Etiket arşivi: imece

ERDOĞAN SAĞLIKLI DEĞİL!

Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Genel Başkanı

(AS: Bizim katkımız yazının altındadır..)

Güncelleme : 22.11.22.. 2 yazı birlikte okunmalıdır.. http://ahmetsaltik.net/2022/11/22/erdogan-saglikli-degil-2/

Sisi’nin de elini, iki eliyle sıktı. Tüm dediklerini yalamış, yutmuş oldu!
Madem barışacaktın, İhvan Lideri için iki devletin ilişkisini neden bozdun? Senin, İhvan terör örgütüne sempatin yüzünden hem Suriye hem Mısır ile tüm devletlerarası ilişkimizi perişan ettiniz. Bu mu sağlıklı devlet adamlığı?
**
Erdoğan’ın konuşmalarını, davranışlarını, üslubunu dikkatle takip ediyorum. Sağlıklı bir insanın, özellikle Türkiye gibi büyük bir devletin ve 84 milyon insanın kaderini elinde tutan birinin davranışları, konuşmaları böyle olmamalı! Bunlar sağlıklı bir insanın yapacağı işler değildir…
Erdoğan’ın “Epilepsi-Sara” hastası olduğu defalarca iddia edildi. Erdoğan bu iddiayı ortaya sürenleri mahkemeye verdi, fakat kendisinin uzmanlar tarafından kontrol edilmesine yanaşmadığı için davaları kaybetti.

Ayrıca iki kez “Kolon Kanseri” operasyonu geçirdi.

Demokrasi ile yönetilen ülkelerde, Devlet Başkanlarının-Başbakanların sağlık durumları ülkenin güvenilir uzman doktorları tarafından senede bir kez kontrol edilir ve kamuoyuna duyurulur.
Bizde de, Erdoğan’a kadar görev yapan Cumhurbaşkanı-Başbakanların en ufak hastalıkları için yetkililer açıklama yaparlar ve kamuoyuna gerçekleri duyururlardı. Bu davranış, Türk Milletine saygının gereğidir.
**
Erdoğan’ın geçmişini, ailesini, servet durumunu bilen ve 2002 yılından beri dikkatle takip eden biri olarak biliyorum ki, Erdoğan bu süre içinde bilinen 7 defa epilepsi krizi ve iki kez ameliyat geçirdi. Epilepsi hastalığı, en basit anlatımıyla beyin hücrelerinde çok küçük bir grup hücrenin “anarşi” yaratarak, milyarlarca beyin hücresi üzerinde egemenlik kurmasıdır. Sara nöbetlerini önlediği söylenen bazı ilaçlar vardır, ancak bu hastalığın kesin tedavisi yoktur. Doktorlar, Epilepsi (Sara) hastalarının Askerlik-Polislik-Berberlik-Şoförlük-İnşaat İşçiliği gibi işleri yapmalarına izin vermezler… Peki, berberlik-şoförlük yapamayacak olan biri sizce Başbakanlık-Cumhurbaşkanlığı yapabilir mi? Buna izin verilmeli mi?
**
Niyetim kimsenin hastalığını ortaya dökmek değil. Ama hasta olduğu hakkında çok ciddi iddialar bulunan birinin de, sorumlu bir yönetici olarak bu iddialara net raporlarla yanıt vermesi gerekir.
Dr. Hakkı Açıkalın, yaptığı yazılı açıklamada bu iddiayı tekrarladı! Erdoğan’ın uzun yılardır bu hastalığa sahip olduğunu ifade eden Açıkalın, Erdoğan’ın kriz geçirip makam otosunda kilitli kalması ve arabadan balyoz marifetiyle çıkarıldıktan sonra, Ankara Güven Hastanesinde onu muayene eden Nörolog Sümer Güllap’ın (42), neden öldüğünün de çok iyi araştırılması gerektiğini söyledi… Dr. Hakkı Açıkalın hastalığın bulgularının, Erdoğan’da da olduğunu belirterek şunları söyledi :
**
“Bu hastalar itaate yatkındırlar, fakat bunu altında müthiş bir “zulme uğramışlık-mağduriyet duygusu” vardır. Bu hastalar bazen saldırgan davranışlarda bulunabilirler. Genellikle “benmerkezci”, “aşırı tepki verip çabuk sinirlenen”, “ısrarla isteyen”, “düşünceleri sabit” kişilerdir!

– Erdoğan, Seçim Kurulu Başkanı Yargıca küfür edip, cezaevine girdi mi?
– Erdoğan, tercihli oyda kendisini geçen Mustafa Baş’ı 50 kişilik ekiple bastı mı?
– Erdoğan, Mersin’de bir çiftçiye “Al ulan ananı defol git” dedi mi?
– Erdoğan, Soma’da bir işçiyi markete kadar kovalayıp “Kaçma ulan İsrail dölü” deyip dövdü mü?
– Erdoğan, vatandaşı tekmeleyen danışmanını terfi ettirdi mi?
– Erdoğan iki tane Bakanını tekme tokat dövdü mü?
– Erdoğan, Hükümet Sözcüsü Bakanı, küfürle Bakanlar Kurulundan kovdu mu?
– Erdoğan küfür eder mi? Aşağılık-Şerefsiz- Yüzüne tükürsen yağmur yağıyor gibi kelimeleri kullanır mı?

Eğer Erdoğan bunları yaptı ise, benim de kendisinin Uzman Doktorlar Heyeti tarafından kontrol edilmesini istemek kadar doğal bir talebim olamaz, değil mi? Üçüncü kez CB Adayı olup seçilmek isteyen Erdoğan, Üniversite diplomasından önce “Şoför olabilir” raporu alması gerekmez mi?
Ben bir işveren olarak Erdoğan’ı gibi hasta birini şoför olarak istihdam edemiyorsam, koskoca ülkeyi ona nasıl teslim ederim!

Var mı içinizde bana yol gösterecek biri?

“Temel, siyasete girmeye karar vermiş ve Dursun’a; “Ben Başbakan olacağum” demiş! Şaşıran Dursun, “Deli misin” diye sorunca, Temel sormuş “Şart midur?”

Süleyman Soylu’nun TBMM Plan-Bütçe Komisyonundaki halini görünce, galiba yakında o da şart olacak… Vay başımıza gelene!

Sağlık ve başarı dileklerimle, 21 Kasım 2022
=================================================
Dostlar,

Bu sitede 7 yıl önce yazdık… 31 Ekim 2015’te.. Erişkesi (linki) aşağıda..

http://ahmetsaltik.net/2015/10/31/isvicreli-dr-hakki-acikalin-erdogan-epilepsi-hastasidir/

Ayrıca geçtiğimiz yıl, oturduğu yerde halka bayram iletisini geçerken (camdan mı ?) “uyuklamasını”, konuşmasının anlaşılmazlaşmasını, kesintiye uğramasını… tüm Türkiye ve dünya gördü. TELE1‘de katıldığmız programda bu, durumun “tıbben normal olmadığını” ve mutlaka bir tıbbi kurul raporu ile Erdoğan’ın sağlık durumunun oraya konması gerektiğini belirttik. Uzaktan tanı koymanın doğru, uygun, etik olmadığını vurguladıktan sonra, tablonun “temporal epilepsi” olabileceğini belirttik.

Sn. Serdaroğlu’nun da saptadığı gibi, yıllık hatta 6 aylık tıbbi kurul sağlık raporunun bu tür tepe yöneticiler için yerleşik bir uygulama (zorunlu rutin) olduğunu açıkladık. Muhalefeti, basını, TTB (Türk Tabipleri Birliği) ve TBB’ni (Türkiye Barolar Birliği) …. kamuoyunu göreve çağırdık.

AKP = RTE‘yi sağlık kurulu rapru almaya ve kamuoyuna açıklamaya davet ettik..

Aradan 7+ yıl geçti.. Hiçbir olumlu gelişme yok! Ama TELE1‘e, o akşam bizim açıklamalarımız nedeniyle RTÜK tarafından yüklü para cezası verildi. (İmece ile karşılamaya çalıştık…)

Devleti yöneten bu gibi kişilerin sağlık durumları kişisel veri olmayıp (6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu), kamuoyunun bilgilenme hakkı ve devletin sağkalımı (bekası) için zorunlu resmi belgelerdir. “Diploma” konusunda olduğu gibi bu bağlamda da AKP = RTE açık – saydam, kamuoyuna saygılı bir tutum izlememektedir.

Dolayısıyla kuşkular yoğunlaşmakta, fısıltı gazetesi işlemektedir :

  • Neyden gocunuyorsun? Saklayacak neyin var? Ateş olmayan yerden duman çıkmaz…

AKP = RTE, ülkemizde demokrasiyi askıya alarak yüz yıl geriye savrulmamızın sorumlularıdır!

3 Kasım 2002’den beri ülkeyi tek başına ve giderek artan baskı – sultan yetkisi ile yöneten ve 69. yaşındaki AKP = RTE‘nin sağlık durumunun bu görevi sürdürmesine elverir olup olmadığını öğrenmek Türkiye olarak demokratik – meşru hakkımız; kendisi ve AKP’si için ise yasal, ahlaki, etik, vicdani bir yükümlülük hatta zorunluluktur. Kamuoyu, başta muhalefet partileri bu olguyu izlemelidir. AKP = RTE hiç kimseyi, hiçbir şeyi kendince “takmama” davranışını inat ve ısrarla sürdürmektedir. Bu durum demokrasilerde kabul edilemez ve sürdürülemez.

Herkes haddini – hududunu bilmeli ve halka mutlak saygıyı, demokrasiyi içselleştirmelidir.

Sevgi ve saygı ile. 21 Kasım 2022, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
​Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, ​Mülkiye’li​
www.ahmetsaltik.net        profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik      twitter : @profsaltik

 

 

 

YENİDEN GELİŞME YOLUNA GİRİLMESİ İÇİN

YENİDEN GELİŞME YOLUNA GİRİLMESİ İÇİN

Prof. Dr. Yakup KEPENEK
Cumhuriyet
, 25.01.2020

Türkiye’nin, siyaseti ve ekonomisiyle bir çıkmaz sokağa sokulduğu çok açıktır.

Ülke, en tepesinden dayatılan tek kişiye indirgenmiş, hukuk tanımayan; hak ve özgürlükleri olabildiğince sınırlayan; düşünce düzlemini iyice daraltan; kurumlarını tümüyle işlemez kılan; üniversiteyi tutsak alan; sendikaları susturan; basın-yayın dünyasının çok büyük bir bölümünü kendi çevresinde fır dönen topaca çeviren ve sonuçta toplumsal yapıyı dar ve kısır çekişmelerin çuvalına dolduran bir özellik kazanmış bulunuyor. Ekonomi, gerçek dışı istatistiklerle oyalanıyor;

  • yayılmacı dış politikanın büyük başarısızlığı daha çok göçmen ve şehit  olarak ülkeye geliyor. 

Çoraklığın boğucu ağırlığı 

Üretimsizliğin boğuculuğu yalnız düşünce ortamında ya da ekonomide değil, sanatın tüm dallarında da yaşanıyor. Bir siyasal partinin yıllardır hapis tutulan bir partinin eş genel başkanının tiyatro oyununa dönüştürülen Devran adlı çalışması, sanatın aydınlığından korkan ülke yönetimini çileden çıkarıyor.

Yıllardır bilimsellikten uzaklaşmakta olan eğitimde, çocuk ve genç beyinler, bugünlerde yaşanan dönem tatilinden de yararlanılarak, okul dışında da tarikat ve cemaat bağnazlığının tutsağı yapılıyor.

  • Tek kişi yönetimi, tüm varlığıyla tarikat ve cemaatlere sığınıyor; kendisinin de, ülkenin de kurtuluşunu onlarda arıyor.

Ülke yönetiminin ikiyüzlülüğünün her gün yeni örnekleri sergileniyor. Tokyo Olimpiyatları’na katılma başarısı gösteren kadın milli voleybol takımına sahip çıkıyor gibi yapıyor; ancak o takımın fidanlığı olacak olan kız çocuklarının başlarını kapatmaları için, hiç çekinmeden her yola başvuruyor. İktidarın görevlisi gibi davranan Diyanet İşleri Başkanlığı bir yandan faiz fetvası veriyor; öte yandan da kendisi bütçeden altı bakanlıktan daha çok pay alırken, rızkı Allah verir diye işsizlere öğüt dağıtmaya yelteniyor. Tüm belediye başkanları toplantısında hesapsız, kitapsız işler yapmayın denilirken, ülke tarihinin gördüğü en hesapsız işlerden birini, Kanal İstanbul’u yaşama geçirmek için her yola başvuruluyor.

Gerçekleşmesi gereken büyük buluşma

  • Toplum bu çıkmazdan kurtulmanın yolunu bulmak zorundadır.

Günümüzde yerel yönetimler böyle bir açılımın uygulama alanı olabilir; daha doğrusu olmalıdır. Bu konuda başvurulabilecek ana kaynak Köy Enstitüleri deneyimidir. Nitekim İstanbul’da İmamoğlu’nun Kent Enstitüsü; İzmir’de Soyer’in Tarım Üniversitesi projeleri bu gerçekten yola çıkıyordu. Bu iki belediye, sözü edilen projeleri uygulamaya çalışıyor. Ancak, çok daha fazlasının hiç zaman yitirilmeden yapılması gerekiyor.

Bu bağlamda, 11 Ocak Cumartesi günü Konak Belediyesi’nin katkılarıyla, Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği, Köy Enstitüleri ve Yerel Yönetimler konulu, açılışını Konak Belediye Başkanı Abdül Batur ve Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği Başkanı Prof. Dr. Kemal Kocabaş’ın yaptığı  bir Çalıştay düzenledi.

Köy Enstitülerinde birlikte çalışma sürecine imece denir. Çalıştayda her birine on dolayında bilim insanı ve uzmanın katılımıyla toplam sekiz imece oluşturuldu. Bir tam gün süren çalışmaların konu başlıkları şunlardı:

1. Eğitim hakkı;
2. Okulöncesinden Yüksek Öğrenime Öğrencilerin kişilik-akademik gelişmelerine destek eğitimi;
3. Yerel yönetimlerde kültür ve sanat eğitimi;
4. Yetişkin eğitimi;
5. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği;
6. Yerel yönetimlerde tarım, ekoloji, gıda güvenliği; doğa ve çevre eğitimi;
7. Kooperatifçilik ve bütün bunların birleşimi olarak
8. Köy Enstitülerinin güncel karşılığının oluşturulması.

Tüm bu konular,

  • Köy Enstitüleri eğitim anlayışının günümüzün koşullarında nasıl yaşama geçirileceği ekseninde ele alındı.

Bu çerçevede, özellikle, yaratıcı yeteneklerin geliştirilmesi; bilimsel bilginin yol göstericiliğinde yaparak ve yaşayarak öğrenme; hak ve özgürlüklerin barış ile bütünleşerek toplumsal aklı kucaklaması; iletişim ve bilişim teknolojilerindeki en son gelişmelerin özümsenmesi ve içselleştirilmesi; bilginin üretimde kullanılması ve üretimin değerlendirilmesi süreçleri üzerine görüş ve öneriler geliştirildi.

Çalıştay çalışmalarının ayrıntıları iletişim@ykked.org.tr adresinde bulunabilir.