Etiket arşivi: Başbakan Ecevit

ERDOĞAN VE BAHÇELİ’YE ASLA OY VERİLMEZ, VERİLMEMELİ

Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Genel Başkanı
23 Mayıs 2023

Türk Devletleri, binlerce yıllık Türk Tarihinde çok ihanetler gördü.
Cumhuriyet tarihi boyunca, silahlı kalkışmalar, Bölücü-Kürtçü PKK Narko-Terör örgütü, karşı devrimciler, dinci silahlı terör örgütleri, emperyalist devletlerin ve bunların iç-dış uşaklarının ihanetlerini gördük.

Tüm bu ihanetlerin en büyüğü, demokratik rejimin özgürlük ortamından yararlanarak 21 yıldır iktidar olan “Siyasi Ümmetçiler ve Bahçeli” ortaklığı ile kabul edilen İKİZ YASALAR adlı bölünme yasalarıdır.

Bir daha anlatalım                              :

Tarih 15 Ağustos 2000’de (Gölcük-Yalova depreminden 1 yıl sonra) Türk Devleti New York’ta, Türk Milleti tarafından İKİZ YASALAR olarak adlandırılan Uluslararası Sözleşmeyi imzaladı.
Başbakan Ecevit idi. Yardımcıları ise Mesut Yılmaz ve Devlet Bahçeli (57. hükümet). İkisi öldü, Bahçeli yaşıyor!

Bahçeli, Genel Seçime daha 1,5 yıl varken, 3 Kasım 2002’de Erken Seçim istedi.

10 Aralık 2002’de, henüz MV olmayan Erdoğan, Beyaz Saray Oval Ofis’te ABD Başkanı George Bush ile görüşerek, hem BOP Eşbaşkanlığını hem de İkiz Yasaları imzalamayı kabul etti.
İkiz Yasalar denen 4867 ve 4868 sayılı yasalar 4 Haziran 2003’te Başbakan Erdoğan’ın isteğiyle TBMM’de onaylandı. Tüm muhalefet seyretti!

İkiz Yasalar Sözleşmesinin 1’nci maddesini takdim ediyorum :

1) Bütün HALKLAR kendi geleceklerini tayin etme hakkına sahiptir.
Bu hak gereğince halklar kendi SİYASAL STATÜLERİNİ özgürce kararlaştırırlar ve
EKONOMİK-SOSYAL-KÜLTÜREL gelişmelerini özgürce sağlarlar.

2) Bütün halklar kendi amaçları doğrultusunda, karşılıklı yarar ilkesine dayanan ekonomik işbirliği ve uluslararası hukuktan doğan yükümlülüklerine halel getirmemek kaydıyla, kendi doğal zenginlik ve kaynaklarından özgürce yararlanabilirler.
Bir halk hiçbir durumda, kendi varlığını sürdürmesi için gerekli olanaklardan yoksun bırakılamaz.

3) Bu sözleşmeye taraf olan devletler, halkların kendi kaderini tayin etme hakkının gerçekleştirilmesini kolaylaştıracaklar ve bu hakka saygı göstereceklerdir.

Aziz Türk Milleti,

İkiz Yasalar, vatanının-milletinin- devletinin BÖLÜNMESİ için
emperyalist devletler tarafından hazırlanıp,
Erdoğan-Bahçeli tarafından yaşama geçirilen bölücü yasalardır.

Sinan Oğan da tıyneti gereği, bu anlaşmayı yapanların kucağına atlamıştır.
Ne pahasına mı? Yok canım, kalbinizi bozmayın sakın!
Sinan’ın ayağı kaymış ve yanlışlıkla Erdoğan- Bahçelinin kucağına düşmüştür…

DOĞRU Parti olarak bizler, her türlü yanlışına rağmen ve kendisine doğru yolu gösteren bizleri tanımamakta ısrar eden Kılıçdaroğlu’na OY VERECEĞİZ.

Oyumuza yine sahip çıkmazsa ve kaybederse, and olsun ki O’nu da sokağa çıkamaz hale getireceğiz…

Sağlık ve başarı dileklerimle.

ÇARŞAMBA İĞNELERİ – 15 Eylül 2021

Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE

RÜTBE

28 Şubat davasında tutuklanan general-amirallerin (yasa gereği) rütbeleri geri alınacak.

Biz onları omuzlarındaki rütbe işaretleri nedeniyle değil yürüdükleri aydınlık yol, dürüstlükleri, yiğitlikleri ve Atatürk’ün askerleri olduğu için sayıp-sevdik.

Saygımızı ve sevgimizi sökmeye hiçbir güç yetmez…

PERDE

Taliban yönetimindeki Afganistan’da üniversite eğitimi, erkek ve kız öğrencilerin sınıfın ortasında bir perdeyle ayrılmasıyla yeniden başladı.

RTE aynı anlayışta olduğunu söylemişti…

SORUŞTUR-MA

SGK Başkanı Yılmaz yolsuzluklarla ilgili soruşturmayı başlattı, görevden alındı.

Devri AKP’nin kuralı; yolsuzluğu soruştur-maaaa!..

TEHDİT

Davutoğlu 17-25 (Aralık 2013) döneminde yolsuzluktan suçlanan Zafer Çağlayan’ın soruşturma açılmaması için kendisini tehdit ettiğini, soruşturmanın RTE tarafından engellendiğini açıkladı.

Ne tavır koymuştu?..

YÜREK

Hırsızlarla aynı çuvala konulmaktan şikayetçi olan eski Bakan Erdoğan Bayraktar, ”Tarafsız bir savcı çıksın, dosyayı incelesin, Yüce Divan’a gitmekten korkmam” dedi.

Tarafsız savcı vardır da yüreklisini bilemem…

LAİKLİK

DİB Erbaş, “İnanç insan ile Allah arasında olsun. Ticaretine, siyasetine, yargısına yansımasın diye diye ortalığı ayağa kaldırıyorlar.

Tam da böyle istiyoruz. Ayağa kaldırmaya devam edeceğiz.

Dini çıkarları için kullananlar memnun olmaz tabi…

MÜSLÜMAN

İlk ve tek işi iktidarın her eylem ve söylemine destek vermek olan Bahçeli, ”Türk milleti Müslüman bir millettir. Sayın Erbaş doğru bir iş yapmıştır ve desteğimiz tamdır.” dedi.

Tük vatandaşı olup Müslüman olmayan bir kişi bile olsa bu açıklamaya ne denir?

Yanıt: Birilerinin adamı olana bir şey demeye değmez…

STK

Haber: Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Diyarbakır’da kanaat önderleri ve çeşitli sivil toplum kuruluşlarının (STK) temsilcileri ile bir araya geldi. Toplantıya Cumhurbaşkanı Erdoğan telefonla bağlandı ve son dönemdeki çıkışlarıyla tepki çeken Erbaş’a destek verdi.

Cemaat, tarikatlar oldu STK. Atatürk ve laiklik düşmanı oldu muteber kişi…

PALALI

Taksim Gezi Parkı olaylarında eylemcilere saldıran “Pala Sabri” olarak anılan Sabri Çelebi’nin liderliğini yaptığı suç (fuhuş) örgütüne (fuhuş yaptıran) baskın düzenlendi.

Güce yamananın pisliği…

YANLIŞ

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, “PKK konusunda Suriye rejimiyle görüşlerimiz örtüşüyor” demesine rağmen, Şam yönetimi yerine Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu’nu (SMDK) muhatap aldıklarını ve desteklediklerini ilan etti.

Yanlıştan vazgeçemiyorlar…

EMPERYALİZM

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, ‘Eğer ABD Ortadoğu coğrafyasında bulunacaksa Türkiye ile işbirliği yapması lazım. ABD’nin bölgede işbirliği yapacağı ülke biziz’ dedi.

Perinçek’in emperyalizmle mücadele arkadaşı!..

CAMİ

AKP’li eski bakan ve milletvekili İsmet Yılmaz, Sivas’ta yeni açılan camide nutuk attı.

Minareler süngüleri, kubbeler miğferleri, camiler miting yerleri…

EV

Mil-Diyanet Sen, (Diyanet hakkındaki yazısı nedeniyle) Sözcü yazarı Yılmaz Özdil’in öldüğünde camilere sokulmamasını ve cenaze namazının kıldırılmamasını istedi.

Camiler Allah’ın değil babalarının evi…

DOLANDIRICI

Eski Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan ve eşi Hasan Pekcan’a ait “Nanoksia” adlı şirketin eski ortağı “Komtek İletişim Teknolojileri” adlı şirket, Pekcanların şirketi hakkında nitelikli dolandırıcılıktan suç duyurusunda bulundu.

Fazla zorlamayın, yeniden Bakan yapılır…

TOSUN

AKP eski milletvekili ve gazeteci Resul Tosun, Anayasa’dan laikliğin çıkarılmasını veya yeniden tanımlanmasını istedi.

2023, 3023, 4023, 5023… bekleyiniz…

KARAOĞLAN

Ortaöğretim 12’nci sınıf İnkılap (Tarihi) kitabında, Kıbrıs Barış Harekâtı döneminde Başbakan olan Ecevit’ten bahsedilmiyor.

Kıskançlıktan çatlayacaklar…

DUA

  1. Perinçek, DİB’nın Yargıtay binası açılışında dua etmesinin Biden’a yaradığını söyleyerek AKP/RTE’yi eleştirdi.

Aman dikkat, ayıp oluyor!..

GAFFAR

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ı eleştiren Perinçek’in yayın organında (Aydınlık) yazan Gaffar Yakınca, Erbaş’ı savundu.

En sadık, en yakınca…

SORUYORUM                                           :

  1. 128 milyar dolar nerede?
  2. Bakan Ruhsar Pekcan ve diğer bakanların/yakınlarının devlete mal satmasının (hem de bozuk ve fahiş fiyatla)soruşturulması neden engelleniyor?
  3. Sedat Peker’in suçlamaları kamuoyunda karşılık bulmasına karşın niçin araştırılmıyor? Suçlanalar niçin kendini savunmuyor? Cumhurbaşkanlığı niçin sessiz kalıyor?
  4. Orman yangınlarına karşı gerekli önlemleri almayarak yurdumuzun cayır cayır yanmasına, uygunsuz imara izin vererek sel felaketine sebep olanlar ne zaman hesap verecek?..

Kıbrıs Barış Harekatı’nın 47. Yıldönümü

Emekli Amiral Özbey Orduevi'nde yaşadıklarını anlattıMustafa Özbey
Emekli Amiral

(AS: Bizim kapsamlı katkılarımız yazının altındadır.)

 

Değerli Dostlar Merhaba,

Tam 47 yıl önce bugün, Kıbrıs Barış Harekâtı ile birlikte, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde önemli bir dönem başladı.
Mustafa Kemal Atatürk‘ün Vatan’a kattığı Hatay’dan sonra, Türkiye’nin emperyalizme karşı ilk başkaldırısı Kıbrıs Barış Harekâtı’dır.

Devam etmekte olan Deniz Kurdu tatbikatında 15 Temmuz 1974 günü aldığımız bir mesajda, Nikos Sampson isimli birinin Makarios’a darbe yaptığı bilgisi geldi.
Bir süre sonra bu durumun bireysel bir olay olmayıp, Yunanistan’daki askerî cuntanın planlı operasyonu olduğu bildirildi.
Ardından, Deniz Kurdu Tatbikatı iptal edilip, birliklere harekât planındaki sefer görev yerlerine intikal ve harp yükü yükleme emri verildi.
O tarihte ben, genç bir üsteğmen ve Komodor Dz. Kurmay Albay Necmettin Keski’nin harekât subayı olarak TCG İstanbul Muhribinde görev yapıyordum.
Biz hazırlıklarımızı yaparken, Başbakan Ecevit, diğer garantör ülke Birleşik Krallık Başbakanına, ortak operasyon önerisi ile Londra’ya gitti.
Beklendiği üzere bu öneri geri çevrildi.
Ecevit döndükten hemen sonra harekât günü olarak 20 Temmuz belirlendi.

1963 yılında Rumların başladığı katliam uçaklarımızın uçuşu ile durdurulabilmiş, ancak meşhur (AS: ünlü) Johnson mektubu ile tanışmıştık.
TSK bu mektuptan sonra, NATO planlamasına paralel olarak bunun dışındaki olasılıklar için de askerî harekât planları ve buna uygun kuvvet yapılanmasına başlandı.
Bu bağlamda, Amfibi Alay ve Çıkarma Filosu kuruluşu (Mersin) sayılabilir.

15 Temmuz 1974 Sampson darbesi ile 20 Temmuz Kıbrıs Barış Harekâtı arasındaki beş gün; askerî harekât türleri içinde en zor ve karmaşık olan Amfibi harekât, Havadan atma/indirme müşterek harekatı planlamak ve uygulamak için inanılmaz derecede kısa bir süredir.
O tarihin hem yaz tatili, hem de TSK büyük atanma dönemi olduğu hatırlandığında zorluk katsayısının daha da büyük olduğu takdir edilecektir.
Tüm bu zorluklara rağmen (AS: karşın) harekât büyük bir başarı ile iki aşamalı olarak gerçekleşmiş ve KKTC’nin bilinen sınırları oluşmuştur.

Aradan geçen zaman içinde askerî harekâttaki başarı, neden siyasi başarı ile taçlanmamıştır sorusunu sormadan sağlıklı bir sonuca ulaşamayacağımızı düşünüyorum.
Burada ilk öne çıkan unsur, Kıbrıs’a olası bir harekatın siyasi hedefinin, askerî hedefler kadar somut konulmamış olmasıdır diye değerlendiriyorum.
Ecevit, harekât sonrası yaptığı İlk açıklamada siyasi hedefi, “Adadaki soydaşlarımızın can ve mal güvenliğini sağlamak” olarak açıklamıştır.
Bunun yeterli bir siyasi hedef olduğunu söylemek pek mümkün olmayacak.
Aradan geçen zaman içinde siyasilerin hedef konusundaki kararsızlıklarının yüksek maliyetini hep beraber gözlemledik.
KKTC’nin kuruluşunun harekattan tam sekiz yıl sonra (1983) olması, siyasi kararsızlığın çarpıcı bir örneğidir.
Benzer şekilde Annan Planı’na “Yes be annem” denmesi için AKP iktidarının Liboş gazeteciler ve Karen Fogg isimli AB Büyükelçisi ile kampanya yapması siyasi hedef ile ilgili tutarsızlığa diğer bir örnektir.
Annan ihanet planına Türk tarafı ‘evet’ deyip, Rum tarafın ‘hayır’ demesine rağmen, Rumların AB’ne hem de tüm adayı temsilen tam üye yapılmış olmasına karşın, toplumlar arası görüşmelere devam etme hatasını sürdürmek, siyasi hedef ile ilgili çok önemli bir hata değil midir?
Crans Montana’da (2017), Türkiye’nin Adada sembolik asker bulundurması ve Garantörlüğün sulandırılmasına bile evet diyebilen bir Türkiye olmasına nasıl bir yorum getireceğiz?
Saldırgana karşı savaşı kazanmış bir ülke olarak çok ciddi miktarda tazminat talep etmemiz gerekirken, yerlerinden uzaklaşmış Rumlara tazminat ödemeyi kabul etmeyi nasıl açıklayacağız? Daha da önemlisi, bir zamanlar Adanın tamamı Türk vatanı iken, “barış için toprak tavizi” ilkesini benimsemiş olmamızı nasıl yorumlayacağız?
Taviz vere vere, toplumlar arası görüşmelerle öyle bir noktaya gelindi ki; âdeta deniz tükendi.

2018 Haziran ayında Türkiye ilk defa Adada en uygun çözümün 2 eşit egemen devletin varlığı ilkesi olması gerektiğini resmen söyler hâle geldi.
Çok geç kalmış doğru ilke bu iken, gecikmenin maliyeti çok büyük olmuştur.

Bu gün, Kıbrıs Barış harekâtının 47nci yıldönümünü anarken bu paylaşımı yapıp sizlerle dertleşmek istedim.
Mavi Vatan kavramının gündeme gelmesi ile Akdeniz ve Kıbrıs’ın Türkiye için yaşamsal önemi artık daha iyi anlaşılmıştır.
Bir şey daha anlaşılmıştır ki o da; Emperyalizminin değişmez siyasi hedefinin, “Türkiye’siz Akdeniz ve Türk’süz Kıbrıs” olduğu gerçeğidir.

Türkiye, bu siyaset üstü jeopolitik gerçeğin farkına vardığında, artık oyuna gelmeyeceğimize inanmak istiyorum…

Şehit ve gazilerimize minnet duygularımı iletiyorum…
=====================================
Dostlar,

Sayın E. Amiral Mustafa Özbey, bu değerli yazıyı bizim de üyesi olduğumuz BOĞAZİÇİ AYDINLAR TOPLULUĞU what’s up ileti kümesinde (gurubunda) paylaştılar. Kendilerinin incelikli (nazik) izinleriyle sitemizde yayınlamaktayız. Teşekkür ederiz hem yazdıkları hem de paylaştıkları için.
***
E. Amiral Özbey, Montrö Sözleşmesi‘ne sorumsuzca dokunulmaması için uyarıda bulunan 104 yurtsever amiral içindedir. 75 yaşında gözaltına alınıp, salgın ortamında günlerce uzatılan ifade sonrası salıverildiğinde, gece saat 02:15’te  Ankara’daki Merkez Orduevine gittiğinde, içeri alınmamıştır! Henüz yargılamaya ya da disiplin soruşturmasına dayandırılan kesinleşmiş bir hüküm / yaptırım yok iken, yaşamlarını verdikleri TSK’nın Orduevine alınmama buyruğu hangi hukuka – adalete – vicdana – etiğe ve TSK geleneğine – değerbilirliğine bağlanabilecektir?
Tarih, bu karar ve uygulamacıları yazacaktır kuşku yok. Çocuklarının yüzüne bakabilecekler mi?
Bu bağlamda Sn. E. Amiral Mustafa Özbey’in paylaştığı tarihsel tweet iletisi aşağıdadır :
***
Mustafa Özbey
@MMOZBEY
Duruşma bittikten sonra 0215 gibi Merkez OE’ne geldim. Giriş yasağı konduğunu öğrendim. Eşim ve eşyalarımın OE odasında olduğunu söyledim. , “Eşim ve eşyalarımı aldıktan sonra OE’ni derhal terk etmemizi” söylediler. Eşimi ve eşyalarımızı alıp yola çıktık Durum bundan ibarettir.
ÖS 1:23 · 13 Nis 2021Twitter for Android
1.331           Retweet 279                Alıntı Tweetler   7.259
****
Biz de, bir kez daha tarihe not düşmek üzere bu tweet iletisini burada paylaşıyoruz.

Sb. Özbey Amiralimize ve 20 Temmuz 1974 Kıbrıs Barış Harekatında verdiğimiz şehitlere, merhum ve yaşayan gazilerimize 47. yılda ölçüsüz minnet ve şükranlarımızı sunuyoruz.
Dönemin Hükümet Başkanı Başbakan merhum B. Ecevit‘i ve Başbakan Yrd. merhum N. Erbakan‘ı da saygı ve şükran ile anıyoruz.
***

  • Türkiye, Ada’daki yaşamsal stratejik – tarihsel çıkarlarında en küçük yanılgıya düşmemelidir.
    Bu konu siyaset üstü ULUSAL GÜVENLİK sorunudur.
  • Gelip geçici siyasal kadroların (iktidarların) giderimi (telafisi) olanaksız hata yapmalarına Devletimizim kurumları izin vermemelidir, vermeyecektir.

Küresel emperyalizmi ise, başta AB olmak üzere, Kıbrıs adasında yaşanan insanlık dışı Rum vahşeti – soykırım amaçlı silahlı darbe girişimi karşısında sergilediği geleneksel kaypak ve ikiyüzlü tutumu – politikası (örn. Güney Kıbrıs Rum Yönetimini, kendi AB hukukunu çiğneyerek, üstelik tüm Ada’nın temsilcisi olarak AB’ye tam üye kabulü!) yüzünden bir kez daha teşhir ederek tarih sahnesine bırakıyoruz.

Büyük ATATÜRK‘ün kritik uyarısı ile bağlamak istiyoruz :

  • “Efendiler, Kıbrıs düşman elinde bulunduğu sürece bu bölgenin ikmal yolları tıkanmıştır. Kıbrıs’a dikkat ediniz. Bu ada bizim için önemlidir.” (1937 Antalya)

    Sevgi ve saygı ile. 20 Temmuz 2021, Ankara

    Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
    Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı (E)
    Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
    www.ahmetsaltik.net         profsaltik@gmail.com
    facebook.com/profsaltik    twitter : @profsaltik

Kıbrıs Mutlu Barış Harekatı‘nın 44. Yılı Kutlu Olsun!

Kıbrıs Mutlu Barış Harekatı’nın
44. Yılı Kutlu Olsun!


Dostlar,

Türkiye’mizin içine sürüklendiği denetimli (kontrollü) karmaşa (kaos) ortamında bu konuyu geçen ve önceki yıl olduğu gibi hakkıyla işleyemedik..

Kıbrıs Barış Harekatı‘nın 43, 42, 41, 40. ve 39. yılında sitemizde yayımladığımız yazılarımızı
bir kez daha sunuyoruz. Hala günceller çünkü. Ama eklemelerimiz olacak elbette :

Dileriz zaman aleyhe işlemesin.. Ancak sanırız tersine oluyor..
O acılı – kanlı – kırımlı dönemi yaşayan Kıbrıs Türkü soydaşlar yaşlanarak birer birer sonsuzluğa göçüyorlar. Yeni kuşaklar o acılı süreçlerle yeterince özdeşim (empati) kurmaktan çooook uzaklar.. Buna şimdiki KKTC Cumhurbaşkanı Bay Mustafa Akıncı da dahildir ne yazık ki!

KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, “Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti Federasyonu” ndan söz etmekte.. BM Güvenlik Konseyi’nin de bu çözüm önerisinden mutlu olduğunu eklemekte. Oysa birlikte yaşamı olanaksız kılan, Ada Türklerine soykırım yapmaya girişen Kıbrıs Rumları idi. Kıbrıs Devletinin Türkiye – Yunanistan – İngiltere’nin güvencesinde (garantörlüğünde) kurulduğu (Zürih ve Londra Anlaşmaları bağımsızlık, iki toplumun ortaklığı, toplumsal   alanda otonomi ve çözümün Türkiye, Yunanistan ve İngiltere tarafından garanti edilmesi ilkelerine dayandırılmıştır.) 16 Ağustos 1960’tan bu yana ENOSİS peşinde olan Yunanistan ve kışkırttığı Ada Rumları bu topraklarda Ada Türklerine yaşam hakkı tanımamışlardı (Akritas Planı). 1974’e dek nice şehitler vererek çok büyük bir özveri ve Anavatan Türkiye’nin desteği ile Ada’daki Türk soydaşlar mutlak bit etnik temizlikten, soykırımdan kurtarıldılar.

21 Aralık 1963’te Kıbrıs Rum tarafı, Kıbrıs Türk toplumuna karşı kapsamlı ve sistematik şiddet politikasına geçmiştir.

Başpiskopos Makarios, Rum silahlı güçlerine ve çetelerine Ada’da
tek 1 Türk’ün bile canlı bırakılmaması ve bu soykırımın Türkiye yetişemeden bitirilmesini emreden “Standing order” yayımlamıştır.

1974’te ise eylemli (fiili) bir darbe ile Türkler yok edilerek (tam bir jenosit girişimi!) tüm ada Rum Devletine dönüştürülsün ve ardından Yunanistan’a katılsın (ilhak, Enosis) kurgusuyla askeri darbe başlatıldı ve Türkiye, İngiltere ile görüşerek (Başbakan Ecevit hemen Londra’ya giderek) “askeri barış harekatı” yapmak zorunda kaldı. Bu askeri barış harekatı, çok net olarak uluslararası  hukuka uygun, yukarıda değindiğimiz Londra – Zürih garantörlük anlaşmalarına dayalı idi.

GKRY, kendisini Kıbrıs Devleti olarak sunuyor ve ikiyüzlü AB de Güney Kıbrıs’ı tüm Ada adına AB’ye tam üye alıyor. 2004 Annan Planı tam bir trajedi idi. Türkler kabul etmesin diye çooook çaba gösterildi. Biz de o dönemde ADD Genel Başkan Yardımcısı/Vekili olarak Ada’da
epey çalıştık. Aşağıdaki konferansları verdik, radyo-TV konuşmaları yaptık..

KIBRIS_konusmalarimiz

Ancak beklenmeyen bir gelişme oldu ve Türk tarafı kendi idam fermanı olan Annan Planı’nı (Dönemin BM Genel Sekreteri Ganalı diplomat Kofi Annan) onaylarken, Rum kesimi
“yetersiz” bularak reddetti ve binlerce sayfalık kapsamlı, çok ayrıntılı Plan kadük oldu!

Rahmetli ve kahraman yurtsever Rauf Denktaş, kurucu Cumhurbaşkanı idi KKTC’nin. Vargücüyle savaştı bağımsız bir Kıbrıs Türk Devleti için. Dönemin T.C. Başbakanı Bay RTE ise, KKTC 2. Cumhurbaşkanı Talat Mat ile telefon görüşmeleri basına sızdırıldığında Denktaş’ın tasfiye edilmesi ve Annan Planı’nın onanması için çırpınıyordu. 41. yıl anmalarında Lefkoşe’de konuşurken ise geçmişteki bu “…….. ” (yazamıyoruz… oto-sansür uyguluyoruz.. çünkü Türkiye tam bir demokrasi ülkesi!!??) davranışını unutmuş görünüyordu..

Kıbrıs’ta çözümü, barış zamanları perçinleyerek üretmiştir :
2 ayrı devlet! 
2 bölgeli, egemen, tam eşit, bağımsız…

Başkaca zorlamalar, 1963’lerde başlatılan Rum kırımı – assimilasyonu süreçlerini sil baştan başlatacaktır.. Bir kez daha, kritik kararlarda oy kullanacak Kıbrıs Türkü ve KKTC’de yaşayan yüz bini aşkın Türkiye vatandaşına anımsatmak isteriz..

“Tarih terkerürdür..” sözü, ondan ders çıkarmasını beceremeyen aptallar için geçerlidir.
Ortada bu nitelikte kim, hangi kesim var??

Bir kez daha Kıbrıs Mutlu Barış Harekatı’nın kutlu olmasını dileriz 43. yılda..
Başbakan Ecevit’in görkemli başarısını, yürekliliğini ve kararlılığını şükranla anarız.
Harekat’ın şehidi ve gazisi Kıbrıs ve Türkiye Türklerini saygı ve minnetle anarız.

Kıbrıs Türk Mukavemet Teşkilat TMT’nin özverili savaşımcılarını – direnişçilerini,
şehit ve gazilerini ödenemez bir borçla eğilerek selamlıyoruz.

Dr. Fazıl Küçük ve Rauf Denktaş‘ı özel 2 kahraman olarak ayrıca gönülden selamlıyoruz.

KKTC’li gençler yakın tarihi “dürüst – içten” kaynaklardan okumalıdır. Örn. merhum Denktaş’ın “KIBRIS GİRİT OLMASIN” adlı kitabı ciddi bir kaynaktır ve dikkatle okunmalıdır. KKTC, tüm KKTC halkına gerçekçi bir tarih bilinci kazandıracak sürekli eğitim vermelidir içtenlik ve sadakatle. Yaşanan çoook acı çatışmaların, soykırım girişimlerinin müzeleri açılmalı, yayınlar yapılmalı, filmler, TV programları yapılmalıdır.

Bu bağlamda yazdığımız öbür yazıya şu adresten erişilebilir :

Türker ERTÜRK : Kıbrıs’ın Dünü ve Bugünü ve bizim katkılarımız..
http://ahmetsaltik.net/2014/07/20/turker-erturk-kibrisin-dunu-ve-bugunu/

Bir de kapsamlı power point sunumumuz var…

Kıbrıs sunuları, 20-23 Kasım ve 8-9 Aralık 2003

Bu önemli çıkarma harekatı, barış harekatı, emperyalizmin gözetiminde Kıbrıs Türk’ü soydaşlarımızın soykırımının engellenmesi Türkiye ve insanlık adına ne büyük olaydır!

Bu yıl, 15 Temmuz 2017 darbe girişiminin gölgesinde kalmadı bereket.

Ordumuz, her türlü yıpratmanın dışında tutulmalıdır..

Kıbrıs şehitlerimizin ve gazilerimizin, merhum Başbakan Ecevit‘in, kahraman Rauf Denktaş‘ın.. emek ve can – kan veren herkesin emeklerine saygılı ve vefalı olmak zorundayız.

Hiçbir kalıcı güvence sağlamadan GKRY’ne toprak bırakma haritaları vermek aymazlık değilse ihanettir! Hele dip Karpaz’ın! Hem stratejik coğrafik olarak hem de o bölgedeki deniz altı petrol ve doğalgaz rezervleri için.. Bu alanlar, GKRY tarafından münhasır ekonomik alan ilan edilecek ve benzetmek uygunsa 2. Musul faciası / aldatmacası yaşanabilecektir.

KKTC halkı soydaşlarımızı ve KKTC Cumhurbaşkanı Bay Mustafa Akıncı’yı uyarmak hem boynumuzun borcu hem ödevimizdir. Sorun salt KKTC ve halkı ile sınırlı değildir; Türkiye’nin güvenliği ve geleceği ile birinci dereceden bağlantılı stratejik ötesi bir önemdedir.

*****

44. yıl için ekleyeceğimiz; AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kıbrıs bağlamında ne yapacağıdır? Ege’deki çok sayıda ada – adacık – kayalık formasyonlarının sessiiiiiiiiiz sedasız, ama içeride bunca kez sorulup isyan edilmesine karşın Yunanistan’a bırakılması asla kabul edilemez ve Kıbrıs içinde çok ciddi kaygı uyandıran bir durumdur.

GKRY artık AB üyesidir Batı’nın ikiyüzlü iğrenç siyasetinin ürünü olarak.. Üstelik yürürülükteki uluslararası andlaşmalara aykırı olarak.

Batı çemberi daraltıyor bir yandan da.. Örn. Kıbrıs’ta “adım atılmaması – ilerleme sağlanmaması” (!?) durumunda, yeşil pasaportlu kamu görevlilerimiz bile vizesiz giremeyecek AB ülkelerine..

Türkiye, Kıbrıs’taki haklılığını uluslararası çevrelere ve kamuoyuna haklılığını anlatmada daha etkili politikalar gütmek zorunda. Öte yandan Türkiye ve KKTC’deki gençlere tarih bilinci kazandırmak zorunda. Bunları yapmazsa yalnızlaştırılarak soyutlanabilir; içten – dıştan kuşatılarak baskı altında kalabilir, eli – direnci çoook zayıflayabilir ve…

Sevgi ve saygı ile. 20 Temmuz 2018, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

 

Yazının pdf biçimi : Kıbrıs_Mutlu_Baris_Harekati‘nin_41._Yili_Kutlu Olsun

*************

Kıbrıs Mutlu Barış Harekatı‘nın 40. Yılı Kutlu Olsun!

Dostlar,

Bu gün, 20 Temmuz 2014, 20 Temmuz 1974′te başlatılan Kıbrıs Mutlu Barış Harekatı‘nın
40. yılı.. Rahmetli Başbakan Ecevit’i bu yiğit kararından dolayı
ne denli kutlasak ve şükranla ansak azdır. Bu sınırlı askeri harekat, Kıbrıs’ta
Başpiskopos Makarios buyruğuyla başlatılan Türk soykırımını durdurmuştur.

İkiyüzlü Batı tüm bunları görmezden gelmekte, Ada’da 9 yıl sonra 15 Kasım 1983’te ilan edilen KKTC adlı Türk devletini tanımamakta, kendi kanlı ellerini – tarihini gözden kaçırarak örneğin Türkiye’den olmadık bir Ermeni soykırımının hesabını sormaya kalkışmaktadır! (Bkz. http://ahmetsaltik.net/ermeni-soykirimi-emperyalist-iftira/, 21.5.13)

İsrail siyonizminin (Yahudi Irkçılığının) BOP = Büyük İsrail Projesi bağlamında Gazze’de onyıllardır sürdürdüğü Filistinli soykırımını ve etnik temizliği, BATI EMPERYALİZMİ İsrail’in kendini savunma hakkı olarak görebiliyor! 7 Temmuz 2014’te başlatılan son saldırıda 300’ü aşkın masum Filistin’li karadan – havadan ve denizden sürdürülen İsrail askeri saldırısı ile katledildi..

Kıbrıs’ta da yıllaca Türkler Batı destekli Rumlarca katledilerek Ada Türklerden arındırılmaya ve Yunanistan’a bağlanmaya (ENOSİS) çalışıldı.
1974’te Nikos Samson darbesiyle bu kırım doruğa ulaştı ve kritik eşiğe tırmandı.

TMT (Türk Mill Mukavemet Teşkilatı) yiğitçe savundu Türk soydaşlarımızı.
Dr. Fazıl Küçük ve Av. Rauf Denktaş unutulmaz halk kahramanları oldular..

Bu sorun hazin ve uzun bir öyküdür, duygusallıkla değil, bilgi birikimi ve
ustalıklı bir yurtsever diplomasi ile çözülebilir.

Ancak hazin hazin teslim edelim ki                   :

  • Musa’nın ve İsa’nın çocukları Muhammed’in çocuklarını sürekli olarak pataklıyorlar tarih sahnesinde. 

Niye acaba?

Muhammedin çocukları (Müslümanlar) İslam dinini doğru anlayamadılar, doğru uygulayamadılar ve yozlaştırdılar; bu yüzden de bilimsel – teknolojik bakımdan Batı’nın çook gerisinde kaldılar.

Onlar Hırisityanlık dininde Reform yaptılar, laik ve seküler toplum düzenine geçtiler;

  • AYDINLANMA devrimi yaparak insan aklını kör inançtan;
    bilimi de her türlü dogmadan (dinsel olanlar dahil!) özgürleştirdiler..

Dinsiz de kalmadılar..

Aydın İslam Bilginleri bu gerçeklere daha ne denli göz yumacaklar?
Bedeli masum müslümanların Batı emperyalizminin maşası olarak birbirini vahşetle öldürmesi ve Batı’dan sürekli dayak yiyerek yersiz-yurtsuz-yoksul-geri-sefil ve
Batı’nın apaçık post-modern sömürgesi olmak oluyor..

Öncü İslam bilginlerinin İSLAMDA REFORM kapısını derhal açmaları gerekiyor.

**************

Kıbrıs konularında uzman, değerli dostumuz, Kıbrıs Türk Kültür Derneği Başkanı
Sayın Ahmet Göksan’ın yazılarının okunmasını diliyoruz.

Bu başarıda çoook  emeği olan Kıbrıslı mücahit kardeşlerimizi, TMT’nı,
Başbakan Ecevit ve Yardımcısı Necmettin Erbakan’ı, TSK ve şehit – gazilerimizi ödenmez bir borç ile saygı ile selamlıyoruz. Kıbrıslı soydaşlarımızın yaşam hakkı
ve bağımsız devlet olma hakları sonuna dek korunmalı ve uygar (!?) dünyaca da
artık tanınmalıdır.

Bu konuda geçtiğimiz yıl ve önceki yıl sitemizde yayımlanan makalelerimize bakılmasını öneririz :

  • Kıbrıs Mutlu Barış Harekatı’nın 39. Yılı..
    http://ahmetsaltik.net/2013/07/20/kibris-batis-harekatinin-39-yili/, 20.7.2013

Kıbrıs Mutlu Barış Harekatı’nın 40. yılı kutlu olsun!
Kazanımları mutlaka ama mutlaka korunsun,
AKP hükümeti ve RTE’ce asla heba edilmesin!

Sevgi ve saygı ile.
20.7.2014, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net