Arslan BULUT
11 Ocak 2025, YENİÇAĞ
https://www.yenicaggazetesi.com.tr/kurbani-kesmeden-once-neden-suslerler-876671h.htm
Onur Öymen, Hitler döneminde yargının ve basının nasıl kendi rayından çıkarıldığı konusunda önemli tespitler yapmıştı.
“1933 yılının sonlarında Hitler‘in Nazi Partisi’nin milis gücü konumundaki S.A.’lar polisin ve yargının denetiminden çıkartıldı, Prusya Adalet Bakanı suç işleyen S.A. mensuplarıyla ilgili soruşturmaları durdurdu. Daha önce mahkûm edilen S.A. üyelerinin affını sağladı. Disiplinsizlik suçları yargıda değil, örgüt içinde çözülecekti. Ayrıca, 10 Şubat 1934 tarihinde bir yasa çıkartılarak gizli polis örgütü Gestapo da yargı denetiminin dışına çıkartıldı.
1936 yılında Adalet Bakanı Hans Frank, ‘Hâkimin görevi kurallara veya uluslararası normlara uymak değildir… Hâkimin görevi Nazi Partisi’nin programına ve liderin konuşmalarına göre hukuk kaynaklarını yorumlamaktır’ diyordu.”
Öymen, Remzi Kitabevi’nden çıkan “Bir Propaganda Silahı Olarak Basın” adlı eserinde de, dünyada ve Türkiye’de sansür, baskı ve yönlendirmeyi incelemiş, Hitler ve onun Propaganda Bakanı Goebbels‘in yöntemlerini de ele almıştı:
“Goebbels, 29 Mayıs 1933’te gazetelerin genel yayın müdürlerini toplar. Onlardan istediği açıktır: Basın, ilkelerde tam bir birlik içinde olacaktır. Ancak ayrıntılarda farklı görüşler olabilir. ‘Gazeteler hükümetin dilediği gibi çalacağı bir piyano gibi olmalıdır’. Birkaç yıl sonra bu piyanoda Almanya’nın cenaze marşı çalınacaktır.”
***
Almanya, yargı ve medyanın ele geçirilmesiyle bir diktatörün iki dudağı arasına hapsoldu. O diktatör, sadece ülkesini değil dünyayı kana buladı ve sonunda intihar etti.
Nihat Genç, bir iki haftadır, ülke gündemini, dünyadaki gelişmeler açısından yorumlayan yazılar yazıyor. “Uygarlık Yıkılırken” başlıklı son yazısında, Los Angeles yangınında villaları yanan zenginlerin “belediye nerede bizi niye kurtaramadı” şikâyetini hatırlattı:
“Devleti küçülten sizin servetleriniz! Dünyanın en büyük şöhret ve servetlerine sahipsiniz ama belediyeniz üçüncü dünya ülkelerinden daha zayıf! Amerika’nın görünmeyen yüzü budur, bir avuç elit çok yüksek konfor içinde ve geri kalan milyonları düşünen yok! Dünya servetleri bir avuç zenginin eline geçti ve devletlere-uluslararası politikaya tam anlamıyla hakimler! Tarihlerde görülmeyecek bir diktatörlük kuruldu ve insanlık için umudun zerresi yok!
Çünkü neo-liberal sisteme karşı konuşabilecek filozoflar ve yazarları dışlıyor kovuyorlar ve en radikali diye sığındığınız partiler bile sömürgeci şirketlere ağzını açıp laf edemiyor!
Sonunda çöken uygarlığa tüy bile diktiler, Amerikan senatosu, Netanyahu’ya tutuklama emri çıkarttı diye Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne yaptırım kararı aldı!
Yani Amerika soykırım suçu sabit Netanyahu’ya dokunanı yakarız diyor!
İşte Trump efendisi, Grönland’ı da Kanada’yı alacağım diyor ki, Hitler dediğinde dünyayı başına yıkmışlardı! Şimdi politik serzenişten öteye karşı çıkabilecek kimse yok!”
Genç, telefon görüşmemizde de özetle, “Siyonistler, Necmettin Erbakan’ın sana bahsettiği Grace Halsell’in ‘Tanrıyı Kıyamete Zorlamak’ kitabında anlattığı gibi, Hristiyan dünyasını ele geçirdi ve kendi hedefleri doğrultusunda kullanıyor.” dedi.
Türkiye’nin başına gelenler de büyük ölçüde bunun sonucu…
***
Adalet Partisi Genel Başkan Vecdet Öz ise yayınladığı mesajda şöyle diyor.
“Ey iktidar soruyorum sizlere. 9 Ocak tarihinde, İtalya’da, Suriye’nin geleceği konulu bir toplantı yapıldı ve “Kürt varlığının korunması, Çok kültürlü Suriye’nin inşası, Buna göre ilişkilerin belirlenmesi” konuşuldu. Toplantıya sadece ABD, İngiltere, Fransa, Almanya ve AB temsilcileri katıldı. Bundan haberiniz var mıydı? Varsa kamuoyundan neden gizlediniz? Trump’un, ‘Çok zeki biri, adamlarını farklı biçimlerde ve farklı isimlerle oraya gönderdi ve onlar da içeri girip yönetimi ele geçirdiler’ diyerek yere göğe sığdıramadığı Sayın Erdoğan ve dolayısıyla Türkiye masada neden yoktur? Anlaşılan o ki Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak Suriye’nin geleceğinde yokuz ve ağam sizinle eğlenmiş. O halde lütfen eski duayen Dışişleri Bakanı rahmetli İhsan Sabri Çağlayangil’in şu sözlerine kulak verin; ‘Ortadoğu’da bir yemeğe davet edilmediyseniz menüye bakın, büyük ihtimal yemek sizsiniz…’ Unutmayın kurbanı kesmeden önce süsler ve iyi davranırlar.”
***
Türkiye’ye, Suriye’de kendi bindiği dalı kestirdiler ama Trump, Erdoğan’ı övmeye devam ediyor; medya bu övgüyü ve Suriye politikasını göklere çıkarıyor! Yargı ise sürece itiraz eden bir siyasi parti genel başkanı alenen tehdit edilirken sessiz kalıyor. Bu gidişin sonu belli ama aydınlar da aydın olmaktan çıktığı için halkın durumu algılaması gecikiyor…