1. neden; Anket şirketleri ana kümeyi birebir yansıtacak bir alt küme (Örneklem) seçmekte çok zorlanırlar. Denek sayısını artırmakla, biraz olsun bu sorunun üstesinden gelmeye çalışsalar da yanılgı kaçınılmazdır (AS: örneklem yanılgısı – sampling error). Elbette bir Küme ne denli büyükse Ana Küme gerçeğine, Doğruya erişim şansı da “matematik olarak” o denli büyüktür. Normal dağılımda, %5 hata ile sonucu kestirmek için bile yaklaşık 10 bin denekli bir alt küme gereklidir, ama uygulamada Anket Şirketleri %10’dan küçük hata verecek Denek Kümeleriyle yetinir. Ancak, Ülke genelindeki seçmenlerin siyasal eğiliminin normal dağılım göstermeye-ceğini de biliyoruz.
Belki Anketçiler için en pratik olanı “Bir önceki genel seçim sonucuna en yakın sonucu almış olan 4-5 küçük (Niş) alana odaklanmaları” daha mantıklı olurdu; ama nedense bunu pek uygula-mıyor ve eski usul “Raslantısal Telefon bağlantıları”nı veya “birebir sokak karşılaşmaları”nı te-mel aldıkları 2-3 bin kişilik Denek Kümelerine güveniyorlar.
2. neden, yayınlanan anket sonuçlarının seçmenler üzerindeki psikolojik etkisidir. Seçmenler yandaşı oldukları partinin umdukları oranda desteklenmediğini görünce seçime katılmamak veya siyasal tercihine en yakın bir başka partiye oy verme eğilimine girerler. Bu etki daha çok küçük Parti yandaşlarında görülür. Sosyal canlılar içgüdüsel “çoğunluk grup” üyesi olmayı güvence olarak görür. Sonuçta anketler toplum davranışını, bilerek-bilmeyerek ileri sürdükleri yanılgı payı oranından daha çok etkilemiş olurlar. Bu nedenle de Anket Firmalarının yansızlığı çok önemlidir ve haklı olarak bu sorgulanır.
2015 seçiminde 11 Anket Şirketinin ortalama hata payı %16 oldu; en isabetli diyebileceğimiz A&G’nin bile kestirimlerinde ortalama %10 hata payı vardı (AS: standard error) … HDP’yi %20, MHP’yi %19, CHP’yi %7 ve AKP’yi %14 yanılgı ile kestirdikleri ortaya çıktı.
Özetle şunu belirtmek istiyorum; bu seçimde de benzer tablolar olabilir. Anket sonuçlarına özen ve serinkanlılıkla yanaşın ve “en azından +/- %10 yanılgı payı” ile okuyun verdikleri rakamları. Örneğin anketin verdiği 18 rakamını “19,8 – 16,2 arasında bir rakam” olarak okuyun.
Sevgilerimle. æ
===========================================
Dostlar,
YUNUS’un MİSTİK MATEMATİĞİ…
Sayın Prof. Dr. D. Ali Ercan Nükleer Fizik uzmanıdır ve kaçınılmaz biçimde ileri düzey mate-matik bilgisi sahibidir. Kamuoyu yoklamaları güncel ve belki de büyük ölçüde gereklidir. Siya-sal parti programlarının kamuoyunda onaylanma düzeyini sürekli izlemek yerindedir. Örnekleme dayalı anketlerde kullanılan olasılık hesapları, temel matematik bilgisi kapsamındadır (yukarı-daki metinde yer yer ayraç içinde katkı verdik.. Biz Hacettepe Tıp 1. sınıfta 2 yarıyıl Yüksek Matematik okuduk; tıpta uzmanlık eğitimimizde yoğun Biyoistatistik eğitimi aldık ve ayrıca Biyoistatistik yüksek lisans derslerini tamamladık.. Ankara Üniv. SBF’de de lisans eğitimimizde Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi diploması sahibiyiz..).
Kural şudur :
- Örneklem çekilen her kestirimde kaçınılmaz olarak -matematiksel- hata payı vardır,
bu hatanın adı “örneklem hatasıdır” ve büyüklüğünün hesaplanması olanaklıdır.
Yapılacak kestirimin %90, 95, 99 ve 99.9.. güven düzeyi önceden öngörülmektedir. Bir de, +/- sapma büyüklüğü önceden öngörülmelidir. Evrenin –konumuzda seçmenlerin- herhangi bir olayda gerçek eğilimleri (örn. bir siyasal partinin alabileceği oy oranı) noktasal olarak kesti-rilemez; ancak bir aralık (interval) verilebilir. Doğallıkla; anketi yaptıranlar da, yapanlar da, bilinmeyen ve merak edilen evren (seçmen) parametresini (oy oranını) olanaklı en yüksek güven düzeyi ve en dar aralıkta kestirmek ister (confidence interval). Dolayısıyla, bu tür kestirim raporlarının yöntemlerini – varsayımlarını özenle okumak gerekir. Tartışılmaz biçimde “bilim namusu” (araştırma etiği!) en başta geliyor.. Ne var ki; tam da tersine, kamuoyunu yönlen-dirmek için bu veriler Makyavelistçe, en ahlak dışı biçimde algı yönetiminde kullanılabiliyor..
Seçim sonuçları belirlendiğinde artık “örneklem” değil “sensus” (tam sayım) söz konusudur. Ancak hala seçime katılmayan kitle dikkate alınmalıdır. Evrenin bilinmeyen parametresi ne ise (konumuzda partilerin oy oranları!) artık kestirilme aşaması geride kalmış, takke düşerek kel görünmüştür. Şirketler, hata hesaplarını yaparak yanılgı kaynaklarını bulmaya çabalamalıdır.
Son olarak; örneklem büyüklüğünü artırarak sonsuza dek artan bir kestirim güvenliği sağlamak olanaklı değildir; çünkü bu 2 değişken arasındaki bağ doğrusal (lineer) değildir. Örn. bir bardak çayın şekerinin tadına bakmak için (şekersiz içilmesi daha iyi!) bir çay kaşığı (küçük örneklem) ya da bir çorba kaşığı kadar örnek (büyük örneklem) almak arasında hemen hemen hiçbir fark yoktur; şekeri iyi karıştırmak ve türdeş (homojen) bir dağılım sağlamak koşuluyla.. Bir tencere çorba için de yemek kaşığının ucu ya da koca bir kepçe dolusu çorba alarak tadına bakma örneği de verilebilir. Dolayısıyla örneklemin büyüklüğü ve bileşimi (kompozisyonu), maliyet-zaman-insangücü vb. giderler de dikkate alınarak birlikte ve optimal düzeyde sağlanmalıdır. Bileşimi uygun “küçük” bir örneklem, uygun bileşimde olmayan daha “büyük” bir örneklemden daha çok temsil edici olabilir, daha güvenilir kestirim sağlayabilir. Örnekleme dayalı kestirimlerde hem örneklem kuramı – matematiği hem de incelenen konuya ilişkin yetkin alan bilgisi gerekir; dolayısıyla takım (ekip) çalışması zorunludur.
***
Ancak Derviş Yunus‘un ormandan kestiği odunlar hep çok düzgün ve eşit uzunluktadır! Bu “örneklem“de standart sapma “sıfır” idi. Öğretmeni Taptuk Emre işin hikmetini sordukta;
– Bre Yunus, ormanda hiç eğri odun yok mudur, hepsi bir uzunlukta mıdır??
sorusunun yanıtı, Yunus’un mistik Matematiği ile
– Şeyhimin dergâhının kapısından odunun bile eğrisi giremez.. olur.
***
Siyasal partilerin kapılarından giren “odunlar” zamanede ne ölçüde doğru acaba?
Sevgi ve saygı ile. 08 Mayıs 2018, Ankara
Dr. Ahmet SALTIK
Halk Sağlığı (Toplum Hekimliği) Uzmanı
AÜTF Halk Sağlığı AbD Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net profsaltik@gmail.com