“Yargıtay”ın, “Gezi” protesto eylemleriyle ilgili olarak, Osman Kavala, Can Atalay, Çiğdem Mater Utku, Mine Özerden ve Tayfun Kahraman’ın “cezalarını” onaması, hukuk tarihine kara bir leke olarak geçti. Böylece AKP iktidarı dönemindeki hukuk ihlallerine bir yenisi daha eklendi.
Anayasanın 34. maddesinin tanıdığı toplanma ve gösteri yapma hakkından, “hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs suçunu” kurgulayan sözde yargı organları, bu kararla, anayasanın 34. maddesini yok hükmünde saydıkları gibi, yargı bağımsızlığıyla ilgili anayasanın 9. ve 138. maddesini de ihlal etmiş oldular.
Anayasanın 34. maddesinde şu ifade yer alır: “Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.”
Anayasanın 9. maddesinde şu ifade yer alır: “Yargı yetkisi, Türk milleti adına bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılır.”
Anayasanın 138. maddesinde de şu ifade yer alır: “Hâkimler, görevlerinde bağımsızdırlar; anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler. Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz.”
Bir yargı organı anayasaya ve yasalara aykırı bir biçimde karar veriyorsa, o karar hukuka göre değil, iktidarın beklentilerine göre verilmiş bir karar olur.
***
AKP hükümetinin anayasa ihlalleri bundan da ibaret değildir. AKP iktidarı aşağıdaki anayasa maddelerinde yer alan ilkelerin tamamını (tümünü) yıllardır ihlal etmektedir:
Madde 2: “Türkiye Cumhuriyeti… demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.”
Madde 6: “Hiçbir kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz.”
Madde 7: “Yasama yetkisi Türk milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisi’nindir. Bu yetki devredilemez.”
Madde 8: “Yürütme yetkisi ve görevi, cumhurbaşkanı tarafından, anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir.”
Madde 11: “Anayasa hükümleri yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır. Kanunlar anayasaya aykırı olamaz.”
Madde 14: “Anayasada yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbiri, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve laik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamaz.”
Madde 24: “Kimse, devletin sosyal, ekonomik, siyasi veya hukuki temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına dayandırma veya siyasi veya kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla her ne suretle olursa olsun, dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz.”
Madde 25: “Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir.”
Madde 26: “Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar.”
Madde 28: “Basın hürdür, sansür edilemez. Devlet, basın ve haber alma hürriyetlerini sağlayacak tedbirleri alır.”
***
Mevcut (var olan) anayasayı bile yıllardır ihlal ederek anayasal düzeni yıkan AKP iktidarının, anayasa değişikliği girişimlerinin hiçbir ciddiyeti olmadığı gibi, bu girişimlerin AKP’nin kurduğu diktatörlük rejimini pekiştirmek amacını taşıdığı da açıktır.
AKP ile bu konuda işbirliği yapan her milletvekili, tarihe kara bir leke olarak geçecektir!