DEMOKRATİK REJİM YENİDEN NASIL KURULUR?
Demokratik rejimin yeniden kurulması için siyasal tablonun iyi analiz edilmesi gerekir. Önce siyasal bilimlerin birinci ilkesini anımsayalım:
Siyaset boşluk kaldırmaz!
***
1) Türkiye’deki siyasal tablonun birinci eksiği Demokratik Rejimdir:
Erdoğan/AKP iktidarı yargıyı da ele geçirerek Demokratik Rejimi katletti…
Yine yargı aracılığıyla, “Şahsım Devleti”ni, yani Padişahlık tacı giymiş Faşizmi uygulamaya soktu!
Demek ki siyasette doldurulması gereken birinci boşluk rejimdir:
Rejim konusundaki boşluğun doldurulması için ise Demokratik, Laik ve Sosyal Hukuk Devleti için mücadele etmek gerekiyor.
a) Demokratik, Laik ve Sosyal Hukuk Devleti için mücadele etmenin birinci adımı yargının bağımsızlığı için savaşmaktır. Bağımsız bir yargı için mücadele etmenin araçları hiç de az değildir:
İnsanlık tarihi, hukuk tarihi, bilim, vicdan, ahlak, Anayasa, yasalar, Evrensel Hukuk, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve buna dayalı olan AİHM kararları ve kamuoyunun sürekli olarak bunlara vurgu yapması yargı bağımsızlığının oluşturulmasında etkin araçlardır.
b) Demokratik, Laik ve Sosyal Hukuk Devleti için mücadele etmenin ikinci adımı ise Sendikaların, Demokratik Toplum Örgütlerinin, Meslek Odalarının, İnsan Hakları Derneklerinin, Siyasal Partilerin, Gençlik Örgütlerinin, Kadın Hakları Derneklerinin, Çevrecilerin, Anayasada ve yasalarda kendilerine tanınmış olan ifade özgürlüğü haklarını sonuna kadar kullanmalarıdır.
c) Demokratik Rejim için, yani Demokratik, Laik ve Sosyal Hukuk Devleti için mücadele etmenin üçüncü adımı, medyanın bu hedefe dönük olarak örgütlenmesi ve yayın yapması ve bunların genel okur ve izleyici kitlesi tarafından izlenerek desteklenmesidir.
Demokratik Rejim taraftarları, bu rejimi savunan medya organlarını, gazeteleri, radyoları, dergileri, televizyonları, “YouTube”u, “Podcast” yayınlarını, izlemeli ve desteklemelidirler.
d) Demokratik Rejim, halkın sadece (yalnızca) seçimden seçime sandığa gitmesi demek değildir. Bu satırları okuyanlar başta olmak kaydıyla bütün halk, duygu ve düşüncelerini, milletvekilleri, belediye başkanları gibi politikacılara yansıtarak siyasete ağırlıklarını koymalıdır.
***
Biliyorum, sevgili okurlarım, bütün bunlar size biraz ütopik ve belki de zor geliyor ama dünyada ter ve gözyaşı dökülmeden kurulan hiçbir Demokratik Rejim yoktur…
Lütfen Atatürk ve İsmet İnönü’nün topluma bedel ödetmeden bize armağan ettiği Demokratik Cumhuriyet için biraz çalışalım!
***
2) Türkiye’deki siyasal tabloda eksik olan ikinci faktör (etmen) hem “Ortanın Sağı”nın hem de “Ortanın Solu”nun siyasal yelpazede yarattığı boşluktur:
a) Erdoğan/AKP iktidarının toplumu ayrıştırıcı ve insanları birbirine düşmanlaştırıcı kimlik politikaları “Demokratik Rejim” üzerinde uzlaşmış olan “Orta Sağ” ve “Orta Solu” yok etti.
Bu açıdan Demokratik Rejim’in yeniden inşasında “sevgi”, “uzlaşma” temalarının, “Temel Hak ve Özgürlüklerin” vurgulanması doğru bir yaklaşımdır; ama yalanlara ve saldırılara yanıt veremediği için yeterli değildir.
b) Erdoğan/AKP iktidarının yaptığı seçim yasası ittifakları zorunlu kıldı, böylece toplumdaki ayrıştırma ve düşmanlaştırma politikasına uygun olarak Demokratik Rejim üzerinde uzlaşmış olan “Orta”yı, aşırı uçlara taşıdı.
Dolayısıyla, siyasal yelpazedeki “Orta Sağ” ile “Orta Sol” boşluğunu yeniden doldurmak gerekmektedir.
c) Erdoğan/AKP iktidarı “Orta Sağ”ı kendi içine alarak Demokratik Rejimden uzaklaştırdı, dinci-ırkçı-çıkarcı sağ içinde eritti.
Tarikatları, partinin, hükümetin ve devletin içine sokarak rejimi, siyasette din istismarına dayanan bir yapıya taşıdı.
Millet İttifakı tarafından da doldurulamayan Orta Sağ’daki boşluk ülke siyasetinde önemli bir eksikliktir.
d) CHP, sadece (yalnızca) bütün öteki sağ partilerle ittifak ederek değil, aynı zamanda CHP’nin geleneksel Atatürkçü ve Orta Sol çizgisini de “Orta Sağ”a taşıyarak yani partinin tarihsel kimliğini değiştirerek “Orta Sol”u yok etti, fakat “Orta Sağ”daki boşluğu da dolduramadı.
Partinin Orta Sol ve Atatürkçü çizgisi korunarak yapılabilecek ve verimli olabilecek olan bu ittifak, partinin öz varlığı da sağa kaydırıldığı için, yelpazede “Orta Sol” konusunda ciddi bir boşluk yarattı.
Hele “helalleşmek” gibi dinsel terimlerin kullanılması hem kimseyi ikna edemedi hem de partinin çekirdek kadrosunu kendisinden uzaklaştırdı.
- CHP’nin yeniden özgün çizgisine dönmesi ve “Orta Sol”daki bu boşluğu doldurması gerekiyor.
CHP bunu beceremezse, “Siyaset boşluk kaldırmaz” ve başkaları (haksız ya da haklı olarak) burayı doldurur.
***
Sevgili okurlarım, ben ne politikacıyım ne de siyasal parti lideri:
Dolayısıyla yukarıda yazdıklarım sadece (yalnızca) birtakım gözlemlerdir.
Çözümleri üretecek olanlar elbette politikacılar ve parti liderleridir.
Ama bizim de yurttaşlar olarak üstümüze düşen görevleri yapmamız gerekiyor!