Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, AKP’yi sol politikalara yakın parti olarak değerlendirmiş. Bu çarpıtma özgün bir değerlendirme olsaydı, yazıma “Bu da oldu!” diyerek başlayabilirdim. Ne var ki Prof. Dr. İdris Küçükömer’in 1960’larda ortaya attığı tezlerden bu yana 2. Cumhuriyetçilerin, dönek solcuların savunduğu bir düşünce bu.
Dolayısıyla lise ve üniversite yıllarında sosyalist siyasetin içinde yer alan ama sonradan AKP milletvekili ve şimdi de Saray’ın kadrolu çalışanı olan Uçum’un da aynı yanlışı yayması hiç şaşırtıcı değil.
Öyle ki “İkinci Cumhuriyetçiliğin Temelleri” adlı kitabımda, Küçükömer’in solu sağ, sağı sol olarak gösteren tezleri günümüze yansıtıldığında bu sonucun ortaya çıkacağını yazmıştım.
Jön Türklerin Prens Sabahattin kanadı, Hürriyet ve İtilaf, TBMM’deki saltanat ve hilafet yanlılarının da içinde yer aldığı İkinci Grup, şeriatçı Şeyh Sait İsyanı’ndan sonra irticayı yüreklendirdiği gerekçesiyle kapatılan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası, kurulduktan sonra gericilerin odağı haline gelen Serbest Fırka, Cumhuriyet Devrimi’nin kazanımlarını baltalayan, emperyalizmin güdümünde tarikatlarla, şeyhler, şıhlar ve ağalarla el ele ilerleyen ve ilk çıkışını Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu’na muhalefet ederek yapan Demokrat Parti ve onun izinden giden Adalet Partisi’ni sol kanada koyan Küçükömer’in takipçilerinin de aynı çizgiyi izleyen AKP’yi sola koyacağını anlatmıştım.
Bu nedenle kitabımın alt başlığını
- “İkinci Gruptan Yetmez Ama Evetçi Liberallere 90 Yıllık İhanetin Mirası” olarak belirlemiştim.
BAYATLAYAN TEZLER
Uçum’un Oda TV’deki yazısında, laik Cumhuriyete dair şu satırları görüyoruz: “Bürokratik devlet, halkı, batıcı/ aydınlanmacı ideolojiye göre şekillendirme görevi üstlendiği için halk karşıtı uygulamaların merkezi olmuş bir tür bürokratik oligarşi doğmuştur.” Artık bayatlayan bu düşünceler, Küçükömer’in tezleridir.
Oysa saltanat ve hilafeti kaldırıp Cumhuriyeti ilan eden, halkın temsilcilerinden oluşan TBMM’yi kurup egemenliği kayıtsız şartsız millete veren, şeriat hukukunu sona erdirerek laik hukuku uygulamaya koyan, medreseleri kapatıp çağdaş ve bilimsel eğitimi başlatan, kadının olması gerektiği gibi toplumsal hayatta öne çıkmasını sağlayan, her alanda bilimi referans alan Cumhuriyet Devrimi, tartışmasız hem siyasi hem de toplumsal açıdan ileri bir adımdır.
Henüz üretim ilişkilerindeki dönüşümün tam olarak sağlanmasına olanak bulunmayan bir toplumsal/ ekonomik yapıda ve dönemde gerçekleştiği için bu devrimi “halk karşıtı” olarak değerlendirmek ancak acınacak bir tarafgirliğin ürünüdür.
SOLA HAKARET BU
Bu tarafgirliğe bir diğer örnekse Uçum’un CHP’nin bugünkü durumundan hareketle yaptığı AKP övgüsüdür.
- “Türkiye’de gerçek anlamda kendini yurtsever sol demokrat olarak kimliklendiren veya buna layık olan güçlü bir sol siyasal akım yoktur. Ancak günümüzde solun ayırt edici karakterlerine bakıldığında, antiemperyalizm, yurtseverlik, darbe karşıtlığı, mültecilerin korunması, kadın hakları savunuculuğu, gençliğe sahip çıkılması, güçlü sosyal politikalar gibi temel sol yaklaşımlar üzerinden değerlendirildiğinde siyasi niteleme açısından olmasa dahi siyasi pratik bakımından sol ilkelere daha uygun hareket eden liderin R.T. Erdoğan, sol politikalara yakın olan partinin AK Parti olduğu çok güçlü bir şekilde söylenebilir.”
CHP, ideolojik savrulma yaşayarak ortanın sağına geçmiş olabilir ancak bu ülkede gerçek anlamda yurtsever, sol siyasal akım vardır. Ama Uçum da epeyce sağa savrulduğundan göremez olmuş.