E. Tümg. NACİ BEŞTEPE
MEMLEKET NEREYE, SİZ NEREYE !
“AÇILIM ve BARIŞ SÜRECİ” diye bir süreç içine itildi Türkiye.
Ne oluyor, ne bitiyor, ülke nereye gidiyor?
İktidara göre;
Çok güzel şeyler oluyor.
Analar ağlamayacak. Bak üç-dört aydır şehit haberi var mı? (Var ama iki tanecik Mehmetçik olunca şehitten veya terörden sayılmıyor ya, biz de yok kabul ettik)
Sürece karşı olan barış istemeyendir, kandan beslenendir.
Başbakan’a göre pazarlık da yok. (Pazarlık yapan şerefsizdir, görüşen şerefsizdir!. Ben demiyorum,sakın yanlış anlaşılmasın. Sahibinin sesidir.)
Binali Bey’e göre, dört konuda; tek vatan, tek bayrak, tek devlet,
tek millet konusunda pazarlık var. (Geriye ne kaldıysa?)
Akillere göre de durum aynı.
Çoğu neden akil olduklarını veya ne anlatacaklarını bilmiyor ama gene de iyi bir şey yaptıklarını sanıyor.
Hatta, ne derlerse desinler inanılacağını sanıyorlar.
Bu saflığı dillendirenleri bile var.
Aktris akil ” Doğudakiler davulla karşılanıyor, bizi batıda protesto ediyorlar” diyor.
Vah canım!
“Neden böyle oluyor?” diye beyinciğini biraz işletebilse.
Yapamıyor. Çünkü senaryoda araba çarpıp görmeye başlamak yok. Oyunun sonuna kadar körlük yazılmış.
Ana muhalefete diyecek sözüm yok.
Kılıçdaroğlu, “Benim muhatabım başbakan, O konuşmadıkça bir şey söylemem.. ” diye ilkesini koydu.
Konuşmaları ÖCALAN’ın borazanı artist Sırrı veya KARAYILAN yaptığı için kendisinden umudu kestik.
Peki, durum bu kadar belirsiz mi?
Ne demek belirsizlik!
Her şey o kadar açık ve net ki.
Gerek ÖCALAN, gerekse KARAYILAN hem öç alırcasına hem zehirli yılancasına süreci öyle tanımlıyorlar ki.
Hala, “ne oluyor?” diyen varsa, benim diyeceğim yoktur ona.
İşte Karayılan’ın sözleri, bir kez daha yazayım. Duymayan kalmasın;
- Kürt halkı özgürlük mücadelesiyle önemli bir düzey kazanmıştır.
- Kürt halkı Türkiye’de kimliksiz ve statüsüz yaşayamayacak bir noktaya gelmiştir.
Ne demektir önemli düzey?
” Mücadeleyi kazandık, masaya oturttuk!” demektir.
Ne demektir kimlik?
“Anayasada KÜRT yazacak, ya da TÜRK yazmayacak” demektir.
Ne demektir statü?
Özerklik veya federasyon demektir.
Her gün BDP’li bir vekilin; özerklik, bağımsızlık, kendi kendini yönetme,
APO’ya ve PKK’lılara özgürlük sözleri duyulmuyor mu?
Karayılan veya BDP’li PKK’lılar durup dururken mi söylüyorlar bunları?
Hayır.
“Pazarlık yapmıyoruz, görüşüyoruz ” diyenlerin verdiği ödünler nedeniyle söylüyorlar.
Hiç duyan var mı Başbakan’ın ağzından, “Biz böyle bir söz veya ödün vermedik!” dediğini?
Duyamazsınız, duyamayacaksınız.
Çünkü AB-D öyle istiyor.
AB Parlamentosu raporuna bakın, zil takıp oynamadıkları kaldı.
Ulusal değerler bir bir çiğnenerek, silmeye ve unutturmaya çalışarak yok edilirken,
23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI‘nda, bir devlet yetkilisinin, AKP’nin önde gelen bir büyüğünün, Meclis Başkanlığı yapmış bir kişinin, söylediklerine bakın :
– Dünyayı başımıza yıkanların haline, geçen 23 Nisan resepsiyonuna bakın.
Eşim başörtülü diye resepsiyona gelmeyenler, şimdi eşi başörtülü bir
Meclis Başkanının önünde iki büklüm olup selam veriyorlar.
Bilge kişinin dediği gibi, herkes Meclis Başkanı olabilir ama herkes devlet adamı olamaz.
Meclis Başkanı’na selam verenler ne O’nun şahsına ne de türbanlı karısına veriyorlar.
Türkiye Cumhuriyeti’nin bir makamına saygı gösteriyorlar.
O makamı işgal edenler makamın saygınlığına yakışmıyorsa selam verenler de
yanlış içindedir.
- Ülkemiz çok önemli bir darboğaza sokulmuştur.
Yetkili,sorumlu, vatandaş herkesin bu darboğazdan çıkış mücadelesine katılması gerekirken şu uğraşılan, gündeme taşınan konuya bakın.
Basitliğe, kinciliğe bakın.
Memleket nereye, siz nereye?
Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE
05 Mayıs 2013