Etiket arşivi: “homo supra eliticus”

KRT Programımız : AKP’nin “Anormal – Alaturka” “normalleşmesi”!

Dostlar,

30 Mayıs 2020 Cumartesi,
Saat 18:30 haberlerinde
KRT’de Sn. Çiğdem Akdemir’in konuğu olacağız / olduk

Gündem “NORMALLEŞME”..
AKP’nin “Anormal – Alaturka” “normalleşmesi”!

Kapitalizmin tunç yasası işliyor; iktidar mahkum, onu eğip bükemiyor..

  • Her durumda en çok (maksimum) kâr!

İşte kapitalist ülke olmak böyle bir şey; çünkü yaşamın merkezinde “kapital” = sermaye var; insan ya da insana değgin değerler değil..

En temel insan hakkı olan YAŞAM HAKKI da bu dışlanma kapsamında!

Ölenler, ölmesi gerekenlerdir (homo insectus), doğal seleksiyon işlemektedir.
Ve onlardan yeryüzünde gereğinden çok vardır..
Kalan sağlarla yola devam edilmelidir…
Böyle buyurmaktadır “homo eliticus” lar ve
Hiçbir değer, YAŞAM HAKKI DAHİL, HER DURUMDA ENÇOK (MAKSİMUM) KÂRIN önünde olamaz..
500 yıllık kapitalizmin şaşmaz mottosu budur; Küreselleşme = yeni emperyalizm döneminde özellikle son 40 yıldır iyice azgınlaşmışlardır..

Homo supra eliticus” lar türemiştir devr-i KüreselleşTİRmede; post-modern dinozorlardır kendileri..

Korona sürecinde ve sonrasında insanlığın yüzleşmesi ve sorgulaması, kuşkusuz başetmesi gereken, yüzyılların temel meydan okuması bu olgudur..

COVID-19 pandemisini bir fırsata dönüştürebilir mi yeryüzünün sömürülen tüm halkları!

Bizce evet, yapılması gereken tam da budur!

 

  • EKONOMİK ZORUNLULUKLAR / “BİR MİKTAR ÖLÜME DEVAM”
  • Lanetli kıskaç Türkiye’de ve dünyada budur ve iktidarlar değişik oranlarda tercih yapmaktalar.. Rakamlardaki tutarsızlıklar / aşırı volatilite bu hazin gerçekliğe ikincildir…

Sevgi ve saygı ile. 30 Mayıs 2020, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı
Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı,
Kamu Yönetimi Siyaset Bilimci (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net    profsaltik@gmail.com

 

 

Küresel talan – soygun -sömürü senaryoları – planları, her yıl Davos’ta güncellenerek optimalize ediliyor

Küresel talan – soygun -sömürü senaryoları – planları, her yıl Davos’ta güncellenerek
optimalize ediliyor


Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net      
profsaltik@gmail.com

Davos’ta her yıl küresel sermayenin sözcüleri toplanarak, sömürü düzenini nasıl sürdüreceklerini kararlaştırırlar. İşin çıplak özeti budur, gerisi boş sözdür. İngiliz araştırma kurumu OXFAM,
bunun böyle olduğunu – başkaca bir şey olmadığını – yeni bir şey bulunmadığını
birkaç sayısal veri ile bir kez daha ortaya koydu..

  • Küresel gelirin %82’sine, dünya nüfusunun %1’i olan 75 milyon elit el koyuyor!

Son verilerle yıllık 80 trilyon doları aşan bu rakamın küre insanlarına dağılımı zaman içinde, “zamane-i Küreselleşme” de iyileşmiyor, giderek bozuluyor. Dünyalı başına 10 bin doları biraz aşan ortalama yıllık gelir rakamının bir anlamı yok; çünkü dağılım çok adaletsiz.

80 milyon nüfuslu bir Ütopya ülkesinde her gün 40 milyon piliç, 40 milyon da ekmek tüketiliyorsa; bu, zorunlu olarak o ülkede her gün herkesin yarım piliç + yarım ekmek yediğini kanıtlamaz!

Yakın zamana dek bu % 1’lik “homo supra eliticus” (terim bize aittir) küresel yıllık gelirin yarısını gasp etmekteydi.. “Homo insectus” lar ise “kalan” ile yetinmek – sürünmek zorunda idi.

Küresel sermaye imparatorluğunun kritik kurumlarından DB (Dünya Bankası, ki IMF ile İkiz Kızkardeşler olarak tanımlanır..) ise son derece yaratıcı (!) yoksulluk ve yoksul tanımları üretiyordu. Örn. Sahraaltı Afrikası başta olmak üzere kürenin birçok yerinde günde 1 Dolar’ı aşan geliriniz var ise açlıktan ölmeyebilir ve “mutlak yoksul” sayılmazdınız! 1-2 Dolar / gün gelir ise “görece yoksul” etiketi almanız demektir. Yoksul sayılmamak için ise 2+ Dolar / gün gelir yeterlidir! Böylelikle küresel yoksulluk oranı (prevalansı) olduğundan çoooook daha düşük gösterilerek sızlanma huysuzluğu gösterebilecek kimi vicdanlar susturulabilir ya da yatıştırılabilir!?

Türkiye’ye uyarlayabilir miyiz bu verileri? 2 Dolar = 7,5 TL desek.. Aylık; 7,5 x 30 = 225 TL.. Bu rakamı aşıyorsanız, DB’nın eşsiz ekonomistlerinin fetvaları gereği YOKSUL DEĞİLSİNİZ. Sanırız – korkarız – umarız.. bu hesaptan SGK’nın haberi yok! O, hala, asgari ücretin aylık brüt tutarının 1/3’ü olan 679 TL’yi “SGK Yoksulu” tanımı için kullanıyor.. Bu “hazin” durumdaki 9 milyon dolayında “yoksul” dan “prim = ek vergi” almıyor; Anayasa md. 60 uyarınca (Herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir.. yazıyor o maddede!) merkezi yönetim bütçesinden aktarma (transfer) yapılıyor SGK’ya.

TÜİK, SGK’dan daha becerikli gözüküyor! Yoksulluğun temel kaynağı olan işsizliği düşük oranda göstermek için, “son 1 haftadır iş aramayan” bıkkın-yılmış garibanları “işsiz” saymayarak siyasal iktidarın gözüne girmeye çabalıyor. Yoksulluğu da AKP = RTE‘nin canını sıkmayacak biçimde ayarlıyor. Örn. yoksul sayılmak için artık ortanca hane halkı gelirinin %60’ının değil, %50’sinin altında gelirinizin olması gerek..

Devekuşları bu manevraları öğrenseler, kum fırtınalarında ne yaparlardı acaba?
Ne bilelim biz, örneğin en yakın TÜİK veya SGK binalarına sığınmak gibi!?

Bu arada, dünyada 1500 dolayında Dolar milyarderi olduğunu, Türkiye’ye nüfusuna oranla
%1 hesabıyla 15 dolar milyarderi düşerken bunun 2 katını aşkın süper zenginimiz olduğunu da kaydedelim. Üstelik bu sayı 16. yılına giren tek başına AKP iktidarında azalmayıp artıyor.
Ortalama servetleri 1,7 milyar dolara yakın. Oysa AKP’nin seçim kampanyasında 2002’de
hedef alınan 3 Y’den biri Yoksulluk ile savaş ve onu yenmekti. (Öbür 2 Y : Yolsuzluk, Yasaklar).
Kişi başına yıllık gelir 3500 dolardan 3 katına çıktı “hamdolsun” Erdoğan’a göre ama, 230 milyar Dolar olan toplam borç da 3 kattan fazla büyüdü..

Gini katsayısı da küçülmüyor, Lorenz eğrisi de belini düzeltemiyor!

Aklımıza Nasrettin Hoca’nın kedi ve et fıkrası geliyor. 2 okka et alıp yemek yapması için karısına veren Hoca, akşam düşkırıklığı yaşar, çünkü kedi eti yemiştir (!) ve eşi et yemeği pişirememiştir. Hoca el kantarını kapıp kediyi tartar ve 2 okka geldiğini görünce karısına çıkışır..

  • Be kadın, 2 okka bu kedi ise et nerede; et ise kedi nerede?!

Küresel gelir 80 trilyon Dolar / yılı aştı da, bunca yoksul neyin nesi??

Bağlayalım              :

  • Küresel talan – soygun -sömürü senaryoları – planları,
    her yıl Davos’ta güncellenerek optimalize ediliyor!

Nereye ve hangi vakte dek?

Postmodern köle “homo insectus” ların, Roma’lı köle Spartaküs gibi

  • Bu zincir benim ayağımda ne arıyor?!” sorusunu soran dek.. (2 bin yıl önce!)

Küreselleşme zamanının sanal zincirini sorgulamadan önce bir ara adım atalım ve artık lütfen “Küreselleşme” yerine “KüreselleşTİRme” diyelim de, KüreselleşTİRmecileri deşifre etmeye başlayalım; Küreselleşme masallarının farkında olduğumuzu hiç olmazsa ima edelim
küresel efendilere..

Sevgi ve saygı ile. 04 Şubat 2018, Ankara

2018 Davos Zirvesi’nin ardından

2018 Davos Zirvesi’nin ardından

Melih Baş

Prof. Dr. Melih Baş
Aydınlık Gazetesi, 29.01.2018

(AS: Bizim kapsamlı katkımız yazının altındadır..)

Açılış konuşmasında Hindistan Başbakanı N. Modi, 2. Dünya Savaşı sonrası oluşan kurumların sistemlerinin gelişen ülkelerin gereksinmelerine yanıt vermediğini söyledi ve artan korumacılığa, terörizme ve iklimsel değişime değindi. Hindistan ekonomisinde açılmayla yeni yatırımları beklediklerini ve 2025’te 5 trilyon dolarlık bir ekonomi oluşturacaklarını belirtti. Konuşmasında aynı Xi gibi küreselleşmenin farklı bir biçimde sürmesini vurguladı.

Bu yılki ana tema, sadece kadınlardan oluşan bir panelde tartışıldı, kadınlara pozitif kayırmacılık vardı bu yıl.

Angela Merkel şöyle seslendi: ‘Küresel işbirliğine gereksinmemiz var, duvarlara değil!’ Korumacı Trump’a bir yollama gibi!

MACRON İDDİALI

Emmanuel Macron, iklimsel değişikliğe vurgu yaptı ve iddialı konuştu: ‘2021’de bütün kömüre dayalı termik santrallerini kapatacağız. Böyle bir strateji yeni iş olanakları açacak ve yetenekleri çekecek, yetenekler yaşamın iyi olduğu yere gider’. Macron, Yeni İpek Yolu’nun yeşil bir yol olmasını, kömüre dayalı bir geleceğin olamayacağını vurgulayarak Çin’e bir mesaj yollamış oldu.

WEF’in kurucu başkanı Klaus Schwab, ‘dünyanın niteliksel kolaylaştırmaya olan gereksiniminde iş dünyasının liderlik yapması gerekir’ dedi.

Çin’den (Xi’nin sağ kolu) Liu He, gelecek üç yılda üç şeyle savaşacaklarını söyledi:
Finansal risklerden korunma,
– yoksulluğun hafifletilmesi ve
– kirliliğin azaltılması.

Kapanış konuşmasını yapan Trump’tan bir demet: ‘Amerikan ekonomisi şahlandı. Borsamız rekor üstüne rekor kırıyor. Servet benden sonra 7 trilyon dolar arttı. Güven endekslerimiz yükselirken; 2,4 milyon kişilik ek istihdamla işsizliği düşürdük. Kurumlar vergisini düşürdük. Sermayeyi ve yatırımları davet ediyoruz, teşvik var, en iyi işçiler bizde. Önce Amerika ama yalnız Amerika demiyoruz; Amerika büyürse dünya da büyür. Ticaret serbestlesin ama adil ve karşılıklı olmalı. Bundan böyle adil olmayan uygulamalara (sanayi ikamelerine, telif hakkı hırsızlığına, kamu plan desteklerine vs.) göz yummayacağız. Güvenlik olmadan refah olmaz, askeriyemize de tarihsel yatırımlar yapıyoruz, dostlarımıza da salık veriyoruz, finansal görevlerini de yapsınlar. Kore ve İran nükleerden arındırılmalı. Teröre ve eski göç anlayışlarına karşı ulusumuzu, sınırlarımızı koruyacağız. Görevimiz insanlara, işçilere ve müşterilere sadakat’. Trump, gelir eşitsizliği, iklimsel değişiklik vb. şeylere girmedi ama konuşmasını dinbazca ‘Allah sizi korusun’ diye bitirdi.

ALİBABA’DAN MESAJLAR

Alibaba’nın kurucusu Ma’nın konuşması ilginçti: Yeni teknolojiler yeni işler açacak, başarılı insanların ortaya çıkmasını sağlayacak, ama beraberinde toplumsal sorunları da getirecek. Yapay zekâ ve büyük veri insanlar için (istihdam vb.) tehdit oluşturuyor. Teknolojinin insanları daha yetenekli hale getirmesi gerekli, bu yüzden insanların benzersiz işler yapmaları ve bu bağlamda eğitimin de buna yönelmesi gerekli. Ailemin yoksulluğu nedeniyle çok iyi bir eğitim görmedim ama benden daha akıllı personeli toplayıp ekip oluşturdum. Başarı öykülerinden değil, kendinizin ve başkalarının hatalarından öğrenin. Kısa sürede yitirmek istemiyorsanız yüksek IQ’ya sahip olmanız, uzun sürede saygı görmek istiyorsanız yüksek LQ’ya (Love IQ) sahip olmanız gerek. Bilgelik ve özenle yönetmenin en iyi yolu kadınların görev almasıdır, Alibaba’da üst düzey yöneticilerin % 37’si kadındır. Küreselleşmeyi ve ticareti kimse durduramaz, savaşları durduracak şey de ticarettir. Küreselleşme kapsayıcı, çağdaş ve basit olmalı ki fırsat eşitliği olsun. Teknoloji devleri olarak şanslıyız ama iyi bir kalbe sahip olup, yaptığımız her şeyin gelecek için olduğunu unutmamalıyız.

SONSÖZ

Zirvede ödül alan Elton John şöyle dedi:

  • Dünya değiştirilmeli, dürüst olalım, dünyadaki eşitsizlik ayıp!

Haydi John’un ‘I am still standing (Ben hala ayaktayım)’ şarkısını dinleyin: https://www.youtube.com/watch? v=DdxBQY9j8Ik
==============================
Dostlar, 

Küresel talan – soygun -sömürü senaryoları – planları,
her yıl Davos’ta güncellenerek optimalize ediliyor

Davos’ta her yıl küresel sermayenin sözcüleri toplanarak, sömürü düzenini nasıl sürdüreceklerini kararlaştırırlar. İşin çıplak özeti budur, gerisi boş sözdür. İngiliz araştırma kurumu OXFAM, bunun böyle olduğunu – başkaca bir şey olmadığını – yeni bir şey bulunmadığını… birkaç sayısal veri ile bir kez daha ortaya koydu..

  • Küresel gelirin %82’sine, dünya nüfusunun %1’i olan 75 milyon elit el koyuyor!

Son verilerle yıllık 80 trilyon doları aşan bu rakamın küre insanlarına dağılımı zaman içinde, “zamane-i Küreselleşme” de iyileşmiyor, giderek bozuluyor. Dünyalı başına 10 bin doları biraz aşan ortalama yıllık gelir rakamının bir anlamı yok; çünkü dağılım çok adaletsiz.

80 milyon nüfuslu bir Ütopya ülkesinde her gün 40 milyon piliç, 40 milyon da ekmek tüketiliyorsa; bu, zorunlu olarak o ülkede her gün herkesin yarım piliç + yarım ekmek yediğini kanıtlamaz!

Yakın zamana dek bu % 1’lik “homo supra eliticus” (terim bize aittir) küresel yıllık gelirin yarısını gasp etmekteydi.. “Homo insectus” lar ise “kalan” ile yetinmek – sürünmek zorunda idi.

Küresel sermaye imparatorluğunun kritik kurumlarından DB (Dünya Bankası, ki IMF ile İkiz Kızkardeşler olarak tanımlanır..) ise son derece yaratıcı (!) yoksulluk ve yoksul tanımları üretiyordu. Örn. Sahraaltı Afrikası başta olmak üzere kürenin birçok yerinde günde 1 Dolar’ı aşan geliriniz var ise açlıktan ölmeyebilir ve “mutlak yoksul” sayılmazdınız! 1-2 Dolar / gün gelir ise “görece yoksul” etiketi almanız demektir. Yoksul sayılmamak için ise 2+ Dolar / gün gelir yeterlidir! Böylelikle küresel yoksulluk oranı (prevalansı) olduğundan çoooook daha düşük gösterilerek sızlanma huysuzluğu gösterebilecek kimi vicdanlar susturulabilir ya da yatıştırılabilir!?

Türkiye’ye uyarlayabilir miyiz bu verileri? 2 Dolar = 7,5 TL desek.. Aylık; 7,5 x 30 = 225 TL.. Bu rakamı aşıyorsanız, DB’nın eşsiz ekonomistlerinin fetvaları gereği YOKSUL DEĞİLSİNİZ. Sanırız – korkarız – umarız.. bu hesaptan SGK’nın haberi yok! O, hala, asgari ücretin aylık brüt tutarının 1/3’ü olan 679 TL’yi “SGK Yoksulu” tanımı için kullanıyor.. Bu “hazin” durumdaki 9 milyon dolayında “yoksul” dan “prim = ek vergi” almıyor; Anayasa md. 60 uyarınca (Herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir.. yazıyor o maddede!) merkezi yönetim bütçesinden aktarma (transfer) yapılıyor SGK’ya.

TÜİK, SGK’dan daha becerikli gözüküyor! Yoksulluğun temel kaynağı olan işsizliği düşük oranda göstermek için, “son 1 haftadır iş aramayan” bıkkın-yılmış garibanları “işsiz” saymayarak siyasal iktidarın gözüne girmeye çabalıyor. Yoksulluğu da AKP = RTE‘nin canını sıkmayacak biçimde ayarlıyor. Örn. yoksul sayılmak için artık ortanca hane halkı gelirinin %60’ının değil, %50’sinin altında gelirinizin olması gerek..

Devekuşları bu manevraları öğrenseler, kum fırtınalarında ne yaparlardı acaba? Ne bilelim biz, örneğin en yakın TÜİK veya SGK binalarına sığınmak gibi!?

Bu arada, dünyada 1500 dolayında Dolar milyarderi olduğunu, Türkiye’ye nüfusuna oranla %1 hesabıyla 15 dolar milyarderi düşerken bunun 2 katını aşkın süper zenginimiz olduğunu da kaydedelim. Üstelik bu sayı 16. yılına giren tek başına AKP iktidarında azalmayıp artıyor. Ortalama servetleri 1,7 milyar dolara yakın. Oysa AKP’nin seçim kampanyasında 2002’de hedef alınan 3 Y’den biri Yoksulluk ile savaş ve onu yenmekti. (Öbür 2 Y : Yolsuzluk, Yasaklar). Kişi başına yıllık gelir 3500 dolardan 3 katına çıktı “hamdolsun” Erdoğan’a göre ama, 230 milyar Dolar olan toplam borç da 3 kattan fazla büyüdü..

Gini katsayısı da küçülmüyor, Lorenz eğrisi de belini düzeltemiyor!

Aklımıza Nasrettin Hoca’nın kedi ve et fıkrası geliyor. 2 okka et alıp yemek yapması için karısına veren Hoca, akşam düşkırıklığı yaşar, çünkü kedi eti yemiştir (!) ve eşi et yemeği pişirememiştir. Hoca el kantarını kapıp kediyi tartar ve 2 okka geldiğini görünce karısına çıkışır..

  • Be kadın, 2 okka bu kedi ise et nerede; et ise kedi nerede?!

Küresel gelir 80 trilyon Dolar / yılı aştı da, bunca yoksul neyin nesi??

Bağlayalım              :

  • Küresel talan – soygun -sömürü senaryoları – planları,
    her yıl Davos’ta güncellenerek optimalize ediliyor..

Nereye ve hangi vakte dek?
Postmodern köle “homo insectus” ların, Roma’lı köle Spartaküs gibi

  • Bu zincir benim ayağımda ne arıyor?!” sorusunu soran dek.. (2 bin yıl önce!)

Küreselleşme zamanının sanal zincirini sorgulamadan önce bir ara adım atalım ve artık lütfen “Küreselleşme” yerine “KüreselleşTİRme” diyelim de, KüreselleşTİRmecileri deşifre etmeye başlayalım; Küreselleşme masallarının farkında olduğumuzu hiç olmazsa ima edelim küresel efendilere..

Sevgi ve saygı ile. 04 Şubat 2018, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com