Etiket arşivi: Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ

ARINÇ-ERDOĞAN-GÜL VE ÜÇLÜ İHANET

ARINÇ-ERDOĞAN-GÜL VE ÜÇLÜ İHANET

Arınç-Erdoğan-Gül ve Üçlü İhanet

Rifat Serdaroğlu

Devlet yönetmek, zor iştir. Önce devletini sevmek gerekir!
Bu görev, otelde T.C. Cumhurbaşkanlığı postunu, Suudi Kral’ın ayaklarına sermekle olmaz.
Bu görev, ederinden çok pahalı ihaleler yapıp, süper zengin olmakla olmaz.
Bu görev, Asteğmen Kubilay’ın kafasını kesen dedenin, intikamını almak için Türk Ordusuna iftira atmakla olmaz.
Devlet yönetmek, göreviniz gereği verdiğiniz sözlü-yazılı emrin sonucuna katlanmaktır.
Aralık 2009’da Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a suikast yapıldı iddiasıyla, FETÖ’cu Savcı-Yargıçlar (Şu an kaçaklar) Türk Devletinin “Devlet Sırlarının” bulunduğu Kozmik Odaya girmek istediler.
Dönemin Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, önce Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a gider ve Kozmik Odadaki belgelerin dışarı sızması halinde, çok ciddi olaylar yaşanacağını söyler.
Bülent Arınç; Paşa, Paşa! Faili meçhul cinayetlerin sırrı o odada saklı. Kozmik Odaya girilmesine kimse engel olamaz, der.
Başbuğ, daha sonra Cumhurbaşkanı ve Başkomutan Abdullah Gül’e gider;
Abdullah Gül; Paşam, Devletin Savcılarına, Hakimlerine güvenmiyor musunuz? Açın, der.Başbakanı Erdoğan’a

Başbuğ, en son olarak dönemin  gider ve durumu anlatır.
Erdoğan; Bizden saklayacak neyiniz var? Niye böyle yapıyorsunuz? Açın, der.
Bunun üzerine Başbuğ, görevli Tümgeneral Selahattin Kısacık’a “Açın, verin oraların hesabını” diye emir verir.
Cumhurbaşkanı-Başbakan-Başbakan Yardımcısı üçlüsünün “Kozmik Oda Açılsın” emirleri üzerine, binlerce yıllık Türk Devletinin belgeleri, 2229 yıllık geçmişi olan Türk Ordusunun bilgi ve belgeleri, FETÖ kanalıyla, CIA ve PKK Narko-Terör Örgütünün eline geçer…
Aylar önce, Türk Ordusunun 26. Genelkurmay Başkanı Başbuğ şunları söyledi;
Kozmik Odadaki belgelerin yabancı istihbarat örgütleri ve terör örgütlerinin eline geçmesiyle, devletin istihbarat örgütlerine ve terör örgütlerine sızdırdığı 813 (Sekiz Yüz On Üç) vatan evladı öldürüldü…
Geçen hafta, Türk Ordusunun emekli Korgenerali Erdoğan Karakuş şunları söyledi;
Kozmik Odanın açılmasıyla, 813 (Sekiz Yüz On Üç) evladımız öldürüldü!
Yetkili iki Türk Ordusu Komutanı, bu iddialarını basına ve Türk Milletine açık olarak yaptılar. Bu korkunç iddialar karşısında;
11. Cumhurbaşkanı, sustu!
12. Cumhurbaşkanı ve Dönemin Başbakanı, sustu!
Dönemin Başbakan Yardımcısı, sustu!
Askeri Okulları kapatan Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, sustu!
MİT Başkanı Emekli Başçavuş, AKP Milletvekili Adayı Hakan Fidan, sustu!
Genelkurmay Başkanı Yaşar Güler, sustu!
Bu kişilerin çoğu ile bendeniz mahkemelik oldum. Sanki ben emir vermişim gibi!
Bu sorumlu ve yetkili kişiler şunu diyemediler;
“Sayın Başbuğ ve Sayın Karakuş yalan söylüyorlar! Türk Milletinin 813 evladı öldürülmemiştir. Bu bir iftiradır. Yargıya başvuracağız!”
Atasözümüz ne diyor? Sukut, ikrardan gelir!

Değerli Okurlar;

Bu yapılan Türk Tarihine, Türk Devletine, Türk Milletine, Türk Ordusuna ihanettir. Hem de topluca yapılan organize bir ihanettir.
Çoban Ateşi İktidarında bu katliama sebep olanların tamamı yargılanacak, yargılama canlı olarak televizyonlardan yayınlanacak, mahkeme salonuna sadece şehit olan 813 evladımızın çocukları dinleyici olarak alınacaktır.
Yazıyı Büyük Atatürk’ün sözü ile bağlayalım;

  • İhanetin nedeni olmaz, bedeli olur.
  • O bedel, ihanet edenlere mutlaka ödettirilir…
    Not; Kozmik Odaya girilmesi için emir veren üç kişi de şu an hayatta.

Bugün için Barolarla, Tabip Odalarıyla uğraşmak mı önemli, yoksa Türk Devletine yapılan ihanetin sorumluluğunu üstlenmek mi? Sizce?

Sağlık ve başarı dileklerimle, (05 Mayıs 2020)

Gazi Albay Aslan Aydınlık’a konuştu


Dostlar,

Sevgili Ali Serdar Bolat,

“Tahliye Edilen Gazi Albay Hasan Basri Asln AYDINLIK’a Konuştu”

haberini kapsamlı olarak işlemiş.

Paylaşımı ve emeği için teşekkür ediyoruz.

Sevgi ve saygı ile.
13.10.13, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

===================================

 “Tahliye Edilen Gazi Albay Hasan Basri Asln AYDINLIK’a Konuştu”

Ali Serdar Bolat                 
13 Ekim 2013


Balyoz davasında Yargıtay kararıyla tahliye edilen
Emekli Gazi Albay Hasan Basri Aslan evinin kapılarını Aydınlık’a açtı.

“Suçsuz olduğumuz mutlaka ortaya çıkacak. Suçsuz olduğumuzu bildiğimiz için kararın bozulacağını düşünüyorduk. Yargıtay kararı açıklandığında sevincimiz yarım kaldı. Herkesin tahliye edilmesini bekliyorduk. Tahliye edilenlerle, içeride kalanlar arasında bir fark yok. Hepimiz suçsuzuz. Terörle mücadelemizin ödülü balyoz oldu.”

“Aileme kavuştuğum için sevinçliyim. Ancak kalbim ve aklım içeride bulunan silah arkadaşlarımda. Onların da aramıza katılması için mücadele edeceğiz. Siyasilerle asker olduğumuz için hiçbir ilişkimiz olmadı. Beklentimiz de yoktu. Zaten onlardan gerekli desteği de göremedik. Hayatımdan çalınan 3 yıl var. Bunun hesabını kim verecek?”

“Ben cezaevinde olduğum dönemde eşim, “Ödülü de Balyoz oldu” isimli bir kitap yazdı. Onunla gurur duyuyorum. Çok zor bir hayatımız oldu.

Buna rağmen ülkemin birlik ve bütünlüğü için mücadele ettim. Haksızlıkları hak etmediğimizi bu kitap çok iyi anlattı. Kitabın adında olduğu gibi ödülümüz Balyoz oldu.”

“Dışarıdaki mücadeleye biz de katılacağız. Vardiya Bizde Platformu daha da büyüyecek. Suçsuz olduğumuzu herkese anlatmaya çalışacağız. Sincan Cezaevi personeli bize karşı çok iyi niyetli davrandı.

Ancak Silahlı Kuvvetlerden gereken desteği göremedik. Devre arkadaşlarımız, eşimiz ve dostumuz bize gereken desteği verdiler. Balyoz, Ergenekon, 28 Şubat ve benzeri davalarda yargılanan aslında TSK.”

***********

arşiv:

Yılların CHP’lisine Bay Kemal darbesi
++++++++++++++++++++++++++++++++
Ali Serdar Bolat     20 Temmuz 2013
Çocukları baba yüzü görmeden büyümüştü. Eşi Gazi Kurmay Albay Hasan Basri Aslan hep görevdeydi, terörist peşinde dağlardaydı. Yaralanmış, gazi olmuştu. “Listede adın var” dediler, 16 yıl ceza kestiler. Sözde darbeciler, “Bu da bizdendir” diye adını bir listeye yazmışlardı. Aleyhindeki sözde tek delil bu idi. Vatana hizmetin ödülü Balyoz olmuş başına inmişti.
Balyoz tertibindeki haksızlıkları, hukuksuzlukları her yerde anlattı. Bir elinde “Gazi Albay Hasan Basri Aslan: Ödülü 16 yıl” posteri, diğer elinde eşinin gazi madalyası:

Nefise Aslan
Müyesser Yıldız‘ın yazdığı gibi: İsyanını mektuplara, en sonunda “Ödülü de Balyoz oldu” isimli koca bir kitaba döktü.
Yargıtay’da Balyoz Davası’nın temyiz duruşması 16 Temmuz’da başlayacaktı. Nefise Aslan, yılların CHP’lisi idi. “Atatürk’ün kurduğu partidir” diye gönül verdiği parti elbette ona yardımcı olacaktı. Randevu aldı, 13 Temmuz’da Sakarya Meydanı’ndaki “Sessiz Çığlık” eylemine katıldıktan sonra CHP Genel Merkezi’ne, Bay Kemal’in yanına koştu.
Bay Kemal ve eşi adına imzaladığı kitabını sundu öncelikle. “Beni anlamanız dileğiyle ” yazmıştı imzasının üzerine. Genel Başkanı Balyoz duruşmalarına katılmamış, yılların partilisine “Geçmiş olsun” ziyareti yapmamış, bir telefon bile etmemişti. Ama, temyiz duruşmasına gelmesini isteyecekti. Çünkü temyiz, oyunun son sahnesi idi ve perde kapanacaktı.
“Siz bize gelmediniz, ama ben Sessiz Çığlık eylemini size getirdim” dedi.
Genel Başkanı, sessiz çığlığını mutlaka duyacaktı. Ona eşinin nasıl gazi olduğunu,
nasıl bir tertibe maruz kaldığını kısaca anlattı. 

“Bizlere destek olacağınızı düşündük, ama olmadınız. Yanımıza gelenler hep aynı Milletvekilleri. İnsanlar, sadece ulusalcıların geldiğini, sizin gelmediğinizi, bunun da partide bölünmüşlük havası, kötü bir görüntü oluşturduğunu söylüyor”
Bay Kemal, bu sözlere şu cevabı verdi:
“Perde gerisinden çok destek veriyoruz. Ama bir Genel Başkan olarak gelip, yargıyı etkiliyormuş gibi bir görüntü vermek istemiyorum. Dışarıya karşı, bir darbe davasını destekler konuma düşmek istemiyorum. Bu, uluslararası hukuka da uygun değil.”
Bay Kemal Türkçe de bilmiyor. “Darbecileri destekler konuma düşmek istemiyorum” demek istediği halde, tam tersi anlama gelen “Darbe davasını destekler konuma düşmek istemiyorum.” cümlesini kuruyor.
***********
Melih Aşık, bu konuda, 18 Mart günlü Milliyet’te şöyle yazıyor: 

“..sahte kanıtlarla yüzlerce subayı hapse atmışlar. Hukuk çiğneniyor. Kemal Bey hukukun çiğnendiğine inanıyor mu inanmıyor mu? İnanmıyorsa davayı izlememiş demektir. İnanıyorsa neden haklı olanın hukukunu savunmuyor. Kaldı ki Balyoz davası bir yargı ve hukuk sorununun ötesinde… Silahlı Kuvvetlere yönelik bir tasfiye hareketidir. Bir liderin bu konuda söyleyeceği sözü olmaz mı?”
***********
Müyesser Yıldız anlatmaya devam ediyor:

Nefise Aslan, “darbe davası” ifadesine şaşırdı, bozuldu. En çok da tepkisizlik haline, ağzından ufacık bir teselli sözcüğü çıkmamasına üzüldü. Sözlerini sertleştirdi:
“Yıllarca CHP’ye oy vermiş birisi olarak, hesap sormaya hakkım var. Elçiye zeval olmaz, size halkın sesini duyurayım. Halk sizin için “Erdoğan gibi Amerika’nın her dediğini yapıp, iktidara gelmek istiyor” diyor.”
Ancak Bay Kemal’in başka kaygıları vardı. Şöyle dedi:

“Benimle ilgili iddianame hazırlandığını biliyor musunuz?”
Nefise Hanım’ın cevabı, bir balyoz gibi indi:
“Biliyorum. Eşim tutuklandığında Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ ve
Genelkurmay Hukuk Müşaviri Hıfzı Çubuklu ile görüştüm. Eşimin sudan sebeplerle
nasıl tutuklandığını anlattım. “Böyle giderse, sizi de tutuklarlar” dedim. Tutuklandılar. Böyle devam ederseniz, sıra size de gelecek.Hiçbir gurup toplantısında Balyoz davasını ağzınıza almadınız. Mazlumun arkasında değilsiniz. “
Sonra ayağa kalktı ve:
“Son kez soruyorum, pazartesi günü Balyoz davasına geliyor musunuz, gelmiyor musunuz?” dedi.
“Gelmiyorum” cevabını alınca da, “Çok inatçı olduğunuzu biliyordum zaten,
teşekkür ederim, ben yolu bulabilirim” diyerek Kılıçdaroğlu’nun odasından hışımla çıktı.
Müyesser Yıldız, yazısını “Nefise Aslan o günden beri ağlıyor” diyerek noktalıyor.
***********
Nefise Aslan, Aydınlık‘a konuştu: 

“Israrla, “davaya gelmeyecek misiniz” diye sordum. En sonunda kesin bir dille “gelmeyeceğim” dedi. Ben hep CHP’yi destekledim. Oraya bir gazi eşi, bir anne olarak gittim. “Bize destek olmanız gerekir” dedim. Yalandan da olsa teselli bile etmediler. Kılıçdaroğlu’nun dürüst biri olduğunu düşünüyorum. Ama dürüst olmak yetmiyormuş. Onun hakkında kesinlikle yanılmışım. Duvara mı konuştum, ona  mı konuştum, bilmiyorum. Çocuklarım baba yüzü görmeden büyüdü. Eşim gazi. Adı bir listede var diye 16 yıl hüküm giydi. Bütün siyasilerden hesap sormaya hakkım var.”
***********
Aydınlık, 19 Temmuz 2013
Bahçeli Bey de temyiz duruşmasına gelmedi.
18 yıl hapis ceza kesilen MHP Milletvekili Silivri Esiri Emekli Korgeneral Engin Alan‘ın savunması yapılırken MHP’den hiç kimse orada değildi. Hepsinin çok önemli başka işleri vardı, ve, darbecileri destekler konuma düşmek istemiyorlardı.
***********
MHP ve CHP, Türk Ordusunun tertiplerle tasfiye edilmesine ses çıkarmayarak, üstelik “darbeciler temizlensin” diyerek bölücü güçlerin yolunu açmakta AKP’ye yardımcı olmaya devam ediyorlar.

“AB’ye gireceğiz”, “ABD stratejik müttefik”, “NATO bizi koruyor” safsatalarının mantıki sonucu budur: ABD’nin ülkemizi bölme planlarında rol almak.
***********
***********
6 attachments — Download all attachments
(zipped for English (US)

nefise aslan.jpg nefise aslan.jpg
29K   View   Share   Download
ödülü de balyoz oldu.jpg ödülü de balyoz oldu.jpg
28K   View   Share   Download
kılıçdaroğlu balyoz davasına neden katılmadı.jpg kılıçdaroğlu balyoz davasına neden katılmadı.jpg
52K   View   Share   Download
MHP Engin Alan.jpg MHP Engin Alan.jpg
29K   View   Share   Download
Gazi Albay Hasan Basri Aslan 2.jpg Gazi Albay Hasan Basri Aslan 2.jpg
20K   View   Share   Download
Gazi Albay Hasan Basri Aslan.jpg Gazi Albay Hasan Basri Aslan.jpg
36K   View   Share   Download