Burhaniye Zeytinli Rock Festivali kaymakamlık eliyle yasaklandı.
Belediyelerin şenlikleri “kadın şarkıcılar” bahanesiyle yasaklanıyor.
Son yıllarda ortaya çıkan bu “sistemli yasaklamalar” ne anlama geliyor?
Yıllardır yapılan bu şenlikler, festivaller neden bu dönemde sakıncalı oldular?
- Nedeni, artık iktidarın tarikatların güdümüne girmesidir.
Tarikatlar, cemaatler bu konularda yıllardır karşı çıkıyorlardı.
Ama AKP iktidarı ve Erdoğan, tarikatlar ve cemaatlerle içli dışlı olmasına karşın güdümüne girmeye direniyordu.
Özellikle Erdoğan iktidarını paylaşmaz.
İktidarın gücü Erdoğan’ın varoluş nedenidir.
Onun için “iktidar gücü” devredilebilir bir emanet değil, bırakılması felaket olan bir ganimettir.
Ancak son yıllarda, özellikle ekonominin çıkmaza girmesiyle arkasındaki desteğin zayıflaması AKP yönetiminin ve Erdoğan’ın tarikatlara, cemaatlere yaslanmasına neden oldu.
Toplumun desteği azaldıkça iktidar tarikat ve cemaatlere daha çok yaslandı, sonra da güdümüne girdi.
Bu yeni durum, Ayasofya’nın yeniden ibadete açılmasıyla işaretini verdi.
TARİKAT-CEMAATLERİN GÜCÜ
Tarikat ve cemaatlerin gücü, iktidarda olanın gücüyle ters orantılıdır.
Osmanlılar dönemi de böyledir. Osmanlı sultanının güçlü olduğu zamanlarda dinsel cephe geride durur. Sultanın gücü zayıfladıkça öne çıkar ve harekete geçerler.
III. Selim, II. Mahmut, Abdülmecit dönemlerinde bu çatışma yaşanmıştır.
Cumhuriyet döneminde çalışmaları yasaklanan tarikatlar ve cemaatler, yeraltına girerek fırsat kollamışlardır. Bu fırsat 1950 yılında Demokrat Parti iktidarıyla ellerine geçmiştir.
Celal Bayar-Adnan Menderes’in Demokrat Partisi döneminde de Süleyman Demirel’in Adalet Partisi döneminde de tarikatlarla, cemaatlerle sıcak ilişkiler kurulmuş ancak iktidara ortak olmalarına izin verilmemiştir.
AKP iktidarında, 2002 yılından beri, siyasal iktidar, tarikat ve cemaatlerle iç içe çalıştıkları izlenimini vermiştir.
Her tarikat, her cemaat iktidarın içinde olmaya, iktidar gücünden pay almaya çalışmıştır.
Bunların içinde en sistemli çalışan Fethullah Gülen cemaati olmuş, iktidar ortağı olarak her alana yayılmıştır. Ordu, yargı, yürütme, eğitim alanları onların denetimine geçmiş, yıllarca iktidardan yararlanmışlardır.
Ancak, FETÖ “iktidar olma” zamanının geldiği kanısıyla harekete geçtiği zaman özellikle Erdoğan tarafından yenilgiye uğratılmışlardır.
FETÖ’den boşalan yerlere öteki tarikatların ve cemaatlerin yerleşmesi uzun sürmemiştir.
Ancak Erdoğan, son yıllara kadar kendi gücüne güvenmiş, onların iktidarı gütme niyetlerine izin vermemiştir.
AKP İKTİDARI ZAYIFLAYINCA
İşte, AKP’nin arkasındaki güvenilir destek azalınca kaybedilen güç tarikatlarla cemaatlerde aranır olmuştur.
Ayasofya’nın yeniden ibadete açılması,
medreselerin açılması ve bakanlık denetimi dışına çıkılması,
küçük çocuklara din eğitimi verilmesi,
her kademe okullarında din derslerinin zorunlu olması
müzikli eğlencelerin yasaklanması,
üniversitelerin iktidarın denetimine sokulması.
her alanda fetvaların geçerli kılınması…
Bu değişim artık iktidarın tarikat ve cemaatlerin güdümüne girmesinin işaretleridir.
Şimdi sıra “şeriat uygulamaları” ve “hilafetin geri getirilmesi” taleplerine gelmiştir.
Bunlar olabilir mi?
Laik Cumhuriyet yerine şeriata dayalı İslam devleti kurulabilir mi?
Son dönemeç yoktur!
Tarihte “son dönemeç” yoktur.
Tarihte “yengiler” ve “yenilgiler” vardır.
Laiklik, uygarlık tarihinde yıllar süren din ve mezheplerin kanlı çatışmalarının sonunda uygarlığın vardığı bir eşiktir.
“Laiklik eşiği”, barışçı ortak yaşamın, özgür akılla yönetilen dünya yaşamının simgesidir.
Bu eşiğin altı olan “dogmatik yaşam”, din ve mezheplerin kanlı savaşlarının, bitmeyen kinlerin, dogmaların intikamcı baskılarının simgesidir.
Laik Türkiye ve laik dünya, kendisini yok edecek güçleri tanır, bilir ve onlara geçit vermez.
AKP yönetimi ve Erdoğan da elbette gerçekleri görerek ve bilerek “iktidar emanetini” seçimle devredecektir.
- Atatürk Cumhuriyeti bu demokrasi sınavını da başarıyla verecek güvenle uygarlık yolunda yürüyecektir…