Etiket arşivi: enflasyon

ÇARŞAMBA İĞNELERİ – 09 Ağustos 2023

Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE

GERİCİ

Perinçek: “Akbelen’de işçinin, çiftçinin, köylünün yanındayız. Ancak dünyada yeşil cereyan, emperyalizmin merkezinde gerici bir hareket olarak çıktı.”

Çevresini korumak isteyen köylüleri gericilikle suçlayan Perinçek Yeniköy-Kemerköy özelleştirilirken partiyi kime karşı yönlendirmişti?

Biraz dik duruş!..

DOMUZ

Çevre Bakanı Yardımcılığına getirilen Refik Tuzcuoğlu çift maaşa bağlanmış.

Devletin malı deniz, haksız yiyen domuz…

YAŞ

Askerlikle ilgisi olmayan Bakanlardan oluşan YAŞ’ta, Kuvvet Komutanlığı yapmayan orgeneral Genelkurmay Başkanı yapıldı.

Bu YAŞ çok yaş…

HARAM

DİB’lığı hutbesinde çalışma saatlerinin cuma namazı saatlerine göre ayarlanması istendi. Cuma ezanı okunduktan sonra alışveriş yapmanın ve elde edilen kazancın da helal olmadığı söylendi.

Devleti-milleti soymak, günah işleme özgürlüğüne girer!..

MUTLULUK

Kimsesiz çocukları yaz kampına alan Mutlu Yuva Derneği’nin, Bakanlıkla yaptığı protokolle uzun süredir çocukları kıskaca aldığı ortaya çıktı.

AKP mutlu, gerici-yobaz tarikatlar mutlu…

HİKAYE (Öykü)
(Sevgili Cihangir Dumanlı’dan)

Bakan Mehmet Şimşek, “Maaşları artırmasaydık enflasyonu düşürürdük.” demiş.

Maaşları niçin artırdınız? Enflasyon olduğu için.

Yumurta – tavuk öyküsü…

SORUMSUZ

Ensar Vakfı yurdundaki çocuk istismarında sorumlu gösterilen Asım Sultanoğlu Şanlıurfa Milli Eğitim Müdürlüğü’ne atandı.

Çocuklar güvende!..

YEŞİL

RTE’nin yeşil alan olarak kalacağını söylediği boşaltılan askeri alanlar, sırayla imara açılıyor.

Dünyada sevdiği tek yeşil vardır…

ATMA

RTE, milyonlardan değil milyarlardan fazla ağaç diktiklerini söyledi.

Ne denir? “Atma Recep din kardeşiyiz!”

Kestikleriniz her gün önümüzde, diktikleriniz nerede?..

SARIKLI

Sarıklı amirali deşifre eden albay açığa alınmıştı. YAŞ’ta emekli edildi.

  • Tarikatçıma, yobazıma dokunma!..

Sığınmacılar, enflasyon ve Yanardağ

Emre Kongar
Emre Kongar
ekongar@cumhuriyet.com.tr
04 Temmuz 2023, Cumhuriyet

 

Ne oluyor, neden oluyor; madde madde sıralayalım:

1) Herkes, yaşam pahalılığından şikâyetçi (yakınmacı), herkes geçim derdinde…

2) Sığınmacı sorunu, artık ekonomik ve siyasal bir sorun olmanın sınırlarını aştı, insanların güvenlik sorunu durumuna geldi…

3) Merdan Yanardağ, bir iktidar milletvekilinin terör örgütü ve onun lideri hakkında yaptığı yorumlar üzerinden iktidarın politikalarını eleştirdiği için, terör örgütü propagandası yapmak suçlamasıyla hapse atıldı.

4) Bu sorunları yaratan iktidar, şeffaf ve adil olmayan koşullarda, üstelik devlet gücünü de kendisi için kullanarak genel seçimleri kazandı, yerel seçimlerde de İstanbul’u geri almaya çalışıyor.

5) Süreçler ve olaylar art arda geliyor; yaşamımızı cehenneme çeviriyor; bütün bu sorunların sorumlusu olan iktidar, bu olumsuzlukları yaratan koşulları daha da ağırlaştırarak sürdürüyor.
***
6) Çünkü, Azgelişmişlik kapanına sıkışmış olan ülkemizin, “devleti, kendi kişiliğinin önüne koymaya alışmış olan” insanı, bağımsız ve özgür kişiliğini bir türlü yeterince geliştiremediği, yeterince eğitilemediği için, bütün bu olumsuzluklarla iktidar arasındaki ilişkiyi göremiyor; kutsanan bir dinsel/mezhepsel kimlik ve kutsanan bir milliyetçilik / etnikçilik anlayışı ile Osmanlı’dan gelen “kulluk” davranışını sürdürüyor.

7) İktidar halkın, seçmenin, bu anlayışına, bu tutum ve davranışına dayanarak kutsal devlet, kutsal din ve kutsal milliyet kimlikleri üzerinden siyaset ve propaganda yapıyor, böylece her türlü baskıyı, yanlışı, yolsuzluğu, yasağı örtbas ediyor.

8) İktidar hem eğitimi çağ gerisine çekerek hem de Osmanlı’nın kulluk anlayışını siyasal ve ideolojik olarak pekiştirerek, seçmenin gelişmesini engelliyor, onu yoksullaştırarak kendisine muhtaç ediyor ve böylece her türlü toplumsal, ekonomik ve kültürel gelişmeyi durdurarak ömrünü uzatmaya çalışıyor.
***
9) İktidar, bu propaganda ve siyaset ile maskelediği baskılar, yolsuzluklar, yasaklar ve harcamalar yoluyla, üretilen milli geliri, ülke çıkarlarına uygun olarak değil, küçük bir oligarşinin yararına göre harcadığı için, toplumun üretim gücü ve borçlanma kapasitesi 21 yılın sonunda tükeniyor ve iflas başlıyor.

10) İflasın geçici olarak durdurulabildiği izleniminin yaratılması için bazı (kimi) önlemler alınıyor; eski uygulamalarla uyumsuz olan bazı ekonomik ve siyasal politika değişikliklerine başvurmak gereksinmesi ortaya çıkıyor; bu çelişkilerin kamuoyunda tartışılmasını engellemek için de medya üzerindeki baskı artırılıyor.
***
11) Sığınmacılar sorunu, diyalektik olarak yukarıda açıkladığım bu sürecin hem nedeni hem de sonucu oluyor:

Nedeni oluyor, çünkü onların üzerinden iktidar güç ve süreklilik kazanıyor.

Sonucu oluyor, çünkü sığınmacıların sayısı on milyon gibi bir büyüklüğe ulaşınca, eğitimde, sağlıkta, konutta ve güvenlikte, sosyal, ekonomik, mali, kültürel ve siyasal sorunlar, başa çıkılmaz niteliğe bürünüyor.

12) Enflasyon da diyalektik olarak bu iktidarın politikalarının hem nedeni hem sonucu oluyor.

TÜİK ile aynı yöntemi ve paketi kullanan, bu nedenle de sonuçları daha güvenilir olmakla birlikte, yine de bastırılmış nitelik taşıyan ENAG dün yıllık enflasyon oranını 108.58 olarak açıkladı.

Diyalektik olarak, ülke kaynakları tüketildiği için enflasyon yükseliyor, enflasyonun yükselmesi halkın daha da yoksullaşmasına ve iktidara muhtaç olmasına yol açıyor.

13) İktidar yerel seçimlere doğru, Kürtler üzerinden yeniden farklı politikalar geliştirme hazırlığına girişiyor ve bu, bir milletvekili tarafından açıklanıyor.

14) Bütün bu süreci irdeleyen ve çelişkileri vurgulayan TELE1’in sorumlusu Merdan Yanardağ, hapse atılıyor.

15) Bugün Yanardağ’ın hapisteki yedinci günü.

Halil Çivi şiiri : NELER OLDU?

ŞİİR KÖŞESİ..

Prof. Dr. Halil Çivi
İnönü Üniv. İİBF Eski Dekanı
Halk Şairi

 

 

NELER OLDU?

Artık zaman çok değişti,
Bugün dünden beter oldu.
Ahlak, ayaklara düştü,
Halk haksızı tutar oldu.
Xxx
Zalim, mazlumu dışlıyor,
Kötü, iyiyi suçluyor,
Şeytan, meleği taşlıyor,
Dost, dostunu satar oldu.
Xxx
Hak ve hukuk yalan oldu,
Köşe dönmek plan oldu,
Millet malı talan oldu,
Hesaplar hep Dolar oldu.
Xxx
Enflasyonun ipi kaçtı,
İşçinin feleği şaştı,
Emekliller yoksul düştü,
Çorap, limon satar oldu.
Xxx
Zenginler az, yoksullar çok,
Yoksullar aç, zenginler tok,
Orta sınıf, silinmiş, yok
Zengin döküp saçar oldu.
Xxx
Dinbazlar halkı uyuttu,
Zorbalar köşeyi tuttu,
Aydınlar dilini yuttu,
Sabır hapı yutar oldu.
Xxx
İnsanlara bir hal oldu,
Helal yemek vebal oldu,
Haram lokma helal oldu,
Dürüstler aç yatar oldu.
Xxx
Hurafeler sıralandı,
İnanç, ahlak yaralandı,
Adalet çok paralandı,
Zulme kanat açar oldu.
Xxx
Kimi kin tuttu, bilendi
Kim aç kaldı, dilendi,
Kiminin aklı bulandı,
Ülkesinden kaçar oldu.
Xxx
Akıldan, bilimden geri,
Kendince dinin severi(!),
Kimi zamane şeyhleri(!),
Çocuklarla yatar oldu.
Xxx
Anayasa rafta kaldı,
Siyasiler halkı böldü,
Laik devlet yara aldı,
Demokrasi biter oldu.
Xxx
Halil Çivi, bu ne haldır?
Helal zehir(!), haram baldır(!),
Kul hakkı büyük vebaldır,
Günah katar, katar oldu.
Xxx

Prof. Dr. Halil Çivi
17 Aralık 2022, Çiğli / İZMİR

Halil Çivi şiri : GİDİŞAT (Hal ve Gidiş)

ŞİİR KÖŞESİ..

Prof. Dr. Halil Çivi / İMZA...Prof. Dr. Halil Çivi
İnönü Üniv. İİBF Eski Dekanı
Halk Şairi

 

GİDİŞAT
(Hal ve Gidiş)

Dedim geçim nedir, dedi paradır,
Dedim sende var mı, söyledi yok yok.
Dedim işsizlik ne, dedi yaradır,
Dedim bitecek mi, söyledi yok yok.
Xxx
Dedim hava nasıl, dedi ki kıştır,
Dedim kesen nasıl, dedi ki boştur,
Dedim ya gidişat, dedi yokuştur,
Dedim düzelir mi, söyledi yok yok.
Xxx
Dedim çoluk, çocuk, dedi ki çoktur,
Dedim masraf çok mu, dedi büyüktür,
Dedim mesleğin ne, dedi ki yoktur,
Dedim mutlu musun, söyledi yok, yok.
Xxx
Dedim fabrika ne, dedi ki iştir,
Dedim üretim ne, dedi ki aştır,
Dedim zenginlik ne, dedi ki düştür,
Dedim umut var mı, söyledi yok yok.
Xxx
Dedim tarım nedir, dedi nimettir,
Dedim ekip – biçmek, dedi servettir,
Dedim boş topraklar, dedi zillettir,
Dedim boş mu kalsın, söyledi yok yok.
Xxx
Dedim enflasyon ne, dedi haksızlık,
Dedim sonucu ne, dedi yoksulluk,
Dedim halk özgür mü, dedi dilsizlik,
Dedim bitecek mi, söyledi yok yok.
Xxx
Dedim yolsuzluklar, dedi artmıştır,
Dedim ahlak, vicdan; dedi bitmiştir,
Dedim ya adalet, dedi gitmiştir,
Dedim dönecek mi, söyledi yok yok.
Xxx
Dedim demokrasi, dedi düşümdür,
Dedim hak ve hukuk, dedi aşımdır,
Dedim ya sefalet, dedi yaşımdır,
Dedim bitecek mi, söyledi yok yok.
Xxx
Dedim huzur nedir, dedi geçimdir,
Dedim çektiklerin, dedi suçumdur,
Dedim çaresi ne, dedi seçimdir,
Dedim halk mı suçlu, söyledi yok yok.
Xxx
Dedim bayrak nedir, dedi kanımdır,
Dedim vatan, millet; dedi tenimdir,
Dedim bağımsızlık, dedi canımdır,
Dedim geçer misin, söyledi yok yok.
Xxx
Dedim aklı-selim, dedi Atatürk,
Dedim akıl, bilim, dedi Atatürk,
Dedim çözüm yolun, dedi Atatürk,
Dedim başka var mı, söyledi yok yok.
Xxx
Dedim Halil Çivi, dedi ki yazar,
Dedim akıllı mı, dedi ki sezer,
Dedim sorun çok mu, dedi ki çözer,
Dedim dönek midir, söyledi yok yok.
Xxx

16 Kasım 2022, Ciğli – İZMİR

Not : “Dedim-dedi” şiir örnekleri Türk Halk Edebiyatında hece vezni ile yazılan, çok az görülen, çoğu duygusal alanda görülen ve çok sevilen bir halk şiiri tarzıdır. Okuduğunuz “Gidişat” adlı şiir 11’lik hece vezni ile yapılan bir denemedir. Umarım hoşunuza gitmiştir.

Halil Çivi şiiri : …AHLAK AĞLAR…

ŞİİR KÖŞESİ..

Prof. Dr. Halil Çivi / İMZA...Prof. Dr. Halil Çivi
İnönü Üniv. İİBF Eski Dekanı
Halk Şairi

 

…AHLAK AĞLAR…

Vicdanlar giderek kararıyorsa,
Hukuk ağlar, ahlak ağlar, din ağlar.
Yoksulların benzi sararıyorsa,
Hukuk ağlar, ahlak ağlar, din ağlar.
Xxx
Ata’yı sokağa atan artarsa,
Zalimi, zorbayı tutan artarsa,
Haram döşeklerde yatan artarsa,
Hukuk ağlar, ahlak ağlar, din ağlar.
Xxx
Siyaset ırmağı kirli akarsa,
Kin ve nefret doruklara çıkarsa,
Cebir, şiddet ocakları yıkarsa,
Hukuk ağlar, ahlak ağlar, din ağlar.
Xxx
Kardeş kardeşine çamur atarsa,
Dost dostunu haraç – mezat satarsa,
Aslan yatağına tilki yatarsa,
Hukuk ağlar, ahlak ağlar, din ağlar.
Xxx
Çete, mafya, mala, mülke çökerse,
İnsan soyu hemcinsini yakarsa,
Erkek karısına kurşun sıkarsa,
Hukuk ağlar, ahlak ağlar, din ağlar.
Xxx
Dinbazlık, ırkçılık prim yaparsa,
Yönetenler gerçeklerden koparsa,
Yağ çekenler koltukları kaparsa,
Hukuk ağlar, ahlak ağlar, din ağlar.
Xxx
Akıl, bilim yurt dışına giderse,
Öğretmenler dağda koyun güderse,
Zalimin mazluma gücü yeterse,
Hukuk ağlar, ahlak ağlar, din ağlar.
Xxx
Ekonomi çarkı sarpa sararsa,
Enflasyon, işsizlik halkı yorarsa,
Çaresizlik insanları gererse,
Hukuk ağlar, ahlak ağlar, din ağlar.
Xxx
Mazlum, kumpas ile hapis yatarsa,
Halil Çivi, hak ve hukuk biterse,
Adalet mülkünde baykuş öterse,
Hukuk ağlar, ahlak ağlar din ağlar.
Xxx


11 Ekim 2022
Prof. Dr. Halil Çivi
Doğanbey, İzmir

Halil Çivi şiiri : ZAMANIN RUHU

ŞİİR KÖŞESİ..

Prof. Dr. Halil Çivi / İMZA...Prof. Dr. Halil Çivi
İnönü Üniv. İİBF Eski Dekanı
Halk Şairi

ZAMANIN RUHU

Zamanın ruhunu bilmek istersen,
Zulmü alkışlayıp yazan çoğaldı.
Ahlakın izini bulmak istersen,
Dinbazlık yaparak azan çoğaldı.
Xxx
Akıl şeytanlaştı, inanç yozlaştı,
Yüreklere kin ve nefret bulaştı,
Cebir, şiddet, hanelere yerleşti,
Helaline ölüm yazan çoğaldı.
Xxx
Köyler kente, kentler köye özendi,
İnanç, kültür hurafeyle bezendi,
Din satanlar her devirde kazandı,
Yoksulu, yetimi ezen çoğaldı.
Xxx
Aklı kullanmayan, bilimden sapan,
Bidatları, hurafeyi din(!) yapan,
Allah’ı bırakıp şeyhlere(!) tapan,
Batıl inançlarla gezen çoğaldı.
Xxx
Atanın, evladın değişti huyu,
Kardeş kardeşine kazıyor kuyu,
Aileyi terkedince sağduyu,
Şiddet denizinde yüzen çoğaldı.
Xxx
Yoz zihniyet her tarafa bulaştı,
Zorba güçler kadrolara doluştu,
Yağmaya, talana millet alıştı,
Haramla kaynayan kazan çoğaldı.
Xxx
Siyasetin ruhu bulanıklaştı,
At izi, it izi çoktan karıştı,
Milletin payına suskunluk düştü,
Adalet çarkını bozan çoğaldı.
Xxx
Enflasyon hızlandı, yaşam zorlaştı,
Yoksul olanların öfkesi taştı,
İşçi, memur borca harca bulaştı,
Borç silmeye “kazı-kazan” çoğaldı.
Xxx
Liyakatı kitaplardan sildiler,
İnsanları ırka, cinse böldüler,
Halkın yüreğine fitne saldılar,
Fitne oltasında “sazan” çoğaldı.
Xxx
Güçlülerin baskıları gürleşti,
Haramiler her köşeye yerleşti,
Mahkemede hak aramak zorlaştı,
Hukuk devletini çizen çoğaldı.
Xxx
Zalimlerin vicdanları karardı,
Mazlumların benzi-beti sarardı,
Haksızlık, yoksulluk doruğa vardı,
Yoksulluğa övgü dizen çoğaldı.
Xxx
Halil Çivi diyor bu böyle gitmez,
Akıl, bilim insanlığı terketmez,
Hurafe borusu her zaman ötmez,
Bu kötü gidişi çözen çoğaldı.
Xxx

Prof. Dr. Halil Çivi

02 Haziran 2022
Doğanbey / Seferihisar/ İZMİR

PARANIN DEĞERİ, EFLASYON ve MERKEZ BANKASININ GÜCÜ

Prof. Dr. Halil Çivi / İMZA...Prof. Dr. Halil Çivi
İnönü Üniv. İİBF Eski Dekanı

Vatandaşlar, “Hocam insanlar bu denli ekonomik sıkıntı çekerken niye ekonomi ve özellikle de para ve enflasyon konusunda hiç yazmıyorsunuz?” diye sitem ediyorlar. Bu tür soru soranlar için kısa bir özet sunmaya çalışayım.

Türkiye, özellikle 2022 yılı ile birlikte hızlı bir enflasyonist sürecin içine girdi. Hem mal ve hizmet fiyatları ve hem de döviz kurları hızla artmaya başladı. Resmi verilere göre yıllık enflasyon oranı Nisan 2022’de % 70’ler, Dolar – TL kuru ise 16.00 TL düzeyine dayandı. TL’nin değeri hızla erimeye başladı. Bu durum, başta petrol, doğalgaz elektrik v.b. temel girdilere yapılan sürekli zamlar yoluyla halkın vazgeçilemez geçimlik ürün fiyatlarının hızla tırmanmasına ve dar gelirlilerin gönenç (refah) düzeyinin de aynı hızla azalmasına neden oldu. Verili (mevcut) durum aynı nedenlerle ve aynı hızla sürüyor…

ULUSAL PARANIN DEĞERİ NASIL OLUŞUR?

Günümüzdeki tüm ülke paraları karşılıksızdır. Devlet kâğıda “para ol der” kağıt para olur. Alltın ya da gümüş karşılıkları yoktur. Paraların değeri piyasada satın alabildiği mal, hizmet ve döviz miktarı ile ölçülür. Devletin mal, hizmet ve döviz fiyatlarına müdahale etmediği (karışmadığı), fiyatların piyasadaki arz ve talep (sunu ve istem) dengesiyle belirlendiği dışa açık ekonomilerde ulusal paranın iç ve dış değerinin oluşumu için şunlar söylenebilir:

A- Ulusal Paranın İç Değeri

Eğer sabit bir para miktarı ile beli zamanda giderek daha çok mal ve hizmet satın alınabiliyorsa ulusal paranın değeri artmış olur. Tersine aynı miktar para ile, giderek daha az mal ve hizmet alınabiliyorsa o zaman da ulusal paranın değeri düşmüş olur.

B- Ulusal Paranın Dış Değeri

Eğer sabit miktardaki ulusal para ile zaman içinde giderek daha çok yabancı para alınabiliyorsa, döviz kuru düşmüş, ulusal paranın değeri yükselmiş olur. Tersine yine aynı para miktarı ile zaman içinde giderek daha az yabancı para alınabiliyorsa döviz kuru yükselmiş, ulusal paranın değeri düşmüş olur.

Bir tümce ile şöyle denilebilir: Bir ülkenin ulusal parasının iç değeri ülkedeki fiyatlar genel düzeyinin düşmesi ya da yükselişine bağlı olarak artar ya da azalır. Dış değeri ise döviz bolluğunda artar, döviz kılığında ise düşer.

ENFLASYON NEDİR?

Genel anlamda enflasyon, zaman dilimleri itibarıyla (bakımından), bir dönemden öbürüne, bir ülkedeki mal ve hizmetlerin ortalama fiyatlarının sürekli artış eğilimi içinde olmasıdır. Enflasyon, halkın ya da tüketicilerin satın aldıkları mal ve hizmet fiyatlarına bir eklenme yani zam olarak ortaya çıkar.

Zam ya da enflasyon, tüketiciler açısından dolaylı ve gizli bir vergi etkisi oluşturur. Tüketicilerin gelirlerini kemirerek halkın gönenç (refah) düzeyinin düşmesine, yani yoksullaşmaya neden olur. Enflasyonun neden olduğu gelir ya da satın alma gücü yerine konmazsa halk yoksullaşır.

  • Bir ülkede enflasyon oranı ne denli yüksekse, toplumsal gönenç yitimi o ölçüde çok olacaktır.

Genelde denilir ki; sabit gelirlilerin ücretlerine yapılan zamlar, onların gelir yitiklerini hiçbir zaman tam olarak karşılamaz. Çünkü,

  • Enflasyonist dönemlerde ücretler merdivenle, fiyat ise asansörle yükselir.

Gelişmiş ülkelerdeki enflasyon oranları % 2-3 olarak normal kabul edilebilir. Günümüzde gelişmiş ülkelerin enflasyon oranlar ortalama % 7-8 aralığındadır. Genel olarak % 50 sınırını aşan enflasyon ise hiperenflasyon (çok aşırı) olarak değerlendirilir.

Türkiye’deki %69.7 enflasyon düzeyi, hiper ya da dörtnala enflasyon olarak kabul edilmelidir.

ENFLASYONLA SAVAŞIM

Enflasyonla savaşımın 2 ana yolu vardır :

1- Sunuyu (arzı), yani ekonomide dolaşımda olan piyasadaki mal ve hizmet miktarını artırmak.

Arzı artırmak 2 yolla olur. İç üretimi teşvik ve dışalım. Gerçekte dışalım zorunluluktan doğar. Gerçek olan yerli üretimi, ekonominin gereklerine göre, olabildiğince çeşitlendirmek ve çoğaltmaktır.

Türkiye ekonomisi teknolojik ürünler, kimi aramallar ve enerji girdileri bakımından büyük oranda dışa bağımlıdır. Son yıllarda yanlış tarım politikaları nedeniyle dışalım kervanına tarımsal girdiler ve tarım ürünlerine dayalı temel gıda maddeleri de eklenmiştir. Sunu (arz) yönlü olarak enflasyonla savaşımda Türkiye’nin eli büyük oranda zayıflamıştır.

2- İstemi (talebi) yani satın alma gücünü baskılamak.

Ünlü ABD’li parasal (moneter) iktisatçı Milton Friedmen, enflasyonu her zaman parasal bir olay olarak kabul etmiştir. Enflasyonu denetleyebilmek için mutlaka piyasadaki toplam para miktarını, yani toplam satınalma gücünü denetlemek gerekir. Bu görev Merkez Bankalarının işidir. Ancak merkez bankaları da her anlamda özerk olmalıdır.

MERKEZ BANKALARI

Merkez Bankalarına “bankaların bankası” denilir. Piyasadaki tüm bankalar, merkez bankalarının yönlendirmesi ve denetimi altında çalışır.

Dünyanın her ülkesinde para basma ve enflasyonla mücadele görevi merkez bankalarına verilmiştir. Bir ülkedeki toplam para arzının denetimi ve gösterge faizi merkez bankasının bağımsız kararı ile belirlenir.

Merkez bankaları genelde özerktir. Bu özerlik yönetsel, politik, akçalı (mali) ve bilimsel alanları kapsar.

Bir ülkedeki fiyatların ve döviz kurlarının denetimi ve istenen düzeye indirilmesinde merkez bankasının 3 ana silahı vardır. İç piyasa için piyasadaki para miktarının denetimi yani emisyon tutarının denetimi, etkin faiz politikası, gösterge faizinin gereksinime göre değiştirilmesi ve döviz kurlarını tutabilmek içinde güçlü bir döviz birikimi (rezervi)

TÜRKİYE DE DURUM NEDİR ??

– Türkiye ekonomisi üretken ve döviz üreten bir yapıdan giderek uzaklaşmıştır. Arz yönlü olarak güçlü bir biçimde enflasyonla savaşımda zayıf durumdadır.
Merkez Bankası bağımsız değildir. Enflasyona karşı en önemli silahı olan gösterge faizi (politika faizi) bilimsel bir yanlış olarak % 14’te dondurulmuştur. Halbuki para arzını sıkılaştırmak için gösterge faizinin büyük oranda yükseltilmesi gerekir. Bu açıdan Merkez Bankası yönetimi silahsız savaşçı gibi olmuştur.
– Döviz kurlarını istenen düzeyde tutabilmek ve TL’nin değerini koruyabilmek için Merkez Bankası’nın güçlü bir döviz birikimine (rezervine) sahip olması gerekir. Ne yazık ki böyle bir birikim (rezerv) de yoktur.

Son söz                    :

  • Sorumlu siyasal iktidarın yukarıda sayılan temel yanlışlarını düzeltebilecek
  • Kısa, Orta ve Uzun erimli (vadeli) çözüm önerileri yoktur
  • Ya da olanlar yüzeyseldir (palyatiftir), günü kurtarmaya yöneliktir.

OECD ÜLKELERİNDE ENFLASYON

Prof. Dr. D. Ali Ercan
Çekirdek Fiziği Uzmanı
ADD Bilim Kurulu Başkanı

Değerli arkadaşlar,

Türkiye’deki hiper-enflasyona bir teselli kuyruğu bağlamak için iktidar yanlılarının ağzında sakız yaptığı “efendim, enflasyon yalnızca bizde yok ki, tüm Dünya enflasyonun pençesinde…” şeklindeki söylentileri bir yana bırakarak, gerçekleri gösteren sayılara bakalım…

Evet “enflasyon” Kapitalizmin, serbest piyasa sisteminin kaçınılmaz bir ögesidir (başka türlü küresel Finans merkezleri nasıl kazanırlardı ki..) ancak parasının değerini düşürmeyen, üretken ekonomilerde bu enflasyon rakamları %0’ın altında gezinirken, akıl, mantık, hesap, kavramlarının terkedildiği “no man’s land” veya “Yolgeçen Hanı” olan ülkelerde tümüyle raslantılara bırakılmış bir curcuna pazar ekonomisi (?) görülüyor, ki bunun da en güzel örneği Türkiye’dir… (ardından Arjantin, Şili, Güney Afrika gibi ülkeler geliyor)

Aslına bakarsanız, Türkiye’de olan enflasyon değil, “stagflasyon” denen çok daha vahim (ürkünç) bir durumdur; yani salt paranın değerinin düşüşü, yerlerde sürünüşü, pahalılık ve enflasyon değil; aynı zamanda işsizlik, kredi/güvenirlik yitimi ve iflasın eşiğindeki bir ülke görünümüdür.

Dünyanın, küresel ısınım sonucu adım adım iklim felaketine doğru sürüklenişi (AS: “iklim faciası” aşamasındayız!) bilindiği, görüldüğü halde, hâlâ tüm Dünyada kullanılan toplam enerjinin %80 ini oluşturan fosil yakıtlar (kömür, petrol, doğal gaz..) azalmadan maalesef aynı hızla kullanılması sürdürülüyor. Bu enerji kaynaklarının ürünü olan sera gazları (CO2, Metan.. ) salımını sıfırlamak yaşamsal öncelik taşıyor. Bu durum (Ukrayna savaşının getirdiği ek enerji sıkıntısı olmasa bile) fosil yakıt fiyatının her geçen gün yükselişini adeta kaçınılmaz kılacaktır.

Enerji sıkıntısı demek, alışılmış yaşam biçiminden büyük ödün vermek anlamına gelir. Enerji yoksunluğu, her şeyden önce üretim sıkıntısı, pahalılık, sağlık sorunlarını birlikte getirecektir elbette…

  • Kısaca, kapitalizm kaçınılmaz sona doğru, insanlığı ve gezegeni de birlikte sürüklüyor; bakalım bu anafordan insanlığın ne kadarı kurtula bilecek.
    ***

Değerli arkadaşlar,

Daha önce de yayınlamıştım; Mart 2021 / Mart 2022 arası 1 yılda Doların TL karşılığı 7 TL’den 14 Liraya, yani 2 katına çıktı; ayrıca Doların da son bir yılda %7 değer yitimini hesaba katarsak, “ithalat kalemlerine giren tüm malların fiyatında yaklaşık %110 dolayında bir enflasyon olabilir” demektir. Öte yandan Ülke ekonomisinin (Tarım, Sanayi, Hizmet sektörleri) tümüyle, %100 Dolara endeksli olduğunu söyleyemeyiz, ama en az 2/3 oranında bağımlı olsa, toplam %70 dolayında bir “yıllık enflasyon” dan söz edebiliriz; öyleyse, son bir yılda %70 üzerindeki tüm fiyat artışları, ek zamlar vs. vurguncu, talancı fırsatçı takımının işidir..

Neyse ki TÜİK, namuslu bürokrat ve teknisyenlerin baskısıyla yıllık enflasyonu resmen %62 verebildi. Peki bizde TÜFE üzerinden %62 olan enflasyon öbür OECD ülkelerinde ne durumda, onu da ekli grafikte görüyorsunuz, Arjantin ve bir-iki ülke dışında tümü %10’un altındadır….

Fotoğraf açıklaması yok.

Yalana dolana, talana sığınanların hükmü daha ne denli sürecek ? Önümüzdeki seçimde göreceğiz.

Sevgilerimle.æ

ENFLASYONUN TOPLUMSAL YAŞAMA -HALKIN GEÇİM DÜZEYİNE- OLAN BAŞLICA ETKİLERİ ÜZERİNE KISA NOTLAR…

Prof. Dr. Halil Çivi / İMZA...Prof. Dr. Halil Çivi
İnönü Üniv. İİBF Eski Dekanı

ENFLASYONUN TOPLUMSAL YAŞAMA –HALKIN GEÇİM DÜZEYİNE
OLAN BAŞLICA ETKİLERİ ÜZERİNE KISA NOTLAR…

Türkiye ekonomisin 2022 yılı Ocak ayı enflasyon göstergeleri, resmi istatistiklere göre % 50 dolayındadır; ekonomistlerin farklı ağırlıklarla hesapladıkları enflasyon ölçümüne göre ise %100 oranını aşmıştır. Bu oranlardan hangisi daha gerçekçi kabul edilirse edilsin; gelişmiş ülkelerin ortalama enflasyon oranları %4-6 dolayında olduğuna göre, hem Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından hesaplanan hem de bağımsız ekonomistlerce (ENAG) hesaplanan %100 ya da %50 enflasyon oranları ekonominin ve halkın katlanma sınırlarının çok üstündedir.

Memur, işçi ve emekli gibi sabit ücretle geçinen kesimlerin ücret ve maaşlarına yapılan zamlar %25 ile %35 aralığında kalmıştır. Ancak fiyat artışları bu oranların çok ütünde olduğu için toplumun tüm sabit gelirlilerinin gerçek (reel) gelir ve refah kaybına (AS: gönenç yitimine) uğradıklarını kabullenmek gerekir.

Ekonomistlerin şöyle bir klasik benzetmeleri vardır:

  • Fiyatlar asansörle, ücretler ise merdivenle yükselir.

Eğer ülkelerin siyasal iktidarları sermaye sınıfı yanlısı olurlarsa ücretlerle fiyatlar arasındaki makas işçi, memur, emekli… gibi sabit gelirliler zararına daha da açılır. Yoksullaşma (AS: YoksullaşTIRma!) hızlanır. Başka bir söylemle, enflasyon sermaye sınıfını daha zengin, sabit gelirlileri ise daha da yoksullaştırarak gelir dağılımını bozar ve yaşam koşullarını zorlaştırır.

Enflasyon, yani fiyatların yükselmesi, kamu ve özel mal ve hizmetleri fiyatlarına eklenmiş dolaylı vergiler gibidir. Halkın gelirinde azalma etkisi yaratır ve satınalma gücünü düşürür. Bilindiği gibi dolaylı vergiler en adaletsiz vergilerdir. Çünkü dolaylı vergiler gelirden ya da kazançtan değil mal ve hizmet fiyatlarına bindirilerek tahsil edilir. Aynı malı alan ya da aynı hizmetten yararlanan kişi, milyarder ya da emekli ve asgari ücretli de olsa yine aynı miktar vergi ödemek zorunda bırakılır.

Türkiye’deki vergi sistemi zaten adaletten uzaktır. Yaklaşık olarak kamu gelirlerinin %73 kadarı dolaylı vergilerden, % 27 kadarı ise sermaye sınıfından alınan gelir ve kurumlar vergisinden oluşur. Özellikle aşırı enflasyon yükü ile birlikte temel gıda, elektrik, doğal gaz, su vb. zorunlu mal ve hizmetler üzerine eklenmiş olan dolaylı vergiler ve yapılan aşırı zamlar, dar gelirli halkın daha da yoksullaşması ve geçim sıkıntısı çekmesine neden olur.

Enflasyonun reel ve parasal olmak üzere 2 ana nedeni vardır.

  • Reel nedenler üretim artışını, mal ve hizmet üretimini kısıtlayan etkenleri yeterince dikkate almayan plansız, programsız ve çoğu tutarsız ekonomi politikaları;
  • parasal nedenler ise emisyon, borçlanma ve kredi genişlemesi gibi finansal yanlış politikalardan oluşur.

Eğer bir ülkede sürekli olarak yüksek enflasyon varsa, o ülkedeki toplam arz ya da piyasaya sürülen mal ve hizmet miktarı, ekonomideki toplam talebi (istemi) karşılayamıyor demektir.

Eğer toplam mal ve hizmet arzındaki eksiklik gıda, enerji, sağlık gibi sektörlerde daha çok ise halkın enflasyondan olumsuz etkilenmesi daha ağır olur. Yoksulluk dar gelirlilerce daha derinden duyumsanır ve yaşanır.

Peki eğer özetlemek gerekirse, enflasyonun şimdiye dek gözlenmiş ölçülmüş ya da toplumca duyumsanan başlıca sonuçları neler olabilir?

– Enflasyonda ulusal paranın değeri düşer; yabancı dövizlerin ulusal para cinsinden fiyatları yükselir. Kamu ve özel sektörün yabancı para cinsindeki borç yükü ise artar.

Enflasyon gelir dağılımını bozar. Enflasyon sürecinde dar gelirliler yoksullaşmış, sermaye sınıfı daha da zenginleşmiş (varsıllaşmış) olur.

– Enflasyon iç fiyatları artırdığı için ihracatı (dışsatım) azaltır, ithalatı (dışalımı) artırır. Turizmi pahalılaştırır. Döviz kıtlığını çoğaltır.

– Enflasyon tasarrufları (birikimleri) ve dolayısıyla yatırım kaynaklarını azaltır. Üretim ve mal arzı  (sunumu) azalır.. İşsizlik artar. Geçim zorlaşır. Gelecek kuşkusu yaygınlaşır. Umutsuzluk genelleşebilir.

-Enflasyon ulusal gelirin yapısını bozar. Varolan yatırımlar ülkenin temel gereksinimi olan alanlardan kısa vadeli (erimli) spekülatif alanlara kayar. Temel ekonomik girdilere, mesleksel ve teknik eğitime, bilime, teknolojiye aktarılacak kaynak kalmaz.

– Enflasyonda ticaret ahlakı dejenere olur (yozlaşır). Zora düşen esnaf borcunu ödeyemez duruma düşerken, kimi kuruluşlar da finansal olanakları olmasına karşın borçlarını ödemekten kaçınırlar. Protesto edilen senetler hızla çoğalır. İşletmelerin borç ödemekten kaçınmalarının ana nedeni, gelecekte borcunu değeri daha düşük para ile ödeyerek firmasının borç yükünü hafifletmektir.

Enflasyon toplumu görece yoksullaştırdığı için halkın sağlığa, eğitime, kültüre ve sanata yapacağı harcamalar azalır. Toplumsal refah (gönenç) ve gelişme düzeyi bundan zarar görür.

– Sürekli ve kronikleşmiş (yerleşmiş) enflasyon, yarattığı işsizlik ve yoksullaşmaya bağlı olarak toplumsal ahlakı ve aile içi barışı bozar. Aile içi geçimsizlikler ve boşanmalar artar.

– Enflasyon, sonuçta, ekonominin ve ülkenin gidişinden rahatsızlık duyan ve umutsuzluğa kapılan nüfus oranını yükseltir. Bu durum toplumsal huzursuzlukları, siyasal gerilimleri, grevleri, uyuşmazlıkları ve sokak gösterilerini artırır.

Peki Çözüm nedir?

Halkın yaşadığı bu olumsuz sosyo-ekonomik sorunların çözümü ivedilik kazanmıştır.
Üretime, yatırıma, istihdama, döviz kazanmaya, verim ve üretim artışı sağlayacak teknolojilere yatırım yapan, topluma ve ekonomik üretim ve tüketim birimlerine yani halkın tümüne yeniden güven ve özgüven sağlayan, sosyal adalete, hukukun üstünlüğüne ve demokrasinin erdemine yürekten inanan bir paradigma ve politika değişimine şiddetle gereksinme vardır.

Ya görevdeki siyasal iktidar bu vb. paradigma ve politika değişikliğine gidecek ya da halk demokrasi yoluyla bunları başaramayanları iktidardan indirecek ve başarabileceğine halkı inandıracak yeni bir iktidar arayışına gidecektir.

ÇARŞAMBA İĞNELERİ – 09 Şubat 2022

ÇARŞAMBA İĞNELERİ – 09 Şubat 2022

Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE

BAĞIMSIZ

Avrupa Konseyi, AİHM kararına rağmen Kavala’yı tahliye etmeyen Türkiye’yi AİHM’e havale etti.

Karara tepki gösteren Dışişleri Bakanlığı; ”Ülkemizde devam eden bağımsız yargı sürecine müdahale edildiğini ”açıkladı.

Yargı süreci tamam da “bağımsız yargı” anlaşılmadı?..

KDV

CHP Milletvekili Turhan Aydoğan’ın elektrik, su, doğalgazdan KDV alınmaması için verdiği önerge Cumhur ittifakınca reddedildi.

Seçimde KDV olarak döner…

PİK

Şubat ayı %48.6 enflasyon ile rekor kırdı. “Enflasyon Ocak’ta pik yapar” diyen Bakan Nebati şimdi de “Nisan’da pik yapar” dedi.

Nisan olmazsa Mayıs, o da olmazsa Haziran iyidir.

SOY

HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Feleknas Uca, bölücü terör örgütü PKK’ya karşı yapılan “Kış Kartalı” operasyonunu ‘soykırım’ yalanıyla hedef aldı. Uca, NATO ve AB’ye çağrı yaptı.

Terörün vekili…

DUA

Corona’ya yakalanan RTE mesajında “… Görevimizin başındayız. Çalışmalarımıza evde devam edeceğiz. Dualarınızı bekliyoruz.” yazmış.

Her dakika duacıyım…

HAPİS

RTE, “Ben istirahatlere pek alışık değilim, şimdi böyle bir durum oldu, yani bizi eve hapsettiler.”

Beteri var…

BANKAMATİK

İBB’den 1.5 milyon TL’ye yakın astronomik burs alan AKP’li Eski Bakan Fatma Betül Sayan Kaya’nın kardeşi de 18 yaşında üniversiteye başladığında İBB’de işe başlamış.

Bunlar İmamoğlu’nu hedef tahtasına koymasın da ne yapsınlar…

ÖNEMSİZ

Corona vakaları günlük yüz bini, ölümler 200’ü geçmişken Sağlık Bakanı “ Endişelenmeye mahal yok” dedi.

Haklı, en fazla ölürüz…

HESAP

Kocaeli Belediye Başkanı Tahir Büyükakın “2023’te 100 yıllık büyük hesaplaşma olacak” dedi.

Geleceği görmüş. Seçim ve hesap kesim tarihi…

MİLLİ

Devlet Bahçeli, ABD Büyükelçisinin göreve başlar başlamaz İmamoğlu’nu ziyaret etmesine tepki gösterdi.

Haklı. Ancak:

Washington Büyükelçimiz Murat Mercan’ın güven mektubu, gidişinden aylar sonra Beyaz Saray Güvenlik Konseyi’nin bir üyesi tarafından bir restoranda kabul edilmişken, ABD Ankara Büyükelçisinin gelişinden bir hafta sonra sarayda Cumhurbaşkanı tarafından kabul edilişini de eleştirebilseydi, hem daha haklı hem dürüst hem de milliyetçi olurdu…

HELAL

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Dönmez, perşembe gününden bu yana ciddi elektrik kesintileri ve kar esareti (AS: tutsaklığı) yaşanan Isparta’ya giderek “Hakkınızı helal edin, birkaç gün enerjisiz kaldınız” dedi.

Halk zamlı faturaları ödemezse helal mi edilecek, faizi mi istenecek?

Şeriatla mı yönetiliyoruz? Helallik dilemek mi hesap vermek mi?…

HAİN

Atatürk’e ve Kuvayı Milliyecilere hakaret eden ve vatana ihanetten idam edilen İskilipli Atıf, ölümünün 96. yılında, Çorum Valisi, Belediye Başkanı, Hitit Üniversitesi Rektörü ve AKP Çorum milletvekili tarafından anıldı. Vali, anmaya katılışını savunurken Uğur Mumcu’nun sözlerine sığındı.

Yumuşakçalar, sığınmak için sert kabuklu arar…

FETÖCÜ

Emekli Askeri Hâkim Ahmet Zeki Üçok, Milli Savunma Bakan yardımcıları Muhsin Dere’nin ByLock kullanıcısı, Yunus Emre Karaosmanoğlu’nun ise ABD’nin ‘güvenilir irtibatı’ olduğunu öne sürdü.

Bakan Akar?..

YAŞAR NURİ ÖZTÜRK’ten (Tekrar)

  • Eyy yobazlar alemi; Atatürk’e saldırmak daha kaliteli bir dindar olduğunuz değil, daha kaliteli bir şerefsiz olduğunuz anlamına gelir…