EĞİTİM-İŞ, ULUSAL EĞİTİM DERNEĞİ ve TÜMÖD EĞİTİM KURULTAYI
“Eğitimimizin Son 15 Yılı ve Seçeneklerimiz”
Eğitimde 15 yıldır yapılanlar Anayasayı ihlâl suçudur
(AS: Bizim kapsamlı katkımız yazının altındadır.)
Ulusal Eğitim Derneği, Eğitim İş Ankara 1 ve 2 no’lu Şubeleri ile Tüm Öğretim Elemanları Derneği (TÜMÖD)’nin girişimiyle 07 Ekim 2017 Cumartesi günü Ankara’da düzenlenen “Eğitimimizin Son 15 Yılı ve Seçeneklerimiz” konulu sempozyumda (AS: kurultayda) AKP iktidarları süresince yaşanan eğitim sorunları gündeme taşındı. Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezinde gerçekleşen üç oturumluk sempozyumun ilkinde “Eğitimde Gericileşme” konusu işlendi. Ulusal Eğitim Derneği Genel Başkanı Nazım Mutlu’nun yönettiği oturumda Prof. Dr. F. Dilek Gözütok ders programlarına, Prof. Dr. Firdevs Gümüşoğlu da ders kitaplarına yansıyan boyutlarıyla konuyu ele aldı. Bu oturumda Eğitim İş Ankara 2 no’lu Şube Başkanı Banu Günüç okullardaki gerici uygulamaları, CHP milletvekili Dr. Ceyhun İrgil de gerici kadrolaşmayı anlattı. (danışmanı – temsilcisi aracılığıyla).
Sempozyumun “Eğitimde Özelleştirme” başlıklı ikinci oturumunu ise Prof. Dr. Tülin Oygür yönetti. Bu oturumda Dr. Ayhan Ural özel okulları, Hüseyin Canerik hizmetlerin özelleştirilmesini, gazeteci-yazar Rıza Zelyut ise MEB’in çeşitli kuruluşlarla (dinci vakıflar vd.!) işbirliğini ele aldı.
Sempozyumun “Biz Ne İstiyoruz?” başlıklı üçüncü ve son oturumunu Suay Karaman yönetti. Bu oturumun konuşmacılarından Prof. Dr. Semih Koray “Nasıl Bir Eğitim İçeriği?”, Prof. Dr. Recep Akdur “Nasıl Bir Öğrenme Ortamı?” ve Prof. Dr. Hüseyin Başar da “Nasıl Bir Öğretmen?” sorularına yanıt aradı. Elçin Güneş’in sunuculuğunu yaptığı sempozyum, Ayhan Sarıhan’ın yönettiği tartışma ve sonuç bildirgesinin okunmasıyla sona erdi.
Sonuç bildirgesinde aşağıdaki saptama ve önerilere yer verildi:
SAPTAMALAR
- Eğitimin temel araçlarından biri olan ders programları yetkin olmayan kadrolarca Türk Milli Eğitiminin amaçlarına ve demokrasi ilkelerine aykırı olarak hazırlanmıştır. Programlar gericileştirilmiş, bilim dışına kaydırılmış, Cumhuriyet, Atatürk ve bilim karşıtı bir içeriğe büründürülmüştür.
- Eğitimin bir kamu hizmeti olması gerekirken özel okulculuk desteklenmiş, kamu kaynakları bu alana aktarılmış, eğitime erişimde derin bir fırsat eşitsizliği yaratmıştır.
- 4+4+4 modeliyle eğitim kesintili hale getirilmiş, açık okullar aracılığıyla öğrenciler örgün eğitimin dışına çıkarılmıştır.
- Ders kitaplarında toplumsal roller ve işlevler cinsiyete göre farklılaştırılmış, kadının işlevi ev işleriyle sınırlandırılmış, kadın toplumsal yaşamın dışında bırakılmıştır. Öğrencilere böyle bir rol benimsetilmek istenmiştir. 70 yıl önce başlayan bu süreç, son 15 yılda önemli ivme kazanmıştır.
- Eğitim kurumlarındaki yöneticilerinin belirlenmesinde liyakat terk edilmiş, siyasal tercihler öne çıkmıştır. Eğitim yöneticilerinin yüzde 84’ü iktidarın güdümündeki bir sendikanın üyesidir.
- Bir yandan imam hatip okullarının sayısı artırılmış bir yandan da eğitimin her kademesi ve türündeki okullar dinsel içerikli seçmeli derslerle ve uygulamalarla imam hatipleştirilmiştir.
- Din eğitimi anaokuluna dek indirilerek somut öğrenme dönemindeki çocuklar soyut kavramlarla dinsel inanç bağlamında şekillendirilmeye çalışılmaktadır.
- MEB, müftülükler, tarikat-cemaat vakıfları ve benzer kuruluşlarla protokoller imzalayarak bir yandan eğitimin laik ve bilimsel yapısını ortadan kaldırmış öbür yandan da kamu kaynaklarını bu kuruluşlara aktarma olanağı sağlamıştır.
- Karma eğitimden aşamalı olarak vazgeçilmekte; okullarda, yurtlarda erkek ve kız öğrencilerin kullandığı mekânlar (sınıf, kat, yurt binası, merdiven, kantin vb.) cinsiyete göre ayrılarak kız ve erkek öğrenciler birbirine yabancılaştırılmaktadır.
- Eğitim kuruluşlarında hemen her tür hizmet, hizmet satın alma yoluyla gerçekleştirilmekte; bu da hizmetin denetlenebilirliğini ortadan kaldırmaya ve hizmetin gereği gibi yapılmamasına yol açmaktadır.
- FATİH Projesi, okullarda bir teknoloji çöplüğü yaratmıştır. Projenin ihaleleri Kamu İhale Yasası’nın dışında tutulmuş; harcamalarda saydamlığın, hesap sorulabilirliğin ve hesap verilebilirliğin önü kapanmıştır.
- Ders programlarının hazırlanmasında yabancı emperyal kuruluşlar söz sahibi kılınmıştır.
- Her yıl değişen ders programları nedeniyle yıl sonunda biriken atık kitap ve yardımcı materyaller büyük bir kamu israfına yol açmaktadır.
- Ulusal ve uluslararası ölçmeler, öğrencilerimizin her alandaki başarı düzeyinin sürekli gerilediğini göstermektedir.
- Üniversitelerin gereksinimlerini karşılamada bağımsız davranabilme yetenekleri ellerinden alınmıştır.
- Eğitim alanında son 15 yıldır yapılagelen işler, Anayasayı ihlâl suçu oluşturmaktadır.
ÖNERİLERİMİZ
- Eğitim; uluslaşma, aydınlanma ve demokratik devrime hizmet edecek biçimde kurgulanmalıdır.
- Eğitimin içeriğinin kurgulanmasında Atatürk ilke ve devrimleri esas alınmalıdır.
- Ders programları ulusal, bilimsel ve laik bir yaklaşımla yeniden yazılmalı, alan bilgisinin gerekleri doğrultusunda yapılandırılmalıdır.
- Eğitimin her alanında Köy Enstitülerinin zengin deneyimlerinden yararlanılmalıdır.
- Özel okullar kamulaştırılmalı ve kamu kaynakları devlet okullarına aktarılmalıdır.
- Eğitim, okul öncesinden üniversite sonuna kadar parasız olmalıdır.
- Eğitim-öğretimi kesintili hale getiren 4+4+4 modeline son verilmeli,
temel eğitim zorunlu ve kesintisiz kılınmalıdır. - Açık okullar aracılığıyla örgün eğitimden alıkonan öğrencilerin tümü örgün eğitimin içine alınmalıdır.
- Özerkliği kaldırılmış üniversiteler yeniden özerk yapısına kavuşturulmalıdır.
- Nitelikli öğretmen yetiştirilebilmesi için eğitim fakülteleri bütün yönleriyle yeniden programlanmalı, öğretmen formasyonlarına dönük ciddi önlemler alınmalıdır.
- Öğretmen yetiştirmede kuramsal bilgilerin ezberletilmesi terk edilmeli, mesleksel uygulamaya ağırlık verilmelidir. Öğretmen, öğrenciye öğrenmeyi öğretecek nitelikte yetiştirilmelidir.
- Öğretmen yetiştiren kurumlar, öğretmen adaylarını halka hizmet ve önderlik edecek nitelikte yetiştirmelidir.
- Özgür düşünceli, bilime inanan, kişilikli kuşakların yetiştirilebilmesi için öğretmenler de bu nitelikleri taşıyacak biçimde yetiştirilmelidir.
- Ders kitaplarının hazırlanmasında alanlarının uzmanı olan öğretmenlerle çalışılmalı;
içerikler laik, modern, çağdaş yaşamın gereklerine dayandırılmalıdır. - Bilgi yanlışlıkları ve anlatım bozukluklarıyla dolu ders kitapları yeniden gözden geçirilmelidir.
- Nitelikli bir eğitim için fiziksel koşullar, insan gücü ve düşünsel yapı bakımından uygun,
sağlıklı eğitim ortamları yaratılmalıdır. - Ülkemizin gereksinimlerini karşılayacak büyüklükte ve bilimsel ilkelere uygun eğitim programları, öğretim teknolojisi, ölçme-değerlendirme merkezi kurulmalı;
ölçme-değerlendirme merkezi özerk olmalıdır. - Büyük bir kamu israfına yol açan atık kitap ve eğitim materyalleri yıl sonunda toplanıp
yeniden kullanımı sağlanmalıdır. - Kolej ve temel lise tipi okullar yeniden düzenlenmeli, imam hatiplere dönüştürülen okullar ise önceki konumuna kavuşturulmalıdır.
- Yarışmacı, rekabetçi ve sınav odaklı bir sisteme karşı olmakla birlikte;
yalınlaştırılmış, uzmanlara danışılarak nesnel bir ölçme sistemi yapılandırılmalıdır. - Bilimle, halkla, üretimle bütünleşmiş, Atatürk’ün yolunda bir eğitim sistemi inşa edilmelidir.
- Bu sempozyumdan düzenleyici kuruluşların başını çektiği bir eylem planı çıkarılmalıdır.
======================================
Dostlar,Düzenleyici her 3 kuruluşun da üyesiyiz. Kurultaya sabahtan – akşama katıldık, özenle dinledik ve notlar aldık. Kapanış oturumunda, tanınan 5 dakika içinde sonuç bildirgesine ve toplantının bütününe dönük önerilerimizi kurula sunduk. Emek veren herkese teşekkür ederiz. Ne yazık ki yandaş ve yanaşma kokuşmuş basın ilgi göstermedi. Aydınlık ve Ulusal Kanal sınırlı yer verdi. Oysa gün boyu alanın uzmanları son derece önemli saptamalarda bulundular ve çooook işe yarayacak öneriler sundular.
CHP’nin “EĞİTİM’in ÜÇ ŞARTI” kurultay raporunu değerlendirirken de bu metnin özetinin altında değerlendirmeler yapmıştık. Bu içeriği 07 Ekim 2017 Kurultayı sonunda da özetle sunduk :
*********
http://ahmetsaltik.net/2017/10/10/chpnin-egitim-calistayi-raporu-tamamlandi-egitim-cemaatlere-teslim-edildi/- AKP’nin ülkemize en çok zarar veren – yıkım getirecek olan dayatması hatta saldırısı,
Ulusal EĞİTİM SİSTEMİNE yapılan ihanettir. Evet, bu girişim tam bir İHANETTİR!
BİLEREK VE İSTEYEREK, TASARLANARAK YAPILMAKTADIR ve
- Tam anlamıyla CUMHURİYETE ŞAH MAT HAMLESİDİR!
Bu bağlamda yazdığımız makaleyi daha önce sitemizde yayınlamıştık, okumak için lütfen üstünde tıklayınız..
MÜFREDAT DEĞİŞİKLİĞİ CİHAT İLANI İLE “ŞAH MAT” HAMLESİ Mİ??!
07 Ekim 2017 günü Ankara’da, 3’üne de üye olduğumuz Ulusal Eğitim Derneği, EĞİTİM-İŞ TÜMÖD‘ün bir Eğitim Kurultayı yapıldı. Bu toplantıda da benzer düşüncelerimizi dile getirdik. AKP’yi bu akıl ve bilim dışı vahşi – acımasız – dinci – kinci – yıkıcı saldırıyı durdurmaya çağırdık. Topluma, ülkemize yönelttiği malign enerjiye son vermesi çağrısı yaptık.
Bu saldırının mutlaka def edilmesi gerek..
Aileler (veliler) + Öğretmenler + öğrenciler birlikte direnmeli..
Bu tutum ulusal ve uluslararası hukukta meşru bir direnme hakkıdır.AKP’nin bu insanlık dışı dayatması yalnızca akla ve bilime aykırı değil!
Anayasa’nın Başlangıç bölümü, 2, 5, 10, 24, 42, 90 ve 174. maddelerine açıkça aykırı!
Bu durumda Danıştay’ın ilgili Yönetmeliği oyala(n)madan mutlaka iptal etmesi beklenir.
AKP yasal düzenleme ile ısrar ederse bu kez Anamuhalefet CHP Anayasa Mahkemesine iptal başvurusu yapmalıdır (AY md. 150).Ayrıca başta AİHS, İHEB, BM Çocuk Hakları Sözleşmesi olmak üzere Anayasa md. 90/son uyarınca iç hukukumuza malolmuş uluslararası anlaşma ve sözleşmeleri de AKP = RTE zerrece takmamaktadır! Zorunlu din derslerinin kaldırılmasına ilişkin AİHM’nin Büyük Dairede kesinleşmiş 3 kararını AKP = RTE inatla ve pervasızca uygulamamaktadır.
Bu tutum Türkiye’yi, hukuk tanımayan “haydut devlet” statüsüne düşürebilir.
Ardından da uluslararası toplum ve sistem ülkemize kapsamlı yaptırımlar uygulayabilir.Hedef açıkça ilan edilmiştir :
- DİNCİ – KİNCİ molla, meczup ve de mensup müritler yetiştirmek!
Bu yolla kitleleri devşirip oy deposu yapmak ve bir din devleti – sultanlık kurup ölene dek iktidarda kalmak, hesap vermemek, sonrasında da cülus! (İktidarın babadan oğula geçmesi..)
Tasarım korkunç, dehşet verici, mide bulandırıcıdır, isyan ettiricidir.
Bu dayatma ayrıca açık suçtur, üstelik insanlığa karşı suçtur, zaman aşımı yoktur.
Uluslararası toplum ve kurumların BM sistemi bağlamında ülkemizin içişlerine karışmadan AKP = RTE‘yi uyarması gerekmektedir.- Ortadoğu’da, Avrupa’nın bitişiğinde, Türkiye’de yepyeni bir dinci – karanlık – şeriat devleti ciddi bir stratejik küresel tehdittir!
Gerçekte AKP iktidarının meşruluğu da kalmamıştır!
16 Nisan 2017 halkoylamasına YSK eliyle hile karıştırıldığı ve sonucun tersine döndürüldüğü iç ve dış kamuoyunda ezici bir kabul görmektedir. AKP iktidarı böylesi bir zeminde, yitirdiği iktidar kaynağını meşruluğunu son derece şaşkın durumda ve patolojik yollarla sürdürebilme hezeyanı içinde!Durum çooook kritik..
Sevgi, saygı ve derin kaygı – endişe ile. 10 Ekim 2017, Ankara
*****Sevgi, saygı ve derin kaygı – endişe ile.
11 Ekim 2017, Ankara
Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net profsaltik@gmail.com - AKP’nin ülkemize en çok zarar veren – yıkım getirecek olan dayatması hatta saldırısı,