Etiket arşivi: illüzyonist

Toplumsal illüzyon ve diktatörler

Üstün Dökmen

Üstün Dökmen
Psikoloji Profesörü
Son Yazısı / Tüm Yazıları
26 Şubat 2023, Cumhuriyet Pazar eki

Bu yazıda “toplumsal illüzyon” kavramını yaygın kullanımdan farklı şekilde tanımlayıp diktatörlerin “muhteşem” olarak algılanmasında bu illüzyonun etkisini belirtmek istiyorum.

Bazı kaynaklarda, Asch’in çizgi deneyinde olduğu gibi kişilerin yanlış olan çoğunluğun görüşüne bile bile katılmasına “toplumsal illüzyon” deniyor. Bence bu tür gerçekçi olmayan yargılar “toplumsal illüzyon” olarak değil, “toplum baskısından çekinme” olarak tanımlanmalıdır. Toplumsal baskıya maruz kalan kişiler, gruptan dışlanmamak için, aksini düşünseler de çoğunluğun fikrine katılırlar. Toplumsal illüzyonda ise kişi gerçeği çarpıtarak yorumlar, yani bir algı sorunu yaşar.

BİREYSEL İLLÜZYONLAR

Gösteri yapan bir sihirbaz bireysel illüzyon yaratır. En bilindik sihirbazlık gösterisi şapkadan tavşan çıkarmaktır. İzleyiciler şapkadan tavşan çıkarıldığını gözleriyle görürler ama tavşan şapkadan çıkmamaktadır. İllüzyonistler, sanıldığı gibi yalnızca el çabukluğuyla hünerlerini sergilemezler; en son teknolojik yenilikleri izlerler. Bir zamanlar Avrupalı sömürgeciler, Afrikalı kabile liderlerini insanlarının önünde küçük düşürmek için sihirbazlık yaparlardı. Örneğin sahneye gelen bir çocuk hafif madeni bir kutuyu kaldırırdı. Aynı şeyi kabile liderinin yapmasını isterlerdi ancak o kutuya elini sürmeden önce seyircilere fark ettirilmeden kutu mıknatısla zemine sabitlenirdi ve lider kutuyu kaldıramazdı. Sonra tepelerde Hz. İsa görüldü. Bu bir hologramdı. Hologramı gerçek zanneden temiz kalpli insanlar, “İşte mucize!” diyerek ağladılar.

DOĞAL İLLÜZYONLAR

Yüzyıllar boyunca insanlar sabahları Güneş’in doğduğunu, akşamları battığını gördüler, gece boyunca Güneş’in Dünya’nın altından dolaşarak sabah yeniden doğuya geldiğini düşündüler. Bundan emindiler. Galileo bunun yalnızca doğal bir illüzyon olduğunu söyledi. Gök kuşağı da bir doğal illüzyondur, gökte bir çember oluşmaz.

TOPLUMSAL İLLÜZYONLAR

“Kahinler (Önbiliciler) Papa’nın öleceğini bildiler, Marmara depremini bildiler!”

Bildiler ama nasıl bildiler? Olayın illüzyon yanı şöyledir:

Genellikle aralık ayında kâhinler yeni başlayacak yıla ilişkin felaket haberleri verirler, papanın, ünlü bir sanatçının öleceğini, büyük doğal afetler olacağını söylerler. Bu haberler basında çıkar. Verdikleri kötü haberlerin bir kısmı zaten gerçekleşme olasılığı yüksek haberlerdir, dünyada doğal afetsiz yıl geçmez. Ancak kâhinler bazen (kimi kez) heyecanlanıp kişi adı vererek felaket (yıkım) tellallığı yaparlar. Geçmişte her yıl bir papanın adını vererek “Önümüzdeki yıl ölecek” dediler. Ben not ettim. O papa yıllarca ölmedi. Buna karşın hiç kimse yıl bittiğinde “Hani papa ölecekti? Yalan söylediniz!” diye hesap sormadı, kehanet (önbili) unutuldu. Sonunda papa öldü. Bunun üzerine birçok kâhin elindeki gazete küpürüyle (kesisiyle), “Ben geçtiğimiz Aralık’ta bunu bilmiştim” diye ortaya çıktı. Bu kişilerin saygınlıkları ve kazançları arttı. İşte bu bir toplumsal illüzyondu. Bireysel illüzyonda sihirbazın marifetini izleriz, toplumsal illüzyon ise izleyenlerin düşünme becerilerindeki eksiklikten kaynaklanır.

Özal döneminde bir toplumsal illüzyonu milletçe yaşadık. Irak Savaşı’nda toplum Saddam’a kin duysun diye uzmanlar, “Saddam zehirli gaz atacak, pencerelerinizi naylonla kapatın” dediler. Ülkemizde naylon ve koli bandı satışı arttı, ben de kapattım. Gaz filan gelmedi, yalnızca koli bantlarının adı “Saddam bandı” oldu. O günlerde hızlarını alamayan uzmanlar, “Gaz kapıdan da girebilir, dış kapınızın altına ıslak havlu koyun” dediler. Biz apartmanca koyduk. Ancak komşulara oranla biraz daha ferasetli olduğum için Özal’ın uzmanlarını arayıp “Kapının altında bir milim, üst tarafında yarım milim açıklık var, üst tarafa da havlu koyayım mı?” diye sordum. Onlar ise, “Gerek yok, gaz çöker, alt tarafa koymanız yeterlidir” dediler, rahatladım. Tek katlı bir villada yaşıyor olsanız dış kapınızın altına havlu koymanız yeterli olabilir. Ancak yirmi katlı binalarda da alta havlu koydular, bu gazın yirminci kata ulaşana kadar önceki katlarda kapıların hem altına hem üstüne ulaşacağını kimse düşünmedi. Ben bu olayı yıllar sonra bir konferansta anlattığımda bir bey, “Hocam bunu söyleyen uzmanlardan birisi de bendim, o kadarını düşünemedik.” dedi. Bunun meali (anlamı), “Biz yalan söyledik” demekti.

Toplumsal illüzyona, yani göz göre göre aldanmaya çok örnek var. İnsanlar yüzyıllar boyunca -ve halen- matematik benzeri konularda erkeklerin kadınlardan üstün olduklarını düşündüler. Oysa binlerce araştırma, eşit beslenme, eşit eğitim verilmesi halinde, cinsiyetler ve ırklar arasında zihinsel açıdan anlamlı bir farklılık bulunmadığını gösterdi. (Bir zamanlar “Kompüter Kadınlar” vardı.) Kralların, padişahların, diktatörlerin olduklarından daha muhteşem (görkemli) algılanmaları da birer toplumsal illüzyondur, ışık körlüğüdür. Beş yüzyıl önce Avrupa’da bir ressam öğrencisine, “Kralın ayak parmağı ile çobanın ayak parmağını aynı çizemezsin” demişti. Osmanlı’da ise halk padişahın altı evliya gücünde olduğuna inanırdı, bu güçteki bir padişahın 33 yıl tahta kalıp da nasıl 1.5 milyon kilometre toprak yitirdiğini ise düşünmezdi. Hitler intihar etmeseydi de ülkesinde bir seçim yapılsaydı bence, herkesin değilse bile büyük bir kitlenin oyunu alırdı. Çünkü insanlar onun yaptıklarını değil hayallerindeki Hitler’i algılıyorlardı, bir de “Ama dağlara yol yaptı” diyorlardı. Bu durum toplumsal illüzyonun özetidir.

“Size bin yıl barış vadediyorum” diyen Hitler’e inanan çoktu; dünyada, “Arabayı, ambulansı, röntgeni, operayı ülkemize ilk biz getirdik” diyen siyasetçiler de vardır, onlara inananlar da.

  • Kendinizi şapkadan tavşan çıkacağına hazırlarsanız, çıktığını görürsünüz.

Not   :
Bu yazıyı bitirdiğimde Kahramanmaraş’ta büyük bir deprem oldu. Kâhinleri, astrologları ciddiye alan toplum, yıllardır bu bölgede büyük bir deprem beklediğini söyleyen Prof. Dr. Naci Görür’ü ciddiye almadı; kendi ifadesiyle (anlatımıyla), yerel yöneticiler ve ülkeyi yönetenler ona kulak vermediler.

Ekonomideki İllüzyonlar

KENDİME YAZILAR…

Ekonomideki İllüzyonlar

İllüzyon ya da yanılsama, gerçek bir nesnenin duyular üzerindeki izlenimlerinin yanlış değerlendirilmesidir. Algılama sırasında oluşan yanılsamalar bazen kendiliğinden ortaya çıkar. Çölde, güneşin kumdaki yansımalarını su birikintisi sanmaya yol açan serap gibi algılamalar kendiliğinden oluşan yanılsamaya örnektir. Bazen de birisinin yarattığı illüzyonlar algılamamızı etkileyebilir. İç tarafı siyah kadifeyle kaplı bir kutunun içinde kaybedilen eşya tipik bir illüzyon gösterisidir. Kutunun içinde aynı renk kadifeyle kaplı cebi ya da bölmeyi renk aynılığından dolayı kimse fark etmez. Bu gibi yanılsamaya yol açan oyunları yapanlara illüzyonist deniyor.

Özellikle parasının iç değer kaybının (enflasyon) ve dış değer kaybının yüksek olduğu ekonomilerde karşılaşılan birçok olay, ortaya çıkardığı farklı görünümler nedeniyle yanılsamalara yol açar. İnsanların gayrimenkulleri ikinci elden satışa çıkardıkları zaman karşılaştıkları yanılsamalar buna örnek oluşturur. Diyelim ki bir kişi 2010 yılı 7 Temmuz günü 1 milyon liraya satın aldığı bir konutu 2020 yılının 7 Temmuz günü 2,5 milyon liraya satmış olsun. İlk bakışta bu işlemden 1,5 milyon lira kazanmış görünür. Bu, tipik bir yanılsamadır. 7 Temmuz 2010’da USD/TL kuru 1,55 idi. Yani o tarihte 1 milyon lira ile dolar satın almış olsaydı 645 bin doları olacaktı. Bugün USD/TL kuru 6,86 olduğuna göre 645 bin doların karşılığı 4,4 milyon lira ediyor. Bu durumda bu kişi döviz almak yerine gayrimenkul alarak 1,9 milyon lira kaybetmiş olmaktadır ( söz konusu tarihlere ait satış kurları için kaynak: TCMB.) Bu on yılda 1,9 milyon liradan az kira geliri elde etmişse (ki o kadar kira geliri elde etmesine olanak yok) yine de zararda olacaktır.

Ekonomi biliminde illüzyon sözcüğü ilk kez İtalyan iktisatçı Amilcare Puviani tarafından 1897 tarihli “Teoria della illusione nelle entrate publiche” ve 1903 tarihli “Teoria della illusione finenziaria” adlı kitaplarda mali illüzyon biçiminde kullanılmıştır. Puviani’ye göre eğer kamu gelirleri ve özellikle vergilerin miktarı halk tarafından tam olarak bilinmezse, halk, kamu kesiminin olduğundan düşük maliyetle çalıştığını zanneder ve kamu harcamalarının artırılmasına itiraz etmez. O nedenle de hükümetler topladıkları vergiyi daha düşük göstermek için bir bölümünü gizlemeye yönelebilirler.

Türkiye’de mali illüzyon, vergi gelirlerinin düşük gösterilmesinden çok kamu harcamalarının düşük gösterilmesine yönelik bir yaklaşım olarak çıkıyor karşımıza. 1980’lerde kamu harcamalarının hızla artması sonucu bazı kalemlerin bütçe dışı fonlara devredilmesi yoluyla harcama artışlarının kamuoyunun dikkatinden uzaklaştırılması yoluna gidilmişti. Bugün de benzeri uygulamalar Varlık Fonu ve kamu bankaları eliyle yürütülüyor. Böylece kamu kesiminin gerçek harcama miktarı saklanmış oluyor.

Merkez Bankası da ilginç illüzyonlara başvuruyor. Enflasyon hedeflemesi yöntemi uygulayan Merkez Bankası, hiçbir zaman tutturamamış olsa da her yıl %5’lik enflasyon hedefi koymaya devam ediyor. Aslında uyguladığı para politikasıyla enflasyonu etkileyebilecekmiş gibi bir illüzyon yaratıyor ve bunun anlaşılmaması için faizi indirmeye devam ediyor. Merkez Bankası, önceleri kuru denetleyebilmek için rezervlerden döviz satışı yaparak bir başka illüzyon daha yaratırdı, son dönemlerde bu görevi kamu bankalarına devretti.

Şimdilik ekonomideki illüzyonlar ikna edici görünüyor. Bakalım insanlar kutunun içindeki bölmeyi ne zaman fark edecek? (9 Temmuz 2020)

Dr. Mahfi EĞİLMEZ