Etiket arşivi: Dr.. Güle Çınar’

Dr. Güle Çınar ve Dr. Lee Tarih tekrar ediyor

Dr. Güle Çınar ve Dr. Lee
Tarih tekrar ediyor

Dr. CEYHUN İRGİL
Cumhuriyet
20 Mart 2020

Soruşturma sonucu ne olursa olsun; toplum ve biz meslektaşları Dr. Güle Çınar’ın yanındayız. Aynen Dr. Lee gibi düşüncesini ve uyarılarını söylemiştir. Bu çabaları ve bugüne dek topluma verdiği emekler için soruşturma açmak değil, aslında madalya vermek gerekir.

Tarih tekerrür ediyor. Dr. Çınar’ın başına gelenler daha 3 ay önce Çin’de salgını ilk duyuran Dr. Lee’nin de başına gelmişti. Aralık 2019’da Çin’de başlayan ve tüm dünyada salgına neden olan koronavirüs pandemisinde tüm uzmanların üstünde ısrarla durduğu konu;

  • toplumun bilgilendirilmesi.

Bilgilendirme konusundaki duyarlığın nedeni nedir?

Hastalığın şu an bilinen bir tedavi ve aşısı olmadığı için korunma önlemlerinin ve bulaş sayısının azaltılması çok daha önemli. Bu nedenle toplumun bilgilendirilmesi ve bulaşmanın azaltılması en iyi önlem. Özel anlamda bir başka neden ise yaşadıklarımız, yaşananlar…

Çünkü hastalığın ilk görüldüğü Çin’de ve sonra yayıldığı İtalya’da konunun ciddiye alınmaması, örtbas edilmeye çalışılması, toplumun bilgilendirilmemesinin sonuçları çok ağır oldu. Çin ve İtalya’da binlerce insan bu ihmal ve gecikmenin bedelini yaşamı ile ödedi, ödüyor. Ülke ekonomileri altüst oldu. Dengeler bozuldu.

18 Mart 2020’de sosyal medyada bir görüntü paylaşıldı :

Ankara Üniversitesi’nde hizmet içi eğitimde hastanenin çalışkan ve deneyimli uzmanı Dr. Güle Çınar bu salgına karşı sağlık personeline yönelik bir eğitim toplantısında salgının ulaşabileceği boyutu ve korunma önlemlerini anlatıyordu. Toplantıya katılan, izinsiz ve gizli çekim yapan biri bunu paylaştı.

Dr. Çınar’ın uyarı ve öngörüleri toplumda karşılık bulunca bundan rahatsız olan bir kitle tarafından linç edilmeye başlandı. Üniversite yönetimi bilimsel doğrular ve kendi hekiminin itibarını hiçe sayarak ve iktidara karşı zor duruma düştüğünü düşünüp statükoyu kurtarma endişesi ile alelacele, gizli çekim yapıp, konuşmanın bir bölümünü yayımlayan kişi ile ilgili değil, Dr. Çınar’a soruşturma açtı.

Dr. Lee olayı nedir?

Dr. Çınar’a belli ki zorla bir özür mektubu yazdırıp, bir de “özel” dilekçesini, kişisel verilerin korunma hakları da çiğnenerek, adeta itirafname gibi sosyal medya hesabından paylaşarak “evin küçük kızını” topluma hedef gösterip, konuyu bilmeyen nice cahil cühelanın önüne atıp linç edilmesine yol açarak, adeta günah çıkarmaya çalıştı. Ancak toplumun tepkisi tam tersi oldu. Toplum Dr. Güle Çınar’a sahip çıktı. Aksine bu tutumu nedeniyle Ankara Üniversitesi yönetimini kınadı, eleştirdi.

Olayın ilginç yanı, aynı sorun ve yaşananlar tam 3 ay önce Çin’in Wuhan kentinde hastanede çalışan ve koronavirüsü ilk duyuran, salgına dikkat çeken Dr. Lee Wenliang’ın başına gelmişti. Adeta tarih tekerrür etti.

Peki, Dr. Güle Çınar, Dr. Lee ve koronovirüs salgını arasındaki bu benzerlik nedir? Dr. Lee olayı nedir?

Wuhan Devlet Hastanesi’nde doktor olan Lee, virüs salgınını ilk fark eden ve yetkilileri uyaran paylaşımlarına ve virüs tehdidi için halkı uyarmaya devam edince, polis tarafından sorgulandı. Polis ayrıca Lee’nin de aralarında olduğu sekiz kişi hakkında söylenti yaydıkları gerekçesiyle soruşturma açmıştı.

Kamu Güvenliği Kurumu, “toplum düzenini şiddetle sarsan yanlış iddialarda bulunmakla” suçladıkları Dr. Lee’ye yalan iddialarda bulunmakla suçlandığı bir belge imzalatmıştı.

Yetkililer Dr. Lee ve arkadaşlarını korkutmak ve susturmak için tehdit ettiler. Bir belge hazırlayarak şöyle yazdılar; “Sizi uyarıyoruz: Aynı küstahlık ve inatla bu yasa dışı faaliyete devam ederseniz hakkınızda işlem yapılacaktır. Anlaşıldı mı?”

Dr. Lee ve arkadaşları baskı ile belgelerin altını imzaladılar ve el yazısıyla “anlaşıldı” yazdılar. Ancak bu olaydan 3 gün sonra ölümler başladı. Salgının boyutu arttı ve sonunda Çin yönetimi başlangıçta örtbas etmeye çalıştığı salgını kabul etti ve acil durum ilan etti.

  • Toplumu uyaran Dr. Lee’den özür dilendi.

Ama artık çok geç kalınmıştı. Çünkü Dr. Lee devleti ve halkı 2019 Aralık ayı sonunda uyarmıştı.

Böylece neredeyse 1 ay geciken Çin yönetimi salgının yüzbinlerce kişiye bulaşmasına yol açtı ve dünyaya yayılmasına neden oldu. Ve maalesef hastalığı ilk duyuran ve toplumu uyaran

  • Dr. Lee Wenliang 7 Şubat günü Korona virüs enfeksiyonu ile öldü.

Çin halkı tarafından kahraman ilan edildi ve Dr. Lee’yi haksız yere suçlayan, soruşturma açan ve O’na zorla belge imzalatanlara büyük bir toplumsal tepki oldu.

Dr. Çınar’a yapılan haksızlık

Yıllarca kurumda hizmet etmiş, çalışkan, başarılı ve sokağa çıkılmayan, el sıkışmaktan bile korkulan bu günlerde işinin başında, o kalabalık toplantıda salgın ile mücadele için çabalayan Dr. Güle Çınar olayına gelince;

Sağlık personeline yönelik, kapalı bir hizmet içi eğitim toplantısında söylediklerinin doğruluğu bir yana –ki yanlış olsa bile, yıllarca doğru düzgün hizmet eden insanların bir cümle, bir yanlış ile toplumsal linçe maruz kalması kabul edilemezetik açıdan asıl sorun, gizli çekim yapıp sosyal medyada paylaşmak ve sonrasında zorla dilekçe yazdırmak ve kişisel bir dilekçeyi resmi sosyal medya hesabında paylaşarak, toplumsal linçe önayak olmaktır.

Hangi açıdan ve yasa çerçevesinden bakılırsa bakılsın üniversite yönetiminin, yıllardır hizmet veren ve herkesten çok karakterini bildiği bir hekimini, üstelik hekimlerin en korunması gereken bu salgın hastalık döneminde kendi hekimine yaptığı bu muamele toplumdan tepki görür.

Üniversiteye yakışan, bir satırlık; “Hastanemizdeki hizmet içi eğitim toplantısında gizli çekim yapan ve sosyal medyada paylaşanlar ve konu ile ilgili soruşturma başlatılmıştır. Kamuoyunun bilgisine arz ederiz.” demekti. Ancak panik ile bu basit liyakatli yaklaşımı bile gösteremedikleri gibi, Dr. Çınar’ın dilekçesine attığı “18 Mart 2018” yanlış tarihini bile fark etmeden ve düzeltmeden yayımlayacak ölçüde kendi dertlerine odaklandıkları görülüyor. Kaldı ki, Dr. Çınar’ın bu yanlış tarihlemeyi bilinçli veya bilinçsizce yapmış olması tarihe bir nottur. Dilekçenin zorla, alelacele ve gönül rızası ile yazılmadığının “tarihi bir işareti” olmuştur.

Toplumsal anlayış ve vicdan önemli

Ülke olarak zor ve sıkıntılı dönemlerden geçiyoruz. Bu dönemde fedakârca (AS: özveriyle) işini yapmaya çalışan herkese daha anlayışlı ve hoşgörülü olmak zorundayız. Bunu yalnızca sağlıkçılar için değil, siyasetçiler, gazeteciler, işçiler.. tüm çalışanlar için söylüyorum.

Vicdan, hoşgörü, anlayış denilince mangalda kül bırakmıyoruz.

  • Dr. Çınar’ın bir yanlışı olmadığını düşünüyorum.

Bir insanı anlamadan dinlemeden ve aslını öğrenmeden yanlış anlamaya, karalamaya hazırız ve toplumsal olarak linç ediyoruz. İnsanların emeğini, biriktirdiklerini, ailesini, çocuklarını bir kalemde harcıyoruz. Ülkeye, insanlara küstürüyoruz. Aslında bu kadar kolay harcayan ve değer bilmez tutumumuzla kendi hastalıklı halimizi de deşifre ediyoruz. Ancak Devletin, ortak aklın, kurumların daha dikkatli, özenli ve topluma, bireylere örnek olması gerekir. Bu tutumu ile üniversiteler ve akademi camiası uzun yıllardır içinde olduğu ruh halini, bilimle, toplumla değil erk ve güç ile yan yana olmanın getirdiği ayrıcalık ve huzuru tercih ettiğini bir kez daha gösterdi.

Soruşturma sonucu ne olursa olsun,

  • Toplum ve biz meslektaşları Dr. Güle Çınar’ın yanındayız.

Aynen Dr. Lee gibi düşüncesini ve uyarılarını söylemiştir. Bu çabaları ve bugüne dek topluma verdiği emekler için soruşturma açmak değil, aslında madalya vermek gerekir.
================================
Dostlar,

Bizim de çalıştığımız AÜTF’de (Ankara Üniv. Tıp Fak.) meslektaşımız Dr. Güle Çınar‘a dönük uygulama çok üzüntü vericidir. Yine değerli meslektaşımız Dr. Ceyhun İrgil yukarıdaki nefis yazısında gereken her şeyi söylemiş durumda.. Kendisine teşekkür ederiz, aynen katılıyoruz makalesine.

Ek olarak, şu noktanın bilinmesinde yarar var :
AÜTF Dekanlığı resmi instagram hesabından aşağıdaki açıklamayı yayınladı :

Kamuoyu bilgilendirmesi              :

Kurum içi bir çalışmanın izinsiz olarak yapılan kaydının dün gece sosyal medyada paylaşılması bu süreçte canla başla çalışan bir öğretim görevlimizi ne yazık ki gereksiz bir gündemin içine sokmuştur. İzinsiz paylaşımı yapan çalışanımız hakkında gerekli işlemler başlatılmıştır.
Öğretim görevlimiz bu süreç içinde olağanüstü çalışmalar gösteren çok değerli bir insandır. Gündeme esas olarak gelmesi gereken nokta kendisinin çalışkanlığı ve özverili çalışmaları olmalıdır.
İçinde bulunduğumuz günler topyekün kenetlenme ve sağlık ordumuzun yıpranmadan, yıpratılmadan, kendi hayatlarını düşünmeksizin gerçekleştirdikleri azimli çalışmalara destek verilmesi gereken günlerdir.
Merak edilmesin, toplumumuzun desteği ile ve sizlerden aldığı güçle sağlık ordusu görevinin başındadır ve birlik ve beraberlik içinde memleketimizi sağlık ve esenlik dolu günlere ulaştırmak hepimizin misyonudur.
Bilgilerinize sunarız. 19.03.2020

Tıp Fakültesi Dekanlığı
https://www.instagram.com/p/B96KqqWpInG/?igshid=1mezpgrwb85we
******

AÜTF Dekanlığının bu açıklaması yerinde oldu. Böylelikle, Dr. Güle Çınar’a yönelik kabul edilemez, tıp etiğine sığdırılamaz uygulamanın kaynağının AÜTF Dekanlığı olmadığı anlaşıldı..

“Özür” iletisi yayınlama sırası onlarda..

Sevgi ve saygı ile. 21 Mart 2020, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc

Hekim, Kamu Yönetimi – Siyaset Bilimci (SBF-Mülkiye)
Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı

www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

 

 

KORONA VİRUS SALGINI GÜNCELLEME -3

KORONA VİRUS SALGINI GÜNCELLEME -3


Değerli site okurlarımız,

İlk 2 güncellemeyi http://ahmetsaltik.net/2020/03/18/korona-virus-nelere-sal-nelere-mercek/, adresindeki yazımızın altında 2 yorum olarak paylaşmıştık..

Sağlık Bakanlığı’nın açıklamasına göre 19 Mart 2020 günü 1981 kişiye korona virüs testi yapıldı ve % 8,48 oranında olgu / hasta bulundu. Bu sonuçları tarama değil doğrulama testi sonucu varsayar isek.. Salgının aşamasına, test uygulanan kişilerin epidemiyolojik özelliklerine göre değişebilmekle birlikte, çok önemli bir orandır ve riskin büyüklüğünü vurgular. Öte yandan, yaygın test yapmakla çok sayıda erken – bulgusuz (a-semptomatik) olgu yakalanabileceğini de kanıtlar. Gereksinimimiz de buydu zaten baştan beri..

Demek ki temel belirleyici TEST yapmak!..

DSÖ de 3 T formülü öneriyor..

1. Test yap erken tanı koy
2. Olguları ayır
3. Sağaltım (tedavi) ver..

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)  COVID-19 hastalarının belirlenip karantinaya alınabilmesi için ülkelere daha çok koronavirüs testi yapmaları çağrısında bulundu. DSÖ Genel Direktörü Dr. T. A. Ghebreyesus, testlerin yapılmasının salgın ile savaşımın temeli olduğunu ve her ülkede önemsenmesi gerektiğini belirtti. DSÖ, hastaların tedavi edilmemeleri durumunda veya iyileşip iyileşmedikleri izlenmediğinde, salgının düşük düzeyde sürebileceği ve insanların sosyal kısıtlamaları kaldırıldığında da salgının daha kötü bir noktaya ulaşabileceğine dikkat çekti. (https://www.dw.com/tr..)

Hala, salgın 3. ayını bitirmek üzere iken, 81 ili olan ülkemizde 16-18 ilde, daha yeni test yapılabilecek.. Kalan iller?? Türkiye bunca aciz mi? 2,5 – 3 aydır ne yaptık?

Cerrahi maskede bile sıkıntı var!?

Aziz milletimizin kimi muhterem bireyleri, hastanelere hasta gibi başvurarak bu maskeleri topluca yürütümeyi “dinen caiz” görebilmekte.. Hatta fahiş fiyatlarla pazarlamayı da!
***

Bütün umut; Türkiye ve dünyada salgının çizeceği olgu sayısı / ya da insidens hızı eğrisinin yükselme eğiliminin çok yüksek olmaması.. Örneğin 45 dereceyi bulmaması! Klasik çan eğrisi oluşursa işimiz çooook zor.. Sağlık kurumlarımız aşırı yüklenme nedeniyle iflas edebilir..

“Tatlı bir eğim” (slope, tg æ < 45) ile yükselmesi, hızla yükselmenin (explosion) yerine plato’nun uzaması ve çıktığı gibi inişe geçmesi “arzulanan” epidemiyolojik beklentidir. Ancak bu kez de uzayan salgın nedeniyle sosyo – ekonomik yük kaldırılamaz boyutlara ulaşabilir..

Öte yandan, eğrinin tek tepeli (unimodal) olması da kural değil.. Örneğin Çin için.. Yerli olguları kalmadı, büyük başarı ancak yabancı (imported) hastaları var hala.. Önlemler gevşetilirse, salgın eğrisi, altında kapattığı alan kuramsal olarak gene “1 birim” kalmakla birlikte (!), kafasını kaldırabilir ve 2 tepeli (bimodal), hatta çok tepeli (multimodal) desen (patern) de çizebilir!..

Çok tepeli salgın eğrisi deseni için bir başka neden de, bu salgın sürerken Corona Virus 19‘un mutasyona uğraması ve önceden hastalığı geçirenlerin de bir kez daha yakalanması riskinin gerçekleşmesidir.. Bir başka deyimle, enfeksiyon hızla yayılsın, bağışık nüfus oranı büyüsün ve yayılım böylelikle dursun… senaryosu, bu nedenle bilimsel olmadığı gibi, İnsancıl da değildir!

  • Epidemiyolojik irdeleme zorunludur.. hem de adamakıllı.

Bunu klinisyen hekimler –en azından yeterince– bilmez ve yapamaz..

HALK SAĞLIĞI Uzmanlık Alanının ve Epidemiyolojinin işidir matematiksel modellemeler geliştirmek ve öngörüler (forecasting) üretmek… (Quantitative Decision Making Procedures..)

Ancak, HALK SAĞLIĞI Uzmanlarını TV’lerde göremiyoruz pek!_

Her salgının çan eğrisini (Galton’s bell shape) çizeceğini söyleyen enfeksiyon ve başka dallardan uzmanlar görüyoruz.. Hatta dışarıda eğitim almış bir bölümü.. Bu çok yanlış..

Türkiye’deki COVID-19 salgınının epidemiyolojik eğrisini çizebilmek son derece önemli. Salgın 3. ayını bitirirken ülkemizde bu eğriyi hala elde edemedik. Oysa bu eğri, salgının yönetiminde bize pusula gibi yol gösterici olacaktı..

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Koronavirüs salgını nedeniyle karantina altında olanlara ilişkin yaptığı açıklamada, “9 bin 800 kişiye Umre dahil karantina uygulamamız var… ” dedi. Oysa Umre ziyaretçileri 21 bin kişi idi. Bu riskli kitleye bile tarama testi bütünüyle yapılmamıştır. Tüm Türkiye’ye dağılmışlardır, bu büyük bir hatadır salgın yönetiminde ve bedeli ödenecektir.

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesinde bir eğitim sırasında Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı meslektaşımız Dr. Güle Çınar’ın bu konuyu eleştirmesi son derece yerinde ve gereklidir. Gizlice kayıt yaparak, kırpıp – bölerek servis yapmak ve suçlu yaratmaya çabalamak tek sözcükle “ayıp” tır. Bu meslektaşımızın yanındayız Ankara Tabip Odası gibi.. Destek açıklaması yapan Ankara Tıp intörn doktorlarımız gibi.. Üniversite / Fakülte yönetiminin bu meslektaşımıza destek vermek yerine “özür açıklaması” yapmaya yönlendirmesini üzüntüyle karşılıyoruz. (Anayasa md. 38/6: “Kanuna aykırı elde edilmiş bulgular delil olarak kabul edilemez.”)

Öte yandan, epey gecikse de, Diyanet İşleri Başkanlığı’nca yeni tip Corona Virüs (Covid-19) önlemleri kapsamında camilerin kapalı tutulmasının kararlaştırılması yerinde olmuştur.

19 Mart 2020 gecesi saat 21:00’de sağlık çalışanlarına balkonlarında ALKIŞ DESTEĞİ başlatan vefalı halkımıza şükranlarımızı sunarız..

Türkiye’de COVID-19 testi yapılma koşulları – ölçütleri aşırı dar tutulmuştur. Oysa HonKong, Singapur, Tayland, Güney Kore, Çin tersini yaptı. İsteyen herkese, sokaklarda…. test yapıldı ve taşıyıcılar erkenden tanı aldı, toplumdan ayrıldı (izolasyon, tecrit..), sağaltımları (tedavileri) yapıldı bulaş zinciini kırmak için.
****

Dün (9.03.2020) Sağlık Bakanı TBMM’de bilgi sundu, soruları yanıtladı..
Ama kapalı kalan / bırakılan birçok yer var..
Örneğin olguların ülkeye dağılımı ve özellikleri.. Yerli ya da yabancı olmaları, geçici koruma statüsü altında olan 5 milyonu aşkın insanda durum nedir örneğin??

KİŞİ – YER – ZAMAN bilgisi / üçlüsü yaşamsal derecede önemlidir Epidemiyolojik irdeleme ve öngörü için..

Kullanılan test ise YUMUŞAK KARIN..

Tarama testi (screening test) ve doğrulama testi (confirmation test) apayrı şeyler..

Sağlık Bakanı, 15 dakikaya dek indirilen sürede test sonucu verilebileceğini söyledi.. Bu iyi ama en önemli özelliği bu değil bir testin..

Geçerlik (validity) ve güvenilirlik temel özellikler..

Güvenilirlik için ise DUYARLIK / ÖZGÜLLÜK / POZİTİF KESTİRİM DEĞERİ / NEGATİF KESTİRİM DEĞERİ diye 4 özelliğe bakılmakta bir test için..

43 yıllık hekim, 40 yıllık Halk Sağlığı Uzmanı ve 33 yıllık Halk Sağlığı Öğretim Üyesi olarak biz bu bilgilere erişemiyor ve salgının yönetiminde Sağlık Bakanlığına destek olamıyoruz..

Bilimsel Kurulda salt 1 Halk Sağlığı Uzmanı profesör var.. Oysa Kurul bu uzmanlardan oluşmalı gerçekte ve gerektiğinde başka dal uzmanları çağrılmalı.

HALK SAĞLIĞI UZMANLIĞI” (Public Health Specialty) denen tıp dalının dünyadaki tanımı ve işlevi bu!

  • Salgınları, Halk Sağlığı Uzmanları yönetir..

Dolayısıyla Sağlık Bakanlığının hemen, Halk Sağlığı Uzmanları Derneği – HASUDER ile yoğun profesyonel kurumsal işbirliğine girmesi zorunludur..

Türk Tabipleri Birliği ile de elbette..

20 Mart 2020 günü saat 00:15’te dünya genelinde doğrulanan olgu sayısı 244,950; ölümler 10,033 ve iyileşenler 87,408 kişidir.

Türkiye, 83 + 5 = 88 milyon nüfusu ile dünya nüfusunun %1,1’i olup; yukarıdaki verilerden bu oranda pay alabileceği kabaca varsayılırsa; 244,950 x 0,011 = 2694 COVID-19 hastası ve 110 ölüm kaydetmiş olmalıydı.. diye pragmatik bir öngörüde bulunabiliriz.. Ancak 359 toplam olgu  sayısı ve 4 de ölüm kaydımız var!? 168 olgu salt dün eklendi 1981 test sonucu ve % 8,48 pozitiflik oranı oldukça yüksektir. Demek ki test yapmayı deyim yerinde ise “cömertçe” sürdürmek gerekir. En azından şu dönemlerde çünkü olgu yakalama oranı yüksektir. Bildiğimiz ölçüde, uygulanan gerçek zamanlı PCR testi ile yalancı negatiflik çok düşük, testin duyarlığı çok yüksektir. Tipik buzdağı sorunu.. (ice berg phenomenon and illusion)

Buzdağının suyun üstünde görünen bölümü, su altındaki ana gövdenin 1/10’u gibi..

  • Herhalde dünyada açık ara fark ile en başarılı COVID-19 savaşımını Türkiye yürütüyor!?
    Dünya alem gelip bizden öğrenmeli.. mi demek düşüyor bize??!!
  • AKP ve Erdoğan’ın BİLİMSEL – SAYDAM – POLİTİK OLARAK DÜRÜST olmak zorunda; başka hiçbir ama hiçbir seçenekleri yok, yok, yok!

Yurt dışında yayınlanan (16.03.2020) bildik yazarlı bir makalede,

partili CB Erdoğan’ın 80 milyon insanın yaşamı ile kumar oynadığı ve
halka YALAN SÖYLEDİĞİ
savları dile getirilmekte!
(https://nationalinterest.org/blog/middle-east-watch/gambling-80-million-lives-why-erdoğan-lied-about-coronavirus-133672)

Bunu asla hak etmiyoruz. Halka saygılı, gerçekleri dile getiren, saydam – dürüst ve hesap verebilen politik kadrolar Türk halkının da elbette en doğal haklarındandır.

Türkiye bu salgının altında kalırsa;

  • AKP falan kalmaz, kar gibi erir, biter yok olur, tarihin çöplüğünde hak ettiği yeri bulur…Türkiye, yaralı da olsa elbette yoluna devam eder, iyileşir.

Sevgi, saygı, kaygı ama UMUT ile.
20 Mart 2020 (03:05) Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Hekim, Kamu Yönetimi – Siyaset Bilimci (SBF-Mülkiye)
Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı
www.ahmetsaltik.net    profsaltik@gmail.com