EGE ADALARI
Onur Öymen
E. Büyükelçi
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın Yunanistan’ın antlaşmalara aykırı olarak Ege’deki bazı adaları silahlandırdığı yolundaki ifadeleri ve Dışişleri Bakanlığı’nın Türkiye’nin sorunların görüşmeler yoluyla çözümünü istediği yolundaki açıklaması ile ilgili olarak Sputnik Ajansının sorularına karşı özetle şunları söyledim:
Türkiye ve Yunanistan, 1997’de Madrid’de yapılan NATO zirvesinde 6 maddelik bir mutabakata varmıştı:
O dönemde Dışişleri Müsteşarı olarak Madrid’deki NATO zirvesinde hazır bulunmuştum. Madrid Mutabakatında; Barış, güvenlik ve iyi komşuluk ilişkilerinin geliştirilmesinin devamı hususlarında karşılıklı taahhütte bulunulmuştu.
Mutabakatta tarafların birbirlerinin egemenliğine, uluslararası hukuk ilkelerine ve uluslararası anlaşmalara saygı gösterecekleri vurgulanmakta ve Ege’deki meşru, yaşamsal çıkarlara ve endişelere karşılıklı saygı, yanlış anlamalardan kaynaklanan ihtilaflardan kaçınılması arzusu ve tek taraflı eylemlerden sakınılması yükümlülüğü yer almaktaydı. Anlaşmazlıkların, ortak rızaya dayanarak ve kuvvet kullanımı veya kuvvet tehdidi olmadan barışçı yollardan çözümlenmesi taahhüt edilmişti. Ne yazık ki, Yunanistan bu taahhütlerine uymadı.
Bence Yunanistan’la görüşmeler konusunda fazla iyimser olmamak gerekiyor.
Zira, Madrid Mutabakatı’nda ‘uluslararası hukuk ilkelerine ve uluslararası anlaşmalara saygı’ maddesi de yer alıyordu.
1923 tarihli Lozan ve 1947 tarihli Paris Antlaşmalarında bazı adaların silahsızlandırılması öngörülüyordu.
Türkiye ile Yunanistan arasında uzun yıllardan beri süren önemli ihtilaflardan biri Yunanistan’ın Lozan ve Paris anlaşmalarının açık hükümlerine karşın bu adaları silahlandırmasıdır. Madrid metnine bakılacak olursa Yunanistan’dan beklenen Lozan ve Paris anlaşmalarına saygı göstermesiydi. Maalesef Yunanistan bu hükümlere saygı göstermedi. Sıkıntı buradan kaynaklanıyor. Yunanistan’la buna benzer pek çok sorunumuz var.
Şimdiye dek sonuç alınmayan bu gibi deneyimlerin ardından bugün de Yunanistan’la olası görüşmeler konusunda ihtiyatlı olmak ve aşırı iyimserlikten kaçınmak uygun olur. Türk-Yunan ilişkilerinde böyle mutabakatlar çok olmuştur ama sonuç verici olmamıştır. Şimdiye dek Yunanistan’ın uluslararası anlaşmalara, özellikle Lozan ve Paris anlaşmalarına uyma niyetini görmedik. Yunanistan makul bir zeminde uzlaşmak yerine, maalesef fiili durum yaratarak sorunları çözmek istiyor. Başından beri biz bu deneyimi edindik…
Bu nedenle Türkiye’nin diyalog kanallarını yeniden canlandırma çağrısının karşılık bulsa bile sonuca ulaşma şansının düşük olduğu görüşündeyim.
Saygılar, sevgiler. 01.02.2020