Etiket arşivi: Akbelen ormanı

Cumhuriyet’in Akbelen için tavrı nettir

Cumhuriyet

31 Temmuz 2023, Cumhuriyet

 

Muğla Akbelen’de halk orman katliamına karşı direniyor. Konuyu kısaca irdeleyelim.

Yeniköy-Kemerköy Termik Santralı, bilindiği üzere Türkiye’yi yeniden yedi düvelin sömürge ağına düşüren neoliberal politikalar ile yurt değerlerinin satışı anlamına gelen özelleştirmenin şampiyonu Turgut Özal’ın döneminde ülkemizin gündemine gelmişti.

O yıllarda önemli tartışmalara neden olan ve Türkiye’nin doğal güzellikleri açısından en değerli köşelerinden birinde yapılan bu santral yine bir çevre kıyımı ile gündemdedir.

Söz konusu termik santrala yakıt sağlamak üzere Yeniköy Kemerköy Elektrik Üretim ve Ticaret AŞ’ye satılan güzelim Akbelen Ormanı’nın adeta yok edilmesine karşı yöre insanı ve çevreciler yıllardır savaşım veriyorlardı. Geçen yıl yapılan ağaç kesimlerine karşı yürütülen direniş üzerine bu girişim durdurulmuştu. Bilirkişi raporlarına uyarak bekleyen şirket, geçtiğimiz günlerde dokunulmaması gereken ormanı adeta yok etmeye başladı.

  • Kömür santralı için günlerdir ağaçlar kesiliyor, doğa katlediliyor.

Siyasal iktidara yakın olduğu bilinen şirketler, halkın çeşitli eylemlerle karşı çıkmalarına, ağaçlara sarılarak koruma çabalarına karşın kolluk güçlerini de arkalarına alarak ormanı maden sahasına dönüştürmek için hızarlarla günlerdir bir kıyım gerçekleştirmektedirler.

  • Ağaç kesme işinde halka karşı kamu gücü kullanılamaz.

Akbelen’de kadını, erkeği, genci, yaşlısı ile tüm halk mücadele vermektedir.

Bu mücadele, “Akbelen direnişi” olarak tarihe geçecektir.

Sendikalar, sivil toplum örgütleri ve vatandaşların Akbelen halkının yanında yer almaları bir yurtseverlik görevidir.

Yöredeki köylülerin ve çevrecilerin karşı çıktığı bu çevre yıkımı, özellikle dünyamızda ve ülkemizde yaşanan iklim bunalımı sürecinde kabul edilemez.

Başta CHP olmak üzere muhalefet partilerinin ve duyarlı demokratik kitle örgütlerinin tepkisine yol açan orman kıyımını; ulusal bağımsızlığı ve yurt değerlerini savunmayı ilke edinmiş olan gazetemiz Cumhuriyet, haberleri ve köşe yazıları ile kamuoyunun gündemine taşımayı kendisine görev bilmiştir.

Doğa katliamını yürüten şirketler adına Akbelen kıyımı nedeniyle oluşan kamuoyu baskısı üzerine çeşitli gazete, yayın organı ve haber sitelerine ilanlar verilmiştir.

İlgili yayın organları dün bu ilanı kullanmışlardır.

  • Benzer ilanlar gazetemize de önerilmiş, Cumhuriyet bu önerileri reddetmiş ve ilanları yayımlamamıştır.
  • Bağımsız ve ilkeli yayıncılığı benimsemiş olan Cumhuriyet’in bu tavrı belirgindir, açıktır.

Hem “Akbelen halkının yanındayız” denecek hem de acımasız doğa katliamına seyirci olunacak… Bu çelişki kabul edilemez.

Cumhuriyet’in, yurt ve halk çıkarlarına aykırı olduğuna inandığı gelişmeler konusunda çizgisi bellidir ve gazetemiz bu çizgiden sapmayacaktır.

Halk devletine karşı vatanını koruyor

Ali Sirmen
Ali Sirmen
asirmen@cumhuriyet.com.tr
30 Temmuz 2023, Cumhuriyet

 

Sevgili,

Akıl hamakatin karşı durulmaz lagarlığı altına ezilmeye mahkûm edildi mi, her şeyde olduğu gibi, atasözlerinde ve özdeyişlerde de anlam kayboluyor. Dünkü Cumhuriyet’in ilk ve son sayfaları bunun çarpıcı bir örneği. Son sayfada Boğaziçi Üniversitesi İklim Politikaları Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Levent Kurnaz’ın, “Bunlar daha iyi günlerimiz” diyerek ağustosun temmuzdan daha beter olacağı uyarısı ve küresel ısınma dolayısıyla başlayan sıcakların ulusal afet ilan edilmesi önerileri yer almaktaydı.

Birinci sayfada ise Muğla’nın Akbelen Ormanı’nın kesilmemesi için devletin polisi ve jandarmasına direnen halkın ve onlara desteğe giden Kemal Kılıçdaroğlu’nun haberi vardı.

Sevgili, biraz belleğini yokla, sen de benim gibi küresel ısınma ile ilgili haberlerin, korkunç bir yarını betimlediği günleri gayet net hatırlayacaksın.

O yarınların haberleri şimdi bugün oldu, artık onları yaşıyoruz. Başka yarınların da bugün olması için çok beklemeyeceğimize, İstanbul-İzmir gibi kentlerimizin kıyı bölgelerinin yükselen deniz suları altında kaldığını pek yakında yaşayacağımıza emin olabilirsin.
***
Çevre ile ilgili kehanetlerin gerçek olması, afetlerin yaşanmaya başlanması bir musibetin bin nasihate evla olduğu deyişini anlamsızlaştığı açıktır. Felaket öngörülmüş, nasihatler birbirini izlemiş fakat kimse aldırmamıştır. Musibetin gerçekleşmesi dahi kimsenin aklını başına getirmemiştir. Getirseydi, dünkü Cumhuriyet’in son sayfasında söylenenler, kös dinler gibi karşılanır ve birinci sayfadaki rezalet olur muydu?

Ne oluyor Akbelen’de?

Akbelen’de devletin kolluk güçleri, “beşli çete”nin talebiyle kömür madeni açmak için ormanı kesmektedir.

Çevre köylüler ve başka yerlerden gelmiş çevreci vatandaşlar, “beşli çete”ye karşı ormanlarını korumaktadırlar. O ormanlar, kamunun yani onlarındır.

  • Korudukları kendi zenginlikleri, kendi vatanlarıdır.

Oralar kamu mülkiyetindedir. Bizim oraların korunmasını devletten talep etme hakkımız vardır.

Vatandaş da öyle yapmış, kamu malını, yani kendi malını, başka deyişle vatanını korumasını yargıya başvurarak talep etmiştir.

İlk bakışta anlaşılması güç tasarruflar ile devlet vatandaşın vatanının korunması talebine olumlu yanıt vermemiş, “beşli çete”nin isteğine uyarak ormanın kesilmesini, engellemek isteyenleri kolluk gücüyle dağıtmaya çalışmıştır.

  • Şu anda Akbelen’de halk ormanını yani vatanını korumaktadır.

Beşli çete”nin adamları kesimin sürmesi işinde gözcülük etmektedirler. Kesim alanında halka müdahale etmemektedirler.

Peki halk kime karşı savunuyor ormanını, yani vatanını?

  • Halk vatanını devletine karşı savunuyor.

Beşli çete ormanın alından kömür çıkarmak istemekte, halk ise bunu engellemeye çalışmakta, kamu yararını gözeterek devletten halk çıkarını korumasını istemektedir.

Devlet ise kesimin bir an önce gerçekleşmesi için Akbelen’de kolları sıvamıştır.

  • Akbelen’de bir çevre cinayeti işlenmektedir.

Ama Akbelen’de başka bir şey daha olmakta,

  • halk vatanını kendi devletine karşı savunmaktadır.

***
Çevre cinayeti, hem topluma hem de insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur. Ama bir halkın vatanını devletine karşı savunmak zorunda kalması hali daha da büyük bir suçtur.

Halkın vatanını kendi devletine karşı savunmak zorunda kaldığını düşünmesi bile yeterince büyük bir musibettir.

Bu durumda bütün kavramlar karmakarışık olur, kurumlar birbirine girer, her şey anlamını kaybeder.

Bu durumda demokrasi dikta olur; egemenlik işgal, adalet ise zulüm.

Akbelen’de vatandaşın kendi vatanını kendi devletine karşı savunması durumu olmuşsa ya da olmayıp da sadece vatandaşta böyle bir izlenim uyanmışsa bile devletin bu durumu veya izlenimi gidermesi şarttır.


Yazarın Son YazılarıTüm Yazıları

Lozan ‘Bayramı!’28 Temmuz 2023

ANAYASA TAYYİP

Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Genel Başkanı

Anayasayı İhlal Suçu” işlemek, Erdoğan ve bürokratları için günlük-sıradan olay durumuna geldi. Yanıldıkları taraf şu;

Bilerek işledikleri suçların hesabını vermeyeceklerini zannediyorlar!

DOĞRU Parti Hukuk Kurulu, CB Erdoğan’ın ve onun “Kanunsuz Emirlerine” uyan bürokratların her olayını, belgelerini, görevli bürokratlarının (Emekli olanlar dahil) yaptıkları ihlalleri arşivliyor.

  • Bir suret Almanya’da, bir suret İstanbul’da, bir suret de İzmir’de güvence altında tutuluyor.

Muğla-Milas-Akbelen ormanlarındaki halkın direnişi ve devlet güçlerinin acımasız, insafsızca davranışları günlerdir sürerken, her gün devlet tarafından suç işleniyor.

Anayasamızın 169 ve 170’nci maddeleri, Ormanların korunması-geliştirilmesi ve Orman Köylüsünün korunmasını emreder. Hem öyle bir emreder ki :

  • “Bütün ormanların gözetimi Devlete aittir.
    Devlet Ormanlarının mülkiyeti devrolunamaz.
    Bu ormanlar zamanaşımı ile mülk edinilemez ve kamu yararı dışında irtifak hakkına (orman ürünlerini kimse kullanamaz) konu olamaz.
    Orman suçları için genel ve özel af çıkarılamaz.”

Şimdi adım-adım gidelim :

1) Erdoğan, 18 Nisan 2014’te (Yeniköy Termik Santrali-Kemerköy Termik Santralı-Yeniköy Linyit Maden İşletmesini özelleştirerek İbrahim Çeçen ve Nihat Özdemir adlı yandaş müteahhitlere (yüklenicilere) verdi.

2) İbrahim Çeçen ve Nihat Özdemir ikilisi 2014 yılından beri yani 9 yıldır, bu santrallarda üretilen elektriği yüksek fiyatla devlete satarak para kazanıyor.

Bu ikili, kömür rezervlerini bilmeden mi ihalede teklif verdi?

3) Özelleştirme sözleşmesinde “Devlet, bu iki santralın kullandığı kömür ocaklarındaki kömür rezervi azalırsa veya maliyeti daha düşük olacak AKBELEN ormanlarını yok ederek ormanda kömür ocağı açılmasına izin verecektir” diye bir madde mi var?

4) Devlet, ormanların yok olması pahasına, Çeçen ve Özdemir’e ucuz kömür verip, ceplerini para ile doldurmak zorunda mıdır?

5) Çeçen ve Özdemir ikilisi gerçek mal sahipleri midir, yoksa emanetçi mi?
(Üst düzey bir siyasetçi veya sırdaş bir Arap prensi vs.)
Bu soru şunun için soruldu: Çeçen’in de Özdemir’in de evlatları bu ülkede yaşayacak. Çocuklar,
malın sahibini şimdiden bilmeliler değil mi?

Sonuç                                 :

Özelleştirme öncesinden başlayıp, bu güne dek yaşanan, gerçekleşen her olay kişilerin mal varlıklarındaki artışlar, banka hesap hareketleri, hisse devirleri, kamudan gizli yapılan yabancı ortaklık anlaşmaları tek-tek araştırılacak ve konu mutlaka yargıya aktarılacaktır.

Ama bu günden açıkça beyan ve ilan ediyoruz ki;

  • Orman Genel Müdürü, Muğla Valisi, Milas Kaymakamı, Muğla Jandarma İl Alay Komutanı!
  • Sizler kanunsuz emre direnmediniz.
  • Kanunsuz ve Anayasaya aykırı emri uygulamak için Türk Halkına zulmettiniz.
  • İnsanları dövdünüz, tekmelediniz, biber gazı ile zehirlediniz.
  • Bağımsız Türk Yargısı sizlere en ağır cezaları verecektir.
  • Takibimizdesiniz…
  • Ormanları kesen eller de, Orman Köylüsü Kadınlarımıza vuran eller de kırılacaktır!

Biraz sabır, az kaldı…

Sağlık ve başarı dileklerimle, 30 Temmuz 2023