Etiket arşivi: ADD Genel Başkanı Tansel Çölaşan

USMER: Türkiye’de bölücü teröre çözüm sempozyumu 25-26 Aralık 2014-Ankara


USMER , ”Türkiye’de bölücü teröre çözüm” konulu sempozyum yaptı

Güneydoğu’da terörle yaşamak zorunda kalan yurttaşlar ile PKK’yla mücadele etmiş komutanlar bir araya geldi. Türkiye’de bölücü teröre karşı çözümün nasıl hayata geçirileceğini tartıştı. Ulusal Strateji Merkezi‘nin düzenlediği Türkiye’de Bölücü Teröre Çözüm sempozyumunun
ilk günüde terörün nedenleri, evreleri, dış kaynakları üzerine konuşmalar yapıldı.
Emekli Albay Hasan Atilla Uğur, “ABD’nin arkasında bulunduğu bu oyun bozulacak.”
diye konuştu.

USMER , ''Türkiye'de bölücü teröre çözüm'' konulu sempozyum yaptı

Ulusal Strateji Merkezinin düzenlediği
“Türkiye’de Bölücü Teröre Çözüm” konulu sempozyumun ilk günkü oturumları yapıldı.

Türkiye’nin bölücü terör sorunu çözüm bulmak üzere konunun askeri ve akademik uzmanları ile bölgede terörle yaşamak zorunda kalan yurttaşlar bir araya geldi. Bölücü terörün
tarihsel geçmişi, sınıfsal ilişkileri ve ekonomik hayata etkileri masaya yatırıldı.
Sempozyum Türkiye Barolar Birliği’nin ev sahipliği yapıldı, açılışı Barolar Birliği Başkan Yardımcısı Avukat Başar Yaltı yaptı.

USMER Başkanı Emekli Tümgeneral Naci Beştepe de sempozyımun amacını anlattı.
Sempozyumun ilk oturumunun konuşmacısı İşçi Partisi Genel Başkan Yard. E. Alb. Hasan Atilla Uğur’du. Uğur, 1980 öncesi terör olaylarına değinerek bölücü terörün başlama nedenlerini ve 2002 yılına kadar geçirdiği evreleri anlattı.
Sempozyuma katılamayan E. Tuğg. Levent Ersöz‘ün,  terörle mücadelenin yasal boyutu ve yasal düzenlemenin etkileri üzerine konuşması video kaydıyla sunuldu.

Prof. Dr. Metin Öztürk
, açılım sürecinin boyutlarına ele aldı. Ardından sempozyumun
2. otrumuna geçildi. Atılım Üniversitesi İşletme Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hasan Ünal‘ın başkanlığındaki oturumda CHP İzmir Milletvekili Prof. Dr. Birgül Ayman Güler
PKK’nın özerklik iddialarını değerlendirdi.

Av. Mehmet Ali Aslan ve Mustafa Pamukoğlu da sorunun demokratik haklar ve ekonomik talepler yönüyle analiz etti. Bingöl Varto Mahallesi Muhtarı Niyazi Bingöl ile Mardin Alakuş Köyü’nden Dekorya Aşireti lideri Abdülkadir Yıldız da yarınki oturumunun konuşmacıları olarak toplantıya katıldı.

Sempozyuma İşçi Partisi Lideri Doğu Perinçek, TESUD genel başkanı Erdoğan Karakuş, CKD genel başkanı Canan Aritman, ADD Genel başkanı Tansel Çölaşan, Abdullah Öcalan’ı yargılayan Hakim Turgut Okyay, çok sayıda emekli komutan ve yurttaş katıldı. (ulusalkanal.com.tr, 25.12.14)

Haberi izlemek için lütfen tıklayınız.. (Ykl. 3 dk.)

http://www.ulusalkanal.com.tr/gundem/usmer-turkiyede-bolucu-terore-cozum-konulu-sempozyum-yapti-h44862.html

Türkiye Barolar Birliği’nin Balgat’taki salomlarında süren simpozyum 25.12.14 günü başladı, 26.12.14 günü de sürerek akşam saatlerinde bitecek.

Kurultaya, başta USMER Başkanı dostumuz E. Tümg. Naci BEŞTEPE olmak üzere
başarı diliyoruz  içtenlikle..

Emek verenlere teşekkür ederek kendilerini saygı ile selamlıyoruz.

Sevgi ve saygıyla.
26.12.2014, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

ADD İsparta Şubesi’nin Hukuk Dışı Tasfiyesi…

ADD İsparta Şubesi’nin Hukuk Dışı Tasfiyesi…Kime: bcc: bana

———- Yönlendirilmiş ileti ———-
Kimden: Mahmut özyürek <ankhukuk1@gmail.com>
Tarih: 29 Temmuz 2014 14:19
Konu: ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ ISPARTA ŞUBESİ KAPATILARAK “TASFİYE” EDİLMEKTEDİR.
Kime:

ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ ISPARTA ŞUBESİ KAPATILARAK
“TASFİYE” EDİLMEKTEDİR

Atatürkçü Düşünce Derneği Isparta Şubesine 2012 yılında Tansel ÇÖLAŞAN‘ın gözetim ve denetiminde başlatılan “Kemalist kadroyu tasfiye etme” operasyonu; ADD Isparta Şubesine Dinci gericilikle kol kola girmekte hiçbir sakınca görmeyen, Atatürkçülüğü Masonik bir laikliğe indirgeyen, Kemalizm kaçkını tertipçilerin
Şube Yönetimine atanması ile sonuçlanmıştı.

ADD Isparta Şubesi’nin önceki yöneticileri, AKP faşizminin Şeriat hayallerini engelleyecek Atatürk’ün Altı Ok programını, gericilikle mücadeleyi, emperyalizmle mücadelenin olmazsa olmaz gereği sayan, yeniden ulusal bağımsızlığın, milliyetçi ve halkçı bir toplumsal Kemalist devrimle gerçekleşebileceğini ödünsüz savunmaları nedeniyle görevlerinden alınmışlardı.

Bizler bu süreçte,  gerek mahkemelerde, gerekse yazılı açıklamalarımızda

ADD Isparta Şubesi Başkanı Mahmut ÖZYÜREK’in bir tertip ve kumpas sonucu görevinden alındığını, Mahmut Özyürek ve arkadaşlarına karşı
Türk Medeni Hukuku değil, Silivri Hukukunun uygulandığını, burdaki amacın hukuku uygulamak değil, KEMALİSTLERİ TASFİYE ETMEK” olduğunu
binlerce kez yazıp söyledik.

ALTIOK ÇİZGİSİNDEN ve antiemperyalizmden soyutlanmış ATATÜRKÇÜLÜK anlayışını ADD içinde egemen kılma görevini üstlenen Tansel ÇÖLAŞAN ve destekçileri, ele geçirdikleri ADD içinde üstlendikleri gericiliğe ve emperyalist hegemonyaya karşı çıkacak KEMALİST direnişi örgütleyecek kadroları etkisiz kılma, tasfiye etme operasyonunu sürdürmektedirler.

Tansel ÇÖLAŞAN tarafından “emredici hukuk kurallarına” aykırı olarak atanan; Dinci gericilikle kol kola girmekte hiçbir sakınca görmeyen, Atatürkçülüğü Masonik bir laikliğe indirgeyen, Kemalizm kaçkını, İslamcı-muhafazakârlığı Atatürkçülük adına destekleyen ADD YENİ ISPARTA ŞUBESİ üstlendikleri yıkım, yok etme görevlerini eksiksiz yerine getirdiler.

Tüm bu gelişmeler sonunda, geçmişte Isparta da Kemalizm’in kalesi olan ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ ISPARTA ŞUBESİ KAPATILARAK
“TASFİYE” EDİLMEKTEDİR.

Türkiye’de gericiliğin önemli merkezlerinden biri olan Isparta’da, geçmişte dinci gericiliğin korkulu rüyası durumuna gelen ADD Isparta Şubesi’nin, önce gericilerle
dans eden bir konuma getirilmesi, sonra da kapatılmasının sorumluları bellidir.

İflah olmaz bir Mason olan Tansel ÇÖLAŞAN, 2012-14 dönemi Genel Yönetim Kurulu üyeleri, Isparta’da ADD Yönetimine GYK tarafından atanan dinci gericilerin denetimindeki kumpasçı ekip, ADD ISPARTA ŞUBESİ’nin TASFİYE ile KAPATILMASININ SORUMLULARIDIR…

Kemalist düşüncenin ödünsüz savunucuları olarak bizler, ADD Isparta Şubesinin
tasfiye edilerek kapatılmasını gerçekleştirenlerden hesap soracağımızın bilinmesini, Kemalist Kamuoyuna saygı ile duyururuz. 29.07.2014

Mahmut ÖZYÜREK
Mümtaz ÇAPÇI
Feray SELEK
Abdullah GÖKTAŞ
Niyazi ÇAMURCU
Muhittin PEKER
Vedat HALICIOĞLU

========================================

Dostlar,

Gerekçe : Yukarıdaki e-ileti…

ADD İsparta Şubesi’nin kurucusu ve 14 yıl kesintisiz başkanı, omuzlarında taşıyanı efsane Kemalist önder Sayın Mahmut Özyürek ve arkadaşlarının tasfiyesi süreçleri hakkında bu sitede epey yazı yazıldı.

Yapılanları başından beri onaylamadık, karşı çıktık, düzeltilmesini hep istedik…

Ancak geri dönüşümsüz bir aşamaya geldi gibi??..
Son Haziran 2014 genel kurulunda da üye uzaklaştırılmaları (ihraçları) ve şube kapatmaları gibi çoook nazik konular bile, bir hengame içinde asla yeterince tartışılmadan geçirildi. Genel kurula egemen karmaşa hem beceriksizlik ürünü idi
hem de kurguyla kullanıldı kanısındayız.. Çok yazık..

Öyle ki, Genel Başkan Tansel hanım, oy pusulalarının zarflarının mühürlenmeyişi karşısında kürsüye çıkarak mikrofunu kaptı ve bu zarfların da geçerli olması için
genel kurulun oyuna sunma hüneri (!) bile gösterebildi!

Şaşkınlıktan bakakaldık, çaresizliklerine ve beceriksizliklerine çoook üzüldük..
Divan Başkanı oradaydı.. Eskişehir Şube başkanı arkadaşımız Azmi bey tek aday olarak kürsüdeydi. Karşı listenin “adamı” değildi.. Gerçekte bu husus bile genel kurulun
iptali için yeterli.. Kamera kayıtları duruyordur sanıyoruz.. Mühürsüz zarflarla oy kullanmak seçimi sakatlamaz mı? Dahası, Genel Kurul, mühürsüz de olsa oy pusulası zarflarının geçerliliğini kabule yasal yetkisi olmaksızın ehil midir? Öze dönük bir usul hatası, bir başka hatalı – yetkisiz işlemle düzeltilebilir mi?? Böyle bir oylama yapılabilir mi ve bu oylamayı yetkisi olmayan biri, o sırada Genel Başkanlığı bitmiş olan sıradan bir üye olarak Tansel Çölaşan divanın yetkisini gasp ederek yapabilir mi??
Zincirleme bir dizi hukuksuzluk! Ve elbette ADD’ye yakıştırmak olanaksız..

Ve bu açık hukuk ihlallerini çook kıdemli bir yüksek yargıç yapıyor, tuz kokuyor..
Bu durumda, Mahmut Özyürek olayında Bayan Çölaşan’ın hukuk içinde kaldığı konusunda ciddi sorgulama hakkı doğmuyor mu??

Kaldı ki, Özyürek ve arkadaşlarının bu bağlamda kazandığı birkaç dava da var..
Bunlar kesinleştiğinde Şubenin yeniden önceki yöneticilere devri, üyelik haklarının
geri kazanılması, saygınlığın (itibarın) iadesi, kişisel ödence (tazminat) davaları da gelebilir.

Yol yakınken, çok kıdemli hukukçu ve yüksek yargıç Sn. Çölaşan’ın bu dosyaları
bir kez daha gözden geçirmeye çağırıyoruz.. Konu bireysel başvuru ile Anayasa Mahkemesi’ne taşınır ve AYM “hak ihlali var” derse, bunun altından nasıl kalkılır?

Bir ricamız daha var : Sn. Özyürek, Sn. Yılmaz Dikbaş.. apaçık Bn. Tansel Çölaşan’ın Mason olduğunu yazıyorlar.. Günümüzde Masonluk hukuksal olarak yasal bir haktır.
(Her ne denli, Büyük ATATÜRK 1935’te Mason localarını kapattı ve malvarlıklarını Halkevlerine devretti ise de..) Sn. Tansel Çölaşan tersine bir seçim yapabilir ve ek olarak da ADD genel başkanlığını üstlenmek isteyebilir içine sinerse.
Fakat gerçeğin ne olduğunu biz ADD üyelerinin ve kamuoyunun bilme hakkı vardır.

Bn. Çölaşan apaçık, ADD web sitesinden bu savların doğru ya da yanlış olduğuna ilişkin bir açıklama yapabilir mi? Varsa belgelerini ortaya koyabilir mi??

*****

Ayrıca bilmem kaçıncı kez seçilen ve MYK’de önemli görev alan bir GYK üyesinin,
son ADD seçimlerinde tanıtma kitapçığında “…Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde doktora yaptı..” diye yazmasına karşın, bu bildirimin gerçek olup olmadığını inceleyerek kamuoyunu aydınlatabilir mi?? Doktora belgesi ADD web sitesine konabilir mi?
Dahası, bu kişinin master tezini görme olanağı var mıdır?

Bu “Doktora yaptı” bildirimi gerçek dışı ise, o GYK-MYK üyesi hakkında da kamuoyuna ve ADD üyelerine kasıtlı “yalan bildirim” nedeniyle ADD’den uzaklaştırma (ihraç) istemiyle disiplin soruşturması başlatabilir mi?

*****

ADD Bilim – Danışma Kurulu listesinden son seçimde Tansel Çölaşan tarafından dışlanan tek kişi olarak, Bn. Çölaşan’ı biz de “kaygıyla” izliyoruz..

Orada, ADD Genel Merkezinde, hiçbir eleştiriye yer yok!
Hele “mutlak otorite“yi sarsma olasılığı varsa, bunu sorguluyorsa..

Yaşasın Tansel Çölaşan’ın demokratik – hukuka saygılı (!?) ADD’si..

Peeeek çok delege olup bitenleri bilmediğinden, sanal iktidar sür(dürül)üyor..
Peek çok GYK üyesi de eminiz bu gerçekleri bilmiyor.. Öğrenmeleri ve gereğini yapmaları boyunlarının borcudur. Öğrenmemek de, öğrenip gereğini yapmamak da sorumluğa ortaklıktır. Aynı masanın çevresinde, “Doktora yaptım” diyen biri ile oturuyorlar ve bu olgu gerçek dışı!? Bu ciddi sorun hemen açıklığa kavuşturulmalı ve ilgili kişi, en azından GYK-MYK yönetim görevinden derhal uzaklaştırılmalıdır.

Quo vadis Bn. Çölaşan; quo vadis??

Not        : Bu arada, tüm insancıl duygularımızla ve hekim kimliğimizle
Sayın Emin Çölaşan‘a içten şifa diliyor ve sağlığını hızla kazanması için
bize düşen ne varsa yapmaya hazır olduğumuzu açıklıkla belirtmek istiyoruz..

Sevgi ve saygıyla (epey de kaygıyla..)
30.7.2014, Kozlar Yaylası (Mut / Mersin)

Dr. Ahmet SALTIK
ADD Genel Başkan Yardımcısı (2004-6)
www.ahmetsaltik.net 

ADD 13. Genel Kurulu Başladı..


Dostlar
,

ADD (Atatürkçü Düşünce Derneği) 13. olağan seçimli genel kurulu 7 Haziran 2014 günü Yenimahalle Belediyesi’nin görkemli Nazım Hikmet Sanat – Kültür  Merkezi‘nde sabah saatlerinde başladı. Bu büyük ve çağcıl (modern) Merkezi
inşa eden ve Ankara halkının hizmetine sunan, Derneğimizin de hizmetine cömertce veren Yenimahalle Belediye Başkanı Sayın Fethi Yaşar’a selam olsun, şükran olsun..

ADD genel kurulu başladı

Biz de Genel Kurula ilk birkaçı dışında hep katılmaktayız. Delege olarak,
Şube Başkanı (Edirne) olarak, GYK (Genel Yönetim Kurulu) üyesi olarak.
Bu kez de Ankara – Çankaya Şubesi Genel Kurul Delegesi olarak katıldık.

1993’ten bu yana 21-22 yıldır Örgüt içinde edindiğimiz pek çok dostumuzu
görme olanağımız oldu. Özlem giderdik kucaklaşarak..

Bunca süre içinde sayısı 1500’e varan (binbeşyüz!) “görsel konferans” sunmuş, ülkemiz içinde ve dışında yüzlerce noktaya AYDINLANMA hizmeti götürmeye çabalamıştık. Van’dan Edirne’ye, Cizre’den Marmaris’e, Şırnak’tan Seferihisar’a, Silopi’den İpsala’ya, Kars’tan Hamburg’a, Lefkoşe’den Viyana’ya, Girne’den Berlin’e, Gazipaşa’dan Vakfıkebir’e, Mardin’den Küçükçekmece’ye, Diyarbakır’dan Bartın’a, Soma’dan Zonguldak’a, Arguvan’ın köylerinden Datça’nın anfi tiyatrosuna….. dek
açık- kapalı salon toplantıları, radyo – TV programları..

Bir ömür.. Sanırız bu denli geniş bir coğrafyada, bu denli yüksek sayıda ve bunca
uzun süreye yayılan bir emek, bir başka örgüt emekçisi göstermek kolay değil..

Hepsi ülkemize ve Büyük Atatürk’ün AYDINLANMA Devrimi‘ne anamızın ak sütü gibi helal olsun.. Yaşamımızın son anına dek bu hizmetlerimizi sürdüreceğiz.
Ülkemize, yurdumuza, insanımıza, Cumhuriyet’in kazanımlarına borcumuzu
ödeye, ödeye, ödeye bitirebileceğimizi sanmıyoruz..

*****

Türkiye’nin en büyük kitle örgütlerinden Atatürkçü Düşünce Derneği,
25’inci 
yaşında 13’üncü Genel Kurulu’nu gerçekleştiriyor.

Ertugrul_Kazanci_ile_7.6.14

 

Genel Kurulda 2003-6 döneminde Genel Başkan
Sn. Av. Ertuğrul L. Kazancı ile.
O dönemde biz de
ADD Genel Başkan Yrd.- Vekili idik ve ADD şaha kalkmıştı..

İki gün (7 ve 8 Haziran 2014) sürecek olan Genel Kurul’un ilk gün toplantısı yapıldı.

Genel Kurul öncesinde üyeler Anıtkabir’de Ata’nın huzuruna çıktı.

Yeni Mahalle’deki Nazım Hikmet Kültür – Sanat Merkezi’nde yapılan kurultayda,
Soma maden şehitleri için de bir bölüm oluşturuldu. 


Genel Kurul’un açılış konuşmasını ADD Genel Başkanı Tansel Çölaşan yaptı. 

Çölaşan’ın konuşmasın ardından yönetim kurulu çalışma ve akçal (mali) raporları okundu; Genel Yazman Elif Çuhadar ve Genel Yazman Celal Akpınarlı..
Delegeler görüşlerini açıkladılar ve Genel Yönetim Kurulu’nun bu çalışmaları
Genel Kurulca aklandı. 


ADD Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ayhan Filazi, yönetime yeni bir liste oluşturarak aday olduklarını belirtti. Genel Başkan Bn. Çölaşan’ın 2. döneminde ADD’nin “Yeni ADD” yapılmaya çalışıldığını oysa gereksinimin “Yeniden ADD” olduğunu vurguladı. ADD’yi yeni dönemde de önemli görevler beklediğini söyledi.

Anladığımız kadarıyla 2 liste seçime giriyor..
Sayın Prof. Dr. Ayhan Filazi’nin ve Sayın Tansel Çölaşan’ın listesi..

İki gün sürecek Genel Kurul sonrasında 25 kişilik Genel Yönetim Kurulu ile
Denetleme ve Disiplin Kurulu üyeleri seçilecek. Tüzük gereği, seçilen kurulların
görev süresi 2 yıl.

  • Biz, bu sitede daha önce de yazdığımız gerekçelerle
    Sayın Prof. Dr. Ayhan Filazi’nin listesine destek vereceğiz.

Yarışmanın centilmence sürmesi dileğimizdir.
Kazanan ADD olmalıdır çünkü Ülkemizin gündemi çok yakıcıdır; yükümüz ağırdır.

Seçim sonrasında göreve gelel arkadaşlarımızla hepimiz dayanışma içinde olacağız.

Ama Türkiye’nin devşirilmiş bir “Yeni” ADD’ye gereksinimi yok!

Bu girişimi son derece tehlikeli ve yanlış buluyoruz.

ATATÜRK
‘ün anti-emperyalist tam bağımszızlıkçı laik Cumhuriyet Devrimi netlikle
ve kararlılıkla, ideolojik zeminde ve Kemalist ideoloji araçlarıyla savunulmalıdır.

Dileriz bu görüşte olan Sn. Prof. Filazi ve takımı seçimi kazansınlar..

Sn. Bn. Çölaşan ve takımı (ekibi anlamında arı Türkçe olarak kullanıyoruz)
bu son derece yanlış – tehlikeli ve kabulü olanaklı olmayan

“Light ADD”,
“evcilleştirilmiş ADD”,
– dilimiz varmıyor ama
“ehlileştirilmiş – zararsızlaştırılmış – Batı güdümüne sokulmuş ADD”

düşlerinden derhal vazgeçsinler.

ADD’nin nice şehitler vermiş özverili ve kararlı örgütü,
bu tür postmodern darbelere izin vermez, vermeyecektir.  

Hepimize kolay gelsin..

Sevgi ve saygı ile.
8 Haziran 2014, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

 

ADD Isparta Şubesi Tansel Çölaşan’ın Gözetimde Bitirilmiştir!!


ADD Isparta Şubesi Tansel Çölaşan’ın Gözetimde Bitirilmiştir!!

KEMALİST KAMUOYUNA !

(ADD Isparta Şubesi, ADD Genel Başkanının Gözetim ve Denetiminde
FİİLEN ve HUKUKEN Bitirilmiştir!!)

Bir hukuki işlemin “emredici hukuk kurallarına” aykırı düşecek nitelikteki unsurlar taşıması, kurucu unsurlarının tamam olmaması halinde, söz konusu hukuki işlemin mutlak butlanla sakatlanmış olduğundan söz edilir. Yani hukuki işlem kesin olarak geçersizdir. Geçersiz bir hukuki işlemin sonradan düzeltilmesine,
geçerli hale getirilmesine de hukuken olanak yoktur.

Yargı kararları “emredici hukuk kurallarındandır”

Peki, Hukukçu ADD Genel Başkanı Tansel Çölaşan, bunları bilmekte midir?

Danıştay Başkan vekilliğinden emekli olduğuna göre bunları kendi adı gibi bilmektedir.

Peki, 07.03 2014 tarihinde Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Isparta Şubesinin
Olağan Genel Kurul toplantısı, Genel Başkan Tansel Çölaşan’ın öncülüğü, denetimi
ve yönetiminde yapılmıştır. Bu toplantının “kurucu unsurlarının hiçbirinin olmadığı Mahkeme kararları ile ortaya konmuş ve ÇÖLAŞAN’a ve Divan Kuruluna belgeler
tebliğ edilmiştir.

Buna karşın, Tansel Çölaşan genel kurula devam edilmesini istemiş midir? İstemiştir.

(NOT: Mahkeme kararları genel kurul salonunda okunduktan ve Divan Kuruluna tebliğ edildikten sonra, ADD üyeleri salonu terk etmiş, Genel Kurul, ADD Genel Başkanı ve GYK üyeleri dahil, 20 kişi ile sürdürülmüştür. ”Toplam üye sayısı=169”)  

ADD Isparta Şubesi’nin Genel Kurulu sonuçlandırılmış, Yeni Kurullar oluşturulmuştur.

Yani, Atatürkçü Düşünce Derneği Isparta Şubesinden,
Genel Başkan Tansel Çölaşan’ın gözetim ve denetiminde
KEMALİSTLER TASFİYE EDİLMİŞLERDİR.

Araştırmacı – Yazar Yılmaz DİKBAŞ ne diyordu?

  • Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Başkanlığına getirilen
    TANSEL ÇÖLAŞAN, 
    “Kemalistleri ADD’den tasfiye etmekle görevlidir.”

Biz de gerek mahkemelerde, gerekse yazılı açıklamalarımızda “ADD Isparta
Şube Başkanı Mahmut ÖZYÜREK, bir tertip ve kumpas sonucu görevinden alınmıştır. Mahmut Özyürek ve arkadaşlarına karşı Türk Medeni Hukuku değil, Silivri Hukuku uygulanmıştır. Buradaki amaç hukuku uygulamak değil, KEMALİSTLERİ TASFİYE ETMEKTİR !”
 diye binlerce kez yazıp söyledik.

Tansel ÇÖLAŞAN’IN gözetim ve denetiminde 07.03.2014 günü yapılan ADD Isparta Şubesi Olağan Genel Kurulu “emredici hukuk kurallarına” ne denli uygunsa,
ne kadar hukuki ise, Başta Mahmut ÖZYÜREK olmak üzere ADD Isparta şubesinin önceki yönetiminin görevden alınması, tasfiye edilmeleri de o kadar hukukidir.

ADD Genel merkezince, yalnızca ADD Isparta şubesine tertip ve kumpas kurulmuş da değildir. Tansel ÇÖLAŞAN ve tertipçilerine kim muhalefet etmişse, hangi şube tertiplere, tasfiyeye karşı çıkmışsa, hangi şube KEMALİZMİ ÖDÜNSÜZ SAVUNMUŞ ve EYLEM KOYMUŞSA, orada tertipçiler devreye girmiş, arkadaşlarımız tasfiye edilmişlerdir. (Son günlerde siyaset alanında yaşananlara ne kadar benziyor,
bir farkla ki, ÇÖLAŞAN bir adım önde.)

İşin en acı yanı; Saygın arkadaşlarımızla birlikte, 14 yıldır dişimizle, tırnağımızla yücelttiğimiz, Türkiye’nin en aktif, eylem ve söylemleri ile ses getiren ADD
Isparta Şubesi; aralık 2012’de Mahmut Özyürek’in ve ardından arkadaşlarının
Tansel ÇÖLAŞAN ve tertipçilerince görevlerinden alınması ile FİİLEN,
07.03.2014 günü hukukçu (!) ADD Genel başkanı Tansel Çölaşan’ın gözetim
ve denetiminde yapılan olağan genel kurulla “HUKUKEN” BİTİRİLMİŞTİR…

Necmi Akyalçın
ADD Çanakkale Şubesi Başkanı

Tüm Kemalistlerin bilgisine, saygı ile.
(14 Mart 2014)

Partiler, sendikalar ve kitle örgütlerinden ortak çağrı: 29 Ekim’de Tandoğan’a!


Partiler, sendikalar ve kitle örgütlerinden ortak çağrı: 29 Ekim’de Tandoğan’a!

9-29ekim

CHP, İşçi Partisi, ADD, TGB, Birleşik Kamu-İş ve DİSK başta olmak üzere çok sayıda kurum, AKP’nin paketine ve Andımız’ın kaldırılmasına karşı,
milyonları Tandoğan’a çağırdı. Ortak çağrıya üst düzey yöneticiler katıldı

“Cumhuriyet için Ankara Buluşması” sloganıyla toplanan siyasi partiler, sendikalar ve demokratik kitle örgütleri, yurttaşları 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda
Ankara Tandoğan’da olmaya çağırdı. Kutlama, Tayyip Erdoğan’ın paketine,
Andımız’ın kaldırılmasına ve Balyoz kararına da yanıt olacak.

‘Öncelikli hedef tam bağımsız Türkiye’!

Toplantıya;
– CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan,
– İşçi Partisi Genel Sekreteri Serhan Bolluk,
– ADD Genel Başkanı Tansel Çölaşan

ve demokratik kitle örgütlerinin yöneticileri katıldı.

Açıklamayı Cumhuriyet Kadınları Derneği Genel Başkanı Av. Şenal Sarıhan okudu.

Öncelikli hedefin ülkemizi tam bağımsız yapmak olduğunu kaydeden Sarıhan, Türkiye’nin emekten, demokrasiden, özgürlükten ve birlikten yana kuruluşlarının temsilcileri olarak, Ankaralıları 29 Ekim’de Cumhuriyet Bayramı’nı kutlamaya Tandoğan’a çağırdıklarını söyledi.

‘Emperyalistlerin taşeronu olmayacağız’

  • Türkiye Cumhuriyeti’nin emperyalistlerin çıkarları için komşularıyla savaşın içine itilmesine karşı koyacakları söyleyen Sarıhan,
  • “Büyük Ortadoğu Projesi’nin uygulandığı bir coğrafya üzerinde bulunan ülkemizin, sömürgeci zihniyetin taşeronu olmasına izin vermeyeceğiz. Ülkemizde, bir avuç işbirlikçi dışında
    bütün milli sınıfların güçbirliği yaptığı
    milli ve halkçı bir iktidarı kuracağız.” dedi.

‘Etnik bölünmeye izin vermeyeceğiz’

Emeği en yüce değer sayan halkçı bir düzen kuracaklarını belirten Sarıhan,

  • “Kurtuluş Savaşı’nı verirken yaptığımız gibi birbirimizin kimliklerine saygılıyız.
    Etnik olduğu kadar din, mezhep ve tarikat temeli üzerinden bölünmeyi,
    karşılıklı cepheleşmeyi sakıncalı buluyoruz. Kuracağımız laik ve demokratik devlet, devlet işleriyle din işlerini ayıracak ve inançları kişinin kendi vicdanına bırakacaktır.” ifadelerini kullandı.

Toplantıda, siyasal parti ve kitle örgütü temsilcileri de konuştu.

CHP Ankara İl Başkanı Zeki Alçın: Bu kutlama bütün Cumhuriyet düşmanlarına korku sarmalıdır. 29 Ekim’e kadar bütün Ankara sokaklarına ulaşarak meydanlara ineceğiz.

İşçi Partisi Ankara İl Başkanı Osman Yılmaz:

– Bu kutlama stadyumlarda Andımız’ı okuyanların,
– ‘Her yer Taksim, her yer direniş’ diyenlerin,
– Ethem Sarısülük’lerin,
– Ali İsmail Korkmaz’ların,
– Abdullah Cömert’lerin ve
– direniş şehitlerinin kutlaması olacaktır.

ADD Genel Başkanı Tansel Çölaşan:

– Bu 29 Ekim’i hep birlikte kutlayacağız.
Daha güçlü bir kararlılıkla Tandoğan’da olacağız.

TGB (Türkiye Gençlik Birliği) Genel Başkanı Çağdaş Cengiz:

– Artık herkes cesaretli ve millet olarak kararlılık içindeyiz.
AKP’nin paketini iade etmek için herkesi Tandoğan’a bekliyoruz.

Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu Genel Başkanı İsmail Tutoğlu: Cumhuriyeti, ülkemizi yeniden yapılandırmak istiyorlar. Emek örgütü olarak Cumhuriyete, ulusumuza sahip çıkacağız.

ÇYDD Ankara Şube Başkanı Ayfer Yüksel: 29 Ekim hepimizin bayramı
ve bunu da coşkuyla kutlayacağız.

Dil Derneği Başkanı Sevgi Özel: Biz Cumhuriyet üzerinden oynanan oyunu bozacağız. Bundan sonra her gün 29 Ekim olmalı.

Katılan siyasi parti ve demokratik kitle örgütleri

* Partiler: Cumhuriyet Halk Partisi, İşçi Partisi, Demokratik Sol Parti.
* Emek örgütleri: Birleşik Kamu İş Konfederasyonu, Devrimci İşçi Sendikaları
Konfederasyonu (DİSK).
* Demokratik kitle örgütleri: Atatürkçü Düşünce Derneği, Cumhuriyet Kadınları Derneği,
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Vatan Cumhuriyet ve Emek Güçbirliği
Sözcüsü Öner Tanık, Kızılırmak Köy Dernekleri Federasyonu, Müzik Eğitimcileri
Derneği, Türkiye Gençlik Birliği, Toplumsal Dayanışma Derneği, Türkiye Emekli
Subaylar Derneği (TESUD), Ulusal Eğitim Derneği, Yurttaş Hakları Derneği,
Ziraatçılar Derneği, Ziraat Mühendisleri Odası

Olcay Kabaktepe

Samsun’dan Getirilen Toprak ve Bayrak Anıtkabir’de Karşılanıyor..

Dostlar,

Samsun’dan Getirilen Toprak ve Bayrak Anıtkabir’de Karşılanıyor..

Samsun İlk Adım İskelesi‘nden genç bisikletlilerce getirilen “toprak ve bayrak”,

yarın, 22 Mayıs 2013 günü saat 14:30’da Anıtkabir’in Tandoğan kapısında

gençlerden teslim alınacak ve ATA’mıza sunulacak.

Gençleri ADD Genel Başkanı Tansel Çölaşan ve yurttaşlar, ADD yöneticileri ve üyeleri karşılayacaklar..

Tören herkese açık ve herkes çağrılı..

Bekliyoruz..

Bir zamanlar Ankara Valilerinin hatta Başbakan – Cumhurbaşkanı’nın yaptığı
bu kutsal görev, devr-i AKP‘de artık yapılmıyor!?..

Çoook hazin ve nankör – vefasız bir görünüm.. ve bu lanetli (meş’um) gidişin
tez elden, mutlkaka durudurulması gerek..

Türkiye’ye hiç yakışmıyor..

Bu bakımndan, yurseverler fiilen (de facto) görev başında..

19 Mayıs Özgürlük ve Bağımsızlıktır
19_Mayis_2013_Anit_Kabir'de_Samsun_topragini_karsilama
Sevgi ve saygı ile.
21.5.13, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
ADD Bilim – Danışma Kurulu Yazmanı

ADD Genel Başkanı Tansel Çölaşan:‘Oynanan Oyunu Bozacağız’

‘Oynanan Oyunu Bozacağız’

portresi

Vatan ve Cumhuriyet Birlikteliği                        :

Yargı siyasallaştı; aydınlar hapishanelere dolduruldu!

29 Ekim 2012’de Ankara’da on binlerce yurttaşın katıldığı Cumhuriyet Bayramı kutlamasını örgütleyen, çok sayıda sivil toplum kuruluşu ve sendikanın içinde
yer aldığı Vatan ve Cumhuriyet Birlikteliği, 24 Mart Pazar günü saat 13.00’te Yenimahalle Belediyesi Nâzım Hikmet Kültür Merkezi’nde

  • “Vatanımıza – Cumhuriyetimize ve Emeğimize Sahip Çıkıyoruz”

etkinliği düzenleyecek.

Etkinliğe;

– Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Aysel Çelikel,
– ADD Genel Başkanı Tansel Çölaşan,
– İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal,
– Ankara Barosu Başkanı Metin Feyzioğlu,
– Türk Hukuk Kurumu Başkanı Sabih Kanadoğlu,
– Cumhuriyet yazarı Bekir Coşkun,
– Sanatçılar Girişimi Sözcüsü ve yazarımız Ataol Behramoğlu,
– Türkiye Gençlik Birliği eski Genel Başkanı İlker Yücel,
– Eğitim-İş Sendikası Genel Başkanı Veli Demir,
– Hava-İş Sendikası Genel Başkanı Atilay Ayçin,
– İstanbul Eczacı Odası Başkanı Semih Güngör ve
– Engelliler Konfederasyonu Genel Başkanı Turhan İçli

konuşmacı olarak katılacak.

Vatanın – Cumhuriyetin ve emeğin saldırı altında olduğunu belirten,
saldırının anayasa tartışmaları ile açığa çıktığını ifade eden
ADD Genel Başkanı Tansel Çölaşan, etkinliğe ilişkin,

  • Yeni anayasa bölünme isteyenlere yarayacak.
    Anayasada nelerin yer alacağı, terör örgütü başı ile pazarlık ediliyor.
  • İçeriği halktan gizlenen bu pazarlığın amacı, ülkemizin bölünmesine yol açacak tavizler karşılığında, iktidar alanlarının genişletilmesine destek almaktır.
  • Ulusumuz ise emperyalizme karşı verilen ‘Kurtuluş Savaşı’ sonrası sınırları çizilen aynı vatanda birlikte yaşamak istiyor” açıklamasını yaptı.
  • Yargının siyasallaştığı, hapishanelerin hukuksuz uygulamalarla doldurulduğu; demokrat, Atatürkçü, sivil veya asker birçok aydının özgürlüğünden yoksun bırakıldığı bir ortamda anayasanın yapılamayacağını belirten Çölaşan,
  • Amaç; Atatürk ilke ve devrimlerini yok etmek,
    insanlarımızı din, mezhep ve etnik kökenlerine göre ayrıştırarak
    Türk milletini birbirine düşürmek, vatanı bölmek, Cumhuriyet’i yıkmaktır.
  • Oynanan oyunu görüyoruz. Oynanan oyunu bozacağız.
    Halkımızın toplantıya güçlü bir şekilde katılımı ve varlığı,
    saldırı odaklarına açık bir mesaj olacak, sonraki eylemlerimiz için
    kuvvet kazandıracaktır.” dedi. (Cumhuriyet, 20.03.2013)

Türkiye Yeni Anayasa İle Diktatörlüğe Doğru Gidiyor

Dostlar,

Zaman zaman yakın ya da uzak geçmişe giderek neler olup bitmiş, neler yazılmış… tarihsel belleği tazelemek gerekiyor. Günü kavrayabilmek ve geleceği yordayabilmek için henüz daha etkili yöntemler yok. Bilgisayar ortamlarında “Benzetim” (Simülasyon) denemeleri de veri olarak sözünü ettiğimiz tarihsel kaynakları kullanmakta.
Akıllıca yazılmış bir program (yazılım, software) eliyle, insan zekâsından daha hünerli biçimde, yüksek güvenilirlik düzeyinde çıkarımlar, kestirimler yapılabilmekte.

ADD Genel Başkanı Sayın Tansel Çölaşan, bilindiği gibi 40 yılı aşan hukuk deneyimine sahip bir yüksek yargıç. Danıştay Başsavcılığı ve Başkanvekilliği görevinden emekli. Çok değil, 15 gün kadar önce SÖZCÜ‘de bir söyleşisi oldu.
Son derece öğretici ve ufuk açıcı bu kısa söyleşiyi (3 sayfa) arşivden çekerek
öne almak istiyoruz.. Gündem gereği..

Sevgi ve saygı ile.
5.3.13, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

========================================

Türkiye Yeni Anayasa İle Diktatörlüğe Doğru Gidiyor

portresi

Tansel Çölaşan
Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Genel Başkanı

Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Başkanı Tansel Çölaşan, herkesin sus pus olduğu bir dönemde yeni anayasa ile nelerin amaçlandığını ve sonuçlarını SÖZCÜ’ye anlattı. Türkiye’nin bölünerek diktatörlüğe doğru gittiği konusunda halkı uyaran Çölaşan, bu anayasaya katkı verenlere vebâlini hatırlatarak, muhalefete ‘masadan kalkın’ çağrısında bulundu.

Yeni anayasa ile Türkiye’de neler değişecek, başkanlık sisteminin götürdükleri neler olacak? Çölaşan bu süreci şöyle anlattı:

YENİ BİR ANAYASANIN HUKUKSAL TOPLUMSAL TEMELİ YOK

I. Anayasalar, devletin temel organlarını, bu organlar arasındaki işbölümünü, rejimini belirler, ideolojisini yansıtırlar. Toplumsal uzlaşma ile yapılmaları gereği bundandır.
1982 Anayasası %92 oyla kabul edilmiştir ama toplumsal uzlaşmaya dayanmayan bir darbe Anayasası olduğu için 30 yılda zaten 117 maddesi değişmiştir. 2010 değişikliği ile 1982 Anayasasının da gerisine düştüğünü belirtelim. Bu nedenle, bugün Anayasanın 4 ve 6. maddesi hükümleri gözetilerek, özgürlükler adına, demokrasi adına daha ilerici bir Anayasa değişikliğine gidilmesine hiçbir engel yok.

Ama istenen, Anayasa değişikliği değil, yeni bir Anayasa. Yeni Anayasa yapmanın hukuksal koşulu, bu yetkinin Anayasa’da yer almasıdır ki, 1982 Anayasasında Meclise bu yetki verilmiyor. Şu yapılabilir : Anayasa’nın 175. maddesinde, Sn. Sabih Kanadoğlu’nun anlattığı gibi, Meclise yeni Anayasa yapma yetkisi veren bir değişiklik yapılır, referanduma sunulur, kabulü halinde Anayasal dayanak, yetki sağlanabilir.

Ama yetmez, en azından 12 Eylül’ün getirdiği, seçim yasasındaki baraj makul düzeye (%3 gibi) çekilerek, il kontenjanları kaldırılarak, Siyasi Partiler Yasası demokratikleştirilerek, veri tabanı siyasete bağlanan YSK yeniden yapılandırılarak temsilde adalet ve eşitlik ilkeleri bir ölçüde sağlandıktan sonra yapılacak seçimle oluşan meclis toplumu adil temsil eden bir kurucu meclisi oluşturur. Bu Meclis de
yeni Anayasayı yapar. Süreç uzun olur, ama hukuksallık sağlanır.

Gizli ve acil bir planınız yoksa niçin bu yol denenmiyor?

Öte yandan son on yılda, iktidarın belli politikaları ile toplum; etnik, dinsel, mezhepsel olarak ayrıştırıldı, birbirine düşman edildi. Ülke teröre teslim edildi, terör dayatması ile bölünmenin eşiğine getirildi. Şimdi de yine terörle yeni Anayasa dayatılıyor.
Böyle bir ortamda Anayasanın çözüm olacağını söylemek traji-komik.

  • İşin aslı; yeni Anayasa ABD-AKPBDP-PKK-Oslo-İmralı dayatmasıdır.

Bu Anayasa; Atatürkle, laik Cumhuriyetle, sorunu olanların, O’na kin duyanların,
vatan üzerinden verdikleri ödünler karşılığında iktidarlarını sürdürme ve
yeni Hitler’ler yaratma projesidir. Çok tehlikelidir.

II. ANAYASA UZLAŞMA KOMİSYONU’NUN ÇALIŞMALARINI
NASIL DEĞERLENDİRİYORSUNUZ?

Hukuksal olarak böyle bir komisyon oluşamaz. Çünkü yetkisini anayasadan almayan hiçbir güç anayasa yapamaz. Bizim anayasamızda böyle bir oluşuma izin verilmiyor.
Bu komisyonu oluştururken iktidarın kafasında, yasal olmadığı halde öbür siyasal partileri o zemine çekerek kendisini meşrulaştırmak fikri vardı. Bunu başardı.

Üzerinde “uzlaşılan” metin Meclis’e getirilecekti. Uzlaşılamadı. İktidar sözünde durmadı. Bugün kendi taslağını Meclis’e getirmeye kararlı. Nasıl, amacı için demokrasiyi
araç olarak kullandı ise, bugün de MHP ve CHP’yi kullanarak kendi Anayasasını meclise taşıyor. Orada BDP ile birlikte oyları yetmediği için, MHP ve CHP’den ilkeli (!) milletvekili transferi oylarla 368’i bularak doğrudan, ya da oylar 330-367 aralığında kalırsa, 2010 anayasa değişikliğindeki gibi, zehiri bal gösterip, yandaş medya,
bolca dağıtılan sadaka ve hatta yeni “yetmez ama evet” çilerin desteği ile oluşturulacak kampanya ile amacına ulaşmayı planlıyor.

Bu plan, BOP projesinin mimarı ABD’nin beslediği terör örgütünün
açık-kapalı desteği ile yürüyor.

İki muhalefet partisinin daha fazla vakit kaybetmeden bu komisyondan çekilmeleri ve halka nedenlerini anlatmaları zamanı geçmektedir. Halk 29 Ekim, 10 Kasım ve
13 Aralık’ta Cumhuriyeti sahiplenmiştir ve mücadelesinde siyasal bir destek bulmaktan mutlu olacaktır. İvedilikle yapılması gereken budur. Yoksa çok geç kalınmış olacak
ve bu ve vebali omuzlarında taşıyacaklardır.

III. YENİ ANAYASA NELER GÖTÜRÜYOR?

1. Yeni Anayasa ideolojisiz olacak. Çünkü, Atatürkçü Düşünce (Kemalizm), Cumhuriyetin ideolojisini yansıtıyor. Cumhuriyet; laik – üniter – ulus devlet modelidir. Ulusu ve ülkesiyle bölünmez bütündür. İdeolojisiz Anayasa ile; Atatürk’ün adı, Devrim ve İlkelerine bağlılık ve ilk 3 maddede yer alan bu niteliklerin Anayasadan çıkartılması amaçlanmaktadır.

2. Cumhuriyetin laiklik anlayışı, iktidarı rahatsız ediyor. Bu anlayış, toplumu din tüccarlarının etkisinden korur, dinin toplumu yönetmesine izin vermez. Ama manevi alanda din sınırsız özgürlüğe sahip ve anayasal güvence altındadır. Bu anlayış
din özgürlüğüne indirgenerek, toplum din tüccarlarının eline, ortaçağ karanlığına yönlendirilecektir.

3. Ademimerkeziyetçiğin önü açılacak, giderek vatanın bölünmesi gündeme gelecek, Irak Kürdistan’ı (Suriye ve Türkiye üzerinden) kurulacaktır. Esasen alt yapı
hemen hemen tamamlanmıştır. Anayasa ile meşruluk kazandırılacaktır.

IV. GETİRİLMEK İSTENEN BAŞKANLIK SİSTEMİ İLE ABD MODELİ AYNI MI? 

Hayır ilgisi yok. Tayyip’in Başkanlık sisteminin aksine, ABD Sisteminde güçlü bir kuvvetler ayrılığı var. Orada Yasama (özellikle Senato) ve yargı, Başkanın karşısında çok güçlüdür. Başkanı denetlerler. Başkan siyasal partinin adayıdır ama partili başkan değildir. Siyasal partilerde demokrasi esastır. Milletvekilleri biat etmezler. Başkanın atamaları senato onayına bağlıdır. Başkanın Meclisi fesih, kararname çıkartma,
af, sıkıyönetim vs. yetkileri yoktur.

  • ABD sistemi, kuvvetler ayrılığına dayalı parlamenter sistemin
    en güçlü uygulandığı modeldir.

Biz de ise, Tayyip Erdoğan AKP’nin Genel Başkanı olarak seçime girecek ve partili Başkan olacak. Böylece, Meclisi elinde tutmaya devam edecek. Bakanları, Başkan atayıp, azledecek, Meclisin (onay) yetkisi yok, gensoru yetkisi yok. Başkanın kararname çıkartma yetkisi var. Meclisi devre dışı bırakıp ülkeyi kararnamelerle yönetecek.
Meclisi fesih etme, af, sıkıyönetim, savaş yetkileri de var. Meclis, Başkan’ın iade ettiği yasaları ancak 2/3 nitelikli çoğunlukla tekrar kabul edebilecek. Ayrıca özelleştirmelerle elini zorlaştıran idari yargı ile F-tipi yargının da önünü kesiyor. Anayasa mahkemesi
tek yüksek mahkeme oluyor ve üyelerini; uygulamayı planladığı dar bölge seçim sistemi ile, yitirdiği oyları telafi ederek ağırlıklı olarak ele geçireceği Meclis ile
bizzat kendisi seçecek.

Özetle Yasama, Yürütme ve Yargı tümüyle Başkanın elinde olacak.
Kuvvetler ayrımına dayalı parlamenter sistem, demokrasi sonlanacak.
Bu proje geçerse, “oy” umuzla bir diktatör yaratacağız.
Burada iki noktayı belirteyim. Erdoğan, AKP ile ilişiği kesilirse, partinin ANAP’ta olduğu gibi dağılacağını görüyor. Bunu engellemek için partili Başkan oluyor.
Dizginler elinde kalacak.

Yine AKP’nin oyları hızla düşüyor

Buna karşın “Dar Bölge” sistemini yaşama geçirerek oy düşüşünü telafi etmek istiyor. Çünkü bu sistemde, salt çoğunluk aranmıyor. En çok oyu alan, seçilmiş oluyor.
Amaç az oyla, Meclis’te çoğunluk olmak.

Her ikisi de Erdoğan’ın korktuğunu gösteriyor.

V.
SONUÇ: NE YAPILMALI?

Aslında halk, 29 Ekim 2011’de deprem bahanesiyle kutlamaların kaldırılmasında
gerçeği gördü. Cumhuriyetin tehlikede olduğunu anladı. Mücadeleye karar verdi.
Sokağa çıktı. 29 Ekim, 10 Kasım, 13 Aralık 2012 milattır. Yaratılan bunca korku imparatorluğuna, fiili, engellemelere karşın, demokratik haklarını kullanabileceğini gösterdi.

İktidara DUR dedi.

Yaşanan 10 yılın sonunda bugün, ulusal iradeyi tam temsil niteliği olmayan bir seçim sistemi ve her türlü siyasi engellemelere karşın, halkın en az %50’sinin (bu sayı “gerçek” verilerle %70’in üzerindedir) Cumhuriyetin değerlerine sahip, kazanımlarına bağlı ve iktidarın bunları geri götürmeye yönelik politikalarına karşı olduğu ortadadır.

Demokrasilerde çoğulculuk esastır. Halkın oyu ile iktidar olanlar halkın tümünü kucaklamalı, yalnızca oy aldığı kesimin iktidarı olmaktan uzak durmalıdırlar.
AKP de halka karşın, halkı karşısına almamalı, halkın istencine saygılı olmalı, projelerinden vazgeçmelidir.

MHP ve CHP sonu olmayan bu Komisyondan ivedilikle ayrılmalı, hem Meclis’te ulusalcı siyasal boşluğu doldurmalı, hem de Meclis dışında öbür örgütlü kuruluşlar ve halkla birlikte bu svaşıma (mücadeleye) katkı koymalıdırlar.

Siyasetteki boşluk ADD’nin önüne ağır bir görev koyuyor..

  • Cumhuriyetin değerlerini, kazanımlarını korumak ve
    onu yeniden hak ettiği yere taşımak.

Bu anlamda, siyaseti belirleyen kamuoyunun oluşmasında iktidara DUR diyen halkın örgütlü gücü ve sesi oluyor. Bunu başarıyoruz. Önümüzdeki sürecin, çoğunluk olduğuna inandığım Meclisteki ve dışarıdaki vatansever, ulusalcı kesimin vatanı korumak, Cumhuriyet’i yaraşır (layık) olduğu yere yükseltmek için elele vereceği ve bu “oyunu” bozacağı bir süreç olacağına inanıyor, halkın gücüne güveniyorum. (SÖZCÜ, 19.2.13)

Türkiye Yurtseverleri 13 Aralık 2012’de Silivri Cezaevine Çıkartma Yaptı


Dostlar,

  • Ergenekon davasının dünkü (13 Aralık 2012) kritik duruşmasına ilk kez
    salon içinde 
    ve dışında eşzamanlı olarak yaşanan direniş damgasını vurdu. 
  • Silivri Cezaevi dışarıdan kuşatıldı; duruşma salonu içeriden yarıldı.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nce görülen Ergenekon davasında
dün tarihsel bir gün yaşandı.

Türkiye ölçeğİnde yüz bini aşkın yurtsever yurttaş Silivri’ye adeta akın etti.

Aralarında

-CHP,
-İP,
-TGB,
-ADD ve
– Vardiya Bizde Platformu’nun da bulunduğu 40’ı aşkın örgüt,
dün (13 Aralık 2012) sabah saatlerinde Silivri Cezaevi önüne geldi.

Dışarıdaki onbinler günboyu gür ve sürekli sloganlarla seslerini duruşma salonuna duyururken; içeride de avukat ve sanıkların protestosu bu tarihsel güne adeta
damga vurdu.

Ergenekon savcısı Mehmet Ali Pekgüzel, mahkeme başkanı Hasan Hüseyin Özese’nin kolaylaştıcı  çabalarına karşın, dün sunması beklenen, 15 gün kadar önceki  duruşmada
sunmayı talep ettiği esas hakkındaki gürüşünü (mütalasını) sunumuna geçemedi.

Sanıklar duruşma salonuna saat 10.00’da alındı. Duruşmaya uzun süredir gelmeyen tutuklu 26. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, CHP Milletvekili Prof. Dr. Mehmet Haberal ile Yarbay Mustafa Dönmez de katıldı. Aralarında CHP Grup Başkan Vekilleri Emine Ülker Tarhan ve Muharrem İnce ile CHP Genel Başkan Yardımcısı
Bülent Tezcan ve Umut Oran’ın da bulunduğu 50’yi aşkın CHP milletvekili de duruşmada hazır bulundu. İşçi Partisi Genel Başkan Vekili Hasan Basri Özbey de yanında çok sayıda İP üst düzey yöneticisiyle birlikte Silivri’deydi.
CHP Mersin milletvekili İsa Gök, akşam saatlerinde otobüsün üzerinden
katılımcılara seslendi.

Önceki saatlerde de CHP milletvekilllerinden Gökhan Günaydın, Muharrem İnce,
Emine Ülker Tarhan ve Gökhan Günaydın ve ADD Genel Başkanı Tansel Çölaşan da Silivri cezaevine akın eden yüz bini çok aşkın çoşkulu kitleye içtenlikle ve yüreklilikle değerlendirmeler yaptılar, iletiler verdiler.

Yurtsever aydınlar ve sanatçılar da oradaydu..

Tarık Akan, Levent Kırca Silivri’de ilk gördüklerimizdi.
Zülfü Livaneli, Sadık Gürbüz, Aşık Mahzuni ve Ruhi Su .. da
saz ve sözleri ile, coşku aşılayan ezgileri ile bizlerle birlikte idiler..

Ve de TGB… TGB’li binlerce genç.. İnanılmaz bir çaba ve özveri içinde idiler..

TGB Genel Başkanı İlker Yücel saatlerce, otobüsün üzerinden kitlelere coşku aşıladı ve eylemi adeta yöneti.. Sabahın 08:00’inden akşamın 17:00’sine, gün kararana dek..

Yüce ATATÜRK boşuna gençlere emanet etmedi Cumhuriyeti..

Yüce ATATÜRK demişti ki : “Bütün ümidim gençliktedir!”

Sevgi ve saygı ile.
14.12.12, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

 

AYDINLIK 2 Aralık 2012 günlü sayısı ve yorumlarımız..

Dostlar,

AYDINLIK Gazetesi’nin 2 Aralık 2012 günlü sayısının kapağı aşağıda..

Öne çıkan haberlerden ilki;

13 Aralık’ta Silivri’deyiz.. diyen CHP.
Bilindiği gibi Ergenekon davasında savcı esasa ilişkin istemini o gün mahkemeye sunacak. O gün karar verilemeyebilir.. Yargıçlar kurulu karar için süre gereksinebilir ve kararı açıklamak üzere ileri bir tarih verebilir. Sanırız büyük olasılıkla da böyle olacak. Karar açıklansa bile gerekçesi daha sonra yazılacak.

Gene de, “çıkmamış canda umut vardır..” diyerek, mahkemenin Türk yargısına, adalete yakışır bir karar vermesini umalım mı?? Bekleyip görelim.. Ama bu arada haykırıyoruz :

ADALET İSTİYORUZ!
Silivri tutsakları APO vb. ne af için rehin tutulmamalıdır..

* Türkiye, Suriye ile, İran ile Batı emperyalizminin maşası olarak adım adım savaşa sürükleniyor. Emperyalizmin kirli silah tekelleri ise kabaran iştahlarının kör güdüsünde ülkemizde.. Türkiye, daha da borçlandırılarak silahlandırılacak.. Çok yazık..
Özal döneminde Genelkurmay Başkanı onurlu komutan Necip Torumtay,
Irak’a girmeyi reddederek görevinden istifa etmişti.
TSK bir sömürge ordusu, komutanlar da majestelerinin atamaları değil elbette

.. Mehmetçik halkın askeri..

Yine bekleyip göreceğiz.
Ama bu arada haykırıyoruz : SAVAŞA HAYIR

* İP Genel Başkanvekili H. Basri Özbey, bir kararlılık tümcesi kuruyor:
Duvarları yıkacağız..

* Yeni HSYK’nın yeni atama-dağıtma furyası.. 500’e yakın yargıç-savcının görev yerleri değişltirildi. Nedense YARSAV’ı kuran ve üye olan yargıçlar-savcılar, yetkileri azaltılarak düz savcılar olarak atandılar..

AKP’nin güdümüne aldığı hemen tüm devlet organlarının yapıp ettikleri;
çıplak, gözükara partizan eylemler iyice pervazızlaştı.. Elbette kamuyu dabunları görüyor.. Tarih bize bu tür eylem sahibi iktidarların sonunun yaklaştığını öğretiyor.

* TGB’li gençler YÖK’ü protesto etti.. YÖK, yeni üniversiteler yasası ile bu alanı da iyice ele geçirmek ve sermayenin hizmetina açmak istiyor..

* Son olarak ise, SESSİZ ÇIĞLIK eylemi.. 2 Aralık 2012 günü saat 13:00 – 14:00 arasında Ankara Sakarya Caddesi’nde gerçekleştirilen eylem.. ADD Genel Başkanı Tansel Çölaşan da oradaydı ve 40 yıllık bir hukukçu olarak, yapılanların açıkça ve neredeyse tümüyle yasa ve hukuk dışı olduğunu belirtti. CHP Milletvekili Prof. Birgül Ayman Güler de benzer değerlendirmeler yaptı ve CHP olarak üstlerine düşeni yapmayı sürdüreceklerini belirtti. Ergenekon davasında tutuklanan ASELSAN Genel Müdürü Faruk Yarman‘ın kardeşii ODTÜ Bilgisayar hocası Prof. Fatoş Yarman ise, üretilen dijital kanıtların sahteliğinin yerli-yabancı bilirkişi kurumlarınca raporlandığını, kendisinin de konunun uzmanı olarak bu sahteciliği kanıtadığını belirtti. Bu durumun siyasilerce bilinmesine karşın tutukluluk durumunun sürdürüldüğünün altını çizdi.

İP Ankara İl başkanı da bu davayı sonuna dek kararlılıkla izleyeceklerini duyurdu.
Etkinlik, 13 Aralık’ta Silivri’de buluşma çağrısı ile sonlandı..

SESSİZ ÇIĞLIK eylemi her Cumartesi aynı yer (Sakarya Cd.) ve saatte (13:00 – 14:00) yineleniyor..

Bu etkinlikte çektiğimiz fotoğrafları sizinle paylaşacağız..

Sevgi ve saygı ile.
3.12.12, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net