Dr. Ömer DÖNDERİCİ
İç Hastalıkları ve Gastro-Enteroloji Uzm.
Mayıs 11, 2024
https://drodonderici.blogspot.com/2024/05/anneler-ve-cocuklar.html
Dostlar,
Liseden sınıf arkadaşım, seçkin meslektaşım Dr. Dönderici’nin çok başarılı yazısını sunalım. Giriş ve …. atlayarak sonuç.. Tümü için erişke üstte.
Okunmasını ısrarla önerir, kendisini içtenlikle kutlarım. Dr. A. Saltık
Çocuklar Zekâlarını Annelerinden mi Alır?
Dünya genelinde de öyle midir, bilmiyorum. Ama ülkemizde hemen herkesin zekâ konusunda özgüveni yerindedir. Dahası çoğu ebeveyn, çocuklarının da hayli zeki olduğu kanısındadır. Derslerdeki başarısızlık, çocuğun çalışmamasına ve haylazlığına bağlanır.
Çalışmalar, zekânın yetiştirme ve eğitimden çok kalıtımla belirlendiğini gösteriyor. “Doğa mı, yetiştirme mi önemli?” sorusuna yanıt bulmanın gözde araştırma yöntemi olan tek yumurta ikizlerinde yapılan bir araştırma zekâda kalıtımın payını %70 bulmuş.
Bu yüzden ebeveynler arasında, sıklıkla, çocuklarının ‘yüksek zekâsını’ kimden aldığı konusunda tatlı bir atışma yaşanır.
Medyayı takip eden (ve onlarla etkileşen) birçok anne, “bilimin çocuğun zekâsını annesinden aldığını saptadığını” gururla dile getirir.
Haksız sayılmazlar! Gerçekten de doksanlı yıllarda yayımlanan ve 12.686 çocuk ve ergeni kapsayan böyle bir çalışma vardır: Bu yayında çocuğun zekâsına ilişkin farklı parametrelerden, en çok annesinin zekâsıyla uyumlu olduğu bildirilmişti. Ebeveynler arasındaki bu fark “babanın zekâ genini taşıyan yalnızca bir X kromozomu varken, annenin iki X kromozomuna sahip olmasına” ve “babanın bilişsel genlerinin anne tarafından susturulmasına” yorulmuştu.
İlginç bir biçimde, çalışma neredeyse tüm dünya gazete ve dergilerinde haberleştirildi. Böylelikle, anneler, -söz ettiğim atışmada- babalara karşı kullanabilecekleri güçlü bir dayanağa kavuşmuş oldular. Bundan böyle, “çocuğun zekâsını annesinden aldığı”, dünya çapında tüm annelerin övünçle paylaştığı bir söyleme dönüştü.
***
……………………
……………..
***
Özet ve Sonuç
Anne ve babanın yavruya genetik kod katkısı büyük ölçüde eşittir. Bu yüzden, ‘zekâ geni’ diye bir tek gen olmadığı gibi, -söz konusu genlerse- zekâ için taraflardan her hangi birinin diğerine bir üstünlüğü yoktur.
Ama konu bir yavru inşası, bir varlık olarak çocuğun biçimlendirilmesi ise, annenin, babaya kıyasla çok daha önde olduğuna şüphe yoktur:
Anne cinsel şölene devasa bir çeyizle gelir ve (hangisinin başlatıcı olduğunu söylemenin zor olduğu) gen-çevre etkileşiminde, ilk çevre büyük ölçüde anneye aittir. En azından anne karnındaki 9 ay boyunca da ‘çevre’ annenindir.
Devasa çeyizin bir başka unsuru olarak, enerji fırını ve metabolik dönüştürücü işlevleri nedeniyle sağlık için yaşamsal önemdeki mitokondriler yavruya annelerince sağlanır.
Farklı organ ve farklı hücrelerde hangi genlerin susturulup, hangilerinin konuşturulacağı kararı hayatın başlarında, anne karnında verildiğinden, annenin bu karara (yani epigenetik programlamaya) daha fazla müdahil olması kaçınılmazdır.
Son yıllarda sağlığa etkileri çokça tartışılan (başta bağırsaklarımızdakiler) mikrobiyata, büyük ölçüde anneler tarafından şekillendirilir. Bunda aslan payı vajinal yoldan doğum ve emzirmenindir.
Bebeğin doğuşta –mikroplara karşı- yeterince olgunlaşmamış bağışıklık sistemi zafiyeti, annenin plasentasından ve sütüyle aktardıklarıyla telafi edilir.
İnsanda –diğer canlılara kıyasla- çok daha fazla önem taşıyan ‘bakım ve yetiştirme’ konusunda, (asimetri giderek azalsa da) anneler daha önde olmayı sürdürmektedir.
Bir çocuğun biyolojik annesi %100 kesindir. Ama babanın, biyolojik baba olmama ihtimali vardır!
***
Sonuç olarak bir yavru inşasına annenin katkısı babınkinden çok daha fazladır. Ebeveynler, çocukları için –illa- “benim eserim!” iddiasında bulunacaklarsa, bunu söylemeye annelerin hakkı babalardan daha fazladır.
Ancak bu katkılar olumlu olabileceği gibi, olumsuz da olabilir. Bu sebeplen çocuğu bir ömür boyu etkileyecek –bedensel, ruhsal, sosyal- sağlığına ve yaşam seyrine daha fazla tesir, annelere –babalara kıyasla- çok daha büyük bir sorumluluk yükler.
Neyse ki çoğu anne bu ağır yükü, yüksünmeden üstlenir ve kendilerine şükran duyulmayı fazlasıyla hak eder.
Artık aramızda olmayan sevgili annem başta olmak üzere, tüm fedakâr annelerin önünde saygıyla eğiliyorum.
Özel ve çok güzel bir yazı. Tebrikler sayın DÖNDERİCİ. Teşekkürler sevgili hocamız Prof.SALTIK. Bütün Türkiye ve tüm dünya ANNELERİNE VE GEÇMİŞİN, BUGÜNÜN VE GELECEĞİN ANNE ADAYLARINA, bu ulu ve kutsal ANNELER GÜNÜ’nde en yürekten tebrikler ve selamlar, sevgiler ve saygılar, yeni doğmuş ve doğacak bebeleri ve tüm küçük ve büyük çocukları ile birlikte sonsuz sağlık ve esenlik, huzur ve güven, sevgi ve saygı, mut ve kut, utku ve umut dilekleri ve duaları ve özel ve kişisel bir adak :
ONLAR,YAŞAMIN EN OLMASSA OLMAZLARIDIRLAR
Ulu Tanrı melekleri denli özel değerli
Tüm dünya ve bütün Türkiye anneleri,
Ve anne adayı tüm kızlar ve kadınlar,
Yaşamın en olmazsa olmazlarıdırlar.
Onlar, sağlık,mut, başarı,utku ve umut özneleridir
Ve sevgi,saygı, aşk, özlem, kaygı,özen simgeleridir.
En uzun bir ömür boyunca sağ olsun var olsunlar,
Hep böylesi nur topu denli bebekler doğursunlar.
Gönül Pınar Atacı, 9 – 12.Mayıs.2024