‘Ahirette dokunulmazlık yok’
AKP’nin kurucuları arasında yer alan eski milletvekili
Dengir Mir Mehmet Fırat, haklarında yolsuzluk komisyonu kurulan dört bakanla ilgili Yüce Divan oylaması öncesi hem partililere hem de oy kullanacak vekillere seslendi. Fırat’ın “Vicdanlara sesleniyorum” başlığı ile kaleme aldığı açıklaması..
AKP’nin kurucuları arasında yer alan eski milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat, haklarında yolsuzluk komisyonu kurulan dört bakanla ilgili Yüce Divan oylaması öncesi hem partililere hem de oy kullanacak vekillere seslendi.
Fırat’ın “Vicdanlara sesleniyorum” başlığı ile kaleme aldığı açıklamasında;
“Müslüman kimliğine sahip olan ve kendilerini muhafazakâr dindar olarak nitelendirenlerin, yaşadığımız bu dünya dışında ahiret dediğimiz insanın ölüm sonrası bir yaşamı olacağı ve bu yaşama geçerken de haksızlığa destek vermediklerini, emirle değil Allah’ın kendilerine bahşettiği vicdanlarına göre hareket edip etmediklerinin hesabını vereceklerini ve Anayasa’nın 81. maddesinde ifade edilen Yasama Dokunulmazlığının ahirette geçerli olmadığını hatırlatmakta fayda olduğu kanısındayım” dedi.
Fırat’ın açıklaması şöyle:
Vicdanlara sesleniyorum
Vicdan, kişinin kendi niyeti veya davranışları hakkında kendi ahlaki değerlerini temel alarak yaptıklarını veya yapacaklarını ölçüp biçtiği bir kişilik özelliğidir.
Vicdan, birçok dinde, birçok felsefi akımda, mistisizimde önem verilmiş bir kavramdır.
Günümüzde kimileri “kamusal vicdan” ifadesini kullanmaktaysa da dinsel, mistik vs. alanlarda böyle bir kavram bulunmaz, vicdan kavramı bu alanlarda hep bireysel vicdan anlamında kullanılmıştır.
Felsefeye göre, iç huzuru veya iç sıkıntısı vererek kişiyi uyaran vicdan bir kavram değil, kişinin bir yeteneğidir.
Felsefede metafizik anlayış, bu yeteneğin doğuştan var olduğunu ileri sürer, seküler anlayış ise insanın içinde bulunduğu toplumsal koşullarla belirlenmiş görgü ve bilgisinin sonucunda oluştuğunu ileri sürer.
Birçok filozof, hayvanla insan arasındaki temel ayrım noktalarından birisi olarak vicdanı işaret etmişlerdir.
Bir yıldır Türkiye’nin gündemini işgal eden, hükümet üyelerinin yolsuzluk yapıp yapmadıkları, makamın gücünü kullanarak, haksız bir şekilde zenginleşip zenginleşmedikleri konusu, TBMM’ de kurulan ve çoğunluğu iktidar partisi üyelerinden oluşan soruşturma komisyonu, raporunda yine haklarında soruşturma açılan bakanlar hakkında yargılamaya gerek olmadığı hususunda karar vermiştir.
Anayasa’nın 81. maddesine göre TBMM üyelerinin kullandıkları oylardan dolayı sorumlu olmayacakları hüküm altına alınmıştır. Bu koruyucu zırh içinde Komisyon üyelerinin, hukuki veya cezai bir sorumluluğu bulunmamaktadır.
Ancak yukarıda kısaca izah etmeye çalıştığım, birçoklarınızca zaten bilindiğini düşündüğüm “VİCDAN” kavramı ile bu söz konusu kararı verenlerin, vicdanen rahat olduğunu söyleyebilmenin mümkün olmadığı kanısındayım.
Özellikle Müslüman kimliğine sahip olan ve kendilerini muhafazakâr-dindar olarak nitelendirenlerin, yaşadığımız bu dünya dışında ahiret dediğimiz insanın ölüm sonrası bir yaşamı olacağı ve bu yaşama geçerken de haksızlığa destek vermediklerini, emirle değil Allah’ın kendilerine bahşettiği vicdanlarına göre hareket edip etmediklerinin hesabını vereceklerini ve Anayasa’nın 81. maddesinde ifade edilen Yasama Dokunulmazlığının ahirette geçerli olmadığını hatırlatmakta fayda olduğu kanısındayım.
Bu aklama raporu 20 Ocak 2015 Salı günü TBMM’de oylamaya tabi olacak.
Bu oylamada milletvekilleri vicdanlarının emrettiği yönde oy kullanmak zorundadırlar.
Oy kullanacak olan milletvekillerinin de kullanmış oldukları oylardan dolayı Anayasa’nın 81. maddesine göre hiçbir cezai ve hukuki bir sorumluluğu bulunmayacaktır.
Ancak oylamaya katılacak milletvekillerinin vicdanı bir sorumlulukları olduğunu ve bu sorumluluğun etkili ve yetkili kişilerin talimatıyla dahi göz ardı edilemeyeceğini ve inançları doğrultusunda ahirette hesap vermek zorunda olduklarını, bu dünyada kendilerine Anayasada tanınan dokunulmazlık hakkının ahirette asla geçerli olamayacağını ve Allah’ın kendilerine bir lütfu olan vicdanlarının sesine kulak vereceklerini ümit ediyorum.
Hatırlayınız ve unutmayınız, 22. Dönemde TBMM’ye sevk edilen, yabancı askerlerin Türkiye üzerinden Irak’a girmelerine imkân tanıyan 1 Mart Tezkeresi (AS: 2003) , Parti Genel Merkezi MYK kararına rağmen ve müspet oy verilmesi yönlendirmesi olmasına rağmen, o gün Mecliste bulunan AK partili milletvekillerinin vicdanlarının sesi doğrultusunda RET oyu kullanılarak tezkereye HAYIR denilebilmiştir.
O günkü bu kararın doğruluğu veya yanlışlığı elbette ayrıca tartışılabilir.
Ancak milletvekilleri bir daha seçilmeme tehdidine rağmen vicdanlarının sesleri doğrultusunda ret oyu kullanmışlardır ve bu oylarla tezkere reddedilmiştir.
Hatta o milletvekili arkadaşlarımızın birçoğu, bu RET OYU nedeniyle 2007 seçimlerinde aday gösterilmeyerek Meclis dışında da bırakılmışlardır.
Ancak bu dünyada onurlarını korudukları gibi inançlarına göre ahirette hesabını veremeyecekleri bir karara da destek vermemeyi bilmişlerdir.
Bu vesile ile, o arkadaşların hepsini saygı ile anıyor 24. Dönem milletvekillerinin de vicdanlarına göre oy vereceklerine inanıyorum.
Zaten bu dönemin bitmesine sadece dört aylık bir süre kalmıştır.
Aday listeleri açıklandıktan sonra kendilerini listede göremeyen milletvekillerinin vicdanlarına ters bir oy kullanmalarından dolayı pişmanlıklarının da hiçbir fayda vermeyeceğini hatırlatmak isterim.