Etiket arşivi: Erdoğan’ın diplomasızlığı

YİTİRİLEN SEÇİM

Suay Karaman 

2023 cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turunu Tayyip Erdoğan %52,18 oy oranıyla önde tamamladı; Kemal Kılıçdaroğlu ise %47,82 oy oranıyla bitirdi. %47,82 oy oranı için başarı diyenler, Kemal Kılıçdaroğlu’na biatçılıklarını sürdürdükleri gibi, CHP’nin iyice küçülmesine yol açacaklarını da görememektedirler. Alınan %47,82 oyu, şimdiye dek CHP’nin aldığı en yüksek oy gibi göstermeye çalışmak da, normal zeka düzeyiyle açıklanamaz, inandırıcılıktan uzaktır. Bu %47,82 oyun içinde İyi Parti, yeşil soslu HDP, turuncu İşçi partisi gibi partilerin de oylarının olduğu unutulmamalıdır. 

2018 cumhurbaşkanlığı seçiminde Muharrem İnce %30,64, Meral Akşener %7,29, Selahattin Demirtaş %8,40, Temel Karamollaoğlu %0,89 oranında oy almıştı; toplam oy oranı ise %47,41 olmuştu. Tayyip Erdoğan ise %52,59 oranında oy almıştı. 2023 seçiminde, önceki seçime göre Millet İttifakının aldığı oy oranı salt %0,41 artmıştır ve buna başarı demek için başka bir gezegende yaşıyor olmak gerek. 

2018 milletvekili seçimlerinde %22,65 oranında oy alan CHP, 2023 milletvekili seçiminde %25,35 oranında oy alarak, oyunu %2,7 artırdı. 2018 milletvekili seçimlerinde %42,56 oranında oy alan AKP, 2023 milletvekili seçiminde %35,62 oranında oy alarak, oyunu %6,94 azalttı.

21 yıldır

  • ülkemizi hukuk dışına çıkarak yöneten,
  • talan ve yolsuzlukta sınır tanımayan,
  • toplumu açlığa iterek,
  • her konuda karanlıklara götüren,
  • ihanetin dibindeki bir iktidara

karşı oyunu %2,7 artırmak, CHP açısından başarı sayılamaz. Kısacası, nereden bakarsanız bakın, CHP yönetimi ve Kemal Kılıçdaroğlu başarısızdır. İktidarın seçim sahtekarlıklarının ya da Yüksek Seçim Kurulu’nun yanlışlarının arkasına sığınarak başarısızlık örtülemez. 

Kemal Kılıçdaroğlu, genel başkan olduğundan beri yaptığı tutarsız, ilkesiz eylem ve söylemlerle, CHP’yi rotasından saptırmaktadır. CHP’yi kendi ilkelerinin tersine siyaset yapan bir partiye dönüştürerek, “laiklik tehlikede değildir” söylemiyle işe koyuldu. Yargıtay’ın dua ile açılışına katıldı. “Helalleşme” söylemiyle tarikatlara, cemaatlere ve tüm gericilere kol kanat germeye başladı. Laiklikle bağdaşmayan Diyanet Akademisi’ne tepki vermeyerek, CHP’lilerin evet oyu ile yasalaşmasını sağladı. Türbana özgürlük diyerek anayasaya aykırı yasa önerisi verdi. “Dersimli Kemal” deyişiyle, “1930’ların CHP’si değiliz” söylemiyle Atatürk ilke ve devrimlerine karşı olduğunu belli etmektedir. Atatürk’ün partisine gericileri, yobazları, fetöcüleri, dincileri, bölücüleri, liberalleri doldurdu; milletvekili yaptı, yönetici yaptı. 

CHP’li seçmenlere hilafetçi Ekmeleddin olayını yaşattı ve halen yaptığının doğru olduğunu söylemektedir. Mühürsüz oylarla rejimin değiştirildiği 16 Nisan 2017 halk oylamasında tepki vermeyen, gereğini yapmayan CHP genel başkanı bugün yaşadıklarımızın sorumluları arasındandır. CHP seçmeninin içine sinmeyen millet ittifakı ve çok gereksiz yere verilen milletvekilleri, CHP’nin oy yitirmesine neden olmuştur. Parti içinde demokrasiyi bitiren birinin, ülkeye demokrasi getireceğini söylemesi ve her girdiği seçimden yenilgiyle çıkması seçmenlere güven vermemiştir. 

  • Tayyip Erdoğan’ın diplomasızlığını gündeme getirmeyen,
  • Anayasa hiçe sayılarak 3. kez aday olmasına tepki vermeyen bir muhalefet genel başkanına başarılıdır denemez.

CHP genel başkanının onay verdiği milletvekilleri ile ülkemizin en gerici, bölücü ve cumhuriyet karşıtı parlamentosu oluşturulmuştur.

CHP’den seçilen milletvekilleri Cumhur İttifakı ile birlikte anayasayı değiştirme çabasında bulunacak ve birçok olgunun (AS: temel Cumhuriyet kazanımının) yok edilmesine neden olacaktır. Kemal Kılıçdaroğlu’nun başarısı, yalnızca gericiliktedir. 

Bütün bunlar düşünüldüğünde Kemal Kılıçdaroğlu’nun tüm parti yöneticileriyle birlikte hemen istifa etmesi gerekmektedir. Her seçim yenilgisinde kendi atadığı Merkez Yönetim Kurulunun istifa etmesi sorunları çözmemektedir. Kemal Kılıçdaroğlu ya da benzerleri genel başkan olduğu sürece değişen hiçbir şey olmayacaktır. Kurultay kararı alan parti yönetimi, aynı biçimde, benzer adlarla sürecekse ne değişecektir?

  • Bugün CHP işgal altındadır.

CHP yönetimine

  • Atatürk ilke ve devrimlerine bağlı,
  • Altı Ok’u savunan,
  • tam bağımsızlıktan yana ve
  • emperyalizme karşı dik duran bir ekip gelmelidir.

Genel başkan da böyle bir ekipten çıkar. Böyle bir ekip CHP seçmenine de, topluma da güven verecek ve başarılı olacaktır. 

Seçimi Kemal Kılıçdaroğlu yitirmiştir ve gereğini yapmalıdır. Seçimde kullanılan “Ben Kemal, geliyorum” sloganı bir işe yaramadı ve şimdi “Ben Kemal, gitmiyorum” haline dönüştü. Ancak ne olursa olsun Atatürk ilke ve devrimlerine sahip çıkmayanlar gidecektir. “Buradayım be buradayım” diyen Kemal Kılıçdaroğlu, artık hiçbir yerde olmamalıdır.  

Yaşananlar karşısında umutsuz değiliz;

  • CHP, kuruluş ilkelerine sarılmalı ve kurucu değerlerine dönmelidir.

Atatürk’ü savunan bir CHP’nin oy oranının artacağı bilinmelidir.

CHP’yi fabrika ayarlarına döndürmek için CHP’ye gönül veren herkes elini taşın altına sokmalı ve gereğini yapmalıdır.

  • CHP’yi kurtarmadan,Türkiye’yi kurtaramayacağımızı unutmamalıyız.

Yaşı yetmeyen Davutoğlucular için Erdoğan’ın bitmeyen diploması

Yaşı yetmeyen Davutoğlucular için Erdoğan’ın bitmeyen diploması

Barış TERKOĞLU
Cumhuriyet, 16.12.19

Okul biter. Yıllarca oturduğunuz sırayla, dirsek çürüttüğünüz arkadaşlarınızla, kaç kez “nerede kaldın” diyen öğretmeninizle vedalaşırsınız. Elinize verilen kâğıdı kimi çerçeveletip duvara asar kimi anahtarlı çekmecede saklar. Ama dönüp de bakmazsınız.

Gelecek Partisi’nin en genç kurucu üyesi İsmail GünaçarDavutoğlu için “En azından diploması var” dedi. Göndermenin Erdoğan’a yapıldığı açıktı. Cumhurbaşkanı Başdanışmanı’ndan hükümet medyasına kadar Erdoğan’ın sesi olan birçok isim sert tepki gösterdi. Geçmişte Erdoğan cephesi bu konuyu suskunlukla geçiştiriyordu. Hatta Yusuf Halaçoğlu“Diploman sahte diyorum beni mahkemeye vermiyor” diyerek sessizliğe isyan etmişti. Bu kez öyle olmadı. Sahi neden? Aslında üç sebebi var.

İlki, Cumhurbaşkanı’nın diplomasına dair kuşku yaratan ifadeler ilk kez yakın camiasından geliyor.

İkincisi, daha da önemli. Ahmet Davutoğlu 1995-99 arasında Erdoğan’ın diploma aldığını ifade ettiği Marmara Üniversitesi’nde görev yaptı.

Üçüncüsü, yıllardır “kimi AKP’lilerin” yaptığı Erdoğan – Davutoğlu karşılaştırmasında Erdoğan’ın belki de en eksik kaldığı konu bu.

Erdoğan taraftarlarının Gülaçar’ın “fazla Amerikalılığı”, FETÖ konusunda belirsiz tavrı ve 22 yaşın olmamışlığına özgü üslubu konusunda yaptıkları eleştiriler anlaşılabilir. Ama bir konuda haksızlar. O da Erdoğan’ın diplomasızlığı tezinin FETÖ projesi olduğu iddiaları. Hatırlayın, bir zamanlar A Haber’de “FETÖ’cüler Tayyip Erdoğan’ın diplomasının orijinalini ele geçirip yok etmişler” demişlerdi.

25 yıllık diploma kavgası

Oysa Erdoğan’ın diplomasına dair şüpheler FETÖ tarafından ortaya atılmadı. Hatta AKP – FETÖ ortaklığı döneminde bu şüpheyi dile getirenler FETÖ’nün hedefi oldu. Geçmişe doğru tarama yapıldığında diplomasızlık tezini dile getirerek yıllarca gündemde tutan 4 isim kronolojik sıralamayla şöyle: Ömer Başoğlu, Yusuf Halaçoğlu, Yalçın Küçük, Ergun Poyraz. Son iki isim “Erdoğan’ın diplomasının olmadığını” iddia eden kitaplar da yazdılar. FETÖ’nün kumpas davalarında uzun yıllar hapsedildiler. Kamuoyunun pek tanımadığı Başoğlu ise, Erdoğan’la aynı dönemde öğrencilik yapmıştı. Kişisel tarihine dayanarak şüphelerini dile getiriyordu. CHP’de siyaset yapan Başoğlu’nun ölümü komplo teorilerine konu oldu.

Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkan adayı olduğu 1994 yılında dahi diploma tartışması görülüyor. Ancak “diplomasızlık tezi”nin yükselişi 2007’de gerçekleşti. Zira yasalara göre cumhurbaşkanı olmak için üniversite mezunu olma şartı vardı. Muhalifler, diploma tartışmasıyla Erdoğan’ın cumhurbaşkanı adaylığını engellemeye çalıştılar. Erdoğan’ın diplomasızlığı tezinin dayandığı birçok olgu var: Erdoğan’ın üniversite hayatının sır oluşu; üniversite yıllarında aile, siyaset ve iş hayatında aktif olması; ortaya çıkan diploma örneklerindeki çelişkiler gibi vs. vs.

Halaçoğlu, “1981 yılında mezuniyet belgesi almışsın, mezuniyet belgende ne resim var  ne gizli damga var, soğuk damga var” demiş ve devam etmişti: “Marmara Üniversitesi’nin diplomasını nasıl alırsın, diye soruyorum ve işletme mezunu olarak, nitelendiriliyor. Halbuki işletme ile alakası yok. Aksaray’da Maliye Meslek Yüksek Okulu mezunu, eğer mezunsa?..”

Erdoğan’ı hatırlayan ve hatırlamayanlar

Refah Partisi’nin 94 seçimlerinde aday tanıtım evraklarında Erdoğan’ın üniversiteye “1974-75 girişli olduğu, 1979’da mezun olduğu yazıyor. Ancak sonraki açıklamalarda mezuniyetin 1981 diye düzeltildiği görülüyor. Tartışmalar sürerken 2014 yılında Marmara Üniversitesi Rektörü Zafer Gül bir açıklama yapmıştı:

“Sayın Başbakanımız, T.C. İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi Ticari Bilimler Fakültesi’nden 1980-81 öğretim yılı şubat döneminde mezun olmuştur.” 

Üniversitenin örneğini yayımladığı diploma ile Ergun Poyraz’ın yayımladığı diplomanın birbirinden farklı olması kafa karıştırdı. Öte yandan üniversitenin diploma doğrulama sisteminde, Erdoğan’ın mezuniyet bilgileriyle sorgulama yapıldığında açıklanan diplomanın görülmemesi de bir başka şüpheye neden oldu.

Cumhurbaşkanı’nın mezun olduğu iddia edilen okul yıllığında izine rastlanmaması, 1981 – 1982 dönemi mezunlarının buluştuğu 2016 yılındaki kahvaltıda Erdoğan’ı hatırlayanın çıkmaması da her şeye tuz biber ekti. Tüm bunların yanında Erdoğan’a destek verenler de var. Bunlar arasında iki kişi öne çıkıyor. Biri Erdoğan’ın okuduğu iddia edilen okulda ders veren CHP’li siyasetçi Aydın Ayaydın. Ayaydın, “Sınavlarına ve derslerine girdim, son derece iyi hatırladığım bir öğrencidir” dedi. Bir diğeri ise bugün İsrail’de yaşayan Rafael Sadi. O da Erdoğan’ı öğrencilik yıllarından hatırlıyor. Ancak okulu bıraktığı için Erdoğan’ın diploması konusunda fikir yürütemiyor. Tersinden, Erdoğan’ın yakın zamanda elini öptüğü, Marmara Üniversitesi’nin kurucu rektörü Orhan Oğuz’un, kendi yaşamını anlattığı kitabında Erdoğan’ın yer almaması da dikkat çekiyor.

İşin enteresan tarafı Erdoğan’ı destekleyen belgeyi bu tartışmaların ortasında FETÖ yayımladı. Örgütün firardaki polislerinden Emrullah Uslu, 1883’ten 1983’e Marmara Üniversitesi’nin öncülü kurumlarda çalışan ve okuyan öğrencilerin isimlerinin bulunduğu 100. yıl çalışması kitabı”nda Erdoğan’ın adının olduğunu gösteren sayfaları yayımladı.

Erdoğan’ın diploması zaman zaman mahkemelere de konu oluyor. Halkın Kurtuluş Partisi, Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı’ndan men edilmesi için defalarca yaptığı başvurulardan sonuç alamadı. Parti, iç hukuk yolları tükenince bu yıl konuyu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine taşıdı. AİHM’de Erdoğan’ın diplomasıyla ilgili bir başvuru daha var. Öte yandan 2014 yılında Erdoğan’ın diplomasının aslını görmeden fotokopisini onaylayan noter kâtibi de ayrı bir soruşturma konusu olmuştu.

Herkes bir kez diploma alıyor. Ancak “Cumhurbaşkanı’nın diploması” 25 yıldır bitmiyor. Sıkıldınız değil mi? Şimdi siz bunu 22 yaşında yeni ergenlikten çıkmış parti kurucusuna nasıl anlatacaksınız? Belki Davutoğlu hepimize anlatır da öğreniriz!