Ulus devlet, yurttaşlık ve dil birliği konusu

MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT
ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞI GENEL BAŞKANI

22 Ekim 2024, Cumhuriyet

Yıllardır ısıtılan, son günlerde cumhurbaşkanı ve Cumhur İttifakı sözcülerince gündemin başına taşınan, yandaş basının da iştahla savunup kamuoyunu ikna etmeye çalıştığı, “Darbe anayasasından kurtulma” soslu, “sivil anayasa” ambalajlı, üniter (tekil) ulus devlet ve laik Cumhuriyeti
hedef alan yeni (gerçekte oldukça eski) anayasa arayış ve tartışmalarının, laiklik ilkesini silikleştirmek (giderek ortadan kaldırmak) yanında, görünürde masum ve insan hakları
temeline dayandırılan iki temel taleple (istemle) yürütüldüğü görülüyor.

Anayasamızın “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep
ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Kadınlar ve erkekler
eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür.
” diyen
10. maddesi varken “eşit yurttaşlık” istemek; Anayasa hükmüyle, kurucu iradenin
Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına (halklarına değil) Türk milleti denir.
tanımını yok etmeyi istemektir.

ÜNİTER YAPI

Çünkü bu millet tanımı; kan, ırk, soy temelli değil, egemenlik (devlet), coğrafya (vatan) ve kültür temelli bütüncül bir millet (milliyetçilik) tanımıdır. Bu tanım terk edilerek Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kuran “Türkiye halkı” bölünmek, şimdilik 2 (giderek 3, 4, 5…) kurucu halk tanımlanmak, devlete (ve millete) bu halkların ayrı uluslar olduğu ve self determinasyon
(kendi yazgısını belirleme) hakları bulunduğu kabul ettirilmek istenmektedir. Bu, Batı emperyalizmi üretimi, devletimizin “üniter ulus devlet” olma özelliğini berhava (yok) etmeye, bugün “Türkiye halkları” olarak söylenen ifadeyi “Türkiye ulusları” biçimine dönüştürmenin hukuksal zeminini oluşturmaya, “Türk” kavramını da “Türkiyeli” ile değiştirmeye yönelik bir istemdir; masum da değildir. Temel insan hakları ile bir ilgisi de yoktur.

ULUS ve ORTAK GELECEK

“Ana dilde eğitim” istemi de yine Batı emperyalizminin 100 yıldır bir türlü gerçekleştiremediği anti-emperyalist ve laik bir üniter ulus devlet olan Türkiye Cumhuriyeti’ni, 2 ile başlayıp zamanla artırılacak parçalara bölmek hedefine hizmet eden, “insan hakkı” tatlandırıcısı ile cilalanmış art niyetli bir istemdir. İstenen; ana dili öğrenmek, ana dille konuşmak, yazmak,
eser (yapıt) vermek değildir. Bunlar her yurttaş için temel haktır, serbesttir. Asıl istenen,
ulus olmanın olmazsa olmazı olan “dil birliği” yok edilerek bölünmeyi kolaylaştırmaktır.

Bir ulus devlette eğitim mutlaka dil birliği ilkesiyle (tek dille) yapılmalıdır. Ülkenin bütününde
tüm yurttaşlar aynı dille eğitim görmediklerinde, yaşamları boyunca farklı dillerde eğitim alan, ortak bir dille anlaşamayan yani dil birliğinden yoksun insanlar nasıl olup da ulus olabilecekler, ortak gelecek hedefinde birleşebilecekler, ülkenin her yerinde yaşamlarını sürdürebilecek, çalışabilecek, milletin diğer fertleriyle (ulusun öbür bireyleriyle) anlaşabilecek ve mesleklerini yapabileceklerdir? Bu soruların yanıtlarını bilmek için müneccim (önbilici) olmaya gerek yoktur.

LAİKLİK İLKESİ

Bu iki istemin ve laiklik ilkesinin ortadan kaldırılmasının (devletimizin Ortadoğu tipi bir
din devletine dönüştürülmesinin)
aynı zamanda Batılı emperyalist devletlerle yaratıp destekledikleri bölücü terör örgütlerinin ve siyaset kurumundaki temsilcilerinin ortak istemi olması ise kuşkusuz tesadüf (rastlantı) değildir.

  • Türkiye Cumhuriyeti devleti ilelebet üniter ulus devlet olarak payidar kalacaktır!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir