Vergi ve zamlar:
Kazın insafsızca yolunması sürüyor!
Noyan UMRUK
noyanumruk@hotmail.com, 04.10.17
http://www.abcgazetesi.com/vergi-ve-zamlar-kazin-insafsizca-yolunmasi-suruyor-8075yy.htm
(AS: Bizim kapsamlı katkılarımız yazının altındadır)
Türkiye’de, her şeye rağmen cari açık, iç ve dış borç vb. habis urlara karşı bağışıklık sağlayan yararlı bir ot, bitki vardı demiştik: Bütçe Dengesi!
İşte bu ot artık bitmiyor . Çünkü bu ot büyüyen, reel üretimi güçlü ekonomilerde bitiyor. Büyüme ve gelir artışı hız kesince tüketim de geriliyor. Vergi sistemi, adaletsiz, tüketim üzerinden alınan dolaylı vergilere dayanmışsa, bütçe gelirleri düşüyor. 60 liralık rakıyı 160 liraya satamıyorsunuz… Millet rakıyı, sigarayı evinde imal etmeye, tüketememeye başlıyor…
İşte size dolaylı vergi sisteminin ilginç oyunu, bumerang etkisi…
Uzun süredir ilk kez ciddi bir bütçe açığı… İşte bu bağlamda, dış borç, cari açık, düşük büyüme ve açık bütçe sarmalının ülkeyi kriz bataklığına iyice çekme olasılığı çoğalıyor. Ödemeler dengesinin “net hata noksanlar” kalemine kaynağı ve ne bahasına olduğu meçhul milyarlarca dolar girmezse, Babalar gibi satmak için mal bulmuş mağribi gibi sarınılan Varlık Fonu da fos çıkarsa (ki pek müşterisi yok gibi görünüyor…) yandı gülüm keten helva…
Tek çare ne kaldıysa satmak ve vur abalıya halkın sırtına, gelsin dolaylı vergiler ve zamlar… Ete, süte, benzine, sigaraya, içkiye, arabaya, telefona…Türkiye’de en acımasız, en ağır, en kolay alınan vergi dolaylı vergi… Zengini de yoksulu da benzine, mazota, sigaraya, içkiye, elektriğe, taşıtlara, telefona aynı vergiyi ödüyor… Ayda 1404 TL alan asgari ücretli bir çalışan da, ayda 140 milyar geliri olan bir patron da aynı vergiyi ödüyor…
Vergilendirme kuramının temel kuralı literatürde sık sık şöyle ifade edilir:
“Kazı bağırtmadan, incitmeden yolmak…”
Meclis’e sunulan “Kazı bayağı incitecek” vergi paketini içeren “torba kanun”, 2017 bütçesinin dikiş tutmadığını gösteriyor. Bu paket, normalde ek bütçe kanunuyla getirilmesi gereken maddeleri “torba”ya atarak, bir yandan muhalefeti etkisizleştirmeye çalışıyor; diğer yandan da bir avuç yandaşın zenginleşmesi uğruna halkın ümüğünü sıkıyor…
37 milyar ek borçlanma
2017 bütçesinde öngörülen açık 47.5 milyar TL’ydı. Bu meblağ (AS: tutar) Hazine borçlanmasıyla karşılanacaktı. Mevzuat, ihtiyaç duyulursa, bir kez Bakan, ikinci kez de Bakanlar Kurulu kararıyla iki kez %5’er bütçe artırımına olanak tanıyor. Böylece toplamda gösterilen bütçe açığının, %10’u kadar daha borçlanma yapılabiliyor. Bu durumda 2017 yılı bütçesinde Hazine’nin en fazla 47.5+4.75= 52.25 milyar TL’na kadar borçlanması gerekiyordu. Fakat bu bunca israfa yetmeyince 130 maddelik “torba kanun”un satır aralarına yine alışılageldiği üzere bir madde sıkıştırılıvermiş.
- “Net borç kullanım tutarı 2017 yılı için 1 Ocak 2017 tarihinden geçerli olmak üzere, Bakan ve Bakanlar Kurulu tarafından artırılan net borç kullanım tutarına otuz yedi milyar TL ilave edilerek uygulanır.”
Böylece gerçek bütçe açık ve önemli bölümü halkın sırtından çıkarılacak meblağ 52,25+37= 89.25 milyar TL’a ulaşıyor… Bu tutarın 8 milyarlık kısmının savunma harcamalarına tahsis edileceği söyleniyor… Pekiyi, verilen bütçe dışı garantilerle (Köprüler, 3. Hava Alanı, Avrasya Tüneli vb.) (AS: Şehir hastaneleri!) imza attığı sözleşmeler “ticari sır” gerekçesiyle açıklanmıyor. Çünkü açıklanırsa, hangi şirkete döviz kuru üzerinden ne ödeneceği ortaya çıkacak. Böylece kendilerine, rejime destek veren, birlikte iş yaptıkları yandaş ya da yabancı şirketlere yönelik halkın sırtından yapılan servet aktarımı ortaya çıkacak…
Ya ardı ardına mali aflarla ortaya çıkan gelir kayıpları…
Yağma Hasanın Böreği…
Bugüne değin 10 liman, 81 elektrik santralı, 40 tesis-işletme, 3488 taşınmaz, 36 maden sahası satıldı… Ağır mali tablo karşısında en kolay çözüm adaletsiz dolaylı vergiler, zamlar, satmak – savmak, elden çıkarmak, özelleştirmek… Tabii satılacak ne kaldıysa ve vatandaşın daha da sıkılacak ümüğü kaldıysa…
İngiliz uyruklu Ekonomi Bakanının bile %40 MTV uygulaması konusunda şaşkınlaştığı bu karmaşada (belki de bu konuda eşeği kaybettirip buldurarak halkı sevindirme oyununu oynuyorlar…), Maliye Bakanı bu gidişatın gelecekte de tüm hızı ile süreceğini söylüyor:
“Bazı fabrika satışlarına başlıyoruz. Özelleştirme İdaresi daha fazla varlık satışına gidecek. Bununla bütçemize gelir kaydedeceğiz. Birtakım kurumların ellerinde, atıl vaziyette nakitler var. Bu nakitleri bütçeye aktarıyoruz. Bunun bütçenin ihtiyaçlarında kullanılmasını sağlıyoruz. Kamunun elinde birçok yerde taşınmazı var. Buralarda da çok ciddi anlamda kamu gelir potansiyeli var. Kamu lojmanları, turizm tesisleri, kamuya ait diğer taşınmazların ekonomiye kazandırılmasını öngören düzenlemeleri Meclise getiriyoruz. Bu yolla da bütçeye ciddi anlamda gelir üretiyoruz.
* Yasal değişiklikle binek otomobillerin Motorlu Taşıtlar Vergisi’ni (MTV) %40 oranında artırıyoruz. Burada sadece binek otomobillere ilişkin bir vergi artışı var, diğer araçlarla ilgili normal yeniden değerleme oranında artış olacak.
* Şans oyunlarında ikramiye kazanan talihlilerden alınan vergi %10’dan %20’ye çıkacak.
* Kurumlar vergisinde bazı düzenlemeler yapıyoruz. Finans sektöründe kurumlar vergisi oranını %20’den %22’ye çıkaracak bir yasal düzenlemeyi Meclis’e sevk edeceğiz. İkinci olarak kurumların dağıtılmayan kar paylarından da %1 oranında bir vergi tevkifatının (AS: kesilmesinin) yapılmasını öngörüyoruz.
* Gelecek sene özelleştirme geliri hedefimiz 10 milyar lira. 2019 ve 2020 yıllarında yine 10’ar milyar liralık özelleştirme geliri hedefliyoruz.
*Bütün gelirler için uygulanan Gelir Vergisi tarifesinde bir değişikliğe gideceğiz. Bu değişiklik ücret gelirleri için 1 Ocak 2018’den, diğer kazançlar için 2017 kazançlarından itibaren geçerli olacak. Gelir Vergisi tarifesinin üçüncü dilimindeki gelirler için uygulanan %27 oranını %30’a çıkarıyoruz.”
Ama üretmek, tarımı, sanayiyi güçlendirip, ısrafı önleyip adil bir gelir dağılımı sağlayarak devletin gelir kaynaklarını çoğaltmak yerine ardı ardına milyarlarca liralık vergi afları, dünyanın en lüks bilmem kaçıncı uçağını alan, dünyanın en lüks ve pahalı binlerce arabası ile saltanat süren , 1500 odalı saray ve 250 odalı saraycıktan sonra Marmaris Okluk koyunda 300 odalı 400 çalışanlı ve 11 dekar da deniz doldurularak saray yaptıran zatın kaprisleri ve saplantılarını tatmin etmek etmek yeğ tutuluyor…
Tabii bu gidişatın doğal sonucu imam…. Cemaat…… ; tüm yönetenlere yayılan israf ve safahatın ağır yükü halkın kamburlaşmış sırtına ha babam de babam yükleniyor… Kimbilir belki de bütün bunlar 2019’a kadar unutulur sanılıyor… Yine unutacak mıyız?
============================================
Dostlar,
Sayın Noyan Umruk emekli generaldir ve Doktora derecesi sahibidir.
Son derece nitelikli irdelemeler yaptığını biliyor ve O’ndan hep öğreniyoruz.
Bu yazısında da çarpıcı belirlemeler yer alıyor.. (dili epey eski de olsa..)
Dün (07.10.17) biz de Sayın Mustafa Pamukoğlu’nun “Borcu Borçla Ödemek” başlıklı yazısının altında benzer kapsamlı katkılar vermiştik.. 1 paragraf alıntı yapalım..
- Artık Katar da çare değil, özelleştirme talanı da, TÜİK’in makyajı ve Erdoğan’ın masalları da! Hatta ülkemizin son varlıklarını ipotek eden ve Sayıştay denetimi dışına çıkarılan Varlık Fonu dahil! Bir de duygu sömürüsü ile gerekçe olarak artan savunma giderlerini gösteriyorlar. Saray’ın korkunç ve açıklanmayan savurganlıkları, Marmaris’te 350 odalı yazlık saray, Beştepe’de 250 odalı bir saray yavrusu, uçaklar, helikopterleri, lüks makam arabaları ve odalar, sayısı ve aylığı bol danışmanlar ve uyduruk bakan yardımcılığı postları, Diyanet harcamaları..
(Tümünü okumak için tıklayınız : : http://ahmetsaltik.net/2017/10/07/borcu-borcla-odemek/)
Bir de Milli (Dinci!) Eğitim Bakanlığının özel okullarda çocuklarını okutan ailelere bol keseden desteği ve bu Bakanlığın hücrelerine dek sokulan yandaş dinci vakıflara, şirketlere.. yapılan bol keseden ödemeler..
Sayın Umruk’un yazısının içinde de ayraç içinde ekledik; ŞEHİR HASTANELERİ TALANI!
Muhalefetin tüm toplumu ayağa kaldırması gerek..
Toplumun da kendisinin ayağa kalkıp demokratik direniş ve hesap sorma hakkını kullanması! “Askeri harcamalar için” diyerek duygu sömürüsü yapacak, halkı aldatacak, halkı bağırta bağırta toplayacağınız muazzam ek külfetin salt 1/10’unu gerçekte TSK’nın ek giderlerine ayıracaksınız..
Demokrasilerde halka yalan söylemek, onu aldatmak var mı??
Hele bir de saat başı “elhamdülillah müslümanız, inşallah, hamdolsun, namaz, oruç, cami, imam, hoca, din..” kavramlarını dilinizden düşürmeyeceksiniz..
- And olsun ki; Tanrı’nın sabrı da bunca kötülük toplumunu kaldıracak kertede değildir!
O’nın laneti üzerinize yağmak üzeredir.. Öylesine hak ettiniz ki; zerre bağış payı kalmadı!
Sevgi ve saygı ile. 08 Ekim 2017, Ankara
Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net profsaltik@gmail.com