Prof. Abidin Kumbasar : OKUDUKLARIMDAN SAPTAMALAR

Prof.Abidin Kumbasar (@Abidin1932) / XAbidin Kumbasar
oopdsnetrS6l0u0amc812lcmfflc2493iimt93mu17270l7t6sit10fal133  · 

OKUDUKLARIMDAN SAPTAMALAR

Toplum, yönetim ve yasalar çağdaş düzeyde ve uyumlu değillerse, sorunların sonu gelmez, yönetimler topluma dayatmalar uygulamak zorunda kalırlar. (AS: Bunu doğru bulmuyoruz… Yönetimlerin topluma demokrasi dışı dayatmaları faşizmdir..)

Temel insan hakları ve gereksinimleri, yalnızca topluma egemen güçlerin hak ve gereksinimleri olarak değil, tüm insanların hak ve gereksinimleri olarak ele alınmalıdır.

Doğaüstü ve değişmez olduğu ileri sürülen kurallarla gerçekleştirilmeye çalışılan bir yönetim çağdaş olamaz. Çünkü değişen toplumları değişmeyen kurallarla yönetmek olanaksızdır.

Bir insanın uğradığı haksızlık, tüm insanlık için utanç vericidir.

Güce dayanan egemenlik her boyutta zorbalıktır.

Gelenekler ve görenekler, çağdaş aklın eleştirisinden geçmeden benimsenmiş alışkanlıklardır.

İnanç toplumları, kutsal saydıkları konularda, milliyetçiler etnik konularda duyarlık gösterirken, çağdaş insan tüm insanlığı ilgilendiren konularda duyarlıdır.

Doğal eşitsizlik, genetik yetenek farklılıklarının oluşturduğu eşitsizliktir.

İnsanlar eşit doğmazlar; uygar çağdaş topluluklar onlara (AS: hukuk önünde) eşit haklar ve koşullar sağlarlar.

Tam bir uyum içinde yaşayabilmek için insanların değer yargılarının uzlaşma içinde olması gerekir. Bu da ancak yerküre boyutunda uygulanacak çağdaş bir eğitimle gerçekleştirilebilir.

Yönetimlerin uygulamaları yönetilenlerin gereksinimlerini karşılamıyor, beklentilerine uymuyorsa, tepki kaçınılmaz duruma gelir. (AS: giderek meşru dirnme hakkı..)

Kendisini ve olayları yazgıya bağlı olarak görenler başkalarını yönetemezler.

Dürüst politikacı, politik eylemlerini kendine çıkar sağlama amacıyla yönlendirmeyen politikacıdır.

Tanrısal irade ve uhrevi adalet kavramları haksızlığa uğrayanların isyan duygularını bastırmak için kullanılmaktadır.

İlk olarak Fransa Kralı IV. Filip, 1302 yılında din adamlarını da vergi kapsamına alıp, “Patria” (Vatan) sözcüğünü kullanarak ulusal devlet kavramının gelişmesine öncülük etmiştir.

Yerkürede canlıların oluştuğu dönemden bugüne dek geçen süreyi bir yıl olarak kabul edersek, bilimsel dönem bunun içinde ancak birkaç saniye kadar yer alabilir.

Latince “Natio” sözcüğü, doğurmak anlamına gelen “Natere” fiilinden türemiştir;
millet anlamına gelen “Nation” sözcüğü de aynı kökendendir.

Birey, duygusal ve geleneksel eylemlerden uzaklaşıp ussal eylemlere yöneldikçe,
çağdaş insan kimliğine yaklaşır.

Tarih boyunca, yönetimlerin örgütlenmiş yalancılar durumuna geldiği dönemler
hep anarşiyle sonuçlanmıştır.

Bir hakkın söz konusu olabilmesi için, hakların yan tutmadan (AS: tanımlandığı ve) korunduğu bir yönetimin var olması gerekir.

Doğa’nın salt insan soyunun kullanımı için yaratıldığı inancı, kutsal kitapların yaratılış öykülerine dayanan, ortak yanılgıdır. (AS: İnsanoğlu biyolojik olarak yeyüzünde zorunlu parazittir!)

Doğa’daki gerçekleri algılayabilmek için kanıtlanamayan bilgilerden soyutlanmak gerekir.

Bir düşüncenin doğruluğu, Doğa’daki gerçeklerle özdeş olup olmamasıyla belirlenir.

Bilimsel gerçekler bireysel isteklere göre değişmezler; Doğa yasalarına göre yönlenirler ve
varsayılan doğaüstü güçlerden bağımsızdırlar.

Tüm inançlar, yazgılı bir tutumla haksızlıkları kabul ettirmek amacı güderler.

Kendilerini büyük görenler eleştiriler karşısında abartılı öfke duyarlar.

Kimlik sorunlarının çözülmesi için gelenek ve görenekler toplumundan,
çağdaş yasalar toplumuna verilmek gerekir.

“Herkes var olan her şeyin bir parçasıdır.” A. Einstein

Hiçbir haksızlık küçük, hiçbir insan önemsiz değildir.Jeremy Bentham (1748-1832)

“Ulusların üzerinde insanlık yer alır”. Goethe
=======================
Dostlar,

Meslek büyüğümüz Sayın Prof. ADr. bidin Kumbasar’ın çıkarımları çok yerinde.
Çok beğendik.. İlk paragraf dışında :

* “Toplum, yönetim ve yasalar çağdaş düzeyde ve uyumlu değillerse, sorunların sonu gelmez, yönetimler topluma dayatmalar uygulamak zorunda kalırlar.” denmekte.

Yönetimlerin topluma dayatma hakkı olamaz. Bu hiçbir biçimde meşru gösterilemez.
Oturur, uzlaşma ile demokratik devleti çerçevesinde uzlaşmacı çözümler üretirler..

Sevgi ve saygı ile. 01.12.23

Dr. Ahmet SALTIK

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir