Etiket arşivi: AKP – RTE

TÜRKİYE CUMHURİYETİ İKİNCİ YÜZYILA KOŞUYOR

Dostlar,

Cumhuriyetimizin 99. yılında, Almanya Hildesheim ADD Başkanı sayın Fatma Anders ile bir sanal konferansımız oldu 29 Ekim 2022 günü. Türkiye ADD (Atatürkçü Düşünce Derneği) Genel Merkezi de youtube kanalı üzerinden eşzamanlı olarak konuşmamızı yayınladı.

Türkiye saati le 21:00 – 22:00 arasında yaptığımız irdelemede,

  • TÜRKİYE CUMHURİYETİ İKİNCİ YÜZYILA KOŞUYOR..
    başlıklı temayı işledik.

İlginç biçimde, o akşam İstanbul Sarıyer’de, Boğaz’da bir lokantada sınıf yemeğimiz vardı!
1971 yılında bitirdiğimiz Van Atatürk Lisesi 6 Fen A sınıfı arkadaşlarımız, 51 yıl sonra ilk kez bir araya gelmiştik. Arkadaşlarımızdan izin isteyerek, lokantada küçücük bir odacıkta zor koşullarda sanal konferansımızı gerçekleştirdik.

İzlemek için lütfen tıklayınız..  https://youtu.be/Dtq-8V3wakc

Büyük devrimci Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ile dava ve silah arkadaşlarının görkemli ürünü olan Türkiye Cumhuriyeti, insanlık tarihine örnek biçimde ilk 100 yılını tamamladı, tamamlayacak.

Hiç kuşku yok inişli – çıkışlı yıllar oldu bu yüz yıla varan tarihsel serüvende.. Mustafa Kemal Paşa 1923-38 arasında Cumhuriyet’e kol kanat gerdi kurucu ve ilk Cumhurbaşkanı olarak. Ardından 1938-50 arasında, O’nun en yakın yoldaşı İsmet İnönü sürdürdü aynı kritik görevi 2. Cumhurbaşkanı olarak ve ülkemiz 14 Mayıs 1950’de çok partili siyasal yaşama geçti; kurucu parti CHP, iktidarı kendi içinden çıkan DP’ye devretti.

3 Kasım 2002’de AKP iktidar oldu ve 20 yıldır tek başına ülkemizi idare etmekte. Bu uzun 2 onyılda açıkça saptamak gerekir ki, Cumhuriyetimiz ciddi biçimde başkalaştırıldı. Erdoğan hükümetleri giderek artan bir ivmelenme ile Cumhuriyet’imizin temel değerlerine savaş açtılar.

AKP = RTE açıkça Saltanatçı – hilafetçi – dinci – sermaye yanlısı ve
Batı uydusu politikaları tüm ülkeye dayattı.

15 Temmuz 2016‘da ABD maşası FETÖ eliyle girişilen silahlı darbe, önceden haber alındığı halde bastırılmadı ve sergilenmesine izin verilerek sonrası için gerekçe yapıldı. Erdoğan açıkça, “Bu darbe girişimi bize Allah’ın bir lütfudur..” diyebildi! 5 gün sonra OHAL ilan edildi ve Cumhurbaşkanı OHAL Kararnameleri ile Türkiye Cumhuriyeti son derece köklü bir yozlaştırma operasyonuna sokuldu..

2. kez Anayasa değiştirildi halkoylaması ile ve 16 Nisan 2017 halkoylamasında apaçık hile yapılarak 2,5 milyona yakın mühürsüz oy kullandırılarak oylama kıl payı “kazanılmış” oldu!

Bu sivil darbenin ardından 9 Temmuz 2018’de Erdoğan adeta “tahta çıktı” !

Egemenliğin kayıtsız şartsız sahibi Türk Milleti, bu devredilemez ve vazgeçilmez hakkını adeta TEK ADAM Erdoğan’a bıraktı. RTE, padişahlar ölçüsünde hatta yer yer daha “güçlü” post-modern bir patrimonyal sultan oldu! 3 ana Erk’i (Yasama/Yürütme/Yargı) güdümüne soktu.

Türkiye genel seçim eğik düzleminde. Her bakımdan son derece ağır sorunlarla kuşatılmış durumda. Yolsuzluklar, yasaklar ve yoksulluk ülkemizi kasıp kavurmakta. Siyasal islamcı AKP = RTE iktidarı, bir türlü açıkla(ya)madığı 2023 hedefleri peşinde. En geç Haziran 2023’te genel seçimler ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri birlikte, aynı gün yapılacak; çok kritik çoook!

  • Geldiğimiz yerde Türkiye’nin en büyük sorunu, tehdidi AKP = RTE iktidarıdır!
  • Yaşanan sorunların hemen tümü bu parti / kişi politikalarının türevidir ve
    Atlantik ötesi ile tartışmasız eşgüdüm içindedir.

En ivedi ve yaşamsal sorun, bu partiden ve TEK ADAM rejiminden ilk
genel seçimde mutlaka ama mutlaka kurtulmaktır. AKP = RTE, Türkiye ve
bölge – dünya için kritik bir istikrar ve güvenlik sorunu durumuna gelmiştir.

Cumhuriyetimizin sağkalımı (bekası) için hem taktik hem de stratejik somut hedef budur.

Bir saat boyunca somut örneklerle ve belgelerle bu konuyu işledik ve çözüm önerileri sunduk.
İzlenmesi, paylaşılması ve gereğinin yapılması dileğimizdir.
Fırsat veren sayın Anders’e\ Türkiye ADD Genel Merkezine teşekkür ederiz.

Hiç kuşkusuz, Büyük Atatürk’ün de 1926’da İzmir’de öldürü (suikast) girişimini atlattıktan sonra söylediği üzere; O’nun ölümlü bedeni elbette toprak olmuştur ancak

  • TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLELEBET PAYİDAR KALACAKTIR (sonsuza dek yaşayacaktır)!

Bundan hiç kimsenin, –diyalektik gerekleri örgütlü yapılmak koşulu ile– kuşkusu olmasın.

Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti!

Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti!
Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti!

  • Yaşatacağız, yaşatacağız, yaşatacağız!
  • Sonsuza dek, başı dik, şan ve şerefle, onurla, çağdaşlaşarak, bilimsel akılcılıkla..
  • Dünya aleme meydan okuyarak ilan ediyoruz..

Sevgi ve saygı ile. 01 Kasım 2022, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM
Atılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı (Toplum Hekimliği) Uzmanı
Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, Mülkiyeli
www.ahmetsaltik.net             profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik           twitter : @profsaltik    

 

İKTİDARIN ALEVİ – BEKTAŞİ AÇILIMI (!!)

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM
Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, Mülkiyeli
ADD Bilim Kurulu 2. Başk.
www.ahmetsaltik.net            profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik      twitter : @profsaltik

AKP iktidarı, yönetemediği ve olağanüstü ağır sorunlara sürüklediği Türkiye’mizde yalpalamayı (saçmalamayı!) sürdürüyor..

AKP = RTE, kendini herkeslerden daha akıllı sanma hastalığından kurtulmuş değil hala.
Öncelikle anlaşılması, kabul edilmesi gereken gerçeklik şu :

  • Alevi-Bektaşilk bir “kültür” değil, bir mezhep, bir İslam mezhebi.
    Tıpkı egemen – baskın mezhep Sünnilik gibi bir İslam yorumu.

Dolayısıyla başta Sünni İslam anlayışı olmak üzere, tüm inançlar gibi eşit hak ve yetkilere sahip.
Bu olguyu artık heeeeeeerkeslerin daha çok, ayak sürümeden içselleştirmesinde çok yarar var.
Seçim ortamında ucuz kimi politik manevraları kimse yutmaz, bu eylemlerin özneleri küçülür ve oy yitirir. İşte LAİKLİK, bir anlamda tam da budur..

  • Öncelikle altını çizelim ki, DEVLETİN DİNİ OLMAZ!
  • Bu gerçeklik öyle yalın ki, Dinler insanlar içindir..
    Kitaplı 4 dinde de hedef doğallıkla insandır.

Son kitaplı din İslam, günümüzden 1400 yıl önce gelmiştir. O dönemlerde doğru dürüst “devlet” kavramı bile yoktur. Dağınık Bedevi kabileler söz konusudur Arabistan çöllerinde.
Avrupa’da feodal derebeyliklerin sonlandırılarak merkezileşmiş devletlere dönüşüm ancak
5-6 yy geriye tarihlenmektedir.

  1. Devletin tüm inanç kesimlerine eşit uzaklıkta, aktif bir yansızlık içinde olması,
  2. Tüm inanç kümelerinin özgürce din ve vicdan özgürlüklerini
    KAMUSAL ALAN DIŞINDA yaşaması,
  3. Hiçbir inanç kümesinin öbürleri üzerinde baskı kurmasına izin verilmemesi..
  4. Ve devletin tüm düzeninin, hukukun, hiçbir din – inanç kümesi kuralları temeline
    dayanmayıp tümü ile akla – bilime dayanan seküler bir kurguya oturtulması..

İşte laikliğin 4 ana kolonu bunlardır.

AKP = RTE‘nin daha fırınlarca ekmek yemesi mi gerekiyor bu nesnel gerçekliği kavramaları için!? Hayır, tablo yalındır..

Türkiye’de açıkça Laik rejim, demokrasi karşıtı, gerici bir siyasal islamcı kadro, 20 yıldır iktidardadır.

Öyle ki, Anamuhalefet CHP lideri K. Kılıçdaroğlu’nun “türbana yasal güvence sağlayalım” yollu yasa önerisi saçmalaması karşısında, iğrenç bir siyasal fırsatçılık (oportünizm) ile çıtayı daha da yukarı çekerek “türbana ANAyasal güvence sağlayalım..” hamlesi gelmiştir.

AKP kurmayları o gece sabahlara dek çalışmış ve Reislerinin önüne bu politika önermesini koymuşlardır. RTE’ye göre, bu pasın gole çevrilmesi gerekmektedir (!)
Aklıevvel kimi AKP’liler zinhar hata yapılmamasını, bu anayasa değişikliğinin MHP yedeğinde “tek maddeli” olması gerektiğini sofraya telaşla yetiştirmişler ve CHP’nin böylelikle “samimiyet testine” alınmasını buyurmuşlardır.

Siyaset bilim ve sanatı, en yalın benzetme ile satranç hamlelerini çağrıştırır. Hamlenize rakibin olası hamlelerini hiç olmazsa birkaç basamak kestirebilme / öngörebilme beceriniz olacak..
Bu İhvan’cı AKP kadrosu ve anlayışıyla ne sayıları 20-25 milyona varan Alevi – Bektaşi yurttaşlara temel din – vicdan özgürlüğü tanınır ne de “türbana yasal / anayasal güvence” yolculuğuna çıkılabilir.

Bakalım CHP bu taktik politik hatasından nasıl sıyrılabilecek, birkaç puan oy yitirmeden?

Anayasanın 2, 24 ve 174. maddeleri CHP’ye göre de mi “kadük” olmuştur; yoksa vargüçle
savunulması mı gerekmektedir?

İkinci seçenek doğu ise, nasıl bir ucube hukuksal mantıkla “türbana yasal güvence sağlayalım” içerikli yasa önerisi yapılabilmiştir??

Seçimler yaklaşırken CHP’nin devasa politik hatalar yapmaya başlaması
yalın bir rastlantı mı??

Sevgi, saygı ve kaygı ile.

Not : ADD web sitesinde de pdf olarak yayınlanmıştır..
IKTIDARIN-ALEVI-–-BEKTASI-ACILIMI.pdf (add.org.tr)

Alevi kurumlardan Erdoğan’a tepki: ‘Aleviliğe darbedir’

Alevi kurumları, Garip Dede Dergâhı’nda, AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açılacağını duyurduğu Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’na ilişkin açıklama yaptı. Açıklamada, “Bu, Alevi dinselliğine yönelik darbe ve el koyma girişimidir” dedi.

ANKARA / Cumhuriyet   09 Ekim 2022

(AS: Bizim katkı ve yorumlarımız haberin altındadır..)

Alevi kurumlardan Erdoğan'a tepki: 'Aleviliğe darbedir'Alevi kurumları, Garip Dede Dergâhı’nda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açılacağını duyurduğu Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’na ilişkin açıklama yaptı.

Kurumlar adına açıklamayı yapan Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Başkanı Cuma Erçe,

  • “Cumhurbaşkanının açıkladığı paketin, Alevilere yönelik ‘demokratik bir reform’ paketi değil, tam tersine Alevilere antidemokratik bir saldırı olduğunu beyan ederiz.
  • Demokratikleşme peşinde olanlar, öncelikle Alevi toplumuna, onların meşru kurumlarına kulak vermekle, onları muhatap kabul etmekle işe başlamalıdır.
  • Bu körlük ve sağırlık içinde ‘Ben yaptım oldu’ diyerek açıklanan her paket geleneksel, antidemokratik, sağcı devlet refleksinden başka bir şey olmayacaktır.” ifadelerini kullandı.

Erçe,

  • “Bu, devletin Alevi kurumsallaşmasına, Alevi dinselliğine yönelik darbe ve el koyma girişimidir.
  • Halkın seçilmiş temsilcilerinin yerine kayyum atanmasına nasıl karşıysak, Alevi toplulukların öz be öz kendi mekânları, kendi ibadethaneleri olan cemevilerine de devletin el koymasına aynı şiddet ile karşıyız” diye konuştu.

=======================================================

Dostlar,

AKP iktidarı, yönetemediği ve  olağanüstü ağır sorunlara sürüklediği Türkiye’mizde saçmalamayı sürdürüyor..

AKP = RTE, kendini herkeslerden daha akıllı sanma hastalığından kurtulmuş değil hala.

Öncelikle anlaşılması, kabul edilmesi gereken gerçeklik şu :

  • Alevi-Bektaşilk bir “kültür” değil, bir mezhep, bir İslam mezhebi. Tıpkı egemen – baskın mezhep Sünnilik gibi bir İslam yorumu.

Dolayısıyla başta Sünni İslam anlayışı olmak üzere, tüm inançlar gibi eşit hak ve yetkilere sahip.

Bu olguyu artık heeeeeeerkeslerin daha fazla ayak sürümeden içselleştirmesinde çok yarar var.

Seçim ortamında ucuz kimi politik manevraları kimse yutmaz, bu eylemlerin  özneleri küçülür ve oy yitirir. İşte LAİKLİK de bir anlamda tam da budur..

  • Devletin tüm inanç kesimlerine eşit uzaklıkta aktif bir yansızlık içinde olması,
  • Tüm inanç kümelerinin özgürce din ve vicdan özgürlüklerini KAMUSAL ALAN DIŞINDA yaşaması,
  • Hiçbir inanç kümesinin öbürleri üzerinde baskı kurmasına izin verilmemesi.. 
  • Ve devletin tüm düzeninin, hukukun, hiçbir din – inanç kümesi kuralları temeline dayanmayıp tümü ile akla – bilime dayanan seküler bir kurguya oturtulması..

İşte laikliğin 4 ana kolonu bunlardır. AKP = RTE‘nin daha fırınlarca ekmek yemesi mi gerekiyor bu nesnel gerçekliği kavramaları için!? Hayır, tablo yalındır..

Türkiye’de açıkça Laik rejim karşıtı bir siyasal islamcı kadro, 20 yıldır iktidardadır.

Öyle ki, Anamuhalefet CHP lideri K. Kılıçdaroğlu’nun “türbana yasal güvence sağlayalım” yollu yasa önerisi saçmalaması karşısında, iğrenç bir siyasal oportünizm ile çıtayı daha da yukarı çekerek “türbana ANAyasal güvence sağlayalım” hamlesidir. AKP kurmayları o gece sabahlara dek çalışmış ve Reislerinin önüne bu politika önermesini koymuşlardır. RTE’ye göre, bu pasın gole çevrilmesi gerekmektedir.

Aklıevvel kimi AKP’liler zinhar hata yapılmamasını, bu anayasa değişikliğinin MHP yedeğinde “tek maddeli” olması gerektiğini sofraya telaşla yetiştirmişler ve CHP’nin böylelikle “samimiyet testine” alınmasını buyurmuşlardır.

Siyaset bilim ve sanatı, en yalın benzetme ile satranç hamlelerini çağrıştırır. Hamlenize rakibin olası hamlelerini hiç olmazsa birkaç basamak kestirebilme / öngörebilme beceriniz olacak..

Bu İhvan’cı AKP kadrosu ve anlayışıyla ne sayıları 20-25 milyona varan Alevi – Bektaşi yurttaşlara temel din – vicdan özgürlüğü tanınır ne de “türbana yasal / anayasal güvence” yolculuğuna çıkılabilir. Bakalım CHP bu taktik politik hatasından nasıl sıyrılabilecek birkaç puan oy yitirmeden?

Anayasanın 2, 24 ve 174. maddeleri CHP’ye göre de mi “kadük” olmuştur; yoksa vargüçle savunulması mı gerekmektedir? 2. seçenek doğu ise nasıl bir ucube hukuksal mantıkla “türbana yasal güvence sağlayalım” içerikli yasa önerisi yapılabilmiştir??

Seçimler yaklaşırken CHP’nin devasa politik hatalar yapmaya başlaması yalın bir rastlantı mı??

Sevgi ve saygı ile. 09 Ekim 2022, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM
Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, Mülkiyeli
www.ahmetsaltik.net            profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik           twitter : @profsaltik    

 

 

ECDADINA SAHİP ÇIKMAK.. ve ATATÜRK’ün OSMANLILAR HAKKINDA GÖRÜŞLERİ

Zorunlu bir güncelleme                        :

1 Aralık 2012’de bu sitede yer alan bir yazımızı ve ekindeki 31 sayfalık makalemizi yeniden paylaşmak gerekti.

AKP = RTE‘nin ülkemiz seçime giderken akla gelen gelmeyen her aracı kullanmaya başladığını görüyoruz. Yeni Osmanlıcılık tartışmasını alevlendirerek bir gündem oyunu daha…
Ülkemiz kurgulu ve Batı destekli – güdümlü çok yönlü politikalarla çökertilmeye çalışılırken, bir yandan bu psikolojik harekatlara yanıt vermek bir yandan da çıplak gerçeği halka sürekli anlatmak zorundayız.

İ. Kahraman “doğru” (!) söyleyerek açık bir itirafta bulundu aslında :

  • “Kurşun atmadık ki!”

Doğru, onların ataları emperyalist işgalcilere değil, Kuvayı Milliyecilere kurşun attılar, fetva yayınladılar, “Mustafa Kemal’in katli gereklidir” fetvalarını sözde Şeyhülislam Dürrizade’den alıp uçaklarla Anadolu’ya yaydılar. Ülke şehitliklerle dolu, ama işbirlikçilerin ailelerinden “şehit” yok!?

Sevr’i onaylayan ve ilk Meclis’in lanetlediği hainden öte son Padişah Vahdettin, “Yunan birlikleri işgalci değildir..” fermanları yayınladı halka.

Yazmakla bitmez..

Osmanlı bir Hanedan’dır. Köklerine yabancılaşmış ve ihanete düşmüş ve sonunda İngiliz savaş gemisi ile kaçmış (Malaya zırhlısı, 17 Kasım 1922) bir Padişah’ın nesebidir.

Orhangazi’den başlayarak 36 padişahtan 34’ünün de eşleri Türk – Türkmen – Müslüman değildir. Kanlı ve iğrenç harem bataklığına saplanmıştır. Devşirmeci, fetih adı altında ganimet – talancıdır ve günümüzde hala Batı bize, geçmişte Osmanlı’nın kendisine yaptığı zulümlerin bedelini ödetmeye çalışmaktadır.

Lütfen okuyunuz, 31 sayfa, belgeli olarak yazdık.
Yayınız, paylaşınız, başta az okuyan / cahil kalması istenen AKP’liler, aydınlanınız.
Beyninizi – kimliğinizi köle etmeyiniz, kiraya vermeyiniz, sömürülmeye, ALDATILMAYA HAYIR deyiniz..

31 sayfalık bu çalışmamızı okumak için aşağıdaki erişkeyi (linki) tıklayabilirsiniz..

http://ahmetsaltik.net/arsiv/2012/05/Neo_Osmanliclilik_ve_Ataturkun_Gorusleri2.pdf

1999’da Hulki Cevioğlu ile Cevizkabuğu’nda, her biri 5-6 saati geçen birkaç programımız oldu. Youtune’den bulunujp izlenmeli, paylaşılmalı, yayılmalı.. Meydan boş değil..
AKP = RTE kalkıp “gram toprak yitirmemiş 2. Adülhamit han hazretleri… ” diyor.
Tarihsel belgeler ortada.. Murat Bardakçı, Sinan Meydan, İlber  Ortaylı.. gibi saygın tarihçiler tek tek sayıyor: Balkanlar, Kıbrıs, Mısır…. dahil 1,6 milyon km2 toprak bu Kızılsultan zamanında yitirildi. Şimdiki Türkiye topraklarının 2 katını aşkın.. Şimdi ne diyeceğiz Bay RTE‘ye? Doğru söylemiyor çünkü. Tarih yerli yerine koyacaktır tüm bunları.

Seçime giderken AKP=RTE‘ye her şey mübah mı??!!

Yüz yıl önce başlatılan TÜRK DEVRİMİ / ATATÜRK DEVRİMİ hala yerli – işbirlikçi karşıtları ve ortakları emperyalistlerle savaşımını sürdürüyor.

Ya İstiklal, ya ölüm!

Başka seçenek bırakmıyorlar..

Unutmayınız M. Kemal ATATÜRK’ün tarihsel kritik çağrısını ve uyarısını :

  • Milletlerin tarihinde bazı dönemler vardır ki, belli amaçlara erişebilmek için maddî ve manevî ne kadar kuvvet varsa hepsini bir araya toplamak ve aynı doğrultuya yöneltmek gerekir.
    Yakın yıllarda milletimiz, böyle bir toplanma ve birleşme hareketinin önemli sonuçlarını kavramıştır. Memleketin ve devrimin, içeriden ve dışarıdan gelebilecek tehlikelere karşı korunması için, bütün milliyetçi ve cumhuriyetçi kuvvetlerin bir yerde toplanması gerekir.
    Aynı cinsten olan kuvvetler, ortak amaç yolunda birleşmelidir.

Bırakın “6’lı Masa” ilerlesin, dağılmasın..

Sevgi ve saygı ile. 29 Eylül 2022, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM  
Atılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı (Toplum Hekimliği) Uzmanı
Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, Mülkiyeli
www.ahmetsaltik.net             profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik           twitter : @profsaltik    

==========================================

Dostlar,

Aşağıda, E. Amiral Türker Ertürk’ün son derece değerli bir yazısını daha bulacaksınız.
Kendisini hem kutluyor hem de teşekkür ediyoruz bu çok öğretici yazısı ve paylaşımı için. Osmanlı hanedanının daha 3. Padişah Orhangazi’den başlayarak eşlerinin tümüyle yabancılardan oluştuğunu biliyoruz. Ali Kemal Meram’ın Padişah Anaları adlı yapıtında uzun uzun hangi padişahın eşlerinin ve annelerinin kim olduğu belgelenmektedir.

Dolayısıyla 1299’da Osmanlı beyliği kurulurken egemen olan Anadolu Türkmen geleneğinin zamanla yozlaşarak Türkmen – Alevi düşmanı ve hatta açık katili durumuna geldiğini sayısız örnekleriyle biliyoruz.

Fatih’in Hurufileri Edirne’de yaktırmasından başlayarak..

1473 Otlukbeli Türkmen katliamı,

Kuyucu Murat Paşa’nın onbinlerce Türkmeni katlederek kuyulara doldurtması,

Yavuz’un 1514 Çaldıran seferi ve onbinlerce Safevi Türkmenlerin kırımı

2. Mahmut döneminde binlerce Bektaşi Yeniçeri ve Türkmen kırımı..

Bu bakımdan, Sayın Türker’in yazısındaki şu paragraf özellikle öne çıkarılmalıdır :

  • Bu topraklarda Türkmenler bir daha insan konumuna
    Mustafa Kemal Atatürk ile gelmişlerdir.
     
  • Şu anda yaşadığımız mücadele, din örtüsü altına gizlenmiş kinci dönmelerle
    Türk Ulusal kimliğini benimsemiş olanlar arasındadır.
Bu sitede, Atatürk’ün Osmanlılar Hakkında Görüşleri, kapsamlı bir dosya olarak sunulmuştur.
  • YENİ OSMANLICILIK HASTALIĞI’nın Yeniden Servis Edilmesi Nedeniyle Osmanlı Devletinin Kuruluşunun 700. Yılını Kutlamanın Abesliği ve 
    ATATÜRK’ün Osmanlılar Hakkında Görüşleri..
31 sayfalık bu çalışmamızı okumak için aşağıdaki erişkeyi (linki) tıklayabilirsiniz..

http://ahmetsaltik.net/arsiv/2012/05/Neo_Osmanliclilik_ve_Ataturkun_Gorusleri2.pdf

Sevgi ve saygı ile.
1.12.12, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net
p
rofsaltik@gmail.com

====================================

Türker Ertürk

ECDADINA SAHİP ÇIKMAK

Erdoğan’ın üstüne vazife değilken başlattığı ve gittikçe alevlenen Muhteşem Yüzyıl tartışmalarına müsaadenizle ben de mütevazı bir katkıda bulunmak isterim.

Esasında bu konuyu yaklaşık iki yıl önce yine “ Ecdadına sahip çıkmak “ başlığı altında henüz Aydınlık Gazetesi’nde yazmaya başlamadan önce kaleme almıştım.
İki yıl geçti ama aynı yerde otlamaya devam ediyoruz.

O gün o yazıyı yazmama, dershaneden çıkan bir grup çocukla yaptığım sohbet
neden olmuştu. Çocuklar bana tarih öğretmenlerinin Muhteşem Yüzyıl dizisinin yayından kaldırılması için RTÜK’e (Radyo ve Televizyon Üst kurulu) telefon etmelerini istediğini, telefon numarasını tahtaya yazdığını ve ders süresince de filme küfürlü eleştiriler yaptığını anlattılar.

Öğrencilerin çoğu “Biz diziyi seyretmedik“ demesine rağmen öğretmen kılıklı beyni devşirilmiş meczup “Mutlaka telefon edin ve ecdadınıza sahip çıkın.“ demiş.

Anlatılanlardan ve sorduğum sorulara aldığım cevaplardan tarih öğretmeninin
CIA emrinde din kisvesi altında teşkilatlanmış, devletin ve toplumun içine sinsice sızmış, vatan, Cumhuriyet ve millet düşmanı bir örgüt elemanı olduğu çok açıktı.

İki yıl sonra bugün de aynı konuyu yazmama Erdoğan neden oldu! Başbakan sanki başka bir işi yokmuş gibi TV dizileri ile uğraşıyor. Ekonomik durumumuz perperişan iken, işsizlik almış başını gitmiş iken, iç savaşın tamtamları çalıyorken, yabancı casuslar ülkemizde cirit atıyorken, her geçen gün bu ülkede beraber yaşamamızın koşulları ortadan kaldırılıyorken ve komşularımızla savaş kapıdayken bizimkinin uğraştığı şeylere bak!

Sütten çıkmış ak kaşık değillerdi!

Ecdadın geçmişte ne yapıp yapmadığını veya yapamadığını bilmek için okumak
hem de çok okumak lazım. Bunlar kulaktan dolma yalan yanlış bilgilerle olmaz.
Sadece okumak yeter mi? Hayır. Okunanların eleştirel akıl süzgecinden geçirilmesi ve analiz edilmesi gerekir.

Niçin bu diziye taktınız, alt tarafı bir film. Yoksa Osmanlı dönemini her derde deva, sütten çıkmış ak kaşık olarak gösterme gayretlerinize zarar verdiğini düşünüyor ve diziyi yasaklamak mı istiyorsunuz? Bence soruşturma açtırın ve Ergenekon’a bağlatın! İşte sizin demokrasi anlayışınız bu! Hoşgörüsüz, kinci, yasakçı, dalavereci ve otoriter!

Övünülecek ecdadımız olduğu gibi utanacaklarımız da var! Şöyle bir göz atalım. Dizide başrolde bulunan Kanuni Sultan Süleyman’ın annesi Polonya Yahudi’si Helga diğer adıyla Hafsa Sultan. Kanuni’nin hareminde bulunan eşlerinden biri olan Hürrem Ukraynalı Yahudi bir ailenin kızı ve gerçek adı Roksalana.

Allah kimseye gerçekten evlat acısı vermesin ama Kanuni bunu Hürrem’in yatak odası dedikoduları ve iktidar hırsı üzerine Şehzade Mustafa için verdiği infaz emri ile kendisine tattırmıştır.

Sadrazam Pargalı da Hürrem’in işveli ve cilveli entrikaları ile boğdurulmuş ve yerine Damat ve Yahudi Rüstem Paşa Sadrazam olmuştur. Osmanlı Devleti’nin içine de, Hürrem’in oğlu Sarı veya Sarhoş adıyla namı diğer II. Selim etmiştir. Osmanlı’nın çöküşünün Kanuni devrinde başladığını söylemek tarihi bir gerçekliktir.

Kanuni oğlunu, Yavuz da babasını öldürttü

Kanuni’nin babası Yavuz Sultan Selim, babası II. Beyazıt’a darbe yapmış, padişah olan babasını devirmiş ve sonra öldürtmüştür. Babasına acımayan Alevi Türkmenlere acır mı?

Yavuz Sultan Selim Anadolu’da Alevi Türkmenleri kılıçtan geçirmiştir. 

Bu katliamın siyasi, demografik, sosyal etkileri ve iç barışımız açısından hassasiyetleri hala devam etmektedir.

“Ey oğul,
Beysin -Bundan sonra öfke bize, gönül almak sana-
Suçlamak bize, katlanmak sana-
acizlik bize, hoş görmek sana,
Kem göz şom ağız bize, bağışlamak sana..“

diye başlayıp devam eden dizelerde kendini ifade eden Osmanlının kurucu asli unsuru olan Türkmen geleneği artık yok olmuştur.

Yok oluşun başlangıcı Fatih ise perçinlenmesi ise Yavuz ve Kanuni döneminde olmuştur.

  • Bu topraklarda Türkmenler bir daha insan konumuna
    Mustafa Kemal Atatürk ile gelmişlerdir.
     
  • Şu anda yaşadığımız mücadele, din örtüsü altına gizlenmiş kinci dönmelerle Türk Ulusal kimliğini benimsemiş olanlar arasındadır.

Daha bunun gibi birçok gerçek halkımız tarafından bilinmiyor ve bilinmesi istenmiyor. Suratımıza şamar gibi çarpan bu gerçekleri biraz popülist bir anlatımla da sunsa, halkımızın çok büyük bir bölümü bu filmlerden ve dizilerden öğreniyor.
Çünkü ortalama öğretim süremiz çok kısa ve okumuyoruz.

Bakın, kaliteden ve içerikten bahsetmiyoruz, ülkemiz insanlarının toplam
öğretim süresi 4,5 yıl. 
Belki sonradan okuyoruz ve öğreniyor olabilir miyiz?
O da hayır. İşte rakamlar.. Bir yılda kişi başına okunan kitap sayısı Japonya’da 25, İngiltere’de 12, Fransa’da 7. Türkiye’de ise 12 bin 89 kişiye 1 kitap düşüyor.

Şimdi birileri Osmanlı’da haremi, köleliği, cariyeleri, dönen Bizans entrikalarını,
iktidar oyunlarını ve tıksırıncaya kadar içilen içki gerçeğini anlatınca çok kızıyorlar. Çünkü kafalarında yarattıkları Osmanlı’ya uymuyor.

Siz, Ulu Hakan Abdülhamid Han’ın Karayip Adaları’nın içkisi olan ve
şeker kamışından yapılan Rom içtiğini biliyor musunuz?

Cumhuriyetimiz, Osmanlı’nın acılarla ve bin bir güçlüklerle geçen deneyimleri üzerine kuruldu. Hep kötü şeyler mi miras aldık, kesinlikle hayır. İyisi ve kötüsü ile yaşanan tecrübelerin üzerine inşa edildi Türkiye Cumhuriyeti.

Atatürk önderliğinde yapılan Türk Devrimleri ile kurulan Cumhuriyetimiz;
bir adam olma, ahlaklı ve erdemli olma, çağdaş olma, uygar olma, Türk kadınını toplumsal yaşama sokma ve kutsal dinimiz İslam’ı hak ettiği mertebeye çıkarma projesidir.

Saygılar sunarım. 1.12.12
İLK KURŞUN 

Haziran 2022 sonu TV programlarımız

Dostlar,

Geçtiğimiz hafta katıldığımız TV programlarını paylaşmak istiyoruz..

28 Haziran 2022 günü sabah 09:00 – 09:50 arasında ARTI TV‘de Sn. Nazım Alpman‘ın konuğu olduk.
Kovit-19’da başlayan YAZ DALGASI konumuzdu.

Özellikle çocukların yazın aşılanması…

Kaldırılan korunma önlemlerinin yeniden dikkate alınması..

Ağır ekonomik bunalım ve salgına olumsuz yansımaları..

Sonbaharda ağırlaşabilecek tablo ve alınması gereken önlemler..

Ayrıca AKP iktidarının yıl ortasında 2022 bütçesini bitirmesi ve halktan haksız – adaletsiz vergilerle yaklaşık 1,1 trilyon TL daha istemesine de değindik. Sömürülerek yoksullaştırılan Emekçinin vergisi, varlıklıların kur korumalı mevduatına aktarılıyor. AKP = RTE, yoksuldan alıp varlıklıya veriyor, yoksullaşTIRıyor halkı. Oysa 3 Kasım 2020’de iktidar olduklarında “3 Y”  ile savaşacaklardı : Yoksulluk, Yasaklar, Yolsuzluklar..
3 alanda da ülkemizi batırdılar, bir yandan da halkı kutuplaştırıp dincilik şırınga ederek..  Ek bütçe de VARLIK – SERVET vergisi yok! Oysa tam da zamanı!! Salgınla savaşa da para yok!

İzlemek için tıklayınız : https://youtu.be/cub2fHqSgvM

İzlenmesi, paylaşılması ve yararlı olması dileğiyle..


***
29 Haziran Çarşamba günü saat 14:00’te NOKTA TV‘de Sn. Ezgi YEŞİLTEPE ile gene salgını konuştuk. Dünyadan verilerle ve Türkiye’nin açıklanmayan, halının altına süpürülen verileriyle.. Uluslararası istatistiklerden çekilen Türkiye.. TÜİK‘in 2021 Haziran’ından sonra bu yıl da ölüm istatistiklerini yayınla(YA)madığı ülkemiz.. Ne denli utanç verici ve insana saygısız, hukuk dışı!

DSÖ (Dünya Sağlık Örgütü) “salgın bitti” demediği, hatta tersini söyleyerek uyardığı ortamda salgını siyaseten bitirmek isteyen bir iktidar..

  • DSÖ, 110 ülkede salgının artarak sürdüğü uyarısı yapıyor.

İzlemek için lütfen tıklayınız (38 dk.) : https://youtu.be/WMreeygzPdI

https://twitter.com/noktatv24/status/1542056518933270530?s=24&t=GcgsRE70rJeoKHp1IsmcRA

***
Aynı gün, 29 Haziran 2022 akşamı 19:30’da ise, Viyana’dan yayın yapan DÜZGÜN TV‘de Sn. Serdar ALTUN ile birlikte olduk.

Dünyadan salgın verilerini paylaştık. Önceki günlerde TV konuşmalarımız, kısa demeçlerimiz ve sosyal medya hesaplarımızda yaptığımız uyarılar, sergilediğimiz açık çelişkiler ve yönelttiğimiz sorularla, Sağlık Bakanlığınca “bir miktar” veri paylaşılmıştı.
Bakanlığın çok sınırlı verileriyle, salgının yeniden tırmanışa geçtiği açıkça görülmekte idi.  Nisan içinde uyarmıştık, Sağlık bakanlığı böylesine hızla gevşer ise, “belki yazın değil ama” diye başlayarak sonbaharda ciddi bir dalga ile karşılaşabileceğimiz uyarısını yineleyerek yapmıştık. Ne yazık ki, sonbahara kalmadı! “Yaz salgını” nın içindeyiz!

Kapsamlı değerlendirmeyi izlemek için lütfen tıklayınız… (58 dk.)

****
1 Temmuz 2022 gecesi saat 21:00’de ise bir “tweet odası söyleşisi”nde idik.
Mersin’den Sn. Nizamettin TAŞKENT ve ark.nın konuğu olduk.

Yaklaşık 1 saat içinde, yandaki görselde izleneceği üzere 3 konuyu ele aldık.
İlk konuyu Mülkiye şapkamızla işledik.
2. ve 3. başlıkları hekim kimliğimiz ve ilk konuyla bağlantılı olarak irdeledik. Her konu için yaklaşık 20 dk. ayırdık. Sonunda, Söyleşi Odasına katılanların sorularını yanıtlamaya çalıştık.

Son olarak Erdoğan’ın 3. kez aday olamayacağını, ancak erken seçimle bu şansının olabileceğini belirttik. İktidar bir oldu bitti yapabilir, YSK (Yüksek Seçim Kurulu) adaylığı kabul edebilir… AKP oyunlarına hazırlıklı olunması gereğini vurguladık. 1982 Anayasası, çok kapsamlı değişiklikler geçirse de yürürlükte ve md. 101/2 çok net :

  • “Cumhurbaşkanının görev süresi beş yıldır. Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir.”

Tek çıkış yolu md. 116/3’te var, erken seçim…

  • “Cumhurbaşkanının ikinci döneminde Meclis tarafından seçimlerin yenilenmesine karar
    verilmesi halinde, Cumhurbaşkanı bir defa daha aday olabilir.

Bu durumda, Haziran 2023’te yapılması gereken seçimden herhalde 1-2 ay öncesini “erken seçim” saymak olanaklı değildir. AKP = RTE bu yolu denese bile, Muhalefet kuşkusuz “yutmayacaktır”, çünkü Anayasa d. 116/1, erken seçim için 360 oy istiyor.. Bu da Cumhur İttifakı AKP+MHP’de yok! Muhalefetin “evet” demesi zorunlu :

  • Anayasa md. 116/1 : “Türkiye Büyük Millet Meclisi, üye tamsayısının beşte üç çoğunluğuyla seçimlerin yenilenmesine karar verebilir. Bu halde Türkiye Büyük Millet Meclisi genel seçimi ile Cumhurbaşkanlığı seçimi birlikte yapılır.”

Konuşmamızı ve soru-yanıtları DİNLEMEK için lütfen tıklayınız (10. dakikadan sonra biz başlıyoruz konuşmaya) :

Play recording: Prof.Dr.Ahmet Saltık ile Ülke Gündemi, gıda güvenliği ve pandemi (twitter.com)

İzlenmesi, paylaşılması ve yararlı olması dileğiyle.,

Bu arada, “Kovit-19 Yaz Dalgası” nedeniyle yurttaşlara çağrımız ve uyarımızı içeren tweet iletimiz yarım milyona yakın kişi tarafından okundu!

Hacılar ve Kurban Bayramı, salgın yönetiminin 2 yumuşak karnı…
AKP’den hayır yok… Yurttaşlar “başının çaresine” bakmalı..
Yazık bu ülkeye ve masum insanlarına..

Sevgi ve saygı ile. 04 Temmuz 2022, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
A​tılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı ​AbD
​Sağlık Hukuku Uzmanı, ​Kamu Yönetimi – Siyaset Bilimci (​Mülkiye​)​
www.ahmetsaltik.net        profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik      twitter : @profsaltik

 

 

Ya resmi dezenformasyon?

authorİBRAHİM Ö. KABOĞLU

(AS: Bizim katkımız ve Sn. Kaboğlu’nun “Légion d’Honneur” ödülü alması ile ilgili notlarımız yazının altındadır..) 

TBMM Dijital Mecralar Komisyonu’da dün görüşülmeye başlanan basın torba yasa önerisi, “sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle (AS: dürtüsüyle), ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse” için ceza yaptırımı öngörmekte.

Dezenformasyonla mücadele“ adı altında hazırlanan öneri, internet ve sosyal medyaya ilişkin düzenleme, demokratik yoplumu sönümlendirme girişimi. İşte gerekçesi:

Bu bağlamda, yalan haberi kasıtlı olarak üretme ve yayma eyleminin (dezenformasyon), birey ve toplum iradesini ipotek altına alan ve vatandaşların gerçek bilgiye ulaşma hakkını engeleyen ciddi bir tehdit haline geldiği aşikârdır. Bu tehdit, aynı zamanda çeşitli özgürlükleri istismar etmek suretiyle başta ifade özgürlüğü ve haber alma özgürlüğü olmak üzere temel hak ve özgürlüklerin kullanılmasını engellemeye yöneliktir. Gelişen teknoloji ile birlikte dezenformasyonun vardığı nokta, temel hak ve özgürlükleri korumak adına bu tehditle mücadele etmeyi zorunlu kılmıştır…“

TAMAMEN (TÜMÜYLE) ANAYASA DIŞI

Getirilmek istenen, Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçu, çok yönlü olarak sorunlu:

“Ülkenin iç ve dış güvenliği”, “kamu düzeni” ve “genel sağlık” kavramları, son derece geniş kapsamlı olup, suçun nesnel olarak çerçevelenmesi olanaksız. “Gerçeğe aykırı bilgi”, çeşitli kamusal sorunlarda neyin “gerçek” olduğunu saptamak kolay olmayıp, tanımı gereği doğru ya da yanlış olamayacak değer yargılarının da cezalandırılması riskini yaratmakla, Anayasa’nın birçok maddesine aykırı..

Özetle, internet ve sanal ortamda kullanılan düşünce ve ifade özgürlüğünün, devrim niteliği taşıyan olumlu yanları değil, hep olumsuz yönleri öne çıkarılıyor. Oysa, siyasal iktidar örgütlenmesi ve insan haklarının güvencesinin bilimi olarak anayasa hukuku, sanal ortam yoluyla oluşan sosyal medyanın yarattığı sorunlara karşın, devrim niteliğindeki yeniliklerle yüzleşmek durumunda. Şu açılardan:

– Egemenliği ve demokrasiyi yeniden icat etmek,
– Normativite üzerine yeniden düşünmek,
– Hak ve özgürlükleri sorgulanak,
– Siyasal aktörlerin söylemlerini dönüştürmek.

Bizde, ilksel sorunlar nedeniyle sorunsalı, bu açılardan ele alabilme eşiğine henüz gelemedik.

Neden? Çünkü, sosyal medya dezenformasyonu vesilesiyle ele alınması gereken ilk sorun, “resmi dezenformasyon” dur.

“RESMİ” NE DEMEK?

İşte resmi dezenformasyon dizisi:

Anayasal dezenformasyon: Anayasa değişikliği, siyasal hatta resmi dezenformsyonla gerçekleştirildi.
– KHK yoluyla yaratılan dezenformasyonla, “yargısız infaz”larla yurttaşları terörist sayıldı,
OHAL KHK yoluyla onbinlerce kamu görevlisinin yaşamları karartıldı..
– Sorumsuzluk zırhı yaratan düzenlemeler: OHAL dönemi ve 9 Temmuz 2018 sonrası OHAL KHK ve yasalarla, “yargısız infaz” failleri için örülen sorumsuzluk zırhları da resmi yalanlar dizinde.

HANGİ ORTAMDA?

Covid-19 ortam ve koşullarında 7253 sayılı yasa ile iki yıl önce sosyal medya düzenlemesine karşı CHP olarak Anayasa Mahkemesi’ne başvurduk.

İptal kararını beklerken, AYM, bu kez, 5651 sayılı Yasa md.9’u pilot kararla iptal ederek TBMM’nin nasıl bir düzenleme yapması gerektiği konusundaki ilkeleri sıraladı (27.10.21): Öngörülebilir olmalı, erişimin engellenmesi usulünün kapsamı ve hukuki niteliği açıklıkla düzenlenmeli; interneti sınırlandıran kanunun dar bir uygulama alanı olmalı ve kullanımı acil bir toplumsal ihtiyaca yanıt olmalı; davranış ve olgulara bağlanan hukuksal sonuçlar belirli bir kesinlikte belirlenmeli; ifade özgürlüğünü kısıtlayan bir yolun keyfiliğe ve ölçüsüz sınırlamalara yol açmaması için gerekli güvenceleri barındırmalı.

Gündemdeki yasa önerisi, şu halde, 7253 sayılı yasaya karşı AYM başvuru sonucunun beklenmesi bir yana, AYM’nin pilot kararı gereğince düzenleme gündeme bile getirilmeden görüşülmeye başlandı.

Siyasetçilerin konuşmlarını canlı olarak yayımlayan kanallara yaptırım uygulayan RTÜK’ün demokratik siyaseti sönümlendirmeye çalıştığı bir sırada,

Paramiliter nitelikte sözde bir şirket temsilcisinin

  • “Bu vatanı sandıkta teslim etmeyiz”

sözlerine karşı herhangi bir işlem yapılmadığı bir sırada gündeme getirildi.

Evet tam bir dezenformasyon önerisi karşısındayız.
==============================================
Dostlar,

Sn. Prof. Kaboğlu son derece nitelikli “gazete” makaleleri yazmakta her hafta.
Onca yoğun parlamenter siyasal yaşamı içinde. Bu yazıları siyaset bilimi alanında, hukukta ve özellikle anayasa hukuku ve insan hakları hukukunda, hukuk felsefesi ve sosyolojsinde okuma parçaları olarak değerlendirilebilecek, değerlendirilmesi beklenen nitelikte metinler.

Bir yandan da ülkemizin değil salt kendi tarihinde, siyaset bilimi tarihinde örneği görülmemiş bir “anomali” yaşadığı dönemde, anamuhalefet partisi milletvekili olarak.. Sıklıkla AYM’ye (Anayasa Mahkemesine) gitmek gerekmekte AKP=RTE iktidarının sınır bilmez hukuk tanımazlığı karşısında.

Prof. Kaboğlu, geçtiğimiz günlerde, 1 Haziran 2022 günü çok önemli bir uluslararası ödüle yaraşır bulundu.

  • Fransa devleti, “Légion d’Honneur” ödülü verdi Prof. Kaboğlu’na!

Fransız üniversitelerinde yıllarca Anayasa Hukuku ve İnsan Hakları dersleri vererek hem o ülkenin hem de Türkiye’nin bu 2 alanda gelişmesine kattığı çok değerli ürünleri ve emeği için..

Ödül törenine Sn. Kaboğlu, seçkin çağrılılar arasına bizi de katarak onur verdi. Fransa Büyükelçiliğinde 01 Haziran 2022 akşamı ödül sunum töreni ve ardından kokteyl verildi.

Fransa’nın Ankara Büyükelçisi Monséieur Herve MAGRO, nefis Türkçesi ile uzun – kapsamlı konuşmasını 2 dilde yaptı, paragraf paragraf. Ödülün gerekçesini ve Kaboğlu’nun 2 ülke arasındaki barışçı ve dostça ilişkilerin gelişmesine katkılarını aktardı.

Ardından Prof. Kaboğlu da benzer yöntemle uzunca konuşmasını yaptı, Fransa hükümetine ve Devlet Başkanı Emmanuell Macron‘a ödüle yaraşır bulunması nedeniyle teşekkür etti. Büyükelçi Magro, Prof. Kaboğlu’nun konuşması boyunca yanıbaşında ayakta durdu.

Büyük alkışlar ve kutlamaların ardından Ayrancı’da Ankara’ya egemen bir arazide kurulu nefis Büyükelçilik bahçesinde “cocktail prolongé” verildi.

Törene çok sayıda CHP milletvekili, CHP Gn. Bşk. Kemal Kılıçdaroğlu ve akademiyadan hukuk – siyasal bilimler hocaları çağrılı idi. Bu çevrelerden dostlarımızla keyifli söyleşi olanağı bulduk. 90 yaşına giren ve çok dinç Prof. Ruşen Keleş hocamızla da Mülkiye söyleşimiz oldu. Nazar değmesin, her gün düzenli olarak Mülkiye’deki odasına gidiyor ve halen Anabilim Dalı Başkanı olan dünkü öğrencisi, vefalı meslektaşı Prof. Ayşegül Mengi ile eski odasını paylaşıyor Ruşen hocamız..

AKP = RTE‘nin bilerek yarattığı karabasan içinde hala ülkemizde çok güzel şeyler olmakta ve gelenekler yaşatılmakta. Bu ayracın kapanacağı kesin..

Prof. Kaboğlu’nu bir kez daha içtenlikle kutlarken, bizi de törene çağırdığı için teşekkür ederiz..
***
Üstteki makaleye dönersek, SADAT skandalı nedeniyle biz de bu gün bir tweet iletisi yayınladık. (https://twitter.com/profsaltik/status/1534161933418602497?s=20&t=92GaokuHLdR6ABl2pyoLvQ)

  • SADAT kurucusu Ersan Ergür, ”Bu vatanı Türkiye düşmanları ile işbirliği yapanlara sandıkta teslim etmeyiz” yazdı. Cumhuriyet hukukunu koruyacak 1 tek savcı kalmadı mı bu ülkede? Adam ne demek istiyor, çağırıp sorgulayacak? AKP=RTE karşıtlarına dava açarken nasıl hızlı-hünerliler!

Birkaç saat içinde 6 binden çok okundu.

AKP = RTE, giderayak toplumu bilerek germeyi – kutuplaştırmayı sürdürmeyi seçiyor. Genelgeçer yol bu siyasal tarihte izlediğimiz.. Kendi sonunu hızlandırıyor ve netleştiriyor. Yazık.. Bu Partide hiç “sağduyu” kalmadı mı?

Sevgi ve saygı ile. 07 Haziran 2022, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
A​tılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı ​AbD
​Sağlık Hukuku Uzmanı, ​Kamu Yönetimi – Siyaset Bilimci (​Mülkiye​)​
www.ahmetsaltik.net        profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik      twitter : @profsaltik

 

DSÖ : 2020-21’de 15 Milyon İnsan Kovit-19’dan öldü!

DSÖ açıkladı: Covid-19 ile ilişkili ölüm sayısı belli oldu

  • Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), 2020 ve 2021’de görülen yaklaşık 15 milyon can yitiğinin Covid-19 ile doğrudan veya dolaylı bağlantısı olduğunu açıkladı.

https://www.who.int/news/item/05-05-2022-14.9-million-excess-deaths-were-associated-with-the-covid-19-pandemic-in-2020-and-2021 05 Mayıs 2022

DSÖ : 2020-21’de 14,9 Milyon İnsan Kovit-19’dan öldü!

(AS: Bizim kapsamlı katkımız yazının altındadır..)

İlk paragraf : New estimates from the World Health Organization (WHO) show that the full death toll associated directly or indirectly with the COVID-19 pandemic (described as “excess mortality”) between 1 January 2020 and 31 December 2021 was approximately 14.9 million (range 13.3 million to 16.6 million).  

DSÖ’den yapılan basın açıklamasında, son 2 yılda Covid-19 nedenli ‘ek / fazladan ölüm sayısı‘ Epidemiyolojik kestiriminin sonuçları paylaşıldı.

Ek / fazladan ölüm sayısının, doğrudan Covid-19 kaynaklı ölümlerin yanı sıra virüsün sağlık sistemi ve topluma olumsuz etkilerinden ötürü ağırlaşan veya sağaltımı zorlaşan hastalıklardan kaynaklanan ölümlerin de katılması ile hesaplandığı bildirildi.

Hesaplamaya göre, 1 Ocak 2020’den 31 Aralık 2021’e dek dünya genelinde Kovid-19, doğrudan ve dolaylı olarak toplam 13,3 milyon ile 16,6 milyon arasında ek / fazladan ölüme yol açtı.

ÖLÜMLERİN % 68’İ SALT 10 ÜLKEDE

Ek ölümlerin %84’ü DSÖ’nün Güneydoğu Asya, Avrupa ve Amerika bölgelerinde saptanırken, toplam can yitiği sayısının %68’i yalnızca 10 ülkede görüldü.

Toplam ek ölümlerin % 81’ini orta gelirli, % 4’ünü düşük ve % 15’ini yüksek gelirli ülkeler oluşturdu.

Can kayıplarının cinsiyet dağılımında erkekler toplam sayının %57’sine, kadınlar ise %43’üne tekabül etti. (AS: karşılık geldi.. Cumhuriyet neden böyle okkalı Arapça kullanmayı sürdürüyor, kezlerce uyarmamız ve rica etmemiz karşın?? Bir kez daha yewtkililerden rica ettik..)

ÜYE ÜLKELER NİTELİKLİ SAĞLIK SİSTEMİNE YATIRIM YAPMALI

Açıklamada ifadelerine yer verilen DSÖ Genel Direktörü Dr. Tedros Adhanom Ghebreyesus, bu çarpıcı verilerin küresel salgının etkisini açıkça gösterdiğini vurgulayarak,

  • Üye ülkelerin, kriz zamanlarında temel sağlık hizmetlerini sürdürebilecek nitelikli sağlık sistemine yatırım yapmaları gerekmektedir” vurgusu yaptı.

Ghebreyesus, sağlık sistemlerinin güçlendirilmesi konusunda DSÖ’nün üye ülkelere desteğini sürdürmekte kararlı olduğunu vurguladı.
======================================

Dostlar,

  • AKP = RTE;Bırakınız hasta olsunlar, 1. Basamağı / Temel Sağlık Hizmetlerini boşverin, nasılsa Şehir Hastanelerimiz var, orada göğüsleriz… “ dedi!

Dünya alem bizi kıskandı, kıskanıyor, hamdolsun, salgını RTE’nin eşsiz önderliğinde (!!) dünya alemden çoook önce süpürdük istatistiklerin altına, gerçek dışı sayıların ardına (!!??)

Salgın 2019’ın son günlerinde Çin’de başladı. Çin hızla DSÖ’ne (Dünya Sağlık Örgütü) bildirim yaptı. 31 Ocak 2020’de DSÖ, “Bu bir kürsel salgındır / pandemidir!” alarmı verdi.

Türkiye salgını 11 Mart 2020’de, 2,5 ay geciktirme ile kabul etti, ilk olgusunu Bakan Dr. Koca’nın ağzından duyurdu.

TÜİK verileriyle 2020’de (9,5 ayda) yaklaşık 21 bin, 2022’de 60 bin Kovit-19 ölümü kayda girdi. Dolaylı ölümler kovit-19 ölümü olarak raporlanmadı.. Toplam 81 bin diyelim.

DSÖ Halk Sağlığı / Epidemiyoloji uzmanlarının bilimsel kestiriminde 2 yıl için 14,9 milyon fazladan / ek / Kovit-19 ölümü hesaplandı. Bu yaklaşım Türkiye’ye uyarlanırsa :

31 Aralık 2021 günü sonu Dünyada toplam kovit-19 ölüm sayısı “resmen” 5,479,479’dur. Bu sayı, üye 190’ı aşkın ülkeden DSÖ’ne hükümetlerce bildirilenleriin toplamıdır. Kestirilen sayı ise 14,9 milyon olarak verildi (https://www.who.int/news/item/05-05-2022-14.9-million-excess-deaths-were-associated-with-the-covid-19-pandemic-in-2020-and-2021, 5.6.22).

5,479,479 / 14,900,000 = %36,78..
Veya 14,900,000 / 5,479,479 = 2,72

Demek ki Dünya genelinde her 100 kovit-19 ölümünün 37’si kayda girmiş, kalan 63’ü kayıt dışı kalmıştır. Kayda alınabilen ile kestirilen geçekleşen arasındaki katsayı 2,72’dir.
Türkiye’de aynı dönem için resmen açıklanan 81 bin kovit-19 ölümünün de gerçeğin %37’si olduğu varsayılır ise,

81,000 x 2,72 = 220,320 verisine ulaşılır.

Biz, salt 2020 için, “Türkiye’ye özgü olarak TÜİK nüfus (doğum, ölüm) istatistiklerinden kalkarak257 bin fazladan ölüm hesaplamıştık (http://ahmetsaltik.net/tag/kovit-olumu/ ve https://www.sozcu.com.tr/2021/yazarlar/ugur-dundar/salgini-yonetemeyen-iktidar-olum-sayilarinda-yalan-mi-soyluyor-6763675/). 2021 için henüz bu hesabı yapmadık.. TÜİK hem 2020 hem de 2021 ölüm istatistiklerini hala yayınla(ya)madı / yayınlamasına yüksek tepelerden izin çıkmadı.

Bizim hesabımızın Türkiye açısından daha yerinde (isabetli) olduğu söylenebilir, çünkü DSÖ kestirimi, Dünya geneli için çok daha genel kabullere dayalıdır. TTB (Türk Tabipleri Birliği) uzmanlarının kestirimleri bizden çok eksik olmakla birlikte, DSÖ öngörüsünün de gerisinde.

2021’de ülkemizde resmen toplam 60 bin kovit-19 ölümü açıklandı.

60,000 x 2,72 = 163,200 toplam kovit ölümü; 2021, Türkiye!

2020’de 21,000 x 2,72 = 57,120 ve 2021’de 163,200 toplamı : 220,320!

2022’de ise ilk 4 ay sonunda 20 bin kovit-19 ölümü resmen kayda girdi.

Beklenen ise, DSÖ uzmanlarının hesaplarından elde ettiğimiz 2,72 katsayısı ile çarpılırsa,

20,000 x 2,72 = 54,400!

  • 11 Mart 2020 – 30 Nisan 2022 Türkiye’de kestirilen kovit-19 ölümleri toplam 274,720!
    (2019’da Türkiye’de toplam 440 bin ölüm kayda alındı)
  • Açıklanan ise çok yaklaşık yüz bin. Kabaca her 3 ölümden 1’i resmen açıklandı Türkiye’de!

Tıpkı TÜİK’in enflasyon, işsizlik, ulusal gelir (GSMH).. hesaplarında olduğu gibi..

Şimdiden not düşmüş olalım..
Turp” (üzgünüz; gerçek ölüm sayıları..) öylesine büyük ki, heybelere sığmıyor. 2022 Haziran’ın son haftasında TÜİK, ölüm verilerini açıklar mı acaba?? Yasal görevi!

AKP = RTE = Parti devleti totaliter rejimi işte böyle bir şey..

Nerdeeen nereye.. Bu iktidar sürerse birkaç yıl sonra nasıl bir Türkiye hayal ediyorsunuz? Ülke ve ulus bütünülüğümüzü hala sürdürüyor olabilir miyiz sizce?

Salgını iyi / bilimsel yönet(e)meziniz, insanlarınızın yaşam hakkını bile koru(ya)mazsınız, yine de gerçek verileri saklayarak “..Hamdolsun, salgında da Dünyadan çok başarılıyız… aşı bile geliştirdik..” masalları anlatırsınız! Bu hazin, yüz kızartıcı tablodan BİLE politik başarı öyküsü yazmaya kalkarsınız! Oysa siyasal ömrünüz bitti, artık yazacak öykünüz – masalınız kalmadı!

Eyyyyyyyyy yurdum insanı!
Uyan artık derin gaflet uykusundan! Bir tür kan uykusu bu, ölüme yatıyorsun..

Eyy “Biliim Kurulu” üyeleri meslektaşlarım, öğrencilerim.. Vicdanınız rahat mı? Hekimlik etiği değerlerini nereye koydunuz?  Gerçekten uyuyabiliyor musunuz? Hipokrat yemininize ne oldu sahi; retrograt amnezi mi dediniz?! Bir de; malvarlığınızı (son 2,5 yıldaki değişimi) açıklayabilir misiniz; şaibeler giderilsin..

Sevgi ve saygı ile. 06 Mayıs 2022, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
A​tılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı ​AbD
​Sağlık Hukuku Uzmanı, ​Kamu Yönetimi – Siyaset Bilimci (​Mülkiye​)​
www.ahmetsaltik.net        profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik      twitter : @profsaltik    

 

 

 

HALK TV PROGRAMIMIZ : 02 Mayıs 2022

Dostlar,

02 Mayıs 2022 Pazartesi günü sabah saat 10:00’da, HALK TV‘de Sn. Seda Selek‘in konuğu olduk.
Sn. Mehmet Tezkan ve Mülkiyeli okuldaşımız Sn. Ozan Gündoğdu da program ortaklarıydı.
Bize yöneltilen soruları yanıtlamaya çalıştık.
İlk soru, Sağlık Bakanlığı’nın Dünya Sağlık Örgütüne yolladığı aktif hasta sayısı ile ilgili skandal hakkındaydı. Bu sayı eksi “(-) 4716” idi ve doğallıkla Türkiye ayağa kalkmıştı.

Johns Hopkins Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Bölümünün yürüttüğü worldometer uluslararası web sitesine de yansıdı ve “çok ilginç” bir tablo ve grafik ortaya çıktı.! Grafikte Y ekseni sıfır orijin noktasının altına uzamış oldu! Bu nasıl olabilirdi, yanıt yalın..

Yapay zeka destekli yazılım, kendisine yüklenen verileri kullanarak tabloları yapmakta ve grafikleri çizmekte. Doğallıkla “-4716 aktif hasta” öngörülemeyecek / mümkün olmayan bir durum olduğundan, yazılım algoritmasında dikkate alınmamıştı..

Sağlık Bakanı düzeltme yaptı (31.5.22) ve 14 gündür hatalı veri yollandığını itiraf etti. Gerekçesi ise “senkronizasyon hatası” idi!!??
Neyle neyin (hangi 2 veri tabanının) “senkronizasyon hatası” na düştüğünü anlamadık.

AKP = RTE totaliter rejimi sürdükçe de öğrenemeyeceğiz anlaşılan. Ama ortalama yurdum insanının ağzına sakız verilmiş oldu: “senkronizasyon hatası“! Artık köy kahvelerinde konuşulur..

Biz acı bir ironi yaptık programda :

  • Kaçak sarayda tutulan veri tabanı ile mi düştünüz bu “senkronizasyon hatası” na !!??

Öte yandan Türkiye, havuzdaki aktif hasta sayısını, her ne denli “eksi” kılamasa da, inanılmaz bir başarımla (performansla) azaltmakta; halının altına süpürmekte : Dün akşamki (3.5.22) rakam + 4465! Artık (+)! Eee turizm mevsimi geliyor, Şeker Bayramı öncesi toplumu rahatlatmalı, eh artık TURKOVAC aşımız da var evelallah (halen uluslararası standartlara göre aşı değil, uluslararası lisansı yok!).. Hamdolsun, AKP = RTE rejimi Türkiye’de Kovit-19 salgınını pek çok ülkeden önce bitirdi! Dünya genelinde geçen hafta, önceki haftaya göre sağlanan olgu ve ölüm sayılarında azalmanın çok üstünde oranlarda kovit-19 hastalarımız ve ölümlerimiz azaldı / azaltıldı!


Gerçek tablonun hiç de öyle olmadığını sayısal verilerle, Dünya Sağlık Örgütü uyarılarıyla açıklıyoruz programda. İzlemek için lütfen tıklayınız : 1 saat 39. dakikada başlıyor ve yaklaşık 28 dakika sürüyor.

(1138) #CANLI | Seda Selek ile Neden Sonuç | 2 Mayıs 2022 | #HalkTV – YouTube

2020 ve 2021 yılı ölüm verilerini TÜİK hala açıklamadı / açıklayamadı..
Kaçak saraydan talimat gelecek ki, bir kılıf bulunacak ki açıklansın.. Demek hala bulanamadı..
Ama biz AKP = RTE sadık kadrolarının / biat kullarının “yaratıcı” (!) zekalarıyla (??!) bu çalıntı minareye de bir kılıf uydurma başarısı (!) göstereceklerini umuyor ve bekliyoruz..
***
Uyardık                                    :

  • Salgın yönetiminde Dünya Sağlık Örgütü uyarıları yerine getirilmiyor ve halen
    hiçbir Epidemiyolojik bilimsel salgın yönetimi ilkesine uyulmuyor!
  • Böyle giderse, programda ayrıntılı açıkladığımız gerekçelerle, yazıl değilse bile sonbaharda, Ekim’de ülkemizde yeni ve çok yıkıcı olabilecek bir başka dalga riski var!

***
Ek olarak Tıpta Uzmanlık Sınavı kadrolarının, Mart’ta 6 binden 12 bine çıkarılması, randevu sürelerinin kısaltılması, MHRS (Merkezi Hekim Randevu Sistemi) uygulamasının kaldırılması.. hekim göçü, sağlıkta şiddet de konuşuldu.. Köktenci önerimiz şöyle oldu:

  • Sağlık hizmetlerinde piyasalaştırma – özelleştirme durdurulmalı.
  • Neo-liberal küreselleşme dayatmaları duvara dayandı ve tüm dünyada bunalım yarattı.
  • Sağlık hizmetleri kesin olarak koruyucu sağlık hizmetleri öncelikli olmalı.
  • Böyle yapılırsa daha az hasta ve sağlık gideri, daha az hastane, hekim.. yeter. Bataklıkla uğraşmak gerekir, sivrisineklerle değil.
  • Dünya Sağlık Örgütü önerisi kurtarıcıdır : BÜTÜNCÜL SAĞLIK YAKLAŞIMI… Uygun konutu ile, yeterli-dengeli beslenmesi ile, insanca geliri ile, sosyal güvenlik ve toplumsal dayanışması ile, sağlıklı – güvenli çevresi ile, bilimsel eğitimi… ile daha sağlıklı bir toplum olanaklı!

HALK TV ile Sn. Seda Selek ve program ortaklarına, kamuoyuna bu bilgileri ve iletileri sunma şansı verdikleri için teşekkür ederiz. Bu yazımız ve TV programının kaydının (erişkesinin – linkinin) paylaşılmasını, yayılmasını ve yararlı olmasını dileriz.

Aşağıdaki “cik iletimiz” (tweet!) kaçak sarayda RTE başkanlığında “bilim kurulu” toplantısının hemen ardından yayınlandı ve 3-4 günde 1 milyondan çok izleyenimiz tarafından okundu. Ulusumuzun sağduyunun ve bilimim sesinin ardından gittiğini, gideceğini görmekten mutluyuz.

Sevgi ve saygı ile. 04 Mayıs 2022, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
A​tılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı ​Uzmanı
​Sağlık Hukuku Uzmanı, ​Kamu Yönetimi – Siyaset Bilimci (​Mülkiye​)​
www.ahmetsaltik.net        profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik      twitter : @profsaltik

 

 

 

KRT TV Programımız : Sağlık Bakanlığından “Negatif Aktif Vaka” Skandalı

KRT TV Programımız :

Sağlık Bakanlığından “Negatif Aktif Vaka” Skandalı

30 Nisan 2022 Cumartesi gece saat 22:00’de KRT TV’de, başarılı programcı Sn. Semra Topçu‘nun konuğu olduk. Sağlık Bakanlığı Dünya Sağlık Örgütüne Kovit-19 aktif olgu sayısını “-4716” olarak bildirmişti! Aynı gün Sağlık Bakanı Dr. Koca açıklama yaparak bu olanaksız durumu “senkronizasyon hatası” olarak bildirdi. Geriye doğru 14 günlük veriler hatalıydı.

 

Ama bu “hatalı” verilere dayalı olarak 26 Nisan 2022 günü kaçak sarayda yapılan Bilim Kurulu toplantısında AKP = RTE, nerdeyse salgının bitirildiği muştusu verdi! “Hamdolsun“, AKP iktidarı salgının da hakkından pek çok ülkeden önce yüzünün akı ile çıkmıştı! Üstelik Kovit-19‘a karşı dünyada aşı geliştiren 9 ülkeden biri bile olmuştuk! Afrika’da kimi ülkelere bağış yapmıştık..

2021 sonu toplam ulusal geliri 692 milyar Dolara gerileyen (90 milyon nüfusa bölünce 7689$, Dünya ortalaması 12 bin $!), dünya sıralamasında 17. sırada aldığı ülkemizi G20’den düşürerek 23. sıraya indiren AKP = RTE, bir de aşı geliştirmişti! Üstelik 17 çeşit aşı üreten, Cumhuriyet’in armağanı, çok başarılı Dr. Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü‘nü 2011’de kapatmış ve aşıda tümü ile dışalıma (ithalata) bağımlı duruma düşmüş bir iktidar..

TURKOVAC adı verilen ve Urfa’da Bakan Koca tarafından “aşı” olarak duyurulduğu 23 Aralık 2022’den bu yana hala Dünya Sağlık Örgütü’ne başvurularak uluslararası aşı belgesi alın(a)mayan, uluslararası bilimsel koşulları yerine getirmeyen ama salgında etkinliği / güvenliği kuşkulu bir sıvıyı, AŞI diye yurttaşına yapabilen bir siyasal kadro!
***
Sağlık Bakanlığı nasıl bir “senkronizasyon hatası” yaptı acaba??
Sokaktaki yurttaş bu süslü sözden ne anladı acaba??
Bakanlık Saray’ın açıklanmasını istediği verilerle mi senkronize olamadı acaba??

Bu hata 14 gün boyunca nasıl sürdürülebildi?
Veri kayıt ve işleme süreçlerinde bir sistem kurulamadığı anlaşılıyor.
“Sistem” kurulmuş olsa ve yaraşır (liyakatli), usta (ehil) ellerde olsa, Dünya Sağlık Örgütü’ne yollanmadan önce birkaç basamakta hata – tutarlılık denetimine alınır ve mutlaka yakalanırdı.

İşin içyüzünü ne yazık ki, şimdilik öğrenemeyeceğiz..
Tıpkı 2020 ve 2021 yılı ölüm verilerini halan öğrenemediğimiz, TÜİK’e açıklattırılmadığı gibi!
***
Salgın gerçekten bitti mi, maske ve öteki alanlarda gevşeme önlemleri yerinde mi??
Ayrıca MHRS’nin (Merkezi Hekim Randevu Sistemi) kaldırılması, Mart 2022 TUS (Tıpta Uzmanlık Sınavı) kadrolarının 6 binden 12 bine çıkarılması, sağlıkta şiddet ve hekim göçü de konuşulan sorunlar arasında idi. İzlemek için lütfen tıklayınız.. (https://youtu.be/34gb8Yh0f2w)

Program 21:00’de başlıyor, biz 22:00’de katıldık..

Şu hesapları yaptık    :

30 Nisan günü yoğun bakımda yatan kovit-19 hasta sayısı 975. Sağlık Bakanı Dr. Koca’nın düzelterek açıkladığı aktif hasta sayısı 17,259. Ülkemizde Omicron varyantının egemen (baskın) olduğu düşünülmekte. Klinik tablo hafif, ayakta geçiyor, hastaneye yatma ve hele hele yoğun bakıma düşme oranları önceki varyantlara göre oldukça düşül.. 1/100’ün altında. 1/100 kabul edilirse, 975 x 100 ? 97,500 aktif hasta beklenir o gün. Ama açıklanan 17,259.. Beklenenin 1/6’sı!!?? Niçin???

Son 1 haftada önceki haftaya göre olgu sayısında dünya genelinde %12 azalma varken bizde %36! Ölüm sayılarında azalma aynı sırayla %7 ve %22. Türkiye, dünyadan farklı ve üstün olarak  ne yapıyor da, olağanüstü hızla olgu ve ölüm sayıları azaltılabiliyor??

Üstelik son 4-5 haftadır, yapılan toplam aşı dozu 147 milyonu aşıp 148 milyon olamadı! Günde 15-20 bine düştü aşılama.

  • Uyaralım : Toplum bağışıklığı artmayıp azalıyor ve %30 dolayında, son derece yetersiz.
  • Dünya Sağlık Örgütü “SALGIN HENÜZ KESİNLİKLE BİTMEDİ” diye ısrarla uyarıyor.
  • Yeni 2 varyantı “tehlikeli” olarak kayda aldı ve duyurdu..
  • Turizm mevsimi geliyor, Avrupa Kovit-19 kaynıyor, Uzakdoğu da öyle, hangi önlemimiz var?
  • Dünya Sağlık Örgütü’nün hemen hemen hiçbir önerisi yerine getirilmiyor.
  • Böyle giderse; yazın değilse bile Sonbaharda yeni bir dalga ile karşılaşma riski az değil! 
    ***

Türkiye hemen her bakımdan yönetilemez bir aşamaya sürüklenmiş bulunuyor.
Bu tablo sürdürülemez.
Ya AKP = RTE iktidarının aklını başına alarak silkinmesi, uçuruma gidişi frenlemesi ya da iktidarı bırakması gerekiyor.
Milyonlarca insan yoksul, yeterli – dengeli beslenemiyor, işsiz, konut koşulları elverişsiz, borçlu, ruhsal olarak gerilimde ve kaygı içinde; BAĞIŞIK SİSTEM STRES ALTINDA…
Bu sonki hastalıklarla savaşta kritik.
Yeni bir dalga riski ciddi olarak vardır ve gerçekleşirse, açıklayageldiğimiz gerekçelerle çok yıkıcı  olur.
Bir kez daha uyarmış olalım..
Bereket Ulusumuz bizi dikkatle izliyor ve geribildirimleri ile güvenini bildiriyor.
26 Nisan 2022 günü, kaçak sarayda RTE başkanlığında bilim kurulu toplantısının hemen ardından paylaştığımız aşağıdaki tweet iletimiz 1 milyon okuyucuyu çok aştı…


Bilgi ve ilginize saygı ile sunarız..

Sevgi ve saygı ile. 02 Mayıs 2022, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
A​tılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı ​AbD
​Sağlık Hukuku Uzmanı, ​Kamu Yönetimi – Siyaset Bilimci (​Mülkiye​)​
www.ahmetsaltik.net        profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik      twitter : @profsaltik

 

 

HABER 2021’e demecimiz : Kovit-19 Salgını Henüz Bitmedi..

Dostlar,

Bu gün (26.4.22) “Doğru haber, Özgür yorum” bizimle bir telefon söyleşisi yaptı.

sitesi, Sosyalist Cumhuriyet Partisi’nin. Sn. Hasan Alp Şahin’in sorularını yanıtladık.. AKP = RTE‘nin sarayında Kovit-19 hakkında “Bilim Kurulu” ile yaptığı toplantı sırasındaki açıklamasının hemen ardından..

Prof. Dr. Ahmet Saltık: ‘Kapitalizm böyle bir tercih yaptı

başlığı altında yayınlandı.

  • Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca başkanlığında yapılan Koronavirüs Bilim Kurulu toplantısının ardından kuralların esnetildiğini duyurmuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bir eleştiri de Atılım Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Saltık’tan geldi. Saltık, vatandaş sağlığı yönünde değil; kapitalizmin tercihi doğrultusunda karar verildiğini söyledi.

…………………
…………………………..
Söyleşi şöyle bağlanıyor :

KAPİTALİZM BÖYLE BİR TERCİH YAPTI

Sonuç olarak          Kapitalizm böyle bir tercih yaptı. Bir yandan salgın sürsün, ölen ölür; kalan kalır ama ekonomik, ticari etkinlikler sürsün diye böyle bir karar verildi. Masum insanlar kurban olmaya devam ediyor. Günlük 15-20 de olsa ölümler yabana atılacak türden değil. Kaldı ki bunun 3-5 katı gerçek olabilir. Sağlık Bakanlığı ve TÜİK hala Covid-19 ölümlerini açıklayamadılar. 2020 ve 2021 yıllarının ölüm istatistikleri hala yok ortada. Dolayısıyla Türkiye bulanık bir ülke, iktidar saydam değil. Salgın yönetiminden çok, algı yönetimiyle ‘Biz bu işte de çok başarılı olduk, Elhamdülillah, Hamd olsun’ sözleriyle, genel geçer politikasını bilim ve akıl dışı, insana saygısız politikalarını sürdürüyor.
****
Söyleşinin tümü için lütfen tıklayınız :
Prof. Dr. Ahmet Saltık: ‘Kapitalizm böyle bir tercih yaptı’ – haber2021.com

Sevgi ve saygı ile. 26 Nisan 2022, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
A​tılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı ​AbD
​Sağlık Hukuku Uzmanı, ​Kamu Yönetimi – Siyaset Bilimci (​Mülkiye​)​
www.ahmetsaltik.net        profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik      twitter : @profsaltik
****

27.04.22, 22:45…