Etiket arşivi: İçişlerimize karışmadan

Türkiye Barolar Birliği’nin Avrupa Konseyi’ne Başvurusu Üzerine

Dostlar,

TBB (Türkiye Barolar Birliği), Avrupa Konseyi‘ne başvuruda bulunarak
Türkiye’de halka uygulanan ölçüsüz polis şiddetinin kınanmasını ve
uluslararası hukuka uygun yasal girişimlerde bulunmasını İVEDİ kaydıyla istedi 17.6.2013). Bu girişim AİHS’nin (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi) 52. maddesine dayandırılmakta ve 3, 5, 10 ve 11. maddelerin çiğnemi (ihlali) sorgulanmakta.

Şöyle girilmekte :

tbb_logosu

“Ekselansları Sayın Jagland, 

  • Sizi Türkiye’de son dönemdeki bazı gelişmeler hakkında bilgilendirmek istiyorum;
  • 1. Topçu Kışlası inşası için 27 Mayıs 2013 gecesi İstanbul Taksim Meydanı’nda bulunan Gezi Parkı’nın bir duvarının yıkılmaya başlanması ve bazı ağaçların taşınması üzerine yaklaşık 50 kişi Gezi Parkı’na giderek tamamen barışçıl ve kimseye zarar vermeyecek şekilde gösteriler ile parkın yıkımına engel olmak istemişlerdir…”

Şöyle bağlanmakta :

UCHR

  • “…Buna göre, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 52 nci maddesi uyarınca, “Her Yüksek Sözleşmeci Taraf, Avrupa Konseyi Genel Sekreteri’nin istemesi üzerine, bu Sözleşme’nin bütün hükümlerinin fiilen uygulanmasının kendi iç hukukunca nasıl sağlandığı konusunda açıklamalarda bulunur.” Taksim Gezi Parkı protestoları kapsamında Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 3 üncü, 5 inci, 10 uncu ve 11 inci maddelerinin fiilen nasıl uygulandığı konusunda, Yüksek Sözleşmeci Taraf Türkiye Cumhuriyeti’nden açıklama talep etmenizi ve buna göre gereğinin yapılmasını saygılarımızla dileriz…”

Bu başvuru metni (Türkçe ve İngilizce) pdf dosyası olarak tümüyle aşağıda..

Avrupa_Konseyi’ne_Basvuru_17.6.2013

Avrupa_Konseyi’ne_Basvuru_Ingilizce_17.6.2013

Sn. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu başkanlığındaki Barolar Birliği’ne teşekkür borçluyuz.

İnsan hakları şampiyonu Avrupalı dostlarımızın içtenlikli tutumlarını bekliyoruz.

Umarız düşkırıklığına uğramayız.

2 çift sözümüz de içişlerimize karışma ile ilgili :

  • İNSAN HAKLARI EVRENSELDİR!

İNSAN HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 10 Aralık 1948‘de yayımlanmıştır.

UDHR_IHEB

Avrupa Konseyi, Türkiye’nin de kurucusu olduğu bir uluslararası kurumdur.

Ülke içinde 3 haftadır en vahşi biçimde kolluk şiddeti milyonlarca insana uygulanacak;

Bilinen 4 +1 genç insan insan yitiğimiz olacak!

10’u aşkın insan kör olacak!

10’u aşkın insan kalıcı olarak engelli olacak!

Onlarca ağır yaralı hala sağaltımda olacak!

  • Plasitk mermiler ve gaz bombaları hedef gözetilerek
    insanların yüzüne – gözüne sıkılacak..

TOMA‘lar suya kimyasal madde karıştırarak yüksek basınçla doğrudan halka sıkacak; apaçık insanlık suçu işleyecek

  • Çivili sopalarla polisin içine sızan birileri, hallkı acımasızca dövecek!

Evlere baskın yapılarak insanlar gözdağı için toplanacak!
Çok sayıda insan “kayıp” olacak, günlerdir hiçbir haber alamayacaksınız!

Sosyal medya iletişimi baskılanacak!

Hastanelere, otellere, revirlere bile gaz sıkılacak;
gaz kullanımı AİHM kararlarıyla suç sayılmışken, Türkiye mahkum edilmişken..

Devletin yapması gereken yerinde acil sağlık hizmetini, meslek örgütleriyle gönüllü – ücretsiz veren hekimlerin ellerini arkadan kelepçeleyecek;
Savaş hukukunu bile çiğneyeceksiniz!

Çağlayan Adliyesinde görev başındaki avukatları cübbelerinden tutup
yerlede sürükleyecek ve kelepçeleyeceksiniz..

**********

Bunların yakın benzeri daha önce hangi açık faşist rejimde görüldü?

Ve çağdaş dünya olup bitenleri seyredecek.. Hem de meşhur Küreselleşme çağında!?

Dahası, AB Avrupa Parlamanentosu‘nun sayısız onur kırıcı kararını – dayatmasını geçmişte yutmuş olacaksınız; 500’ü aşkın yasa ile içselleştirmiş olacaksınız!

******************

Bu denli iki yüzlülüğü, çifte standardı tarihte göstermek neredeyse olanaksız..

Evet, Batılı dostlar, içişlerimize karışmadan, uluslararası hukukun gereklerini yerine getirmek..

Anayasa madde 90                                :

D. Milletlerarası andlaşmaları uygun bulma

Madde 90 –  ……………………….

Usulüne göre yürürlüğe konulmuş Milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. (Ek cümle: 7/5/2004-5170/7 md.) Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır.

İşte sizin sınavınız..

Biz Türkiye’de direnmeye devam ediyoruz. Kendi göbeğimizi de keseriz.

“DURAN TÜRKLER”.. daha nice yaratıcı eylemler sergileyerek haklarını savunacak ve alacaklar..

Duran_adam

Üstelik dünyaya da örnek olarak..

Sevgi ve saygı ile.
21.6.13, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

DOKTORLARA TERS KELEPÇEYİ LANETLİYORUZ!


DOKTORLARA TERS KELEPÇEYİ LANETLİYORUZ!

Dostlar,

İzmir Tabip Odası’nın internet bülteni kaynaklı haberi paylaşmak istiyoruz..

İktidarın yasa ve hukuk hatta insanlık dışı polis şiddetinin kurbanlarına
Sağlık Bakanlığı’nın yap(a)madığı acil yardım hizmeti sunmaya çabalayan
gönüllü sağlık çalışanlarına yaraşır bulunan işlemi görüyoruz.

  • Kolları arkadan ters kelepçelenen sağlık çalışanı bir hekim..

Bu denli hukuk ihlalini dünya sanırız görmedi..

A’sından Z’sine eylem hukuk dışı ve İNSANLIK SUÇU!

Bir kez çaresiz halka acil sağlık yardımı tüm yasaların üstünde olan insanlık yasalarının gereği.

Çünkü toplumsal müdahalelerde polis, sağlık ekiplerinin çalışması için sağlık koridorları açmak ve açık tutmak zorunda..

Bu yok..

Kadın – çocuk – yaşlı – engelli – otele hatta hastaneye yahut bir kapalı mekana sığınmış her-kese bol mu bol basınçlı su (nedense yer yer sarımsı renkte!?) ve
ağır kimyasal gaz.. Bu artık sıradan biber gazı değil.. su da salt su değil..
İstanbul Valisi’nin itirafı ile kimyasal değil (!) “ilaç” içeriyor..
Neresi düzeltilmeli? Hangi yasa kurallarının çiğnendiği uzun uzuuun listelenmeli??

  • İktidar halkına bir tür kimyasal silah mı kullanıyor??

Bu davranış Polis Vazife ve Selahiyetleri Yasası‘nın hangi maddesinde yazmakta?

Tersine, AİHS’nin (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi) 3. maddesine açıkça aykırı bir insan hakkı çiğnemi (ihlali).

Beynimizi kemiren endişemizi yineliyoruz :

Bu kışkırtmaları iktidar, sonuçlarının nereye varacağını öngörerek mi yapıyor?

Yanıt evet ise taktik hedef nedir? OHAL rejimi mi ilan etmek?

Böylelikle Cumhurbaşkanı Başkanlığında toplanacak Bakanlar Kurulu kararlarının
Yasa Gücünde Kararname olarak hemen RG’ye yollanıp yayımlanması ve
ülkenin TBMM dışlanarak despotizme sürüklenmesi midir?
(Anayasa md. 15-19, 37, 91, 104, 118-122, 125, 148, 177 ve geçici md. 2)

Bir kez daha sağduyu çağrısı yapıyoruz..
Önce Başbakan RT Erdoğan’a, sonra AKP yönetimine öncelikle..
Bir hekim olan Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu’na..
Ve de kendisini ve makamını hızla tüketen, Cumhurbaşkanlığı makamını işgal eden Abdullah Gül’e..

İçişlerimize karışmadan uluslararası kurum ve kişilere, Dünya Sağlık Örgütü’ne, Dünya Tabipler Birliği’ne, Avrupa Konseyi ve ilgili Komitelerine,
özgürlükler-fırsatlar ülkesi (!) müttefik (!?) ABD’ye!

  • Sağlık çalışanlarına yapılan ters kelepçe ve yakalama – gözaltı işlemlerini şiddetle kınıyor, lanetliyoruz..
  • Sağlıkçıların derhal serbest bırakılmalarını ve
    açık özür dilenmesini istiyoruz
    .

Sevgi ve saygı ile.
17.6.2013, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

=======================================

İNSANLIK SUÇU İŞLENİYOR!

Değerli meslektaşlarımız,

Türkiye’yi üç haftadır etkisi altına almış bulunan toplumsal olaylar sizlerin de yakından izlediği gibi her geçen gün farklı boyut kazanmaktadır. Ne yazık ki, bu farklı boyutlanma gözlerimizin önüne insanlık adına utanç verici manzaralar sermektedir!
Aslına bakılırsa bu süreçte yaşanan ve özellikle emniyet güçleri tarafından sergilenen hemen her türlü davranış gereksiz, orantısız ve önleyici olmaktan çok düşmancadır. Bunları bir yana bırakarak bizleri yakından ilgilendiren iki konuyu bilginize sunmanın kaçınılmaz görevimiz olduğunun bilincindeyiz.
Dün akşam saatlerinde Taksim Gezi Parkı’nın boşaltılması amacıyla gerçekleştirilen polis müdahalesi sırasında gereksinim duyabileceklere tıbbi  yardım vermekten başka amacı bulunmayan başta hekimler olmak üzere sağlık çalışanlarına yönelik polis şiddetinin otellerde hizmet vermeye çalışan revilere gazlı saldırıya dönüştüğünü izlemeyenimiz kalmamış olmalıdır. Bugün gelen haberler de en az dünkü görüntüler ölçüsünde sarsıcıdır. Hekimlerin çalışma ortamlarına gazlı saldırılar yetmemiş
olacak ki; bugün İstanbul’da kimi meslektaşlarımızın gözaltına alındıkları bilgileri alınmıştır. Hem de kelepçelenerek! Savaşta bile rastlanmayacak bu türden dehşet verici uygulamaların bir insanlık suçuna dönüşmekte oluşu önde gelen kaygı nedenidir.
Bu gözaltı olaylarıyla ilgili olarak İstanbul Tabip Odası yetkilisi meslektaşlarımızla görüşülmekte ve dayanışma duygularımız paylaşılmaktadır.
Yine, dün akşamdan bu yana göstericiler üzerine sıkılan basınçlı suyun pek çok kişide cilt sorunlarına yol açtığı haberlerine açıklık getirmek amacıyla bilgi veren İstanbul Valisi’nin sözleri de irdelenmeye değerdir. Sayın vali, sıkılan suyun içinde kimyasal yoktur, ilaç vardır diyerek kendince açıklama yapmış olduğunu zannetmiş olabilir.
Oysa, bilmelidir ki; ilaç da bir kimyasaldır. Hatta, ilaç hekim denetimi ve gözetimi altında kullanıldığı zaman ilaçtır. Polisin kalabalıklar üzerine sıktığı basınçlı suya eklendiğinde ilaç olmaktan çıkar ve zehire dönüşebilir. İlaç uygulamaları yalnızca hekimin yetkisi ve gözetimi altında gerçekleştirilebilir. Bu durumda bile ilaçtan kaynaklanabilecek yan etki ve istenmeyen durumlar hekimi mesleki sorumluluk ve yükümlülük altına sokar.

  • Basınçlı suyla karıştırılarak insanların üzerine rastgele uygulanan ilaçlarla aslında toplum zehirlenmiş olmaktadır.
Bu da en hafifinden bir başka insanlık suçu demektir. Yetkisi ve eğitimi olmayan kişilerin toplumsal olayları bastırma amcıyla kitlesel ilaç uygulamasına girişmesi kabul edilebilir bir uygulama değildir.
Yetkilileri bir kez daha tüm göstericilere karşı özenli ve demokratik haklarını gözeterek davranmaya çağırıyoruz.
Yetkilileri, savaşta bile dokunulmazlığı olan hekimler ve öbür sağlık çalışanlarına karşı hiç olmazsa savaş kurallarına uymaya çağırmak zorunda
kalmış olmamızın da utanç verici bir durum olduğunun altınız çizmek zorunda kalıyoruz.
  • Yine, yetkilileri insanların üzerine ulu orta sıktıkları basınçlı suyun içine
    ilaç karıştırmaktan vazgeçmeleri konusunda uyarıyoruz.
Yukarıda özetlemeye çalıştığımız insanlık suçları şimdilik soruşturma ve kovuşturma konusu olmayabilir.
Ancak, hiç de uzak olmayan bir gelecekte tüm bunların sorgu konusu olabileceğini herkese anımsatır; bu insanlık suçuna eşdeğer davranışların sonlandırılması çağrımızı bir kez daha yineleriz!
Değerli meslektaşlarımız,
 
Hem toplumumuza hem de meslektaşlarımıza yönelen bu insanlık suçlarını kınamak ve demokratik tepkimizi ortaya koymak amacıyla tüm meslektaşlarımızı beyaz önlükleriyle yarın (17.06.2013) Pazartesi akşamı saat 18:00’de İzmir Tabip Odası’nda toplanmaya ve yürüyüşe geçmeye çağırıyoruz.
 
Saygılarımızla. 16.6.13
İzmir Tabip Odası