Etiket arşivi: Atatürk Havaalanı

TELE1 Programımız – 15 Kasım 2020

Dostlar,

Bu gün, 15 Kasım 2020 Pazar günü saat 11:00 – 11:45 arasında TELE1‘de Sn. Namık Koçak‘ın konuğu olduk..

Dün, İstanbul BŞB Başkanı Sn. Ekrem İmamoğlu, salt İstanbul’da ve “bulaşıcı hastalık” nedenli 164 ölüm kaydedildiğini, oysa Sağlık Bakanlığının tüm Türkiye için 92 ölüm bildirdiğini açıkladı!

Bize göre, apaçık, “ATMA RECEP DİN KARDEŞİYİZ!” demek istedi ve de dedi!

Günlük 150 bin test yapacaksınız, %2 oranla 3 bin yeni hasta bulacaksınız.. ve bu denli küçük bir oranı sorgulamayacaksınız!?

Oysa İstanbul’da pandemi için ayrılan yaklaşık 40 bin yatak dolu, yoğun bakımlar daha da dolu. Bunca az sayıda günlük yeni tanı ile hastane yataklarınız nasıl doluyor??
İthal hasta mı getirip yatırıyorsunuz??
Evvet, o da yapılıyor, Atatürk havaalanının pistlerini kırarak yapılan yarı sahra hastanesinde, Sağlık Bakanlığının uluslararası sağlık turizmi A.Ş. tarafından getirdiği hastalar 20 bin Dolara sağaltılmakta (tedavi edilmekte).. (basın…)

Oysa yurdum insanı sedyelerde bekliyor hastane yatağı ve yoğun bakım için ve de telef oluyor.
…..
Fahrettin katsayısı 2’ye çıktı… Katsayı 1 ile hastaları 10’a ya da 20’ye bölüyoruz gerektiğinde; Katsayı 2 ile de korona ölümlerini kaça gerekiyorsa ona bölüyoruz…
….
Bu tablonun sürdürülebilirliği kalmadı!
Halka ve dünyaya dürüst davranmak gerek.
Servet – varlık vergisi koyarak gerçek kaynak yaratmak (para basarak, borçlanarak değil!) ve salgınla köktenci biçimde savaşmak gerekiyor..

Sürüklenip geldik, 14 gün tam kapatma kapıya dayandı..

Küresel çağrımızdır :

  • BM ÇAĞRISIYLA TÜM DÜNYADA EŞZAMANLI 14 GÜN KAPATMA!

….
45 dakika süreli programda başkaca önemli / vurucu saptamalar ve çözümlere de yer verdik. İzlenmesini, paylaşılmasını, yararlı olmasını ve gereğinin artık oyalanmadan yapılmasını dileriz.

Sevgi ve saygı ile. 15 Kasım 2020, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı (E)
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net         profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter  @profsaltik

 

HAVA PİLOT KORGENERAL (e) ERDOĞAN KARAKUŞ’tan UYARI

HAVA PİLOT KORGENERAL (e) ERDOĞAN KARAKUŞ’tan UYARI

erdogan karakus için resim sonucuErdoğan KARAKUŞ
Hava Pilot Korg. (E)

Bugünkü dünyada bir ülkeden bir başka ülkeye insan ulaşımı % 90 oranında hava yollarıyla yapılmaktadır. O nedenle malzeme, teçhizat, hammadde % 90 oranda denizyoluyla taşınırken, insan ulaşımı hava yoluyla olmaktadır.

  • Bu nedenle deniz, hava ilişkilerini birlikte incelemek gerekir.
  • Özellikle pilotlar uçuş yeteneğini kısa zamanda yitirir.

Onların similatör ve öbür eğitimlerinin bu dönemde de sürüdülmesi gerekir.

Şu anda birçok havayolu pilotu evde bekler konumdadır. Eğer bu konular düşünülmezse ilerde uçuşların tehlikeli bir noktaya taşınma olasılığı vardır.

Şu aralar neredeyse bütün havayolu uçuşları durmuş bulunmaktadır.

O nedenle birçok uçak İstanbul Havaalanı’nda yeterli park yeri olmaması nedeniyle ATATÜRK Havaalanında beklemektedir. Durum böyle iken ATATÜRK Havaalanındaki pistin birinin bir bölümü sökülerek salgınla ilgili hastane inşasına başlanmıştır. Başka yerler varken, uçak pisti gibi çok değerli bir yerin yitirilmesi çok üzücüdür.

Bu durum özellikle bu meydanın aynı zamanda savaş durumunda İstanbul’un korunması için kullanılması gerekli olduğunu bilen havacıları daha çok üzmüştür.

Öte yandan 13 Nisan günü Türk Hava Kurumu‘nun eski model yangın söndürme/ilaçlama uçakları (11 tane Dramodor) ve kimi taşınmazlarının  satış ihalesi yapılmıştır. Salgının çok büyük sorunlar yarattığı bu dönemde mal varlığı satışının ne denli uygun olduğunun takdirini YÜCE TÜRK MİLLETİ’ne bırakıyorum.

Öbür yandan 2020 yılında Kurum yangın söndürme faaliyetine katılamayacak gibi görünmektedir. Kurum’un satılması düşünülen uçakların dışında 9 tane Kanada’nın üretmiş olduğu yangın söndürme uçağı ( CL-215) bulunmaktadır. Geçen yıl 5 uçakla yangın söndürme faaliyeti için ihaleye katılmış ancak ihaleyi kazanamamıştır. Geçen yılki orman yangınlarının çokluğunu düşünürseniz bu durumun ne denli acı olduğunu benim söylememe gerek yok diye düşünüyorum.

Doğal olarak bütün yangınları söndüreceğini ileri sürmüyoruz. Bir nebze bile faydası olsaydı kötü mü olurdu diyoruz. Bu yıl ise Orman Genel Müdürlüğü öyle bir şartname hazırladı ki, şaşırırsınız. İhaleye katılacak uçakların 5000 litreden çok su taşıyabilmesi gerekiyor. Kurumun uçakları ise 4900 litre su taşıyor. Orman Genel Müdürü duruma bağlı olarak Kurumun uçaklarını da devreye alabiliriz dedi ancak sanırım bu sözde kaldı.

  • Biz salgınla uğraşırken yangın mevsimi de yaklaşıyor.

Herkesi olayları sağduyu ile çözmeye çağırıyorum.

Orman Bakanı geçtiğimiz dönemde Rusya’dan uçak satın alınabileceğini söylemişti. Uçakların 20-30 milyon dolar olduğu basında yayınlandı. Daha sonra İdlip olayları nedeniyle Ruslarla ipler gerildi. Şimdi bir de salgın bütün mali hesapları değiştirdi. Konunun ülkemizin son durumu da gözönüne alınarak yeniden değerlendirilmesi çok yararlı olacaktır diye düşünmekteyim.

Atma irecep, din kardeşiyiz


Atma irecep, din kardeşiyiz

T.C. Levent Kırca
AYDINLIK, 27 Mayıs 2013
ulusalkanal.com.tr

Abimin, Obama’nın sözünden çıkmadığını, abim derken kimi kasdettiğimi biliyorsunuz.

Sağ olsun, hiç ikiletmiyor Obama’yı. Adam ne derse o oluyor.
Abim, Suriye için bir plan yaptı Reyhanlı’da.
Geri tepti, yüzüne gözüne bulaştırdı.
Esad yaptı dediyse de, kimse yemedi. Abim Reyhanlı’ya gideceğine, soluğu kardeşi Obama’nın yanında aldı. Amerika bunları yedirdi, içirdi, bağrına bastı. Abim, Bill Clinton’dan dolayı iyi tanıdığımız oval ofiste başbaşa Beyaz Saray’ın önünde bir konuşma yaptı, kimse iplemedi.
“Reyhanlı’da feleğimiz şaştı, gel bir el at şuraya. İsteyenin bir yüzü kara.
Sen zaten zencisin.’’

Parmağını salladı Obama. “Valla” dedi, “Seni severim din kardeşiyiz ama sen yüzüne gözüne bulaştırdın bu işi. Biz seni Bop Eşbaşkanı yaptık. Sen işin Bop’unu çıkarttın.
Bir çuval inciri Bop’ettin. Bundan böyle “taktik” değişecek, “tiktak” olacak. Artık patlama, çatlama yok. Ne olacaksa, diplomatik yoldan yapılacak. Ben Putin’e imza verdim,
söz kestik. Kavli karar ettik.”

a) Esad, seçime gidecek. Seçime kadar hükümetin başında kalacak.
b) Seçimleri “Baas Partisi” kazanacak. Esad’sız yola devam edilecek.

Böyle buyurdu Putin.

Bana bir şans daha ver dediyse de dinletemedi abim.
Türkiye’ye doğru gelirken karıkoca, “ellerim böyle boş, boş mu kalacaktı?” şarkısını okudular yol boyu… Üstüne birde jet lag oldular mı sana…

Bu durum Türkiye’de bütün hesapları değiştirdi. Akan sular durdu, göller oldu ırmak.
Şimdi abim “hangi yüzle” Reyhanlı’ya gidiyor?
Birkaç Akil, akil verdi. Dedi ki; “Reyhanlı’nın tıpkısını kuralım film seti gibi… etrafa da figüran koyalım. Abimiz, Reyhanlı’ya gidiyormuş gibi film setine gitsin, figüranlar tezahürat yapsın. Yandaş basın da, kendilerinden beklenileni yapsın.
Olur mu?
Olmaz.
Obama’ya sordular. Dedi ki;
“Yer, yine Reyhanlı olsun. Reyhanlı’yı Reyhanlı’dan çıkarın, figüranları Reyhanlılı gibi yapın.
Hani Abdullah Abi gittiğinde de, öyle yapmıştınız ya… Durum bundan ibaret.
“Abim yaptı, Cafer bez getir” durumunda. Değneğin iki ucu da Bop’lu.
“Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen pis bıyık.”

Yani abimin işi zor.

**********

BATAN GEMİNİN MALLARI

Devlet Tiyatroları, Devlet Bale ve Operası ve de Senfoni Orkestrası kapatılıyor.
Haydi gözümüz aydın!
Susma sustukça sıra sana da geldi.
Söz sloganlıktan çıktı, reel oldu.
Güzel Sanatlar da kapatılıyor…
Oh… Sen sağ ben selamet. “Yok canım” diyenler, “Vah canım” diyorlar… söylemiştik.
Şimdi sırada sinemalar ve televizyon dizileri var. Özel tiyatrolar şimdilik duruyor.
Onları da abim denetleyecek. Hükümetin istediği oyunları oynarsanız mesele yok.
O takdirde, devletten besleneceksiniz. Aksi takdirde sizi “Tarihin karanlık suları” bekliyor. Abime şakşak tutanlar kalacak.
Muhalefet yapanlara “elveda” şarkısı okunacak.
Ne var ki, en sonunda “Sanat” bütünüyle yok olacak.

Yok öyle heykelmiş, resimmiş, Fazıl’mış, Say’mış… Hepsi “mişli geçmiş” olacak.
Ama, biz buna müstehakız.
Başkaldırmadığımız için, ağlamadığımız için meme yok bize.

ABD

Türkiye’nin adı ABD olacak. Yani açılımı “Anadolu Birleşik Devletleri”
“İçerdekiler” oyunumuz turneleri nedeniyle, iki günde bir Atatürk Havaalanı’ndayız. Geçen gün alanda bilet işlemlerini yapan bankolarda, birkaç açık saçlı bayan çalışanın yanına, ikide sıkma başlı hanım oturtmuşlar. Kadınlar örtük ve kapalı. Doğrusu çok yadırgadım, ilk kez karşılaşıyorum. Kanıma dokundu. Makyajları full yapılmış, kaşlar cımbızlanmış, gözler sürmeli, kirpikler rimelli, dudaklar parlatılmış, yanaklar allıklı… Özellikle seçilmiş iki güzel bayan ama full otomatik,
pardon full kapalı.

Zavallı zavallı oturan başı açıklara “Ne diyorsunuz bu duruma?” diye sordum.
“Yakında bizi de kovup, yerimize bunlardan alacaklar. Çünkü biz zamanında başkaldırmadık. Şimdi başımıza geleceklerin müsebbibi biziz” dediler. Telefonumu çıkardım. Full örtük bayanlardan birinin fotoğrafını çektim. Durumu anlayan “full” bana çemkirdi. “Fotoğrafımı çekemezsiniz.” dedim;

“Çekmiyorum, çekmeye niyet ettim, besmele çekiyordum. “Amirimden izin almanız lazım” dedi. “Tamam, alayım da geleyim” dedim. Full yine çemkirdi. “İzin alsanız da, ben çekmenize müsaade etmiyorum.” Bu kez ben, biraz da herkesin duyabileceği bir sesle;

“İsminin Atatürk olduğu bir havaalanında, ben de sizin bu kıyafetinize
müsaade etmiyorum.

Burası Atatürk Havaalanı. Bu havaalanı da Türkiye Cumhuriyeti’nde.”
Çevredeki insanların “Oh”lamış bakışları ve gizliden havaalanındaki başparmakları gördüm. Ama korkusundan kimse yanımda yer alamadı.

**********

MALTEPE BELEDİYESİ

Maltepe Belediye Başkanı Prof. Dr. Mustafa Zengin ile birbirimizi çok severiz. Mert, dürüst ve de çalışkan bir adam. Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde “İçerdekiler”i oynadık. Kulisteki soyunma odalarına, yitirdiğimiz değerli sanatçıların fotoğraflarını ve özgeçmişlerini asmış.

Adile Naşit, Erol Günaydın, Müşfik Kenter, Metin Serezli, Suna Pekuysal vs..

Ben Erol Günaydın’ın odasında soyunup, giyindim.
Bir an için, Günaydın’ın fotoğrafının yerine kendimi koydum.
Şüphesiz öldüğümde başkan bir kapıya da beni yapıştıracak.
Kendi kendimi takdir ettim. Hayat madem bu kadar kısa…
Sonunda bir kapıya asılı kalacağız…

  • Öyleyse vatanı savunmaktan, T.C.’yi korumaktan daha önemli bir ilke olmamalı.

“Onur” kalmalı, geriye “Şeref” kalmalı.

Saygılarımla…