Kategori arşivi: Hekim Saltık

ACCESS TO HEALTHCARE – HEALTH SERVICES

Dear Phase 1 Students of Atılım Univ. Medical School

All medical students,
Medical residents in different branches
Allied health staff

General public and the Media,

On 07th February 2025, we’ll conduct a 2 hours lecture for Phase 1 Students of Atılım Univ. Medical School with the subject of

Access_to_Health_Care

Here are the 60 power point slides having a rich and up to date content.. (pdf, 6 MB).
(This file was also uploaded to the Moodle system of Atılım Univ, before lecture date.)

Access_to_Health_Care

With respect and love.

07th February 2025, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM
Atılım Univ. Medical School, Dept. of Public Health
LLM; Health Law  BSc; Political Sciences & Public Administration
www.ahmetsaltik.net         profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik       X @profsaltik

Infant & Child Health in Turkiye and the Globe

Dear Phase 3 Students of Atılım Univ. Medical School

All medical students,
Medical residents in different branches
Allied health staff

General public and Media,

On 27th January 2025, we conducted a 2 hour lecture for Phase 3 Students of Atılım Univ. Medical School with the subject of

Gobal infant and child health

Here are the 34 power point slides having rich and updated content.. (PDF 2,4 MB)

Additionally, the following subject was also held, by 48 updated slides (4,7 MB).

Infant & Child Health in Turkiye, AHMET SALTIK

Both files were uploaded to the Moodle system of Atılım Univ. Medical School before lecture day, in principle.

With respect and love. 5th February 2025, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM
Atılım Univ. Medical School, Dept. of  Public Health
LLM in Health Law
BSc in Political Sciences & Public Administration
www.ahmetsaltik.net         profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik       X : @profsaltik

Sağlık istatistikleri çöküşün itirafı gibi

Sağlık 03.02.2025 BİRGÜN

Sağlık istatistikleri çöküşün itirafı gibi
Fotoğraf: BirGün

Sağlık Bakanlığı 2023 Sağlık İstatistiklerini yayımladı. Gecikmeli olarak yayımlanan raporda dikkat çeken veriler yer aldı.

Çağ atladık” denilen sistemde 2022’de rekor kırılan hekime başvuru sayısı daha da arttı.

Toplam hekime başvuru sayısı bir milyara yaklaştı. Bebek ölümleri artarken, kadın sağlığını ilgilendiren birçok konuda da çarpıcı ayrıntılar dikkat çekti. İstatistiklere göre; 2023’te hekime başvuru sayısı 2022’ye göre yaklaşık %14 artarak 854 milyon 328 binden, 973 milyon 519 bine yükseldi.

Bunun 421 milyon 121 bini aile hekimliği, poliklinik gibi 1. Basamak sağlık hizmetlerine, 552 milyon 397 bini ise hastanelerle özel tıp merkezleri gibi 2. ve 3. Basamak sağlık hizmetlerine gerçekleşti. Kişi başı hekime başvuru sayısı ise 10’dan 11,4’e yükseldi. OECD ortalaması 6,4.

Başka bir dikkat çeken ayrıntı ise yüz bin kişi başına düşen hekim sayısında oldu. 2022’ye göre yükselen yüz bin kişi başına düşen hekim sayısı 239 olarak gerçekleşti. Ancak bu alanda adaletsizlik dikkat çekti. Örneğin Güneydoğu Anadolu’da yüz bin kişiye 155 hekim düşerken,
bu sayı İstanbul’da 298, Batı Anadolu’da 368. Bu konuda dikkat çeken başka bir ayrıntı ise Türkiye’nin tüm OECD ülkeleri içinde sonuncu sırada kalması oldu. Bu alanda OECD ortalaması 377 olurken zirvedeki Yunanistan’da sayı 661.

Benzer biçimde Türkiye, psikiyatri uzmanı sayısı da dikkat çekti. Yüz bin kişiye düşen psikiyatri uzmanı sayısı Türkiye’de salt 8 iken OECD ortalaması 18 olarak belirlendi. Kamu ve özel cari sağlık harcamasının gayrisafi yurtiçi hasıla (GSYİH) içindeki payı da dikkat çeken bir veri olarak istatistiklerde yer aldı. 2021’de % 4,6 olarak gerçekleşen bu oran 2023’te %4,3’e geriledi. Ayrıca Türkiye bu alanda da OECD sonuncusu oldu. OECD ortalaması %9,2 olarak gerçekleşti. Buna karşın, kişi başı cepten yapılan sağlık harcaması 2589 TL. Cepten yapılan sağlık harcamasının toplam cari sağlık harcaması içindeki oranı ise %19,5. Bu alanda Türkiye OECD ortalamasının üstünde yer aldı. OECD ortalaması %18,8 oldu.

İstatistiklerde meyve ve sebze tüketimine ilişkin veriler de yer aldı. Ancak bu veriler de 2022 yılına ait olarak açıklandı. Meyve ve sebze tüketimine ilişkin veriler şöyle:

• Günde en az bir kez meyve tüketebilenlerin oranı 2019-2022 arasında %40,3’ten 36,5’e düştü.

• 15-24 yaş arası gençlerde meyve tüketebilenlerin oranı % 40,3’ten 28,4’e düştü.

• Günde en az bir kere sebze ya da salata tüketebilenlerin oranı % 55,3’ten, %41,2’ye düştü.

Kadınlarda en sık gözüken kanser meme kanseri olurken, hiç mamografi çektirmeyen 15 yaş üstü kadınların oranı 2019’da % 65,1’ken 2022’de %65,6’ya çıktı. Son bir yılda mamografi çektirmeyen kadınların oranı aynı yıllar içinde %10,4’ten %7,3’e, bir yıldan çok iki yıldan az süre içinde mamografi çektirmiş kadınların oranı %8,3’ten %7,2’ye düştü. Hiç “smear” (rahim ağzı kanseri tarama) testi yaptırmayan kadınların oranı yine aynı dönemde %61,2’den %64,4’e çıktı. Son bir yılda yayma (smear) testi yaptırmayan kadınların oranı %11,7’den %7,2’ye, bir yıldan çok iki yıldan az sürede yayma (smear) testi yaptırmayan kadınların oranı %9,2’den %7,2’ye geriledi.

İstatistiklerde özellikle halk sağlığını ilgilendiren pek çok veri ise geçmiş yıllara ait. Özellikle günlük yaşantıya ve sağlık hizmetlerine erişime ilişkin verilerin büyük bölümü 2022 yılına ait. Koruyucu hizmetlerden yararlanma, obezite, beslenme verilerinin neredeyse tümü en az 3 yıllık. Örneğin çocukların besin ve içecek tüketim sıklıklarına ilişkin veriler 2016’dan, diyabet verileri 2017’den. Kanser verileri ise 2019’a ait.

YARALANMAYA BAĞLI ÖLÜMLER ARTTI

İstatistiklere göre doğuşta beklenen yaşam süresi 2022’de 77,5 yıl iken 2023’te 77,3 yıla düştü. Bebek ölüm hızı ise binde 9,1’den binde 9,8’e yükseldi. Bebek ölüm hızının OECD ortalaması ise binde 3,6. Yenidoğan bebek ölüm hızı ise binde 5,7’den binde 6’ya yükseldi. Bu alandaki OECD ortalaması ise binde 2,5. Beş yaş altı ölüm hızında ise çarpıcı bir yükseliş yaşandı. 2022’de binde 11,1 olan beş yaş altı ölüm hızı, 2023’te binde 14’e yükseldi. Tüm bunlara bağlı olarak anne ölüm oranında da artış yaşandı. 2022’de yüz bin canlı doğumda 12,6 olan bu oran, 2023’te 13,5’e çıktı. Ülkedeki kaba ölüm hızı ise 2022’de binde 5,9 iken binde 6,2’ye yükseldi.

Önlenebilir ölümlerde de birçok olumsuz kalemde olduğu gibi artış yaşandı. 2022’de 161 olan yüz bin kişi başına göre önlenebilir ölüm, 197’ye yükseldi. Önlenebilir ölümlerin dağılımında da çarpıcı bir değişim oldu. 2022’de önlenebilir ölümlerin %14,7’si yaralanmalarla gerçekleşirken, 2023’te bu oran %45,9 oldu. Neredeyse iki kişiden biri yaralanmalara bağlı olarak yaşamını yitirdi. Türkiye, bu alanda da binde 166 olan OECD ortalamasını geçti.

KIZAMIKTA DEVASA ARTIŞ

İstatistiklerde en çarpıcı verilerden biri de enfeksiyon hastalıklarından kızamıkta oldu. 2022’de 103 olan kızamık vaka sayısı 2023’te tam 5088’e yükseldi. Artış yaklaşık 50 kat oldu.

ÖZEL HASTANE SAYISI AZALDI

Yenidoğan Çetesi’nin ortaya çıkmasının ardından tartışılır duruma gelen özel hastanelerin sayısında azalma yaşandı. 2022’de 572 olan özel hastane sayısı 565’e geriledi. Hastane yatağı sayısı kamu ve özel toplam 262 binden 266 bine yükseldi. Ancak Türkiye bu alanda da on bin kişi başına düşen 31,2 yatakla, 42,5 olan OECD ortalamasının altında kaldı.
∗∗
BU MU ÇAĞ ATLAMAK??

KADINLARIN % 65,6’sı MAMOGRAFİ ÇEKTİRMEDİ

Kadınlarda en sık gözüken kanser meme kanseri olurken hiç mamografi çektirmeyen 15 yaş üstü kadınların oranı 2019’da %65,1’ken 2022’de %65,6’ya çıktı. Son bir yılda mamografi çektirmeyen kadınların oranı aynı yıllar içinde %10,4’ten %7,3’e, bir yıldan çok iki yıldan az süre içinde mamografi çektirmiş kadınların oranı %8,3’ten %7,2’ye düştü. Hiç yayma (smear) (rahim ağzı kanseri tarama) testi yaptırmayan kadınların oranı yine aynı dönemde %61,2’den %64,4’e çıktı. Son bir yılda yayma (smear) testi yaptırmayan kadınların oranı %11,7’den %7,2’ye, bir yıldan çok iki yıldan az süre içinde yayma (smear) testi yaptırmayan kadınların oranı %9,2’den %7,2’ye geriledi.
∗∗
BAKANLIK KİMİ VERİLERİ GİZLİYOR

İstatistiklerde özellikle halk sağlığını ilgilendiren pek çok veri ise geçmiş yıllara ait. Özellikle günlük yaşantıya ve sağlık hizmetlerine erişime ilişkin verilerin büyük kesimi 2022 yılına ait. Koruyucu hizmetlerden yararlanma, obezite, beslenme verilerinin neredeyse tümü en az 3 yıllık. Örneğin çocukların besin ve içecek tüketim sıklıklarına ilişkin veriler 2016’dan, diyabet verileri 2017’den, Kanser verileri ise 2019’a ait.
∗∗
MEYVE VE SEBZE TÜKETİMİ DÜŞTÜ

İstatistiklerde meyve ve sebze tüketimine ilişkin veriler de yer aldı. Ancak bu veriler de 2022 yılına ait. Meyve ve sebze tüketimine ilişkin veriler şöyle:

• Günde en az bir kez meyve tüketebilenlerin oranı 2019-2022 arasında %40,3’ten %36,5’e düştü.

• 15-24 yaş arası gençlerde meyve tüketebilenlerin oranı %40,3’ten %28,4’e düştü.

• Günde en az bir kez sebze ya da salata tüketebilenlerin oranı %55,3’ten %41,2’ye düştü.
∗∗
MEMNUNİYETTE DE GERİLEME YAŞANDI

İstatistiklerde sisteme ilişkin memnun olma durumu da soruldu. Sağlık kuruluşlarının hizmetlerinden memnun olma oranı %65,6’dan % 65,4’e düştü. Özellikle özel sağlık kuruluşlarından memnun olma %58,2’den %56,7’ye geriledi.

Başka bir sağlık sistemi mümkün!

“Hekimiz Biz!

Tıbbın kurucuları İstanköylü Hipokrat’tan, Bergamalı Galen’den bu yana binlerce yıldır burada, bu topraklardayız. Hayata ve topluma adanmış bir mesleğin onurlu üyeleri olarak emeğimizle, bilgimizle, uzun yıllar süren eğitim ve mesleki deneyimlerimize dayalı birikimimizle insanlara hizmet veriyoruz.

Senenin 365 günü icap nöbetçisi bir uzman hekim, sabaha kadar ameliyat yapan her branştan (daldan) bir cerrah, her gün yüz hasta muayene eden bir dahiliyeci, hayata anne karnından itibaren eşlik eden bir kadın doğumcu, yitirdiği hastasının ardından “Kızamık ağıdı” yakan bir pediatrist, ömrü narkoz koklamakla geçen bir anestezist, her ambulans sesinde yerinden fırlayan bir acilci, petri kutuları arasında bir mikrobiyolog, formaldehit kokuları arasında bir patolog, her türlü hastalıkla tek başına başa çıkmaya çalışan bir kasaba doktoru, şimdilerde kimliksizleştirilen bir pratisyen hekim, yirmi dört saat uykusuz geçen nöbet ertesinde vizite hazırlanan bir asistan hekim, aile hekimliği birimine hapsedilmiş bir aile hekimi, OSGB’lerin kaderine terk edilmiş bir işyeri hekimi, gün boyu öğrencilerine ve  asistanlarına mesleği öğretmek için çalışan bir akademisyen, özel hastanelerin karşısında ayakta kalmaya çalışan bir muayenehane hekimi, şirket kurma  ve ciro baskısı altında bir özel hastane hekimi, yoksulluk sınırının altında yaşamaya çalışan bir emekli hekim, işte ve evde çifte mesai yükünü taşıyan bir kadın hekim.

Her şeyden ve herkesten çok; doğumdan ölüme insanın en çıplak hallerine şahitlik ediyor, en çaresiz anlarında yardımına koşuyor, güçsüzlerin gücü, çaresizlerin çaresi olmak, ölümle ve hastalıklarla mücadele etmek, sağlık ve esenlik dağıtmak için çalışıyoruz.”
∗∗
TTB’nin “Başka Bir Sağlık Sistemi Başka Bir Hekimlik Ortamı Mümkün Mücadele Programı” için hazırladığı broşür böyle başlıyor.

Program geçtiğimiz Cumartesi günü başladı, bir buçuk ay sürecek. Bu süre boyunca Ankara’dan Diyarbakır’a, İstanbul’dan Trabzon’a ülkenin dört bir yanında paneller, sempozyumlar, çalıştaylar, basın açıklamaları, il gezileri, hastane ziyaretleri yapılacak.

Mücadele Programında 25 Şubat Salı İstanbul’dan başlayıp 1 Mart Cumartesi Ankara’da sonlanacak bir “Beyaz Yürüyüş” de yer alıyor. Yürüyüşün sonunda Ankara’da “Büyük Hekim Buluşması” var. Geleneksel 14 Mart Haftası programı da bu buluşmada hekimlerle birlikte kararlaştırılacak. Ufukta gene bir G(ö)REV görünüyor.
∗∗
Geçmişteki hastane kuyruklarını bile aratan, günlerce, haftalarca alınamayan hastane randevuları, günde yüz hastaya bakmaya zorlanan doktorlar, beş dakikaya sıkıştırılmış muayene süreleri, “randevu dışı hasta randevuları”, sağlık kurumlarını savaş alanlarına çeviren şiddet görüntüleri, ağır ve kötü çalışma koşulları altında ezilen, tükenen hekimler, sağlık çalışanları.

Bugün artık AKP’ye oy verenler de dahil, herkesin kabul ettiği bir gerçek var;
sağlık sistemi çöktü!

TTB bunun böyle olacağını zaten yıllardır anlatıyordu. Şimdi ise bugünkünden çok daha iyi, çok daha nitelikli sağlık hizmeti sunmanın mümkün; ülkenin maddi kaynakları ve sağlık insan gücünün böyle bir sistemi kurmaya yeterli olduğunu söylüyor.

Alternatif (seçenek) sağlık sisteminin adını da koyuyor; Kamucu-Toplumcu Sağlık Sistemi.

Neden Kamucu-Toplumcu Bir Sağlık Sistemi?” sorusuna da on başlıkta yanıt veriyor.

“Çünkü yalnızca kamucu-toplumcu bir sağlık sistemi;

Bütün toplumun sağlık ihtiyaçlarına cevap verebilir.

Herkese eşit, ücretsiz, nitelikli sağlık hizmeti sunabilir.

Sağlığın ticarileşmesini, özelleşmesini, piyasanın vahşi koşullarına terk edilmesini engelleyebilir.

Koruyucu hekimliği önceleyebilir, sağlıkta “olmazsa olmaz” sevk zincirini kurabilir.

Sağlıkta kışkırtılmış talebi ve şiddeti durdurabilir.

Hekimlerin hastalarına yeterli süre ayırabilecekleri, iyi hekimlik yapabilecekleri ortamları hazırlayabilir.

Hekimlere çalışırken ve emeklilikte insanca yaşayabilecekleri ekonomik, özlük haklarını sağlayabilir.

Hekimlerin iş ve gelir güvenceli koşullarda çalışmalarını temin edebilir.

Özelde çalışan hekimler için bir güvence oluşturabilir.

Hekimlerin mesleksel bağımsızlıklarını, klinik özerkliklerini güvence altına alabilir.”

∗∗

Broşürün tamamına ttb.org.tr  adresinden ulaşıp indirebilir, okuyabilirsiniz.

TTB’nin dediği gibi; Başka Bir Sağlık Sistemi Mümkün!

Not: “Sağlık Sisteminde Çöküş/Kamucu Toplumcu Çıkış Sempozyumu” 9 Şubat Pazar günü İstanbul’da Kadıköy Barış Manço Kültür Merkezi’nde gerçekleşecek. Herkese açık.

ŞİDDETE KARŞI TOPLUMSAL UZLAŞI..

Dostlar,

Çiğdemim Derneği öncülüğünde, Sayın Av. Neslihan Özfidan ve Sayın Rıza Sümer‘in çabalarıyla,
13 Ocak 2025 günü saat 21:00’de bir “zoom oturumu” yapıldı.
Konuşmacı olarak bize görev verilmişti.
Yaklaşık 50 dakika dolayında bir sunum yaptık ve ardından soruları yanıtlamaya çalıştık,
katkılar paylaşıldı.

Aktarımımızın bir özeti PDF dosyası olarak aşağıda, indirilip okunmasını, paylaşılmasını ve
yararlı olmasını dileriz.

ŞİDDETE KARŞI TOPLUMSAL UZLAŞI, Dr. Ahmet SALTIK, zoom oturumu notları, 13.01.2025

(338 KB, 8 sayfa)

Toplantıyı düzenleyen, bizi konuşmacı olarak onurlandıran ve oturumu sabırla izleyerek
katkı veren tüm katılımcılara teşekkür ederiz.

ŞİDDET, ne yazık ki, küresel emperyalizmin özellikle son yarım yy’da katlanılmaz ve sürdürülemez kertede artan sömürüsü temelli olarak nicelik ve nitelik olarak kaygı veren boyutlara ulaştı.

Türkiye’de ise ” TEK ADAM REJİMİ” doğası gereği, başlıbaşına çok yönlü baskı ve şiddet aracı. Denetlenebilirlik ve hesap sorulabilirlik yok.. Erkler ayrılığı yok.. Hızla demokrasiye dönülmeli.

  • İnsanın insana kulluğunu, emeğin sömürüsünü yok etmeli kök nedenler olarak.

Oturum youtube üzerinden eşzamanlı yayınlandı. Erişim içi lütfen tıklayınız :

https://youtu.be/–LYebv_Bng?si=_LCg1UIWFLRyv6Uu

Sevgi ve saygı ile. 15 Ocak 2025, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM
Atılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı (Toplum Hekimliği) Uzmanı
Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, Mülkiyeli
www.ahmetsaltik.net        profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik    X : @profsaltik
https://www.instagram.com/ahmet_saltik

Cumhuriyet TV konuşmamız : Aile Hekimleri, İade edilen tarım ürünleri, Çin’de yeni salgın mı??

Dostlar,

Cumhuriyet TV‘den Sn. İrem Karataş ile bir söyleşimiz oldu.

3 konuyu işledik :

1. Pestisit vb. kalıntılar nedeniyle geri gönderilen dışsatım tarım ürünleri sorunu
2. Aile Hekimleri 3. kez iş bırakıyor : Ne istiyorlar??
3. Çin’de yeni salgın mı? HMPV enfeksiyonları

Sn. Karatş’ın yönelttiği bu 3 soruya yanıt verdik.
Toplam 36 dakika.. (reklamlar dahil)

İzlenmesi, yararlı olması ve gereklerinin yapılması umudu ile.

Sevgi ve saygı ile. 13 Ocak 2025, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM
Atılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı (Toplum Hekimliği) Uzmanı
Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, Mülkiyeli
www.ahmetsaltik.net        profsaltik@gmail.com 
facebook.com/profsaltik     X : @profsaltik
https://www.instagram.com/ahmet_saltik

Halk sağlığında yapay zekâ

Prof. Dr. Çağatay Güler

11 Ocak 2025 Cumhuriyet

Yapay zekâ, birçok alanda olduğu gibi verilerin çözümlenmesi, eğilimlerin belirlenmesi ve müdahalelerin tasarımında devrim yaratarak halk sağlığına evrimsel katkılar sağlayabilir. Elektronik sağlık kayıtları, sosyal medya paylaşımları ve çevresel veriler gibi çeşitli devasa sağlık verisini (AS: “Big data“!) erken belirtileri saptayacak biçimde çözümleyerek salgınların erken evrede belirlenmesini sağlayabilir.

Kestirimsel modeller, kamu sağlığı kuruluşlarının kaynakları daha etkili bir biçimde paylaştırmasına ve potansiyel sağlık tehditlerine hızla yanıt vermesini sağlayabilir. Hastalıkların yayılmasını çözümleyip, örüntüleri belirleyerek; nüfus yoğunluğu, seyahat düzenleri ve iklim koşulları gibi etmenlere dayalı olarak gelecekteki olası salgınları kestirebilir.
Böylece halk sağlığı müdahalelerine ve politikalarına yön gösterebilir.

Yapay zekâ, halk sağlığı davranışlarını ve duygularını anlamak için sosyal medyayı,
arama motoru sorgularını ve öbür çevrimiçi verileri çözümleyerek sağlık kampanyalarının ve mesajlarının (iletilerinin) uygun biçimde oluşturulmasına yardımcı olabilir.

İLAÇ KULLANIMINA ETKİSİ

Yapay zekâ destekli benzetimler (simülasyon), araştırmacıların hastalıkların nasıl geliştiğini ve potansiyel tedavilerle nasıl etkileştiğini anlamalarını kolaylaştırabilir. Potansiyel ilaç adaylarını belirlemek ve bunların etkinliğinin ve güvenliğinin kestirimi için büyük veri kümelerini çözümleyerek ilaç geliştirme sürecini hızlandırabilir. Demografik verileri, hastalıkların yaygınlığını ve tedarik zinciri lojistiğini değerlendirerek aşı dağıtımını en uygun duruma getirebilir. Aşı uygulamalarının gerçek zamanlı izlenmesi, aşılama programlarının güvenliğini ve etkinliğini artırabilir.

Sağlık kuruluşlarından gelen verileri çözümleyerek minicanlıların antibiyotiklere direncinin ortaya çıkışını ve yayılmasını izleyebileceğinden uygun antibiyotik kullanımını yönlendirebilir. Sağlık birimlerinin hasta kabul oranlarının, kaynak istemlerinin ve personel (çalışan) gereksinimlerinin kestirimiyle kaynak dağılımını iyileştirerek sağlık sistemleri üzerindeki
yükü azaltabilir.

ÇEVRESEL VERİLERİ ÇÖZÜMLEYEBİLİR

Hava ve su kalitesini (niteliğini) izlemek, kirlilik düzeylerini kestirmek ve bunların
halk sağlığı üzerindeki etkilerini değerlendirmek için çevresel verileri çözümleyebilir.

Hasta verilerini, hastalığın ilerleyişini kestirebilecek biçimde çözümleyerek ve daha iyi sağlık sonuçları elde edecek biçimde kişiselleştirilmiş müdahaleler (girişimler) önererek süreğen hastalıkların yönetilmesine yardımcı olabilir. Farklı müdahalelerin ve senaryoların etkisini modelleyerek politika kararlarına bilgi sağlayabileceğinden, en etkili izlemlerin seçilmesine yardımcı olabilir.

Yapay zekâ, doğa nedenli afetler, salgınlar ve öbürr acil durumların olası etkilerinin kestirimini sağlayarak kaynak ayrımını yönlendirebileceğinden, müdahale planlarının oluşturulmasını kolaylaştırabilir.

Demografik ve sağlık verilerini çözümleyerek farklı topluluklardaki sağlık eşitsizliklerini belirleyebileceğinden sağlık hizmetlerine erişim eşitsizliklerinin ve sonuçlarının somutlaşmasını sağlar.

ASAL ve ETİK SORUN

Ancak yapay zekânın halk sağlığı alanında kullanımının etik, yasal, teknik ve sosyal etmenlerden kaynaklanan kimi sorunları da söz konusu olabilir. Kapsamlı verilere dayandığından
hasta mahremiyeti, veri ihlalleri ve hassas sağlık bilgilerine yetkisiz erişimle ilgili
endişeleri artırmaktadır.

Yapay zekâ zincir-işlemleri, biçimlendiği verilerdeki yan tutmaları devralabileceğinden var olan eşitsizlikleri sağlık-bakım sonuçlarına yansıtabilir. Kestirimlerin doğruluğu büyük ölçüde
eldeki verilerin niteliğine ve miktarına bağlı olduğundan, kestirimlerdeki hatalar
halk sağlığı kararlarını olumsuz etkileyebilir.
Onam (rıza), karar verme yetkisi, önerilere ilişkin sorumluluk ve hesap verebilirlikle ilgili
etik sorunlar ortaya çıkabilir.

Yalnızca yapay zekâ araçlarına bağlı olmak, sağlık okuryazarlığını ve hastanın anlaşılmasını engelleyerek teknolojiye aşırı güvenmeye yol açabilir. Yapay zekâ araçlarına aşırı güvenmek, insan yargılaması ve deneyiminin etkinliğini azaltarak yanlış kararlara neden olabilir.
Buna mevzuat zorlukları, kaynak kısıtlılığına bağlı engeller, değişime karşı direncin yarattığı güçlükler eklenebilir.

Yapay zekâ kullanım yetkinliği ancak bu güçlüklerin üstesinden gelinmesiyle kazanılabilir.

Türkiye’de Malpraktis ve Hekim Hakları

Dostlar,

09 Ocak 2025 günü, Ankara Üniv. Tıp Fakültesinde bir kurultay (Simpozyum) vardı.

  • 16. Geleneksel Mediko-Legal Düzlem
    T
    ıbbi Uygulama Hataları (Malpraktis) Simpozyumu

Bizim sunumuzun konusu şöyleydi : Türkiye’de Malpraktis ve Hekim Hakları

44 yansıdan oluşan sunumumuzu katılımcılarla paylaştık yaklaşık 20 dakika içinde. Kurultay eş zamanlı olarak sanal ortamda da yayınlandı. Yansıları izlemek için aşağıdaki
pdf dosyasını (2MB) tıklayınız : Türkiye’de Malpraktis ve Hekim Hakları

Ülkemiz sağlık ortamı, genel koşullarında olduğu gibi pek çok açıdan sorunlu.
Bunlardan biri de “hatalı tıp uygulamaları” : Malpraktis!

Suçlanan “günah keçileri” de  genellikle sağlık hizmeti sunucuları, özellikle hekimler.

Oysa kök neden sağlık hizmetlerinin kurumsal yapı ve işleyişi ile doğrudan bağlantılı.

Yararlı olması dileğiyle.

Sevgi ve saygı ile. 10 Ocak 2025, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM  
Atılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı (Toplum Hekimliği) Uzmanı
Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, Mülkiyeli
www.ahmetsaltik.net        profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik    X : @profsaltik
https://www.instagram.com/ahmet_saltik

HEKİMLER İŞ BIRAKIYOR : 6-10 Ocak G(ö)revi Hakkında Hukuksal Çerçeve

Değerli Meslektaşımız,

Birinci Basamak sağlık hizmetleri alanında örgütlü sağlık emek-meslek örgütleri,
6-10 Ocak 2025 tarihlerinde Aile Sağlığı Merkezlerinde,
8 Ocak 2025 günü ise tüm sağlık kurumlarında
iş bırakacaktır.

Aile hekimlerinin yaşadıkları sorunları, taleplerini ve toplumun nitelikli sağlık hizmetine erişimin önündeki engelleri toplumla paylaşabilmek için, 6-10 Ocak 2025 tarihlerinde sağlık hizmetleri resmi tatillerdeki gibi sunulacaktır.

Bilinmesini isteriz ki; sağlık çalışanlarının meslek kuruluşunun ve sendikaların aldığı karara dayalı yapacağı bu etkinlik, anayasal haklar arasında yer alan örgütlenme, düşünce ve ifade özgürlüğünün kullanımı niteliğindedir. Örgütlenme özgürlüğü önündeki hukuksal engeller, hem Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları hem de ülkemizin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler doğrultusunda yeniden düzenlenerek bu konudaki engeller kaldırılmaya çalışılmıştır.

Sağlık çalışanlarının görevlerini yerine getirirken, yetkili mercilere gerekli kararların aldırılmasında kamuoyu oluşturmak için çaba göstermesi, baskı grubu oluşturması ve bunun için hukuka uygun bütün yöntemleri kullanması demokrasinin gereklerindendir. Anayasanın 26. maddesi ile herkesin, düşüncelerini söz, yazı, resim ve başka yollarla tek başına veya toplu olarak yayma hakkında sahip olduğu belirtilerek ifade özgürlüğü teminat altına alınmıştır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin çok sayıda kararında belirtildiği üzere herkes görüşlerini açıklama ve anlatım özgürlüğüne sahiptir. Bu özgürlüklerin kısıtlanabilmesi, öncelikle iki koşula bağlıdır. Bunlardan birincisi, yasa ile söz konusu sınırlamanın kurallarının belirlenmiş olması, diğeri ise, demokratik bir toplum için kabul edilebilir ve gerekli bulunmasıdır. Kuşkusuz her türlü sınırlama, bu koşulların yanı sıra ancak ölçülülük ilkesi de gözetilerek yapılması halinde mümkündür.

Hekimlerin belirtilen hususlara dikkat ederek yapacakları bu etkinlikte, sağlık çalışanlarının talepleri gündeme taşınarak, ‘düşünceyi yayma hakkı’ kullanılacaktır.

Bu tür eylemler, Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) Sözleşmeleri, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Avrupa Sosyal Şartı ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasası uyarınca demokratik hak kullanımı niteliğindedir. Bu eylem sebebiyle sağlık çalışanlarının soruşturmaya uğratılması, ulusal ve uluslararası düzenlemeler ile yargısal kararlara aykırılık oluşturacaktır. Nitekim geçmişte benzer eylemlere katıldıkları gerekçesi ile haklarında hukuka aykırı biçimde soruşturma başlatılan kamu görevlileri hakkında beraat kararları verildiği gibi, idari işlemlerin hukuka aykırı olduğu da yargı mercilerince tespit edilmiştir.

Bütün bunlara rağmen, hekimlerimizin söz konusu meşru hak arayışı ve sonrasında gerçekleşebilecek olası idari soruşturma ve benzeri durumlarda Türk Tabipleri Birliği ve Ankara Tabip Odası Hukuk Bürosu hekimlerimize gerekli hukuksal desteği verecektir. Bilgilerinize sunarız.

Saygılarımızla,

Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi
Ankara Tabip Odası Yönetim Kurulu
***
İş Bırakma Eylemi Bildirgesi

https://www.ttb.org.tr/535yi3s 

4-5 Nisan 2008 tarihlerinde “TTB Etik Bildirgeler Çalıştayı”nda geliştirilmiş,
20 Haziran 2009 tarihinde “TTB II. Etik Bildirgeler Çalıştayı”nda güncellenmiş,
26 Haziran 2009 tarihinde TTB 58. Büyük Kongre’sinde kabul edilmiştir.

Türk Tabipleri Birliği Hekimlik Meslek Etiği Kuralları’nda, hekimin sağlığa bütüncül yaklaşmak sorumluluğu olduğu ve insanın kendisini geliştirmesinin ancak sağlıklı yaşam koşullarında olanaklı olduğu belirtilmektedir:

  • “Hekimler, hekimlik mesleğinin içinde yer aldığı toplumsal ve kültürel koşullardan soyutlanmayacağı ve insanın sahip olduğu olanakları geliştirebilmesinin en temel koşulunun onun bedensel ve ruhsal sağlığı olduğunun bilincini taşırlar.”

Diğer bir temel sorumluluk ise, insan yaşamı ve sağlığını korumak olarak gösterilmektedir:

  • Hekimin öncelikli görevi, hastalıkları önlemeye ve bilimsel gerekleri yerine getirerek hastaları iyileştirmeye çalışarak insanın yaşamını ve sağlığını korumaktır. Meslek uygulaması sırasında insan onurunu gözetmesi de, hekimin öncelikli ödevidir.”

Bu sorumluluklar, sağlık hizmeti sunarken içinde yaşanılan toplumsal koşulları da dikkate almayı gerektirir. Çünkü bilimsel olarak gösterilmiştir ki, bireylerin ve toplumların sağlık düzeyi, sadece sunulan sağlık hizmetleri ile değil, toplumsal sınıf, eğitim, genetik, beslenme, barınma, çalışma ve çevre koşulları gibi pek çok etken tarafından belirlenmektedir.

Türk Tabipleri Birliği, yukarıda tanımlanan hekim sorumlulukları bağlamında, aşağıdaki iki gerekçe ile iş bırakma eyleminin meslek ahlakına uygun olduğunu bildirir:

  1. Uygulanan politikalar bireylerin gereksindikleri sağlık hizmetine erişimini kısıtlıyor ya da engelliyor olabilir. Ayrıca toplumsal eşitsizlikler, insan hakları ihlalleri, çevre sağlığı sorunları, sağlıksız barınma koşulları, olumsuz çalışma ortamı ve işsizlik gibi sağlığın diğer belirleyenlerine ilişkin olumsuz koşullar da söz konusu olabilir. Tüm bu koşullar birey ve toplumun sağlığını etkilediğinden ve sağlık hakkının gerekleri ile çeliştiğinden, politika belirleme yetkisi ve uygulama gücü olanları uyarmak ve kamuoyunda farkındalık yaratmak, hekimlerin toplumsal sorumlulukları arasındadır. Bu amaçla meslek örgütü aracılığıyla yetkililerle görüşülebilir, basın açıklamasında bulunulabilir, yürüyüş düzenlenebilir, eğitim ve yayın etkinliklerinde bulunulabilir ve gereğinde iş bırakılabilir. Gebeler, çocuklar, acil hastalar, diyaliz hastaları, kanser hastaları, yoğun bakım hastaları ve yatarak tedavi gören hastalara hizmet sunumunu aksatmayan ve sağlık hakkını savunan iş bırakma eylemi, meslek ahlakı ile uyumludur.
  2. İş bırakma eylemini meslek ahlakı açısından haklı çıkaran diğer bir gerekçe, hekimlerin özlük haklarındaki kayıplardır. Bu gerekçe sağlık hakkının yaşama geçirilmesi ile paralellik içerir. Çünkü sağlık çalışanları ancak insanca yaşayabilecek koşullarda sağlıklı olabilecekler ve emeklerinin karşılığını aldıklarında, güvenceli bir ortamda çalıştıklarında daha iyi sağlık hizmeti sunabileceklerdir. Sağlık çalışanları arasında dayanışma yerine rekabet ortamı yaratmayı, özelleştirme ve sözleşmeli çalışma uygulamaları ile ucuz işgücü ve güvencesiz çalışma yaşamı oluşturmayı amaçlayan politikalar sağlık çalışanlarının ve toplumun sağlığına olumsuz etki edecek, eşitsizlikleri artıracaktır.

İş bırakma kararı alındığında toplum önceden bilgilendirilmeli, ayrıca iş bırakma eyleminin gerekçeleri toplumla yeterince açık ve anlaşılır biçimde paylaşılmalıdır.

HEALTH EDUCATION & PROMOTION

Dear Phase 1 Students of

All medical students,
Medical residents in different branches
Allied health staff

General public and Media,

On 24th December 2024, we conducted a 2 hours lecture face to face for Phase 1 Students of Atılım Univ. Medical School with the title / topic of

HEALTH EDUCATION & PROMOTION

45 slides, 3.6 MB, main material for this lecture, please click the link for pdf file :

Health Education & Promotion AHMET SALTIK

Below are 56 additional slides having a rich and up to date content (PDF 1,7 MB) to support main file above :

And a very valuable supplement, 15 pages, 1 MB : Health Education and Promotion (Concepts)

These files were uploaded Atılım University Medical School, Moodle System.

With respect and love. 28th December 2024, Ankara

Have a very happy new year all of you..


Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM

Atılım Univ. Medical School, Dept. of Public Health
LLM (Health Law), BSc (Political Sciences & Public Administration)
www.ahmetsaltik.net         profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik       X : @profsaltik