Etiket arşivi: Çevre ve insan sağlığı

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ HAKKINDA BASINA MEKTUP

Prof. Necati Dedeoğlu ile ilgili görsel sonucu

 

Prof. Dr. H. Necati Dedeoğlu
Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi
Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ HAKKINDA
BASINA MEKTUP

Sayın Basın Mensubu,

Bir Halk Sağlığı Uzmanı olarak tüm ülkemizi, tüm dünyayı bekleyen önemli bir tehdidin vatandaşlara duyurulması konusunda yardımınızı diliyorum.

  • İklim değişikliği şu anda ülkemizin en önemli sağlık sorunudur.

Savaşlar, insan hakları ihlalleri, ekonomik sıkıntılar gibi güncel sorunlar da önemliyse de, bunlar yalnızca insanları ilgilendirmektedir. Oysa iklim değişikliği sorunu salt insanları değil, bitkileri, hayvanları, böcekleri, balıkları tüm canlıları etkilemektedir. İklim değişikliği ülkemizde

– aşırı yağış ve seller,
– rekor sıcaklar ve soğuklar
– orman yangınları,
yeni hastalıklar,  
– kuraklık

olarak kendini gösteriyor. Tüm dünyada ise bunlara ek olarak

– buzulların ve kutupların erimesi,
– deniz düzeyinin yükselerek kıyı kentlerini tehdit etmesi,
– şiddetli kasırgalar,
– kıtlık,
– okyanusların asitleşmesi,
– kitlesel göçler

gibi felaketler de görülmektedir.

İklim değişikliğinin en büyük nedeni petrol, gaz ve kömür gibi fosil yakıtların kullanılmasıdır. Her yıl atmosfere bu yakıtlarla ortaya çıkan milyonlarca ton karbondioksit salınmakta ve aynen seralarda olduğu gibi, dünyamıza çarpan güneş ışınları yansıyamadığı için de atmosfer ısınmaktadır. Orman varlığının hızla yok olması başka bir nedendir.

Dünyadaki insanların hemen hepsi hem hükümetleri kanalıyla hem bireysel olarak fosil yakıt kullanımını azaltmak üzere önlemler almaktadır. Örneğin kömür ve petrol kullanan santraller veya kirli nükleer enerji yerine güneş ışığı, jeo-termal enerji veya rüzgâr gücü kullanan santrallere yatırım yapılmaktadır. Vatandaşın bisiklet kullanması için yollar yapılmakta, toplu ulaşım ve elektrikli otomobiller teşvik edilmektedir. Vatandaş da enerji tüketimini kısarak, yeni buzdolabı alacağına eskisini tamir ettirerek, daha çok yürüyerek, kısaca artık sürdürülemeyecek olan tüketici yaşam biçimini değiştirerek bu çabaya katkıda bulunmaktadır.

Ülkemizde bu konuda, her düzeyde, ilginin eksik olduğu gözlenmektedir. Yeni kömür santralleri yapımı planlanmakta, yenilenebilir enerji kaynaklarından yeterince yararlanılmamakta, güçlendirilmesi gereken ormanlarımız ve çevremiz iyice yıpratılmakta, kentlerimiz betona dönüşmekte, elektrikli otomobiller ve güneş enerjisi üretimi desteklenmemektedir.  Vatandaş ise iklim değişikliğinin nedenlerini bilmemektedir, yaklaşan felaketin farkında değildir ve hızla tüketmeye, atmosferi kirletmeye devam etmektedir.

İklim değişikliği nedeniyle dünya can çekişmektedir.

Acilen önlemler alınıp karbondioksit salınımı azaltılamazsa belli bir noktadan sonra geri dönüş de yoktur. Zaman hızla tükeniyor, kritik noktayı aşmamalıyız, çocuklarımıza yaşanabilir bir dünya bırakmalıyız. Bilim insanlarının uyarılarına kulak vermemiz gerek.  Yetkililere ve vatandaşımıza yaşadığı sel, sıcaklık, kuraklık, yangın sorunlarının normal iklim olayları olmayıp iklim değişikliğine bağlı olduğunu anlatabilmemiz gerek. Çok geç olmadan iklim değişikliğini durdurabilmek için önlemler alınması gerektiğine inandırabilmemiz gerek.

Hükümeti,  belediyeleri ve tüm vatandaşlarımızı acil olarak göreve çağırıyoruz.

Sorun artık göz ardı edilemeyecek, ertelenemeyecek ölçüde ciddidir. İklim değişikliğinin neden olacağı felaketi duyurmaya çaba gösteren biz Halk Sağlığı Uzmanları sayın basın mensuplarının da desteğini rica ediyoruz.

Saygılarımla. 22.09.2017

Prof. Dr. H. Necati Dedeoğlu
Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi
Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi
===========================================
Dostlar,

Prof. Dr. H. Necati Dedeoğlu meslek büyüğümüz, ağabeyimizdir. Saygın bir Halk Sağlığı Uzmanıdır. Kaygısı ve uyarısı son derece yerindedir.
Bu sitede Çevre ve İnsan Sağlığı derslerimizin yansıları yayınlanmıştır (üstünde tıklayınız)

Çevre ve İnsan Sağlığı / Environment and Human Health

Bir de Cumhuriyet‘ten Prof. Erinç Yeldan çok değerli bir makale yayınladı köşesinde.. (üstünde tıklayınız, 20.09.2017)

İklim değişikliğinin sınıfsal boyutu

Evet,

HER AİLEYE 1 ÇOCUK
– KAPİTALİZMİ MUTLAKA FRENLEME
– ÇOOOOOOOOOOOOOOOK TASARRUFLU YAŞAMA

sıkı dönemine girilmiştir..
Doğa hem çırpınmakta, SOS vermekte hem de hesap sormakta hatta intikam almaktadır; gücü kaldı ise, yeterse..

Sevgi ve saygı ile. 25 Eylül 2017, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

Çevre ve İnsan Sağlığı / Environment and Human Health


Sevgili öğrencilerimiz,
Sevgili www.ahmetsaltik.net konuklarımız

AÜTF (Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi) Dönem 2’de verdiğimiz 2’şer saat süreli
(223’er kişilik 2 alt kümeye)ÇEVRE ve İNSAN SAĞLIĞI başlıklı dersimizin güncellenmiş yansılarını izlemek için lütfen erişkeyi (linki) tıklar mısınız ??

Cevre_ve_Insan_Sagligi_Ahmet_Saltik

Cevre_ve_Insan_Sagligi_kapak_yansisi

Bundan önce
“5 Haziran Dünya Çevre Günü-2015′
e de bir armağanımız olsun..”
demiştik..
Yine güncelledik.

21. İklim Doruğu‘ndan (COP-21, Paris) olumlu sonuçlar ve uzlaşma çıkması umuduyla..
Toplantı 11 Aralık 2015’te bitecek..

HER AİLEYE 1 ÇOCUK; Başka çare yok!

Bir de tasarruflu ve çevreye saygılı yaşamı mutlaka uygulamak..

Sevgi ve saygı ile.
06.12.2015, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK
Halk Sağlığı – Toplum Hekimliği Uzmanı
AÜTF Halk Sağlığı AbD

www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

Dünya İklim Zirve Konferansı ve Türkiye

Dünya İklim Zirve Konferansı ve Türkiye

Hakkı Keskin

Prof. Hakkı Keskin
hakki@keskin.de

AYDINLIK, 04 Aralık 2015, 10:59

150 devlet ve hükümet başkanlarının katılımıyla, Paris’te 11 gün sürecek olan Birleşmiş Milletler “Küresel Isınma ve Hava Kirliliği Konferansı” yapılıyor. Amaç küresel ısınmayı olası kısa sürede 2 derece ile sınırlandırmak. Küresel ısınma, son yılların temposuyla devam ederse;

– yüzyıl sonunda bunun 5 dereceye çıkabileceği,
– eriyen buzulların bazı kıyı ve ada ülkelerini sualtında bırakacağı,
– Dünya’nın kimi bölgelerinde aşırı kuraklığın orman yangınlarına ve çölleşmeye yol açarken
– kimi bölgelerinde de sel felaketlerine neden olacağı,

bilimsel araştırmalarla ortaya konuyor.

Son yıllarda bu felaketlerin birçok ülkede zaman, zaman yaşanmakta olduğu da görülmektedir.

Küresel ısınmaya ve hava kirliliğine, sera gazı etkisi yaratan fosil yakıt (kömür, petrol, doğalgaz, bor) kullanımının neden olduğu biliniyor. Fosil yakıtların ise, Dünya enerji kullanımının %90’ların üstünde olduğu belirtiliyor. Özellikle ABD, Çin, Hindistan ve Rusya’nın, küresel ısınmada çok büyük paylarının olduğu, her yıl yapılmakta olan Küresel İklim Zirve Toplantılarında, son olarak da Kopenhag’da, bu ülkelerin uzlaşmaz tavırlarının anlaşmayı engellediği söyleniyor.

Kömürün, evlerin ısıtılmasında kullanıldığı yıllarda, şehirlerin bir kara bulutun altında kaldığını, ben 1979’da bulunduğum Ankara’dan biliyorum. Çankaya’dan çektiğim fotoğraflarda, kent görülemez durumdaydı. Benzer durumu şimdi çok daha büyük ölçüde Pekin yaşıyor. O kadar ki, sağlığa büyük tehdit oluşturan kömür ve araba egsoz dumanına (smokuna) karşı insanlar maske takarak dışarıda bulunabiliyor! Hatta bu nedenle bazen okullar tatil ediliyor. Sağlığa zarar veren bu koşulları birçok ülke insanı, özellikle kış aylarında yaşamak zorunda kalıyor.
 

KURTULUŞ YENİLENEBİLİR ENERJİ KULLANIMINDA

Küresel ısınmanın sınırlandırılabilmesi ve hava kirliliğinin azaltılmasının sağlanabilmesi için, çözümün yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılmasında olduğu kanıtlanmış bulunuyor.
Yenilenebilir enerji kaynaklarını;
 
– güneş,
– rüzgar,
– deniz dalgası,
– jeotermaller (yeraltı suları) ve
– hidrolik enerjiler (nehirler) oluşturuyor.

Özellikle güneş, rüzgar ve dalga enerji kaynakları, tükenme riski olmayan, iklimsel ısınmaya, hava kirliliğine yol açmayan ve dışa bağımlılığı gerektirmeyen, tükenmez ve temiz enerji kaynaklarıdır.

Bu nedenle özellikle birçok Avrupa ülkesi, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılmasına büyük önem vermektedir. Japonya-Fukuşima’da yaşanan büyük nükleer felaketten hemen sonra, enerjisinin %15’inden çoğunu nükleer enerjiden sağlayan

Almanya, 2020 yılına değin çalışmakta olan
tüm atom santrallerini (8 adet) kapatacağını

ve enerji açığını yenilenebilir enerjiden sağlayacağına karar verdi.

Şu anda Almanya kullandığı enerjinin üçte birini yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlamaktadır. Enerji politikasındaki bu yeni yaklaşım, hızla kabul görmekte ve yayılmaktadır.

Türkiye enerji bakımından dışa çok büyük oranda bağımlı bir ülkedir, özellikle de Rusya’ya.

Türkiye hızla, çok zengin olduğu yenilenebilir enerji kaynaklarını, güneşi, rüzgarı ve jeotermal kaynaklarını kullanarak, dışa bağımlılığını çok kısa zamanda en aza indirebilir.
Türkiye 2013 yılında ithal ettiği enerji için 55,9 milyar Dolar ödedi. Türkiye ithalatının %22,2’ sini bu sektör oluşturuyor. Yenilenebilir enerji kaynaklarının olası büyük ölçüde devreye girmesiyle, ekonominin en büyük sorunu olan dış ticaret açığı da, neredeyse tümden kapatılmış olacaktır. AKP günümüze değin, alternatif (AS: seçenek) enerji kaynaklarına gereken önemi vermemiştir. Bu yanlış politikadan ivedi olarak dönülmelidir.
 

TÜRKİYE’DE DOĞAYI KORUMA BİLİNCİ YOK DÜZEYDE

Aday ülke olduğumuz AB ülkelerinin çoğunda, doğayı ve çevreyi korumak, 30 yılı aşkın bir süredir, en önemli ve öncelikli politikadır. Bu amaçla kurulmuş, parlamentolara girmiş ve zaman, zaman da hükümet ortağı olmuş siyasal partiler bulunmaktadır (AS: Yeşiller Partisi gibi). Bu partilerin zorlaması sonucu, öbür partilerde çevre ve doğayı koruma konusunda daha duyarlı konuma gelmişlerdir.

On yıllardır Batı Avrupa ülkelerinde çöpler ayırt edilerek farklı çöp kutularına atılmaktadır. Kağıt, karton, cam. şişe gibi atıklar ayrı ayrı bidonlara atılmaktadır. Türkiye’de bulunduğum sürede biriktirdiğim gazeteleri, alışkanlığım nedeniyle çöp kutusuna atamıyorum. Biriktirdiğim onlarca gazete atığının, kaç ağaçtan oluştuğunu düşünerek, büyük bir vicdan azabı duyuyorum. Gazeteleri iple bağlayıp, çöp kutusunun yanına bırakarak, onların en büyük çevreci olarak gördüğüm toplayıcılar tarafından alınmasını umuyorum.

Türkiye’de kentler ivedi olarak hiç olmazsa karton, kağıt, cam şişelerin ve mutfak çöpünün ayrı ayrı bidonlara konmasını, toplanmasını ve bunların değerlendirileceği geri-dönüşüm (recycling) işlemi görmelerini, artık ivedi olarak gündemlerine almalıdırlar.

Plastik şişede su ve içecek satın alırken, satın alınan içeceğin değerinin yarısı kadarı da şişe için ödenmekte, boşalan şişe, geri-dönüşümlü kullanılabilmesi için, marketlerde bulunan otomatlara atılarak ezilmekte ve otomata attığınız plastik şişe karşılığı olarak parası geri ödenmektedir. Böylece çevre düşmanı bu atıkların, yol kenarlarına ve hatta araba camı açılarak dışarı atılması engellenebilecektir. Marketlerden istendiği kadar bedava alınan poşetlerde yine büyük bir sorun oluşturmaktadır. Batı Avrupa ülkelerinde marketlerde poşetler büyüklüğüne göre parayla satılmaktadır.

Türkiye çevreyi ve doğayı korumak için bu güzel örnekleri artık daha çok gecikmeden uygulamaya koymalıdır. Bu konudaki vurdumduymazlığı anlamak gerçekten olası değildir.

====================================

Evet dostlar,

“Dünya İklim Zirve Konferansı” (COP21) nı önemsiyoruz. Bu bağlamda sitemize birkaç yazı koyduk. Toplantı 11 Aralık 2015’te bitecek, dileriz kapsamlı bir uzlaşma çıksın ve alınan ortak kararları küresel toplum olarak paylaşıp destekleyelim. Dünya artık bunca nüfusu ve yüklenmeyi kaldıramıyor.. Kimi uzmanlara göre, böyle giderse Gezegenimizde ancak yüz yıl dolayında yaşam umudumuz var! Ünlü İngiliz Fizikçi Prof. Stephan Hawking‘e göre ise böyle gider ve uzayada yeni koloniler edinemezsek uygarlığın en çok bin yıl önrü vardır..

160 yıl kadar önce Kızılderili Reis, topraklarını satın almak isteyen Beyaz adama ne güzel ders vermişti:

Dünya bize atalarımızdan miras kalmadı;
o, çocuklarımıza koruyarak aktarma borcumuz olan bir emanettir..

*****

Anayasa’nın 56. maddesi çok açıktır :VIII. Sağlık, çevre ve konut

A. Sağlık hizmetleri ve çevrenin korunması

Madde 56 – Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir.
Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek
Devletin ve vatandaşların ödevidir…

*****
Maddenin ilk paragrafında “çevre” sözcüğü başlıklarla birlikte 6 kez geçmekte ve
çevreyi geliştirme
– çevre sağlığını koruma
çevre kirlenmesini önleme

Devlete ve vatandaşa ORTAK ödev olarak verilmektedir…Devlet de yurttaşlar da anayasal hak ve yetkilerini kullanarak ödevlerini ortaklaşa yerine getirlemelidir. Türkiye’de bu kültür ve disiplini hızla yaşama geçirmek zorundayız. Daha fazlası için, AÜTF (Halk Sağlığı Anabilim Dalı) Dönem 2’de verdiğimiz “Çevre ve İnsan Sağlığı” başlıklı ders yansılarımıza (111 yansı) bakabilirler.

http://ahmetsaltik.net/2014/11/21/cevre-ve-insan-sagligi-environment-and-human-health/

Önceki Orman Bakanlarından Sayın Osman Pepe’nin 11 yıl önce verdiği feryat gibi demeç nasıl unutulabilir?? (yansı 88 ve 89)

  • Ülkenin güzelliklerine işbirliğiyle sahip çıkılmalı.
    Kentsel yerleşim, tarım ve sanayi alanlarının dağılımını gösteren kent çevre planlamasına gereken önem verilmiyor.
    Herkes istediği yere istediği şeyi yapabileceğini düşünüyorsa, yalnızca düşünmekle kalmıyor bunu da yapıyorsa,
    – yarın kalkınmış 
    büyük Türkiye’nin insanının karnını doyurabilecek tarım arazileri sanayi yayılmasıyla karşı karşıya kalıyorsa,
    – yeraltı suları çekiliyorsa..
    – 
    Trakya’da bundan 15 yıl önce yeraltı suları 150 m’de iken bugün 400-450 m’ye inmiş.
    Bu ne demek biliyor musunuz? Ülke elden çıkıyor demektir, ülke çölleşiyor.
    – Cennet gibi bir ülke yaşanmaz duruma getiriliyor.
    – Bütün bunların önüne geçebilmek için çevre yatırımlarına ağırlık vermek gerekiyor.

    Nüfus artış hızını mutlaka frenlemek ve çevreye saygılı tasarruflu yaşama mahkumuz!
    HER AİLEYE 1 ÇOCUK; BAŞKA YOLU YOK!

    Prof. Dr. Ahmet SALTIK
    Halk Sağlığı – Toplum Hekimliği Uzmanı
    AÜTF Halk Sağlığı AbD

    www.ahmetsaltik.net
    profsaltik@gmail.com