Etiket arşivi: HÜKÜMET İSTİFA!

Direniş: Kriz ve örgütlenme


Dostlar
,

Önemli bir makale..

Gazi Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nden dostumuz Sayın Prof. Dr. Nuretttin Abacıoğlu’nun yıllardır azim ve özveri ile sürdüregeldiği birbirinden değerli PERŞEMBE YAZILARI’ndan sonuncusu.

“Direniş: Kriz ve örgütlenme” başlıklı..

3 uzun sayfadan oluşuyor. Bu bakımdan pdf olarak erişkesini aşağıda sunuyoruz.
Okunmasını önemsiyoruz. Sn. Abacıoğlu’na nitelikli emeği ve paylaşımı için teşekkür borçluyuz.

Yazının girişi şöyle :

“Hani hep korkuyorlar diyoruz ya…
Bu bir fantezi değil; içimizden öyle olmasını istediğimiz bir durumdan falan da bahsetmiyorum…
Olgu ve Türkiye’nin açılmakta olan siyasal penceresindeki yeni olanaklar ve belirtiler bunu bize gösteriyor.
Öyleyse ne demeliyiz; bir defa daha, işte bunlar gerçekten korkuyor…
Neden mi? Eskaza, kalıcı biçimde siyaseten örgütlenilmesinden…

O nedenle her türlü örgütlenme sayılabilecek ögeyi yeni baştan tanımlıyorlar ve yasaklamak için icatlar geliştiriyorlar… Adı hukuk olamayacak bütün uygulamaları, en olağan bir biçimde bu nedenle yürürlüğe sokuyorlar. Göz korkutmak, vazgeçirtmek için çaba harcıyorlar…”

***********************

Bitirirken;

“An olarak yeni bir sayfa eşiğindeyiz. Haziran direnişini yeni bir siyasal boyuta taşıyacak bir dönemin bütün sıcak temel taşları ortada durmaktadır. Direniş; siyasi bir dönüşüme tahvil olmayacak sokak eylemleri çağrısı ile, kendini taşıyıcılığını aynı düzlemden yeniden üretebilecek bir vasatta görünmemektedir. “Hükümet istifa” siyasi talebini, gerçekliğe dönüştürecek bir siyasi cephe kurulumu ve bunun önderliğini paylaşacak asgari programatik bir düzenleme, bu sürecin içinden çıkmak ve Türkiye’nin kaderine aydınlanmacılık ve toplumsal kurtuluşçuluk üzerinden damga vurmak gerekmektedir. Örgütlenme ve siyaseten öncülük ancak böyle sağlanabilecek durumdadır.
Sol-sosyalist özneler ve siyasal temsilcileri, şimdiye değin yukarıda tanımlanan örgütlenme üzerinden “başa siyaset” görünümü sergilemeden ve fakat sokağın sola ve yeni bir düzen arayışına hem eylemlilik ve hem de kuramsallaştırma bağlamında çizgi ve şekil vermişlerdir. Sol algısı, toplumsal akılda yeniden meşrulaşma ve kendini yeni umut olarak var etme şansını bunca atalet yılından sonra tekrar yakalayabilmiştir; yaratabilmişir. Yani Haziran direnişi solculaşmıştır. Şimdi doğru örgütlenme ile bunu yaşama taşıma fırsatı, heder edilmeden gerçekleştirilmek durumundadır.”
demekte Sayın Prof. Abacıoğlu..

Sevgi ve saygı ile.
15.8.2013, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

===================================================

Direniş: Kriz ve örgütlenme

Nurettin Abacıoğlu
nuriabaci@gmail.com
, 15.8.13

portresi

Direnis_kriz_ve_orgutlenme

Sayın Abacıoğlu’nun

“An gelir.. Madımağın ve direnişin genç şehitlerine…” başlıklı makalesine de sitrmizde 4.7.13 günü yer vermiştik..
(http://ahmetsaltik.net/2013/07/04/an-gelir-madimagin-ve-direnisin-genc-sehitlerine/, 4.7.13)

6 CHP Milletvekilinden Uyanışa Çağrı


Dostlar,

CHP’nin 6 yiğit milletvekili ortak bir basın açıklaması yaptılar.
Sayın Birgül Ayman Güler‘in web sitesinden açıklama duyuruldu.

Bu yürekli, gerçekçi ve yerinde açıklamayı biz de paylaşıyoruz.
Metin aşağıda..

  • Tehditler artık CHP’nin kurumsal kimliğine dek uzanmaktadır.

Bu sayın milletvekilleri, yıllardır yinelediğimiz gerçeğin altını çizmektedir :

  • İntikamcı iktidarlar “demokratik anayasa” yapamaz!

Umarız CHP’nin kurumsal politikalarını da bu yönde değiştirebilirler bu 6 sayın vekil.

CHP artık kendine gelmelidir.
Sayın Kılıçdaroğlu, en hafif deyimiyle Polyanna’cılık oynamayı bırakmalıdır;
hem de ivedilikle..

Ateş bacayı sarmak üzeredir.

Milyonlarca kararlı, bilenmiş, ölümü bile göze almış…. kitle sokaklardadır ve
HÜKÜMET İSTİFA!.. diye haykırmaktadır. Ortada 7 ölüm, binlerce yaralı, 10’u aşkın insanın gözünü yitirmesi, yüzlerce gözaltı… apaçık AKP faşizmi görünmekte ve uygulanmaktadır.

Böylesine eli kana bulanmış ve insanlık suçu işleyen bir iktidar ile
demokratik ve insan haklarını geliştirici anayasa yapılabilir mi??

12 Eylül 2010 değişikliklerinde kurulan tuzak da mı CHP’yi uyarmaya yetmiyor??

Parlamentoculuk – uslu muhalefetcilik ile CHP,
meşru halk eylemiyle yıkımın – dağılmanın eşiğine getirilmiş bir iktidara
neden payanda olmaktadır?
AKP sonrası için olası Atlantik ötesi vize alma adına mı?

Bu aymaz politikaların zerrece savunulabilir yanı yoktur.
Biz de hiç politika yapmadan, diplomasiye bulaşmadan doğrudan söylemiş olalım.

Sevgi ve saygı ile.
13.8.13, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

============================================

6 CHP Milletvekilinden Uyanışa Çağrı

Basın Bildirisi, 12 Ağustos 2013
http://www.birgulaymanguler.net/index.php?option=com_content&view=article&id=1127:uyanisa-cagri&catid=187:izmircalismalari-2&Itemid=768

UYANIŞA ÇAĞRI

  • İzmir Milletvekili ve CHP Parti Meclisi Üyesi Birgül Ayman Güler,
  • İstanbul Milletvekili Nur Serter,
  • Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz,
  • Eskişehir Milletvekili Süheyl Batum,
  • Kayseri Milletvekilli Şevki Kulkuloğlu ve
  • Antalya Milletvekili Gürkut Acar

ortak bildiri yayımladılar. CHP Milletvekilleri yayımladıkları bildiride 5 Ağustos 2013 günü sona eren Ergenekon Davası kararlarını tanımadıklarını açıkladılar.

Ergenekon Davası 5 Ağustos 2013 günü sona erdi.

* Hukukun tüm ilkeleri çiğnenmiş,
* sahte dijital deliller davanın esası olmuş,
* savunma hakkı yok edilmiş,
* Danıştay cinayeti sanıkları aklanırken elinde kaleminden başka bir şeyi olmayan aydınlar ‘cebir ve şiddetle hükümeti yıkmak’ mahkum edilmişlerdir.

Silivri kararlarını tanımıyoruz

Bizler, Türk Milletinin milletvekilleri olarak

teröristleri tanık diye kabul eden,
– canileri beraat ettiren,
– yurtsever aydın ve komutanları ise dayanaksız biçimde mahkum eden
Silivri mahkemesinin kararlarını tanımıyoruz.

Çünkü, her şeyden önce, mahkumiyet kararları veren mahkemenin kendisi,
hukuken yok hükmündedir.
Bu, yalnızca Ergenekon Davası’nın görülmesi için devam ettirilmiş bir
Özel Yetkili Mahkeme’dir. Yargının siyasallaşmasının en uç son örneği olan
bu mahkemede adeta düşman hukuku uygulanmış, “Türk Milleti adına” verildiği iddia edilen kararlar Türk Milletinin vicdanını çok ağır bir şekilde yaralamıştır.İktidar, güvenlik güçleri eliyle yalnızca duruşma salonunu değil yolları ve tarlaları kuşatma altına alarak, duruşmanın aleniyetini ortadan kaldırmıştır.

Duruşmayı izleme yasağı, anayasal seyahat hakkının açıktan açığa gasp edilmesine
ve ülke genelinde fiili sıkıyönetim ilanına dönüşmüştür.

  • Savrulan tehditler, faşist diktatörlüğün ayak sesleridir.

Şimdi iktidar, anti-demokratik uygulamalarına karşı direnen, boyun eğmeyen her kesimi, intikam yargılamalarına dahil etmeye çalışmaktadır.
Hedef tahtasına da Cumhuriyet Halk Partisi’ni yerleştirmiş durumdadır.

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç,

“Ergenekon Davası’nda verilen kararın meşruiyeti yoktur” diyen Genel Başkanımız Kemal KILIÇDAROĞLU’nu
“Beğenmediğin mahkemelerin huzuruna çıkmak durumunda kalabilirsin..”diyerek tehdit edebilmektedir.

Mehmet Ali Şahin, yalannamelerle mahkum ettikleri milletvekillerimizin
“CHP’den ihraç edilmesi gerek”tiğini söyleyebilmektedir.
Gericiliğe, din istismarına, rantçılığa, baskı ve zulme karşı başkaldıran
Gezi Direnişi’nde, daha fazla gencin katledilmesini ve yaralanmasını önlemek için saldırılara kalkan olan milletvekillerine soruşturma açılmaktadır.Bütün bu tehditler, hak – hukuk, demokrasi – sandık çığlıkları içinden
yükselen faşist diktatörlüğün ayak seslerinden başka bir şey değildir.

  • Özü ve yönü açığa çıkmış olan bu iktidarın hiçbir tehdidine boyun eğmeyeceğimizi, faşizme geçit vermeyeceğimizi ilan ediyoruz.
İntikamcı iktidarlar “demokratik anayasa” yapamaz!AKP
* yasamayı adeta askıya almış,
* yargıyı emrine çekmiş,
* basın – yayın kurumlarını felç etmiştir.

Şimdi, ana muhalefet partisi başta olmak üzere tüm yasal siyasal yapıları tehdit etmektedir.
Böyle bir iktidar, üstelik PKK ile müzakereler temelinde iş görerek,
anayasa yapmaya çalışmaktadır.AKP’nin “Demokratik Anayasa” yapmak gibi bir niyeti de, bunun için açık ve demokratik bir toplumsal uzlaşma sağlama şansı da yoktur.

‘Mazlum AKP’ maskesi düşmüş, sinsi gerçek ortaya çıkmıştır.
Bize düşen görevin, ülkemizi tehdit eden karanlık Anayasa Oyunu’nu halkımızın ve dünya kamuoyunun gözleri önüne sermek olduğu inancındayız.Kamuoyuna saygılarımızla duyururuz. 12.08.2013

Mustafa Balbay : Sıcak Sonbahar!


Dostlar,

Usta gazeteci – yazar Sayın Mustafa Balbay, direngen iyimserliği ile
ufuklu öngörüleri ile bizlere moral aşılamayı sürdürüyor..

Aşağıdaki yazısı bize göre de yerinde kestirimler, gerçekçi beklentiler içermekte.

  • 2013 Sonbaharı ülkemizde gerçekten çetin geçecek.
    Bu birkaç ay içindeki gelişmeler bize göre yerel seçime de damga vuracak.

Başbakan RT Erdoğan‘ın sağlık(sızlık) durumunda beklenmedik gelişmeler olabilir.
Sağ yanında Numan Kurtulmuş‘u görüyoruz; solunda ise Bülent Arınç‘ı ??
Bir de, ekonomide iyice ısınan, üst düzey alarm veren makro göstergeler..
Öyle ki Ekonomiden sorumlu Başbakan Yrd. Ali Babacan ile Başbakan RT Erdoğan birbirini yalanlayan açıklamalar yapmaktalar.. (Örn. bankaların fahiş kârları..)

Bu sitede bıktırıcasına yazdık, bir kez daha yazıyoruz :

  • Uyanmış, bilinçli, coşkulu ve kararlı kitlelere akıllı bir siyasal önderlik gerek. Muhalefete hiç bu denli yaşamsal gereksinim ve de fırsat doğduğunu anımsamıyoruz.
  • Milli Merkez çook çok önemli katkılar veriyor sürece;
    izlenmeli ve içtenlikli destek verilmeli.
    (Bkz. MİLLİ MERKEZ PARTİLEŞMELİ Mİ??
    http://ahmetsaltik.net/milli-merkez-partilesmeli-mi/, 9.7.2013)

Sevgi ve saygı ile.
13.8.13, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

=========================================

Sıcak Sonbahar!

Balbay_hapiste

Mustafa Balbay
Cumhuriyet, 12.8.2013

 

 

İki yıldır her Ocak ayında CHP milletvekillerine yeni yıl mektubu yazıyorum.
Her milletvekilimizin ya iline ya da bir özelliğine gönderme yaparak.
Mektupları özgün, kişiye özel kılmaya çalışıyorum.
Özlemlerimi de tümüne ortak yazıyorum.

2013 mektubunda ortak cümle şuydu:

“2012 toplumsal uyanış yılı oldu,
2013’ün mücadelenin yükseldiği özgürlükler yılı olmasını diliyorum.”

2012’de 1 Mayıs ve ulusal bayramlarımızın çok yüksek katılımla ve ortak duygularla kutlanması, bende 2013 beklentilerini artırmıştı. Bu beklentinin boş olmadığı
2013’ün ilk yarısında anlaşıldı. İkinci yarıya büyük bir ivme ile girildi.
Bakalım sonbahar nasıl geçecek!

***
Sonbaharla ilgili bir gözlemimi, dileğimi 5 Ağustos günü duruşma salonunda paylaştım, “Sıcak bir sonbahar geliyor..” dedim.
Bu değerlendirmenin yankı bulduğunu gördüm. Duyduğuma göre sosyal medyada da konu olmuş. Pek çok kişi böyle düşünüyor olmalı ki, tartışmaların devamında
konu çatallanmış, hatta şu soru gündeme gelmiş:“Balbay bunun istihbaratını nereden almış, yoksa bir bildiği mi var?”
Başta vurguladığım gibi gözlemlerim var, ama istihbaratım da var.
İstihbarat kaynağımı da açıklıyorum: Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç.

Arınç geçen günlerde, önümüzdeki eylül ayından itibaren Gezi eylemlerine benzer gelişmeler olacağını söyleyip kendi yorumlarını yapmıştı.
Arınç’ın öngörülerinin boş olacağını sanmıyorum.

Gözlemlere gelince… Futbolun sahalarda ayrı tribünlerde ayrı bir seyir izlediğini geçen hafta paylaşmıştık. Tribünlerden Gezi’ye destek yükselince Hükümet, taraftara,
“siyasi slogan yasağı” getirecek kadar ileri demokrasiye gitmişti.
Böylesi yasakların sökmeyeceği 6 Ağustos Salı günü oynanan Fenerbahçe-Salzburg maçında bir kez daha görüldü. Maçı kaleci Volkan’a emanet eden taraftarların özellikle son dakikalarda şu sloganlarla oyuna devam ettiği ertesi gün gazetelerde haber oldu:

  • “Her yer Taksim her yer direniş.”
  • “Hükümet istifa!”

Ligin başlamasıyla birlikte karşı devrime karşı “Çarşı Devrimi” yapan Beşiktaş tribünleri başta olmak üzere pek çok stadın “Gezi”cileşeceğini söylemek için özel istihbarat sahibi olmaya gerek yok.

Sonbaharda bir de malum, üniversiteler açılacak.
Doğal olarak öğrenciler de gelecek, ders almaya ve ders vermeye devam edecek.
Geçen gün sosyal avukatlarımla sohbet ederken söylediler, İstanbul’da kimi işyerlerinde öğle arası forum düzenleniyormuş. Bu satırları yazarken, acaba onlara kötülük mü
etmiş olurum, Hükümet ve medyasından çekinirler mi diye düşündüm,
ama korku imparatorluğunun yıkıldığını dikkate alarak endişemi gereksiz buldum.
Sonbaharla birlikte seçimlere de 5-6 ay kalacağı hesap edilirse,
sıcaklığın siyaset normallerinin üzerine çıkacağını öngörmek zor olmaz.

***
Önümüzdeki dönemin sıcaklığını artıracak ateşleri iktidarın yaktığını
yabancı basın da gözlemliyor.
5 Ağustos’ta açıklanan Ergenekon cezalarının ardından kimi gazetelerin kullandığı başlıklardan örnekler verelim.

Süddeutsche Zeitung:
“Erdoğan yeni düşmanlar yaratıyor.”

The Guardian:
“Türkiye kızgın bölünmelerle yüzleşti.”

Washington Post:
“Dava gerginlik unsuru haline geldi.”

Die Welt:
“Göstermelik davada acımasız hesaplaşma.”

Bütün bunların devamında sonbaharın sıcak geçeceğini görmemek için
ya iktidar olmak gerekir ya da iktidar medyası…

1. GAZDANADAM FESTİVALİNDEN KARELER


Dostlar,

07 Temmuz 2013 günü İstanbul Kadıköy’de yapılan “1. GAZDANADAM FESTİVALİ” son derece ilginç görüntüler sergiledi. Dünya tarihine geçeceğinden kuşku yok.

Odatv Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan’ın kamerasından görüntülendi
ve notlarla bir zaman akışı içinde ölümsüz bir gazetecilik belgesi oldu.

Kendisini kutlayarak ve teşekkür ederek sizlerle paylaşmak istiyoruz..

Sevgi ve saygı ile.
9.7.13, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

=======================================

Gazdanadam’ın Yolu 5 Ağustos’ta Silivri

Odatv, soL Gazetesi, Ulusal Kanal, Cem TV, Halk TV, Cem Radyo, Yön Radyo, Yurt Gazetesi, Aydınlık Gazetesi, BirGün ve Cumhuriyet
öncülüğünde düzenlenen festival Kadıköy’de. (07 Temmuz 2013)

İşte o festivalden dakika dakika gelişmeler

Güncelleme 00.37

Kadıköy Rıhtım’da Gazdanadam Festivali‘ne katılanlar dağılmaya başladı.

Güncelleme 00.35

Birinci Gazdanadam Festivali son buldu.
“Bu daha başlangınç mücadeleye devam!” sloganları atılıyor.

Güncelleme 00.31

Barış Terkoğlu: Artık ne yaparsanız halk sizin yanınızda oluyor hep bir ağızdan
hangi sloganı atacağını biliyor.

Bugün sokağa çıkan halk sokakta çok şey öğrendi.

Güncelleme 00.30

Eflatun: Bu gecenin son şarkısını söylemek bana nasip oldu ama bu şarkı bitmez.

Güncelleme 00.27

Eflatun sahnede

Güncelleme 00.26

Barış Terkoğlu: Türkiye’de artık çıt dediğiniz anda yüzbinlerce insan sokağa çıkıyor. Artık herkes ne istediğini rahatça söyleyebiliyor.

Güncelleme 00.25

Yaşar Kurt: Faşizme karşı omuz omuza

Güncelleme 00.17

  • Yaklaşık 1 milyon kişi Kadıköy’de Gezi Parkı direnişini kutlamaya devam ediyor.

Güncelleme 00.15

Rock müzik sanatçısı Yaşar Kurt sahnede

Güncelleme 00.13

Barış Pehlivan:Haklıysanız ve haklılğınıza iannıyorsanız kazanmayacağınız ve gerçekleştiremeyeceğiniz bir şey yoktur.

Güncelleme 00.10

Odatv Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan:
Bu gece aslında bugün Türkiye tarihi ve gazetecilik tarihi açısındna bir milat.

Güncelleme 00.05

Çapulcu yoklaması yapılıyor.

Güncelleme 00.03

Mizah sanatçısı Mert Ali Başaran sahnede alıyor.

Güncelleme 23.57

Ulvi Arı, Pandomim sanatçısı sahnede

Güncelleme 23.53

Renan Bilek: Ben bir ceviz ağacıyım Taksim Gezi Pakı’nda

Güncelleme 23.46

Renan Bilek, ayağa kalkan Türkiye için sahnede

Güncelleme 23.45

Bu daha başlangıç mücadeleye devam sloganları atlıyor.

Güncelleme 23.42

Odatv Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan’ın kamerasından:

Kırkıncı gününe giren halk hareketi

Güncellleme 23.39

Cem Adrian, birazdan sahne alarak günü noktalayacak.

Güncelleme 23.35

Kadıköy şenliğe dönüştü. Yüzbinler özgürlük ve bağımsızlık sloganı attı.

Güncelleme 23.34

Vapurlarda “her yer Taksim her yer direniş” sloganları atılıyor.

Güncelleme 23.31

Kadıköy’de yüzbinler tam 6,5 saattir eğlenerek direniyor!
Gazdanadam Festivali’ne katılanlar, dönüş vapurlarına binmeye başladılar.

Güncelleme 23.25

Gazdanadam Festivali’nden günün fotoğrafı:

Güncelleme 23.23

Kadıköy’de dönüş vapurları dolmaya başladı.
“Her yer Taksim her yer direniş” sloganları atılıyor.

Güncelleme 23.20

Kadıköy’de yüzbinler, Bulutsuzluk Özlemi ile coşuyor.

Güncelleme 23.17

Gazdanadam Festivali’nde objektiflere yansıyan bir kare

Güncelleme 23.16

Bulutsuzluk Özlemi sahne almaya hazırlanıyor.

Güncelleme Güncelleme 23.13

Orhan Aydın:

  • Biz bu cografyada korkuyu ve yalanı birlikte yendik.
    Şimdi sıra padişah bozuntusunu alaşağı etme zamanıdır.

Güncelleme 23.10

Nazım Hikmet’ten şiirler okunuyor.

Güncelleme 23.05

Kadıköy’de gerçekleşen Gazdanadam Festivali tüm coşkusuyla devam ediyor.

Güncelleme 23.04

Tiyatro sanatçısı Orhan Aydın, Nazım Himet’ten Güneşi İçenlerin Türküsünü okuyor.

Güncelleme 22.58

Nazım Hikmet’ten şiirler okunuyor.

Güncelleme 22.53

Tiyatro Sanatçısı Gülsen Tuncer sahnede

Güncelleme 22.49

  • Kadıköy’de yaklaşık 1 milyon kişi 6 saattir direnişe devam ediyor.

Güncelleme 22.48

Kurtalan Express: Özgürlük ve bağımsızlık için hayatını kaybetmiş dostlarımız için “Gülpembe” yi söyleyelim.

Güncelleme 22.44

Kurtalan Express Beşiktaş formasıyla sahnede

Güncelleme 22.40

Kuratalan Ekspress’ten Ahmet Güvenç: Cem Karaca’dan ıslak ıslak,
Kırmızılı Kadın’a hitaben.

Güncelleme 22.39

Kuratalan Ekspress’ten Ahmet Güvenç: Ben 60 yaşındayım.
Kendimi müzisyen zannediyordum ama ben çapulcuyum arkadaşlar.

Güncelleme 22.38

Gazdanadam Festivali ve çöpleri toplayan gönüllüler!

Güncelleme 22.34

Kadıköy Gazdanadam festivali’nde Kurtalan Ekspresle ile coşuyor.

Güncelleme 22.30

Kurtalan Ekspres ve Serdar Öztop sahnede

Güncelleme 22.28

Kurtalan Express sahnede

Güncelleme 22.25

Gazeteciler direnişi selamlıyor!

Güncelleme 22.23

Barış Terkoğlu: Sizin mücadeleniz sayesinde biz kazandık. Halkın medyası kazandı. Gazdan adamlar, gazdan kadınlar, gazdan gazeteciler kazandı. Bütün dünya sizin
onurlu direnişini duydu.

Güncelleme 22.22

Barış Terkoğlu: Bugün burada onlarca tutuklu gazeteci arkadaşımızın ruhu var.

Güncelleme 22.22

Barış Terkoğlu:

  • Bugün burada işsizliğe, hapisliğe, ölüme rağmen direnen gazeteciler var.

Güncelleme 22.21

Barış Terkoğlu: Kürsülerden gazetecileri, sanatçıları, aydınları tehdit ettiler.

Güncelleme 22.20

Barış Terkoğlu: Polislerini, savcılarını, hakimlerini harekete geçirdiler.
Bütün muhalefete yaptıkları gibi cezaevine attılar. Halen 61 gazeteci arkadaşımız hapiste.

Güncelleme 22.19

Barış Terkoğlu: Televizyonlara, gazetelere operasyonlar yaptılar, yazı işlerini
devlet dairesine çevirdiler. Ele geçirdiklerinin başına memurlarını, yandaşlarını atadılar. Gazetecileri sansürlediler.

Güncelleme 22.18

Barış Terkoğlu: 93 yıl önce Kurtuluş Savaşı’nı halka duyurmak için kurulan
Anadolu Ajansı AKP’nin propaganda merkezi olmadı mı?

Güncelle 22.17

Barış Terkoğlu: Faşist Hitler; “Basın rejime hizmet ettiği sürece özgürdür.” diyordu. Bugünse AKP’ye hizmet ettiği sürece özgür.

Güncelleme 22.15

Barış Terkoğlu: Biz, bu ülkenin gerçeklerden beslenen medyası olarak
sadece size yetişmeye çalıştık.

Güncelleme 22.13

Barış Terkoğlu:  Bu direnişin sahibi sizsiniz. Kazananı da sizsiniz. Baskıya, zorbalığa, korkuya dayanan bir rejimi yendiniz. Tek adam olma özlemiyle yanıp tutuşan bir diktatörü “hükümet istifa” sesleriyle gökyüzünden yerlere indirdiniz. Özgürlüğe, eşitliğe, kardeşliğe, aydınlanmaya, laikliğe, bağımsızlığa, barışa, insan aklına ve onuruna, haklarınıza, adalete, gerçek demokrasiye sahip çıktınız.

Güncelleme 22.10

Barış Terkoğlu: Bu kürsünün üzerinde bugün direnişinizin sesi olan

Cem TV,
Ulusal Kanal,
Halk TV var.

Bu kürsünün üzerinde bugün mücadelenizin gözü olan

Cumhuriyet,
Sol,
Aydınlık,
Yurt gazeteleri var.

Bu kürsünün üzerinde bugün davanızın dili olan

Yön Radyo,
Odatv var.

Ancak emin olun bugün bu kürsünün üzerinde siz varsınız.

Güncelleme 22.09

Odatv haber Müdürü Barış Terkoğlu:

Dostlar, kardeşler, bu ülkenin sokaklarını günlerdir hürriyet bahçesine çevirenler hoş geldiniz.

Güncelleme 22.07

Dr. Mustafa Altıoklar: “Gezi Parkı bütün dünyaya ders verdi”

Güncelleme 22.04

Soner Yalçın Gazdanadam Festivali’nde

Güncelleme 22.03

Boğaziçi Caz Korosu: “Bu dayanışma hiç bitmesin”

Güncelleme 22.01

Gazdanadam Festivali’nde Boğaziçi Caz Korosu orantısız sanat ve zeka kullanıyor…

Güncelleme 21.57

Boğaziçi Caz Korosu muhteşem performansıyla devam ediyor…

Güncelleme 21.52

Habertürk, Mısır’dan iki ayrı şehirden canlı yayın yapıyor,
burnunun dibindeki Kadıköy’u görmüyor.

Güncelleme 21.54

Boğaziçi Caz Korosu “Çapulcular oldu mu meydanlara doldu mu”

Güncelleme 21.51

Boğaziçi Caz Korosu halk türkülerini seslendiriyor.

Güncelleme 21.48

Nejat Yavaşoğulları ‎Gazdanadam Festivali’nde…”Demokrasi gökten zembille inmedi. Toplum demokrasi talep ediyor. ”

Güncelleme 21.46

Kadıköy Gazdanadam Festivali devam ediyor. “Üçüncü köprüyü istemiyoruz” sloganları atılıyor.

Güncelleme 21.43

Boğaziçi’nin ‘çapulcu’ cazcıları sahnede

Güncelleme 21.39

Kadıköy Rıhtım’a giden tüm cadde ve Altıyol halk tarafından trafige kapandı.

Güncelleme 21.35

Bedri Baykam Gazdanadam Festivali nde!

Güncelleme 21.32

Prof. Dr. Zerrin Bayrakdar: “Ergenekon davasında büyük bir hukuksuzluk yaşanıyor.
5 Ağustos’ta tüm yurtseverleri Silivri’ye davet ediyorum”

Güncelleme 21.31

Güncelleme 21.28

Bu daha bir başlangıç, mücadeleye devam!

Güncelleme 21.24

  • Brezilya’dan destek olamak için gelenler var.

Güncelleme 21.23

18 Haziran’da tutuklanan direnişçilerin ailelerinden gelen mesaj okundu:
“Onların anne babası olmaktan gurur duyuyoruz.”

Güncelleme 21.22

Türkiye’nin her yöresini temsil eden dansçılar sahnede.

Güncelleme 21.19

Mir Sanat Topluluğu sahnede

Güncelleme 21.15

Kadıköy’da adım atacak yer kalmadı.

Güncelleme 21.13

Kadıköy’de halk dansları ile coşku daha da arttı.

Güncelleme 21.11

Gazdanadam aynı sahnede blues, türkü, koro, halk oyunları.

Güncelleme 21.08

Eylemler coşku ve beraberlikle kutlanıyor.

Güncelleme 21.07

Kadıköy Rıhtım’da 1 Milyona yakın kişi direnişe devam ediyor.

Güncelleme 21.05

Sahnede halk oyunları gösterisi başladı.

Güncelleme 21.03

Güncelleme 21.01

Odatv Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan’ın kamerasından:

Güncelleme 20.58

Meydan’da halk Gündoğdu Marşı söylüyor

Güncelleme 20.56

Direnişteki THY’ları çalışanları sahnede

Güncelleme 20.54

“Bu daha bir başlangıç, mücadeleye devam!” sloganları atılıyor.

Güncelleme 20.50

Barbaros Şansal’ın hazırlandığı Çapulclar defilesi sahnede

Güncelleme 20.49

“Türkiye faşizme mezar olacak!” sloganı atılıyor.

Güncelleme 20.48

Ataol Behramoğlu: “AKM değil AKP yıkılacak”

Güncelleme 20.47

Ataol Behramoğlu: İşte şurada Haydarpaşa duruyor.
Yıkılmasına engel olacağız. Yağmalamaya izin vermeyeceğiz.

Güncelleme 20.45

Yüzbinler bu daha başlangıç mücadeleye devam sloganı atıyor.
Sanatçılar da sahneden bu slogana katılıyor.

Güncelleme 20.43

Tutsaklığa son, Silivriye özgürlük!

Güncelleme 20.40

Ataol Behramoğlu sahnede

Günceleme 20.37

Gazdanadam Festivali’nde Erdoğan’ın hedef gösterdiği Mehmet Ali Alabora’ya
destek mesajı gönderiliyor.

Güncelleme 20.34

Yaşamını yitirenler için saygı duruşunda bulunuluyor.

Güncelleme 20.32

Diktatör istemiyoruz!

Güncelleme 20.30

Oyuncular sahnede

Güncelleme 20.25

Tuncay Özkan Kadıköy’de! Tuncay Özkan’a özgürlük ve dayanışma grubu
Gazdanadam festivalinde soruyor:
“Tayyip baksana kaç kişiyiz saysana”

Güncelleme 20.11

Kadıköy’de kalabalık gittikçe artıyor.



Güncelleme 20:08

Meydandan ilginç kareler.

Güncelleme 20.07

Kadıköy’deki, Gazdanadam festivaline yaklaşık 1 milyon kişi katılıyor

Güncelleme 20.03

Sanatçı Orhan Aydın: Özügür ülkenin özgür insanları ne kadar güzelsiniz.

Güncelleme 20.02

Direnişe ses veren medya Gazdanadam festivalinde birleşti.

Güncelleme 20.00

Meydan’da “hükümet istifa” sloganları atılıyor.

Güncelleme 19.59

Kaz ova işçileri meydanda.

Güncelleme 19.56

Çapulcu Defilesi öncesi son hazırlıklar

Güncelleme 19.54

Yüzbinlerce insan Kadıköy Rıhtım’da Gazdanadam Festivali’nde direniyor.

Güncelleme 19.50

Gazdanadam Festivali’nde Hey Jude söyleniyor.

Güncelleme 19.49

Direnişçiler kendilerini kovalarken üstgeçitten düşüp yaşamını yitiren
Komiser Mustafa Sarı‘yı da andı.

Güncelleme 19.48

Kadıköy Rıhtımında müthiş bir coşku var. Kardeşlik şarkıları söyleniyor.

Güncelleme 19.41

Çapulcular Korosu direnişte yaşamını yitiren vatandaşlarımızı anıyor.

Güncelleme 19.38

SoL Major sahnedeydi

Güncelleme 19.37

Çarşı TOMA’yı yine elegeçirdi.

Güncelleme 19.36

Güncelleme 19.34

Onbinler “Sivas’ı yakanlar AKP’yi kuranlar” sloganı atıyor.

Güncelleme 19.33

Gazdanadam Festivali’nde Sivas katliamında yitirdiğimiz aydınlar anılıyor.
Güncelleme 19:32
Medya böyle protesto edildi.

Güncelleme 19.31

Gazdan adam olur sizden adam olmaz:

Güncelleme 19.30

Sembolik gaz kapsülü

Günceleme 19.28

At sırtından attı, haydi Türkiye şimdi sıra bizde! ” yazılı döviz:

Güncelleme 19.26

Birazdan Barbaros Şansal’ın Çapulcu Defilesi olacak. Mankenler hazırlandı.

Güncelleme 19.23

“Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganları atılıyor.

Güncelleme 19:22

Gazdan adam festivalinden objektiflere yansıyanlar:

Etraftaki çatılarda yüzlerce kişi toplanmış durumda.

Güncelleme 19.18

Sloganlarla beraber halkın coşkusu her geçen dakika artıyor.

Güncelleme 19.11

Kadıköy’e giden bütün yollar tıklım tıklım.

Güncelleme 19.08

Gazdanadam konseri başladı.

Güncelleme 19.04

Yüzbinler Kadıköy’de alanda büyük bir coşku var.

Güncelleme 19.02

Mustafa Mutlu: Bugün Türkiye üç beş ağaçtan ormanları savunma kavgası veriyor. Ve bu kavga kesinlikle Türkiye’yi daha demokratik daha çağdaş bir yola doğru götürüyor.

Güncelleme 19.01

Mustafa Mutlu: Eski salı pazarına kadar inen bir kalabalık var. Yüzbinlerce isnna buraya örgütlü olarak gelmedi. Kimse bunların cepleirne para koymadı. İnsanların gözleirne bakarsanız bu mücadeleden dönüş olmayacağını görürsünüz.

Güncelleme 18.59

Mustafa Mutlu: 12 Eylül döneminde de gazeteclik yaptım. Ama böylesine gazetecliklere yönelik baskılar, tazminat davaları, hapse atılanlar görmedim.

Güncelleme 18.56

Yüzbinler Kadıköy^de hükümet istifa sloganları atıyor.

Güncelleme 18.55

Kadıköy Rıhtım Her yer Taksim her yer direniş diye yankılanıyor.

Güncelleme 18.54

Bu daha başlangıç mücaleye devam sloganları atılıyor.

Güncelleme 18.52

Meydan’da her yer Taksim her yer direniş sloganları atılıyor.

Güncelleme 18.50

Gazdanadam’da Pavane çalıyorlar.

Güncelleme 18.50

Levent Kırca: Gezi Parkı Türkiye Cumuriyeti vatandaşlarınındır.

Güncelleme 18.49

Levent Kırca: Polisi taraf yaparsanız polis kafasına kurşun sıkar.

Güncelleme 18.48

Levent Kırca: Hükümet düşmüştür. Onlarda kendi çapında direniyorlar.

Güncelleme 18.45

Çapulcular Korosu sahne aldı.

Güncelleme 18.41

Soner Yalçın: “İçerdekiler esir değildir. Ben içerde esir değildim. Dışarıya çıkınca birçok esir gördüm”

Güncelleme 18.40

Kadıköy’de Hükümet istifa sloganları atılıyor.Güncelleme 18:38
Soner Yalçın, Barbaros Şansal ve Mustafa Mutlu bir arada.

Güncelleme 18.36

Soner Yalçın: Korkuyu yendik, zafer kazandık. Buradan meslektaşlarıma sesleniyorum: Korkmayın, cezaevine atılsanız da bunun sonu yok”

Güncelleme 18.35

Çapulcular defilesi sahne aldı.

Güncelleme 18.35

Soner Yalçın: “Bu mücadelenin yaşı yok. Hepimiz genciz. Hepimiz bir çatı altında birleşeceğiz. Benim yaşımı 17”

Güncelleme 18.34

Soner Yalçın: “Taksim direnişi bir patlamadır. Tek isteğimiz var, aydınlık bir Türkiye”Güncelleme 18.32Halk TV muhabirinin kolundaki polis şiddeti izleri.

Güncelleme 18:32

Soner Yalçın: “Sanıyorlardı ki korkuturuz, sindiririz bir daha yazamazlar ama biz yazmaya devam edeceğiz”

Güncelleme 18.31

Soner Yalçın: “Burada Mustafa Balbay’ı, Tuncay Özkan’ı, Mehmet Haberal’ı, Fatih Hilmioğlu’nu, Yalçın Küçük’ü gördüm”

Güncelleme 18.30

Soner Yalçın: Bu mücadele gerçekler mücadelesidir bu gerçekleri her ya da geç ortaya çıkaracağız, bunu yazmaya devam edeceğiz.

Güncelleme 18.29

Genç yaşlı çocuk milyonlar Kadıköy meydanında

Güncelleme 18.22

Yüzbinler Kadıköy’de Gazdanadam Festivalinde buluştu.

 

Güncelleme 18.17

Çarşı Gazdanadam Festivali’nde.

Güncelleme 18.16

Barış Pehlivan: “Bu festival yüreğimizdeki cevahirin kararmadığını göstermiştir.

Güncelleme 18.13

Kadıköy Meydanı doldu taştı

Güncelleme 18.11

Kadıköy Meydanı ve alana çıkan yollar hınca hınç dolu.

Güncelleme 18.09

Forumlar Gazdanadam Festivali’nde buluşuyor.

Güncelleme 18.07

Gazdanadam festival alanı tıklm tıklım doldu.

Güncelleme 18.05

Meydan’da Tayyip baksana kaç kişiyiz saysana sloganları atılıyor.

Güncelleme 18.02

Biraz önce FKF Hürriyet Bandosu sahne aldı.

Güncelleme 18.00

Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan ve Atilla Özsever Gazdanadam Festivali’nde

Güncelleme 17.58

THY direnişçileri alanda

Güncelleme 17.50

Nautilius tarafından gelen direnişçiler.

Güncelleme 17.48

Hıdır Hokka ve CHP Milletvekili Ali Özgündüz alanda.


Güncelleme 17.46
Halk akın akın meydana geliyor. Ama meydan dolu.
Güncelleme 17.45

Sanatçılardan ciddi bir katılım var

Güncelleme 17.40

Kadıköy Rıhtım’da festivale katılanlar hep birlikte Gündoğdu Marşı söylüyor.

Güncelleme 17.37

Bu daha bir başlangıç mücadeleye devam sloganları atılıyor.

Güncelleme 17.11

Semiha Yankı: Gezi Parkı direnişi baskıya başkaldırış, padişah sultası ile yönetilmeye karşı bir duruştur.Ben de sonuna kadar destekliyorum.

Güncelleme 17. 05
Melek Baykal: Sanatın, halkın, gençliğin birlik çağrısı duyulsun, barışçıl sesi hiç kesilmesin ve gür çıksın. Sizinleyim.

 Güncelleme 17.03

Festival için hazırlanan maket TOMA

Güncelleme 17.01

Semiha Yankı: Gezi Parkı direnişi baskıya başkaldırış, padişah sultası ile yönetilmeye karşı bir duruştur.Ben de sonuna kadar destekliyorum.

Güncelleme 18.20

Uğur Mumcu Park Forumu şuan itibariyle alana giriş yapıyor

Odatv.com

Nedir bu Biber Gazı ?


Nedir bu Biber Gazı ?

portresi


Haluk Dural

Ulusal Strateji Merkezi-USMER İstanbul Başkanı
Kimya Y. Müh.
17.06.2013

 

 

Yirmi gün önce Taksim Gezi Parkına Topçu Kışlası yapmak üzere, Gezi Parkındaki ağaçların kesilmesini protesto etmek üzere başlayan gençlik direnişi, polisin şiddetli saldırıları üzerine, bütün ülkeye yayılan bir kitlesel halk hareketine dönüşmüştür. Hareket, işbirlikçi medyanın bütün sansürüne ve giderek, hareketi Gezi Parkındaki gençlerin “özgürlük” isteğine, çevreci duyarlılığına indirgenmeye çalışmasına rağmen, gerçek; “Hükümet İstifa, Tayyip İstifa, Mustafa Kemal’in Askerleriyiz, Faşizme Karşı Omuz Omuza” sloganlarında kristalleşmiştir.

Bu kadar somut siyasal talepleri dile getiren halk kitleleri ise tek adamlığını pekiştirme gayreti içinde olan Başbakan’ın, “benim polisim” dediği devletin polislerini halkın üzerine sürmesi sonucu halk, polisin yoğun bir biber gazı ve ilaçlı su saldırılarına maruz kalmıştır. Polisin kullandığı bu kimyasal gazların ne olduğu, bu yazımızın konusunu oluşturmaktadır.

Kimyasal silahlar

Özellikle Birinci dünya Savaşında yaygın olarak kullanılmaya başlanan kimyasal silahlar, korkunç etkileri nedeniyle savaşın ahlâksız bir şekil almasına yolaçmış ve sonraki yıllarda bu tür silahların yasaklanması için uluslar arası girişimler yapılmıştır. Günümüzde pek çok ülke tarafından kimyasal silahlar üretilmekle beraber bunların; üretim, stoklanma ve kullanımının yasaklanması hakkında da önemli çalışmalar yapılmaktadır.

Kimyasal silahlar hakkında günümüzün en yetkili kuruluşu, merkezi Hollanda’nın başkenti Lahey’de olan Kimyasal Silahların Yasaklanması Teşkilatı Organization
For The Prohibition of Chemical Weapons (OPCW)
’dır.

Birleşmiş Milletler Teşkilatı tarafından özel sözleşmeyle bu alanda yetkili kılınan teşkilata halen 188 ülke ortaktır. Kimyasal silahların yasaklanmasıyla ilgili olarak yapılmış olan çok sayıdaki uluslar arası anlaşmalar sonunda, günümüzde geçerli olan Kimyasal Silahlar Sözleşmesi Chemical Weapons Convention (CWC)[[1]] 1992 Aralık ayında Genel Sekreter tarafından Birleşmiş Milletler Genel Kuruluna sunulmuş ve 13 Ocak 1993 tarihinde imzaya açıldığı Paris’te iki gün içinde 130 ülke tarafından imzalanarak yürürlüğe girmiştir [[2]].

Toplam 24 maddeden oluşan bu Sözleşme, konunun bütün boyutlarına cevap verecek kapsamdadır ve ekinde, hangi kimyasalların silah sayılacağına dair 3 adet Tarife içermektedir.

Kimyasal Silahlar Sözleşmesinin I. Maddesinin 5. Fıkrası “Sözleşmeye taraf ülkeler, ayaklanma kontrolunda kullanılan kimyasalları savaş silahı olarak kullanmamayı tekeffül ederler” demektedir [[3]].

İkinci maddenin 7. Fıkrasında ise “ayaklanma kontrol maddesini “Sözleşme eki Tarifelerde bulunmayan, maruz kalındıktan kısa süre sonra etkileri kaybolan,  insanların duyularında hızla tahriş yapan veya insanın fizikî aktivitesini engelleyen kimyasallar” diye tanımlamaktadır [[4]].

İkinci maddenin “Bu Sözleşme ile Yasaklanmamış Amaçlar” başlıklı 9. Fıkrasının (d) bendinde ise “yurtiçi ayaklanma kontrolu dahil kolluk kuvvetlerinin zor kullanımı” kapsam dışında tutmuştur [[5]].

Türkiye’deki durum

13 Ocak 1993’te imzalanmış olan Kimyasal Silahlar Sözleşmesi, TBMM’nin 4/4/1997 tarihli ve 4238 sayılı Kanunla onaylanmasını uygun bulması ve Bakanlar Kurulunun 29/4/1997 tarihli ve 97/9320 sayılı kararnamesi ile onaylanması üzerine 3/5/1997 tarihli ve 22978 sayılı 1. mükerrer Resmi Gazetede yayımlanmıştır. Ülkemiz, sözleşmeye ilişkin onay belgesini 12 Mayıs 1997 tarihinde depozitör makam Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliğine tevdi etmiş ve 11 Haziran 1997 tarihinde taraf olmuştur.

10/6/2004 tarihli ve 5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanunun uygulanmasına yönelik usul ve esasları düzenleyen Yönetmelik[[6]] uyarınca,
bu yönetmeliğin 24. maddesi ile kimyasalların kullanımına izin verilmiştir.

“Silah Bulundurma ve Taşıma İzni Verilmesi

Madde 24- Koruma ve güvenliğin sağlanabilmesi için fiziki önlemlere ve güvenlik cihazlarına öncelik verilir. Komisyon, orantılılık ilkesine uygun olarak canlılar üzerinde kalıcı etkisi olmayan kimyasalların kullanılmasına izin verebilir.”

Bu yönetmeliğin yürürlüğe girmesinden sonra çeşitli toplumsal olaylarda polis tarafından kimyasalların kullanılmasına başlanmıştır. Ancak, Yönetmelikte de ifadesini bulduğu gibi, kimyasalların kullanımındaki temel ölçü “orantılılık ilkesi”dir. Bu orantılılık ilkesinin ihlâline karşılık, yasalarda özel bir yaptırım olmadığından, aşırı kimyasal kullanan kolluk kuvvetleri hakkında ancak genel hükümler çerçevesinde işlem yapılabilir.

Ayaklanma kontrol kimyasalları

Bu amaçlarla kullanılan en yaygın kimyasallar; OC, CS, CN, CR kısaltmalarıyla tanımlanan maddelerdir. Şimdi bunlardan en çok kullanılan biber gazı ile ilgili bilgileri sunalım:

1- Biber Gazı – OC (Oleoresine Capsicum[[7]]

Biber gazı diye bilinen kimyasal maddenin adı Kapsaisin’dir. Kimyasal adı 8-Methyl-N-vanillyl-trans-6-nonenamide’dir.

Açık formülü yandaki şekilde görülen bu maddenin kapalı formülü C18H27NO3 olup, beyaz kristal yapıda, keskin yakıcı kokulu, 62-65oC’de eriyen, 210-220oC’de kaynayan bir maddedir. Suda neredeyse çözülmez, etil alkol, eter ve benzende tamamen erir. Biber (latince Capsicum) familyası sebzelerdeki acılık veren maddedir. Esas itibariyle, biberin çekirdeğini tutan beyaz kısımlarda bulunur.

Kurutulan acı biberler, öğütüldükten sonra etil alkol ile özütlenip (ekstrakte edilip) elde edilen çözeltiden alkol uçurularak geride kıvamlı, reçinemsi bir madde olarak elde edilir (oleoresin capsicum). Kapsaisinin acılık endeksindeki (Scoville Heat Unit-SHU) değeri 16 milyondur. Bu değer bildiğimiz dolmalık biberde neredeyse sıfırdır.

Acı biberde, kapsaisine benzeyen, acılık endeks değerleri küçük en az beş tane daha madde vardır ve bunlara kapsaisinoidler denir.

Kapsaisin tıbbî amaçlarla kullanılan bir kimyasaldır. İçinde % 0,025 – % 0,25 oranında kapsaisin bulunan krem veya bandajlar yakı olarak kas ağrılarına karşı kullanılır.

Kapsaisin, kolluk kuvvetlerince yaygın olarak kullanılan biber gazının esas bileşenidir. Sprey halinde püskürtüldüğünde, deriyle, özellikle gözler veya mukoz zarlarla (burun içi, akciğerlerdeki hava kesesi cidarları gibi) temas ettiğinde çok şiddetli ağrıya sebep olur, eğer küçük miktarda bile teneffüs edilirse, nefes almakta güçlük yaşanır.

Büyük miktarlarda kapsaisin alımı ölümcüldür[[8]]. Doz aşımının belirtileri; nefes almada güçlük, deride mavileşme ve titremelerdir. Konu hakkında daha geniş araştırmalar için dip nota bakınız [[9]], [[10]].

Zehirlenmeye yolaçan dozlar; ağızdan alındığında akut zehirlenme için LD50= 47,2 mg/kg ve deriden alındığında akut zehirlenme için LD50 >512 mg/kg’dır [[11]].

Deriyle olan temasta, yanma hissi veya iğne batışı gibi acı oluşur. Eğer, yetişkinlerde çok ve çocuklarda az miktarda yutulursa midede bulantı, kusma, karın ağrısı ve yakıcı ishal yapar. Gözle temas halinde ise yoğun göz yaşarması, acı, konjuktivite neden olur.

Kapsaisine maruz kalan cildi derhal, dokulara nüfuz etmeden bitkisel yağlar, parafin, vazelin gibi yağlı bileşiklerle yıkamak gerekir. Cildi temizlemek için sabun, şampuan veya diğer deterjanlar kullanılabilir. Su, sirke, limon işe yaramaz. Bulaşmış olan eşyalar etil alkolle temizlenebilir. Eğer yutulmuşsa, süt içmek midedeki yanma hissini rahatlatır, ekmek veya pilav yemek de rahatlamaya katkı yapar. Ciltteki yanma hissini azaltmakta, buz veya soğuk nesneler kullanılabilir.

Kapsaisinin yolaçtığı astımlara karşı ağızdan antihistaminik veya kortikosteroid (kortizon vb) ilaçlar kullanılır.

Kolluk kuvvetlerinin uygulamaları

Spreyler :

Biber gazı hammaddesi olan reçine kıvamındaki oleoresine capricum, hacmen % 10 dolayında, mineral (petrol esaslı) veya nebatî yağlar (soya yağı vb) ile seyreltilerek, tüplere doldurulur. Tüplere azot gazı basılarak, püskürtme için gerekli basınç sağlanır. Kolluk tarafından halkın üzerine püskürtülünce, yağlı bir sis halinde vatandaşa sıvaşır.

Gaz Bombası :

Benzer şekilde hazırlanmış olan küçük bombalar, bir tüfekten atılır ve tapası açılarak, içindeki basınçla sis halinde etrafa yayılır.

TOMA Suyu :

Biber gazının reçinemsi hammaddesi olan oleoresine capricum suda erimez.
Bu nedenle önce uygun bir çözücüde (propilen glikol, polisorbat vb) çözülürek, TOMA’nın su deposuna katılar. Bu çözücüler, biber gazı hammaddesinin suya homojen karışmasını (emülsüfiye olmasını) sağlar. Ayrıca, müdahale edilen vatandaşın kolluk tarafından kolay teşhisi için suya renkli boya katılır.

Son olaylarda polisin kullandığı TOMA’lara katılan bu malzemeyi Jenix markasıyla bir Türk firması İstanbul-Çatalca’daki iki fabrikasında üretmektedir [[12]].

2- Diğer Gazlar

CS Gazı

Göz yaşartıcı gaz olarak bilinen bu gazın, kimyasal adı 2-chlorobenzalmalononitrile’dir. Açık formülü yanda görülen bu maddenin kapalı formülü ise C10H5ClN2’dır. Uygun bir çözücüde çözülerek, basınçla püskürtülür [[13]].

CN Gazı

Açık fomülü yanda görülen ve fenasil klorür (Phenacyl chloride) olarak bilinen bu kimyasalın, kapalı formülü C8H7ClO’dır. Kolluk kuvvetlerinin kullanımı için sprey olarak verilir. Mace diye de bilinen bu gaz göz yaşartıcıdır [[14]]. Bu gaz gözlerde ve özellikle solunum yolları ve akciğerde acı veren etkiye sahiptir. Bu gaza maruz kalanlar arasında, akciğer tahribatı (pulmonary injury) veya nefessiz kalma (asfiksi-asphyxia) nedeniyle en az beş ölüm vakası kaytılara geçmiştir [[15]].

CR Gazı

Açık formülü yanda görülen bu kimyasal dibenz[b,f][1,4]oxazepine diye adlandırılır, kapalı formülü C13H9NO’dır. İnsanların hareketi kısıtlayan, göz yaşartıcı bir gazdır. Gerçekte, solgun sarı renkli bir kristal tozdur, biber kokuludur. Suda erimeyen bu kimyasal, polipropilen glikol gibi çözücülerde eritilerek suya karıştırılır. 1950’lerin sonunda İngiliz Savunma Bakanlığı tarafından “ayaklanma kontrolü” amacıyla geliştirilmiştir.

Şiddetli bir göz yaşartıcı olan bu gazın etkisi CS gazından 6-10 defa daha fazladır. Deride yoğun tahriş, geçici körlük, öksürük, nefes alamama ve paniğe yolaçar. Çok miktarda teneffüs edildiğinde birkaç dakikada öldürücü doza erişilir. Ölümler, nefes alamama ve akciğer ödeminden meydana gelir. Etkisi 60 güne kadar uzayabilir [[16]].

Ne yapılmalıdır ?

“Ayaklanma kontrol” kimyasalları olarak sayılan maddelerin bu amaçla kullanılması konusu Kimyasal Silahlar Sözleşmesi görüşmeleri sırasında taraf devletler arasında
en uzun ve en hararetli tartışmalara sahne olmuştur [[17]].

Bu tür kimyasalların halka karşı orantısız olarak kullanılmasının denetim mekanizması ve aşırı kullanımlar hakkında yasal yaptırımlar bulunmaması, hükümetleri ve kendine bağlı kolluk kuvvetlerinin halka karşı aşırı güç kullanmasını engellememektedir.
Bu nedenle, iç hukukta muhakkak surette önleyici düzenlemelere, aşırı güç (gaz dahil) kullanan kolluk kuvvetlerinin cezalandırılmasına gidilmelidir.

Ancak daha önemlisi, Kimyasal Silahlar Sözleşmesinin “ayaklanma kontrol maddeleri” tanımının muhakkak düzeltilmesi için uluslar arası kamuoyu oluşturarak, savaşta kullanımı yasak olan bu maddelerin halka karşı kullanımının da yasaklanması için hükümetler üzerinde baskı kurulmalıdır.

Ayaklanma ile demokratik protesto eylemlerinin doğru tanımları yapılarak, her iki kavram birbirinden kesinlikle ayrılmalı, bu tanımlar Kimyasal Silah Sözleşmesine sokularak, taraf devletler için bağlayıcı hale getirilmelidir.


[1] : http://www.opcw.org/chemical-weapons-convention/articles/
[2] :
http://www.opcw.org/chemical-weapons-convention/about-the-convention/genesis-and-historical-development/
[3] : Article I. General Obligations, 5. Each State Party undertakes not to use riot control agents as a method of warfare.
[4] : Article II. Definitions and Criteria, 7. “Riot Control Agent” means:
Any chemical not listed in a Schedule, which can produce rapidly in humans sensory irritation or disabling physical effects which disappear within a short time following termination of exposure.
[5] : 9. “Purposes Not Prohibited Under this Convention” means:
(d) Law enforcement including domestic riot control purposes.
[6] : ÖZEL GÜVENLİK HİZMETLERİNE DAİR KANUNUN UYGULANMASINA İLİŞKİN YÖNETMELİK, RG : 07.10.2004, 25606
[7] : http://en.wikipedia.org/wiki/Capsaicin
[8] : Material Safety Data Sheet, Capsaisine, Natural
http://www.sciencelab.com/msds.php?msdsId=9923296
[9] : Charles S. Petty M.D, Deaths in Police Confrontations When Oleoresin Capsicum is Used, February 2004
[10] : Impact of Oleoresin Capsicum Spray on Respiratory Function in Human Subjects in the Sitting and Prone Maximal Restraint Positions, Final Report, US Department of Justice, May 18, 2000
[11] : Zehirbilimde LD50 simgesiyle gösterilen ortalama öldürücü doz (median lethal dose) bir zehirin, radyasyonun veya bir patojenin (hastalığa neden olan şey) belli bir deneme süresi sonunda test edilen kümenin yarısını öldürmek için gerekli olan dozdur. http://simple.wikipedia.org/wiki/LD50
[12] : http://www.jenixbibergazi.com/tr/default.asp?&title=jenix-biber-gazi-anasayfa
[13] :
http://en.wikipedia.org/wiki/CS_gas
[14] : http://en.wikipedia.org/wiki/Phenacyl_chloride
[15]: Blain, P. G. (2003). “Tear Gases and Irritant Incapacitants: 1-Chloroacetophenone, 2-Chlorobenzylidene Malononitrile and Dibenz[b,f]-1,4-Oxazepine”Toxicological Reviews 22 (2): 103–110. PMID 15071820
[16] : http://en.wikipedia.org/wiki/CR_gas
[17] : http://www.opcw.org/protection/types-of-chemical-agent/riot-control-agents/

Her Yerde Polis Şiddeti Var : Her Yer Biber Gazı ve Basınçlı Su Altında


Her Yerde Polis Şiddeti Var :
Her Yer Biber Gazı ve Basınçlı Su Altında

Taksim Dayanışması’nın çağrısıyla saat 19.00’da toplanan binlerce kişiye
polis yine müdahale etti.

Saat 19.00’da ellerinde karanfillerle Taksim Meydanı’nda biraraya gelen binlerce kişi, “hükümet istifa” ve

“Bu daha başlangıç, mücadeleye devam” sloganları attı.

Taksim Dayanışması üyelerinden 9 kişinin Gezi Parkı’na girilmesine izin verildi.

Saat 20.00 sıralarında polisin müdahale anonsları başladı.

Ardından TOMA’larla polis müdahalesi başladı.

Taksimin bilançosu

TOMA’lar meydanda toplanan binlerce kişiye müdahale etti.

Binlerce yurttaş, İstiklal Caddesi, Sıraselviler, Harbiye yönlerine çekildi.

Yurttaşlar, polis ekiplerine direnişi sürdürüyor.

*****************

  • HÜKÜMETİ ACİLEN SÜKUNETE ÇAĞIRIYORUZ..
    Biber gazının AİHM kararlarıyla kullanımının suç olduğunu ve Türkiye’nin Ali Güneş  davasında Nisan 2012’de tazminata mahkum edildiğini bir kez daha anımsatıyoruz.
  • Sağlık Bakanlığı’nın bu gazın ÖLDÜRÜCÜ olabileceğini açıkladığını (22.6.13) yetkililerin dikkatine getiriyoruz.
  • Kabine üyelerini, AKP yöneticilerini ve Devlet Başkanını, Cumhuriyet Başsavcısını RT Erdoğan’ı frenlemeye acilen çağırıyoruz.
  • Vali ve Emniyet Müdürlerinin, artık meşruluğunu yitiren ve apaçık inatlaşma – kör intikam güdüsüne dönüşen siyasal iktidar emirlerini Anauasanın “kanunsuz emir” bağlamında yerine getirmemeye, düşük yoğunluğa geçmeye, pasif direnişe.. çağırıyoruz..

Direnişçileri de sağduyuyu asla elden bırakmamaya..

Provokatörleri de -varsa- insaf ve vicdana davet ediyoruz.

Sevgi ve saygı ile.
22.6.2013, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

‘Yaşamak direnmektir’


‘Yaşamak direnmektir’

Ali_Riza_Aydin_portresi 

Ali Rıza Aydın
Anayasa Mhk. Em. Raportörü

 

Başlığı, Alanya’da Pazar günü yapılan eylemden aldım. “Boyun Eğme” afişinin yanında genç bir eylemcinin tuttuğu küçük afişte yazıyordu. Cumhuriyet Meydanı’nda,
Canel Durak arkadaşımızın yönettiği serbest kürsüde konuşmalar yapıldı, şiirler okundu. Sonra da “Hükümet istifa” ağırlıklı sloganlarla, tencere-tavalı, düdüklü yürüyüş yapıldı, yürüdükçe katılım arttı.

Taksim-Gezi Parkı öncülüğü yaptı. Tüm ülke eylem alanı oldu. Erdoğan ve AKP’nin meydan mitingleri eskidi. “Her gün yürüyüş nerede görülmüştür?” uyarısı anlamsızlaştı. Devlet şiddeti arttıkça, direnişin gücü arttı ve yaygınlaştı. Medyanın yetişemeyeceği genişliğe ve yaratıcılığa ulaştı.

Mitinglerde Erdoğan konuşuyor, katılanlar dinliyor. Direniş eylemlerinde ise halk konuşuyor. “Ben”, “biz” oldu. Tıpkı, yaşamdan öğrenilenlerin yaşama aktarılması gibi, eylemden öğrenilenler de aynı zamanda eyleme aktarılıyor. Eylem de zenginleşiyor, direnç de…

Alanya’da bir öğretmenin anlattığı olay şöyle:

Yeni sınıfında öğrencilerin durumunu görmek için sorular sormaya başlamış.
Herkes parmak kaldırıyor, ama söz alan hiçbir öğrenci yanıt veremiyormuş.
Öğretmen, “yalnızca bilenler parmak kaldırsın” demiş ve sorusunu sormuş.
Bir öğrenci parmak kaldırmış. Tahtaya kalkmış. Sus pus duruyor. Öğretmen,
“hani biliyordun, neden anlatmıyorsun” deyince öğrenci, “öğretmenim, biliyorum, biliyorum ama anlatamıyorum.” demiş.

Bugünün Türkiyesi’ne uyarlanırsa, Erdoğan ve AKP’nin işbirlikçi, piyasacı, gerici, baskıcı gerçek yüzü biliniyordu. Toplantılarda, evlerde, işyerlerinde, kahvelerde ya da yemek buluşmalarında, dar alanlarda dertleşiliyordu; ancak yaygınlaştırarak anlatılamıyordu, geniş kesimlere ulaşılamıyordu. Böylece AKP’ye de soyut bir güç yüklemesi yapılıyordu.

Haziran Direnişi, bu bilinen ama anlatılamayan tabloyu tersyüz etti,
anlaşılabilir ve anlatılabilir kıldı.

Artık, seçimden seçime sandık başına gidip, kapitalizmin işbirlikçisi, farkında olarak ya da olmayarak destekçisi temsilcileri seçmenin, yeni seçime kadar da o yönetimin kararlarına boyun eğmenin demokrasi olmadığı anlaşıldı. Eşitleştirme, özgürleştirme, bağımsızlık mücadelelerinin, temsilci ve yöneticilerin değil; halkın elinde olduğu anlaşıldı. Adaletin, devlet güdümündeki yargıyla değil, toplumsal yaşam ve ilişkilerle sağlanabileceği, koridorları boş mahkemelerin adaletin göstergesi olabileceği anlaşıldı. Mekana sahip olmayla insana sahip olunamayacağı anlaşıldı.

– Polis gücünün şiddetiyle halkın susturulamayacağı,

  • suskunluğun bile direniş olduğu, direnişin engellenemeyeceği anlaşıldı.
  • Hiç kimsenin sömürü düzeninin vahşi koşulları içinde yaşamaya
    mahkum edilemeyeceği anlaşıldı.
  • Gençlerin umutsuz vaka olmadığı, yaşlıların evde oturan edilgen birey olmadığı anlaşıldı.
    Direnişin, her zaman her yerde yapılabileceği, polis şiddetinin, ölümlerin, yaralanmaların ve gözaltıların hak savaşımını engelleyemeyeceği anlaşıldı.
  • “Kendi halkına zulmeden iktidar”ın kim olduğu anlaşıldı.

Özelleştirme ve ticarileştirme yöntemiyle, aslında halkın olanın tekelci sermayeye
peş keş çekildiği, sermayenin dili olan “kalite”nin yaşamın dili olan “nitelik” ile
yer değiştiremeyeceği anlaşıldı. Kapitalist yönetim sisteminin, emperyalist işbirliğinin seçeneksiz olmadığı anlaşıldı. Sömürünün yazgı olmadığı, halkın gücüyle ortadan kaldırılabileceği anlaşıldı.

Siyasilerin yalanlarının yüzlerine vurulabileceği, çoğunluk hükümetinin ve başbakanının istifaya çağrılabileceği; yeni liberal düzenin, demokrasiyi yalnızca kendi çıkarı için kullandığı, aslında burjuva demokrasisinin de bu kullanıma, halkı kandırmaya yatkın olduğu anlaşıldı. Seçim sistemindeki oyunlarla kitleselleşen büyük partiler ve liderleri olmadan eylem yapılabilip hak aranabileceği, “politik ve devrimci” istemlerde bulunulabileceği anlaşıldı. Sınıfsal bakışın ve burjuva demokrasisi dışında bir politika etrafında örgütlenmenin varolduğu anlaşıldı.

Ve anlaşılan her şey anlatıldı. Anlatılmaya da durmaksızın devam edilecek. Sosyalistlerin Meclisi’nce açıklandığı gibi, “halk hareketinin ortaya çıkardığı gerçekler ve gereksinimlere uygun düşecek şekilde, sosyalizmin güçlü bir cazibe merkezi,
bir politik otorite olarak topluma sunulması” yönünde de daha çok görev ve sorumluluk üstlenilecek.

Boyun eğmeden, ezilmeden, sömürülmeden, eşit ve özgür yaşamak için verilen
her savaşım direnmektir.

  • Yaşamak direnmektir!

Bu direniş, ne mekana ve zamana sığar
ne de emperyalizmin işbirlikçisi AKP politikalarına…

(20 Haziran 2013 Perşembe tarihli soL Gazetesi’nde yayımlanmıştır.)

SALDIRILARI KINIYOR; HÜKÜMETİ ACİLEN SAĞDUYU ve SÜKUNETE ÇAĞIRIYORUZ!

 

SALDIRILARI KINIYOR;
HÜKÜMETİ ACİLEN SAĞDUYU ve SÜKUNETE ÇAĞIRIYORUZ!

En küçük bir eleştiriyi, itirazı ya da protestoyu kolluk güçlerini öne sürerek bastırmaya çalışan siyasal iktidar, Taksim Gezi Parkı ile özdeşleşen, ancak tüm yurtta
“Hükümet istifa” istemine dönüşen eylemlerin kaynağı olan Taksim’deki yurttaşlarımıza aynı saldırıyı bu gün ve bu akşam artırarak sürdürüyor.

Bu saldırılarda yaşamını yitiren, yaralanan, engelli kalan ve göz altına alınanlarla
ortaya çıkan vahşeti toplumsal bellek asla unutmayacaktır.

Gezi parkı ve komşuluğunda günlerce süren protestolar ve buna karşı yapılan
yasalar ve hukuka, ayrıca temel insan hak ve özgürlüklerine aykırı
polis şiddetine bir yenisi de İstanbul Adliyesinde gerçekleştirilmiştir.

Açıklama yapma özürlüğünü kullanan avukatların, özel güvenlik ve çevik kuvvet polisi tarafından, zorla, cebir ve şiddet kullanarak itilip kakılması ve sonrasında da
gözaltına alınmasını protesto ediyoruz.

Adliye binasında, adaletin dağıtıldığı bir özellikli bir mekanda, Avukatların göz altına alındığı bir ülkede, hiçbir biçimde ne can ne de mal güvenliğinden söz edilebilir.
Böyle bir ortamda demokrasinin yok edildiği ve tümüyle baskı ve korku içinde, 
protestocu gençlere sahip çıkan ve hukuksuzluğa ve yasa tanımazlığa karşı
dimdik duran Avukatlara, başta İstanbul Taksim ve Ankara Kızılay olmak üzere
tüm yurtta direnen halkımıza yapılan bu saldırıları kınıyor
ve iç hukuk yanı sıra,

Uluslararası hukuk bağlamında Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’na (AİHS)
– Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihatlarına

açıkça aykırı, geçmişte Türkiye’nin mahkum edildiği

  • tüm polisiye uygulamaların der – hal durdurulmasını istiyoruz.
Başbakan RT Erdoğan’ın “Dininizi ve kininizi eksik etmeyin” söylemini terkederek kamuoyu önünde, başta kolluk güçlerine olmak üzere tüm ülkemize
“Sevginizi ve hoşgörünüzü eksik etmeyin tümcesini kurmasını diliyoruz..
Hemen, gecikmeden, çok geç olmadan..

Sevgi, saygı ve DERİN KAYGI ile.
Ankara, 11.6.13; 22:12

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

New York Times: Türkiye hükümeti vatandaşına ihanet ediyor!

Türkiye hükümeti vatandaşına ihanet ediyor.. New York Times başyazısı
AKP istifa! BOP’çu Erdoğan istifa! Hükümet istifa! Çözüm ULUSAL HÜKÜMET!!

HÜKÜMET İSTİFA!

Sorunun asli sorumlularıyla çözüm bulunabildiği nerede görülmüş ey CHP-MHP?
BOP EŞBAŞKANI ŞEHİT VE GAZİLERİN YÜCE DİVANDA HESABINI VERMELİ