Etiket arşivi: Dr. M. Hüsnü BOZKURT

GAZİANTEP ADD Konuşmamız.. 30. ADALET ve DEMOKRASİ HAFTASI : ADALET, DEMOKRASİ ve TÜRKİYE’nin GELECEĞİ

Dostlar,

28 Ocak 2023 Cumartesi günü, ADD (Atatürkçü Düşünce Derneği) Gaziantep Şubemizin çağrılısı olarak bu “Gazi” kentimizde bir konferans verdik.. Konumuz, aşağıdaki görselde (posterde) de görüleceği gibiydi.

  •  30. ADALET ve DEMOKRASİ HAFTASI : ADALET, DEMOKRASİ ve TÜRKİYE’nin GELECEĞİ

Şube Başkanımız Sn. İsmail TÜMER ve Şube yöneticileri, destekçileri epey yoğun bir çaba ile, İnşaat Mühendisleri Odası konferans salonunda toplantımızı düzenlemiş ve duyurmuşlardı. Başkan Tümer’in bildirdiğine göre, Devletimizin Gaziantep Üniversitesi (Rektörü), Bakanlar Kurulu kararı ile kamu yararına çalışan dernek statüsü olan ADD’ye bu amaçla 2 saatliğine bir salon vermek için 65 000 (altmış beş bin!) TL kiralama ücreti istemişti. 

Doğallıkla, Gaziantep ADD’nin bu tutarı ödeme olanağı olmadığı gibi, ilkesel olarak hazmedilir de değildi. Bu dramatik olguyu, tarihe tarihe not düşmek üzere burada yazıyoruz. Ayrıca konu da Gaziantep Üniversitesi yönetimini, anlaşılan hiç ilgilendirmemişti. Ülkemiz için canlarını veren kahramanları 30 yıl sonra bir kez daha anacak ve bu tür siyasal cinayetlerin yaşanmaması için gerekenleri konuşacaktık..

Adalet ve Demokrasi Haftasının 30 uncusu olması nedeniyle kapsamlı bir hazırlık yapmıştık. 97 yansı (slayt) içeren bir sunum.. 2 saat sürdü..

Çok değerli meslektaşımız Prof. Dr. Ercan Küçükosmanoğlu, cep telefonu kamerası ile amatörce ve gönüllü olarak, 2 saat boyunca etkinliği kaydetti ve youtube ortamına yükledi. Kendisine ne denli teşekkür etsek azdır..

Yaygın çağrı da yapılmıştı ancak salon dolu değildi. Kocaaaa Gaziantep’te ADD’ye üye olanlar iki bini aşkındı ama “yılda” (ayda değil!) 48TL ödentisini veren 200 dolayında idi. Böyle mi yapılacak Atatürk Devrimlerinin savunulması? Böyle mi gösterilecek Uğur Mumcu, Muammer Aksoy ve ………………… öbür vatan evlatlarının şehit olması karşısında vefa ve önleme çabası?

Bu kentte 1960-69 arası ilkokul, ortaokul ve Lise 1. sınıfı okuduk. Bizzat haber verdiğimiz çooookk eski dostlarımız da vardı salonda.. Türkiye silkelenip kendine gelmeli bize göre.

Konferansımızı izlemek için lütfen tıklayınız..

İzlenmesi, yayılması ve yeni kurbanlar vere vere ülkemizi yitirmemek için izlenmesi, yayılması ve gereklerinin yapılması dileğiyle..

Konuşmamızın sonunda, ADD Genel Başkanı meslektaşımız Sn. Dr. M. Hüsnü Bozkurt‘un örgütümüze kısa bir görsel iletisini (video kaydını) salondakilere sunduk (2,5 dk.)..

Sevgi ve saygı ile. 02 Şubat 2023, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
A​tılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı ​AbD
​Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, ​Mülkiye’li​
www.ahmetsaltik.net        profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik      twitter : @profsaltik    

 

Atatürkçü Düşünce Derneği “TÜRKİYE İÇİN TEMEL POLİTİKA ÖNERİLERİ”

Dostlar,

16. Olağan Seçimli Genel Kurul’da (25-26 Eylül 2021) göreve gelen ADD Genel Yönetim Kurulu (GYK), Sn. Dr. M. Hüsnü Bozkurt‘u Genel Başkan seçerek görev bölüşümü yaptı ve ADD Tüzüğü gereği on kişilik bir Bilim Kurulu (BK) oluşturdu. BK, Prof. Dr. D. Ali Ercan’ı Başkan seçti, bize Başkan Yardımcılığı görevi verildi. 8 Profesör, 2 Doçent üyeden oluşan Kurula, 6 temel alanda Bilimsel Rapor hazırlama ödevi yüklendi.

1. Anayasa ve Hukuk
2. Sağlık
3. Eğitim
4. Dış Politika ve Ulusal Güvenlik
5. Tarım ve Ekoloji
6. Ekonomi.

BK’na altı aylık süre tanınarak Nisan 2022 başlarında bitirilmesi hedeflendi ancak Ekim başında tamamlanabildi ve GYK onayına sunuldu. A4 boyutlarında 128 sayfadan oluşan kapsamlı Bilimsel Rapor bastırıldı ve 3 Aralık 2022’de Ankara’da toplanan olağan, Şubeler Danışma Kurulu’nda tanıtılarak katılımcılara sunuldu. ADD web sitesinde de pdf olarak yayımlandı.

Uzmanlık alanlarında rapora katkı verenler       :

1. Prof. Dr. D. Ali Ercan, Başkan
2. Prof. Dr. Ahmet Saltık, Bşk. Yrd.
3. Prof. Dr. Gönül Balkır, Yazman
4. Prof. Dr. Özer Ozankaya
5. Prof. Dr. Mustafa Altıntaş
(Raporlarda adının yer almasını istemedi)
6. Prof. Dr. Lütfü Çakmakçı
7. Prof. Dr. Tahir Baştaymaz
8. Prof. Dr. Ayşe Uygur
(ayrılmasıyla yerine Doç. Dr. Mehmet Balyemez
9. Doç. Dr. Asiye Toker Gökçe
10. Prof. Dr. F. Dilek GÖZÜTOK
(rapor tamamlandıktan sonra)

Ayrıca, BK’nda yer almamakla birlikte, Dr. Onur Öymen, Prof. Dr. Muzaffer Eryılmaz, Mustafa Gazalcı, Dr. Öğr. Üyesi Abbas Kılıç’tan değerli destekler alındı.

GYK, 1 yıl boyunca gerek yüz yüze gerek zoom ortamında toplantılarda BK’na her türlü desteği sağladı. Bilim Kurulundan sorumlu Genel Başkan Yrd. Sn. Safa B. Yenice, hemen her toplantıya (30’a yakın) katıldı ve GYK ile BK arasında iletişim ve eşgüdümü sağladı.

Destek veren tüm kişi ve kurumlara teşekkür borçluyuz.
BK, ADD Tüzüğünde kendisine verilen görevleri yerine getirmeyi sürdürecek.

Bu kapsamlı raporun, 21. yy şafağında emperyalistler ve yerli işbirlikçileri eliyle kuşatılan, bunaltılan ve diz çöktürülmek istenen Türkiye’mize, Atatürkçü Düşünce dizgesi (sistemi) = Kemalizm ekseninde pusula olmasını diliyoruz ve bu yetkinlikte olduğunu düşünüyoruz.

ADD yönetimi, “Atatürkçü Düşünce Derneği TÜRKİYE İÇİN TEMEL POLİTİKA ÖNERİLERİ” kitabını olabildiğince yaygın ilgili kurum, kuruluş ve kişilere ulaştıracak.

Raporu okumak, indirmek, paylaşmak için lütfen tıklayınız.

ADD bilim kurulu raporu-2022, basılan

ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ TÜRKİYE İÇİN TEMEL POLİTİKA ÖNERİLERİ

Sevgi ve saygı ile. 06 Aralık 2022, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
ADD Bilim Kurulu Başkan Yrd. 
A​tılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı ​AbD
​Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, ​Mülkiye’li​
www.ahmetsaltik.net        profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik      twitter : @profsaltik    

 

 

 

 

 

ADD Adana Konferansımız : Cumhuriyetin 98. Yılı

Dostlar,

27 Ekim 2021 günü, saat 15:00 – 17:00 arası ADD Tarsus şubemizde verdiğimiz konferansın ardından ADD Adana Şubesi’nin konuğu idik.(http://ahmetsaltik.net/2021/10/29/tarsus-add-subesi-konferansiimiz-cumhuriyetimizn-98-yili/)

Cumhuriyetimizin 98. kuruluş yıldönümü bağlamında, Cumhuriyet Balosu öncesinde kısa bir konuşmamız oldu (13 dk.). Aşağıda sunuyoruz.

Bu konuşmamız öncesinde, ADD Genel Başkanı Sn. Dr. M. Hüsnü Bozkurt‘un kısa bir kutlama iletisini (1,5 dk.) izleyicilerle paylaştık :

Etkinliğin düzenlenmesini sağlayan Şube Başkanımız Sn. İsa Kayadan ile ortak davranış sergileyen Adana Barosu, EĞİTİM-İŞ Tarsus Şubesine, …….. yer sağlayan Adana Barosuna ve oturumu coşku ve içtenlikle izleyen dostlarımız Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, Seyhan Belediye Başkanı Akif Kemal Akay, milletvekilleri, çok sayıda demokratik kitle örgütü yönetici ve üyeleri, Tabip Odası Başkanı Dr. Selahattin Menteş.. olmak üzere tüm katılımcılara teşekkür ederiz..

Sunumun ardından son derece özenle düzenlenmiş Cumhuriyet Balosuna geçildi. Açık alanda, Kovit-19 salgını nedeniyle sınırlandırılan katılımcı sayısı ile 300’ü aşkın konuk, coşku ile Balo’yu şenlendirdiler.


Adana ve ilçelerinde geçmişte de konferanslarımız olmuştu :

1. Emperyalizmin Bunaltısında Ülkemiz ve Seçenekleri A TV, Adana ADD, 02.03.2003
2. Emperyalizm Türkiye’yi Nereye Sürüklüyor? ADD Adana Bölge Toplantısı, 11.12.2004
3. Türkiye AB İlişkileri ve Azınlıklar, ADD Adana A TV, 11.12.2004
4. Türkiye’nin Güncel Sorunları ve Atatürkçü Çözüm Yolları, Kadirli ADD, 05.03.2005
5. Türkiye’nin Güncel Sorunları ve Atatürkçü Çözüm Yolları, Kozan ADD, 05.03.2005
6. Kamu Hastane Birlikleri Yasası ve Sağlığa Son Darbe. Adana ADD ve Tabip Odası, 05.04.2010

  • Türkiye Cumhuriyeti’nin 98. Yılı kutlu ve mutlu olsun!

Yüce ATATÜRK’ün şaşmaz öngörüsü gereği, Cumhuriyetimiz sonsuza dek payidar kalacaktır!

Şan ve şerefle, onurla yaşatılacaktır; bu azim ve kararda olduğumuzu herkese duyururuz.

Sevgi ve saygı ile. 27 Ekim 2021, Adana

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Atılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
ADD Genel Merkez Bilim Kurulu Başkan Yrd.
www.ahmetsaltik.net         profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik    twitter : @profsaltik

Dr. M. Hüsnü Bozkurt: Atatürk, tam da şimdi tek çıkış yolu!

Dr. M. Hüsnü Bozkurt:

Atatürk, tam da şimdi tek çıkış yolu!

29 Kasım 2020, TUM-HABERLER.COM
Bozkurt: Atatürk, tam da şimdi tek çıkış yolu! (tum-haberler.com)

Bozkurt: Atatürk, tam da şimdi tek çıkış yolu!

CHP eski Konya Milletvekili Dr. Hüsnü Bozkurt‘un bir bildiri ile Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Başkan adayı olduğunu açıklaması hem ADD şubelerinde ve hem de kamuoyunda heyecan yarattı. Biz de bu heyecanı kaynağından okurumuza yansıtmak istedik. TUM-HABERLER.COM’un sorularına içtenlikle yanıt verdiği için Dr. Hüsnü Bozkurt’a teşekkür ediyoruz.

TUM-HABERLER.COM: ADD Genel Başkanlığına aday olmaya nasıl karar verdiniz?

  1. HÜSNÜ BOZKURT: Ülkemizde bir faninin ulaşabileceği en yüce makamlardan, taşıyabileceği en büyük sorumluluklardan biri olarak gördüğüm Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Genel Başkanlığı’na aday olma kararını yaklaşık 1 yıl süren görüşmeler sonunda verdim. 1992-1996 yılları arasında yürüttüğüm SSK Konya Hastanesi Başhekimliği görevim sırasında, dönemin ADD GB merhum Suphi Gürsoytrak’ın isteği üzerine ADD Konya Şubesinin kuruluşuna katkı sunmuş, ancak kamu görevim nedeniyle yönetimde görev alamamıştım.

    Sonraki yıllarda da gerek kamu görevim, gerek siyasi çalışmalarım nedeniyle sade üye olarak hizmet verdim. İlk olarak 1 yıl önce, böyle bir talebim ve arayışım yok iken, çok saygı duyduğum bazı dostlar tarafından yapılan bu teklif, araya korona süreci girince sürüncemede kalmıştı. 3 ay önce Konya’ ya kadar gelen bazı değerli ADD üye ve yöneticilerince yinelenen bu öneri; deneyim, görüş ve emeklerine çok değer verdiğim kimi ADD büyükleri ve hatırı sayılır sayıda şube yöneticilerimiz tarafından da ısrarla desteklenince kararım kesinleşti.

Böylelikle; ÇAĞRIMIZDIR başlığı ile ADD örgütlerimiz ve kamuoyu ile paylaştığımız görüş ve düşüncelerle, belirttiğimiz hedeflerimizi gerçekleştirebilmek için arkadaşlarımızla yola çıkmış olduk.

TUM-HABERLER.COM: ADD kuruluş kadrosunu ve ilan edilen amaçlarını göz önüne aldığımızda, sizce bugün görevini yerine getirebiliyor mu?

  1. HÜSNÜ BOZKURT: “ÇAĞRIMIZDIR” duyurumuzda da belirttiğimiz üzere ADD; batı emperyalizmi ve yerli işbirlikçilerinin Atatürk ve Kemalizm (Atatürk ideolojisi)’e 100 yıldır sürdürdükleri saldırıların daha da yoğunlaşacağını gören Prof. Dr. Muammer Aksoy ve 49 Cumhuriyet Aydını tarafından 1989 yılında kurulmuş, dünyanın en büyük Demokratik Kitle Örgütlerinden biridir.

ADD’nin kuruluş amacı ve görevi, Atatürk’ün GENÇLİĞE HİTABE’sinde belirlenmiştir:

  • “TÜRK İSTİKLÂL VE CUMHURİYETİNİ İLELEBET MUHAFAZA VE MÜDAFAA ETMEK!” 

ADD’nin son 18 yılın Türkiye’sinde; hemen bütün siyasi, sendikal ve toplumsal örgütlerle birlikte ne beter bir baskı ortamında çalışmak zorunda kaldığı ortadadır. Halen yaşamakta olduğumuz koronavirüs salgınının ortamı daha zorlaştırdığı da malumdur. Ama “Bu ahval ve şerait içinde dahi vazifemizin” Atatürkçü Düşünceyi ülkemizin her yerinde yükseltmek, ulusumuzu gidişatın vehameti konusunda uyarmak olduğunu unutamayız. Yapmak zorunda olduğumuzu yapmalıyız, yapacağız.

TUM-HABERLER.COM: Özellikle de son yıllarda, ABD ve Avrupa ülkelerinden Türkiye’ye yönelik yaptırım ve tehditvari açıklamalara karşı, millî bağımsızlığı ana ekseni olarak belirleyen Atatürkçü düşünceyi fikirde ve eylemde temsil eden ADD’nin tepkisi ya cılız kaldı ya da kamuoyu ilgi göstermedi. Siz Başkan seçildiğinizde, Atatürkçü düşüncenin toplumsal olaylarda temsiliyetinde ADD’nin daha aktif rol alacağını bekleyebilir miyiz? ADD Genel Başkanı seçilmeniz durumunda, nasıl bir yönetim ve çalışma projeniz var? ADD Başkanı olarak, şimdiden hazırladığınız projeleriniz var mı?

  1. HÜSNÜ BOZKURT: Bölgemiz ve ülkemize ilişkin planlarını bildiğimiz Batı Emperyalizmi ile yerli işbirlikçileri (dahili ve harici bedhahlar) 100 yıl önce Sevr ile yapmak isteyip, Atatürk ve Kuvayı Milliye’ye yenilerek DENİZE DÖKÜLDÜKLERİNDEN başaramadıklarını, bugün BOP ile gerçekleştirmeye çalışıyorlar.

    ABD Dışişleri Bakanı C. Rice’ın daha 2003’te Kuzey Afrika’dan Çin Seddi’ne 22 ülkenin sınırlarını ve rejimlerini değiştireceklerini söyleyerek devletimizi yönetenlerin önüne koyduğu BOP haritasının ülkemizi nasıl paramparça etmeyi amaçladığı bilinmektedir. BOP süreci, 4 Temmuz 2003’te Süleymaniye’de Mehmetçiğin (Türk İstiklâl ve Cumhuriyeti’nin) kafasına ÇUVAL geçirilmesiyle başlatıldı.

2007’den itibaren Ergenekon, Balyoz vd. kumpas davaları ile Ordumuzun Kemalist kadrolarının tasfiyesi ile sürdürüldü.

12 Eylül 2010 Referandumu ile Yargının ele geçirilmesiyle şahlandı.

15 Temmuz 2016 hain darbe girişimi ardından 16 Nisan 2017’de 97 yıllık rejimimiz değiştirildi ve G. Fuller’in 2006 raporunda işaret ettiği Başkanlık Sistemine (hem de Türk Tipi denilerek!) geçildi. CB’lığı Hükümet Sistemi adı verilen bu yeni (ama aslında hayli eski) SARAY DÜZENİ’nin 2 yılın sonunda DEVLET aygıtını ne hale getirdiği, ekonomiden eğitime, sağlıktan dış politikaya ülkemizi ne duruma düşürdüğü ortada.

Sn. CB bile “Yargıda, ekonomide, demokraside reform seferberliği başlatıyoruz” dediğine göre!!!

Yani Türkiye 2003’ten beri ne yaşamışsa AKP iktidarı yönetiminde yaşadı ve bu süreçte BOP da adım adım yürüdü, yürüyor. Ülkemiz emperyalistlerce 1918’de olduğu gibi bugün de SİYASETSİZLEŞTİRİLMEYE ve ardından DEVLETSİZLEŞTİRİLMEYE çalışılıyor.

– TBMM işlevsizleşmiş,
– Siyasi Partiler etkinliklerini yitirmiş,
– ideolojiler silinmiş,
– Kuvvetler Ayrılığı yok edilmiş,
– tarım – hayvancılık bitirilmiş,
– bütün sınai üretim araçları elden çıkarılmış,
– borçlar gırtlağı aşmış ve

  • koca ülke TEK ADAM iradesine teslim olmuş durumda.

Bu DİNCİ-FAŞİST baskı ortamında Atatürk’ün deyişiyle “YENİ BİR TARZ-I SİYASET” üretmek ya yeni bir yol bulmak ya da yeni bir yol açmak zorundayız. Atatürk’ün 19 Mayıs 1919’dan 23 Nisan 1920’ye kadar yürüttüğü KONGRELER DÖNEMİ’nde “Milletin azim ve kararını“ harekete geçirmek için yaptığını yaparak, bölge bölge, il il milletimize gitmeli, KEMALİZM’in ve DEVRİMCİ CUMHURİYET’in tam da şimdi tek ÇIKIŞ YOLU olduğunu anlatmalıyız.

ADD hiçbir siyasi partinin yancısı, arka bahçesi ya da hiçbir siyasi veya bürokratik makamın sıçrama tahtası olmayacak kadar BÜYÜKTÜR.

ADD bütünleşerek, büyüyerek ülke siyasetine yön verecek, yol gösterecek bir fikir ve eylem birliğini muhakkak sağlamalıdır.

ADD günümüzün Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti olmalıdır.

Ulusumuzun büyük çoğunluğunun bu çabaya omuz vereceğine yürekten inanıyoruz. Bu amaçla yola çıktık. Yolumuz açık olsun!

TUM-HABERLER.COM: Çok teşekkür ederiz.

Bozkurt: Atatürk, tam da şimdi tek çıkış yolu! (tum-haberler.com)
==========================
Dostlar,

Değerli meslektaşımız Dr. M. Hüsnü Bozkurt’un kamuoyuna açıkladığı “ÇAĞRIMIZDIR” metnini daha önce web sitemizde yayınlamıştık. Okumak için lütfen tıklayınız :

Dr. Mustafa Hüsnü BOZKURT’tan çağrı – Prof. Dr. Ahmet SALTIK

Dr. Ahmet SALTIK

Atatürk, Kemalizm ve Cumhuriyet

Atatürk, Kemalizm ve Cumhuriyet

CHP Konya Milletvekili Dr. M. Hüsnü BOZKURT'un 9 Eylül MesajıDr. M. Hüsnü BOZKURT
25-26. Dönem Konya Milletvekili
Cumhuriyet, 12 Ekim 2020

  1. yüzyıl başında fiili işgal, iç kargaşa ve savaşla siyasetsizleştirilip, devletsizleştirilerek yok edilmek istenen Anadolu insanı, bugün de zihinsel işgal, Oklu Terör ve Emperyal saldırılarla yine ülke ve ulus olarak bölünme tehdidi ile karşı karşıya.

Batı Emperyalizmi yüzyıllardır sömürdüğü İslam dünyası’nda (petrol coğrafyasında) kötü (!) örnek Laik bir Cumhuriyet, düzenine çomak sokacak Antiemperyalist bir devlet ve bağımsızlığından ödün vermeyen bir ulus istemiyor.

Tuzak aynı tuzak; dün SEVRdi adı, bugün BOP!

1918 de Mondros Mütarekesi ile siyasetsizleştirilen, işgal edilip orduları dağıtılarak fiilen devletsizleştirilen Türkiye Halkı (ki Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran bu halka Türk Milleti diyor), boynuna dolanan esaret ve zillet zincirlerini Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde 3 yıl 3 ay 22 gün süren Milli Mücadele ile kırarak bağımsızlığını kazanmış, Lozan’da dünyaya kabul ettirmiştir.

Mustafa Kemal Paşa’nın Kasım 1918’de İstanbul’a dönüşünden, 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkışına kadarki 6 ay ve Samsun, Havza, Amasya, Erzurum, Sivas, Ankara güzergâhındaki 1 yılı bulan akıl almaz zorluklarla dolu çalışmaları çok önemlidir.

Ulusal Bağımsızlık Savaşımızın bu hazırlık dönemi iyi bilinmeli, çok iyi anlaşılmalıdır. Bu dönem incelendiğinde; Atatürk’ün Devrimciliği, örgütçülüğü, akıl ve bilim yolundan şaşmayan kararlılığı ve dehası görülmektedir.

Mustafa Kemal, İstanbul’daki 6 ayı; yüzlerce görüşme yaparak, ülke ve dünya koşullarını, işgal kuvvetleri ile Saray ve hükümetinin niyet, olanak ve yeteneklerini anlamaya çalışarak, neleri, ne zaman, nasıl, kimlerle yapabileceğini araştırarak değerlendirmiştir.

Samsun’a 9. Ordu Müfettişi olarak çıkmış, bu görevin olanaklarını çok kısa süre kullanabilmiş, Temmuz 1919’dan itibaren – kendi deyişi ile – bir ferd-i millet olarak çalışmıştır.

Milletin azim ve kararını harekete geçirme amaçlı kongreler (örgütlenme) süreci olan bu hazırlık dönemi sonunda 23 Nisan 1920’de TBMM açılmış, ardından düzenli ordu kurulmuştur

Atatürk Samsun’da göreve başlar başlamaz bütün Komutanlık, Mutasarrıflık ve Valiliklere birliklerin terhis ve silahlarının işgalcilere teslim edilmemesini  emretmiş, böylelikle kurmayı planladığı düzenli ordunun çekirdeğinin korunmasını sağlamıştır.

Havza Genelgesi ile işgale direnileceğini duyurmuş, Amasya Tamimi ile “milletin istiklalini yine milletin azim ve kararının (Ulusal Egemenlik) kurtaracağını “yurda ve dünyaya ilan etmiştir.

Erzurum Kongresi’nde Doğu İlleri Müdafaa-i Hukuk cemiyetlerini bir araya getirerek Sivas’ ta toplanacak büyük kongreye katılma kararı aldırmış, Sivas’ta bütün Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk cemiyetlerini tek çatı altında toplayarak Heyet-i Temsiliye’sini oluşturmuş, böylelikle – daha başlarken -Milli Mücadele’nin meşruiyet kaynağının Millet İradesi olduğunu tarihe kaydetmiştir.

“ÜSTİNSAN”

Mustafa Kemal bir bilge’dir, Nietzsche’nin deyişiyle bir “Üstinsan”’dır.

Selanik’in orta halli ailesinin yetim çocuğunu bir kaya kütlesi gibi almış; Rüştiye, İdadi, Harbiye, Manastır, Şam, Trablus, Çanakkale, Bitlis, Muş, Halep, Diyarbakır, Adana, İstanbul taşımış, okudukları, gördükleri ve yaşadıklarından öğrendikleriyle yıllar boyunca milim milim yontmuş, 19 Mayıs 1919’da Samsun rıhtımına görünürde ‘Sarı Paşa’yı, ama aslında kendi inşa ettiği – adı henüz konmamış – Atatürk’ü çıkarmıştır.

Adeta Michelangelo’ nun Floransa Akademi Galerisi’ nde hayranlıkla seyredilen Rönesans başyapıtı Davut heykeli gibi, kendi heykelini dikmiştir o rıhtıma, heykelleri yurt ve dünya meydanlarına dikilmeden yıllar önce…

Atatürk “Benim iki büyük eserim vardır…” demiştir, doğrudur ama en büyük eseri tartışmasız kendi yaptığı kendisidir!

Savaş alanlarından hasta yatağına ömrü boyunca 4 bine yakın kitap okuyan bu üstinsan; Truva savaşının Agamemnon ve Hektor’unu, Atilla’nın Roma’yı nasıl dize getirdiğini, Hannibal’in Kartaca muharebelerini de bilir, Reform’u, 30 ve 100 yıl savaşlarını, Amerikan bağımsızlık mücadelesini, Büyük Fransız İhtilalini, Napolyon’un Waterloo yenilgisinin nedenlerini, Fatih’in İstanbul surlarını yıkacak top çizimlerini ve İstanbul’u fethettikten sonra Papa II. Pius’a yazdığı mektubu da…

Platon’ un Devlet’ini, T. More’un Ütopya’ sını da okumuştur, J.J. Russo’yu, Voltaire’i, Montesquieu’yu, Tevfik Fikret’ in Sis’ini, Ferda’sını, Namık Kemal’in Vatan Yahut Silistre’ sini, Reşat Nuri’nin Çalıkuşu’nu da…

HER ŞEYİN FARKINDA

İngiltere ile Fransa ve İtalya arasındaki çıkar çatışmalarını da incelemiş, kullanmıştır, Bolşevik Rusya (SSCB)’nın İngiliz emperyalizminin Kafkas Seddi planlarını engellemek için Milli Mücadele’yi desteklemek zorunda olduğunun da farkındadır…

Attığı her adım tüm olasılıklar ve ayrıntılar düşünülerek yapılmış usta işi birer satranç hamlesidir. En büyük şanssızlığımız, en büyük şansımız Atatürk’ün 20 – 25 yıl daha yaşayamamış olmasıdır belki, kim bilir?

Erzurum Kongresi 5 ilden gelen 56 delege ile toplanmıştır.

Sivas Kongresi 4 Eylül 1919’da sadece 31 delegenin katılımı ile (İstanbul heyetinin gelmesiyle 41) açılmıştır.

23 Nisan 1920’de Meclis, ulaşım zorluklarını aşıp Ankara’ya gelebilen 115 milletvekili ile çalışmaya başlamıştır.

Ve onları bir araya getirmeyi, bir arada tutmayı beceren Sarı Paşa…

Hepsi budur!

Milletten başka SEVGİLİ, vatandan başka AŞK bilmeyen bir avuç insan…

TARİHSEL GERÇEKLİK

Bugün milyonlar “MUSTAFA KEMAL’İN ASKERLERİYİZ“ diyorsa nedeni budur.

Ve hiç unutulmamalıdır; Atatürk olmasaydı ne Kurtuluş Savaşı olurdu, ne bağımsız Türkiye Cumhuriyeti…

Tarihin gerçeği budur. Tarih; hamaset, hurafe, kafasında fesle dolaşan meczupların hezeyanları ya da profesör unvanlı çakma tarihçilerin zırvaları değildir.

Tarih Bilimdir! Bilim; nankörlük etmez, yanıltmaz, aldanmaz ve aldatmaz. Nitekim Ali Fuat (Cebesoy) Paşa yıllar sonra bir röportajında “ Biz olmasaydık da Atatürk yine birilerini bulup yapardı, ama O olmasaydı hiçbirimiz yapamazdık” diyerek bu gerçeği teslim etmiştir.

Tarih; ibret almayanı, çarpıtmaya kalkanı, yalan tarih yaratmaya çalışanı eninde (AS: önünde) sonunda ve mutlaka çarpar, rezil eder.

Milli Mücadele; güçlü ve varsıl olunduğu için değil, tarih doğru değerlendirildiği, bilgi ile hareket edildiği ve haklı olunduğu için kazanılmıştır.

İstanbul’da Padişah ve hükümeti varken, Anadolu’nun dört bir yanı düşman çizmesi altındayken Atatürk ve bu bir avuç insan dünyaya da İstanbul’a da işbirlikçi hainlere de meydan okumuş, esareti kabul etmeyeceklerini haykırmış, tamamını denize dökmüştür.

Ahmed Arif’in dediği gibi yahut “kitap ile / iş ile / tırnak ile diş ile / umut ile sevda ile düş ile“ dayanmışlar, rüsva etmemişlerdir Anadolu’ yu.

KURTULUŞ’U TAMAMLAYAN KURULUŞ

Mustafa Kemal; 9 Eylül 1922 akşamı Belkahve’den dumanlar içindeki İzmir’e bakıp İsmet Paşa’ya “Bir rüya görmüş gibiyim İsmet” derken, o kutlu rüyayı milletiyle birlikte görmeyi hak etmiş olmanın gururu içindedir elbette!

Ama hiçbir şeyin bitmediğinin, aslında yeni başladığının, işgalin (6 Ekim 1923’e kadar 13 ay daha) devam ettiğinin farkında, nasıl sonlandıracağının hesabındadır.

Daha önemlisi, asıl büyük savaşın (cehaletle savaşın), Kurtuluş’u tamamlayacak kuruluş mücadelesinin kendilerini beklediğini bilmektedir.

“Ateşi ve ihaneti” görmüşlerdir.

Boyunlarında Dürrizade fetvalı, Damat Ferit imzalı, Vahdettin onaylı idam fermanları ile kelle koltukta yaşamışlar, çalışmışlar, savaşmışlardır.

Bağımsızlıkları, ırz, namus ve onurları için canlarını feda etmeye and içtikleri halkın, yer yer aldatılarak çıkardığı 23 isyanla boğuşmuşlardır.

EN HAKLI, EN NAMUSLU MÜCADELE

Doğuda Ermeni ve Ruslar, Kuzeyde Pontuslar, Güneyde Fransız ve İtalyanlar, Batıda Yunanlar ve her yerde İngilizlerle savaştıkları yetmezmiş gibi, bir de Kuvayı İnzibatiye gibi Saray’ın İngiliz altınları ile topladığı işbirlikçi alçaklarla çarpışmak zorunda kalmışlardır.

Kurtuluş’u Kuruluş’a, Kuruluş’u Aydınlanma devrimleriyle Ulus Devlet’e ve demokrasiyi hedeflemiş hukuk devletine ulaştırmayı başarmışlar, 600 yıllık bir din – tarım imparatorluğu enkazından Çağdaş – Laik bir Cumhuriyet vücuda getirmişlerdir.

1924 3 Mart’ından başlayarak Aydınlanma devrimleriyle; ümmeti millet, kulu yurttaş, mülkü vatan eylemişler, ulusu sürü, kendini çoban sayan gafilleri defetmişler, her yaştan 15 milyon genç yaratmışlar, anayurdu demir ağlarla (o demir ağlar sadece demiryolları değil, yapılanların tümüdür) örmüşler, salgın hastalıkları yok etmişler, eğitimde çağ atlamışlar, karma ekonomi ve denk bütçe ile tek dolar borç almadan, Osmanlı’nın Düyun-u Umumiye borçlarını da ödeyerek, milletin her kuruşunu yerine harcayıp, israf ve yolsuzluğa asla izin vermeyerek 15 yılda % 115 büyüyen bir ülke, uçak üreten bir sanayi devleti yaratmışlardır.

Türkiye Cumhuriyeti; tarihin en haklı, en namuslu, en ahlaklı Kuruluş Felsefesi’ne sahip devletidir. Bu özelliğiyle bütün mazlum milletlere umut olmuştur.

‘KEMALİZM PRENSİPLERİ

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin 19 Mayıs 1919’dan itibaren ilmek ilmek örülmüş Tam Bağımsızlıkçı Antiemperyalist kuruluş felsefesinin adı Kemalizm’dir.

Kemalizm (Atatürkçülük) geçmişin övüncü, Kurtuluşun ve Kuruluşun ideolojisi olduğu kadar, bugün de ulusal çıkarları korumanın, bilimsel eğitime, adalete, kadın erkek eşitliğine, topyekûn kalkınmaya ve refah devletine ulaşmanın Yol Haritası olarak görülmelidir.

100 yıl sonra yine emperyal saldırı ile tehdit ediliyorsak, gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet dört bir yanda kol geziyorsa bütün bunları hatırlamak ve “Atatürk gibi düşünmek”tir gereken.

Atatürk gibi düşüneceğiz. Milletimize güveneceğiz. Kendimize, ideolojimize, başaracağımıza inanacağız. Neoliberal rüzgârlarla savrulmayacağız.

  • Laiklik olmadan demokrasi olmayacağını bileceğiz.

Tek adam sultasında siyaseti çürütülmüş ülkemizde, Atatürk’ün kongreler sürecinde yaptığı gibi yeni bir Tarz-ı Siyaset kuracağız.

“Umutsuz durum yoktur, Umutsuz insan vardır, ben umudumu hiçbir zaman kaybetmedim” diyen o ses hep kulaklarımızda olacak.

İl il, ilçe ilçe; parti, inanç, etnik köken ayırt etmeksizin bütün halkımızla kucaklaşacağız, dinleyeceğiz, öğreneceğiz, anlayacağız, anlatacağız, hep birlikte yeniden Ulus olacağız, İç Cephe Birliğini mutlaka sağlayacağız.

Birbirimizle değil, hepimizi boğmak isteyen emperyalizm ve işbirlikçileriyle mücadele edeceğiz. Atatürk’ün her iki eserini de yeniden kurucu felsefe ile buluşturacağız. YAPABİLİRİZ! YAPACAĞIZ!

MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT
25-26. DÖNEM KONYA MİLLETVEKİLİ