliz, Fransız, Alman ve Rusların şu topraklar üzerinde oynamış oldukları rol ne ise bugün başta ABD olmak üzere aynısı tekrarlanıyor. Ermeni halkı onlara güvendi. Kendilerine, ‘Osmanlı’nın zulmünden’ kurtaracakları vaat edildi. Ama öyle olmadı. Yanıldılar.
Çünkü onlar geldiler, kendi işlerini, kendi hesaplarını yaptılar, çekip gittiler. Burada kardeşi kardeşe kırdırdılar. Kürtlerin yaşadığı aynı şey. ABD, Irak’ta bir Kürt devleti oluşturmak üzere geldi. Bu çok tehlikeli…” HRANT DİNK