Etiket arşivi: Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Doç. Dr. Lütfü Savaş

PROF. DR. NAZAN SAVAŞ’TAN YENİ HATAY PLANLAMASI

MKÜ Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nazan Savaş: “Hatay halkı güvende olmalı”HBB BAŞKANI SAVAŞ’IN EŞİ HALK SAĞLIĞI UZMANI PROF. DR. NAZAN SAVAŞ’TAN YENİ HATAY PLANLAMASI

Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Doç. Dr. Lütfü Savaş’ın eşi, Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Ögretim Üyesi
Prof. Dr. Nazan Savaş, Mintakey Afet Koordinasyon (Eşgüdüm) merkezinde yapılan toplantıda Hatay’ın yeniden planlanması konusunda “.. yeni Hatay için vizyon ortaya koymalı ve uygulamalıyız.” dedi. Bu vizyon (bakış) ile ilgili peķ çok konuya da açıklık getirdi.

Hatay nasıl bir kenttir?

Hatay 2014 yılında Büyükşehir statüsüne kavuşmuş, 1 milyon 670 bin nüfusa sahip, yaklaşık 550 bin Suriyeli sığınmacıyı içinde barındıran, çok yaygın ve yoğun nüfus sahip bir kenttir. Hatay, büyükşehir olmadan önce Merkez İlçe (Antakya) Belediyesi’nin hizmet alan nüfusu yalnızca 236 bindi. Çevresinde birbirine çok yakın 22 belde belediyesi ve 68 köy vardı. Bu belde belediyelerinin özellikle merkeze daha yakın olanlarında 2011 yılından başlayarak 2014’e dek hızlıca çarpık bir yapılaşma oldu. O dönemde hükümet, bir mevzuat düzenlemesi ile buna “dur” diyebilirdi. Hatay Büyükşehir olmadan önceki bu süreçte, belde belediyeleri üzerinden hızlıca yapılaşmalar sürdü. Yangından mal kaçırırcasına yolu, alt yapısı, okulu, parkı.. kısacası, düzgün bir şehir planı olmayan bir yapılaşma gerçekleşti.

2014’e gelindiğinde, çok gecikmiş olarak Hatay’a Büyükşehir statüsü verildi. Ancak atı alan Üsküdar’ı geçmişti. Yeni yapılanmada 236 bin nüfuslu merkezde Antakya ve Defne İlce Belediyeleri kuruldu. Antakya’ya 12 belde, 42 köy bağlandı, Defne’ye ise 10 belde, 23 köy bağlandı. Bu merkez iki belediyenin nüfusu da çok yaygın ve kırsal oldu. Tüm köy ve belde belediyelerinin adı bir anda “mahalle” oldu, ama gerçekte hepsi kırsaldı.

Yeni Hatay nasıl olmalı?

Nazan Savaş, kentin yeniden kurulması konusunda Hatay’ın avantajlarına vurgu yaparak,

“Biz bugünden başlayarak bir vizyonu ortaya koymak zorundayız.” dedi. Bu vizyonu ortaya koyarken bölgemizin dezavantajları olduğu gibi avantajlarının da olduğunu bilmek zorundayız. Öncelikle zaten artık dünya akıllı kentler, sürdürülebilir kentler, sıfır atık ve yeşil enerji üzerine evriliyor. Bu konuda uluslararası kuruluşlarca çok büyük destekler veriliyor. Zaten Paris İklim Anlaşması da bunları gerektiriyor. Bu konuda biz avantajlı bir bölgeyiz. İkincisi hem barınma yerleri hem de üretim mekanlarının (yerlerinin) güvenli yapılaşmasında çelik çok önemli.
Çelik üretimi bakımından da avantajlı bir bölgeyiz. İskenderun çelik üretiminin merkezi ve burnumuzun ucunda.

Japonya’da her yerde minimum betonlu ama çelik konstrüksiyonu çok güvenli binalar ve geleneksel mimarili yapılar var. Bu çelik konstrüksiyonlar bu ada ülkeye taşınmış. Adamlar zoru başarmış. Bu kapsamda yeni yapılacak Hatay’ın zemin etüdü (incelemesi) yapılmış daha güvenli dağ yamaçlarına doğru çekilerek, gerek Japonlarla gerekse deneyimli öbür ülkelerden de destek alınarak yapılanması gereklidir. Sürdürülebilir kent bağlamında rüzgâr ve güneş enerjisinin modern teknolojisi kullanılmalı, karbon salınımının minimuma (en aza) indirilmesi gerekmektedir. Bu vizyonun (bakışın) savunucusu olmalıyız.

Eski tarihi kent dokusunun rekreasyon alanlarıyla kurulması ve bu kentin kimliğinin korunması da ayrı bir önem arz etmekte (taşımakta), ayrı ele alınmalıdır. Ayrıca depreme dayanıksız olan
Asi Nehri‘nin iki yanındaki alana da yeşil rekreasyon alanlarının planlanması gerekmektedir.
Bu kapsamda tüm ilgili kurumlar ve bilim adamları birlikte hareket etmelidir.

Böylece;
– kentin tarihsel dokusu ve kimliği korunarak
– sürdürülebilir,
– yeşil enerjili,
– en az betonlu ama çelik konstrüksiyonlu (iskeletli) yapılar, iş ve üretim yerleri yapılmalıdır.

Konuşmanın video kaydı : https://youtu.be/19QHaij9rJA