Etiket arşivi: Dr. Ömer DÖNDERİCİ

CHP ve değişim

Dostlar

Liseden bu yana 50+ yıllık dostumuz Dr. Ömer Dönderici (İç Hastalıkları ve Gastro-Enteroloji Uzmanı) kişisel blogunda çok değerli yazılar yazmakta : dromerdonderici.blogspot.com 

Mutlaka izlenmesini diler ve öneririz.
Bu gün “CHP ve DEĞİŞİM” başlıklı son derece önemli ve yol gösterici bir makale yayınladı. Biz, yazının girişinden ve sonundan kısa birer bölüm aktaracağız burada. Tweet iletisi olarak da paylaştık.

Dr. Dönderici’nin bu çok önemli – yol gösterici yazısının tümünün okunmasını ve yaygın paylaşılmasını dileriz. Özellikle CHP yöneticileri büyük dikkatle okumalı ve yazıda önerildiği gibi “Değişim” sürecinde önce NİÇİN sorusu yanıtlanmalı, ardından NASIL’ına bakılmalıdır.

Sevgili can kardeşimiz Dr. Ömer Dönderici‘yi kutlar, ülkemize ufuk açan bu tarihsel makalesini bize de yolladığı için ayrıca teşekkür ederiz.

Dr. Ahmet SALTIK
11 Temmuz 2023
============================================

CHP ve değişim

Doktor Dr.Ömer DÖNDERİCİ - İç Hastalıkları - Dahiliye TavsiyeEdiyorum.comDr. Ömer DÖNDERİCİ

CHP ve değişim | ARAYIŞ (dromerdonderici.blogspot.com)
11 Temmuz 2023

Kimilerinin fazlaca önemseyip bir yol ayrımı gibi gördüğü seçimler geride kaldı. Muhalefeti önde gösteren çok sayıda anketin de etkisiyle, muhalefet adına hüsranla sonuçlandı.

“Günah keçisi” arayışında Kılıçdaroğlu açık ara önde görünüyor. Seçim öncesi en hararetli destekçilerinden bile, “faturayı üstlenme beklentisi” var.
***
Öncelikle seçimin hiç âdil olmadığını kabul edelim: Devleti tümüyle yutan hükümet, devlet imkânlarını sonuna kadar kullandı. Halka gerçekleri aktarmak ve farklı görüşleri yansıtmakla yükümlü medya çoktandır “muktedirin sesi” haline getirilmişti. Çok farklı yollarla usulsüzlük iddialarının ardı arkası kesilmedi.

Ne var ki, bu gerekçeler, bazı gerçekleri göz ardı etmenin mazereti olmamalı.
……………………
………………………….
………………………………..

Sonuçta, sözde muhafazakâr AKP iktidarı sırasında, ironik bir biçimde, halkımız geleneksellikten sekülerliğe giden yolda çok önemli mesafeler kaydetti. Görece talihlileri (Beyaz Türklerin şaşkın ve kıskanç bakışları altında) baş örtüleri ve haşemalarıyla, -sözüm ona elitlerde eleştirdikleri ama gerçekte- öykündükleri hayatı yaşama yolundalar. İslam’ı kendilerinin itibarsızlaştırdığının farkında değillermiş gibi, çocuklarının deist ve ateist oluşundan yakınır oldular.
***
Atalarımızdan kalan ve ülke varlıklarının üstüne, yetmedi; (‘dış güçlerden’) yüzlerce milyar dolar (borç) ‘gâvur parası’ üleştirildi. Artık servetten çok acı pay edilecek. Sanırım üstümüzdeki iğreti kimliklerin kayıp gitmesi için çok uzun yıllar gerekmeyecek.

Sekülerlikte el ele veren ve geliri asgarî ücrette denkleştirilen ülkenin çoğunluğu, daha âdil bir paylaşım ve refah talep etmeye başlayacak.
***
CHP, ya bir çeyreklik oy dilimine rıza göstererek -yaşam tarzını önceleyen- çizgisini koruyabilir (ki bu durumda -iktidar iddiası için- Kılıçdaroğlu ”Değil 6’lı masa gerekirse 16’lı masa kuracağım” derken haklıdır!). Ve de yeni sekülerleşenlerin usul usul kendilerine katılmalarını bekleyebilir.

Ya da -seçkinci (elitist) geçmişine bir çizgi çekip- iyi tasarlanmış sosyal-demokrat bir programla, daha fazla refah için en ciddi alternatifin kendileri olduğuna halkı ikna etmeye çalışabilir. Kolay mı? Geçmiş kamburu (bagajı) nedeniyle kolay değil ama mümkün!

Buna hakkınız yok!

Ömer Dönderici, MİSAK- Millî Strateji Araştırma Kurulu sitesinin yazarıDr. Ömer DÖNDERİCİ
Buna hakkınız yok! | ARAYIŞ (dromerdonderici.blogspot.com)

Kuşağımdaki pek çok kişi gibi ömrüm boyu, zamanımın önemli bir dilimini ülke sorunlarına hasrettim. Gençlik yıllarımdaki ülke yönetiminden hoşnut değildim ve çok daha iyisinin olabileceğini düşünüyordum.

Son 5-10 yılda “o beğenmediğim günlere nasıl dönebiliriz” arayışına girişim, benim için bir yıkım oldu.
***
Ülkenin onarımı uzun yıllar alacak, hatta bazısı onarılmayacak (ayrıntısına girmeye gerek görmediğim) çok ciddi sorunlar yaşadığını ve bu durumun bir numaralı sorumlusunun da mevcut yönetim olduğunu düşünüyorum.

Geldiğim nokta Bektaşi fıkrasındaki gibi: Hangi şarabın daha iyi olduğunu öğrenmek için fikri sorulan Bektaşi, ilkinden bir yudum aldıktan sonra, “Diğeri!” karşılığını vermiş. Soran kişi, “Ama diğerinin tadına bakmadın ki!” deyince, “Bundan kötü olmaz!” karşılığını almış.

Çok üzgünüm ama -beklentilerimle çelişse bile (her kim olursa olsun)-, mevcut iktidara alternatif (seçenek) olabilecek en güçlü seçeneğin yanında olma kararındayım. Ve sanırım, pek çok kişi de benim gibi düşünüyor.

***
Acı gerçekse, mevcut iktidarı alt edebilmenin yolunun, siyasal görüşleri oldukça farklı, “kırk benzemez” topluluğun güçbirliğinden geçişidir.

Stratejinin en beğendiğim tanımı “daha büyük veya uzun dönem kazanımlar için bir şeylerden vaz geçmektir.”

Ne var ki tavlanın satranca yeğlendiği, taktiklerden stratejiye sıranın gelmediği bir kültürümüz var.

Oysa “benzemez” grupların, mustarip oldukları “nefes aldırmayan” mevcut iktidardan kurtulmak için bir araya gelmeleri zaruretinin idrakinde (zorunluluğunun bilincinde); “rayından çıkmış yönetimi tekrar yürür hale getirebilecek; tek adam rejimine son verecek, millet egemenliğini yansıtan ve barajı kaldıran seçim düzenlemesine gidecek, adaleti tesis edecek, layık olanları iş başına getirecek, yolsuzluklardan hesap soracak geçici bir mutabakat (uzlaşı) hükümeti kurup, sonrasında yeni bir seçimle herkesin kendi yoluna gideceğini” topluma anlatmaları uygun olurdu, diye düşünüyorum.

Böylesi bir mutabakatın (uzlaşmanın) dışında kalanlar, ancak ve ancak mevcut iktidarın sürmesine ve yapacağı yeni yıkımlarına hizmet etmiş olurlar.

  • Koşullar, dünyaya tümüyle farklı bakan -A’dan Z’ye tüm muhaliflerin-
    en azından geçici olarak el ele vermesini gerektiriyor.

***
Üzüntüm, başta varolan siyasal partiler, bu zorunluluğun yeterince idrak edilmediğini görmektir.

Yeniden parlamenter sisteme geçileceği, Cumhurbaşkanlığı’nın simgesel duruma geleceği konusunda uzlaşı varken, makam koltuğu savaşını aklım almıyor.

En doğru davranışın farklı ve güvenilir anket şirketlerinin yapacağı değerlendirmelerle bu kararın verilmesi ve tüm tarafların buna rıza göstermeleri olduğu görüşündeyim.
***
Kanımca, çatışmanın her iki tarafı da masum değil. Ama artık geldiğimiz noktada suçlu arayışı anlamsız ve yanlıştır.

Köprü ortasında inatla toslaşan ve ırmağa yuvarlanan keçiler gibi davranmaya hiçbir siyasetçinin hakkı yok. Yuvarlanan yalnız kendileri değil; bir ülke ve geleceği olacaktır.