Etiket arşivi: İşsizlik oranı

Ekonomide Durum Tespiti

Ekonomide Durum Tespiti

Dr. Mahfi EĞİLMEZ
http://www.mahfiegilmez.com/2019/09/ekonomide-durum-tespiti.html? 16.09.2019

Durum tespiti; içinde bulunulan durumun niteliğini, koşullarını, kullanılabilecek araçları tespit ederek neler yapılması gerektiği belirlemeye çalışmak demektir. Aşağıda ekonomiyi özetleyen grafikleri sunuyorum.

Değerlendirme Tablosu

Gösterge Mevcut Görünüm Yapılması Gerekenler
Sanayi Üretimi Ekside, kararsız Riskleri azaltıp, yatırım iştahını artırmak gerekir.
Perakende Satışlar Ekside, toparlanamıyor Beklentileri düzeltmek gerekir.
İşsizlik Oranı Arındırılmış işsizliğin inişe geçmesi olumlu. Ama henüz sorun çözüm yolunda görünmüyor. Ekonomiyi canlandırmak gerekir.
Bütçe Dengesi Bozuluyor Kamu harcamalarını düşürmek gerekir.
Enflasyon Düşüşte, baz etkisine göre yön belirleyecek Faizi indirirken gösterilen cesareti yükseltmek için de göstermek gerekir.
USD/TL Kuru İnişli çıkışlı bir trend izliyor Riskleri düşürmek gerekir.
Cari Denge Fazla verecek Üretimi canlandırmak için fırsat.
Petrol Fiyatları Çıkışa geçmesi cari dengeyi etkileyecek İçeride yapılabilecek bir şey yok.

Grafikler için kaynaklar: TÜİK, Hazine ve Maliye Bakanlığı, TCMB siteleri ve Bloomberg HT sitesi.

Ekonomide genel görünüm

Ekonomide genel görünüm

Erinç Yeldan
Cumhuriyet, 21.11.18

Bugün ekonominin genel görünümünü ve içinde bulunduğu yapısal kriz ortamının sinyallerini, güncel veriler aracılığıyla, dış dengeler açısından inceleyeceğiz.
Son bir hafta boyunca üç önemli veri yayımlandı. Önce işgücü piyasaları üzerine Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tahminlerini anımsayalım: “Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştakilerde işsiz sayısı 2018 yılı Ağustos döneminde, geçen yılın aynı dönemine göre 266 bin kişi artarak 3 milyon 670 bin kişi oldu. İşsizlik oranı 0.5 puanlık artış ile % 11.1 seviyesinde gerçekleşti.”
Dolayısıyla, (açık) işsizlik oranı kabaca geçen mart ayından bu yana düzenli olarak artış göstermekte. Unutmayalım ki, söz konusu rakam sadece “iş aramak için son dört hafta içinde iş arama kanallarından en az birini kullanmış ve 2 hafta içinde işbaşı yapabilecek durumda olan çalışma çağındaki tüm kişileri, kapsamaktadır. Bu rakam, içinde umudu kırıldığı için veya başka sebeplerle iş aramaktan vazgeçen, ancak bir olanak bulunduğu takdirde iki hafta içinde iş yapmaya hazır kişiler dahil değildir. İş aramaktan vazgeçmiş umutsuzları kapsamayan bu “geniş tanımlı” işsizlik kavramı, DİSK’in yayımlamakta olduğu İşsizlik ve İstihdam raporlarında yakından takip edilmektedir. 

DİSK Araştırma Dairesi (DİSK-AR), söz konusu “geniş tanımlı işsiz” sayısının 2018 Ağustos ayında, bir önceki yılın aynı dönemine göre 404 bin kişi artarak 6 milyon 352 bine ulaştığını belirtmektedir. Söz konusu (gerçek) işsizlik oranı %18 olarak hesaplanmakta. Bu yaklaşımdan hareketle,

  • işgücü piyasasına katılmayan ancak ne eğitimde, ne de istihdam arayışı içinde olan atıl gençlerin oranının ise %28.6’ya çıktığı gözleniyor. 

TÜİK istatistiklerine göre ağustos ayında son bir yılda 490 bin kişiye net istihdam artışı sağlanmış olmasına karşın, Türkiye ekonomisi bir bütün olarak mevcut işgücü potansiyelini değerlendirmekte cılız kalmakta, işsizlik oranının yükselmesine engel olamamaktadır.
Geçen hafta TÜİK tarafından yayımlanmış bulunan Sanayi Üretimi İstatistikleri bu tespitin uzantısı niteliğindedir. TÜİK tahminlerine göre sanayi üretimi 2018 Eylül ayında son bir yılda %2.7 azalış gösterdi. Sanayinin alt sektörlerine baktığımızda, söz konusu dönemde imalat sanayisindeki daralmanın % 3.2; ara malları ve sermaye malları sanayilerindeki daralmanın ise sırasıyla, %4.8 ve % 4.1 olduğunu gözlemekteyiz. Reel ekonomik aktivitedeki gerilemenin öncü göstergesi niteliğindeki bu saptama, ekonomide sert bir iniş yaşanmakta olduğunu dile getiriyor.
***
Şimdi gelelim bir iktisatçı olarak yorumlamakta güçlük çektiğimiz döviz piyasalarına… Ekonomide reel daralma ve çöküntünün belirginleştiği bu konjonktürde, Türk Lirası’ndaki değerlenmenin (Dolardaki düşüşün) nedenlerini algılamakta zorlanıyoruz. Ekonomik göstergelerin bozulduğu bir ortamda Türk Lirası’nın değer kazanıyor olması, olsa olsa iktisat-dışı söylemlerle açıklanabilir. İrdeleyelim: TC Merkez Bankası ekonomiye olan döviz giriş çıkışlarını “Ödemeler Dengesi İstatistikleri” aracılığıyla izliyor. Aşağıdaki tabloda cari işlemler dengesi ve finansman kalemlerinin bu yılın ilk dokuz ayındaki seyri, geçen seneye göreceli olarak sergilenmekte.
Buna göre, yılın ilk dokuz ayında cari işlemler açığı 29.9 milyar Dolar düzeyinde. Geçen sene bu rakam 31.3 milyar Dolar idi. Ancak geçen sene bu açığı kapatmak üzere yurt dışından sermaye girişleri 33.9 milyar Dolara ulaşıyor; cari işlemler ve sermaye hareketleri dengesi beraberce toplamda net 2.678 milyon Dolarlık bir döviz fazlasına olanak sağlıyordu. Oysa 2018’in Ocak – Eylül döneminde sermaye hareketleri dengesi eksi 4.2 milyar Dolar ile açık vermiş, cari işlemler ile birlikte Türkiye’nin toplam döviz açığı 34.2 milyar Dolara yükselmiştir.
Merkez Bankası’nın istatistikleri bu açığın finansman biçiminin, öncelikle kayıt dışı sermaye girişlerini veren net hata ve noksan kalemi ile karşılandığını göstermektedir. Yılın ilk dokuz ayındaki kayıt dışı sermaye girişi 17 milyar Dolar ile rekor düzeyindedir. Ekonomiye sağlanan bu gizemli kaynağın gene de yeterli olmadığı gerçeğinden hareketle, buna bir de Merkez Bankası’nın rezervleri eklenmiş ve uluslararası rezervler 16.9 milyar Dolar azaltılarak 
toplam dış açık yamalanmıştır. [Haber görseli]

Kaynak: TC Merkez Bankası, Ödemeler Dengesi İstatistikleri 

  • Türkiye ekonomi idaresi, derinleşmekte olan krizi siyasi kaygılarla yadsımakta;
  • alınması gerekli tedbirleri uygulamaya koymak yerine,
  • kaynağı belirsiz döviz girişleri ve
  • Merkez Bankası’nın mevcut birikimlerini devreye sokarak gün kazanma çabası içinde gözükmektedir.
  • Krize karşı önlemlerin savsaklanmasının bedeli bugünden çok daha ağır olacaktır. Tarih bu tür acı derslerle doludur, unutmayalım.

AKP’nin BİTMEYEN MASALLARI ARTIK BİTMELİ

AKP’nin BİTMEYEN MASALLARI ARTIK BİTMELİ


‘Dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına gireceğiz’

IMF, DB (Dünya Bankası) ve BM (Birleşmiş Milletler) verilerine göre Türkiye, AKP’nin hükümet olduğu 2002’den 2011 yılı sonuna dek dünyanın 18. büyük ekonomisi sırasındaydı.  AKP’nin 2011 genel seçimleri öncesinde yayımladığı seçim vaatlerinde ‘Dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına gireceğiz’ deniliyordu. Ancak verilere göre Türkiye bugün sıralamada ilk 20’de bile yer alamıyor. Bu duruda G-20 ülkeleri dışında kalacak.. 2018 sonunda GSMH 700 milyar Doların da altında hesaplanınca (AKP hesap oyunları yapmazsa gene!) 22. sıradan gerilere düşeceğiz..

İşsizlik oranı

AKP’nin 2011 seçim vaatlerinde yer alan bir başka madde işsizlik oranının %5’e indirileceğiydi. Ancak 2018’in Haziran verilerine göre işsizlik oranı %10,1! TÜİK’in bütün makyajlarına karşın!

2018 dolar kuru 1.97 olacaktı!? 

Yeni plana göre Dolar 5 yılda 10 kuruş artacaktı!?

2018’de 1.3 trilyon Dolarlık GSYH ve 16 bin Dolarlık kişi başına gelir hedefi,
Doların beş yılın sonunda 1.97 lira olacağı varsayımına dayanıyordu.
(https://www.dunya.com/sektorler/teknoloji/yeni-plana-gore-dolar-5-yilda-10-kurus-artacak-haberi-214925)

Oysa 5 yıl sonra, 2013’te hedeflenenin yarısına indik.. 2018 sonunda GSMH, AKP’nin hayallerine göre 1,3 Trilyon Doar olacakken, yarısı olabilirse ne ala.. Kişi başına gelir de doğallıkla, geçiniz 16 bin Dolar’ı, yarısı bile o-la-may-cak-tır! (AKP yeni bir hesap oyunu yapmazsa!)

2013’te AKP’nin TBMM’ye sunduğu 10. Beş Yıllık Kalkınma Programı’na göre 2018 $ kuru 1.97 TL olacaktı. Eylül 2018 sonunda dolar 6 TL’nin üzerinde! 3 katı!

Bravo AKP, yaşasın Reis Erdoğan!

  • Tapınmaya devam AKP’nin rantiye müritleri..

Ama artık deniz bitti, AKP, “sadık” (!?) milyonlarca mürite eskisi gibi bol kepçe makarna – kömür…. yardımı yapamıyor.. Yapamayacak.. Sadakat karşılıksız sürebilecek mi acaba?? Siyasetbilimi bu soruya “hayır” diyor netlikle..

Enflasyon tek basamağa inecekti!?

Enflasyonu tek basamağa indirme vaadi AKP tarafından çok sık dile getirildi. AKP’li CB Erdoğan, geçen yıl ekonominin hızlı bir toparlanma temposu içinde olduğunu belirterek, “Enflasyon her ne kadar Ağustos’ta çift haneye çıktıysa da önümüzdeki aylarda inanıyorum ki yeniden tek haneye inecektir” buyurmuştu..

Enflasyon hedefleri yükseltildi

Ağustos 2018’de yıllık enflasyonun %17,90 olarak açıklanmasının ardından, geçe hafta açıklanan Yeni Ekonomik Program (YEP) kapsamında 2018 ve 2019 yıllarına ilişkin büyüme hedefleri düşürülürken, enflasyon kestirimleri yükseltildi.

Buna göre Eylül 2107’de açıklanan Orta Vadeli Program’da 2018, 2019 ve 2020 yılları için %5,5 olan büyüme hedefleri sırasıyla %3,8, %2,3 ve %3,5’e çekildi. Yine aynı yıllarda sırasıyla %7, %6 ve %5 olarak öngörülen enflasyon oranları aynı sırayla %20,8, %15,9 ve %9,8’e indirildi ve iki yıl içinde yeniden %10 psikolojik sınırının altına inme hedefi tanımlandı.

****
AKP kadroları tüm kredilerini tüketmişlerdir.
Bütün güvenilirliklerini yitirmişlerdir.
Kendilerine olan güvenlerini de..
Bir siyasal kadro bunca yanılabilir mi??
O yüzden (?!) olmalı ki, sıkı para – maliye politikalarının gözetim ve denetimini “AKP’nin vazgeçilmez stratejik müttefiki” (!?) ABD’nin McKinsey şirketine ihale etmiş olmalılar. Devletin tüm mali sırları yabancıların eline geçecek öyle mi?? Kozmik Oda gibi!?

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Amerikan şirketi McKinsey’le yapılan anlaşmayla ilgili açıklama yaptı. Albayrak, ‘Danışmanlığın hiçbir icra fonksiyonu olmayacak‘ dedi. Pes yani, bir de o mu olsaydı.. Devletin tüm harcama bilgileri, bütçe, maliye, vergi, borç.. verileri önüne konacak ki, “danışmanlık” hizmeti versin.. SAYIŞTAY ne güne duruyor? Bu bakanlığın yüzlerce – binlerce çalışanı süs mü? Üniversitelerde çok sayıda akademisyeni neden görmezden gelir, yadsır, yok sayarsınız? Yandaşlar da yetersiz galiba; umut Atlantik ötesi “stratejik düşman” da.. Pardon, Erdoğan’ın sık sık üstüne basa basa söylediği üzere “stratejik müttefik” mi demeliydik??

CHP’nin İktisat hocası Selin Sayek Böke uyardı (twitter hesabından) :

Ekonominin anahtarını, ABD’li McKinsey‘e teslim etme kararı ne demek?

1- Başkanlık sisteminin daha 3 ay içinde çöktüğünün göstergesi.
2- IMF adı geçmeden bir IMF programı yapmanın yan yolunu bulmak.
3- Devlete ait en gizli bilgilerin bir ABD’li şirkete teslim edilmesi
4- Türkiye’de “devlet yönetiminin şirketleşmesinde” bir üst noktaya geçiş.
5- Devleti yönetmek için dünya yüküyle ve “Dolar”la ABD’li bir şirkete para ödenmesi

Oysa, yerle bir ettikleri güven böyle parayla satın alınmaz! Daha önce başardık, yine yapabiliriz. Düyun-u Umumiyeyi, ekonomiyi halkın yapacak adımları atacak bir siyasetle aşabiliriz, aşmalıyız.
*****

AKP’nin bu vaadinin ardından birkaç kez yazmıştık :

10 yıl boyunca kesintisiz %19-20 hızla büyümesi gerekiyordu Türkiye’nin başkaca her şey sabit sayıldığında (iktisatta ceteris paribus varsayımı) ..
Hindistan %7 büyümeyi sürdürecek ve Türkiye Hindistan’ı yakalayıp onun yerine geçecek..
Son birkaç yıldır bırakalım %19-20 büyümeyi %5’i bulabildik mi?
Haberiniz olsun; bu kez dipten gelen kocaman bir dalga ekonomideki yıkım..
Korkarız katıp önüne götürecek her bir şeyi..
*****
Yukarıdakileri 19 Ağustos 2013’te, 5 yıl önce yazmışız..
Durum böyle iken, akademik yıl açılışında Saray’da toplanan cübbeli Rektör – Dekanlar, Erdoğan 1 kez daha bu temelsiz vaadini yaparken alkışlıyorlardı..
Yandaş basın da elbette elbette iş başındaydı..
*****
Vah Türkiye’m vah! Vah ki vah..
Ne demeli? Toplumsal illüzyon mu?
Kim yaptı, nasıl yaptı? Nasıl sürdürülebiliyor??
Sürdürülememeli bunca aldatma, sömürü, Cumhuriyet yıkıcılığı
*****

Büyük ATATÜRK 29 Ekim 1933’te, Cumhuriyetimizin 10. yılında verdiği ünlü
“10. Yıl Söylevi”nde ne demişti :

  • “Büyük Türk milleti, on beş yıldan beri giriştiğimiz işlerde başarı vadeden çok sözlerimi duydunuz. Mutluyum ki, bu sözlerimin hiçbirinde milletimin, hakkımdaki güvenini sarsacak bir isabetsizliğe uğramadım.”
    İnsan azıcık utanır değil mi bunca yanılma – kandırılma- saçmalama karşısında!

    Muhalefetin Türkiye’yi ayağa kaldırması gerek…
    Mitingler başta..
    Kağıt üstünde OHAL de yok..


    Halkın tepkisi – öfkesi akıllı yönetilmeli başta CHP tarafından
    ..

    Yerel seçimler yaklaşıyor ve AKP en zayıf döneminde belki de!

Sevgi ve saygı ile. 29 Eylül 2018, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BS
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

 

İstatistiklerle Kadın 2012 Araştırması


Dostlar
,

Kadın-erkek eşitliği bağlamında TÜİK‘in verilerini aşağıda sunalım.

Ancak TÜİK güven vermiyor..

2012 sonunda nüfusu 75 milyon 724 bin olarak vermişti.

Bu çalışmada ise 75 627 384..

Bu çelişkiler, tutarsızlıklar kabul edilemez..

Kaldı ki, Türkiye nüfusu 80 milyonu aşkındır ve “her ne hikmetse” (!?) TÜİK % 10 dolayında eksik nüfus bildirmekte..

TÜİK‘in bu bağlamda sıkı bir eleştirisine aşağıdaki yazımızda yer vermiştik.

TÜİK’in Tehlikeli Hataları.. Başbakan da Yanıltılıyor..

Unutulmasın; kadın-erkek eşitliği ancak laik-demokratik bir sosyal hukuk devletinde gerçekleştirilebilir.

Herhangi bir şeriata dayalı rejimlerde asla.. Örnekler ortada.. ;

S. Arabistan, Afganistan, Irak’lı kadınların ABD askerieri ile yatmasını önerecek denli zıvanadan çıkan Vahabi bir müftü… ve daha niceleri..

Kadın arkadaşlarımızın ATATÜRK DEVRİMLERİ‘ne herkesten ama herkesten
daha çok sahip çıkması gerekiyor..

Sevgi ve saygı ile.
10.3.13, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

==============================================

İstatistiklerle Türk kadını

TÜİK, İstatistiklerle Kadın 2012 Araştırması’nın sonuçlarını açıkladı.
İstatistiklerle Kadın 2012 Araştırması“na göre, işsizlik oranı, kadınlarda % 10,8 düzeyinde. 15-24 yaş dilimindeki kadınlarda işsizlik oranı % 19,9’a çıkıyor.
Kadın nüfus, Türkiye nüfusunun % 49,8’ini oluşturuyor.
Türkiye’nin 75 627 384 olan nüfusunda kadınların sayısı 37 671 000.

Kadın nüfusun % 24,4’nü 0-14, % 16,3’ünü 15-24, % 31’ini 25-44, % 19,8’ini 45-64,
% 8,5’ini 65 ve daha yukarı yaş dilimi oluşturuyor.

Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi 2012 sonuçlarına göre,
Türkiye’de 30,1 olan ortanca yaş, kadınlar için 30,6, erkekler için 29,5.

Kadın nüfusun doğuşta beklenen yaşam süresi (E0) erkek nüfustan daha yüksek düzeyde.

Doğuşta beklenen yaşam süresinin 2013 yılında kadınlar için 79,2, erkekler için 74,7 yıl olacağı kestiriliyor. Düzenli olarak artan doğuşta beklenen yaşam süresinin
2023’te kadınlar için 80,2, erkekler için ise 75,8 yıla çıkması öngörülüyor.

Kadınlar daha küçük yaşta evleniyor

İlk evliliğini 2011 yılında yapmış kadınların ortanca ilk evlenme yaşı 23,3 iken,
bu yaş erkeklerde 26,6’ya çıkıyor.

Boşanma verilerine bakıldığında 2011 yılında 120 bin 117 çiftin boşandığı görülüyor. Boşanma nedenlerine bakıldığında, eşlerin sorumsuz ve ilgisiz davranması
% 26,6’lık oranla ilk sırada geliyor. Bu nedeni sırasıyla % 23,4’le öbür nedenler,
% 20,8’le şiddet ve %16,8’le aldatma izliyor.

Evli çiftlerin ilk evlilikleri göz önüne alındığında, çiftlerin % 93,7’sinin hem resmi
hem de dinsel nikahla, % 3’ünün ise yalnızca dinsel nikahla evlendiği görülüyor.
Akraba evliliği yapanların oranı % 23,3, görücü usulüyle,
kendi görüşü sorulmadan aile kararıyla evlenenlerin oranı ise % 9,4.

Eğitim düzeyine göre okullaşma oranlarında kadın ve erkekler arasında önemli fark gözlenmiyor. Okuryazarlık oranı kadınlarda % 92,2 iken, erkeklerde % 98,3‘ü buluyor. 2011-12 öğretim yılında ilköğretimde okullaşma oranı kadınlarda % 98,6, erkeklerde
% 98,8, ortaöğretimde okullaşma oranı kadınlarda % 66,1, erkeklerde % 68,5, yükseköğrenimde okullaşma oranı kadınlarda % 35,4, erkeklerde % 35,6.

Kadınlar tütün ve tütün ürünlerini bırakmayı erkeklerden daha çok deniyor.

Tütün ve tütün ürünü kullananlar içinde bunları bırakmayı deneyen kadınların oranı
% 44,9’a çıkarken, erkeklerde bu oran % 41,8’de kalıyor.

Memnuniyet oranı % 70

Araştırmaya göre, çalışan kadınların yaklaşık üçte biri ücretsiz aile işçisi.

İşgücüne katılım oranı, 2012’de kadınlarda % 29,5 iken, erkeklerde % 71.
İstihdam edilen kadın nüfus oranı % 26,3’te kalırken, erkek nüfus oranı % 65’e çıkıyor.

Ücretli veya gündelikçi olarak çalışan kadınların oranı %54,3 iken, kendi hesabına çalışan kadınların oranı % 10,8. Ücretli veya gündelikli olarak çalışan erkeklerin oranı %66,5, kendi hesabına çalışan erkeklerin oranı ise % 22,3 ile kadınları geride bırakıyor.

İşsizlik oranı, kadınlarda %10,8, erkeklerde ise % 8,5. 15-24 yaş dilimindeki
genç nüfusta işsizlik oranı ise kadınlar için % 19,9’a, erkeklerde ise % 16,3’e yükseliyor.

Çalışan kadınların % 70,1’i, erkeklerin ise yüzde 71,2’si çalıştığı işten hoşnut (memnun) olduğunu belirtiyor.

0-5 yaş diliminde çocukların yaşadığı hanelerde çocuk bakımını % 89,6 oranında anneler, %1,5’ini babalar üstleniyor. Çocukların % 2,4’ünün bakımı kreşlerde  sağlanıyor.

Kadınlar siyasette geride

Kadınlar siyasal alana erkeklere göre çok daha az katılım sağlıyor.

TBMM’ndeki kadın milletvekili oranı 1935’te % 4,5 iken, 2012’de % 14,4’e yükseldi. Kadın bakan sayısı ise 1. (AA, 8 Mart 2013)