Etiket arşivi: FETÖ’nün siyasi ayağı

ÇARŞAMBA İĞNELERİ -18 Kasım 2020

ÇARŞAMBA İĞNELERİ -18 Kasım 2020

Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE

ONURUMUZ

ABD Dışişleri Bakanı Pompeo’nun Türkiye’de yalnızca “Konstantinopolis Ekümenik Patriği” ile görüşmesi programlandı ve uygulandı.

“Bu sıfatı taşıyan bir kişi ve bu adda bir yer yoktur” diyerek bu küstahı yurda sokmayacak onurlu devlet adamı aradım…

ZAMANLAMA

RTE, 10 Kasım’da Anıtkabir defterine Atatürk’ü yok sayıp “Mustafa Kemal” yazdı.

Seçime daha çok var ya…

YARGI

Adalet Bakanı Gül, ”Yargı, AKP’nin değil, ülkemizin yargısı”

Kih, kih, kih…

YARGIMIZ

Ceyhan Ağır Ceza Mahkemesi, 72 yaşındaki kadını boğazını keserek öldürüp hırsızlık yapan müebbet hapis cezalısı iki katil için tahliye kararı verdi.

Bakan Gül’e soru:

Ülkemizin yargısı bu mu?…

ZOR

RTE, “Ekonomide zorluklarımız ve sıkıntılarımız elbette var”

Daha geçen hafta dünyanın en iyisi idik, büyüyorduk.

Gerçek acı ama söyletmede inatçıdır…

REFORM

Ülkenin kötü gidişini kabul etmek zorunda kalan RTE ekonomide ve hukukta reformdan söz eder oldu. Adalet Bakanı Hz. Ömer kesildi.

18 yıl içine et, temizleme gösterisinin adı reform olsun. Yerlerse…

ACI

RTE, ekonomideki kötü gidişi durdurmak için devlet ve milletçe acı reçeteye katlanabileceğimizi söyledi.

Vatandaş zaten tatlıyı görmedi ki! Tatlı yiyen yandaş-eş-dostta denensin inanalım…

KADI

15 Temmuz Hakkaniyet Ocakları Derneği, 15 Temmuz’dan sonra, yardım paralarının dağıtılması amacıyla KHK ile kurulan Türkiye Şehit Yakınları Gazileri Dayanışma Vakfı’nın mütevelli heyetinde yer alan isimlerin geçmişte FETÖ ile ilişkilerini anlatan bir açıklama yaptı. Vakfı RTE’ye şikayet etti.

Gazilere eski bir deyişi anımsatalım; “Anamı belleyen kadı, kimi kime şikayet edeyim?”

MÜDAHİL

Damat Bakan görevde iken, Bakanlık avukatı şike davasında Aziz Yıldırım ve arkadaşlarını suçlu olduğu, devleti zarara uğrattıkları gerekçesi ile müdahillik isteminde bulunmuş. Mahkeme reddetmiş.

Bir de, “ FETÖ’nün siyasi ayağı yok” demezler mi…

BİRŞEY

AKP Genel Başkan Yardımcısı, Seçim İşleri Başkanı ve Sakarya Milletvekili Ali İhsan Yavuz koronavirüs testinin pozitif çıktığını sosyal medya hesabından açıkladı.

Hiçbir şey bulaşmamış olsa bile bir şey bulaşmış…

GEZİ

Sözcü Gazetesi yazarı Yılmaz Özdil, ”Hulusi Akar’la gezmeye bile gitmem” dediği için hapis cezası aldı.

Gitmeye zorunlu muyuz?…

ÇIĞ

VP Gen. Bşk. Doğu Perinçek Ankara İl Kurultayı’nda partisinin çığ gibi büyüdüğünü söyledi.

Ayrılan ve katılan üye sayılarını açıklasalar da çığ altında kalmaktan korunsak…

FETÖ’nün siyasi ayağı

FETÖ’nün siyasi ayağı

FETÖ’nün siyasi ayağı konusunda İYİ Parti’nin Meclis’e verdiği önergeye AKP, neden ret oyu verdiklerini mertçe açıklamak zorundadır. Bu işin imam ayağı, asker, polis, yargı ayağı, bürokrasi ve medya ayağı varsa elbette bunları bu önemli yerlerde konuşlandıran bir siyasi irade de vardır. Star Gazetesi yazarı Ardan Zentürk diyor ki; FETÖ’den temizlenmeyen parti tarihin çöp tenekesine gidecektir adı ne olursa olsun..”
Bu devletin bekası ve cumhuriyetin sonsuza kadar yaşaması için gencecik yiğitler kara toprağın bağrına giriyorsa bu ülkeyi yönetenler FETÖ’nün siyasi ayağına karşı sessiz ve çaresiz bir duruş sergileyemez. Gerekirse kendisini pisliklerden arındırıp yeni bir parti kurmayı bile gözden geçirmelidir. Devletin içinde bu kadar hain olmaz. İhanet ve kahramanlığın sarmaş dolaş hale geldiği bir sistemle Devlet-i Aliye’yi uzun süre ayakta tutamazsınız. FETÖ suçlaması ile tıpkı Ergenekon sürecinde olduğu gibi haksız ve hukuksuz bir şekilde tutuklanan, işinden edilen insanlar vardır ki, bunlarla ilgili yargı sürecinde sağlıklı bir değerlendirme yapılamamıştır. Binlerce insan FETÖ ile alakasının olmadığını ifade ettikleri halde görevlerinden uzaklaştırılmıştır.. Yani kurunun yanında yaş da yanmıştır. Hakimler ve savcılar siyasi iradeden çekindikleri için ve FETÖ suçlaması ile karşı karşıya kalmamak için dava sürecini uzatmakta, adaletli bir karar verememektedir.
Mademki FETÖ  Türk devletinin bekası için bir tehdit oluşturmaktadır, sayın hakim ve savcılar hukuk dışına çıkmadan haklıyı haksızdan, suçlu suçsuzdan ayırarak siyasi iradenin değil cumhuriyetin birer savcısı olduklarını göstermek zorundadır..
  • AKP iktidarı FETÖ ile kankalık sürecini yaşanmamış olsaydı koskoca Türk devleti içine bu kadar hainin yerleşmesi mümkün olabilir miydi?
Bakınız bundan 19 yıl önce yani 22 Ağustos 2000 yılında Fethullah Gülen hakkında anayasal düzeni değiştirmek laiklik ilkesini kaldırmak yerine şeriat esasına dayalı devlet kurmak suçundan dava açılmıştı. Ve Fethullah Gülen yargılanmamak için ABD’ye kaçmıştı. AKP iktidarı zamanında Yargıtay Genel Kurulu 2008 yılının Haziran ayında toplanarak Fethullah Gülen’in oybirliğiyle beraatine karar vermişti. Bu süreçten sonra Fethullah Gülen cemaatine talimat vererek; Gerekirse mezardaki ölüleri kaldırıp AKP’ye oy verin demişti. Akabinde başta Tayyip Erdoğan olmak üzere Devletin bütün bakanları “Hocaefendi saygıdeğer büyük insan. Dön artık vatanına bitsin bu hasretlik sana ağlamaktan gözyaşlarımız kurudu..” diyerek yalvarıp yakardı. Ama CIA’nın kontrol ve denetiminde bulunan Fethullah Gülen‘e bu sözler ninni gibi geldiğinden dikkate bile almadı.
Başlangıçta dini bir cemaat gibi ortaya çıkan Fethullahçı oluşumda her inanç kesiminden ve meslek grubundan insanlar vardı. Adalet Bakanlığı ve İçişleri’nin kendilerine verilmesi karşılığında AKP’ye her türlü desteği veren Fethullah Gülen, devletin en can alıcı noktalarına adamlarını yerleştirmiş ve kılcal damarlarına kadar nüfuz etmişti.
Ne mutlu Türk’üm diyene!” sözünün rafa kaldırılması andımızın yasaklanması doğrudan Fethullah Gülen’in talimatlarıyla Abant toplantılarında hazırlanan raporlarla hayata geçirilmişti. Sayın Recep Tayyip Erdoğan AKP ve FETÖ arasındaki bu kirli ilişkinin bittiğine inanmamızı istiyorsa hiç vakit kaybetmeden okullarda çocuklarımızı andımızı okutup Türk milletinin gönlünü yeniden kazanmalıdır.. Ve Sayın Devlet Bahçeli 2023’e kadar ne pahasına olursa olsun Recep Tayyip Erdoğan’ın arkasında olacağım derken Andımız konusunda bir zamanlar ettiği yemini hatırlamalı ve gereğini yapmalıdır. Yoksa yapılacak ilk genel seçimde tek tek kalelerini kaybedip siyaseten mevta olacağından hiç kimsenin kuşkusu olmasın.

Ne demişler; Zulm ile abad olanın ahiri berbad olur..

Rifat Serdaroglu : KAÇ TANE BİR NUMARA VAR?

KAÇ TANE BİR NUMARA VAR?

Rifat Serdaroglu

(AS : Bizim katkımız yazının altındadır..)

Şehitlerimizi de ayırdılar! AKP yöneticilerinden, vatan savunmasında PKK ve IŞİD katillerinin şehit ettiği çocuklarımızı ne hatırlayan var ne bir Fatiha okuyan!

  • Kimler tarafından ve ne uğruna şehit edildiklerini bilmediğimiz 15 Temmuz kontrollü darbe girişimi şehitlerini Aydın Doğan bile andı!

Artık her şeyi açık-açık konuşma zamanıdır. 15 Temmuz’un üzerinden 1 yıl geçti.
AKP-FETÖ iş birliğinin tiyatro kısmını seyretmekten bıktık. FETÖ ile ilgili iki kitap yazdık. Birincisini 15 Temmuz’dan 6 ay önce, ikincisini 4 ay önce yayımladık. Ne yazdıysak o oldu.
Hadi şimdi beraberce gerçekleri bir daha yazmaya devam edelim:

FETÖ (Fethullah Gülen Terör Örgütü) uluslararası bir organize terör ve istihbarat örgütüdür.

Fethullah Gülen’in bu devasa örgütü tek başına bu seviyeye getirmesi ve yönetmesi akla ve mantığa aykırıdır.

Cemaat, Türkiye’de büyümek için sağdan-soldan çok sayıda partiyi ve lideri kullandı. İki kişi Cemaatin FETÖ’ne dönüşmesinde başrolü oynadı. Turgut Özal ve Kenan Evren. Cemaat bu ikisinin himayesinde, özellikle darbe lideri Evren döneminde okullaşma ve büyük maddi güç elde etme sürecini tamamladı.

Cemaatin FETÖ’ye dönüşmesi evresinde örgütün BİR numarası elbette ki Fethullah Gülen’dir.

Cemaat ne zaman ki Türkiye’de gelişmesini tamamladı, Fethullah Gülen önce Vatikan’da Papa’nın elini öptü ve O’na teslim oldu, sonra da CIA kontrolünde dünyaya açılmaya başladı.
CIA, 1999 yılında PKK terör örgütünde etkinliği bitmiş, kullandığı uyuşturucudan beyni sulanmış Öcalan’ı paket yapıp Türkiye’ye teslim etti!
Aynı CIA, yine 1999 yılında Fethullah Gülen’i Amerika’ya götürdü, yeni elemanını 107.000 metrekarelik (AS: Nurettin Veren 137 dönüm, 8 villa.. demekte.. Merdan Yanardağ, Kuşatılan Türkiye – Gülen Hareketinin Perde Arkası, 30. bs. syf. 25) bir çiftlikte silahlı koruma altına aldı!

Kim Türkiye’ye Abdullah Öcalan’ı verip, Fethullah Gülen’i rehin aldıysa o FETÖ’nün diğer BİR numarasıdır. Tabii ki bu kuruluş CIA’dır, yani Amerika Derin Devletidir.

CIA satın alıp eğittiği FETÖ militanlarını Türk Devletinin en önemli birimlerine yerleştirmek, Türk Ordusu’nun Atatürkçü subaylarını, ordudan uzaklaştırıp komuta heyetini çökertmek,
22 Müslüman ülkenin sınırlarını değiştireceği projeye Eşbaşkan olacak, hırsı aklından ve vatan sevgisinden yüksekte olan birini, daha Belediye Başkanlığından keşfetmişti!
CIA; yapayalnız yaşayan sevgisiz bir diğer adamına emir vererek, genel seçimlere henüz 1,5 yıl varken Türkiye’yi erken seçime götürttü.

Ilımlı İslam-Muhafazakâr Demokrat- Dinlerarası Diyalog-Kürdistan Devleti gibi önemli konularda kendisi gibi düşünen AKP’yi destekleyerek iktidar yaptı.

  • 11 (on bir) sene gibi uzun bir zaman FETÖ ve AKP koalisyon ortağı gibi çalıştılar.

Bu arada AKP’nin bilgisi ve izni ile Ankara-Kızılay’da bir binada sayıları 35-50 arasında değişen CIA uzmanları taktisyen olarak yıllarca çalıştılar. 11 yılda Cumhuriyetin Değerleri, Hukuk Devleti, Demokratik Kazanımlar, Kuvvetler Ayrılığı, Anayasa çiğnendi. Türk Devletinin binlerce yıllık sırları Kozmik Odanın kapısı FETÖ elemanlarına açılarak, CIA’ya servis edilmesine izin verildi.

Kim 11 sene FETÖ ile koalisyon ortaklığı yapmışsa,
Kim “11 senede ne istediler de vermedim” dediyse,
Kim “FETÖ ile bizim menzilimiz aynı olduğu için onlara yardım ettik” dediyse,
Kim “Rabbim ve milletim beni FETÖ’ne yardım ettiğim için affetsin” diye suç ikrarında bulunduysa!

Herkes bilmelidir ki, FETÖ’nün diğer BİR numarası da odur.
Bu kişi AKP Genel Başkanı ve Dönemin Başbakanı Erdoğan’dır.

FETÖ’nün İKİ numaralı elemanları çoktur!
Cumhurbaşkanlığı makamından “Cemaate her türlü yardımı yapın” diye yurtdışındaki tüm Türk Devleti Temsilciliklerine resmi talimat yazan 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Bakan Sadullah Ergin, Bakan Hüseyin Çelik, Bakan Bekir Bozdağ; Kadir Topbaş, İ Melih Gökçek, Tansu Çiller, Mehmet Ağar, Erkan Mumcu, Özel Paşa ön sıradaki İKİ numaralardır…

Değerli Okurlar;
Bunlar gerçeklerdir. Bu yazıdaki her cümle Türk Milletinin önünde söylenmiştir. Belgeleri dört dile çevrilmiş, sesli ve görüntülü olarak bizde mevcuttur. Soru şu olmalıdır;
Türk Devletinin Cumhuriyet Savcıları ve Yargıçları, dağ başında görev yapan bir öğretmeni yalnızca Bank Asya’da parası var diye “FETÖ mensubu” kabul edip zindana atıyor da FETÖ’nün siyasi ayağını görmüyorlar mı?
Zavallı bir Askeri Okul öğrencisini hapse atan adalet sistemi, nasıl oluyor da iş siyasetçilere gelince kör olabiliyor?

Bir ülkeyi yönetenlerde vicdan, Allah korkusu, utanma duygusu kalmadıysa her türlü kötülüğü yapabilirler. Örneğin bu tarihi gerçekler için bize dava açabilirler.
Yalnız herkes şunu çok iyi bilmelidir ki, cübbelerini FETÖ’ne veya iktidara kiraya verenlerin sonları Zekeriya Öz denen hainden daha beter olacaktır.

Kim zalimlere kulluk edip, mazlumları ezerse onların yerleri Esfeli Safilin’dir…

Not; Bu yazıdakilere itirazı olan AKP üst yöneticilerinde yüreğin gramı varsa,
istedikleri televizyonda tartışalım. Hadi bekliyorum!

Sağlık ve başarı dileklerimle, 12 Temmuz 2017
================================================
Evet dostlar,

Eski Sağlık Bakanı, günümüzün harman yürekli araştırmacı – yazarı Sn. Rifat Serdaroğlu’ndan mitralyöz gibi bir yazı daha.. Diktatörlük sınırlarına girmiş bir rejimde bunca acı – yakıcı gerçekleri cesaretle yazmak için salt çok sağlam bilgilere sahip olmak da yetmez..

Sn. Rifat Serdaroğlu’nun yaşına gelmiş niceleri yaşamlarının sonbaharının tadını çıkarmakta. Bizim gibi birileri gecenin ilerleyen saatlerinde mışıl mışıl uyumak…. yerine ter dökmekte.. Kezlerce yazdık, artık AKP = RTE despotik rejiminin sürdürülebilir yanı, mecali kalmadı..

AKP Gn. Bşk ve CB Erdoğan’ı dün AKP Grup toplantısı konuşmasında tanıyamadık. Müthiş bir gerginlik, öfke, kızgınlık, kin, nefret, aşağılama, hakaret…. Anamuhalefet CHP’ye ve Gn. Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na dönük olarak sergilendi.. AKP grubuna dönük çok üst düzeyde ajitasyon çalışması yapılmış oldu. “15 Temmuz kontrollü darbe girişimi” anması için 1 hafta ayrılmıştı devletin tüm olanakları ile. TBMM’de yapılacak toplantıda salt AKP ve MHP var. Öbür 2 parti yok..

AKP = RTE, “Büyük Adalet Yürüyüşü” nün ulusal ve yabancı kamuoyunda doğurduğu büyük yankının ayrımında ve bundan ölçüsüz derecede rahatsız. Şimdiye dek görmediğimiz derecede gergin ve ağır sataşma – aşağılama içerikli, baştan sona ötekileştirici – dışlayıcı ve gözdağı veren hatta açık açık tehdit eden “sokağa çıkamazsın” a dek varan bir nefret söylemi.. Hedef belli; AKP tabanı ve kamuoyunda oluşan ADALET YÜRÜYÜŞÜNE dönük sempatiyi kırmak, oluşan olumlu sosyal psikolojik iklimi kırmak ve sulandırmak, nötrallaştirmek, giderek silip unutturmak..

Ancak AKP = RTE‘nin bunun olanaksız olduğunu, artık ADALET YÜRÜYÜŞÜ – MİTİNGİ ÖNCESİ / SONRASI Miladı yaşandığını, azıcık siyaset bilimi nosyonu varsa kabullenmesi gerek. Ne yazık ki yazmaktan yorulduğumuz üzere tüm bu iç – dış süren uyarıların gerçek ve ciddi iletisini almak ve ülkemizi normalleştirmek seçilecek tek ve en  akla uygun yol iken; siyasal tarihte diktatörleşen ve zulme sarılan – saplanan kişi – iktidarların “tipik” davranış modelini izliyoruz.. Atipik olan bir şey yok! Öngörülebilir olgulara tanık oluyoruz.

Dolayısıyla bu filmin sonu belli ve bütün alametler gösteriyor ki yakın; öyle ya da böyle, diyalektik olarak lanetli yılların sonuna geldik.. Uzatmanın süresi ve “ödenecek bedel” hem AKP = RTE’nin siyasal körlüğü ve inadına hem de başta CHP – Kılıçdaroğlu, muhalefet partilerinin izleyeceği sakin – akılcı – yaratıcı politikalara – araçlara bağlı..

Sevgi ve saygı ile. 13 Temmuz 2017, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com