MADIMAK OLAYI: DİNSEL KUTSALLARIN KÖTÜYE KULLANILMASI ile İLGİLİ İRTİCACI BİR KALKIŞMA DENEMESİ…

Prof. Dr. Halil ÇİVİ

İnönü Üniv. İİBF Eski Dekanı
(AS: Bizim birkaç notumuz yazının altındadır..)

Bundan tam 31 yıl önce Sivas’ta,, Pirsultan Abdal Etkinlikleri bahane edilerek gerici, Cumhuriyet, Atatürk ve laiklik karşıtı bir kalkışma tezgahlanmıştır. Madımak Oteli, içindeki aydınlar ve sanatçılarla birlikte , “yak, yak, yak !”
vahşi çığlıkları arasında benzin dökülerek ateşe verilmiştir. İkisi otel çalışanı ve biri de kalkışmacı olmak üzere toplam 37 kişi yanarak yaşamını yitirmiştir. Gözleri dönmüş, buram buram kin ve nefret kokan iç ve dış şer ittifaklarının ortaklaşa tezgahladıkları mürteci güçlerin bu utanç verici ve insanlık dışı eylemleri toplumda, ulusal boyutta büyük ve çok yönlü bir psiko-sosyal örselenme (travma) yaramıştır.

Madımak’ta irtica ve cehalete kurban gidip yakılarak yaşamlarını yitiren aydın ve sanatçılara Allah’tan rahmet, yakınlarına ve Türk aydın ve sanatçılarına da başsağlığı dilerim.

Bu dizelerin (satırların) yazarı da, aynı etkinliğe çağrılı olduğu halde, Tokat’tan Aydın’a
ev taşıması nedeniyle, biraz da eşinin engellemesi sonucu, ilgili çağrıya katılamadığı için,
belki de ölümün eşiğinden dönmüş olabilir.

1993 NASIL BİR YIL ?

1993 Yılı, Türkiye açısından oldukça önemli bir yıldır.
– 24 Ocak 1993’te gazeteci Uğur Mumcu katledilmiştir.
– 17 Şubat 1993’te, Orgeneral Eşref Bitlis‘in uçağı düşmüş ya da düşürülmüştür.
– 17 Nisan 1993’te Cumhurbaşkanı Turgut özel ölmüş, ölüm nedeni kuşkulu görülmüştür.
(AS: Adli tıp raporları arsenik zehirlenmesini dışladı, “olağan ölüm” dedi.)
– Yine aynı yıllarda İran’daki şeriatçı Humeyni darbesinin benzerini Türkiye’de gerçekleştirmek isteyen kökten dinci gerici güçlerin çeşitli eylemleri vardır.

MADIMAK KALKIŞMASI SIRASINDA TÜRKİYE’NİN ÜST YÖNETİM KADROSUNDA
KİMLER VARDI?

– Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel
– Başbakan Tansu Çiller
– Başbakan Yard. Erdal İnönü
– Genelkurmay Başkanı Orgeneral Doğan Güreş
– İçişleri Bakanı M. Gültekin Gazioğlu
– Sivas Valisi Ahmet Karabilgin
– Sivas Belediye Başkanı Temel Karamollaoğlu
– Sivas Emn. Müdürü Sayın Doğukan Öner
– Pirsultan Abdal Etkinleri düzenleme kurulu başkanı Murtaza Demir

ETKİNLİKTEN ÖNCE SİVAS’ta YEREL GAZETELERDE NEFRET SÖYLEMLERİ

– Kızılbaşlar camileri yakıyor!
– Aziz Nesin Allah’a, dine küfretti, şeytan Aziz!
– İşgalciler defolun!
– Burası Moskova değil!
– Cumhuriyet burada (Sivas’ta) kuruldu, burada yıkılacak!
– Kahrolsun laikler, yaşasın şeriat!
– Kanımız aksa da zafer İslam’ın!
– Şeriat gelecek, her şey bitecek!
– Müslüman Türkiye!
.- Vali istifa, dinsiz vali!
– Sivas Aziz’e (Aziz Nesin) mezar olacak!

ÜST MAKAMDAKİ DEVLET YÖNETİCİLERİNDEN
İNSAN YAKMA VAHŞETİ ile İLGİLİ KİMİ AÇIKLAMALAR

“Sivas Valisi ve İçişleri Bakanı ile görüştüm. Gerekli önlemler alındı. Fevkalade hassas bir konu.
Devlet güçleri ile halk karşı karşıya getirilmemelidir (Yani asker, polis saldırganlara
engel olmamalıdır. H.Ç.). Buna gayret ediliyor.”
Süleyman Demirel, Cumhurbaşkanı.

“Sayın İçişleri Bakanı oradadır. Bütün güvenlik güçlerimiz oradadır. Otelin etrafını saran vatandaşlarımıza (yani saldırganlara!) zarar gelmemiştir. Onlardan ölen, yaralanan yoktur.
Sayın Aziz Nesin’in oradaki konuşmasından sonra halkın tahrik içerisinde olduğu anlaşılmaktadır.”

Tansu Çiller, Başbakan

“Devletin valisi, % 99’u müslüman olan bir ülkede, halkımızın dini duygularını rencide eden
bir konuşmacıya tepkisiz kalmışsa milletin o valiye güvenmesini bekleyemezsiniz.”

Mesut Yılmaz. Ana Muhalefet partisi genel başkanı.

SAPTAMALAR

1- Madımak olayı devlete, Cumhuriyete, laikliğe, meşru anayasal düzene karşı kalkışmadır. Yürürlükteki anayasal meşru düzen yerine şeriat düzeni istemi vardır.
2- Yakılan, yangından kurtulan aydınlar ve sanatçılara karşı irticacı (gerici) soykırım denemesidir. Kanımca başta ABD olmak üzere, emperyalist Batı Blokunun komünist rejim karşıtı
işbirlikçi YEŞİL KUŞAK Tasarımının uzantısı ve uygulamasıdır.
3- Toplumsal açıdan seküler, sivil ve laik yaşam biçimine ve genelde bu yaşam biçimini benimseyen Alevilere ve laik Sünni aydınlara karşı bir saldırı olarak değerlendirilebilir.
4- Devleti yönetenlerin konuyla ilgili bilgi ve bilinç eksiklikleri içinde oldukları, olayları ve
bu olayların nedenleri, etkileri ve sonuçları hakkında en hafifinden aymazlık içinde kaldıkları;
hatta mürteci, saldırgan güruhtan yana tutum alma eğiliminde oldukları izlenimi edinilmektedir.
5- Madımak kalkışmasının gerçek suçlularının günümüze dek her süreç ve yargılamada
tüm sağ iktidar ve partilerce el altından korunup kollandığı görülmektedir.
6- Olayın üzerinden 31 yıl geçmiştir. Şu an için hükümlü-tutuklu hiçbir Madımak sanığı yoktur.

SON SÖZ

Madımak kalkışması, Türkiye’deki demokrasinin, din ve vicdan özgürlüğünün, Devlete, Cumhuriyete, seküler / laik yaşam biçimine karşı, özellikle sağ iktidarların içtenlik (samimiyet) testi ve turnusol kağıdıdır.

  • Bir toplumda en önemli ve tehlikeli silah, örgütlenmiş ve kışkırtılmış dinsel cehalettir.

Geliş amacına uygun olarak barış, esenlik ve sevgi temelli bir inanç sistemi olan İslam dininin, her türlü dinbazlıklardan, zor (cebir) ve şiddetten arındırılması gerekir.

Madımak Oteli, bu tür vahşetlerin yeniden yaşanmaması için, temel ve evrensel insan hakları; din ve vicdan özgürlüğünün zorunlu bir gereği olarak mutlaka İNSANLIK MÜZESİ olarak düzenlenmelidir.
===================================
Dostlar,

Bizden kısa bir – iki not…

  • Madımak kırımı davasında, 30 yıllık zamanaşımı süresi nedeniyle dava düşürüldü.
    Kaçak (firarda) sanıklar Murat Sonkur, Eren Ceylan ve Murat Karataş’ın yargılandığı davada, savcının zamanaşımı istemi mahkemece kabul edildi ve dava sonlandırıldı. Toplu insan yakma, “insanlığa karşı suç” olarak kabul edilemedi. Çünkü, suç tarihinde yürürlükte olan 765 sayılı önceki Ceza Yasasında insanlığa karşı suçların tanımı ve yaptırımı yer almamıştı. Bu suçlar 5237 sayılı yeni TCK (Türk Ceza Kanunu) ile hukuk sistemimize girmiştir
    (1 Haziran 2005). Aleyhte hükümler Ceza hukukunda geriye yürütülememektedir.
    (Suç ve cezada yasallık evrensel ilkesi gereği…)
  • Ancak, Ceza Yargılamaları Yasası m.309, olağanüstü bir yasa yolu olanağı veriyor. Kesinleşmiş yargı kararlarında hukuka aykırılık düşünüldüğünde, Adalet Bakanı kendiliğinden (res’en) ya da kendisinden istenmesi üzerine, geriye doğru “yasa yararına bozma” isteme yetkisine sahip. Dileğini Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısına sunar ve Yargıtay’ın ilgili birimi (Daire, Hukuk / Ceza Genel Kurulu, Büyük Genel Kurul) kesin karar verir. Adalet Bakanı böylesi bir eyleme çağrılabilir, reddi durumunda ya da Yargıtay’dan
    red durumunda tüm iç hukuk yolları tüketilmiş olacağından, AİHM‘ne gidilebilir.
    Mahkeme, uluslararası hukukun genel kurallarına göre, iç hukuk yolları  tüketildikten ve
    son karardan başlayarak altı ay içinde yapılan başvuruları kabul edebilir (AİHS m.35)
  • Adalet Bakanlığı bu davada “yasa yararına bozma” istememiştir. Ancak Sivas – Madımak davası nedeniyle Türkiye’den Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) götürülen davalar olmuştur. Özellikle, bu kırımda (katliamda) yaşamını yitirenlerin aileleri ve avukatları, adaletin sağlanamaması ve zamanaşımı kararları nedeniyle AİHM‘ne başvurmuşlardır.
    AİHM, Türkiye’yi, etkili soruşturma yapmamak ve adil yargılanma hakkını çiğnemekle
    (ihlal
    etmekle) suçlayarak, davacılara giderim (tazminat) ödenmesine karar vermiştir.
    AİHM, özellikle zamanaşımı kararlarının insan hakları çiğnemi (ihlali) oluşturduğu görüşündedir. Ulusal mevzuatta yasal hüküm bulunmaması geçerli bir gerekçe değildir.
  • Bu karar, Alevi toplumu ve kırımda (katliamda) yaşamını yitirenlerin yakınlarınca,
    ilerici toplum kesimlerinde yoğun protestolara neden oldu. Alevi dernekleri, adliye önünde
    oturma eylemi yaparak ve basın açıklamaları ile bu haksız karara tepki gösterdi.​
  • Davada kaçak olan sanıklar hala (31 yıldır!) yakalan(a)mamış ve adaletin sağlanamaması nedeniyle büyük bir toplumsal üzüntü ve öfke hala yaşanmaktadır..
    Kuşaklar arası aktarılan kalıcı travma..
  • Yargı kararının siyasal bir cinayet olarak görülmesi ve cezasız kalmasının yeni kırımları, cinayetleri özendireceği yönünde endişeler haklı ve yaygındır.
  • Kurbanların avukatları, tüm yasal yolları kullanarak savaşımı (mücadeleyi) sürdürmekte kararlıdır.

Madımak Oteli, 2 Temmuz 1993’te yaşanan Sivas kırımında 37 kişinin yaşamını yitirdiği yer. 2010’da otel kamulaştırıldı ve ertesi yıl “Sivas Bilim ve Kültür Merkezi” olarak yeniden açıldı.
Bu merkezde, kırımda yaşamını yitirenler için bir anı köşesi oluşturuldu​​.

Bina, bilimsel ve kültürel etkinliklerin düzenlendiği bir merkez olarak hizmet veriyor.
Alevi toplumu ve insan hakları örgütleri, bu otelin bir “utanç müzesi“ne dönüştürülmesi gerektiğini savunuyor. Bu istemler, kırımın 30. yıldönümünde (geçen yıl) daha yüksek sesle
dile getirildi. “Bilim ve Kültür Merkezi” adının değiştirilerek, “Madımak Utanç Müzesi” olması isteniyor.​

  • Devletin en başat ödevi, ülkesindeki tüm insanların yaşam hakkını korumaktır.

Bu gibi kırımlar ulusal birlik – dayanışma ve ülkenin sağkalımına (bekasına) çok büyük darbelerdir. Mutlaka dış güçlerin kışkırtıcı (provokatif) payı vardır. Türkiye, 1952’de NATO‘ya yalvar – yakar alındıktan sonra (18 Şubat) kontr-gerilla / Gladyo çetesi ülkemize yerleşmiştir
ve zaman zaman Devlet güçleri bile önlemede yetersiz kalmaktadır!?

Bu durum kabul edilemez. Türkiye NATO’dan çıkmalı, bağımsızlık ve güvenliğini tehdit eden tüm dengeli olmayan (asimetrik) uluslararası yapılardan çekilmeli, yabancı ajanlardan
arınmaya çabalamalıdır.

Ulusal dayanışma, ülkemizin sonsuza dek sağkalımı (bekası) için en temel ve
yeterli güvencedir.

Sevgi ve saygı ile. 01 Temmuz 2024, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM
Atılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı (Toplum Hekimliği) Uzmanı
Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, Mülkiyeli
www.ahmetsaltik.net        profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik    X : @profsaltik
https://www.instagram.com/ahmet_saltik

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir