Etiket arşivi: filyasyon ekibi

BİRGÜN gazetesine verdiğimiz demeç : 02 Ekim 2020

Dostlar,

BİRGÜN gazetesine verdiğimiz demecin özeti aşağıda..

******
Demecimizin tam metni ise aşağıda                           :

Dr. Ahmet Saltık’tan BİRGÜN’e demeç

Sağlık Bakanı Kara, 30 Eylül 2020 akşamı yaptığı “tarihsel” (!) açıklamada kimi soruları yanıtladı. Kimi soruları yanıtsız bırakırken bol bol teşekkür de etti. Bu incelik için teşekkür ederiz ancak teşekkür inceliğinin Türk halkına da olmasını isteriz. Bu da ancak gerçekleri, doğruları söyleyerek, dürüst olarak, Hipokrat yeminine sadık kalarak olur. Bir politikacı olarak siyasette de etik normlar vardır. Bunların başında dürüstlük vardır. Sağlık hakkı tartışılmaz bir insanlık hakkı olup, bunun vazgeçilmez bir parçası da bilgi edinme hakkıdır. Salgınla ilgili Sağlık Bakanlığının ne yaptığını en saydam biçimde bilme hakkıdır. Eğer bu saydamlık sağlanmazsa insanlar kendini koruma konusunda yeterli önlem al(a)mayacağı gibi, alınan önlemlere uyma konusunda eksiklikler yaşanacaktır. Eğer siz salgını olduğundan hafif gösterirseniz süreç böyle olumsuz ilerler.

Açıklanan bu turkuaz / AKP yeşili tabloda salgının ilk günlerinden bu yana zaman zaman anlamsız değişiklikler yapıldı. En önemli değişiklik 29 Temmuzda oldu. Bu değişiklikle, artan günlük pozitif olgulardan çok rahatsız olan AKP iktidarı bir “çözüm” aradı. O formül, PCR testi (+)  çıkanları açıklamaktan vazgeçip, “hasta” ve “vaka” olarak 2 kümeye ayırmak oldu. Bu yol uluslararası uygulamaya aykırı, DSÖ’nün belirlediği 2 kod var. İlki, PCR testi (+) çıkan insanlara atanan kod; ikinci olarak da kullanılan test virüs taşıyıcılarını yakalamada yeterince duyarlı olmadığı için, testi (-) olsa bile belirtileri olan / bulguları bulunan ve Covid-19 tanısı konup izlemeye alınan insanlar.

28 Temmuz koronavirüs tablosu açıklandı… Bugünkü vaka sayısı…

28 Temmuz 2020 akşamı 963 olarak açıklanan o günkü “vaka” sayısı, izleyen gün, birden bire 963 “hasta” sayısına dönüştürüldü! Salt 21 kişi mi vardı testi (+) ama bulgu vermeyen? Oysa test (+) 100 kişiden 85’i belirtisiz – ayakta geçirmekte.. 963 X 7.. dolayında test (+) olgu / vaka / “case” yakalanmış olması beklenir.. Bir de, testin kabaca %50 duyarlı olduğu gerçeği dikkate alınırsa, “963 X7” yetmez, bu toplamı da 2 ile çarpmak gerekir.. 14 X 963… Hep vurguladık, “en az 1 sıfır” ekleyin… diye..

29 Temmuz koronavirüs tablosu açıklandı… Bugünkü vaka sayısı…

Ya da Sağlık Bakanı Dr. Koca ve Bakanlık şunu açıklamalı : 963 vaka, belirti veren ve vermeyen test (+) lerin tümü ise, 1 günde bunların 942’si nasıl oldu da belirti veren hasta oldu?? Bakan, eleştirenleri “itibarlarını zedelemekle” suçlayıp / tehdit etti..

Bu durumda kimin itibarı sıfırlandı?? !!
****
DSÖ, bu 2 kodla kendisine üye olan tüm ülkelerin bu verileri bildirmesini istedi. Türkiye, başından beri test (-) olgularını DSÖ’ye bildirmedi. Gerekçe olarak öbür ülkelerin de salt test (+) olanları bildirdiğine sığındı. Ancak birçok ülke 2 kodu da bildirdi. Bugün dünya genelinde vaka / olgu sayıları bu yolla sağlandı. Türkiye DSÖ’nün isteğine bağlılık göstermedi. DSÖ’ye uyumlu davranmayan ülkeler genellikle demokratik olmayan, insan hakları çiğnenen, iktidarın hesap vermediği ülkelerdi..

Dr. Murat Emir, CHP’nin kıdemli hekim milletvekillerindendir. Eriştiği verileri açıkladı. Herkesten önce biz hep açıkladık, gidilecek rotayı gösterdik.

Sayıların önüne “1 sıfır daha koyun” dedik 6 aydır..

Gerek vaka / olgu sayıları, gerek ölüm sayıları gerçeği yansıtmıyor; şu, şu, şu….. gerekçelerle dedik. Biz sürekli çalışmalar yaptık, kimi verilere ulaştık yorumlu açıklamalarla destek verdik Bakanlığa.

Turkuvaz / artık AKP yeşili tabloda 29 Temmuz’da yapılan değişiklik vaka sayılarındaki anormal artış nedeniyle siyasal iktidar açısından fiyasko / skandal olacağı kaygısıyla yapıldı. O tabloda entübe ve yoğun bakımdaki hasta sayısını da kaldırdılar. Çünkü o vakaların da sayısı çok yükseldi. Biz o verilerle birtakım çıkarımlar yapabiliyorduk. Bundan rahatsız oldukları için yoğun bakımdaki hasta sayısı yerine ağır hasta nitemi (sıfatı) kullanmaya başladılar. Bir de zatürre oranı terimi uydurdular. Bunlar uluslararası tanımlar değil. Burada amaç, kavram kargaşası yaratarak, saklanamayan gerçekliği örtmekti.. Politik başarı öyküsü yazmaya, kendini ve halkı kandırmaya devam sanrısı (hezeyanı) idi.

Birkaç hafta önce TTB Başkanı Sağlık Bakanını ziyaret etti ve verilerin kuşkulu olduğunu söyledi. Bakan da “..gerçek durumu HES sisteminde kırmızı boyalı haritalarda görebilirsiniz..” dedi. Bir kez daha, açıklanan verilerin eksik olduğu itiraf edildi, gerçekte hasta sayısının ne denli yüksek olduğunu bir kez daha çarpıcı biçimde gördük. AKP iktidarı hep böyle algı yönetimi peşinde.

Erdoğan, sürecin çok başarılı yönetildiğiyle ilgili açıklamalar yapmayı sürdürüyor. Salgın yönetimi bu denli kötü iken, günlük 60-70 “resmi” ölüm sayılarını sıradan bir olaymış gibi gösteren, ekonominin çarkı dönsün diye verileri saklayan, ülkeyi bir A.Ş. gibi yöneten iktidara nasıl güvenilir?

Dr. Murat Emir’in açıkladığı tablo gerçektir. Bakan, o belgede tarih yok dedi, var; 10 Eylül.

  • Sağlık Bakanı bu işi yüzüne gözüne bulaştırdı. İstifa etmesi gerekir, eğer Reis izin verir ise.

Salgın yönetiminde en temel yanlış saydam / dürüst davranmamak oldu. Halk güvenini yitirdi. Ülkemize bundan daha büyük bir kötülük olamaz. Bakan Koca, bu gün (1 Ekim 2020) 2. bir açıklama yaparak verileri sakladıklarını bir kez daha itiraf etti ve ulusal çıkarları koruma gerekçesine sığındı. Bu çok daha derin bir aymazlık (gaflet), çünkü gerçek durumumuzu ilgili devletler fazlasıyla biliyor.

Dr. Koca örtük gözdağı vermeyi bırakıp,
BİLİMSEL + DÜRÜST + SAYDAM + HALKA SAYGILI olmak zorunda.

Filyasyon ekiplerine çaycıları, kaportacıları zorla soktular. Bu tam anlamıyla skandal. Filyasyon ekibinde sağlık elemanları olur. Onlar da zorunlu olarak çok iyi eğitilmiş olmalıdır. Kamuda sağlık çalışanları sayıca çok eksik ve aylardır, atama bekleyen 400 bini aşkın sağlıkçıdan yeni atama yok!

Filyasyon ekibi, hastalığın kökünü bulmakla sorumludur, ama biz bunu da çok yanlış yapıyoruz.

Türkiye, hastane yatakları dolmasın diye, hastalar evlerine yollanarak, adeta bir açık hava hastanesi oldu. Onbinlerce korona hastası evlerinde yatıyor, gerekli tıbbi bakımı almaktan çoooook uzak.. Sonra Sayın Bakan çıkıp diyor ki; yoğun bakım doluluk oranımız bu, yatak doluluk oranımız şu..

  • Korona hastaları ve yaşlı kronik hastalar evlerinde sessiz sessiz ölmekte ve açıklanan ölüm sayıları da gerçek değil.

Hala yeni sağlık çalışanı atanmadı!

Salgının 7. ayı bitmek üzere, bu gün 205. gün. Önümüzdeki aylarda alacağız diyor Bakan.. Göstermelik – yüzeysel önlemlerle, bilimsel temelleri olmayan iyimserliklerle, yanlışlıklarla süreç giderek yönetilemez oluyor ve fatura çooook ağırlaşıyor.. Ekonomi kanıyor ve masum insanlar önlenebilecek iken ölüyor; salgın değil çirkin siyasetçi öldürüyor!

Sevgi ve saygı ile. 02 Ekim 2020, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı
Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı,
Kamu Yönetimi Siyaset Bilimi (Mülkiye)

www.ahmetsaltik.net    profsaltik@gmail.com

TTB’den 16 maddelik uyarı!

TTB’den 16 maddelik uyarı!

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Genel Yönetim Kurulu16 maddelik bildirge yayımlandı. Bildirgede sağlık çalışanlarının ve yakınların rutin olarak koronavirüs testinden geçirilmesi istenirken, sağlıkçıların risk açısından 6 saatten çok çalıştırılmaması gerektiğinin de altı çizildi.

TTB Genel Yönetim Kurulu koronavirüs pandemisi gündemiyle toplandı. Toplantı sonucunda alınan kararlara ilişkin bildirge yayımladı.
  • “Sağlık Çalışanları Güvenli, Sağlıklı, Çalışma ve Yaşam Koşullarını Hak Ediyor”
başlıklı bildirgede, Sağlık Bakanlığı’na 16 maddelik uyarı yapıldı. Bildirgede Sağlık Bakanlığının günlük olarak koronavirüse yakalanan sağlık çalışanlarının bilgilerini paylaşması istenirken, koronavirüs hastalığının meslek hastalığı olarak kabul edilmesi gerektiğinin altı çizildi. Bildirgede, sağlık çalışanlarının ve yakınlarını rutin olarak koronavirüs testinden geçirilmesi gerektiğine vurgu yapılarak, “Sağlık kurum ve kuruluşlarında çalışanların tümüne parasız olarak grip aşısı uygulanmalıdır. Ayrıca altta yatan hastalıkları nedeniyle risk grubunda olan sağlık çalışanlarına pnömokok aşısı parasız olarak uygulanmalıdır” denildi. Bildirgede sağlık çalışanlarının uzun saatler çalışmak zorunda bırakıldığı ifade edilirken, “Uzun çalışma saatleri sağlık çalışanları için fiziksel ve mental bir risktir. COVID-19 hastalarıyla ilgili birimlerde görevli sağlık çalışanlarının çalışma süresi günlük 6 saati geçmemelidir” ifadelerine yer verildi.
Bildirgede 16 madde şöyle sıralandı:
1. Sağlık Bakanlığı günlük olarak il, kurum ve meslek bilgilerinin de olduğu PCR testi pozitif ve negatif olup hastaneye, yoğun bakıma yatırılan, ilaç tedavisiyle birlikte, evinde izolasyona ayırılanlar ile COVID-19 hastalığı nedeniyle yaşamını kaybeden bütün sağlık çalışanlarının verilerini açıklamalıdır. Bu tarihten öncekileri de yine günlük olarak topluca paylaşmalıdır.
2. COVID-19 hastalığı, bütün sağlık çalışanları için meslek hastalığı olarak kabul edilmelidir. Düzenleme geriye dönük olarak da geçerli olmalıdır.
3. Sağlık çalışanlarının ücretlendirilmesinde döner sermaye ve performansa dayalı ücretlendirme kaldırılmalıdır. En düşüğü, ülkemizdeki güncel yoksulluk sınırının üzerinde olmak üzere, emekliliğe de yansıyan, mesleğimizin gereklerini sağlayarak yaşayabilecek düzeyde maaş alabilmelidir.
‘KREŞ VE BAKIM EVİ YAPILMALI’
4. Sağlık çalışanlarının okul öncesi her yaştan çocukları için haftanın 7 günü, 24 saat süreyle kesintisiz hizmet veren bakımevi, kreş ve anaokulu düzenlemesi kurum ve ilçe bazında (AS: ölçeğinde) yapılmalıdır.
5. Sağlık çalışanlarının işe geliş ve gidişlerinde ulaşım parasız olmalı, ulaşım araçlarının pandemi koşullarında, kendisini ve toplumu riske atmayacak biçimde güvenli olması sağlanmalıdır.
‘RUTİN TESTEN GEÇİRİLMELİ’
6. Sağlık çalışanlarına rutin olarak haftada bir PCR ile tarama testi uygulanmalıdır. PCR (+) olan sağlık çalışanlarının başta ailesi olmak üzere, temas ettikleri herkese rutin bir hizmet olarak test yapılmalıdır.
7. Hastaneye yatış ve ilaç tedavisi endikasyonu olmayan PCR (+) teması olan sağlık çalışanları ücretli izinli sayılmalı, kendi istemleri kapsamında, evde ya da uygun bir kamu kurum ve kuruluşunda karantinaya alınmalıdır.
8. Sağlık kurum ve kuruluşlarındaki Çalışan Sağlığı Birimlerinin eksiklerinin giderilmesi ve görev alanlarında aktif faaliyette bulunabilmelerinin önündeki engeller ivedilikle kaldırılmalıdır.
9. Sağlık kurum ve kuruluşlarında çalışanların tümüne parasız olarak grip aşısı uygulanmalıdır. Ayrıca altta yatan hastalıkları nedeniyle risk grubunda olan sağlık çalışanlarına pnömokok aşısı parasız olarak uygulanmalıdır.
10. Kronik hastalığı, immün yetmezliği olanlar, gebeler ve emzirenler COVID-19 hastaları ve/veya temaslılarının bulunduğu birimlerde görevlendirilmemelidir. Görevli olanların yerleri en kısa sürede uygun biçimde değiştirilmelidir.
‘ÇALIŞMA SÜRESİ 6 SAATİ GEÇMEMELİ’
11. Uzun çalışma saatleri sağlık çalışanları için fiziksel ve mental bir risktir. Bu nedenle, COVID-19 hastalarıyla ilgili birimlerde görevli sağlık çalışanlarının çalışma süresi günlük 6 saati geçmemelidir. Personel eksikliği, söz konusu durumun gerekçesi olarak kabul edilmemelidir. Her meslekten atama bekleyen sağlıkçılar, görevlerine atanmalıdır.
MESLEKİ YETERLİLİĞİ OLMAYANLAR GÖREVLENDİRİLMEMELİ
12. Sağlık çalışanları mesleki görev, yetki, uzmanlık alanı ve deneyimlerine göre uygun istihdam edilmelidir. Filyasyon görevlendirmelerinde bu alanda mesleki yetkinliği olmayanlar görevlendirilmemelidir. Öte yandan sağlık alanında yönetici görevlendirilmelerinde liyakata önem verilmelidir.
13. Filyasyon ekibindeki sağlık çalışanlarına saat gözetilmeksizin yemek öğünleri kamusal olarak karşılanmalıdır.
14. COVID-19 hastalarıyla ilgili filyasyon ve 1. Basamak da dahil olmak üzere, tüm kurum ve kuruluşlarda çalışanlarla, bu görevde bulunan sağlık çalışanlarına etkenle ve yaptıkları işle ilgili hizmet içi eğitim verilmelidir.
15. COVID-19 hastalarına hizmet veren tüm sağlık birimlerinin fizik koşulları pandemi özelliklerine göre düzenlenmeli, sağlık çalışanlarına gerekli olan uygun nitelikteki kişisel koruyucu ekipman (AS: donanım) yeterli sayıda temin edilmelidir.
16. Evrensel kuralların yanı sıra, ülkemizde geçerli mevzuata göre, salgın koşulları da dahil olmak üzere, ilaç başlama yetki ve sorumluluğunun hekimlik mesleğinde olduğu unutulmamalı, düzenlemeler bu durum dikkate alınarak gerçekleştirilmelidir.

Ankara Tabip Odası Yeniden Açılma (“Normalleşme” Haziran-Temmuz 2020) Süreci Değerlendirme ve Anket Analizi Sonuçları

Ankara Tabip Odası Yeniden Açılma (“Normalleşme” Haziran-Temmuz 2020) Süreci Değerlendirme ve Anket Analizi Sonuçları

Ankara Tabip Odası Yeniden Açılma (“Normalleşme” Haziran-Temmuz 2020) Süreci Değerlendirme ve Anket Analizi SonuçlarıCOVID-19 pandemisi sürerken ve salgın tam olarak denetim altına alınmadan 1 Haziran’da başlatılan yeniden açılma süreci ardından Haziran ortasında başlayan Türkiye genelindeki vaka artışları Temmuz ayı boyunca da sürerek bu gün bulunduğumuz vahim noktaya kadar geldi. 1-7 Haziran 2020 tarihlerinde, “yeni normal dönem”in ilk haftasında, günlük doğrulanmış yeni hasta sayısı ortalama 884 iken, 20-26 Temmuz 2020 arasında 923’e yükselmiştir. Benzer biçimde 1-7 Haziran 2020 tarihlerinde yapılan on bin PCR testi başına 207 yeni hasta belirlenirken, bu sayı 20-26 Temmuz 2020 haftasında %36 bir artışla on bin PCR testi başına 282 yeni hastaya yükselmiştir. Bu süreçte en çok vaka artışının yaşandığı iller arasında Ankara; Sağlık Bakanı Sayın Fahrettin Koca‘nın da basın açıklamalarında dikkat çektiği gibi sürekli olarak ilk 5 il arasında yer aldı.

Sahada aktif çalışan sağlık emekçilerinden (filyasyon ekibinde görevli, poliklinik hizmeti veren ve yoğun bakımda görevli sağlık çalışanlarına kadar) aldığımız bilgiler doğrultusunda Ankara’da günlük pozitif Covid-19 vaka sayısının bine yaklaştığını belirtmek istiyoruz. Son günlerde vaka sayısındaki artışla birlikte Ankara’da salt COVID-19 hastalarına sağlık hizmeti sunan pandemi hastanelerin servis ve yoğun bakım üniteleri %100 doluluk oranlarıyla hizmet vermektedir. Pandemi hastaneleri dışındaki kamu sağlık kuruluşlarının yoğun bakımlarında da ciddi sıkıntılar yaşanmaktadır.

Özellikle pandemi hastanelerinde anlık olarak değişmekle birlikte doluluktan dolayı servis ve yoğun bakım birimleri COVID-19 hastası kabul edemez hale gelmiştir. Klinik olarak semptomu olan ve akciğer tomografisinde yaygın pnömonik infiltrasyonu bulunan hastalara yer bulunmamaktadır. Yoğun bakım ünitesinde yatması gereken hastalar acil servislerde sedyeler üzerinde takip edilmektedir. Bu hastanelere başvuran hastalar zaman zaman diğer hastanelere yönlendirilirken, pandemi dışındaki hastaneler,  normal sağlık hizmeti sunan sağlık kuruluşlarında da yer bulunamayınca hastalar evlerine gönderilmektedir. Yeniden açılma döneminde yani 1 Haziran’dan bu yana normal sağlık hizmeti sunumu için planlanan ve pandemi hastanesi olmayan birçok hastane vaka sayılarındaki artış nedeniyle COVID-19 hastası dışında hastaya hizmet verememektedir.

Pandemi hastanelerinde salgının en yoğun olduğu Nisan Mayıs aylarında bile her odaya 1 (+) hasta kabul edilirken, şimdilerde bu odalara 2^’şer hasta yatırılmaktadır. Ankara’da kamu özel işbirliği ile işletilen bir hastane de COVID-19 hastalarının kabul edildiği her biri yoğun bakım biriminin hasta kapasitesi normal koşullarda 16 iken, 8’er hasta eklenmiş, 16 hasta kapasiteli yoğun bakım birimlerinde 24 hastaya hizmet verilmeye başlanmıştır.

Öte yandan sadece COVID-19 hastası kabul etmesi gereken pandemi hastaneleri sağlık kurulu hizmetine de açılarak günlük 100’ün üzerinde Sağlık Kurulu hastasına hizmet verilmeye başlanmıştır. Yaşlı ve kronik rahatsızlığı bulunan hastaların, COVID-19 hastalarıyla aynı ortamda sağlık hizmeti almaları büyük bir risk oluşturmaktadır.

Söz konusu yoğunluk, pandemi hastanelerinde fiziksel mesafe ve hijyen önlemlerinin de geri plana itilmesine ve uzayan kuyruklarda bulaş riskinin çok fazla artmasına neden olmuştur.

Yeniden açılma döneminde yaşanan vaka artışları ve hükümetin saydamlıktan uzak politikaları sağlık personeli üzerinde tedirginlik, kaygı artışı, tükenmeye dek varan etkilere yol açmıştır. Pandemi sürecinde 51 sağlık çalışanı, 1 Haziran’dan bu yana ise 8 sağlık çalışanı daha yaşamını yimirş olup, sağlık çalışanları enfekte olmaya devam etmektedir. Ne yazık ki gelinen noktada salgın denetimsiz bir biçimde, gayri ciddi ve bilimsel veriler dışındaki yönetsel kararlarla bastırılmaya çalışılırken, tüm sorumluluk bireylere yüklenmektedir.

Sonuç olarak; salgın döneminde ancak bulaş kaynağına ulaşarak, karantina ve izolasyon sağlanarak bulaş engellenebilir. Temel koruyucu sağlık hizmetinin; epidemiyoloji bilimine uygun yapılmadığı ve hastaların tedavi kurumlarında karşılandığı durumlarda sağlık kuruluşları yetersiz kalabilir ve toplum ve elbette sağlık çalışanları ağır bedeller ödemeyle karşı karşıya kalabilir.

Ankara Tabip Odası olarak anket sonuçlarını açıklarken amacımız sağlık çalışanlarının yeniden açılma dönemine ilişkin görüşlerini alarak durum tespiti yapmak ve sorunların çözümü konusunda sağlık yöneticileri ile iletişime geçerek sağlık çalışanlarının fiziksel, ruhsal, sosyal yönden sağlıklı kalmalarına katkıda bulunabilmektir.

Yasal Meslek örgütü olmanın sorumluluğuyla; sağlık çalışanlarına düzenli tarama testi, çalışma koşullarının pandemiye uygun düzenlenmesi, eksiksiz kişisel koruyucu sağlanması.. başlıca istemlerimizdir.

Sürecin izleyicisi olmaya devam edeceğiz.

Yeniden Açılma Süreci Anket Analizini incelemek için tıklayınız.

Ankara Tabip Odası