Hilmioğlu’nun umudu kalmadı :
• Cezaevinde öleceğini düşünüyor
Ergenekon davasında tutuklu yargılanan eski İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Fatih Hilmioğlu’nun kardeşi ve avukatı Hayati Hilmioğlu, tutuklu yargılama ısrarını eleştirerek “23 yıllık avukatım. Bu yargılama sınavı, Türkiye tarihindeki kötü bir sınav. Mahkemede üst düzey hâkimler görevli, uygulama ise sıradan bir yargılamanın çok altında.
Bu görüntü Türk hukuku açısından da aşağılayıcı bir noktada. Fatih de artık
umudunu kaybetti, cezaevinde öleceğini düşünüyor.” dedi.
14 Nisan 2009’da gözaltına alınan Hilmioğlu, Silivri’de böbrek, siroz, şeker hastalığı ve ağır bir depresyonla mücadele ediyor. Oğlunu trafik kazasında kaybeden Hilmioğlu’na, karaciğer kanseri başlangıcı tanısı da kondu ancak 2 yıl önceki Adli Tıp’ın verdiği rapora dayanarak tahliye istemleri sürekli reddedildi. Avukat Hayati Hilmioğlu, kardeşinin “Geç de olsa suçsuzluğunun ortaya çıkacağına olan inancını yitirdiğini” belirtti.
Fatih Hilmioğlu’nun oğlu Emir’i trafik kazasında yitirmesinin ardından hızla umutsuzluğa sürüklendiğini kaydeden Hilmioğlu, “Bu kazadan sonra yaptığımız iki tahliye istemimiz reddedildi. En son görüşmemizde, ‘Boşuna talep etme. Beni sağ çıkarmazlar. Mahkeme üyeleri birtakım güçlerin etkisi altında. İnsiyatif kullanacak durumda değil. Bunlarla sen de uğraşamazsın’ dedi. Psikolojisi bu halde artık. Yargıcına, devletine güveni kalmamış” dedi. Fatih Hilmioğlu’nun 16 yıl aralıksız devlete hizmet ettiğini, karşılığında bu yapılanlara isyan etmemenin olanaksız olduğunu dile getiren Hilmioğlu, “Bu hizmetin karşılığı, 4 yıldır cezaevinde kalmak mı? Ölüm mü? İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ne göre en kutsal hak yaşam hakkıdır. Bu yargılama sanıkları öldürüyor. Özel yetkili yargıçlar, savcılar bu ölümlerden biz sorumlu değiliz mi diyecekler? Bu yargılamayı bütün dünya gözlemliyor” dedi.
‘Yargıçlar kontrol altında’
Mahkemenin tutukluluğa gerekçe gösterdiği Adli Tıp raporuna karşı, cezaevinde yaşamının tehlikeye gireceğine ilişkin üniversite raporlarının olduğuna dikkat çeken Hilmioğlu, “Yargıçlar üniversite hastanelerine itibar etmiyor. Oysa ki Adli Tıp’la bağlı değiller, isterlerse inisiyatif kullanabilirler. Adli Tıp doğrudan Adalet Bakanlığı’na bağlı. Kimse tarafsız diyemez” dedi. Mahkemenin, dosya kapsamı, delil durumu diyerek tahliye istemlerini reddettiğini belirten Hilmioğlu, “Peki, kime anlatacaksınız derdinizi. Yargıçtan başka yer var mı? Yargıçlar da birtakım güçlerin denetimi altında yargıçlık yapıyorsa vay bu vatandaşın haline. Bu insanların suçsuzluğu kanıtlandığında bu tutukluluğun hesabını kim verecek?” diye sordu. Savcılığın çok zayıf delillerle dosyayı mahkeme önüne getirdiğini, mahkemenin de iddianameyi kabul ettiğini belirterek
şöyle konuştu:
“Bu iki usul hatası yüzünden insanlar tutuklu yargılanıyor. Yaşam hakkının kutsal olduğunu herkesin kabul etmesi gerek. Yargıçlar da doktorlar da bu yönde tavır koymalı. Öldükten sonra sorumlusunu mu arayacağım. Arasam ne olur ki…”