Etiket arşivi: Dr. Ahmet Saltık

Devlet korumasındaki çocuklar tarikat kampında!

Zülal Kalkandelen
Zülal Kalkandelen
zulal.kalkandelen@cumhuriyet.com.tr
04 Ağustos 2023 Cumhuriyet

 

Haber, iki gün önce soL Haber portalında yer aldı.

  • “İstanbul Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü sorumluluğundaki çocuk evlerinde kalan
    devlet korumasındaki çocukların tek bir kamu görevlisinin bile refakati olmaksızın,
    Mutlu Yuva Derneği’nin düzenlediği 40 günlük eğitim kampına alındığı”
     duyuruldu.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı konuya ilişkin yaptığı açıklamada, Çocuk Koruma Hizmetleri Planlama ve Çocuk Bakım Kuruluşlarının Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliği’nin 35. maddesinin 1. fıkrasına atıf yapmış. O fıkrada şöyle diyor:

“Sosyal hizmetlere ilişkin faaliyetler Devletin denetim ve gözetiminde sivil toplum kuruluşları ile
halkın gönüllü katkı ve katılımı da sağlanarak bir bütünlük içinde yürütülür.”

Bakanlık buna dayanarak Mutlu Yuva Derneği ile 5.9.2019’da çocuk evlerine ilişkin işbirliği protokolü imzalamış, amaçları çocuk evlerinde kalan çocukların yaz tatilini verimli geçirmeleriymiş, o nedenle Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı Gündüzalp Erkek Öğrenci Yurdu’nda yaz programına katılmaları planlanmış…

‘SİVİL TOPLUM KURULUŞU’ ADIYLA DESTEKLENEN CEMAATLER 

Sorun şu ki; Mutlu Yuva Derneği, Nur Cemaati’nin bir kolu olan Suffa Vakfı’yla ilişkili.

Kamptaki din içerikli eğitimin medrese eğitimi şeklinde yapıldığı, soL’un edindiği fotoğraflarda ortaya çıkıyor.

Üstelik derneğin internet sitesinde kız ve erkek çocukların birlikte olduğu fotoğraflar paylaşılmışken söz konusu eğitim kampında yalnızca erkek çocukların, imam olduğu anlaşılan birinin arkasında sıralandığı görülüyor.

Bu dernek, İstanbul, Ankara, Bursa, Yozgat, Diyarbakır ve Şanlıurfa olmak üzere altı ilde, 140 çocuk evinde çalışma yürütüyor, kendi çocuk evlerini açıyor, personeli kendileri seçiyor. Oysa Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı çocuk evlerinin açılması ve hizmet vermesi, 2828 Sosyal Hizmetler Kanunu’yla açıkça belirleniyor. Bu evleri ve benzer amaçlı merkezleri açma yetkisi olan tek kurum Bakanlıktır! Ancak denetimle birlikte sivil toplum örgütlerinden destek alabilir.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı, belli ki FETÖ olayından hiç ders almamış!

Tarikatlar ve cemaatler, sivil toplum kuruluşu değildir.
Tarikatlar ve cemaatler, 1925 tarihli 677 sayılı Devrim Kanunu ile kapatılmıştır
ve bu kanun yürürlüktedir. Yasadışı olan bu oluşumların kurdukları
vakıf ve dernekler aracılığı ile eğitim faaliyetlerinde bulunmaları ve
üstelik bunun için devlet kurumları ile protokol imzalamaları yasa dışıdır! 

Bir tarikatla ilişkisi olan Mutlu Yuva Derneği’nin bütçesini dernek bütçesinden karşılayarak açtığı çocuk evlerinde, eğitimcileri tarikat tarafından belirleyerek yürüttüğü faaliyet de yasaya aykırıdır.

Eğitim faaliyeti, yine kurs, kamp bahanesiyle tarikatla ilişkili bir derneğe bırakılmıştır.

TARİKAT BATAĞI DAĞITILMADIKÇA UMUDU YEŞERTEMEZSİNİZ

Derneğin bağlantılı olduğu Suffa Vakfı’na bağlı bir erkek öğrenci yurdunda daha önce Mehmet Sıddık Çiçek adlı idarecinin iki erkek öğrenciyi taciz etmekten suçlu bulunduğunu da ekleyelim.

Şu ana kadar bu haber konusunda TBMM’deki muhalefetten herhangi bir tepki gelmedi.

  • Bir kez daha siyasal partileri,
    eğitimdeki dincileşmeye karşı çıkmaya ve laikliğe sahip çıkmaya çağırıyorum.

Bunu her olayda kamuoyuna ısrarla duyurmaları şarttır.

  • Çocukların devlet eliyle tarikatlara teslim edilmesi, istismar edilmesi,
    bu ülkenin en önemli sorunudur.
  • Ülkenin geleceğini karartan tarikat batağı dağıtılmadıkça
    halka ne umut verebilirsiniz ne de değişimden söz edebilirsiniz.
  • Tarikatlar aracılığıyla açılan çocuk evleri derhal kapatılmalı, devlet kurumları ile tarikatlara bağlı vakıflar ve dernekler arasındaki tüm protokoller sona erdirilmelidir. 

“Yasa uygulansın, tarikatlar ve cemaatler dağıtılsın!” demeyen siyasetçilere asla güvenmeyin.

Bilin ki onlar da siyasal İslamcılar gibi bu ülkenin temeline karşı ihanet içindedir.
=========================================
Dostlar,

Saygın yazar Zülal Kalkandelen baştan sona çooook haklıdır.
Yazısına virgülüne dek katılıyor ve muhalefeti çok etkin tutum almaya, eyleme çağırıyoruz
biz de..

Saygı ve kaygı ile. 04.08.2023

Dr. Ahmet SALTIK


Yazarın Son YazılarıTüm Yazıları

CHP ve değişim

Dostlar

Liseden bu yana 50+ yıllık dostumuz Dr. Ömer Dönderici (İç Hastalıkları ve Gastro-Enteroloji Uzmanı) kişisel blogunda çok değerli yazılar yazmakta : dromerdonderici.blogspot.com 

Mutlaka izlenmesini diler ve öneririz.
Bu gün “CHP ve DEĞİŞİM” başlıklı son derece önemli ve yol gösterici bir makale yayınladı. Biz, yazının girişinden ve sonundan kısa birer bölüm aktaracağız burada. Tweet iletisi olarak da paylaştık.

Dr. Dönderici’nin bu çok önemli – yol gösterici yazısının tümünün okunmasını ve yaygın paylaşılmasını dileriz. Özellikle CHP yöneticileri büyük dikkatle okumalı ve yazıda önerildiği gibi “Değişim” sürecinde önce NİÇİN sorusu yanıtlanmalı, ardından NASIL’ına bakılmalıdır.

Sevgili can kardeşimiz Dr. Ömer Dönderici‘yi kutlar, ülkemize ufuk açan bu tarihsel makalesini bize de yolladığı için ayrıca teşekkür ederiz.

Dr. Ahmet SALTIK
11 Temmuz 2023
============================================

CHP ve değişim

Doktor Dr.Ömer DÖNDERİCİ - İç Hastalıkları - Dahiliye TavsiyeEdiyorum.comDr. Ömer DÖNDERİCİ

CHP ve değişim | ARAYIŞ (dromerdonderici.blogspot.com)
11 Temmuz 2023

Kimilerinin fazlaca önemseyip bir yol ayrımı gibi gördüğü seçimler geride kaldı. Muhalefeti önde gösteren çok sayıda anketin de etkisiyle, muhalefet adına hüsranla sonuçlandı.

“Günah keçisi” arayışında Kılıçdaroğlu açık ara önde görünüyor. Seçim öncesi en hararetli destekçilerinden bile, “faturayı üstlenme beklentisi” var.
***
Öncelikle seçimin hiç âdil olmadığını kabul edelim: Devleti tümüyle yutan hükümet, devlet imkânlarını sonuna kadar kullandı. Halka gerçekleri aktarmak ve farklı görüşleri yansıtmakla yükümlü medya çoktandır “muktedirin sesi” haline getirilmişti. Çok farklı yollarla usulsüzlük iddialarının ardı arkası kesilmedi.

Ne var ki, bu gerekçeler, bazı gerçekleri göz ardı etmenin mazereti olmamalı.
……………………
………………………….
………………………………..

Sonuçta, sözde muhafazakâr AKP iktidarı sırasında, ironik bir biçimde, halkımız geleneksellikten sekülerliğe giden yolda çok önemli mesafeler kaydetti. Görece talihlileri (Beyaz Türklerin şaşkın ve kıskanç bakışları altında) baş örtüleri ve haşemalarıyla, -sözüm ona elitlerde eleştirdikleri ama gerçekte- öykündükleri hayatı yaşama yolundalar. İslam’ı kendilerinin itibarsızlaştırdığının farkında değillermiş gibi, çocuklarının deist ve ateist oluşundan yakınır oldular.
***
Atalarımızdan kalan ve ülke varlıklarının üstüne, yetmedi; (‘dış güçlerden’) yüzlerce milyar dolar (borç) ‘gâvur parası’ üleştirildi. Artık servetten çok acı pay edilecek. Sanırım üstümüzdeki iğreti kimliklerin kayıp gitmesi için çok uzun yıllar gerekmeyecek.

Sekülerlikte el ele veren ve geliri asgarî ücrette denkleştirilen ülkenin çoğunluğu, daha âdil bir paylaşım ve refah talep etmeye başlayacak.
***
CHP, ya bir çeyreklik oy dilimine rıza göstererek -yaşam tarzını önceleyen- çizgisini koruyabilir (ki bu durumda -iktidar iddiası için- Kılıçdaroğlu ”Değil 6’lı masa gerekirse 16’lı masa kuracağım” derken haklıdır!). Ve de yeni sekülerleşenlerin usul usul kendilerine katılmalarını bekleyebilir.

Ya da -seçkinci (elitist) geçmişine bir çizgi çekip- iyi tasarlanmış sosyal-demokrat bir programla, daha fazla refah için en ciddi alternatifin kendileri olduğuna halkı ikna etmeye çalışabilir. Kolay mı? Geçmiş kamburu (bagajı) nedeniyle kolay değil ama mümkün!

14 ve 28 MAYIS 2023, CUMHURBAŞKANLIĞİ SEÇİMILERİNDEN ALINMASI GEREKEN DEMOKRASİ DERSİ NEDİR?

Prof. Dr. Halil Çivi
İnönü Üniv. İİBF Eski Dekanı

(AS: Bizim kısa katkımız yazının altındadır..)

Söz konu seçimi genelde, merkeziyetçi, otoriter, muhafazakâr, gelenekçi, ve Siyasal İslamcı Blok kazanmıştır. Bu doğrudur. Halkımıza ve ülkemize hayırlı olsun. Çünkü demokrasiler, genelde toplumların ektiklerini biçtikleri rejimlerdir. Ne doğrarsan aşına, o gelir kaşığına. Kime oy verirsen onun seni yönetmesine razı olacak ve gelecek seçimi bekleyeceksin…

Ancak bir de konuya hak, hukuk, adalet ve demokrasiyi öne çıkartan, daha özgürlükçü ve değişimden yana olan Millet İttifakı bloku açısından bakmaya çalışalım.

Eğer Türk toplumu, bu seçimlerde, bin bir türlü yalanlar, hileler, iftiralar, fırsat, güç ve olanak eşitsizliklerine karşın, Alevi kökenli bir siyasi lider olan sayın Kemal Kılıçdaroğlu‘na %48 oranında oy verebilmişse, bu toplum din, ırk ve mezhep etkenlerini, yani teokratik, feodal Ortaçağ zihniyetini büyük oranda geride bırakıp demokrasi sınavını kazanmış demektir.

  • Kötümser olmaya gerek yoktur.
  • Bu nedenle, laik ve demokratik cumhuriyet, hak, hukuk, adalet ideallerinden ve demokrasimizin geleceğinden umutluyum.

Bu nedenle, kötümserliği bir kenara bırakıp gelecekteki başarılar için umutlanmaya, güven tazelemeye, daha çok çalışmaya ve birleşerek gürleşmeye ve güç devşirmeye devam edelim.
Başarı yollarında yol kazaları olabilir. Ancak başarılar ve zaferler uzun erimli kazanımlardır.

Hiç unutmayalım; ışığın karanlığı aydınlatma gibi değişmez ve asla değiştirilemez bir özelliği vardır. Tıpkı bunun gibi, akıl ve bilimin de uzun erimde cehaleti tarihin çöplüğüne gömmek gibi üstün bir değiştirici ve dönüştürücü gücü söz konusudur. Batı toplumları bunu başarabilmişlerdir. Şimdi sıra Doğu toplumlarında, bizlerde…

Köle zihniyetli insanlar, özgürlüklerin erdemleri ve güzelliklerine; ekonomik, sosyal, kültürel olarak, aklen (ussal) ve zihnen yeterince hazır olamadıkları ya da hazır olmalarına yeterli fırsat verilmediği için özgürlüklerden korkar ve kaçarlar.

Fakat bu kaçışlar ebedi olamaz. Kölelerin ya da köle bilinçli insanların zihinlerinde de bir gün mutlaka aklın, bilimin, özgürlüğün, hukukun, adaletin ve demokrasinin şafağı atacak, zihinler aydınlanacak davranışlar rasyonelleşecek, insanın insana kul, köle olma devri sona erecektir.

Evrensel ahlaki, hukuki ve insani değerlerin, aklın ve bilimin izinden gidenler için karamsarlığa, kötümserliğe ve umutsuzluğa gerek yoktur.

Ulu Önderimiz M. K. Atatürk büyük bir Kurtuluş Savaşı kazanarak, yepyeni ve çağdaş bir devlet kurarak; bizlere çoşkulu bir vatan, bayrak ve millet sevgisi, mutlaka korunması gereken demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti, şaşmaz bir tam bağımsızlık ve ulusal egemenlik reçetesi ve her konuda tüm maddi ve manevi kurtuluş, yükseliş için yurtta ve dünyada barış rotalarını göstermiştir. Eksiğimiz bu rotalara yeterince sahip çıkamamaktır.

Ancak bu seferki (kez) toplumsal bilinç tabandan, halktan geliyor. Halka mal olmuş değişimler ve devrimlerden asla geri dönülemez

Zaten yapmamız ve düzeltmemiz gereken de, daha bilinçli bireyler, daha uygar bir toplum, daha gelişmiş ve gönençli bir ülke ve daha demokratik bir yaşam için herkesin kendi üzerine düşeni yapmasıdır. Gereklerini yapabildiğimiz sürece enseyi karartmayalım.

Çaresiz değilsiniz. Çare ” SİZ” siniz.
===========================================
Dostlar,

Aşağıdaki görseli, biz ekledik. 29.05.2023

Eski ve halen HDP milletvekili Sırrı Süreyya Önder :

  • Bizi Kandil’e Erdoğan yolladı.

Ama aynı R.T. Erdoğan = AKP, Cumhurbaşkanlığı seçiminin 2. turuna giderken CHP’yi
PKK – Kandil ile işbirliği yaptığı suçlaması için gerçek dışı montaj video yayınlattı ve TV’de bunu itiraf etti :

  • Erdoğan, montaj videoları kendi ağzıyla itiraf etti!

  • ‘Ama montaj, ama şu, ama bu…’

Bu vb. bir yığın manevra ile son derece adaletsiz ve baskıcı biçimde seçim “Sırrı Süreyya Önder ” görünüyor!!??..

Oysa bir seçimin en az 2 temel koşulu var : Özgürlük ve Adalet.

Bu “maç” burada biter mi??

Sevgi ve saygı ile. 29 Mayıs 2023, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM  
Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzm., Siyaset Bilimci
www.ahmetsaltik.net       profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter : @profsaltik    

ULUSAL EGEMENLİK NE DEMEK??

Dostlar,

Önceki yıl ve geçen yıl sitemizde yayınladığımızı 23 Nisan 2021 tarihli yazımızı bir kez daha sunuyoruz. Özellikle, aşağıda erişkesini (linkini) verdiğimiz power point yansılarının izlenmesini (pdf dosyası) paylaşılmasını diliyoruz : http://ahmetsaltik.net/arsiv/2013/04/Ulusal_Egemenlik_23.4.13.pdf

Sevgi ve saygı ile. 23 Nisan 2023, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM
ADD Bilim Kurulu 2. Başkanı
A​tılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı ​AbD
​Sağlık Hukuku Uzmanı, ​Kamu Yönetimi – Siyaset Bilimci (​Mülkiye​)​
www.ahmetsaltik.net        profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik      twitter : @profsaltik    

=========================================================

ULUSAL EGEMENLİK NE DEMEK??

Yukarıdaki başlığı taşıyan kapsamlı bir power point sunumumuzu bir kez daha paylaşmak istiyoruz. Yüce Meclis’in, “Rejimin Kâbesi“nin  açılışının 103. yılı kutlu olsun.

Başta Mustafa Kemal ATATÜRK olmak üzere tüm yurtsever yiğitlere sonsuz selam olsun..

Kutsal emanetlerini yaşatacağız..

  • Türkiye Cumhuriyeti sonsuza dek yaşayacak, yaşatılacaktır.

Gazi Paşa‘nın öngörüsü ve kesin sürekli buyruğu (standing order) bu yöndedir.

  • Dinci – gerici – bölücü AKP parantezi de elbete kapatılacak;

Türkiye Cumhuriyeti ANADOLU AYDINLANMASI – Rönesansı yürüyüşünü kararlılıkla sürdürecektir. Anayasa değişikliği hedefleyen ve Türkiye’yi “Anayasal” değil fakat “biçimsel anayasalı” bir devlete indirgeyecek 16 Nisan Halkoylamasında “evet” oyları için yapılan muazzam hile, yapan ve yaptıranlar adına utanç vericidir. YSK da bu çirkin oyuna
alet olarak Ulus Egemenliğinin gasp edilerek “tek adama” devrine, despotizme katılmıştır. Yanlış hesap Bağdat’tan dönecektir, döndürülecektir. Ama Danıştay’dan, ama Anayasa Mahkemesi’nden ama Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nden.. Olmadı, Ulusumuz meşru direnme hakkını kullanarak kan ve can ile edindiği egemenliğini kimselere devretmeyecektir.

Kemalist Devrim ve programı “6 Ok” evrenseldir ve tüm mazlum ülkeler – halklar için kanıtlanmış bir anti – emperyalist kurtuluş reçetesidir. Türkiye öncü ve örnek olacaktır.

O, Yüce ATATÜRK“Egemenlik bağsız koşulsuz HALKINDIR…” demişti..
“Egemenlik bağsız koşulsuz uluslararası sermayenindir. “dememişti..
KüreselleşTİRmeci = Yeni emperyalistlere, AB / ABD mandacılarına anımsatmak isteriz.

Kapsamlı yansıları izlemek için lütfen aşağıdaki erişkeyi (linki) tıklar mısınız??

Ulusal_Egemenlik_23.4.13

Sevgi ve saygı ile.
23 Nisan 2023, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı (E)
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net        profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter  @profsaltik

MEDICAL LAW

Dear Phase 1 Students of Atılım Univ. Medical School

All medical students,
Medical residents in different branches
Allied health staff

General public and Media,

Today, on 20th of April 2023, we held a 3 hours “face to face lecture on MS-TEAMS for

Phase 1 Students of Atılım Univ. Medical School with a subject of

Medical Law

The branch of Medical Law that deals with the application of medical knowledge to legal problems. While the Medical Law covers an area of regulations relating to the medical operations, the industry operators, the procedures involved in the medical operations, characteristics of medical experts performing medical operations, as well as the relations that occurred while performing medical activities.

The Health Law regulates a wide area of activities, not only medical activities, but also the procedures that are being implemented, the need and necessity of the procedure, professionals who carry out the procedure.

  • Non-malfeasance!
  • The principle primum non nocere!

meaning ‘above all do no harm’, is the foundation stone of medical treatment and
non-malfeasance imposes a duty upon the medical professional

  • Not to harm others!

Health law is a field of law in the US that encompasses -federal, state and local laws, rules, regulations-  and other jurisprudence among providers, payers and vendors to the health care industry and its patients,

– and delivery of care services, with an emphasis on operations, regulatory and transactional issues.

Please click the link below to review 60 slides that are enriched & updated.

Medical Law (3,4 MB pdf)

With respect and love. 23rd April 2023, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM
Atılım Univ. Medical School, Dept. of  Public Health
BSc in Political Sciences & Public Administration
LLM in Health Law
www.ahmetsaltik.net         
profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik       twitter  @profsaltik

Access to Health Care

Dear Phase 1 Students of Atılım Univ. Medical School


All medical students,

Medical residents in different branches
Allied health staff

General public and Media,

On 03rd March 2022, we’ll conducted a 2 hours lecture on line (by MS-TEAMS) for Phase 1 Students of Atılım Univ. Medical School with a title / topic of

Access to Health Care

Here are the 43 power point slides having a rich and up to date content.. (PDF 4 MB)

Access_to_Health_Services^J Ahmet SALTIK

We wish to be usefull for all..

With respect and love. 03rd March 2023, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM
Atılım Univ. Medical School, Dept. of Public Health
LLM in Health Law
BSc in Political Sciences & Public Administration
www.ahmetsaltik.net         profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik       twitter  @profsaltik

ÇARŞAMBA İĞNELERİ : 22 Şubat 2023

Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE

AL GÜLÜM

Ortak TV yayınında 3 milyar TL bağışlayan Cengiz Holding bünyesindeki Eti Alüminyum A.Ş.’nin Konya’da yapacağı yatırım projesine, %100 vergi indirimi ve %85 yatırıma katkı oranı olmak üzere gümrük vergisi muafiyeti (bağışıklığı), KDV istisnası, KDV iadesi gibi birçok destek verilecek.

“Al gülüm ver gülüm” tiyatro oyunu…

CIVIKLIK

Yardım kampanyasında kamu kurumları kamunun parasını kamuya bağışladı.

İnsani duyguyu bile sulandırdılar…

PLAN

5 Şubat 2022’de Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararı’na göre, Hatay’ın İskenderun ilçesindeki 6 mahallenin ‘riskli afet alanından’ çıkarılmış.

Kader planı…

SİYASİ

Ömer Çelik, “Biz afet bölgemizde vatandaşlarımızla birlikte olduğumuz için siyasi tartışmaların parçası olmadık. Bunları not ediyoruz.”

Millet de not etti;

Cumhur ittifakı sahada!..

ŞERİATÇI

Seçimlerin ertelenmesi gerektiğini ifade eden Arınç, itirazlar üzerine “Savaş hali dışında olmazmış. Ayet-i kerime mi var?” dedi.

Hukuk okumuş bu kalın kafaya Türkiye’nin şeriatla değil cumhuriyetle yönetildiği nasıl anlatılır?..

YETERSİZLİK

AFAD’da eğitimi ve uzmanlığı, arama ve kurtarma olmayan, eş-dost-akraba-imam vb. kişilerin İl Müdürü olarak görev yaptığı ortaya çıktı.

İşlerin gidişinden belliydi zaten…

AFET

Samandağ’da deniz kenarına çadır kent kuran AFAD, vatandaşlara denizin yükseleceği uyarısı yaptı.

AFAD tam bir afet…

HAZIRLIKSIZ

Bakan Soylu, İstanbul depremi için hazırlık yaptıklarını açıkladı.

Deprem İstanbul’da olsa herhalde “Kahramanmaraş’ta tatbikat bile yaptık” derdi…

ADAM

“Reis’in dava adamıyım” diyen ve 2019 yılındaki seçimlerde AKP’den Antakya Belediye Başkanlığı’na aday adayı olan Mehmet Özkan’ın sahibi olduğu Antakya’daki “Özkan City Blokları”nda inceleme yapan bilirkişi binanın yapımında çok sayıda eksiklik tespit etti.

Birinin adamı olmak yerine adam olmaya çalışsaydı…

BİLGİN

Bölgeye koordinatör olarak atanan Vali Bilgin, işçi ve memurların bir aylık maaşlarını bağışlamasını önerdi.

Fazla bilgin…

DİYANET

Depremzede çocuklar evlat edinilebilir mi?” sorusuna, evlatlığın mirasçı olma hakkı bulunmadığı belirten Diyanet, “Evlat edinen ile evlatlık arasında evlenme engeli doğmaz” yanıtını verdi.

Millet can derdinde, Diyanet uçkur peşinde
=========================================
Dostlar,

Son iğne hakkında, bir tweet iletisi yayınladık..

https://twitter.com/profsaltik/status/1627676008672264192?s=20

Ve dedik ki

  • Medeni Yasa m.129 evlatlıkla evliliği yasaklar, m.500 miras hakkı tanır. DİB bu yasayı bilmez mi? Ayrıca yasayı bilmemek özür sayılmaz, TCK m.4! DİB’in fetva yetkisi yok ama yasalara uyma yükümü var. Tersi suç. Erbaş derhal istifa et, Atatürk‘ün kurduğu DİB hukuka saygılı olsun!

Saygı ile. 23.2.23
Dr. Ahmet SALTIK

İNANCIN, AHLAKIN, VİCDANIN VE AKLIN İFLASI…

Prof. Dr. Halil Çivi
İnönü Üniv. İİBF Eski Dekanı

11 Ocak 2023, İzmir

(AS: Bizim katkımız yazının altındadır..)

Vatandaş soruyor :

  • “Hocam, sözde bir tarikat şeyhinin (!) altı yaşındaki kendi öz kız çocuğunu, babası yaşındaki biri ile (HÇ: bir insanla diyemiyorum) evlendirmesi (!!??) konusundaki düşüncenizi öğrenemedik. Kısaca yazar mısınız?”

Çok kısa olarak anlatayım, bu ve benzeri olayları :

1- Böylesi akıl almaz bir davranış dinden, irfandan (aydınlanmadan), izandan (anlayıştan) ve akıldan yoksunluktur. Zır cahillik, kör cahillik yani en büyük aklî (ussal) ve dinsel cehalettir.

2- Ahlaksal (Moral değerler) olarak en büyük, en çirkin ve en utanılacak rezalettir, iğrençliktir!

3- Vicdan bakımından canilik ya da canavarlıktır. Zulümlerin en ağırı ve en katlanılmazıdır.

4- Tarihsel olarak da, Hazreti Hüseyin Efendimizin Kerbela’da aç ve susuz bırakılıp, çoluk – çocuk, masum 72 aile yakını ile şehit edilmesine denk bir vahşettir (yabanıllıktır).

Çünkü inancımıza göre, masum bir insana zulüm bütün insanlığa zulümdür.

Bu zulüm kendisini asla koruyamayacak ve savunamayacak masum bir çocuğa, hem de kız çocuğuna karşı işlenmiştir.

Sözün bittiği yerdir.

Ayrıca zulmü görmezden gelmek ve hele zalimleri korumak yapılan zulme katmerli ortak olmaktır.
==============================================

Dostlar,

Tarihe geçecek bu insanlık utancı yüz karası olay, tarikat – cemaat – tekke – türbe denen pislik yuvalarının (Atatürk‘ün nitelemesi) nelere yol açabildiğinin, böylesi yoz bir kültürün sürdürülmesine ortam hazırladığı ve maskelediğinin, insanın insanlaşmasını engellediğinin, tarifsiz bataklıklara sürüklediğinin…. çok çarpıcı bir örneğidir.

Ne yazık ki asla tekil olmayıp yaygındır.

İktidar sözcülerinin saçmaladığı gibi “siyasetin konusu olmayan münferit hadise” asla değildir.
Doğrudan, tarikatlar koalisyonu AKP politikalarının kol kanat germesi ile olaylanmaktadır (meydana gelmektedir).

AKP = RTE tek adam rejimi bu olaydan politik olarak epey zarar görmüştür, bunun ayrımındadır. Kamuoyuna unutturmak için her gün yepyeni gündem oyunları sergilenmektedir. İmamoğlu’na tuzak, türbanı Anayasa’ya sokma…… gibi.

Asla unutturulmamalı ve yasal – ahlaksal – etik hesabı sorulmalıdır.
Konu gündemde tutulmalıdır. Bu ay içinde ilk duruşma yapılacaktır. Dava kitlesel olarak sahiplenilmelidir.

  • Tarikat – cemaat – tekke – türbe denen pislik yuvalarının, Atatürk‘ün nitelemesine ve eylemine uygun olarak, Devrim Yasaları kapsamında zaten kapalı olması zorunludur. (Anayasa m.174)
  • Bunların dernek, vakıf vb. maskelerle çalışması kesinkes önlenmelidir.
  • 6’lı Masa ve tüm muhalefet bu eksende birleşmeli ve Cumhur ittifakı gericiliğine karşı ortak, kararlı, sürekli yasal eylemler, öneriler üretmelidir. Kamuoyu buna hazırdır. 

Bir de;

  1. İktidarın sözde nass maskesiyle uyguladığı korkunç – yaygın toplumsal YOKSULLAŞTIRMA 
  2. Dış politikada yaşanan sefillik, ulusal çıkarların korunamaması, KKTC’yi yeterince kollayamama, işgal edilen Ege adaları, yalnızlaşma, kimi ülkelerle yoz ilişkiler..
  3. Kasıtlı olarak, Ulusu yeniden Osmanlılaştırmak için ülkemize doldurulan 10 milyon dolayında büyük çoğunluğu donanımsız, Türkçe bile bilmeyen yabancı…
  4. Korkunç yolsuzluklar, eklenen siyasal cinayetler, uyuşturucu mafyası..
  5. İktidarın OLASI SEÇİM HİLELERİ… ve alınacak önlemlerde ısrar.. örn. parmak boyası..

Bu 5 konu gündemden düşürülmemeli. Bunlar AKP = RTE‘nin yumuşak karnı.
Bunlar konuşulmasın diye sürekli gündem oyunları masaya sürülmekte..

Tek hedef, AKP=RTE iktidarını seçimde sandığa gömmektir,
ULUSAL BİRLİK tek ve en etkin yoldur!

Sevgi ve saygı ile. 11 Ocak 2023, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM
A​tılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı ​AbD
​Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, ​Mülkiye’li​
www.ahmetsaltik.net        profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik      twitter : @profsaltik    

 

Anayasanın ilk maddesi: Kimse aç bırakılamaz

09 Ocak 2023, Cumhuriyet


Doğan Kuban
 Hoca’nın 23 Eylül 2016 tarihli yazısı Herkese Bilim Teknoloji dergisinde (Sayı 26) kapak olmuştu. Geçenlerde açlıktan ölen bir çocuk, ülkemizdeki açlığın fotoğrafı gibiydi. Bunlar nüfusun yüzde kaçı?

  • Açlıktan birden değil de yavaş yavaş ölenler?

Dört kişilik bir ailenin açlık sınırı aralık ayında Türk-İş tarafından 8.130 TL olarak açıklanmıştı. Asgari ücrete zam, tam açlık sınırında yapıldı.

Bir de yoksulluk sınırı var: Dört kişilik aile için hesaplanan 20.485 TL! Nüfusun yüzde kaçının evine 20.000 TL giriyor? Asgari insan gibi yaşamanın ölçüsü! Buna göre,

  • orta sınıfın nasıl da hızla yoksulluk sınırına doğru kaydığını görüyoruz.

Ülkemizde çocuk işçi sayısı hızla arttı: TÜİK’e göre sayıları 720 bin. Bunların %34’ü okulu bıraktı. OECD ülkeleri içinde yoksulluk içinde yaşayan çocuk oranı en yüksek Türkiye’de: %22.7

Çeşitli araştırmalara göre, Türkiye’de 16 milyon insan aç,
50 milyon insan da yoksul.

Kuban Hoca 2016’da dünyadaki 1 milyar insanın aç bırakılmasından yola çıkıyordu ve (AS: 2021 sonu verisi 828 milyon!) bize de bir öneride bulunuyordu:

  • Anayasa’nın 1. maddesi “Kimse aç bırakılamaz!” olsun. Okuyalım:

KOLAY SAVAŞ DEĞİL

“Her gün daha zengin olmak için yollar arayan sözde insanlığın, bir milyar insanın aç bırakılmasını günümüzde kabul etmemeliyiz. Bunu gösteriş, reklam, politik propaganda olarak yapmak da insan haysiyetine yakışmıyor. Gerçi insanlarda haysiyet sorunu da açlık gibi, yaygın bir özellik haline geldi. 

Ama yine de önce açlıktan başlayalım. Belki o vesile ile haysiyet, namus, hoşgörü, acıma gibi tarihi, insani ve dini değerler yeniden değer kazanır. Bunun, kapitalist dünyada, kolay bir savaş olmayacağını biliyoruz. Fakat biz bunu başaran ilk ülke olabiliriz.

EN UTANÇ VERİCİ GÖRÜNTÜ

  • İnsanlığın en utanç verici görüntüsü açlıktır.

Zengin, fakir bütün ülkelerde insanların bir bölümü zenginlik içinde yüzerken, kentlerde yapılar, otomobiller birbirleriyle yarışırken, kulübelerinde, çadırlarında, dağlarda, çöllerde yaşayan tek bir insanın gününü aç geçirmesi uygarlığın, bilginin, teknolojinin ve sözde Tanrı’ya inancın ham ve aldatıcı söylemler olduğunu gösteriyor.

Dünyanın zengin insanları gökdelen dikmek, silah üretmek, savaş oyunları ile hemcinslerini öldürmek gibi etkinliklerle uğraşır ve bu bağlamda dünyayı palavra ile doldururken aç kalanlara kaygısız kalıyor. ‘Ekonomist’ler büyük kuramlar üretiyor. Ama açların sayısı artıyor

Aç insanları düşünerek kanı donan belki kimse yoktur. Biz insan ve ölümü doğal fenomen olarak görmeğe alıştırılmış canavar bir soyun üyeleriyiz. Oysa hiçbir dinde ‘Hemcinslerinizi aç bırakabilirsiniz’ demiyor. 

AÇLARIN YEMEKLERİNİ ÇALANLAR

  • Her ülkede açların yemeklerini çalan örgütlü insanlar var. Bu da devlet.

O zaman devletin görevini yanlış ya da eksik tanımlıyoruz.

  • Devletin birinci ödevi toplumun tümünü doyurmaktır.

Böyle bir anayasa hiçbir uygar ülkede yok. Her anayasada devletin ilk görevi toplumun güvenliğini sağlamakla başlıyor. Neden?

  • Çünkü anayasalar insanın yaşamını sağlamak amaçlı değil, aşiret reislerinin, derebeylerinin, sultanların ve yakın çevrelerinin güvenliğini korumak için tasarlanmışlar.

Gelişme aşamasında hak ve özgürlük gibi kavramlar eklenmiş, yaşama hakkı ve yaşatma görevi arasına ‘aç bırakmamak’ yeterince açık olarak konmamış. 

Biz yaralı her canlıya, hayvan hatta bitki ve çiçeğe, acıyarak ve üzülerek bakabilen duyarlı yaratıklarız. Bu her insanda biraz vardır. İnsan demeğe layık olanlarda, diyelim. 

Fakat tıp biliminden öğrendiğimize göre, acıma hissi olmayan psikopatlar da var. Fakat insanlığın çoğunluğunun, uygarlıktan söz ettiği bir çağda açlık, kabul edilemez bir ‘aberration’, (AS: sapma) toplum bilincinin yoldan çıkmasıdır

EN BÜYÜK SAVURGAN

Türkiye gıda savurganları arasında dünyanın önde gelen ülkelerinin en önünde. (Scientific American, Ağustos, 2016 sayısı). Onun için Açlık Savaşı belki de en kolay kazanılacak savaş.

Sömürgen olarak yaşayan politik sınıf, politikayı sömürü aracı olarak kullanmaktan uzaklaşmalı.

İçi boşalmış ideolojilerden kaynaklanan sosyal ve ekonomik nedenlerle gerçekleşemeyen doğal bir insan hakkı var. Ya da bu çağda olmalı: Aç kalmamak.

Türkiye’nin açlarının tümünü doyurmağa üretimi yetişir. Türkiye’deki üretimin hesaplanan bir yüzdesi, kimsenin aç kalmayacak şekilde, anayasanın ilk maddesi olarak açlığın yok edilmesine harcanmalı.

Bunu her ülkeden önce neden başarmayalım?”
=============================================
Dostlar, 

Biz bu “dehşetli” yazısı nedeniyle hem Sn. Bursalı’yı hem merhum Kuban’ı saygı ile selamlarken, bir başka saygın, yurtsever bilim insanı, ekonomist Prof. Erinç Yeldan‘ın geçen hafta tweet hesabında paylaştığı bir çizimini (sınıfsal gelir grafikleri) ve net yorumunu eklemek istiyoruz. (Bu çizim, Prof. Yeldan hocamızın 3 tam gününü almış!)

Sevgi ve saygı ile. 09 Ocak 2023, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
A​tılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı ​AbD
​Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, ​Mülkiye’li​
www.ahmetsaltik.net        profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik      twitter : @profsaltik

Balkan Naci İslimyeli şiiri : GELİN

ŞİİR Köşesi…

Altı yaşındaki “çocuk gelin“in annesi, saçlarını tarayıp imam nikahıyla evlendirdikleri pedofilin yanına göndermiş…. deniyor..
Bizce bu tabloya pedofili demek, iğrenç sapıklığı örtmek demektir!

Ne korkunç bir trajedi! Utansın AKP yönetimi..

Tıpkı rahmetli Balkan Naci İslimyeli‘nin 2017’de yazdığı şiiri gibi…😔====================================

GELİN

Annem beni yıkadı
Suyuma kokular kattı
Aynada yüzüme baktı
Gözleri ıslak ıslaktı
Sokakta çocuklar oynuyordu..

Annem pencerenin önünde
Saçlarımı avucuna aldı
Gül sularıyla ovdu
Uzun uzun taradı
Arasına çicekler koydu
Sokakta çocuklar oynuyordu..

Annem avuçlarımı açtı
İçindeki çizgilere baktı
Yüzü birden karardı
Okunmuş sularla sildi
Havanda kınalar ezdi
Kınalar çizgileri örttü
Sokakta çocuklar oynuyordu..

Annem bir gelinlik giydirdi
Kırmızı tül üzerinde
Pullar işlemeliydi
Benim güzel kızım dedi
Duruşu hayalet gibiydi
Sokakta çocuklar oynuyordu..

Ben masuscuktan gelinmişim
Ata binip gezecekmişim
Hediyeler, şekerler, hep güzel şeyler
Sonunda eve dönecekmişim
Annem öyle söyledi..
Sokakta çocuklar oynuyordu..
***

Balkan Naci İslimyeli / Mart 2017

Şiiri yollayan değerli meslektaşımız Dr. Serdar KOÇ‘a teşekkür ederiz.

Dr. Ahmet SALTIK